Önümüzdeki dönem içerisinde Kürd-Sünni ittifakı yaşanabilir.

Türkler, şu anda ''sopayı ortadan tutuyor'' Hişam Muhammed Ali*/Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani'nin, Merkezi Hükümetle çözülemeyen sorunları bir sonuca ulaştırmak için Bağdat'a gitmesinin ardından Necef'e yaptığı ziyaret, İran ile Kürdler arasındaki ilişkilerde yaşanan kriz gerçeğini su yüzüne çıkardı. Kriz, Barzani'nin, kendisine ve hükümetine sadece hayır dileyen Iraklı Şii lider Ayetullah Ali Sistani'den bir şey elde edememesinden kaynaklandı. Bu aynı zamanda, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin öfkelenmesine ve Şattülarap su yolu üzerine çıkan anlaşmazlık sonrası yapılan Cezayir Anlaşmasından çekilmesine yol açan gerçek nedendir. Anlaşma, zamanında, Irak Hükümeti ile İran Şahı tarafından desteklenen Kürdler arasında çıkan silahlı çatışmayı sona erdirmek amacıyla yapılmıştı. Talabani daha sonra, yaptığı açıklamanın yanlış anlaşıldığını söyledi. Daha ayrıntılı bir şekilde belirtmek gerekirse; Talabani, anlaşmanın feshi konusunda Sünni Arapların da desteğini almış olmasına rağmen, fiilen bu anlaşmayı iptal etme gücüne sahip olmadığını anladı. Kürdlerin istekleri, daha önce Iraklı Şiilerden sadece eski Başbakan İbrahim Caferi tarafından açıkça reddedilirken, şu anda Şiilerin tümü bu isteklere karşı. Bu durum, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) konusunu görüşmek üzere İranlı yetkililerin Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyaretlerde açıkça görülüyordu. İranlı yetkililerin bulunduğu süre içerisinde, Amerikalı yetkililer de Türkiye'ye gitti. Amerikalı yetkililerin Türkiye ziyareti, Washington'un, PKK'nin silahları konusunda istihbarat paylaşımıyla sonuçlanmıştı. Türkiye ile İran arasında yapılan toplantılar, Türkiye'nin isteklerde bulunmasıyla sonuçlandı. Türkiye İran'dan, Irak'taki Şiilerin -özellikle Irak Anayasasındaki, petrol zengini Kerkük ile ilgili 140. Madde olmak üzere- Kürdlere verdiği desteği durdurmasını istedi. Tabii ki, bu anlaşma Amerikalıların aleyhine olmadı. Bunun karşılığında Amerikalılar İran'dan, Irak'taki silahlı Şiilere desteğini durdurma sözü aldı. Söz konusu desteğinin durdurulması, Irak'taki güvenliğin belirgin bir şekilde iyileşmesine neden oldu. Amerikalılar için Irak'ın güvenliği, Kerkük'ü Kürdistanın kucağına itmekten daha önemlidir. Jeopolitik konumundan dolayı Türkler, şu anda "sopayı ortadan tutuyor" ve baskı yapmak için etkileyici kozları olmamasına rağmen çok zekice oynuyor. Türkler, Amerika'nın Kürdlerin isteklerini yerine getirmemesini sağlıyor. Amerika, sadece sevdiği için hiç kimseye bir şey hediye etmez. İstediğini yaptırmak, sadece Kürdlere değil herkese baskı yapmak için, Kerkük'ün bağımsız olması Amerika'nın çıkarınadır. Uygulanması için gereken hazırlıklar yapılmadığından dolayı, Irak Anayasasındaki 140. Maddenin erteleneceği açıkça belliydi. Kerkük'ün geleceğini belirleyecek referandumun ertelenebileceğini ilk söyleyen kişi, ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Ryan Crocker'di. Söz konusu ertelemenin, Kürd siyasetçilerin dediği gibi ne ilk ne de son olacağını düşünüyorum. Herkesin gözünden kaçan bir şey var, o da perde arkasında olan bitenler. Olayları yakından takip edenler, Amerikalıların, Irak'ın içinde yaşanan değişiklilerle nasıl değiştiğini gözlemleyebilirler. Amerika, başta kitle imha silahlarına savaş açtı ve daha sonra aniden bu, demokrasiyi yaymaya dönüştü, ardından da terörle mücadeleye. Şiilerle Kürdler arasındaki ilişkiyi bozan ilk olay, Irak petrolüyle ilgili yasanın ortaya çıkması ve Kürdistan özerk yönetiminin petrol alanında yabancı şirketlerle imzaladığı sözleşmelerdi. Şiiler, bu sözleşmelerin imzalanmasına karşılardı. Irak'ın Petrolü Kürdistan özerk yönetimi lideri Mesud Barzani'nin, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'la görüşmeyi reddetmesi, Kürdlerin, Amerika'nın izlediği politikanın isteklerini karşılamadığına inandıklarının en büyük kanıtıdır. Basında, Kürdlerle Amerikalılar arasındaki ilişkileri etkileyen neden olarak, Washington'un PKK'ye yönelik operasyona yeşil ışık yakması gösterilse de, gerçek öyle değil. Basında yansıyanlar, her iki tarafın da bir neden olarak yansımasını istediği şeyler olsa da, gerçek, bunun sadece diplomatik bir bahane olduğudur. Irak'taki merkezi hükümet askeri ve siyasi açıdan güçlü olsaydı, tarih kendini tekrarlardı ve "tarihi kazançlar" yok olurdu. Amerikan kuvvetleri Irak'tan çekildiğinde, Kürdlerle Amerikalılar arasındaki anlaşmazlığın gerçek hacmi daha da belirginleşecek. Görünen o ki, Kürd siyasetçiler, siyaseti iyi bir şekilde icra ediyorlar. Kürdler, yaşanan değişikliklere karşı stratejik ve taktik açıdan iyi hareket ediyorlar. Şii Iraklılar ile İran'da gözlenen değişimlerinden sonra Kürdler, elleri kolları bağlı kalmadılar ve mutabakat muhtırası adı altında İslam Partisiyle yeni bir ittifak kurdular. Söz konusu ittifak, stratejik olmaktan çok, bir taktikti. İttifak, basında yer aldığının aksine kısa ömürlü olmasına rağmen, zaman ve ortaklık yapılan taraf açısından en uygunudur. Irak'taki iki ana Kürd partisinin, kendilerinin ve Kürd halkının stratejik çıkarlarının, hükmettikleri bölgede gerçek bir demokrasinin uygulanmasından geçtiğini anlamaları gerekiyor. Amerika Irak'tan çekildikten sonra, söz konusu partiler, iç çatışmalarda, şirketlerin değil de halkın dayanılabilecek zemin olduğunu anlayacaklar. İki ana Kürd partisiyle İslam Partisi arasındaki üçlü ittifak, Kürdlerin Irak'ın içerisinde uyguladıkları stratejiyi değiştirme isteğini ortaya çıkarıyor. Bu ittifak, Kürdlerin, yaşanan değişikliklere karşı daha yumuşak davranabileceğini ve "kalıcı dostluklar ve kalıcı düşmanlıklar yoktur, kalıcı çıkarlar vardır" düşüncesini benimsediğini gösteriyor. Önümüzdeki dönem içerisinde Kürd-Sünni ittifakı yaşanabilir. Şu anda yaşananlardan daha kapsamlı bir ittifakı görebiliriz. Böyle bir ittifakın kurulması, her iki tarafın çıkarına olacak. Şiilerin İran'la olan ilişkileriyle karşılaştırıldığı zaman, Sünnilerin ırk ve mezhep açısından ortak olduğu bölge ülkeleriyle olan ilişkilerinde daha bağımsız olduğunu, bu nedenle de kurulabilecek ittifakın daha istikrarlı olacağını söyleyebiliriz. Bu ittifakla Kürdler, bölgesel siyasi değişimlerin etkilerinden eskisine nazaran daha uzak durabilecekler. *el Zaman gazetesi/14 Ocak 2007 Hazırlayan: Kaya Vural rizgari

0 Yorum: