PNA-21 Mart Kürt ulusal Newroz Bayramı nedeniyle bugün akşam saatlerinden itibaren tarihi Hewler Kalesi’nin renga renk ışıklarla donatılması ve bayramın büyük bir coşkuyla kutlanması bekleniyor. Newroz Bayramını kutlama organizasyonunu üstlenen yüksek komisyon tarafından yayınlanan bildirilerde, Hewler Kalesi’nin bugün akşam saatlerinden itibaren son teknoloji kullanılarak renga renk ışıklarla süsleneceği belirtiliyor. Bugün akşam saatlerinden itibaren başlaması beklenen kutlama yarına kadar devam edecek. Kutlamalarda yakılacak Newroz ateşi için Hewler halkının büyük bir sevinç ve coşkuyla katılması bekleniyor. Newroz kutlamaları için önceki yıllarda olduğu gibi halkın bu yıl da özellikle Hewler Kalesi’ni seçmesi bekleniyor.
NEWROZ BAYRAMI....HEWLER KALESİ BUGÜN RENGA RENK IŞIKLARLA DONATILIYOR
Kurdians: Thursday, March 20, 2008Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raportörü Ria Oomen Ruijten, Türkiye'de Kürt sorunun siyasi yollardan çözülmesini istedi. Türkiye raportörü Ria Oomen Ruijten'ın hazırladığı rapor, gelecek hafta parlamentonun dışişleri komisyonunda görüşülecek. Komisyon toplantısı öncesinde açıklamalarda bulunan Ruijten, Türkiye'ye siyasi açılım çağrısında bulunarak, 'Kürt meselesine siyasi çözüm kesinlikle gerekli. Fakat böyle bir çözüm olması durumunda bile bu ancak bölge halkının ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda sağlanabilir' dedi. Siyasi çözümle Kürtlerin kültürel haklarının verilmesini kastettiğini vurgulayan Ruijten, kültürel haklarının yanısıra bölge için genel bir kalkınma stratejisi olmadıkça bunun hiçbir işe yaramayacağını söyledi. Türkiye'de reformların yavaşladığına dikkat çeken Ruijten şöyle konuştu: 'Temel odak noktamız reformlar. Bu sadece Türkiye için gerekli değil, aynı zamanda demokratik ve müreffeh bir toplum olunabilmesi için de önemli. Öncelikle ifade özgürlüğüne dikkat çekiyoruz. Ancak tabii yargısal reformlar da var. Türkiye, bu konuda ilerleme kaydetti ama daha fazlası gerekli' dedi. STRASBOURG - ANF
PNA-Federal Kürdistan başkanı Mesut Barzani bugün Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve beraberindeki belediye başkanları heyetini , Selahaddin kasabasındaki makamında kabul ederek görüştü. Barış İçin Belediye Başkanları Konferansı için önce Halepçe’ye gelen Baydemir başkanlığındaki Şırnak Belediye Başkanı Ahmet Ertak, Doğubeyazıt Belediye Başkanı Mukaddes Kubilay, Beytüşşebap Belediye Başkanı Faik Dursun’dan oluşan heyet, burada Halepçe Katliamı’nın 20. Yıldönümü’ndeki anma törenlerine katıldı. Kürdistan bölgesine gerçekleştirdiği ziyaretinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren heyet , Türkiye belediyeleri ile Kürdistan bölgesi belediyeleri arasındaki ilişkilerinin geliştirilmesi ümidinde bulundu. Kürdistan bölgesi kültür bakanı Felekeddin Kakeyi ,Hewlér valisi Newzad Hadi ve Hewlér belediye başkanı Sidqi Zirari ‘nin de hazır bulunduğu görüşmede başkan Barzani de heyeti ağırlamaktan ve gelişinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi
Zavallı AK Particik, DTP'nin kapatılma davasında susss pusss olduğu için utanç duyuyor mudur acaba şimdi? Tayyip Erdoğan, DTP'ye bir randevuyu çok görmesinin utancını/vebalini ciğerlerinde (bir köşesinde olsun) duyuyor mudur? Perihan Mağden-Radikal Zavallı AK Particik en en en ummadığı zamanda herhalde yedi Sivil Darbe Tokadını. Tokat; kanuni mi? Kanuni! Öyle bir 'Kanunları En Tıkız/Kabızından Yorumla-Buluttan Nem Kap-Sen İn İyisi Davayı (sicilin için de iyi olur) Mutlaka Aç' savcılık/savcılar/alikırankanunkesenler sistemi haline gelmiş(ti) ki Hukuk Sistemimiz. Buna 'Hukuk Sistemi' değil de, bire bir uygulanası/primitif/kısan-kasan-daraltan yorumlara en müsait 'Kanunlar Silsilesi' diyebiliriz ancak. Bi şarkıcı bi mankene "Devede de boy var" mı dedi? Gelsin taksimetreyi, pardon kanunmetreyi, ÜÇ YIL HAPİS'ten açan savcılar. Önlerine gelen herrr davayı 3 yıldan açınca içleri rahat ediyor/vazifelerini yerine getirmiş addediyorlar/artı kendilerine Süper 1 Güç vehmediyor- Türk Savcıları! Durum böyle. 301'den 318'lerden olmadık 'okumalarla' açılmış bulunan mahkemelerimiz Ergenekon Çocukları'nca basılıp analarımız ağlarken de; gıkları çıkmadı. 'Bana uzak yılan bin yargılansın' havasında mıydı, neydi AKP? İşte sen Hukuk'un yerine; ordan bi revizyon/ burdan bi dikiş/burdan bi teğel hiç olmadığı kadar zımbır zımbır 1 Kanunlar Silsilesi'ni ikâme edersen, en basitinden karmaşığına davalar için 1 Savcılar+Hâkimler (Keyfi) İmparatorluğu'nun inayetine, vatandaşlarını terk edersen- İşte aynı Savcılar+Hâkimler İmparatorluğu ennnn münasebetsiz uçlara çekme hakkını kendilerine ferah fücur tanıyan/upuzun/saçma sapan 'kalemlenmiş' kanunlarıyla, senin de karşına dikiliverirler. Bugün Türkiye'de hukuk yoktur! Zira alabildiğine şahsileşmiş/şahsileştirilmiş bir 'Al bakalım çık bu kanunların içinden' düzeni, hatta düzeneği kuruludur. Kalkar 1 Türkiye Cumhuriyeti Savcısı, öyle bir özgürlüklerden/haktan/hukuktan yana mütalaa verir ki, gözleriniz yaşarır Metnin Güzelliği'nden. Sonra kalkar Aynı İnsan, başka bir davada, yazdıklarınızı bağlamından koparır atar, umulmadık iki satırınız için bir yıl altı ay hapsinizi ister! Türk Hukuku'nun pençelerine teslim edilmiş olanlar (mesela: ben) HANGİ hâkime, HANGİ savcıya, HANGİ davada düşeceğiniz SONSUZ PİYANGOSU'yla sürekli huzursuz/tedirgin, dahası güvensiz bir yaşama mahkûm edilirsiniz- Bana inanın (aynı doktorlar gibi) Dünyanın En İyi Savcı ve Hâkimleri de bu topraklarda mevcuttur. Dünyanın En Berbath Savcı ve Hâkimleri de. Denge giderek ikinci grup lehine bozulmaktadır. Durum, kanunların kısıtlayıcı yazılımları/yoruma her ucundan açıklıkları nedeniyle giderek çekilmezleşmektedir. Burada: SORUN Hukuk Sistemimiz'in bu denli hâkim ve savcılarımızın bireysel farklarına dayalı olmasıdır. Oysa bu böyle olmamalıdır! Evinizi boyatırken iyi badanacıya ya da kötü badanacıya düşebilirsiniz. Fakat davanız görülürken ASGARİ BİR NESNELLİK beklemek, en temel hakkınızdır. Bizler nasıl Hakiki Bir Demokrasi'de yaşamıyorsak, yaşatılmıyorsak, buna layık bir türlü görülmüyorsak; maalesef ve maalesef (son majör örnekte de gördüğümüz üzre) Hakiki Bir Hukuk Devleti'nde de yaşamıyoruz. Yaşatılmıyoruz. Zavallı AK Particik, DTP'nin kapatılma davasında susss pusss olduğu için utanç duyuyor mudur acaba şimdi? Tayyip Erdoğan, DTP'ye bir randevuyu çok görmesinin utancını/vebalini ciğerlerinde (bir köşesinde olsun) duyuyor mudur? BendenÖtesiTufan Partisi, dikkâtini o denli (varsaydığı) 'Taban Arzuları'na ve de Büyük Potansiyel Darbe Tehlikesi'nin karşısında 'Türk Ordusuyla Baldantatlı Âlâkalar'a vermişti ki- Türk Ordusu'nun Sivil Bürokratik Eliti'yle nasıl bir kopmaz/koparılamaz/ayrılamaz