BIR BASARI ORNEGI: Omid Kordestani, Google İş Geliştirme ve Satış İkinci Başkanı

  1999 yılında şirket kurucusu olarak Google şirketine geçen Kordestani, kısa sürede şirketin kazancının katlanmasında asıl rolü oynamış ve 2005 yılında Google şirketinin 6 milyar dolar kar yapmasını sağlamış. Omid Kordestani, düzinelerce yıl, Internet öncüsü Netscape Communications'da önemli pozisyonlar da dahil olmak üzere, yüksek-teknoloji alıcı ve pazarlama tecrübelerinde bulunmuştur. Kordestani, iş geliştirme ve satış ikinci başkanı olarak, Netscape'in internet sitesinin yıllık cirosunu 18 ay içinde 88 miyon dolardan, 200 milyon dolardan fazlaya yükseltmiştir. Kordestani Netscape'te OEM satışlar direktörü olarak bulunduğu dört yıllık dönemde, Citibank, AOL, Amazon, Intuit, Travelocity, Intel, @Home, eBay ve Excite gibi büyük tüketici firmaları ile ilişkileri geliştirmiştir. Netscape'ten önce Kordestani, 3DO Company, Go Corporation ve Hewlett-Packard'da, pazarlama ve ürün yönetimi ve iş geliştirme pozisyonlarında görev almıştır. Kordestani, Stanford Üniversitesinden bir MBA ve San Jose State Üniversitesi'nden de elektrik mühendisliği dalında Bakalorya denkliği sahibidir.

KÜRT YÖNETMEN QUBADİ, DÜNYA GENÇ LİDERLER LİSTESİ’NDE...

PNA-Ünlü Kürt yönetmen Behmen Qubadi’nin, Dünya Ekonomik Forumu yoklamasında Dünya Genç Liderler Listesine girdiği belirtildi. Dünya Ekonomik Forumunun her yıl çeşitli alanlarda 200-300 uzmanı oturumlara katılmak ve katılımcıların deneyimlerinin kamuoyuyla paylaşılması için seçtiği belirtildi. Bu yıl Dünya Ekonomik Forumunun Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinden 12 aday arasından ünlü Kürt sinema yönetmeni Behmen Qubadi’yi oturumlara katılması için seçtiği bidirildi. Dünya Ekonomik forumunun düzenlediği oturumlarda dünyada yaşanan gelişmeler ve dünya sorunlarının en iyi yollardan çözüme kavuşması gibi konular ele alınıyor. Dünya Ekonomik Forumu 4. Oturumunun Mısır’ın Şermu’ş-Şeyh kentinde Mayıs ayında düzenlenmesi bekleniyor. Dünya genelinde şuana kadar sinema alanında sadece 4 kişi seçilmiştir ve bunlardan biri Amerikalı aktör Leonardo Di Caprio.

Zana: Öncülere sahip çıkmak suç değil

'Bu davaya inanmak, öncüsüne sahip çıkmak suç değildir'

