Kurdish Information and News blog, kurd, kurdish, kurdisch, kürt, kurde, kurdistan, apo, zana, barzani, talabani, psk, pkk, dtp, kdp, ynk, puk, pdk, pik, kurdians, politika, siyaset, dogru gercek haber, sondakika, son dakika, spor, ekonomi haberleri, multimedya, rss, forum, 2009, 2010, newroz, peyamner, pukmedia, gundem, ozgurpolitika, azadiyawelat, human, blogger, blog, blogs, freedom, alevi, yezidi, sunni, suryani, iran, iraq, syria, usa, israel, united nations, europa, nato
Beytüşşebap için Ankara’da düğmeye basıldı
İHD Beytüşşebap'a heyet gönderecek
Türk Medyası: PKK'da Amerikan tankı yok!
Kurdistan: Pkk meselesi askeri yollarla çözülmez
PNA-Federal Kürdistan Bölge(FKB) hükümetinin resmi sözcüsü Cemal Abdullah, Yasadışı hiçbir slahlı örgütün Kürdistan Bölgesi'nde varlığının olmadığını, PJAK ve PKK'nin de Kürdistan Bölgesi sınırlarının dışında kalan bölgelerde faaliyet gösterdiğini'' söyledi.
Sbey sitesine konuşan sözcü Abdullah, ''PKK ve PJAK'ın ulaşılamayacak kadar zor olan dağlık alanlarda saklandıklarını Kürdistan Bölgesi ile bir igisinin olmadığını, Ankara ve Tahran'ın bunlara ulaşmak için çok çaba sarfettiğini ancak bu örgütlerin kontrolü zor bölgede oldukalarından Ankara ve Tahran'ın her seferinde başarısız olduklarını'' söyledi.
Abdullah, ''PKK ve PJAK'ın saklandığı yerlerin kontrol edilmesinin çok zor olduğunu'' söyledi.
Sözcü Abdullah, ''Türkiye ve İran da bu dağların Kürdistan Bölgesi güçleri tarafından kontrol edilemeyeceğini çok iyi biliyor. İran bile sahip olduğu büyük askeri gücüyle dağlık alanlarda saklanan bu örgütlerle başa çıkmayı zor olarak kabul ediyor. Bu durumda Kürdistan Bölgesi bu bölgeleri nasıl kontrol etsin.'' dedi
Abdullah, ''Kürdistan Bölge hükümeti, bu meselenin askeri yollarla çözülemeyeceğine inanıyor. Söz konusu örgütler de herhangi bir şekilde Kürdistan Bölgesi'nin kurum ve kuruluşlarında siyasi faaliyet yapıyor değiller. Bu örgütlerin hiç birine yasal olmayan yollarla Kürdistan Bölgesinde var olmalarına izin verilmedi. Biz bunların Kürdistan toprakları üzerinden komşu ülkelere saldırmalarına da izin vermeyiz.'' dedi.
PKK koordinatörü Ralston istifa etti
ANF/WASHİNGTON (01.10.2007)- Amerika’nın ‘PKK Özel Koordinatörü’ emekli General Joseph Ralston’ın istifa ettiği ileri sürüldü. İstifayla ABD-Irak-Türkiye arasındaki 'PKK Koordinatörlüğü' de çökmüş oldu.
PKK Özel Koordinatörü General Joseph Ralston’un istifa dilekçesini ABD Dışişleri Bakanlığı’na verdiği iddia edildi.
İstifa dilekçesinde Joseph Ralston’ın, "Bu iş yürümüyor. Devam etmek istemiyorum" dediği belirtilirken, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın istifayı ‘henüz yürürlüğe koymadığını’ kaydedildi.
KOORDİNATÖRLÜK ÇÖKTÜ
Ralston’un istifasıyla ABD-Irak-Türkiye arasındaki 'PKK Koordinatörlüğü' mekanizması da resmen çöktü. Türkiye'nin diplomatik başarısızlık hanesine geçen koordinatörlüğün işlevsiz hale gelmesinde Kürt sorununda siyasi çözüm arayışları yerine askeri seçeneklerin önplana çıkartılması temel faktör olarak görülüyor.
Raltson ve Başer Ankara'da birkaç kez bir araya gelerek, PKK konusunda atılacak ortak adımları görüştü. İlk günlerde çok hızlı giden Başer, 'Kısa zamanda öylesine büyük önlemler alacağız ki sizler bile şaşıracaksınız' demişti.
