Kürd gösterisinin ardından ülkücüler Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği'ni basarak ateşe verdi.

Ülkücüler İstanbul'da Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği'ni ateşe verdi İSTANBUL (DİHA) - İstanbul İkitelli Atatürk Mahallesi'nde 'Êdi bes e' kampanyasına destek vermek ve PKK'nin 29. Kuruluş yıldönümünü kutlamak amacıyla yapılan gösterinin ardından ülkücüler Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği'ni basarak ateşe verdi. Küçükçekmece'ye bağlı İkitelli Atatürk Mahallesi'nde saat 16.00'da yaklaşık 500 kişinin katıldığı gösteriye polis gaz bombası ile müdahale etti. Gösteri 2 kişinin gözaltına alınmasıyla sona ererken, eylemin ardından saat 19.20 sıralarında, Atatürk Mahallesi 1. Sokak'ta bulunan Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği 300 kişilik ülkücü bir grup tarafından saldırıya uğradı. Derneğin camlarını indirdikten sonra derneği ateşe veren grup, "Êdi Bes e" eyleminin yapıldığı İkitelli Postanesi'ne doğru yürüyüşe geçti. İkitelli'de polis ablukası devam ediyor.

Diyarbakır'da miting çatışmayla sona erdi 18:20Diyarbakır'da onbinlerin 'Yeter artık' diyerek bir araya geldiği 'Onurlu yaşama çağrı' mitingi sonrası yürüyüşe geçen kitleye polis müdahalede bulundu. Polisin müdahalesi sonrası mahallelere dağılan gruplar, barikatlar kurarak polisle çatıştı. Müdahale sonucunda polislerin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi yaralanırken, yaklaşık 20 kişi de tartaklanarak gözaltına alındı. DTP'nin İstasyon Meydanı'nda düzenlediği ve on binlerce kişinin katıldığı miting sonrası 'Biji serok Apo', 'PKK halktır halk burada', 'PKK'ye uzanan eller kırılsın', 'Kürdistan faşizme mezar olacak', 'Diyarbakır kaledir kale yıkılmaz' sloganları atarak, Ofis Semti'ne doğru yürüyüşe geçen kitleye polis müdahale etti. Panzerler eşliğinde gaz bombaları ve joplarla müdahalede bulunan polise, kitle taşlarla karşılık verdi. Polis ile kitle arasında yaşanan çatışma sonrası dağılan gruplar, özellikle Bağlar Beldesi'nde bulunan mahalelelerde biraraya gelerek barikatlar kurup eylemlerini sürdürdü. Dağılan grup ile polis arasındaki çatışma Sunay ve Hatboyu Caddesi üzerinde sürdü. Burada polisler, bazı kahvehaneleri basarak, gaz bombaları attı. Yine Ofis Yeraltı Çarşısı'na atılan gaz bombaları sonucunda çok sayıda kişi baygınlık geçirdi. 'Çatışmalar saatlerce sürdü' Edi Bese Mitingi fotoğrafları için tıklayın Emek Caddesi'nde bir araya gelen yüzlerce kişi de lastikler yakarak, barikatlar kurdu. Sık sık Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan lehine slogan atan gruba polis burada da müdahale etti. Müdahale sonucunda tekrar polis ile gruplar arasında çatışma yaşandı. Onlarca gaz bombası kullanan polis, grubu dağıtmakta zorlanırken, mahalle sakinlerinin de eyleme destek vermesi polisin işini daha da güçleştirdi. Burada saatlerce süren çatışmaya yüzlerce polis ve panzer takviye edilirken, polisin gruba yönelik çok sert müdahale bulunması dikkat çekti. Yapılan müdahalelere kent semalarında uçan polis helikopterleride barikat kurulan noktalarının kurulduğu yerlerin tespitinde bulundu. Emek Caddesi'nde gruba müdahale eden yüzlerce polisin daha sonra 'Her şey vatan için', 'Ne mutlu T*rk*m diyene' şeklinde slogan atması dikkat çekti. Diyarbakır'da günün bilançosu ağır olurken, aralarında polislerinde bulunduğu çok sayıda kişi yaralandı. Alınan bilgilere göre, şu ana kadar yaklaşık 20 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Çatışmalarda ayrıca çok sayıda göstericinin de yaralandığı beliritiliyor. DİYARBAKIR (DİHA)