'Kürtlerin 3 lideri vardır' dediği gerekçesiyle 2 yıl hapis cezasına çarptırılan DEP eski Milletvekili Leyla Zana, karar duruşmasında Kürtlerin Öcalan'ı 'Kürt Halk Önderi' olarak kabul ettiğini defalarca sözlü ve yazılı olarak dile getirdiğinin altını çizerek, 'Halkımızın nezdinde nasıl ki Kürtçe konuşmak, 'Kürdistan' ya da 'Sayın Öcalan' demek suç değilse, bu davaya inanmak suç değildir. Öncüsüne sahip çıkmak da, insani, vicdani, ahlaki ve siyasi bir sorumluluktur' dedi. Zana, 'PKK halktır, halk burada' sloganıyla sokaklara dökülen milyonlarca vatandaşın çığlığından süzülen mesajın doğru okunması gerektiğini ifade etti. Mahkeme Zana'nın yaptığı savunma nedeniyle de Zana hakkında suç duyurusunda bulundu. DEP eski Milletvekili Leyla Zana, 2007 yılında Fuar Alanı'nda düzenlenen Newroz kutlamasında yaptığı konuşma nedeniyle TMK'nın 7/2 Maddesi uyarınca, 'Yasadışı örgüt propagandası yapmak' iddiasıyla hakkında 5 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın karar duruşması görüldü. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, Zana ile avukatları Servet Özen, Cabbar Leygara ve Fethi Gümüş duruşmada hazır bulundu. Zana, karar duruşmasında 5 sayfalık yazılı savunma yaptı. Zana, ne zaman düşünce özgürlüğünden bahsedilse bu özgürlüğün sınırsız olmadığı yönünde bir söylem geliştirildiğine dikkat çekerek, 'Türkiye dışındaki ülkelerin hemen hepsinde, ifade özgürlüğüne getirilen sınırlama devletin güvenliğine değil sosyal barışa ve halkın güvenliğine dayandırılmaktadır. Dolayısıyla demokratik ülkelerde benzer yasal düzenlemeler bulunduğu iddiası olayın çarpıtılmasından başka bir amaç taşımamaktadır' dedi. 'Türkiye'de incinmeyen Kürt kalmadı' Kürt halkının yüzyıllar boyunca statü mücadelesi verdiğini belirten Zana, 'Bugün Türkiye'de incinmeyen Kürt kalmadı. Hemen hepsi, hayata tedirgin ve yasaklı başladı. Daha bebekken adı, çocukluğunda dili, gençliğinde kimliği ve hayattaki duruşu yasaklarla tanıştı. Tek dilde düşünmeye, tek kimlikle kendini ifade etmeye ve tek bir bakış açısıyla düşünmeye zorlandı' diye kaydetti. Kürt olmanın kamusal tüm alanlarda getirdiği zorlukların, her Kürt bireyini biraz daha siyasallaştırdığını belirten Zana, 'Demokratik hiçbir ülke, generallerin hazırladığı ve çağımıza yanıt olmak bir yana, sorunlarını daha da ağırlaştıran 12 Eylül Anayasası'nı taşıyamaz. Konu suç ve suçluyu övmekse, o halde suç nedir? Suçlu kimdir? Bir halkın itibar, eşitlik ve özgürlük taleplerinin savunucusu olmayı suç olarak görmediğimi ifade etmek istiyorum' diye konuştu. Lider kavramını açıkladı Gelişen toplumların liderlere ihtiyaç duyduğunun altını çizen Zana, konuşmasında dile getirdiği 'lider' kavramına ilişkin şunları belirtti: 'Liderlik bir roldür. İnsanlar o rolü üstlenen kişinin rehberliğine, yaratıcılığına, çözüm gücüne ikna olmak ister. Lider kişinin, öncelikle savunulan davanın gerekliliğine insanları inandırması gerekir. Dün, bugün ve yarın arasında denge sağlamak zordur. Lider, geride bırakmak istemediğimiz bugünle, hayalini kurduğumuz yarın arasında köprüler kurandır. Bizi de, bu köprüyü geçebileceğimize ikna ve teşvik eder. Çözüm ve uyum süreçlerini başlatan, yöneten ve kolaylaştıran insanlardır. Bu nedenledir ki, önderlikleri onaylanır.' '3 liderde Kürtler nezdinde önemli bir yere sahiptir' Newroz kutlamalarında, milyonların huzurunda Kürtlerin üç lideri olduğunu ve bu üç lidere de minnet borçlu olduğunu ifade ettiğini kaydeden Zana, savunmasında şunları dile getirdi: 'Savcılık makamı iddianamede Sayın Barzani ve Talabani'yi siyasal konumları dolayısıyla değerlendirme dışı tutmuşlar. İddia makamına hatırlatmak isterim ki, daha düne kadar Sayın Talabani ve Barzani de bugün Sayın Öcalan'ın maruz kaldığı ithamlarla anılıyordu. Her birinin etki alanı farklı olsa da, her 3 lider de, Kürt halkının duygu ve düşünce dünyasında önemli bir yere sahiptir. Hiçbiri diğerinin alternatifi değildir. Farklılıkları birlikteliğe dönüştürme becerisi gösterdikleri içinde halkımız kendilerini minnetle anmaktadır.' 