Gönderen: rizgarionline Tarih: 03.10.2007 Saat: 03:24 Katkıda Bulundu rizgarionline Rizgarî Online/Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi Eş Başkanı ve Almanya Federal Meclisi Alman-Türk Parlamenterler Dostluk Grubu Başkan Yardımcısı Claudia Roth, "DTP ile PKK'yi aynı kefeye koymaktan vazgeçmeliyiz” dedi. Roth, Almanya'nın Ankara Büyükelçiliğinde basın mensuplarıyla bir araya gelerek, Türkiye ziyaretine ilişkin bilgi verdi ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Şırnak'taki terör saldırısından derin üzüntü duyduğunu ifade eden Roth, "Bu saldırının suçlularının yargıya teslim edilmesi gerektiğini" söyledi. DTP'nin TBMM'ye girmesini olumlu karşıladığını belirten Roth, Ahmet Türk ile uzun yıllardır tanıştığını, kendisinin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle tokalaşarak verdiği sinyallerin de çok olumlu olduğunu belirtti. DTP'nin bazı söylemlerinin Türkiye'de tepki çektiğinin hatırlatılarak, bunların barışçıl bir perspektife yardımcı olup olmayacağının sorulması üzerine Roth, Türk Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın yaptığı konuşmaya atıfta bulunarak, "Demokratik yollarla seçilmiş olan politikacıları meclisten kovma girişiminde bulunduğunu görüyorum. Parlamentonun açıldığı bir günde böylesine ifadelerde bulunmak, hiçbir biç im de amaca hizmet etmeyecektir" şeklinde Büyükanıt’a uyarıda bulundu. DTP milletvekillerinin son yapılan saldırının bir an önce aydınlığa kavuşturulması yönündeki ifadelerinin de altını çizen Roth, "PKK ile DTP'yi aynı kefeye koymaktan vazgeçmeliyiz. Bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. PKK’de bir an önce silah bırakmalı ve barışçıl bir ortamın yaratılmasında hizmet etmelidir" dedi. RO/Zilan Dersim
ŞIRNAK (DİHA) - Şırnak'ın Beytüşşebap İlçesi kırsalında çıkan çatışmada hayatını kaybeden HPG'lilerin cenazelerini almak için Kato Dağı'na çıkan aileler, 3 cenazeyi alarak geri döndü. Cenazeler Beytüşşebap Devlet Hastanesi morguna getirildi. Kato Dağı'nda kırsalında çıkan çatışmada hayatını kaybeden HPG'li Nazan Bayram , İhsan Tekeş, Zeki Gökberk ve Hakan Turgut'un aileleri çocuklarının cenazelerini almak için sabah saatlerinde çatışma alanına doğru yola çıktı. HPG’li Tekeş, Gökberk, Turgut ve Bayram'ın ailelerine, DTP Şırnak İl Başkanı İzzet Belge, DTP Beytüşşebap İlçe Başkanı Yusuf Temel ve beraberinde yaklaşık 100 kişi eşlik etti. Beytüşşebap'ın Setka Köyü'ne doğru yola çıkan aileler, uzun bir yolculuktan sonra 'Özel Güvenlik Bölgesi'ndeki Derya Mala mıntıkasına gitti. 4 kilometre yürüdüler Yaya olarak 4 km yürüyen kalabalık grup, kırsal bölgede 3 cenazeye ulaştı. 'Nuda' kod Nazan Bayram adlı HPG'linin cenazesini ailesi teşhis ederken, 2 HPG'linin cenazesi teşhis edilemedi. 1'i kadın olmak üzere toplam 3 HPG'li getirilen cenaze torbalarına konuldu. Soğukkanlılıklarını koruyan aileler cenazeyi akşam saatlerinde Beytüşşebap Devlet Hastanesi morguna getirdi. Hastanede sedye vermediler Cenazelerin konulması için hastanede sedyenin verilmemesi nedeniyle aileler ile polis arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. DTP İl Başkanı Belge ve parti yöneticileri araya girmesiyle ortam sakinleşti. Bu duruma tepki gösteren aileler cenazeleri morga taşıdı. Ailelerin hastanedeki bekleyişi sürüyor. Çıkan çatışmada yaşamını yitiren ve cenazeleri alınmayarak Beytüşşebap Devlet Hastanesi morgudan bekletilen HPG'li sayısı 7'ye ulaştı. Daha önce 'Goran' kod adlı Hamit Bayram'ın cenazesi ailesi tarafından teşhis edilmesine rağmen cenazesi verilmemişti.