HÜRRİYET-Hollywood yapımı sinema filmlerinde , Kuzey Irak Kürtleri de bağımsız bir Kürt devletinin kurulması için propaganda yapacak . Ermeniler ise sözde Ermeni Soykırım iddialarını vurgulayacak. ABD’de yayın yapan internet portalı Turkishny.com’ın haberine göre, Ermeni ve Kürtler’in konuyla ilgili hazırlıklarında son aşamaya gelindi. KÜRTLER HOLLYWOOD FİLMLERİ İÇİN KESENİN AĞZINI AÇTI Kuzey Irak Yönetimi , Hoolywood’da sinema yoluyla başlatacağı tanıtım atağında, Kürtlerin Saddam döneminde başta Halepçe katliamı olmak üzere yaşadığı çeşitli olayları konu ala filmlerle , uluslararası kamuoyunda Kürtlere sempati duyulmasını sağlanacak. Yaklaşık 30 kadar Hollywood yapımcısını şu ana kadar Kuzey Irak’a davet eden Kürt özerk yönetimi , Hollywood filmleri için kesenin ağzını da açmış durumda. Milyonlarca dolarlık bütçelerle yola çıkan yapımcılar, Ömer Şerif, Antonio Banderas başta olmak üzere birçok ünlü sinema yıldızıyla geçtiğimiz aylarda görüşerek, Kürt lider Molla Mustafa Barzani'nin hayatının anlatılan ‘ Peşmerge’ filminin çekimi için kolları sıvamış, Kürt asıllı Mısırlı yönetmen Ali Bedirhan , Peşmerge filminde oynaması için ünlü aktör Antonio Banderas’ı ikna etmek için yoğun bir çaba başlatmıştı. AMAÇ HOLLYWOOD FİLMLERİYLE DÜNYADA KÜRT SEMPATİSİ YARATMAK Bazı Amerikalı yapımcılar, Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin uyguladığı uzun vadeli bir taktikle, dünyada bir Kürt sempatisi yaratma hazırlığında olduğunu belirterek. ‘ Show dünyasını en iyi şekilde kullanarak propaganda yapmak istiyorlar. Kuzey Irak’lı Kürtler bu konuda yoğun bir çaba içerisine girdiler. Kürtlerin çıkarları doğrultusunda Hollywood’u en iyi şekilde kullanacaklar.‘ diye konuştular. ASIL HEDEF BAĞIMSIZ BİR KÜRT DEVLETİ İÇİN KAMUOYU YARATMAK Hollywood’da çekilecek filmlerde, Kürtlerin bir taşla bir kaç kuş vurma hazırlığında olduğunu belirten Amerikalı yapımcılar’ Bu uzun vadeli bir beyin yıkama yöntemidir. Belli stratejiler hedeflenerek düşünülmüştür, Hollywood yapımı bir kaç iyi sinema filminde Kürt propagandası yapılması Türkiye’yi önümüzdeki yıllarda çok zor duruma düşürebilir ‘ şeklinde konuştular. Kuzey Irak yönetiminin aslıda yapmak istediğinin ileride kurulması düşündükleri bağımsız bir devlete uluslararası bir kamuoyu yaratmak olduğunu vurgulayan Hollywood kaynakları Türkiye’nin yıllardır dünyanın en etkili propaganda aracı olan Show Business’i ihmal ettiğini vurgulayarak’ Türkiye Cumhuriyeti ve Türkler, Alan Parker’ın yönettiği sinema filmi Midnight Ekspres bıraktığı kötü izleri silmek için hala uğraşıyor. Etkili bir sinema filmi en büyük silahtır, Türkiye henüz bir Atatürk projesini bile hayata geçiremedi. Yılların vurdum duymazlığı sürüyor, ancak bu kez bunun bedeli Türkiye için çok ağır olabilir.‘ şeklinde konuştular. HOLLYWOOD FİLMLERİNDE KÜRTLER HEP KAHRAMAN OLARAK GÖSTERİLECECEK Irak gibi kan gölü ve savaşın tüm şiddeti ile sürdüğü bir ülkeye yaklaşık 30 kadar Hollywood yapımcısını getirmenin çok başarılı bir iş olduğunu vurgulayan yapımcılar, ‘ Artık, Hollywood’da Vietnam filmleri gibi bir dizi , Irak filmleride yapılacaktır. Hollywood’da bu filmlerde de Kürtler hep Amerikan askerlerine yardım etmiş acı çekmiş, barışcıl bir bölgenin halkı olarak gösterilecektir, duygu sömürüsü yapılacaktır, Kürtler birer kahraman olarak tanıtılıp, bölgelerinde yarattıkları huzur ve istikrar vurgulanacak, ve filmlerde hep Kürtlerin artık hep bir şeyleri hakettikleri vurgulanacaktır. ‘Peşmerge ‘ filminin çekilmesinin ardından, bir çok Hollywood yapımı film bir biri ardına vizyona girecek. Hollywood yapımı filmlerde, Kuzey Irak’lı kürtlerin Amerikan halkına verdiği destek birer kahramanlık öyküsü haline getirilerek, Amerikan halkının Kürktlere olan sempatisi arttırılacak. Saddam Hüseyin döneminden başlayarak, Halepçe katliamında bölgede yaşayan Kürt halkının çektiği acıların konu edildiği Hollywood filmlerinde de Kürtlerin çektiği acılar ve verdikleri mücadele ile bağımsız bir devleti hak ettikleri vurgulanarak, sinema yoluyla ‘ Bağımsız bir Kürt Devleti ‘ propagandası yapılacak.’ diye konuştular. ERMENİ LOBİSİNDEN HOLYWOOD’A 100 MİLYON DOLAR Ermeni lobisi, sözde Ermeni soykırım iddialarına uluslararası destek sağlmak amacıyla 100 milyon dolar nakit parayı Hollywood yapım şirketlerine aktararak, kendi tezlerinin savundukları bir kaç sinema filminin yapımı için hazırlıklarını tamamlamak üzere, Hollywood’un bulunduğu Kaliforniya’da Ermenilerin yoğun olarak yaşamasının avantajını en iyi şekilde kullanmaya hazırlanan Ermeni Lobisi, Hollywood yapım şirketlerinde çalışan binlerce Ermeni kökenli Amerikalı’nın da desteğiyle, büyük bütçeli ve ünlü aktör ve aktrislerin de yer aldığı sinema filmleriyle sözde Ermeni soykırımı iddialarını daha geniş kitlelere taşımaya çalışıp uluslararası kamuoyunun desteğini almaya çalışacak. Hollywood kaynaklarından elde edilen bilgiye göre, sinema proje kapsamında Hollywood yapımcılarına 100 milyon Dolar nakit bir para aktarılacak. Hollywood kaynakları’ Bu para Hollywood için oldukça büyük bir meblağ, 100 milyon Dolar nakit 250 ? 300 milyon dolarlık bir proje demektir, bu bütçelerle yola çıkan Ermeniler’in birden fazla sinema filmi çekme hazırlığında, yapımcılarda para kazanır, Ermeniler’de en iyi şekilde sözde Ermeni soykırımı propagandası yaparak amaçlarına ulaşırlar . ‘ diye konuştular. MUSA DAĞINDA KIRK GÜN YENİDEN ÇEKİLİYOR Sözde Ermeni soykırımı iddialarını destekleyen en önemli edebi eserlerden biri olarak kabul edilen, 1930’larda yayınlanan , Franz Nobel’in ‘Musa Dağında Kırk Gün‘ adlı romanının , sinemaya yeniden uyarlanması için yapılan hazırlıklar ise artık son aşamasında. Avusturyalı bir Yahudi olan Franz Werfel’in 1929'da Suriye’nin başkenti Şam'a yaptığı bir gezi sırasında, bölgedeki Ermenilerle konuşarak yazmaya başladığı roman. 1933'te Viyana’da yayımlanmıştı. Kitap satış rekorları kırararak 18 ayrı dilde yayımlanmıştı. 1983 High Investments Films tarafından sinemaya uyarlanılan romanın filmi ise tutulmamıştı. Sylvestor Stalonne ile birlikte hareket eden ABD’deki Ermeni lobisi filmi yeniden Holyywood’da daha geniş bir bütçeyle çekmek istemiş, Stallone’da bu filmle ödül alacağını iddia etmişti. Kaynaklar, filmde tutucu bir Hristiyan olarak bilinen oyuncu Mel Gibson ile başrol oynaması için antlaşmanın an meselesi olduğunu belirterek, Mel Gibson’ın Ermenilere duyduğu sempati nedeniyle bu teklife çok sıcak baktığını belirttiler.

'Batmanlıyım' deyince dövülerek gözaltına alındı İstanbul'da sokakta kimliğini isteyip nereli olduğunu soran polislere 'Batmanlıyım' diyen Davut Kaplan adlı genç, polislerin saldırısına uğradığını ileri sürdü. Kaplan, o sırada olay yerinden geçen ağabeyinin polislere tepki göstermesi üzerine onun da gözaltına alındığını belirtti. 3 gündür Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde yatmakta olan Kaplan, gözaltında da darp edildiklerini iddia etti. 21 yaşındaki Davut Kaplan, 22 Kasım Perşembe günü kardeşi Muhammet Ali Kaplan'ın sınav tarihlerine bakmak için Kartal Soğanlı'da bulunan okula gittiğini ve okul girişinde birkaç polisin kimliğini görmek istediğini söyledi. Kardeşinin polislere neden kimlik istediklerini sorunca polislerin kardeşine küfrettiğini belirten Kaplan, aynı polislerin kardeşini takip ettiğini ve yolunu kesip nereli olduğunu sorduklarını söyledi. Kaplan, kardeşinin 'Batmanlıyım' demesi üzerine polislerin kardeşini dövmeye başladığını iddia etti. O sırada oradan geçerken polislerin kardeşini dövdüğünü gördüğünü söyleyen Kaplan, polislere tepki göstererek kardeşini neden dövdüklerini sorduğunu dile getirdi. 'Bir anda hepsi bana saldırdı. Ellerimi kelepçeleyip bana yumruk ve coplarla vurmaya başladılar' diyen Kaplan, kardeşiyle birlikte Yakacık Polis Karakolu'na götürüldüklerini söyledi. 'Karakolda 'darp edilmedik' diye imza attırdılar' Polislerin kendilerini karakolda dövmeye devam ettiklerini belirten Kaplan, muayene için Kartal Yavuz Selim Hastanesi'ne götürüldüklerini söyledi. Kronik şizofren olduğunu ve psikiyatriste sevk edilmek istediğini polislere söylediğini ifade eden Kaplan, ne polislerin ne de kendisini muayene eden doktorun isteğine kulak verdiğini dile getirdi. Muayenenin ardından yine karakola götürüldüklerini kaydeden Kaplan, kendilerine karakolda darp edilmediklerine dair bir kağıt imzalatıldığını iddia etti. Yaşadıklarının ardından kriz geçiren Kaplan, şu an Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi görüyor. 3 gündür hastanede yatan Kaplan, 'Hastaneye gelir gelmez kardeşini ve beni döven polisler hakkında suç duyurusunda bulunmamız için rapor istedik. Ancak vermediler' dedi. Sağ gözü, kulağı ve şakaklarındaki morluklar ile bileklerinde kelepçeden ötürü yaralar bulunan Davut Kaplan, kardeşi Muhammet Ali Kaplan'ın ise boğazının sıkıldığını ve kolunda morluklar bulunduğunu söyledi. CEREN SARAN - İSTANBUL (DİHA)

SERT SOGUGA DAYANAMAYAN ISGALCI ORDU GUCLERI SINIR IHLALI SEVDALARINI BASKA BAHARA ERTELIYOR OLABILIRLER MI?

TÜRK ORDUSU, KÜRDİSTAN BÖLGESİ SINIRINA YAKIN BÖLGELERDE KURDUĞU İKİ ASKERİ MERKEZDE BULUNAN ASKERLERİNİ ÇEKTİ. 25-Nov-07 [10:49]-PNA-Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi sınırına yığdığı askerlerinden oluşturduğu iki askeri merkezin geri çekildiği bildirildi. Türk ordusunun Kürdistan Bölgesi sınırına yakın bölgelede kurduğu iki askeri merkeze yerleştirdiği askerlerini geri çektiği bildirildi. Konuya ilişkin Nawa radyosuna açıklama yapan Batufa sınır muhafaza güçlerinin sorumlusu Eqid Hüseyin igili haberi doğrulayarak, ‘’Türk orudusuna ait iki askeri merkezin Duhok’a bağlı Kupık ve Kımri bölgeleri arasındaki Kürdistan sınırına sadece 500 metre uzaklıkta bulunduğunu bildirdi. Hüseyin, Türk askerlerinin çekilmesinin kış mevsiminin başlamasıyla nedeniyle yapılan rutin bir çekilme olduğunu söyledi.