'Halkım şahsında bir hakkı teslim ediyorum' 'Tarihin dahi unuttuğu ulusu yeniden uyandıran bu çabanın sahipleri elbette minnetle anılacaktır' diyen Zana, 3 liderin fikirlerinden büyük bir çoğunluğun etkilendiğini söyleyerek, 'Kürtlerin söz konusu 3 lideri değer olarak kabul etmesi kaçınılmaz ve doğaldır. Dile getirmek istediğim halkımızın şahsında bir hakkın teslimidir' dedi. Liderlerin tarih sahnesine toplumsal ihtiyaçların çağrısıyla geldiğine vurgu yapan Zana, 'Bilinmelidir ki, on yıllardır yaşanan çatışmaya rağmen Türk ve Kürt halkları karşı karşıya gelmemişse bunda Sayın Öcalan'ın üstlendiği rol büyüktür. Bu rol, aynı zamanda onurlu, adil ve kalıcı barışın da teminatıdır. Toplumun değişim denilen tarihsel yolculuğa hazırlanılması, doğru zamanda doğru kişilerin önderlik etmesiyle mümkün olur' şeklinde konuştu. 'Kürtler Öcalan'ı Halk Önderi olarak görüyor' Kürtlerin Öcalan'ı 'Kürt Halk Önderi' olarak kabul ettiğini defalarca hem sözlü, hem de yazılı olarak dile getirdiğini belirten Zana, 'Halkımızın nezdinde nasıl ki Kürtçe konuşmak, Kürdistan ya da Sayın Öcalan demek suç değilse, bu davaya inanmak suç değildir. Öncüsüne sahip çıkmak da, insani, vicdani, ahlaki ve siyasi bir sorumluluktur. Bu bağlamda 'PKK halktır, halk burada' sloganıyla sokaklara dökülen milyonlarca yurttaşımızın çığlığından süzülen mesajı doğru okumak gerekir. Kürt halkının barış, özgürlük ve eşitlik istemlerini 'terörizm'le tanımlamak halkımızı incitmektedir' dedi. Savaşın olduğu yerde barışın da olacağını belirten Zana, 'İsrail Başbakanı Sayın İshak Rabin'in yıllarca 'terörist' dediği Sayın Yaser Arafat'la barış bildirisini okuması, Güney Afrika Devlet Başkanı Sayın De Klerk ve Mandela'nın 300 yıllık beyaz egemenliğine son veren cesaretleri belleklerde olup, hala saygıyla anılmaktadır' diye ifade etti. 'Bundan sonra savunma yapmayabilirim' Zana, savunmasının sonunda önemli bir kararın eşiğinde olduğunu ifade ederek, 'Açıkça söylemek gerekir ki, bu yargılama sürecinden sonra 'suçlama' ne olursa olsun duruşmalarda savunma hakkımı kullanmama kararını değerlendiriyorum. Artık birbirimizi tekrar etmenin anlamsızlığına inanıyorum. İnsanlarımızın düşüncelerinden dolayı şüpheli, sanık ya da mahkum olmayacakları zihniyet evrimini tamamlamış bir ülke diliyorum' diyerek önümüzdeki yargılamalarında savunma yapmayacağının sinyalini verdi. Mahkeme hem ceza verdi hem de suç duyurusunda bulundu Savunmaların ardından kısa bir ara veren mahkeme heyeti, Zana'yı yaptığı konuşma nedeniyle TMK'nin 7/2 Maddesi uyarınca 'Yasadışı örgüt propagandası yapmaktan' üst sınırdan 2 yıl hapis cezasına çarptırdı. Zana'ın pişmanlık duymadığına kanaat getiren mahkeme, indirim uygulamadığı cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verdi. Mahkeme, Zana'nın yaptığı yazılı savunmayı da 'Savunma sınırını aşan ve suç teşkil eden açıklamalar' olduğu gerekçesiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. DEP eski Milletvekili Zana, 2007 yılında Fuar Alanı'nda düzenlenen Newroz mitinginde yaptığı konuşmada 'Kürtlerin 3 lideri vardır. Bunlardan ilki, beni çok iyi dinleyin. Bu üç Kürt lideri, barış kardeşlik için Kürtlere yaklaşıyorlar sizde biliyorsunuz. İlki Mam Celal; o bugün Irak Devlet Başkanıdır. Kürt lideri ve hepimizin kabul gördüğüdür. İkincisi de Kek Mesut; Kürdistan Bölge Başkanı. Üçüncüsü, sizin hepinizin sürekli dile getirdiği, Kürt Lideri Başkan Öcalan'dır. Ben her bu üç lidere de minnetlerimi dile getiriyorum, çünkü onlara, milletimizi bu güzel ve coşkulu güne getirdikleri için minnettarım' demişti. VELİ AY / DİYARBAKIR (DİHA)

