SANSÜRE HAYIR! Türkiye'de son dönemde Kürt sorunundan kaynaklanan çözümsüzlük ciddi hak ihlallerini de beraberinde getiriyor. Hükümet ve Türk Silahlı Kuvvetleri Irak'ın kuzeyine yönelik büyük bir askeri operasyon hazırlıklarını sürdürürken, Kürt sorununun şiddet ve askeri yöntemler dışında diyalog ve siyasi yöntemlerle çözülmesi gerektiği yönünde düşünce bildiren kişi ve kuruluşlara yönelik baskılarda artıyor. Neredeyse hükümet ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ileri sürdüğü yöntemler dışında herhangi bir farklı düşünce beyan edenler suçlu sayılıyor ve açık saldırı hedefi haline getiriliyorlar. Bu kapsamda muhalif basın yayın kuruluşlarına yönelik açık sansür uygulamaları da arttı. Sansür hiçbir hukuki kuralla örtüşmeyecek bir şekilde uygulanıyor. Peş peşe gazetelerin yayınları durduruluyor, gazeteler kapatılıyor, insanlar haber alma özgürlüğünden yoksun bırakılıyor. Basın ve düşünce özgürlüğü demokrasilerin olmazsa olmaz koşullarının başında geliyor. 19 Ocak 2007'de Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katledildiği Türkiye'de basın yayın kuruluşlarına yönelik geliştirilen saldırılar ve devreye konulan uygulamalar ise, demokrasinin büyük yaralar aldığını gösteriyor. Ağustos 2006'dan Ekim 2007'ye kadarki dönemde 6 gazetenin yayını toplam 13 kez durduruldu. Sadece Ekim 2007'de 3 gazete kapatıldı. 17 Ocak 2007'de yayın hayatına başlayan Gündem Gazetesi şimdiye kadar 5 kez; 19 Mart 2007'de yayın hayatına başlayan Güncel Gazetesi 3 kez; 1 Mart 2004'te yayın yapan Ülkede Özgür Gündem Gazetesi 2 kez; Gerçek Demokrasi Gazetesi 1 kez; 15 Ağustos 2006'da yayın hayatına başlayan Türkiye'nin tek Kürtçe günlük gazetesi Azadiya Welat 1 kez kapatıldı. 9 Mart 2007'de yayın hayatına başlayan Yaşamda Gündem Gazetesi ise ancak bir gün yayın yapabildi. Türkiye'de sansür uygulamaları sadece muhalif basın yayın organlarıyla sınırlı kalmadı. Ekim 2007'de artan çatışmalar ve askerlerin yaşamını yitirmesinden sonra Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 'askerlerin güçsüz gösterildiği' gerekçesiyle Tv ve radyoların yayınlarına sansür getirdi. Bütün bu gelişmeler, sansürün ve anti-demokratik uygulamaların ulaştığı düzeyi net bir şekilde ortaya koyuyor. Biz aşağıda imzası bulunanlar, demokratik bir ülke için basın ve düşünce özgürlüğünün olmazsa olmaz bir şart olduğuna inanıyoruz. Farklıyı kabul etmenin ön koşulunun, katılmasakta düşüncesine saygı olduğuna inanıyoruz. Tek yanlı yayıncılıkla birlikte ortaya çıkan dezenformasyonda gelişen milliyetçilikten ülkemiz adına kaygı duyuyoruz. Gündem ve benzeri muhalif gazeteler başta olmak üzere Türkiye'de basın yayın organlarına yönelik uygulanan açık SANSÜRE HAYIR diyoruz. * İmzalarınız onaylandıktan sonra listeye eklenecektir. Lütfen adınızı ve soyadınızı yazınız. Sadece isim verenler listeye eklenmeyecektir.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment