MUSUL VALİ YARDIMCISI GORAN: " Kürtler Musul'daki seçimi kazanacak"

PNA-Musul Vali Yardımcısı Husro Goran, Musul nüfusunun yüzde 30'unun Kürt olduğunu belirterek önümüzdeki Ekim ayında yapılması beklenen yerel seçimlerde oyların çoğunu alacaklarına inandıklarını söyledi. Yerel seçimlerde oyların çoğunu alacakalrına inandıklarını söyleyen Goran, " Kürtler Musul'daki seçimi kazanacak" dedi.

Irak'ın Sesi ajansına konuşan Goran, Ba's rejiminin yıkılmasından sonra kentte iki kez yerel seçim yapıldığını, her iki seçimi de Kürdistan İttifakı Listesi'nin oyların çoğunu aldığını ve şimdi de Musul'un vali ve yardımcısı ile İl Meclis Başkanı'nın Kürtdistan listesine bağlı olduğunu belirtti.

Husro Goran, yerel seçimlerin önümüzdeki Ekim ayında yapılacağını ve Kürdistan İttifakı Listesi'nde bulunan Kürt partilerinin "Ninova Kardeşlik Listesi" ile seçimlere katılacağını belirtti.

Vali Yardımcısı Goran, Kürdistan İttifakı Listesi'nin Ekim ayında yapılacak yerel seçimlerinde listesinin "Ninova Kardeşlik Listesi" ismi ile değiştirdiğini kaydetti.

Musul'da yapılan en son nüfus sayımına göre, kentin nüfusu 3 milyona ulaşıyor. Bu rakamla 1 milyon 3 yüz bin vatandaşın oy kullanma hakkı bulunuyor.

BAYDEMİR LAHEY'DE

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir '1. Kent Diplomasisi Dünya Konferansı' için gittiği Lahey'de barışın insan hayatını birincil derecede ilgilendiren "Acil bir ihtiyaç" olduğunu belirtti. Baydemir, barışı, "İnsan haklarını geliştirmek, çeşitliliğe saygı duymak, adaletin temel gereklerini yerine getirmek" olarak yeniden tanımladıklarını ifade etti.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, 1. Kent Diplomasisi Dünya Konferansı'na katılmak üzere Hollanda'nın Lahey kentine gitti. Konferansın ilk gününde Baydemir, Lahey Belediye Başkanı J.J. van Aartsen, Filistin, İsrail, Kolombiya, Güney Afrika, Bosna Hersek ve Irak'tan gelen yerel yönetim temsilcileriyle birlikte konferansa ilişkin ortak bir basın toplantısı düzenlediler. Kent Diplomasisi Komitesi Başkan Yardımcısı olan Osman Baydemir basın toplantısında konferansın önemini şu şekilde dile getirdi: "Bundan üç sene önce Pekin'de gerçekleştirdiğimiz ilk toplantıdan bu yana Kent Diplomasisi'nin dünya çapında tanıtımı için büyük bir çaba harcadık. Ve yoğun bir çaba sonucunda nihayet burada bu alandaki ilk Dünya Kongresi'ni de gerçekleştiriyoruz. Ben düşünsel alt yapı anlamında büyük mesafeler kat ettiğimize inanıyorum. Bu kongreyle inanıyorum ki düşüncelerimizi hayata geçirme anlamında somut mekanizmalar oluşturma konusunda da önemli kararlar alacağız".

Kent Diplomasisi Komitesi'nin küresel bir ihtiyaçtan ortaya çıktığını belirten Baydemir, "Barış insan hayatını birincil derecede ilgilendiren acil bir ihtiyaçtır. Yaşadığımız dünya deneyimi çatışma ve barış konularını soyut konular olmaktan çıkarmıştır. Bu bağlamda barış inşası için çaba göstermek yurttaşlarımıza karşı bir sorumluluğumuzdur" dedi.

Baydemir şunları kaydetti: "Dile getirmek istediğim ikinci bir husus ise çatışmayı ve buna bağlı olarak barışı yeniden tanımlıyor olmamızdır. İnsan haklarını geliştirmeyi, çeşitliliğe saygı duymayı barışı ve adaletin temel gerekleri olarak tanımlıyoruz. Yani barış negatif anlamda çatışmanın yokluğu değil pozitif anlamda söz konusu değerlerin varlığı ve bunların tesisi için çabalamak manasında tanımlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda çatışmalardan en fazla etkilenen yerler olan kentlerimizin temsilcileri olarak barışa en önemli katkıyı sunacak konumda olduğumuza inanıyorum. Çatışmaların önlenmesi ve barış inşası artık sadece ulus devletlerin ve uluslararası kuruluşların yetki alanında değildir. Yerel yönetimler de bu anlamda giderek yetkili ve sorumlu görülmeye başlanmaktadırlar. Bu anlamda bu bizim tüm çabalarımız ve elbette ki bu konferans, daha katılımcı bir küresel yönetişim inşa edilmesine de katkı sunacaktır".

Karayılan : Mistura bölge dengelerini değil, bölge devletlerinin dengelerini esas aldı

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Birleşmiş Milletler Irak özel temsilcisi Stefan De Mistura'nın Kerkük konusundaki raporunu "taraflı" olarak nitelendirerek raporun bölgesel dengelere göre değil uluslararası güçlerin siyasal ve ekonomik çıkarlarına göre yazıldığını söyledi.

BM Irak temsicisi De Mistura'nın dün yaptığı ve Kerkük referandumunun artık gündemde olmadığı yönündeki açıklamalara KCK'den sert tepki geldi. KCK Yürütme Konseyi başkanı Karayılan, referandumu erteleme çabalarını egemen devletlerin Kürtleri güçsüz bırakarak tahakküm altında tutma politikalarının göstergesi olarak nitelendirdi.

Kerkük sorununun sadece güneyli Kürtlerin ya da Kürt federe hükümetinin bir sorunu olmadığını belirtek Karayılan, "Kerkük sorunu tüm Kürtlerin bir sorunudur, milli bir sorundur. Çünkü Ortadoğu bölgesinde Kürtleri iradesizleştirmek, egemenlik altında ikinci sınıf bir halk olarak tutmak isteyen egemen devletler, Kürtlerin siyasal ve kültürel olarak diğer ulusal özgürlükleriyle birlikte ekonomik olarak güçlenmesini istememektedirler. Bu kapsamda Kerkük'ün Kürt bölgesine bağlanmasına karşı durmaktadırlar. Yani esasında Kürtlerin siyasal ve ekonomik olarak güçlenmesini önleyen, dolayısıyla da iradesi üzerinde tahakküm kurulacak bir halk olmayı sağlamak isteyen bir politikanın varlığı söz konusudur. Bu açıdan Kerkük meselesinde doğru bir politikanın belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Egemen devletler Kürtleri sürekli egemenlik altında tutmak istediklerinden dolayı Kerkük'ün Kürdistan bölgesine bağlanmasını istemiyorlar. Sorun bir coğrafik ve bir ekonomik sorundan öte bir halkın irade olup olmamasıyla yakından bağlantılı bir sorun olduğunu görmek gerekiyor. Biz bu meseleye bu kapsamda yaklaşıyoruz" dedi.

Irak devletinin oluşum yasasına göre Kerkük'te şehrin geleceğinin belirlenmesi için bir referandum yapılması gerektiğini ifade eden Karayılan, "BM'nin sayın yetkilisinin raporu bu anlamda gerçekleri ifade etmiyor. Adeta ortada bir kavga var ve sayın BM yetkilisi de bu kavgayı önleme misyonuna bürünmüştür. Kendi kendine öyle bir misyon biçmiş. Onun için raporda ortayı bulmaya çalışmış. Halbuki ortada öyle bir durum yoktur. Yasanın pratikleşmesi gerekmektedir. Batı dünyasının sürekli savunduğu referandum, seçim vb. dünya genelinde bilinen belirleme yöntemi Kerkük için neden uygun görülmüyor? En demokratik yöntem referandum değil midir? O zaman referandum yapılsın" şeklinde konuştu.

Karayılan referandumun gerçekleşmesi durumunda bölgenin karışacağı gibi bir havanın yaratılmasının gerçekçi olmadığını belirterek Mistura'nın bölge dengelerini değil, bölge devletlerinin dengelerini esas aldığını söyledi.

Karayılan raporda Kürt halkının inkar siyasetinin etkileri olduğunun da altını çizerek "(Rapor) Kürdistan üzerindeki egemenlikli siyaset anlayışının etkisini taşıyor, siyasal ve uluslararası güçlerin siyasal ve ekonomik çıkarlarını fazlasıyla hesaba katarak, Kürt halkının doğal hakkı ve istemi olan referandumu bir biçimde sürece yayarak, sürecin işlemesini önlemeye çalışıyor. Bu açıdan tarafımızdan kabul edilmeyecek bir rapor durumundadır" dedi. BEHDİNAN - ANF NEWS AGENCY

Bir mülteci daha öldürüldü

Güneydoğu Asya, Ortadoğu ve Afrika'dan Avrupa'ya gitmek üzere binbir türlü zorlukla yola çıkan mültecilere yönelik Türkiye'deki insanlık dışı uygulamalar artıyor. 24 Nisan'da Dicle Nehri'ni yüzerek Türkiye'yi terketmeye zorlanan 4 mültecinin boğularak ölmesine yol açan polis, bu kez de Kırklareli Gaziosmanpaşa Mülteci Barındırma Merkezi'nde gaz bombaları ve coplarla mültecilere saldırdı. Saldırı sonucu 1 mülteci yaşamını yitirdi, 2 mülteci de yaralandı.

Bir mülteci daha polis kurbanı Bundan bir süre önce Dicle Nehri'nde 4 mültecinin ölümüyle gündeme gelen polisi bu kez Kırklareli Gaziosmanpaşa Mülteci Barındırma Merkezi'nde bir mültecinin öldürülmesiyle gündeme geldi. Barındırma merkezinde meydana gelen bir olayda polisin silah kullanması sonucu bir mülteci yaşamını yitirdi, çok sayıda mülteci de yaralandı.

Uzun süredir polisten şikayetçi olan Kırklareli Mülteci Barındırma Merkezi'nde baskılar ve yaşam koşullarının dayanılmaz boyutlara varması mültecileri isyan ettirdi. Gaziosmanpaşa'daki kampta kalan mülteciler ile polis arasında arbede çıktı. Polisin gözyaşartıcı bomba ve silahlarla müdahelede bulunduğu olayda 1 mülteci öldü, 4 mülteci de yaralandı. Aralarında Filistin, Irak, İran, Somali gibi Ortadoğu ülkelerinden gelen 174 kişinin barındığı Gaziosmanpaşa Mülteci Kampı'nda saat önceki gece saat 01.00 sıralarında olay çıktı. Polisin, bazı mültecileri sınırdışı etmesi üzerine olayın başladığı belirtilirken, mülteciler olayları polisin başlattığını savunuyor. Kampa operasyon düzenleyen polisler, çok sayıda gaz bombası atarken içeriden yardım çığlıkları duyuldu. Polisin saldırısı üzerine 1 mülteci ölürken, 2 kişi de yaralandı. 2 kadın mülteci de korku ve panik nedeniyle bir süre fenalık geçirdi. Kadınlar ile çocukların da bulunduğu bulunduğu kampta olayların büyümesi üzerine çok sayıda polis bölgeye sevkedilirken, jandarmadan da destek istendi. Kamp çevresi güvenlik güçlerinde çevrilirken, bölgeye itfaiye ve ambulanslar da çağrıldı. Bu arada kampa giren ambulans polisin saldırıs sonucu ölen 1 mültecinin cesedi ile yarılı bir mülteciyi Kırıklareli Devlet Hastanesi'ne götürdü. Gece 03.00 sıralarında sona eren olayların ardından polisin kampta olağanüstü güvenlik önlemleri alırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