Kürdistan yetimleri Hasan BildiriciTarih: 24 Kasım 2007 Cumartesi Türk devleti günahkar ve suçlu bir devlettir. Türk devleti suçlarından ve günahlarından kaçamaz. Türk devletinin üstünde hükümranlık sürdürdüğü topraklar şehirleri, köyleri ve katliam mağduru halklarıyla bir uygarlıklar mezarlığıdır. Bilinen acılı hayat hikayelerin çok fazlası toprağın altında saklıdır. Bugün MHP Genel Başkanlığını yapmakta olan Devlet bahçeli dahi Türk devletinin yetimidir. Dedesi devlet tarafından asılmış bir Türk yetimidir Bahçeli... Kürdistan topraklarının altı vıcık vıcıktır. Kandır, irindir, feryattır, süngülenmiş çocuk, uçurumlardan atlamış Kürt kızı, daha acılı olsun diye oğulları babalarından önce asılmışların gözyaşlarıdır. Kürdistan toprakları insan karışımı bir acıdır... Mezar yerleri bilinmeyen Seyit Rıza, Şeyh Sait’tir... Bir soluk sürgün, hasret ve ölümdür. Kürdistan, katillerinden mutlaka hesabı sorulması gereken kanlı bir tarihi dosyadır. Kürdistan, Kürt yetimlerinin alnına düşülmüş namustur, şereftir... Kürt halkı, ataları Türk devleti tarafından öldürülmüş bir yetimler ordusudur. Kürdistan yazıktır, çaresizdir, halkı ölüm ve yoksulluğa mahkum edilmiş bir kimsesizler yurdudur. Konaklarında mezopotamya kültürlerinin en ileri gelenlerini ağırlaşmış Kürt beylerinin çocukları acımasız Türk hoyratlığı altında sokak çocuğudur, tinercidir; ayakkabı boyacısı, mendil satıcısı, cepçidir. Kürdistan yazık bir yurttur, çaresizdir, dili bölünme nedeni, kültürü ayrılıkçılık, renkleri bölücülüktür. Adı yasak edilmiş Kürdistan, okul kapılarında ana dilini dahi konuşamadığı halde iktidar partilerine ve militarist güçlere uşaklık yapan hainlerle doludur. Kürdistan; onuru, şerefi, doğası ve yaşamıyla ayaklar altına alınmış bir yurttur. Kürdistan, ölen anasının adını anmaktan dahi korkan yetim bir çocuktur. PKK, katliam sanığı Türk devletinin yüzyıllık günahlarına bir itirazdır. PKK, Türk devletinin Diyarbakır vahşetinde dölünü almış, faili devlet olan cinayetler karşısında dişlerini kayalara gömmüş, yıkılan köylerin tozu dumanıyla yüzünü yıkamış, dağların dondurucu soğuğunda el ve ayaklarını yakmış, aç karınlarını ağaç kabuklarıyla doyurmuş bir çile hareketidir. Şimdi Türk devleti, kendi vahşetinin sonucu olan PKK’yi yaşamının tam orta yerinde tümüyle boğmayı aklına koymuştur... Kürt halk yaşamı üzerinde Türk ırkının ebedi varlığını ilan etmek Türk devletinin nihai amacıdır. Bir uygarlıklar katili olan devlet, böylece ufak tefek sıyrıklarla Kürt dosyasını ucuza kapatacağını ummaktadır. Fakat Türk devletinin, yüz yıllık tarihin her döneminde yetim bıraktığı Kürdistan çocukları her yerdedir. O çocukların acısından ne Amerika ne Avrupa anlar. O çocukların acısını ne cep dolduran ticari anlaşmalar, ne Türk yönetimi sınıfını rahatlatan reformlar, ne petrol fiyatları, ne üç kağıtçı Kürtlerin makam ve para hırsı dindirir. Bu yetim çocuklar kendi acıları üzerine akbabalar gibi üşüşen karanlık ilişki sahiplerinin ne mal olduklarını ve ne tür karanlık işler çevirdiklerini çok iyi bilirler... Devletin ve işbirlikçi akbabaların şunu çok iyi bilmesi gerekir ki, Kürdistan halkı Türk devletinin yetimidir. Bu yetimler sürüldükleri şehirlerde sokak çocuğudur... Sürgündür, hapistir, dağların kahredici belasına sığınmış gerilladır... Ölümdür, yitik mezardır... Kısacık ömürleri kabusa dönüştürülmüş olanların toplamıdır. Ortadoğu’da Kürt yetimleri için adalet yoksa, kimse için olmayacaktır... Bu bir abartı ve meydan okuma değildir. Kürt yetimleri katliam sanığı devletten yeni katillikler değil Kürt katillerini istemekte ve dünyadan adalet beklemektedir. Bu yoksa çözüm de yoktur. Kürt yetimleri Kürdistan’ı katledenlerin peşini bırakmayacaktır... Hasan Bildirici bildiricihasan@hotmail.com