ERDOĞAN: İŞE YARAMIYOR
Nitekim Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’da 3 Ocak'ta ABD-Irak-Türkiye arasında kurulan PKK'ye karşı koordinasyon kurumunun işe yaramadığını söylemişti. Amerikalılara göre ise Türkiye koordinatörlüğü ciddiye almadığı yönünde zaman zaman rahatsızlıklarını dile getirmişlerdi.
RALSTON’DAN ANKARA’YA ELEŞTİRİ
Joseph Ralston, 28 Ağustos 2006’dan beri PKK konusunda Amerikan devlet kurumları arasında "eşgüdüm" sağlamaya çaba harcıyordu.
Ralston, Türkiye’nin olası bir sınırötesi operasyonuna da "stratejik açıdan zararları olacağı gerekçesiyle" karşı çıkıyordu. Bir süre önce Ralston, Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesinin toplantısında, Türk hükümetinin kültürel ve siyasal hakları tanıma konusunda eleştirmişti.
Ralston bu toplantıda, "Kuzey Irak’ın işgal görmek istemiyorum. Bunun sonuçları çok vahim olur ve kontrol edilemez bir hale gelebilir" demişti.
Ralston, uzun bir süre Türk muhatabı emekli Orgeneral Edip Başer ile çalışmıştı. Ralston, Başer’in istifasından sonra yerine gelen Büyükelçi Rafet Akgünay ile de sadece bir kez telefon görüşmesi yapmıştı.
COHEN GRUP’UN YÖNETİCİLERİNDEN
Emekli Orgeneral Joseph Ralston, 1996-2000 yılları arasında Genelkurmay Başkan Yardımcılığı yaptı. Ralston, 2000'li yılların başında Brüksel Mons'ta NATO Avrupa müttefik kuvvetlerinin başkomutanlığı görevini Vesley Clark'tan devraldı.
Bosna savaşı döneminde en üst rütbeli komutan olarak görev aldı. Milis Gücü UÇK'ya verdiği destek ve ilişkileriyle gündeme geldi. Temmuz 2002'de NATO'daki görevini Amerikalı General James Jones'a bıraktı.
Ralston, emekli edildikten sonra Cohen Grup adlı şirkete girdi. Şirket, ABD'nin eski Savunma Bakanlığı Sekreteri William S. Cohen tarafından yönetiliyor. Ralston ise ikinci başkan konumunda.
28 Ağustos 2006'da PKK Koordinatörü olarak atanan Ralston, Türkiye ile çok önemli ticari ilişkileri olan Lockheed Martin adlı uluslararası şirketin de üst düzey yöneticisi. Türkiye, bu silah şirketinden 2.9 milyar dolara 30 adet F-16 uçağı satın alma kararı almış durumda. Ayrıca, Türkiye 216 adet F-16 savaş uçağının modernizasyonu için şirkete 635 milyon dolar ödeyecek
Büyükanıt: Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır
Harp Akademileri Komutanlığının 2007-2008 Eğitim ve Öğretim Yılı açılış töreninde konuşan Orgeneral Büyükanıt, "Daha önce pek çok defa çeşitli zeminlerde ifade etmiştim. Bugün tekrar etme ihtiyacını duyuyorum. Bilinen bir gerçektir; bir ülkedeki terör örgütünün dışarıdan destek almadıkça varlığını devam ettirmesi olanaksızdır. İlişki içinde bulunduğumuz dost ve müttefik birçok ülkeyi bugüne kadar bu konuda uyardık. Ancak üzüntü ile ifade edeyim. Hiçbir ülkeden destek görmedik. Uyardığımız tüm ülkeler, dolaylı veya dolaysız bir şekilde onlara desteğe devam ettiler. Terörle mücadelede sözler önemli değildir. Eylemler öne çıkar. Ün kazanmış sözümü tekrar edeyim; 'Terörle sözde değil, özde mücadele, hiçbir zaman gerçekleşmedi'. Bunları söylemek zorundayım. Bu sözlerimden alınan ülkeler varsa, bu onların sorunudur."Türk Silahlı Kuvvetleri üniformasını 53 yıldır büyük bir onurla taşıdığını ve tüm silahlı kuvvetler mensupları gibi al bayrak üzerine el basarak ettiği yeminle bu mesleğe başladığını dile getiren Orgeneral Büyükanıt, "Bu yemine asla ihanet etmedik ve etmeyeceğiz. Bu söz tüm silahlı kuvvetleri için geçerlidir. Ulu önder Atatürk'ün dediği gibi (Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır)" diye konuştu.