4 mülteci ölüme gönderildiTürkiye'de mültecilerle polis arasında yaşan olaylar ilk değil. 24 Nisan'da da 4 mülteci polis tarafından Dicle Nehri'ni yüzerek Türkiye'yi terketmeye zorlanınca boğularak ölmüşlerdi. Polis 24 Nisan'da Habur Sınır Kapısı yakınlarında aralarında Irak, Suriye ve İranlıların bulunduğu 60 kişiyi Irak'a sınırdışı etmeye çalıştı. Iraklı yetkililer, 42 Iraklının girişine izin verdi. Ancak 18 İran ve Suriye yurttaşının sınırdan geçmesini engelledi. Bunun üzerine Türkiye polisi, 18 sığınmacıyı alarak Türkiye ve Irak'ı birbirinden ayıran nehire götürdü ve bu kişileri nehirden yüzerek geçmeye zorladı. 4 kişi nehrin sularına kapılarak öldü. Ölenlerden üçünün Suriyeli olduğu açıklandı. Mültecilerin bu şekilde sınırdışı edilmesini kınayan BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, mültecilerin ölümünden Türkiye'yi sorumlu buldu ve Türkiye'den açıklama istedi. Ancak şu ana kadar Türkiye'den bu konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı. Gundemonline.com

BAŞKAN BARZANİ’DEN ZAGROS TV’NİN KURULUŞUNUN 3.YIL DÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE KUTLAMA MESAJI...

PNA-Kürdistan Bölge Başkanı (FKB)Mesut Barzani, Zagros TV'nin kuruluşun 3.yıldönümü münasebetiyle bu Televizyonun çalışanlarını tebrik eden bir mesaj yayınladı. Başkan Barzani'nin mesajı:

'' Şefkatli ve büyük Allah'ın adıyla... Zagros Televizyonundaki saygıdeğer bay ve bayan kardeşler!

Sizlere selam ve saygılarımı iletiyorum. Zagros Televizyonu'nun 3.kuruluş yıldönümü münasebetini heppinizi tek tek sıcakla kutlamak ve başarılı olmanız temennisinde bulunmak için bir fırsat olarak görüyorum. Böyle bir günde, kendi azminizle uydudan yayın yapan bu kanalı, Kürdistan Medya hareketinde bir tarih yaptınız.

Bu kanalın ömründeki yeni yılın önceki yıllar gibi yayınlarının dolu dolu olması ve izleyicilerin isteklerinin ifadesi olması ümidinde bulunuyorum.

Mutluluklar ve Başarılar…''

Mesut Barzani

PEW ARAŞTIRMA KURULUŞUNDAN ABD’YE KARŞI EĞİLİMLER RAPORU…

PNA-Merkezi ABD'de bulunan Pew araştırma kuruluşunun yayınladığı yıllık küresel eğilimler raporunda, Türk halkının çoğunluğunun ABD'yi olumsuz olarak gördüğü belirtildi. Türkiye'de ABD'ye olumlu bakanların oranı bir önceki yılın raporuna göre 3 puan artış göstererek yüzde 12'ye çıkarken, Amerikalılara olumlu bakanların oranı da yüzde 13 oldu. Ankete katılan Türkler arasında ABD'ye olumsuz bakanların oranı ise yüzde 77 olarak açıklandı.

Raporda, ülkelerin ABD'yi nasıl gördüğü sorusuna Türkiye'den yanıt verenlerin yüzde 70'i "düşman", yüzde 8'i "ortak", yüzde 10'u da "ikisi de değil" görüşünü dile getirdi.Pew araştırma kuruluşunun raporunda Türkiye'ye ilişkin kullanılan verilerin, ABD'nin PKK'ye karşı mücadelede Türkiye'ye istihbarat desteği vermeye başladığı geçen Aralık'tan çok sonra toplandığı dikkati çekti.Raporda, Türkiye'ye ilişkin verilerin 31 Mart-21 Nisan 2008 tarihleri arasında 1003 yetişkinle yüz yüze yapılan görüşmeler sonucu elde edildiği belirtildi.

Pew raporuna göre Pakistanlıların yüzde 60'ı, Arjantinlilerin yüzde 45'i, Mısırlıların yüzde 39'u, Rusların ve Çinlilerin de yüzde 34'ü ABD'yi "düşman" olarak görüyor.

ABD Başkanı George Bush'a güven duyanların oranları Pakistan'da ve Arjantin'de yüzde 7, İspanya'da yüzde 8 olarak görüldü. Batı Avrupa ülkelerinde de İngilizlerin yüzde 16'sı, Almanların yüzde 14'ü, Fransızların da yüzde 13'ü Bush'a güven duyduğunu belirtti.ABD Başkanı George W. Bush'a Türkiye'de güvenenlerin oranı sadece yüzde 2 olarak ortaya çıkarken, yüzde 89'luk çoğunluk Bush'a güvenmediğini belirtti.

Raporda Türk halkının, kasımda ABD'de yapılacak seçimden sonra iktidara gelecek yeni başkana da fazla güven duymayacağı ortaya çıktı.Türkiye'de, Demokrat Parti'nin başkan adayı Barack Obama'ya güvenenlerin oranı yüzde 20, güvenmeyenlerin oranı yüzde 62 oldu. Türklerin yine sadece yüzde 5'i Cumhuriyetçi aday John McCain'e güven duyduğunu belirtirken, yüzde 71'lik bir çoğunluk aksi görüş bildirdi.Türklerin yüzde 29'u yeni ABD başkanının yönetiminde Amerikan dış politikasının iyi yönde ilerleyeceği, yüzde 43'ü pek değişmeyeceği, yüzde 13'ü ise daha da kötüleşeceği görüşünü dile getirdi.

İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya gibi ülkelerin halklarınınsa Obama'ya büyük ölçüde güven duyduğu, McCain'e duyulan güvenin bu ülkelerde çok daha az olduğu görüldü.

Rapora göre, Türk halkı başka liderlere de güvenmiyor. Örneğin Almanya Başbakanı Angela Merkel'e güvenen Türklerin oranı geçen yıl yüzde 10 iken, bu yıl bu rakam yüzde 6'ya düştü.Rusya'nın eski Devlet Başkanı ve yeni Başbakanı Vladimir Putin'e güven duyan Türklerin oranının da, yüzde 9 olduğu görüldü. Rapora göre, Türkiye'de İran'a olumlu bakanların oranı yüzde 24, olumsuz bakanların oranı yüzde 56. Türklerin yüzde 65'i de, İran'ın nükleer silahlara sahip olmasının tehdit olacağı görüşünü dile getirdi.Irak'ta işlerin iyi yönde gelişeceğini tahmin eden Türklerin oranı yüzde 12 olarak görülürken, Türk halkının yüzde 72'sinin NATO askerlerinin Afganistan'dan çekilmesinden yana olduğu ifade edildi.

Türkiye'de ülkenin ekonomik durumuna olumsuz bakanların oranının da arttığı görüldü. Geçen yıl Türkiye'de halkın yüzde 46'sı ekonomik gidişi olumlu bulurken, bu yıl bu rakam yüzde 21'e düştü.Raporda, Türklerin yüzde 55'i ekonomik durumun kötüleşeceği, yüzde 17'si değişmeyeceği, yüzde 24'ü de olumlu yönde değişeceği şeklinde görüş belirtti.Ankete katılan Türklerin yüzde 40'ı kişisel ekonomik durumlarını "iyi" olarak değerlendirirken, yüzde 24'ü de "kötü" şeklinde yanıt verdi. (ajanslar)

AKP'nin ekonomik paketinden Dersim'e 1400 silah düştü

Dersim'e bin 400 korucu kadrosunun tahsis edilmesine tepki gösteren Dersim Belediye Başkanı Abdil, 'AKP'nin ekonomik paketinden Dersim'e fabrika, demiryolu, havaalanı ve turizm projeleri değil, bin 400 silah düşmüştür' dedi.

Dersim Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, Dersim'e bin 400 yeni korucu kadrosunun tahsis edildiğine yönelik yapılan açıklamalara sert tepki gösterdi. Demokratik kitle örgütü temsilcilerinin de katıldığı Belediye Konferans Solonu'nda dün açıklama yapan Abdil, Bölge'de ve Dersim'de yürütülen 'koruculaştırma' politikalarının sürdürüldüğüne dikkat çekti.

'Dersimlilere 1400 korucu kadrosu uygun görülmüş' diyen Abdil, okur-yazar oranı Türkiye'nin en yüksek bölgesinde insanlara boğaz tokluğuna silah teklif etmenin aymazlık olduğunu söyledi. Abdil, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bizim üniversite mezunu gençlerimiz, eğitimci, mühendis, sağlıkçı, hakim, savcı gibi uzmanlık kadroları beklerken kardeşini öldürmek için silah teklif edenler sizleri gözden çıkarmıştır. Çünkü, silah kandır, gözyaşıdır, canların gözden çıkartılmasıdır.'

Bölge insanının 30 yılı aşkın bir süredir silahların ve çatışmaların gölgesinde yaşamını sürdürdüğünü ifade eden Abdil, 'Gücünü bu zihniyetten alan bugünkü iktidar, birlikte ölmemiz için koruculuk adı altında oyun tezgahlamaktadır' dedi. Yaşamını yitiren insanların iktidar için bir 'tefferruat' olarak görüldüğünü söyleyen Abdil, 'Benim insanıma silah teklif edenler! Siz evlat acısı nedir bilir misiniz? Bilemezsiniz! Çünkü, sizin çocuklarınız ABD'de okur, kolejlerde okur, özel eğitim görür ve en kısa zamanda da tacir olur' dedi. AKP hükümetinin demokrasi söylemleriyle iktidara geldiğini hatırlatan Abdil, iktidarın mevcut uygulamalarıyla demokratik bir ülkenin tersine karanlığa sürüklendiğini söyledi.

AKP'nin Kürt sorununda silahı öne çıkarttığına dikkat çeken Abdil, 'Asimilasyonu yurtışında insanlık suçu ilan eden Başbakan, Türkiye'de Kürtlerin varlığını kerhen kabul etmektedir. Bu tür uygulamalar en güzel kültüre sahip Aleviliğin faşizan uygulamalarla yozlaştırılmasıdır. AKP'nin ekonomi paketinden Dersim'e fabrika değil, demiryolu değil, havaalanı değil, turizm projeleri değil, 1400 silah düşmüştür' dedi. Abdil, Dersimlilere şu çağrıda bulundu: 'Alevilerin bu projeye meyilli olduklarını söylüyorlar. Buna ne ben inanırım, ne siz. Ama yine de ben bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Hızır Paşa zulmü ve dönekliğiyle Pir Sultan ise özgürlük mücadelesi uğruna dar ağacına giderken, 'dostun bir tek gülü yaralar beni' söylemiyle hatırlanır.' DERSİM - DİHA

AKPM’den Türkiye’ye sert eleştiriler

HÜSEYİN ELMALI/ANF-STRASBOURG (12.06.2008) - Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi "Avrupa'da Demokrasinin Durumu" başlıklı raporunda Türkiye'ye sert eleştiriler yöneltti.Türkiye'de demokrasinin temelini oluşturan " güçler ayrılığı" ilkesine tam olarak uyulmadığının belirtildiği raporda DTP'nin karşı karşıya bulunduğu kapatma davasına da atıfta bulunuldu.

