CNN TÜRK-Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani ile birlikteyiz CNN TÜRK’te. Erbil'de, özel ofisinde bu söyleşiyi gerçekleştiriyoruz. Türkiye - Irak, Türkiye - Kuzey Irak ilişkilerini konuşacağız.
Şirin Payzın: Sayın Başbakan, sorularımızı yanıtlamayı kabul ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Öncelikle Başbakan Erdoğan'ın Bağdat ziyaretiyle başlayalım. Aslında, siz Bağdat'ta düzenlenen görüşmelerin bir parçası değildiniz. Bu konuda hayal kırıklığı yaşadınız mı?
Neçirvan Barzani: Sayın Erdoğan'ın Bağdat ziyaretinin, iki komşu ülkenin ilişkilerini ileriye taşımak için iyi bir adım olduğuna ve ziyaretin başarılı olduğuna inanıyorum. Türkiye ile Irak arasında bu tür ziyaretlerin devam etmesini umuyoruz. Bu toplantılara katılmadığımızdan dolayı hayal kırıklığına uğramadık. Zamanı gelince biz de bu görüşmelerde yer alacağımıza inanıyoruz.
Şirin Payzın: Bu ziyaret sırasında, Başbakan Erdoğan ilk kez Kuzey Irak yönetimine teşekkür etti. Bu büyük bir adımdı. Sizce Erdoğan bunu neden yaptı, bunu ilişkilerde yeni bir adım olarak görüyor musunuz?
Neçirvan Barzani: Tabiî ki biz bölgesel yönetim olarak Türkiye ile çok iyi ilişkiler kurmak istiyoruz. Türkiye önemli bir komşumuz. Türkiye bize geçmişte yardımcı oldu, şimdi de bu önemli komşumuzla iyi ve normal ilişkiler kurmak istiyoruz. Bu çerçeve içinde inanıyorum ki, Ankara bizim nerede durduğumuzu ve iki taraf arasında nasıl bir ortak zemin olduğunu daha iyi anlıyor. Ve inanıyorum ki, Başbakan Erdoğan'ın bu sözleri ve teşekkürü, gelecekteki karşılıklı ilişkilerimiz için yeni bir kapı açacaktır.
Şirin Payzın: Ancak bu bizim için biraz şaşırtıcıydı. Çünkü daha iki ay önce, Türk ordusunun hava operasyonları ve PKK'nın Kuzey Irak'taki varlığı nedeniyle neredeyse bir savaşın eşiğindeydik. Sonra aniden bir şey oldu. Bu neydi? Ankara, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Bölgesel Yönetim’in Başkanı Mesud Barzani ve sizin aranızdaki ilişkileri birdenbire değiştiren neydi? Ne yapıldı da ilişkiler böylesine değişti?
Neçirvan Barzani: İnanıyoruz ki, Sayın Talabani'nin Ankara ziyareti, genel olarak Irak ve Türkiye arasında yeni bir ilişkinin yolunu açtı. Bu çerçevede Kuzey Irak ile Türkiye ilişkileri de değişim gösterdi. Bunun, Türkiye'nin bizi anlamasına ve olayların yeni bir yönde gelişmesine yardımcı olduğuna inanıyorum.
Şirin Payzın: Erdoğan'ın Irak ziyareti öncesi siz Amerika Birleşik Devletleri’ndeydiniz. Oraya bir üniversitede ödül törenine katılmak üzere gittiniz sanırım; ama aynı zamanda Bush yönetimiyle ve yetkililerle görüşmelerde bulundunuz. Onlardan, Ankara ile aranızda yeni bir dönem başlayabilmesi için, Türk ordusunun Kuzey Irak topraklarından uzak durması konusunda garanti istediniz mi?