Barroso, Kürt sorunununda çözüm istedi

AB Komisyonu Başkanı, TBMM’de yaptığı konuşmada AK Parti’ye kapatma davasına değinmedi, laiklik ve türban sorununa ilişkin ise “Bizden standart empoze etmemizi beklemeyin” dedi. Komisyon Başkanı, Kürt kökenlilerin siyasi ve kültürel hakları temin edilmelidir, dedi. Barroso: Bizden türban standartı beklemeyinANKARA - AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin iç işlerine, devletin egemenlik haklarına karışamayacaklarını söyledi; ancak “Türkiye’yi izlemek bizim görevimiz” dedi. Barroso, Türkiye için hassas olduğunu belirttiği laiklik ve türban konusunda standart öneremeyeceklerini, ama 301. madde ve Kürt sorunu gibi konularda AB standartlarına uyulması gerektiğini vurguladı.

AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmaya “Komisyon adına ortak geleceğimize ait güvenimi dile getiriyorum” sözleriyle başladı. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ni geleceği olarak seçtiğini belirten Barroso özetle şunları söyledi: “İlişkimiz AB’nin kurulduğu dönemden bu yana sürekli olarak derinleşiyor. AB mevzuatı çabalarından çok etkilendim. Türk ordusunun dış misyonlarda önemli rolü var. Türkiye soğuk savaş sonrası önemli bir aktör oldu. Laik demokratik cumhuriyet olarak Avrupa’ya entegre olmuş ve kökten dinci akımlara karşı örnek bir yapıdadır. Etkileyici reformlarla Türkiye kendisini yabancı yatırımcı için cazip hale getirmiştir. AB DEVLETLERİN EGEMENLİK HAKLARINI AZALTMAZ “AB ulus devletlerden oluşmuş topluluktur. Egemenlik haklarını bir havuzda toplamışlardır. AB bu sayede etkili biçimde beraber hareket edebilmektedir.

 

AB içinde olabilmek dünya içinde gücümüzü artırmaktır. Milliyetçi duygularla bu barış ve demokrasi sürecine ait olmak birbiriyle çelişmez. AB devletlerin egemenlik hakkını azaltmaz. Ortak politikalarımız içinde standartlar vardır. AB’ye katılacak tüm adayların tüm kriterleri yerine getirmesi lazım. ADAYLIĞA GİDEN KISA YOL YOKTUR “Adaylığa giden kısa yol yoktur. Komisyonun rolü detaylı ama adil biçimde kaydedilen gelişmeyi yakından takip etmek ve değerlendirmektir. Aday ülkelere yardımcı olmak ve destek vermektir. Bu takip ve değerlendirmeler aday ülkenin iç meselelerine karışmak değildir. 301’İN AB STANDARTINA GETİRİLMESİ ÖNEMLİ “Yine de daha fazla gelişme lazım. İfade özgürlüğü, sendikalaşma, sivil-asker ilişkisi gibi... Bunlar katılım için anahtar önem taşıyor. İfade özgürlüğü demokrasi için temel haktır. Şiddet içermeyen görüşlerin yargı konusu yapılması sağlık neticeler doğurmayacaktır. 301. maddenin AB standartına getirilmesi önemlidir. LAİKLİK VE TÜRBAN İÇİN STANDART BEKLEMEYİN “Laikliğe dair tartışmaların Türkiye için öneminin farkındayız. Bu konularda tüm ülkeler kendine uygun iç çözümü buldu. AB Komisyonu’nun bu konuda herhangi bir standart empoze etmesini beklemeyin. Türban konusunda da AB’nin standartı yok. Ancak bu konu her kadının kendi inancıyla ilgili, kendi alması gereken bir karardır. ENERJİNİZİ REFORMLARA HARCAYIN “Komisyon olarak Türkiye’deki gelişmeleri izlemek görevimiz. Türkiye’nin kendi gelişmesi açısından da reformlar çok önemli. Türkiye enerjisini reformlara harcamalı. Reformları bekliyoruz. Bu yakalanan ivmenin devamı önemlidir. Reformların öncelikli olduğunu bugün Gül ve Erdoğan’la görüşmelerimde gördüm. KÜRTLERE KÜLTÜREL VE SİYASİ HAKLAR VERİLMELİ “Güneydoğu sorununda terörist tehdidin farkındayız. PKK şüphesiz terör örgütüdür. AB’nin terör örgütleri listesinde yer almaktadır.

 

Sorunların çözümü kapsamlı bir stratejiyle olabilir. Bu çözüm sosyo-ekonomik çabalarla desteklenmeli. Kürt kökenlilerin siyasi ve kültürel hakları temin edilmelidir. Hükümetin bu konuda kapsamlı bir plan üzerinde çalıştığını biliyorum. LİMANLAR RUMLARA AÇMALI “Kıbrıs’ta bölünmüşlük bizim için kabul edilebilir değil. Türkiye’nin çözüm çabalarını destekleyeceğine dair inancım tamdır. Lokmacı Kapısı’nın açılması çok önemli bir adımdır. Kıbrıs konusunun çözümü AB’ye üyeliğe katkı sağlayacak. Ek protokol yüzünden açılan fasıllarda zorun oluyor. Türkiye limanlarını Rum kesimine açmalıdır. FARKLI SESLERE ŞAŞIRMAYIN “İngiltere, İspanya ve Portekiz de engellerden sonra üye oldu. Türkiye istisna değildir. Katılım sürecine dair farklı seslere şaşırmayın. Tartışmalar sürecin sonuna kadar devam edecektir. Türkiye’nin bundan korkmaması gerekmemektedir. Bu projenin karşısındaki en büyük düşman olarak önyargılar ve ihmallerdir.”