Türkiye'deki yüzde 10'luk seçim barajının çok yüksek olduğunu ifade edildiği raporda bölgeler arası sosyo-ekonomik dengesizlik, yerel idarelerin etkisinin az olması, Kürtçenin kamu yaşamında kullanılmaması ve 301. maddeye dayanarak açılan davaların hala sürmesi eleştirildi.

Raporda ayrıca Türkiye'de basın üzerindeki baskının aynen Rusya ve Azerbaycan'da olduğu gibi sürdüğü ifade edildi.

Raporda 1990'lı yıllarda Kürdistan'da yaşanan çatışmalı ortamın sonu olarak köylerinden ve evlerinden edilen insanların geri dönmeleri için de Ankara'nın yeteri derecede çaba göstermediği belirtilerek Kürt sorunu konusunda 2004 yılında AKPM'nin kabul ettiği 12 maddelik kararın halen güncelliğini koruduğu vurgulandı.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre rapor ışığında Türkiye'nin yeniden izleme sürecine alınacağı ve bu kararın Avrupa Birliği ile Ankara ilişkileri üzerine direk etki yapacağı bildirildi. AKPM 26 Haziran günü AKPM genel kurul çalışmaları sırasında "Avrupa'da Demokrasinin Durumu" başlıklı raporu ele alacak. Raporun Türkiye ile ilgili bölümü ise "Acil Gündemler" başlığı altında tartışılacak.

BAŞBAKAN BARZANİ :'' KÜRDİSTAN BÖLGESİNİN İSTİKRARLI DURUMU YABANCI YATIRIMI TEŞVİK EDİYOR''

PNA-Kürdistan bölge başbakanı Neçirvan Barzani , başkent Hewler'de açılan İtalyan Fuarına katıldı.Başbakan , burada yaptığı açıklamada Kürdistan bölgesinin isrikrarlı durumu ve çıkarılan yatırım yasasının yabancı yatırımı teşvik etme noktasında uygun bir zemin oluşturduğunu dikkat çekti.

Yaklaşık 60 İtalyan şirketi tarafından ziraat, sağlık , inşaat , sanayii ve elektronik alanında açılan fuara katılan başbakan Barzani 'ye Kürdistan Bölge Ticaret bakanı Muhammed Rauf eşlik etti.Başbakan Barzani , Kürdistan bölgesinin yeniden yapılandırılmasında rol alan yabancı yatırım için hükümet olarak gerekli hertürlü desteği vermeye hazır olduklarını belirterek özellikle yabancı ülkelerin Kürdistan bölgesinde konsolosluk ya da temsilcilik açması noktasında da hertürlü kolaylığı sağlamaya hazır olduklarını dile getirdi.

Başbakan Barzani'nin fuara katılmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren İtalyan şirek sahipleri de Kürdistan hükümetinin bölgede yabancı yatırım konusunda oynadığı büyük rolün önemine dikkat çektiler.

IRAK PARLAMENTO BAŞKAN YARDIMCISI TAYFUR: ''TÜRKİYE İÇ İŞLERİMİZE KARŞIYOR''

PNA-Federal Irak Parlamento Başkan Yardımcısı Arif Tayfur, Türkiye'nin Özel temsilcisini Murat Özçelik yolu ile Irak'ın içişlerine müdahale ettiğini söyledi.Tayfur Türk temsilci Özçelik'in Iraklı siyasi gruplarla görüşmelerinde Kürt halkının taleplerine açıkça karşı çıktığını dikkat çekti.

