Birçok uluslararası ve bölgesel gücün üzerinde hesap yaptığı ve müdahale ettiği Kerkük, her geçen gün patlamaya hazır bir bombaya dönüşmekte. Bugün birbirine karşıt güçlerin Kerkük konusunda aynı paralelde hareket etmelerinin sebebi, Kürtlerin kendi kendilerini yönetme aşamasına gelmesinin engellenmesi ve petroldür.
İlgili Başlıklar
»
Kerkük ve Şengal pazarlıkları
»
Kerkük’ün gölgesinde kalan kent: Musul
»
Kerkük sorunu tam demokrasiyle çözülür
»
Kürtlerin gözü Kerkük'te olacak
Tarih zamanın ayaklarıdır, bu ayaklar sağlam değilse zaman hep acıyla yol alır. Kerkük’e de bu acıyı yaşatan tarih unutulamaz. Devrik Irak Diktatörü Saddam Hüseyin döneminde ABD, İngiltere ve Türkiye tarafından halklar için cezaevi haline getirilen Kerkük, bugün savaş senaryolarına sahne yapılmak isteniyor. Bu aktörlere İran, Suudi Arabistan, Suriye de eklenmiş durumda. Kerkük’ün farklı etnik ve dini kesimlere ev sahipliği yapması, petrol üstüne oturması, İran ve Irak enerji potansiyelinin geçiş rotası üstünde bulunması, Kürtlerin Kudüs’ü olarak görülmesi önemini artırıyor. Irak petrolünü Basra Körfezi yoluyla çekerek savaş masrafını çıkarmaya çalışan ABD, Ankara’nın da petrol ve doğalgaz hırsıyla Kerkük üzerinde söz sahibi olmak istemesinden faydalanmak istiyor. ABD, İngiltere ve Ankara, Bağdat üzerindeki etkisini, enerji sahalarının paylaşılması sürecinde en büyük dilimi almak için kullanmaya çalışıyor. İran ve Suudi Arabistan da çelişkilerden yararlanıp nüfuzlarını pekiştirme gayreti içinde.
Saddam Hüseyin’in ABD desteğiyle Kürtleri, Türkmenleri, Süryanileri, Şiileri kimyasal ve konvansiyonel silahlarla katlettiği, muhalifleri işkencede öğüttüğü dönemde seslerini çıkarmayan, tersine Bağdat’a ziyaretler düzenleyerek zorbalığı ödüllendirerek Baas teriminin tiranlığını bileyenlerin bugün Kerkük’e el koymak için çabalamasına ne denir? Bugün birçok konuda stratejik fikir ayrılığı olan güçlerin Kerkük konusunda aynı paralelde hareket etmelerinin temel iki sebebi bulunuyor: Kürtlerin kendi kendilerini yönetme aşamasına gelmesinin engellenmesi ve petrol. Baas rejimi döneminde Bağdat ve Washington bölge kaynaklarını kullanırken, 2003’te Irak’ın işgal edilmesi ile başlayan savaş bölgedeki konjonktürü altüst etti. Yeni dengeler ortaya çıktı. Ortadoğu siyasal sisteminin işleyişinde Kürtlerin ağırlığı arttı. Dünyaya yön vermeye çalışan işgalci ABD de Kürtleri hesaba katmak zorunda kaldı.
Kerkük referandumu ve oynanan oyunlar
Federal bir Irak oluşturulurken, Kürdistan Özerk Yapısı oluşturuldu, belli dönemlerde çatışan KDP ve YNK Hewler’de ortak parlamento sistemini oluşturdu. Federal Kürdistan Başkanı Mesut Barzani olurken, Irak Meclisi YNK Lideri Celal Talabani’yi devlet başkanı seçti. Sünni-Şii Arap, Kürt ve Türkmenlerin üzerinde uzlaşmasıyla yazılan Irak Anayasası’nın 140. maddesinde Kerkük’te referandum yapılması benimsendi. ‘Kerkük Kürdistan’ın kalbidir’ dedikleri halde KDP ve YNK taviz vererek referandum şartını kabul etmişlerdi. 2007 sonuna kadar referandum yapılacaktı, buna karşılık ABD ordusu peşmerge gücünden istediği şekilde yararlandı.
