OSMAN: ‘’ KÜRTLER MALİKİ’NİN HÜKÜMETİNDE FAZLA KALAMAZ...’’

131108063350 13-Nov-08 [18:33]PNA-Federal Irak başbakanı Nuri El Malki’nin ülkenin siyasi gündemine ilişkin son açıklamalarına Kürt siyasi liderliğinden sert tepkiler sürüyor. Son olarak İttifak listesinden federal Irak meclisine üye Dr. Mahmut Osman Kürdistan İttifak Listesinin Maliki’ye karşı tavrını artık tek taraflı hale getirmesi gerektiğini belirterek ‘’Kürtler artık Maliki’nin hükümetinde fazla kalamaz’’ şeklinde tepkisini dile getirdi.

PNA’ya özel açıklamalarda bulunan Osman ,Kürtlerin Malkinin sözlerine karşılık fazla aceleye gelmemesi gerektiğini de    belirterek ‘’ İttifak Listesi,  Kürdistan Bölge Hükümeti ile federal Bağdat hükümeti arasında askıda kalan sorunların çözümü için oluşturulan 5 komisyonun sonuçlarını beklemeli’’ dedi.

Maliki ve yanındaki kesimlerin , durumu daha da karmaşık hale getirmesini sürdürdüklerini dikkat çeken Osman ‘’ Şuana kadar  sadece 5 konuda sorunlarımız vardı şimdi Maliki’nin dile getirdiği milis güçleri de altıncı sorun  oldu’’ ifadesini kullandı.

Askıda kalan sorunların çözümüne yönelik oluşturulan 5 komisyonun herhangi bir sonuca varmadığı taktirde Kürtlerin tavrını tek taraflı hale getirmeleri  gerektiğini vurgulayan Osman ‘’ Çünkü bu durum itiribariyle  Kürtler,  Maliki’nin hükümetinde ne ortak olabilir  ne de fazla kalabilir’’ açıklamasında bulundu.

 

Maliki,  geçen hafta Irak’ta merkezi hükümetin güçlendirilmesi isteyerek ve buna paralel olarak anayasada bazı değişikliklerin yapılması gerektiğini belirtmesinin yanında Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerde Milis güçlerinin oluşturulması talimatı vermişti. Bu da özellikle Kürdistan siyasi liderliği tarafından sert bir şekilde tepki gördü.