Tayfur, İlav internet sitesine verdiği mülakatta Türkiye'nin Irak Özel Temsilcisi Murat Özçelik'i sert eleştirdi. Teyfur, Türk hükümetinin Irak içişlerine karıştığını belirterek, Murat Özçelik'in tüm görüşmelerinde milletvekilleri ve bakanların Türkiye'yi desteklemesi için etki kurmak istediğini söyledi. Özçelik'in görüşmelerinde özellikle 140. madde ve Kerkük'ü gündemleştirdiğini dile getiren Tayfur, "Türkiye hükümet üyeleri bu maddenin yerine getirilmemesi için her engeli çıkarıyor. Sorunu çözmek yerine çözümsüz bırakmaya çalışıyor" dedi. Tayfur, " Özçelik, parlamentodaki liste ve gruplarla sürekli toplantı gerçekleştiriyor. Onların görüş ve düşüncelerini değiştirmek için çaba göstererek Kürtlerin taleplerine karşı tavr almalarına çalışıyor" dedi.

Tayfur açıklamasında, Türk temsilci Özçelik'inin Iraklı siyasi gruplarla gerçekleştirdiği bütün görüşme ve müzakerelerinde Kürt halkının istekleri ve özellikle Irak daimi anayasasında bulunan 140.maddenın kapsadığı bölgelerin Kürdistan Bölgesi'ne bağlanmasının önüne geçmek istediğini belirtti. Tayfur,ayrıca Türk temsilci Özçelik'in Irak karşısında ''samimi'' olmadığını söyledi.

Diyarbakır'da KKKA hastalığı mikrobun 8 kişiye bulaştığı iddia edildi

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaşamını yitiren Abdulvahap Baytimuş'tan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı mikrobunun 2 pratisyen hekim, bir kadın ile Baytimuş'un 5 yakınına bulaştığı ileri sürüldü. Hekimlerden alınan kan örnekleri Ankara'ya gönderilirken, ismi açıklanmayan kadın ile Baytimuş'un yakınları özel odalarda tedavi altına alındı.

Bingöl'de kene ısırığı nedeniyle Kırım Kongo Kanamalı Ateşli (KKKA) hastalığına yakalanan Abdulvahap Baytimuş'un tedavi gördüğü Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gaestroentropatoloji Servisi'nde tedavi görürken, yeterli önlem alınmadığı için virüsün bir kadına bulaştığı iddia edildi. Baytimuş hastaneye getirildikten bir gün sonra virüsün ismi açıklanmayan bulaştığı, kadında kusma ve yüksek ateş oluştuğu bildirildi. Bunun üzerinde kadının özel bir odaya alınarak burada tedavi altına aldığı bildirilirken, konuya ilişkin Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirilen 3 müfettişin bugün hastanede incelemelerde bulunduğu öğrenildi.

Yetkililer bilgi vermiyor

Baytimuş'un eşi, kardeşi, annesi ve iki çocuğunun da İntaniye Servisi'nde karantinaya alındıkları ve virüs bulaşmış olabileceği şüphesiyle tedavilerinin sürdüğü belirtildi. Baytimuş'un hastaneye getirildikten sonra yeterli önlem alınmadığı için hastanede görevli 2 pratisyen hekimin de virüsün bulaşmış olabileceği ihtimali üzerine kan örnekleri alınarak Ankara'ya gönderildiği iddia edildi. Beytimuş'un ölümünü 3 gün boyunca açıklamayan İl Sağlık Müdürlüğü ve hastane yetkilileri konuya ilişkin bilgi vermekten kaçındı. Ortaya atılan iddialar nedeniyle panik havasının oluştuğu Diyarbakır'da yetkililerin konu hakkında açıklama yapmaması spekülasyonlara neden oluyor.

DİYARBAKIR (DİHA)