KDP ve YNK halka referandum için sözler verdi. Osmanlı döneminden kalma haritalar açıklandı, Kerkük’ü yüzüstü bırakmanın ihanet olacağı söylendi. Irak’ta sistem belli düzeye gelince ve son dönemlerde İran’a müdahale hazırlıkları hızlanınca Bağdat’taki gruplar ve ABD-İngiltere bloğu Ankara’yla yeniden yakınlaştı. Ankara, Tahran, Riyad ve Washington’un istihbarat örgütleri, ırkçı ve köktendinci örgütleri kullanarak gerçekleştirdikleri katliamlar KDP ve YNK’nin tavizler vermesini getirdi.
Belli dönemde yapılan saldırılardan sonra 14 Ağustos 2007’de Musul-Şengal katliamında yüzlerce Ezidi katledildi. Halka dayanarak politika üretememenin, bölgede etkili aktör haline gelen PKK varlığını komşu ülkelerin baskısıyla dışlama siyasetinin sonucu olarak sözler çiğnendi, referandum ertelendi. Bu kez Haziran 2008’e kadar yapılacaktı, ancak yine ertelendi.
Temmuz-Ağustos 2008’de ise Irak yerel seçimleri için gerekli yasa gündeme geldi. ABD Sünni grupların daha fazla yönetimde yer almasını da ister hale gelmişti. Bunun için Uyanış Komiteleri adı altında bu gruplar birçok kentte silahlandırılmıştı. Hazırlanan yasa için yapılan oturumda Kürdistan İttifakı 24. maddeye itiraz etti, ancak parlamento gizli oy istedi. 22 Temmuz oylamasında Kürt vekiller boykot edince 127 oyla yasa çıktı. Kürtler yerel seçimde sandalyelerin oy oranına göre dağılmasını isterken yasa 32 Kürt, 32 Arap, 32 Türkmen, 4 Hıristiyan konseptini istiyordu. Kürtler Bağdat gibi diğer kentlerde oylama nasıl yapılıyorsa Kerkük’te de aynısın olmasında ısrar etti.
Talepleri göz ardı edilen Kürtler büyük öfke içindeydi, Kürdistan Parlamentosu olağanüstü toplandı. Bağdat’ın tutumunun darbe olduğu kaydedilirken, 28 Temmuz’da Kerkük’te Kürtler sokağa döküldü. Ancak JİTEM-ITC organizasyonu olduğu kaydedilen bir intihar saldırısı sonucu onlarca kişi yaşamını yitirdi. Ardından Hewler, Süleymaniye gibi kentlerde yüzbinler alanlara çıkarak 24. madde yerine 140. madde sözünün tutulmasını istedi. PKK Kerkük konusunda taviz verilmemesini isterken, KDP ve YNK parti hesaplarıyla günü kurtarmak için komşu ülkelere ilkesiz şekilde yaslanma yarışı içinde. İran ve Türkiye’nin topraklarını bombalamasına göz yumar hale gelmeleri tarih silsilesi ve halktan kopma noktasına götürüyor.
Soykırımdan bugüne
Bugünkü Ankara-Washington, Bağdat-Washington, Bağdat-İran gibi ittifaklara bakarken Nixon-Ford-İran Şahı ittifakı, Saddam Hüseyin-Reagan ittifakının bölgeyi nereye sürüklediğini unutmamalı. 20. yüzyılın başında Fransa ve İngiltere’nin paylaşım oyunları sonucu parçalanarak farklı ülkelerin egemenlikleri altına verilen Kürtlerin ‘Kürdistan’ın kalbi’ dediği Musul-Kerkük, Irak Krallığı ve Irak Cumhuriyeti rejimlerinin, özellikle Sünni bir işgalci rejim kuran Saddam Hüseyin Bağdat’ının zulmünü Enfal ve Halepçe’deki soykırımla yaşadı. İngiliz ve Fransızların parçalayıp yönetme siyasetine ABD de katılınca Kürtlerin sınırları içine dağıtıldığı Irak, İran, Türkiye, Suriye başta olmak üzere birçok ülke Kerkük’ü kontrol altına almak için kirli savaş yöntemlerine başvurdu. Bu yöntemden vazgeçilmiş değil. Kürtler de vizyon sahibi olmayan KDP ve YNK’nin yöneticilerinin basiretsizliğinin acısını yaşıyor. 2006 sonlarında ABD’nin Cumhuriyetçi eski Dışişleri Bakanı James Baker ve eski Demokrat Parti milletvekili Lee Hamilton’ın başkanlığını yaptığı Irak Çalışma Grubu’nun (Baker-Hamilton Komisyonu) raporu gündeme geldi.