Orgeneral Büyükanıt, "Terör örgütüne terörist diyemeyen, terör örgütü mensuplarını 'kardeşlerimiz' diye tanımlayan, Türk Silahlı Kuvvetlerine 'bölücü' diyen bir zihniyetle karşı karşıya bulunmaktayız. Demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti bu sorunu hukuk içinde çözmek zorundadır. Çünkü yine bu kişilerden biri 'Biz PKK'ya terör örgütü diyemeyiz. Terör örgütü dersek biz sizleşiriz' diyor. Biz sizleşiriz... Buna hukuk içerisinde mutlaka çözüm bulunması gerekir. Çünkü on binlerce Mehmetçiğimiz dağlarda terörle mücadele ederken ülkenin başkentinde bu tarz konuşmaların olması çok hazindir ve tedbir alınması gerekir"
KDP: PKK’nin elinde Amerikan tankı yok
ANF/HEWLER (01.10.2007)- Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan'ın PKK'nin elinde Amerikan tanklarının bulunduğu iddiasına Güney Kürdistan hükümetinden cevap geldi.
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) yöneticilerinden Fazıl Mirani, PKK’nin elinde böyle bir silahın yer almadığını söyledi.
KDP Genel Sekreteri Mirani, Erdoğan’ın "Kuzey Irak'ta PKK kamplarında ağır silahlar var. PKK kamplarında top, tank ve buna benzer Amerika'ya ait maalesef ağır silahlar çıktı. Bunun yanında yakaladığımız PKK terör mensuplarının ellerinde silahlar çıktı" açıklamasının doğru olmadığını söyledi.
Mirani, "Sayın Erdoğan çok zeki bir insan. Meseleleri ve sorunları çok zekice çözmeye çalışan bir insan Erdoğan. Elbette yaptığı çalışmalarda hem Türkiye'nin ulusal güvenliğini korumaya hem Amerika ile ilişkilerini zedelememeye ve hem de komşuları ile ilişkilerini iyi tutmaya çalışıyor. Ancak PKK ile ilgili sarf ettiği son sözleri tasvip etmiyoruz. Çünkü örgütün elinde ABD'ye ait herhangi bir tan ya da top gibi ağır silah yok" dedi.
‘ANLAŞMANIN GEÇERLİLİĞİ YOK’
Öte yandan PKK konusunda Bağdat ile Ankara arasında varılan anlaşmaya da değinen Mirani, Kürt hükümetinden bir heyetin, Türkiye ile Irak arasında imzalanan anlaşmalarının müzakerelerinde yer alması gerektiğini söyledi.
Mirani, "Biz daha önce de söyledik, şimdi de söylüyoruz; biz PKK'ye yardım etmiyoruz. Bağdat bu müzakereye bizsiz gitmemeliydi. Türkiye ile sınırı olan biziz. Sınırda bir istikrarsızlık ve emniyet sorunu varsa, bu Bağdat yönetiminden önce Kürt yönetimini ilgilendirir. Türkiye ve Bağdat'taki merkezi hükümet en azından Irak içişleri bakanları düzeyindeki bu gelişmede bizim de bir heyetimizi davet etmesi gerekirdi. Bu, uluslararası bir anlaşma da olsa, bizim onayımız olmadan hiçbir geçerliliği yoktur. Parlamento buna izin vermez" şeklinde konuştu.
KDP Genel Sekreteri Fazıl Mirani, Ankara'nın Kürdistan Yönetimi'yle temasa geçmesinin en mantıklı yol olduğunu vurguladı.
HPG: Beytüşşebap katliamını Türk ordusu yaptı
BEHDİNAN (01.10.2007)-HPG Anakarargah Komutanlığı aralarında 7 korucunun bulunduğu 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan Beytüşşebap katliamı ile bir ilgilerinin olmadığını açıkladı. HPG, ‘’Şırnak Beytuşşebap ilçesine bağlı Beşağaç (Hemkan) köyünde de, köylüleri taşıyan bir minibüsün taranması Türk ordusu ve uzantısı olan JİTEM tarafından gerçekleştirilmiştir’’ dedi.