bütün olduğunu değerlendiremedi. "Kuzey Irak'a ne idüğü belirsiz/büyük bir İNSAN, para, kaynak 'sarfiyatına' yol açacak, çocuklarımızı (karşılıklı) boğaz hizasına kadar karda tavşanlar gibi avlatacak Kara Harekâtı mı dediniz? Emriniz olur paşam!" "Bakın 301'e bi türlü sırayı getirmiyoruz. DTP'ye bi randevuyu çok görüyoruz. Diyarbakır'a gidip 'Bekâra karı boşamak kolaydır'ı çekebiliyoruz. MHP'den bile valla billa milliyetçiyiz. Biz sizin yanı başınızda (canı gönülden) Kara Harekâtımız'ı destekleyip onların eleştirilerine dahi göğsümüzü siper edebiliyoruz. 12 Eylül'ün Devvv Eseri Kanunlar Silsilesi'ne (Anayasa da deniyor) dokunmadığımız gibi, bi maddeyi değiştirme cüretini gösterirsek, beş beterini başka maddelerin içine gizleriz. Bu memlekete düşünce ve ifade özgürlüğünün gelmemesi için ayağımızı bakın ne güzel sürteriz." AKP, bu güzellemeleri/sağırlamaları yapmakla nasıl da meşgul iken Askeriyemiz'e- Yahu bizde Askeriye bir tane değil ki! Al sana Sivil Askeriye. 'Her Türk Asker Doğar' derken tam da kast edilen sanırım budur. 'Her Türk (savcısıyla/hâkimiyle/elçisiyle: Sivil Elitiyle) darbeci doğar.' Anlıyordur şimdi AKP. Ya da hâlâ folklör yapıyordur. Ayet okuyordur. Vesaire.
PNA-Başkent Hewler’de Federal Kürdistan Bölgesi’nden (FKB) çok sayıda Bakan ve parlamenterlerin katıldığı bir merasimle "ABD-Kürdistan Dostluk Derneği" kuruldu. Dün başkent Hewler’deki ‘Khanzad Hoteli’nde Kürdistan Bölgesi’nden çok sayıda bakan ve parlamenterlerin katıldığı bir merasimle ‘ABD-Kürdistan Dostluk Derneği’nin kuruluşu ilan edildi. Dernek Başkanı Sirvan Barzani, merasimde yaptığı konuşmada, ilerleme, demokrasi konsepti, iletişim devrimi ve geniş bir alanda bilginin bir şekilde tüm halkların yararının içinde olacağı ilişkilerin güçlendirilmesini doğurduğunu vurguladı. Sirvan Barzani, dünya halklarının da çeşitli alanlarda birbirleriyle ilişki kurduğunu belirterek, “Kürtler de Irak’ın özgürleştirilmesinden sonra başta ABD olmak üzere her ulusla daha fazla dostluğa ihtiyacı vardı’’ dedi. ABD-Kürdistan Dostluk Derneği Başkan Yardımcısı Albay Harry Shot da, bu derneğin açılmasının her iki taraf için büyük bir yararının olduğunu vurgulayarak, çalışmalarının her zaman başarılı olması ve ilerlemesi ve özellikle Kürt halkının ABD’ye iyi bir şekilde tanıtılması temennisinde bulundu.
ABD Merkez Bankası'nın faiz oranlarını düşürme girişiminin krizin yönünü değiştirmeyeceğini belirten Stiglitz, 'Bunun piyasalara bir etkisi olacaktır. Ancak finans sektörünü çöküşe sürükleyen meselelere köklü bir çözüm getirmeyecek' dedi. 2001'de Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazanan Stiglitz, Dünya Bankası başkanlığı görevini yürütmüş ve eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın ekonomik danışmanlar konseyinde başkanlık yapmıştı. Bir dizi konferans için Yeni Zelanda'ya gelen Stiglitz, en büyük problemin, mortgage kredilerinin geri ödemesini yapamayan yaklaşık 2 milyon Amerikalının evlerini kaybedecek olması olduğunu söyledi. Stiglitz, finans piyasalarını krize sürükleyen diğer faktörlerden birinin de FED'in son 7 yıl içinde yaptığı yanlışlar olduğunu kaydetti. Nobel ödüllü ekonomist ayrıca, krizin Irak savaşıyla da bağlantısı olduğunu belirterek, savaş harcamalarının ekonomiyi ciddi oranda etkilediğini ancak bu etkinin boyutunun kamuoyundan gizlendiğini belirtti.