Mutabakat ve Gül
Sorunu çözmek kolayken, zorlaştırıcı adımlar atılıyordu, 24 Aralık 2007’de Süleymaniye-Dokan’da Irak Sünni İslam Partisi Lideri ve Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi, Irak Devlet Başkanı ve YNK Lideri Talabani ile Kürdistan Bölge Başkanı ve KDP Lideri Barzani bir mutabakat imzaladı.
Diğer sonuçlarının görülmesine gerek bırakmayacak şekilde Talabani ve Barzani’nin başı eğik şekilde imzaladıklarının ortada olduğu bu mutabakat sonrası 26 Aralık’ta Federal Kürt Parlamentosu da referandumun ertelenmesi kararını onayladı. ABD birliklerinin Kerkük’teki Sünni aşiretleri silahlandırmayı sürdürmesinin önüne de geçilmiyordu. Kerkük’ün katliamcı Saddam Hüseyin gibi yöneticilerin denetiminde kalmasını ya da kendi denetimlerine verilmesini isteyen Ankara, tüm birimlerini seferber ederek 2008’e girdi. Cumhurbaşkanı Gül’ün 8 Ocak’taki ABD ziyaretinin temel eksenlerinden biri Kerkük oldu. Gül, ABD Başkanı Bush’tan Kerkük için BM nezdinde girişimde bulunmasını talep etti ve BM’nin inisiyatif alarak bölgedeki Kürtlerin kalkınıp Türkiye’deki Kürtleri de etkilememeleri adına sınırlandırılmalarını istedi. Burada da kalmadı.
Gül, 10 Ocak’ta ABD seyahatinin ikinci durağı New York’ta BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’la akşam yemeğinde de Kerkük’ü masaya getirdi. Gül’ün New York’ta bir dönem birçok ülkede 12 Eylül darbesi gibi halklara karşı darbelerin ve katliamların planlayıcısı olan ABD eski Dışişleri Bakanlarından Henry Kissinger ile baş başa 45 dakika görüşmesi de dikkat çekici.
Yeni yılın takvimleri 14 Ocak’ı gösterdiğinde Irak’ta Baas rejimi döneminde köyleri, kentleri halklara zindan eden Sünni iktidarın bazı kademelerinde bulunanlara kapılar 5 yıl aradan sonra yeniden açılıyordu. Irak Parlamentosu Baas Partisi’nin üyelerinin işlerine geri dönmesini sağlayan bir yasayı çıkardı. Bunun üzerine 12 parti içinden 150 kadar Sünni ve Şii milletvekili Kürtlerin Kerkük ve petrol anlaşmaları imzalama hakkı gibi taleplerine karşı bir bildiriye imza attı. Hewler’in petrol anlaşmaları yapmasına karşı çıkılarak, petrol kaynaklarının Bağdat hükümeti tarafından kontrol edilmesi gerektiği savunuldu.
Bu sırada, ABD Başkanı Bush, 8 günlük Ortadoğu turundayken, Irak tur kapsamı dışında tutuldu. Ancak Bush Bağdat’a 15 Ocak’ta Bağdat’a uzlaşma arayışları için Dışişleri Bakanı Rice’ı gönderdi. Rice, Bağdat’ta Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Başbakan Nuri Maliki, F. Kürdistan Başkanı Mesut Barzani ile üzerinde uzlaşılamayan kritik yasalar konusunda görüşmelerde bulundu. Trafik hız kesmiyordu ve aynı gün Barzani, Irak’taki ABD güçlerinin komutanı General David Petreaus’u Selahaddin kasabasındaki makamında kabul ederek güvenlik gibi sorunları ele alırken, Türkiye Genelkurmay II. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun da Bağdat’ta giderek Genelkurmay Başkan Yardımcısı Hava Orgeneral Nasir Abadi ve Irak’taki ABD Komutanı Petraeus’la görüşmelerde bulunuyordu.