Neçirvan Barzani: Amerika ziyaretimde Bush, Cheney ve diğer Amerikalı yetkililerle görüştüm. Amerika'dan iki tarafı birbirine daha da yakınlaştırması için yardım talep ettik. Tekrar belirtmek isterim ki, Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak önceliklerimizin başında geliyor. Amerika'dan da iki tarafın iyi ilişkiler kurmasına yardımcı olmasını istedik. Amerika'nın Irak ve Türkiye'nin, bu çerçeve içinde de Kuzey Irak ve Türkiye'nin, yakınlaşmasına yardımcı olmasını istedik.
Şirin Payzın: Size bir kez daha bunu soruyor olduğum için özür dilerim; ancak gerçekten anlamaya çalışıyorum. Türk ordusu sınırda bir operasyon düzenledi ve hala zaman zaman Kuzey Irak'a hava operasyonları oluyor. Ancak hükümet tarafında hava tamamen değişti. Ankara ile ilişkilerinizde hiçbir şekilde karşılıklı garanti verildi mi? “Türk ordusu Kuzey Irak'a giremeyecek ve karşılığında da siz PKK'yı desteklemeyeceksiniz” şeklinde bir karşılıklı anlaşma yapıldı mı?
Neçirvan Barzani: Tabii ki Türkiye'nin istikrarsızlık hakkındaki endişelerini anlıyoruz. Bunu anlıyoruz ve takdir ediyoruz; ancak biz Türkiye'nin iç işlerine karışmadığımızı düşünüyoruz. Türkiye ile temasa geçtiğimizde, Türk kurumlarıyla temasa geçiyoruz. Ancak, bu çerçevede, bahsettiğiniz bağlamda herhangi bir garanti verilmemiş veya bu konu ele alınmamıştır.
Çok açık konuşayım ve Bölgesel Yönetim’in konumunu bir kez daha tekrarlayayım: Biz PKK'nın eylemlerinden ve Türkiye'de yaptıklarından sorumlu değiliz. PKK, Irak'ın Kürt bölgelerinde değil, Türkiye'de doğmuştur. Ancak bu soruna siyasi bir çözüm bulunması gerektiğine inanıyoruz. Geçmişte PKK'nın operasyonlarını kınadık ve bu konumumuzu sürdüreceğiz. Ancak, bu sorunun askeri yolla çözüleceğine inanmıyoruz.
Şirin Payzın: Sayın Başbakan, Kuzey Irak'ta faaliyet gösteren PKK üzerinde tam anlamıyla kontrol sahibi olduğunuzu düşünüyor musunuz? "Biz her şeyi yapıyoruz; ama olay kontrolümüz dışında, bölgede iyi konuşlanmış durumdalar" mı dersiniz, yoksa "durum tamamiyle kontrolümüz altında" mı dersiniz?
Neçirvan Barzani: Biz PKK'nın yaptıklarından sorumlu değiliz. PKK'nın Türkiye sınırı içinde ve Kuzey Irak'ta etkili olduğu bölgeler çok dağlık ve zor bölgeler. Ama sizi tekrar temin ederim ki, Bölgesel Yönetim olarak, Kuzey Irak topraklarının komşularımıza yapılacak düşmanca silahlı eylemler için kullanılmasına izin vermemekte kararlıyız. Bu tutum bağlamında da, komşumuz Türkiye'ye karşı yapılan eylemler bizi endişelendiriyor. Bu zor dağlık bölgelerde kontrol sağlamak kolay değil; ancak askeri müdahalenin çözüm getireceğine de inanmıyoruz. Bunu geçmişte, Türk ordusuyla beraber yaşadığımız tecrübelerde gördük. PKK sorununu çözmek için koordineli olarak çalıştık; ama başarıya ulaşamadık. Türk ordusu da yıllardır çaba sarfediyor; ama problem halen çözülebilmiş değil. Çünkü problem siyasi bir problem. Sorunun doğası siyasi, bu yüzden askeri operasyonlarla çözülemez. İnanıyorum ki, siyasi bir çözüm yolu bulmaya çalışmak, hem Türkiye'nin, hem Bölgesel Yönetim’in, hem de tüm Irak'ın yararına olacaktır.
Şirin Payzın: Türkiye ile Kuzey Irak arasındaki ticari ve ortak ilişkiler artıyor. Türk iş adamları burada yatırım yapıyor, faaliyetlerde bulunuyor. Dolayısıyla, bu yöne baktığımızda ilişkiler artıyor. Güvenlik konularının gelecekte iyice ikinci plana düşmesi nasıl sağlanabilir? Bunun için herhangi bir planınız var mı? PKK'ya karşı önerinizin siyasi çözüm olduğunu biliyorum; ancak sizin, en azından Türk tarafının tepkisini hafifletmek için, Türkiye'ye iyi niyetinizi göstermek için, herhangi bir güvenlik planınız var mı ?
Neçirvan Barzani: Sizin de belirttiğiniz gibi ekonomik açıdan Kuzey Irak bölgesi ile Türkiye arasındaki ilişkiler ve Irak ile Türkiye arasındaki ilişkiler artıyor. Güvenlik bu çerçeveden bakacak olursak da temel bir konu. Türkiye'nin Kuzey Irak'ta kendisine saldıracak herhangi bir grubun varlığını istememeye ve buna izin vermemeye hakkı var. Bu çok normal bir talep ve haklı bir talep. Geçmişte, Bölgesel Yönetim olarak PKK'ya karşı aldığımız önlemlerle ilgili kararlılığımızı gösterdik. PKK'nın havaalanlarımızı kullanmasına izin vermedik, hastanelerimizi kullanmasına da izin vermedik. Bölgemizde kolay hareket alanı bulmalarını engellemek için, dağlık alanlara bağlanan yollardaki kontrolleri de sıkılaştırdık. Bölgesel Yönetim olarak bu prosedürleri sürdürmeye devam edeceğiz. Bölgemizin komşularımıza karşı ve tabii ki Türkiye'ye karşı düşmanlık için kullanılmasına izin vermemekte kararlıyız.
Şirin Payzın: Eğer Başbakan Erdoğan sizi ya da Bölgesel Yönetim’in Başkanı Mesud Barzani'yi ziyaret etse, sizinle doğrudan görüşmelerde bulunsa, ilişkilerin daha iyiye gideceğini düşünüyor musunuz? Böyle bir beklentiniz var mı?
Neçirvan Barzani: Tabiî ki Türkiye ve Bölgesel Yönetim’in ilişkilerini geliştirmeye yardımcı olacak her adımı hoş karşılarız, takdir ederiz. Türkiye Hükümeti’ne, Türkiye halkına ve liderlerine mesajım şudur: Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani, Türkiye ile ilişkilerimizin, Türk ve Kürt halkları arasındaki ilişkilerin normalleştiğini ve iyileştiğini görmeyi çok ister. Mesud Barzani'nin ümidi, ilişkilerimizin geçmişteki dostluk seviyesine ulaşması ve işbirliğimizin de geçmişteki seviyeye gelmesidir. Çünkü bizim isteğimiz, iki komşu olarak da, Kürt ve Türk halkları olarak da, uzun süreli stratejik bir ilişki kurmak.
Şirin Payzın: Ancak daha net olarak sormak gerekirse, özel bir davet bekliyor musunuz? Siz veya Mesut Barzani, Ankara'dan bir davet bekliyor musunuz?
Neçirvan Barzani: Eğer böyle bir davet olursa kesinlikle gitmeye hazırız. Ancak şimdiye kadar herhangi bir davet olmadı.
Şirin Payzın: Sizce bir davet olmalı mı, olması gerekiyor mu?
Neçirvan Barzani: Bence olmalı, neden olmasın? Biz iki komşuyuz. Bölgesel Yönetim olarak bizim anayasal bir statümüz var ve bu statüyü de, Irak halkının oylarıyla kabul edilen bir anayasayla kazandık. Dolayısıyla Türkiye bizimle iki komşu olarak temas kurmakta çekinmemeli. Aynı zamanda, Bağdat'a gerçekleşen her ziyarette, alınan her kararda, doğrudan etkilenecek ve sahadaki sonuçlarla ilgilenecek taraf, Türkiye ile sınır komşusu olmamız sebebiyle Kuzey Irak Bölgesel Yönetimidir. Ben kişisel olarak, davet yapılmaması için veya doğrudan temas yapılmaması için herhangi bir sebep görmüyorum. Dolayısıyla sizi temin etmek isterim ki, evet, biz böyle bir ilişki istiyoruz ve bu tür ilişkilerin oluşmasını bekliyoruz iki taraf arasında, bu çok normal. Aynı zamanda, Türkiye'nin Kuzey Irak'ı desteklemesini de bekliyoruz; çünkü biz Türkiye için, güvenli ve iyi bir komşuyuz. Bu ilişkinin oluşması ve gelişmesi için mevcut pozitif rolümüzü de sürdüreceğiz.
Bir nokta daha eklemek istiyorum. Bu bölgeyi ve bizim burada, bu ilişkide oynayacağımız rolü göz ardı etmek, görmezden gelmek ve Kuzey Irak'ı ilişkilerin dışında bırakmak hiçbir sorunu çözmeyecektir. Dolayısıyla Türkiye'nin Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’yle doğrudan temaslar için gereken cesur kararı almasının zamanı gelmiştir.
Şirin Payzın: Başka bir tartışmalı konu: Kerkük. Kerkük sorununun nasıl çözülebileceğini düşünüyorsunuz? Çünkü Birleşmiş Milletler’in ihtilaflı bölgeler hakkındaki ilk rapor çalışmasını olumsuz karşıladınız, referandum konusunda henüz bir netlik yok. Sorunun yakın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Neçirvan Barzani: Kerkük konusu ne yazık ki bazen yanlış yorumlanıyor. Bu sorunun çözümündeki ısrarımız sadece Kerkük sorununun çözümü için bir ısrar değildir; çünkü başka ihtilaflı bölgeler de var. Eğer istikrarlı ve güvenli bir Irak istiyorsak, eğer tüm halkın barış içinde yaşadığı ve komşularıyla barış içinde yaşayan bir Irak istiyorsak, o zaman önceki rejim tarafından yaratılmış bazı sorunları çözmeliyiz. Bu ihtilaflı bölgelere dair tartışmalara bir çözüm bulmalıyız.
Irak Anayasası’nda bu soruna çözüm için yol haritası çizen bir madde var. Bizim isteğimiz de bu maddenin tam olarak uygulanması. Elbette, aynı zamanda Kerkük probleminin bir gecede çözülebilecek kadar kolay olmadığını da biliyoruz, zamana ve çabaya ihtiyaç var. Esnekliğe hazır olmaya ihtiyaç var. Kerkük'teki bütün halkların esneklik göstermesine ihtiyaç var. Türkmenler, Araplar ve Süryaniler de buna dahil... Bu esneklik gösterilirse, Kerkük "birlikte yaşamanın" bir örneği olarak var olur. Aslında sorunu o kadar da büyük ve çözümsüz bir problem olarak görmüyoruz. Bir çözüm var, bu da Anayasa’daki madde. Anayasa’ya uyarsak sorun çözülür
Şirin Payzın: Pekala Türkiye'den tam olarak ne bekliyorsunuz? Mevcut Kerkük politikasıyla bu sorun çözülebilir mi? Bu konuda Türkiye'den tam olarak ne bekliyorsunuz?
Neçirvan Barzani: İnanıyoruz ki, Türkiye'nin yapacağı en iyi şey, Irak halkının bu sorunu çözmesine izin vermek ve onlara bu fırsatı tanımak olacaktır. Çünki bu Irak'ın iç meselesi ve bu çerçevede Irak bağlamında çözülmesi gerekli. Türkiye'nin yapacağı en iyi şey, Iraklıların kendilerinin, bu sorunun çözümüne yönelik bir formül bulmalarına yardım etmektir. Bu tabii ki Türkiye'nin de takdir edeceği ve saygı duyacağı bir formül olacaktır. Bu, Türkiye'nin Irak halkına sunacağı en iyi ve en büyük yardım olacaktır.
Şirin Payzın: Mesut Barzani bir açıklamasında "Kerkük problemini bir çatışma yaşanmadan çözmek istiyoruz; ama barış yoluyla çözülmezse çatışmalar olur" demişti. Bu açıklamanın arkasında duruyor musunuz? Türkiye yardım etmezse iş çatışmaya kadar gider mi?
Neçirvan Barzani: Tekrar söylemek isterim ki, Türkiye bu sorunun çözümünü isteyen Irak halkının iradesine itibar edebilir. Bunun bir sorun olduğuna ve çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu sorunu görmezden gelerek çözemeyiz. Önemli bir soru bu, çözmek kolay değil. Bu nedenle bir çözüm için elimizden gelen her yolu deneyeceğiz. Her yol derken "barışçıl yolları", diyaloğu ve Kerkük'teki bütün halkları memnun edecek bir çözümü kastediyorum.
Şirin Payzın: Kerkük Referandumu’nun yakında yapılacağını düşünüyor musunuz?
Neçirvan Barzani: Bizim için önemli olan şey, konunun referandum veya maddenin uygulanması yoluyla olsun, çözülmesi. Bir kez daha bu sorunu göz ardı ederek çözüme ulaşılmayacağını belirtmek istiyorum. Dolayısıyla bir çözüm gerekiyor ve bir çözüm olmalı. Ve çözüm aslında orada. Dolayısıyla, 140. Madde bu çözümü sunuyor zaten. Ya referandum ya da maddenin tam olarak uygulanması olmalı.
Şirin Payzın: Türkiye'nin endişesi şu: Kerkük'ü aldığınızda petrol de sizin olacak. Çok güçlü olacaksınız ve belki de ileride bağımsızlık talebiniz olacak. Ve bu, belki de Türkiye'deki Kürtlerin de bağımsızlık kazanmasına kadar varacak. Amerikalılarla Kuzey Irak'ta "bağımsız bir Kürt devleti" kurmak için görüşmeler, pazarlıklar yapıyor musunuz?
Neçirvan Barzani: Anayasa’yla belirlenmiş bir Irak var. Saddam rejiminin yıkılması öncesinde bölgede her türlü gücümüz ve yetkimiz vardı. Neredeyse bağımsızdık. Ama yeni bir Irak kurma şansımız oldu ve biz de Irak'ın yeniden yapılandırılmasına ortak olduk. Ve hiçbir gizli projemiz yoktu. Projemiz açık, net: Bağımsızlık konularını ne Amerikalılarla ne de başkasıyla pazarlık ediyoruz. Çünkü Irak sınırları içinde var olma kararımız açıktır. Kerkük'teki petrol konusuna gelirsek, Irak Anayasası’nda "Irak petrollerinin bütün Irak halkına ait olduğu" yazıyor. Biz de Kürtler olarak buna razı olduk. Petrol Kürtlere, Araplara, Türkmenlere, bütün Iraklılara ait. Ayrıca, petrol gelirlerinin sadece % 17'sinin Bölgesel Kürt Yönetimi’ne ayrılmasına da karar verdik. Geri kalan gelir Irak'ın tümüne aittir. Petrolün Bağdat'ta, Basra'da, Zaho'da ya da Kerkük'te çıkması hiç fark etmez; çünkü petrol bütün Iraklılar'a aittir.
Sonuçta petrol gelirlerinin % 17'sinin Kürt Bölgesi’ne ayrılacağı kararını aldıktan sonra, "Kerkük Bölgesel Kürt Yönetimi’ne katılırsa bağımsızlık ilan edilir mi?" sorusunu sormak gereksiz.
Tabiî şu da var: Bağımsızlık halkımızın doğal bir hakkı; çünkü biz farklı bir milletiz. Kendi geleceğimizi belirlemek en doğal hakkımız. Ama biz kararımızı verdik ve Irak sınırları içinde kalma kararı aldık. Irak Anayasası’nda da yazıyor bu kararımız. Bu nedenle Anayasa’ya göre Bağdat'a geri dönmeye ve tam ve etkili olarak Irak'ın yeniden inşasına ortak olmaya karar verdik.
Şirin Payzın: Türkiye ile Irak arasında yeni bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmayla, Türk petrol şirketleri, Irak topraklarında petrol arayabilecek ve faaliyet gösterebilecek. Bunun pozitif bir adım olduğuna inanıyor musunuz ve sizce bu anlaşma iki ülke arasında daha barışçıl ilişkilerin önünü açtı mı?
Neçirvan Barzani: Bizim bölgemizde petrol alanında aktif olarak çalışan pek çok Türk şirketi var. Türk şirketlerinin Kuzey Irak'a da, Irak'ın geneline de gelip çalışmaya yönelik adımlarını destekliyoruz. Bu, bir yandan Türkiye ile Bölgesel Yönetim’in, diğer yandan da Türkiye ile bir bütün olarak Irak'ın ortak faaliyetlerde bulunabileceği bir alan.
Şirin Payzın: AKP'nin Türkiye içinde Kürt sorununa yaklaşımını, olumlu buluyor musunuz?
Neçirvan Barzani: Bu konu hakkında yeterli bilgim yok.
Şirin Payzın: Bu soruyu şundan dolayı sordum: AKP'nin kapatılmasına yönelik bir dava var gündemde. Eğer AKP kapatılırsa sizin tepkiniz ne olacak? Çünkü AKP'nin sizinle bir tür diyalogu var. Ankara ve Bağdat arasında yeni bir dönemin başlamasına da öncülük ettiler. Devletin diğer organlarından, kurumlarından daha aktifler. Sizin tepkiniz ne olacak? Sizce bu Türkiye'deki Kürt sorununu etkileyebilir mi?
Neçirvan Barzani: Türkiye ile olan ilişkilerimiz Türk kurumları, Türk devleti ile. Ancak sorduğunuz konu Türkiye'nin bir iç meselesi. Türkiye'nin iç işlerine müdahale etmek istemiyoruz. Ancak nihayetinde davanın Türk halkının ve devletinin çıkarına olacak bir doğrultuda sonlanmasını umuyoruz.
Şirin Payzın: Önümüzdeki aylarda Amerika Birleşik Devletleri'nde bir başkanlık seçimi olacak. Amerika'nın güvenlik açısından kısmen daha iyi bir konuma geldiği doğru; ancak yine de hala Amerikan ordusunun Irak'tan çekilmesinin gerekip gerekmediği konuşuluyor. Sizin bir sonraki Amerikan Hükümeti’nden, demokratlardan veya Cumhuriyetçilerden beklentileriniz neler? Sizce, demokratlar kazanırsa büyük değişiklikler olacak mı?