HPG Anakarargah Komutanlığı yaptığı açıklamada, 1 Ekim 2006 tarihinde ilan ettikleri tek taraflı ateşkesin üzerinden tam bir yıl geçtiğini ve Türk ordusunun ateşkesin yürürlüğe girdiği günden bu yana operasyonların dozunu artırarak, her türlü kirli ve özel savaş yöntemlerini devreye soktuğunu kaydetti.
BİR YILDA 483 OPERASYON
Türk ordusunun bu bir yıllık süreçte 483 operasyon gerçekleştirdiğini kaydeden HPG, ‘’Türk ordusu, gerillalarımızla girdiği çatışmalarda kimyasal silah ve misket bombaları kullanarak, ormanları sistematik olarak yakarak, operasyon ve çatışmalarda sivil araçları kullanarak açık bir şekilde dünyanın gözleri önünde savaş suçu işlemektedir’’ dedi.
‘’AKP ile Türk ordu yetkililerinin anlaşması sonucu yürütülen bu yeni savaş konsepti, 22 Temmuz seçiminden sonra yoğunlaştırılarak sürdürülmektedir’’ diyen HPG, daha önce Türk askeri yetkililerinin “Terörü kurutmak istiyorsanız, en önemlisi onlara yardım eden işbirlikçilerine yönelmektir” sözlerini hatırlatarak, ‘’adeta bütün toplum hedef gösterilmiş ve sonraki uygulamalar göstermiştir ki pratiğe de geçirilmiştir’’ ifadesini kullandı.
HPG, Şemdinli olayıyla açığa çıkan devlet-ordu-hükümet kurumlarının kirli ilişkilerinin Kürt halkı tarafından deşifre edildiğini kaydederek şöyle dedi: ‘’Suçüstü yakalanan devlet ve çeteleri, son dönemlerde halkımızı sindirme amaçlı, çete, JİTEM ve ajan ağını yeniden devreye sokarak Kürdistan’da terör estirmektedir. 94 süreçlerinde daha çok Hizbul-kontra güçlerini kullanan devlet, günümüzde daha çok JİTEM, TİT vb. uzantılarını kullanmaktadır.’’
KORUCU POLİTİKASINI CANLANDIRMA AMAÇLI
Son ayda Dersim ve Van’da gerçekleştirilen sivil katliamlara Beytüşşebap’ın da eklendiğini ifade eden HPG, 12 kişinin öldürüldüğü saldırının kendileri ile bir ilgisi olmadığını söyledi. HPG olaya ilişkin şu açıklamada bulundu: ‘’Şırnak Beytuşşebap ilçesine bağlı Beşağaç (Hemkan) köyünde de, köylüleri taşıyan bir minibüsün taranması Türk ordusu ve uzantısı olan JİTEM tarafından gerçekleştirilmiştir. Gerillayı yalnızlaştırmaya, halkı sindirmeye yönelik gerçekleştirilen bu cinayetler, PKK’nin üzerine atılarak hem kendilerinin gerçekleştirmiş olduklarını gizlemeye çalışmakta, hem de PKK karalama kampanyalarına tabi tutulmak istenmektedir. Böylece çok aktif bir özel savaş devrede tutulmaktadır. Aynı zamanda katliamın ölçüsüzlüğü bilinçli olarak korucu kesimine kadar uzatılıp, son dönemde pasifleşmesini engelleyemedikleri korucu politikasını canlandırmak ve bu kesimi hareketimiz ile karşı karşıya getirmek istemektedirler.
GERÇEK FAİLLER ORTAYA ÇIKARILSIN
Bu gerçekliklerin bilincinde olan HPG gerillalarımız, son eylemlerinde JİTEM ve uzantılarına yönelime ağırlık vermiştir. Bu olaylarla hiçbir ilgimiz yoktur ve bu saldırıları gerçekleştirenlere karşı halkımızı en aktif şekilde savunmaya devam edeceğimizi belirtiyoruz. Bu nedenle de özellikle Türkiye kamuoyu başta olmak üzere, halkımızı gerçekleri çarpıtan özel savaş propagandalarına kanmamaya ve duyarlı olmaya çağırıyoruz. Siyasal partileri, insan hakları derneklerini ve demokratik sivil toplum örgütlerini bu olayları araştırmaya ve gerçek faillerini açığa çıkarmaya ve hesap sormaya davet ediyoruz.’’
ANF