M. ALİ ÇELEBİ
SÜRECEK
Baker-Hamilton raporu
Kürtlerin etkisinin sınırlandırılmasını, Kerkük referandumunun ertelenmesini isteyen bu Baker-Hamilton raporunun sonuçlarını göremediler ve karşı çıkamadılar. Bütün Kürt hareketlerinin halkların özgürlüğü temelinde buluşmalarının sağlanması yerine tutulan bu rota nedeniyle Türkiye, ABD, KDP ve YNK’nin anlaşmasıyla TSK uçaklarının düzenlediği sınırötesi operasyonun olduğu 16 Aralık 2007’de çok önemli gelişmeler kayıtlara geçiyordu. Federal Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani, Necef’te Şii din adamı Ayetullah Ali El Sistani ile görüşüyordu. Görüşme bittikten sonra Barzani, Kerkük referandumunu 6 ay erteleme kararı aldıklarını açıkladı. Aynı gün BM Irak Misyonu (UNAMI) da Kerkük konusunda bir açıklama yaptı ve referandumun Irak ve KDP-YNK arasında varılan anlaşmayla 6 ay süreyle ertelendiği vurgulandı. Anayasa’nın 140. maddesine göre 2007 sonuna kadar gerçekleştirilmesi gereken referandum konusu böylece kritik bir evreye giriyordu. İptal ettiren ülkelerde büyük sevinç yaşanırken, bu kez aynı ülkeler referandumun iptali için harekete geçti.
Kürt sorununu çözmek yerine şiddet ve asimilasyon yöntemlerinde ısrar eden Ankara, 2007’de bölgenin karışması için illegal yöntemlere, ihale edilen bombalı eylemlere kadar her şeyi denedi. AKP hükümeti cephesinden Genelkurmay cephesine kadar sık sık Kerkük’ü karıştırabilecekleri yönünde göz dağı verildi. Referandum için verilen tarih 2007 sonu yaklaştıkça Kerkük ve çevresinde gözdağının dozu ve cinayetler arttı. AB Komisyonu ile Irak Başbakanı Maliki’nin Irak doğalgazının Türkiye üzerinden NABUCCO hattına bağlanıp Avrupa’ya taşınacağı sözü vermesi unutulmamalı. Ağustos 2007 Şengal katliamı işgalci güçler ve komşu ülkeler yerine halka dayanmak açısından ders olabilirdi. KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, ‘’Türkiye’nin bu askeri yığınak yapmasındaki temel amaç, Kürt Federal Hükümeti’ne ve ABD’ye baskı yaparak Kerkük’te hakimiyet sağlamaktır. İran’ın bize vurarak Irak’ta karışıklığı arttırmak istiyor. Hem Türkiye hem de İran bizi gerekçe yaparak Irak’ta karışıklık yaratmanın peşindeler... Kürt halkının düşmanları, Kürt halkının iradi bir güç olmaması, bir varlık olmaması için Kerkük referandumunun ertelenmesini istemektedir. Referandumun ertelenmesi çok tehlikeli bir durumu beraberinde getirebilir. Bunun için ertelenmemesi gereken bir şeydir’ derken KCK Yürütme Konseyi Başkan Yardımcısı Cemil Bayık, Kerkük’ün tartışmasız bir Kürdistan kenti olduğunu söyleyerek, Kürtlerin Kerkük’te referandumda ısrarlı olmaları, birlik halinde hareket etmeleri gerektiğine işaret ederek, KDP ve YNK’nin Türkiye’nin tehditlerine boyun eğmemesini istiyordu.
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA
Şii Lider Sistani: “KERKÜK’ÜN GELECEĞİNİ KERKÜK HALKI BELİRLEYECEK”
Türkiye, Irak’ı siyasi krizin eşiğine getirdi
Dr.MAHMUT OSMAN: ‘’IRAK’TAN KERKÜK’E GÜÇ KAYDIRMAK ARAPLAŞTIRMA ANLAMI TAŞIYOR’’
- Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerinin durumunun anayasada öngörülen şekilde normale dönüştürülmesi
0 Yorum:
Post a Comment