(28.09.07) - Geçen yıl Alanya’da katıldığı bir konserde söylediği “Askerler de gerillalar da bu ülkenin evladıdır. Ölen gençlerimiz için yüreğim yanıyor. Kürt sorunu barışçıl bir çözüme kavuşturulursa, ölümlerin önüne geçebileceğimize, akan kanı durdurabileceğimize inanıyorum.” sözlerinden dolayı hakkında dava açılan ve 15 yıla kadar hapsi istenen sanatçı Ferhat Tunç’a destek amacıyla çeşitli sivil toplum örgütleri bugün İHD İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi. İmzacı kurumlar adına basın açıklamasını okuyan İHD Temsilcisi Oya Ersöz, Ferhat Tunç’un konserde söylediği sözlerin hiçbir şekilde şiddet içermeyen aksine, savaşa, şiddete, çatışmalara karşı duran nitelikte olduğunu belirtti. “Ferhat Tunç’un bu sözleri hazırlanan iddianamede “bölücülük” olarak değerlendirilirken, İsmail Türüt gibi “sanatçı” kisvesi altında ırkçılık, milliyetçi bağnazlık yapanlar için aynı yargı organlarının aynı hızla harekete geçmeyişi manidar ve dikkat çekicidir.” diyen Ersoy, Tunç’ un sözlerinin “bölücülük propagandası” olarak addedilmesi ve cezalandırılmak istenmesinin demokrasinin asgari normlarından biri olan düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulan bir darbe olduğunu ifade etti. Basın açıklamasına katılan Ferhat Tunç da toplantıda söz alarak düşüncelerini dile getirdi. Tunç: “Halkların kardeşliğini savunmaya devam edeceğim!” “Türkiye’nin başta Kürt sorunu olmak üzere hiçbir sorununa karşı duyarsız kalmamı kimse beklemesin. Konuşmalarıma, verdiğim mesajlara peş peşe davalar açılsa da, ben barışı, demokrasiyi, halklarımızın ve insanlarımızın kardeşliğini savunmaya devam edeceğim” diyen Tunç, kendisini dünyanın ve Türkiye’ nin tüm sorunlarına karşı sorumlu hissettiğini ifade etti. 4 Ekim’ de İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek davaya birçok sivil toplum örgütü ve aydının yanı sıra Avrupa Parlementosu üyelerinden Jens Peter Bonde ve Niels Hausgarrd, Freemuse direktörü Ole Raitov ve Danimarka’nın ünlü sanatçılarından Poul Henrik Jensen’in de katılacak. Davaya destek çağrısı Açıklamanın sonunda imzacı kurumlar Ferhat Tunç’un davasına katılım çağrısında bulundular. Açıklamada imzası yer alan kurumlar; İHD İstanbul Şubesi, DTP İstanbul İl Örgütü, ÖDP İstanbul İl Örgütü, EHP İstanbul İl Örgütü, Emek Partisi İstanbul İl Örgütü, SDP İstanbul İl Örgütü Hak ve Özgürlükler Partisi İstanbul İl Örgütü, KÜRT-KAV, Kürt Enstitüsü, Mezopotamya Kültür Merkezi (Elif Kaya), BEKSAV, Akın Birdal – DTP Diyarbakır Milletvekili, Toplumsal Olayları Araştırma ve Yüzleşme Derneği, Halkevleri İstanbul, Göç-Der, Munzur Aydın ve Sanatçı Platformu, Türkiye Barış Meclisi İstanbul Girişimi, ESP, Sosyal Demokrasi Vakfı, Dema Nû Gazetesi İstanbul Temsilciliği, Genç Siviller (Yıldıray Oğur), Sosyalist Çizgi Bilgi İşlem Merkezi, PSAKD Kültür Sanat Sekreteri Erdal Yıldırım, 78'liler ADADER Metnin altına ayrıca; Cezmi Ersöz, Hasan Kıyafet, Sungur Savran gibi çok sayıda aydın-sanatçı da imzası yer alıyor.