Neçirvan Barzani: Irak'taki durumu gerçekçi bir biçimde değerlendirmeliyiz. Güvenlik alanında genel bir ilerleme var. Bu, General Patreaus'un ve Amerikan güçlerinin ortaya koyduğu plan ve katılım sayesinde oldu. Güvenlik durumunun ilerlemesini sağladılar. İnanıyoruz ki Irak, diğer devletlerin seviyesine ulaşıncaya kadar, gelecekte güvenli ve emniyetli bir duruma kavuşuncaya kadar, hala koalisyon güçlerinin desteğine ve işbirliğine ihtiyaç duyacaktır. Bununla da özellikle Amerikan güçlerini kastediyorum. Bir sonraki Amerikan başkanı, demokrat olsa da cumhuriyetçi olsa da, Amerikan güçlerinin Irak'tan hızla çekilmesi, öncelikle Irak halkı, ikinci olarak da Amerikan politikası için felaketle sonuçlanacaktır.
Dolayısıyla, bu konuyu çok dikkatli olarak ele almak ve değerlendirmek gerekir. Irak'ta güvenlik konusunda ilerleme kaydedildiği doğrudur. Ancak bu güvenlik durumu kırılgandır. Durum her an tesine dönebilir. Dolayısıyla Irak güvenlik güçlerinin hala güvenli, emniyetli ve istikrarlı bir ortam sağlayabilme seviyesine ulaşmak için, zamana ihtiyacı vardır. Dolayısıyla, Irak'ın hala koalisyon güçlerinin desteğine ihtiyacı var. Ve gelecekte de Irak'ın bu seviyeye ulaşmak için, Amerika'nın iyi işbirliğine ve desteğine ihtiyacı var.
Şirin Payzın: Son günlerde, iç gündemdeki siyasi tartışmalar ağırlık kazandı; ama biz aslında Türkiye'de hala PKK'ya karşı hava operasyonları ve kara operasyonlarını tartışıyoruz. Genelkurmay en son operasyonda 20'den fazla PKK'lının öldürüldüğünü duyurdu. Sizin bu konudaki mesajınız nedir? İşler bu şekilde yürümeye devam edebilir mi? Ankara ile ilişkilerinizin kapsamını nasıl genişletebilirsiniz? PKK'yı yasadışı bir terör örgütü ilan etmek sizin için gerçekten imkansız mı? "Evet PKK bir terör örgütüdür" demek sizin için çok mu zor?
Neçirvan Barzani: Sizinle açık konuşayım. Bahsettiğiniz türden askeri operasyonların, ne kadar uzun olurlarsa olsunlar, kimseyi çözüme götürmediği tecrübeyle kanıtlanmıştır. Bunlar hava operasyonu da olsa, kara operasyonu da olsa fark etmez. Bu sorun askeri yöntemlerle çözülmez. Ankara bunu iyice ve ciddiyetle değerlendirmeli. Soruna barışçıl, siyasi çözümler aramak için çaba sarfedilmeli. Çok açık bir mesaj vereyim: Eğer Türkiye bu sorunu siyasi yollarla halletmek istiyorsa, bunu bu yıl yapmak, önümüzdeki yıl yapmaktan daha iyi olur. Bu siyasi bir mesele, askeri bir konu değil. Bunu tecrübelerimden hareket ederek söylüyorum. Burada Türk ordusuyla ortak bir deneyim yaşadık. Denedik; ancak çözüme ulaşamadık. Ben, Türkiye'nin köklü ve barışçıl bir çözüm için düşünmeye başlama zamanının geldiğini düşünüyorum. Çözüm kesinlikle askeri değil.
Şirin Payzın: Bu röportajı siz yapıyor olsaydınız, başlık olarak ne koyardınız? Mesaj ne olurdu? Manşeti nasıl atardınız?
Neçirvan Barzani: Başlık, "Bu sorunu diyalog yoluyla çözün" olurdu.
Şirin Payzın: Ankara ile Erbil arasında diyalog mu?
Neçirvan Barzani: Ankara ve Erbil arasında diyalog. Ve bu bölgeyi gözardı etmeyin derdim. Biz sizinle komşuyuz. Bu bölgeyi görmezden gelerek hiçbir sorunu çözemezsiniz.
Şirin Payzın: Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
Neçirvan Barzani: Ben teşekkür ederim.