İhsan DÖRTKARDEŞ DHA /IRAK Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) lideri ve ‘Kürdistan Bölge Başkanı’ Mesut Barzani’nin sözcüsü, aynı zamanda Kürdistan Emekçiler Partisi Sekreteri Kadir Aziz, Kerkük’te referandumun yapılmaması halinde Irak’tan ayrılma hakları olacağını, Bağdat Hükümeti’nin zayıf olmasından dolayı Türkiye ile Irak arasındaki ‘güvenlik’ anlaşmasına imza atıldığını öne sürdü. Bağdat’taki Şii Hükümetin, Irak’taki Sünniler’in yanında yer alan Türkiye’nin desteğini almak için Ankara’yla güvenlik anlaşması imzaladığını öne süren Aziz, Türkiye’nin bu anlaşmayla Kuzey Irak’a yapacağı sınır ötesi operasyonları meşrulaştırmaya çalıştığını belirtti. Aziz son olarak, Bağdat’ta kontrolü sağlayamayan Irak hükümetinin Kandil Dağı'nda PKK’ya karşı savaşacak gücü olmadığını söyledi. Kadir Aziz, Kerkük’te referandum yapılmasını öngören Irak Anayasası’ndaki 140’ıncı maddenin yerine getirilmesi halinde Kürtler'in Irak’tan ayrılacağını öne sürdü. Irak anayasasının Kerkük kenti ile ilgili 140’ıncı maddesinin yerine getirilmesi sürecini denetleyen ‘İzleme Komitesi’nde de yer alan Aziz, “140'ıncı madde uygulanmazsa bu anayasanın ihlali anlamına gelir. Bu durumda Kürtler' Irak’tan ayrılma hakkı doğar'' dedi. Kürdistan TV’nin haberine göre, Kadir Aziz, referandum sürecinde bugüne kadar boşuna zaman harcandığını artık Kürt liderlerin buna karşı ciddi bir tutum sergilemesi gerektiğini belirtti. Irak anayasasında yer alan, “Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması için anayasanın uygulanması şarttır'' yönündeki maddeye atıfta bulunan Kadir Aziz, 140’ıncı maddenin yerine getirilmesi için sadece 3 aylık bir zamanın kaldığını, zamanında uygulanmaması halinde bunun anayasanın ihlali anlamına geleceğini, dolayısıyla bu maddeye göre Kürtlerin Irak’tan ayrılmaya yönelik anayasal hakkının doğacağını kaydetti. Aziz ayrıca Kürt yetkililerin, Kerkük’ün kaderini belirleyecek olan 140’ıncı maddenin uygulanmasında görevli kişilerden görevini kötüye kullananlar varsa bunların yasalara göre hesap vermesini sağlamasını beklediklerini belirtirken, “Kürtler yasal haklarını kullanmalıdır. Bağdat yönetimi sadece siyasal değil, hukuksal yönde de sıkıştırılmalıdır'' dedi. 140’ıncı maddenin ertelenebileceğini dile getiren Kadır Aziz, “Önemli olan ertelenme değil, gerçekleşen ertelenmeden sonra belirlenecek yeni tarihte bu maddenin yerine getirilip getirilmeyeceğidir. Bu nedenle Kürt liderler bunu garanti altına almalıdır'' diye konuştu.