Değişen bir şey yok Gözüm

ahmet_kaya_olumyildonumu7 Milyonların sevdiği bir sanatçı olan Ahmet Kaya, bundan tam sekiz yıl önce 'ya sev ya terk' zihniyetindeki ırkçıların kışkırtmaları sonucu çok sevdiği yurdundan, dostlarından ayrılmak zorunda kalmış ve Yılmaz Güney, Nazım Hikmet gibi ülke ve dost hasretiyle aramızdan ayrılmıştı. Ahmet Kaya'nın sürgünde yaşamını yitirmesine neden olan 'ya sev ya terk et' zihniyeti, bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın temsilciliğinde sürdürülüyor. Türkiye'de aradan geçen 8 yıla rağmen değişen bir şey yok. Kürtlere hala, sürgün, ölüm ve işkence  dayatılıyor, hala sanatçılar ve aydınlar yargılanıyor, gazeteler kapatılıyor, gazeteciler tutuklanıyor, şarkılar yasaklanıyor.ahmet_kaya-duvarlar_ona_cok_sey_anlatirdi
Yaptığı besteler ve söylediği şarkılarla milyonların kalbinde taht kuran Ahmet Kaya, ölümünün 8. yılında sevenleri ve dostları tarafından anılıyor. Ahmet Kaya'yı Paris'e sürgüne gönderen 'ya sev ya terk' zihniyeti ise bugün Türkiye'de Başbakan Erdoğan tarafından devam ettiriliyor. Ahmet Kaya'nın sürgüne gitmesine neden olan zihniyetin bugün Başbakan Erdoğan tarafından sürdürülmesini 'çok hazin bir durum' olarak nitelendiren eşi Gülten Kaya, 8 yıldır Türkiye'de Kürt sorunu ve demokratikleşme konusunda pek bir değişiklik olmadığını söyledi. Başbakan Erdoğan'ın kendisinin de şiir okuduğu için tutuklandığını ve inancından dolayı ötekileştirildiğini hatırlatan Gülten Kaya, 'Türkiye Türklerindir mantığı bizi çağ dışına itiyor. Bugün görünen o ki, iktidardaki parti yöneticilerinin bilinçaltındaki gerçekler ortaya çıkıyor. Oysa Başbakan'ın kendisi de şiir okuduğu için tutuklanmış, inancından dolayı ötekileştirilmişti. Bu söylemin Türkiye'ye ve bizlere hiç yakışmadığını düşünüyorum. Bu mantık kaybetmeye mahkumdur' dedi. 'Eğer bugün Ahmet Kaya yaşasaydı, ezilenler için, Kürtler için, kadınlar için, inancından dolayı baskı gören insanlar için besteler yapıp, şarkılarını söyleyecekti' diyen Gülten Kaya, Ahmet Kaya'nın kocaman bedeninde bir çocuk kalbi taşıdığını söyledi. Türkiye'de sorunların çözülmemesinin nedeninin, çağdaş, demokratik, reformcu olduğu iddia edilen Cumhuriyet'in bir halkın varlığını inkar etmesi, kana bulaşması ve bu kadar cana kıyması olduğunu ifade eden Gülten Kaya, bunun hastalıklı bir durum olduğuna dikkat çekerek, Ahmet Kaya'nın yaşadığı toplumsal durumu şarkılarına taşıdığını ifade etti.ahmet_kaya_08
Ödül verip saldırmışlardı
Milyonların sevgilisi Ahmet Kaya, bundan 9 yıl önce 10 Şubat 1999'da Magazin Gazetecileri Derneği'nin Princess Otel kongre salonunda düzenlenen ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü almıştı. Kaya ödül konuşmasında, 'Ben bu ödül için İHD'ye, Cumartesi Anneleri'ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var: Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayımlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayımlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını bilmiyorum' dedi. Kaya'nın bu sözleri üzerine salonda bulunan Şenay Düdek, Ercan Saatçi gibi ırkçı zihniyete sahip kişiler ona hakaret etmeye, çatal kaşık fırlatmaya başladı. Bu olayın ardından Hürriyet Gazetesi'nin düzmece fotoğraflarla yayınladığı yalan haber üzerine Kaya hakkında 'PKK'ye yardım ettiği, halkı ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği' iddiasıyla İstanbul DGM'since iki ayrı dava açıldı. Ahmet Kaya, gelişmeler üzerine Haziran 1999'da Türkiye'den ayrıldı. Kaya, 2001 yılında 'Hoşçakalın Gözüm' adlı albümünün kayıtlarını yaparken, Paris'in Porte de Versailles Semti'ndeki evinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Kaya bu albümünde ilk kez Karwan adında Kürtçe bir şarkıyı seslendirdi. Kaya'nın ölümünden sonra eşi Gülten Kaya ve sanatçı dostları, 2002 yılında Ahmet Kaya'nın şarkılarını 'Dinle Sevgili Ülkem' adlı bir albümde seslendirdiler. Magazin Gazetecileri Derneği'nin gecesinde duyurduğu Kürtçe Karwan şarkısı ve klibinin de bulunduğu 'Hoşçakalın Gözüm', 'Biraz da Sen Ağla'dan daha sonra Kaya'nın 'Kalsın Benim Davam' ve 'Gözlerim Bin Yaşında' adlı albümleri de yayınlandı. Ahmet Kaya şarkıları bugün de her yerde söylenmeye devam ediyor. Son olarak sanatçı Simge Bağdatlı'nın 'Ahmet Kaya şarkıları' adlı albümü Gam Müzik tarafından geçtiğimiz aylarda yayınlandı. İSTANBUL BAYRAM BALCI

'Türkiye'nin adını değiştirecekti'

ozal1_byk231d5d8623144589 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kardeşi Korkut Özal'dan çok çarpıcı bir iddia

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kardeşi eski bakan Korkut Özal, ağabeyinin Türkiye’nin adını ‘Anadolu’ yapma hayalini açıkladı.

Ali Kırca’nın Show TV’deki Siyaset Meydanı programında, Erdoğan’ın Hakkari’de yaptığı konuşmayla başlayan “Ya sev, ya terk et” tartışması ele alındı.

ÖZAL TÜRKİYE'NİN ADINI 'ANADOLU' YAPACAKTI

8. Cumhurbaşkanı Turgut özal’ın kardeşi eski bakan Korkut Özal, Turgut Özal’ın Türkiye’nin isminin değiştirilebileceğini söylediğini açıkladı: “Rahmetli ağabeyim sorunun çözülmesi için Türkiye’nin isminin değiştirilebileceğini, Anadolu yapılabileceğini söylemişti”

KORKUT ÖZAL'A UYARI: SÖYLEDİKLERİNİZ KAYDA GEÇİYOR

Programın diğer bir konuğu MHP eski İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş, "Sayın Özal, söyledikleriniz önemli, kayıtlara geçiyor" uyarısında bulundu. Bunun üzerine Korkut Özal da söylediklerini tekrar etti ve ağabeyinin bunu ikili bir görüşmede dile getirdiğini ve “Keşke Anadolu olsaydı” ifadelerini kullandığını söyledi.

Ankara'da Kürt karşıtı Diyarbakır'da Kürtsever

belgeakpyerelsecim1 Kürt sorununda orduyla anlaşan AKP'nin 2009 yerel seçimleri için strateji belgesi hazırladığı ortaya çıktı. Yerel seçimlere hazırlık yapan AKP, başta Diyarbakır olmak üzere Bölge'de belediyeleri almak için nasıl bir strateji izleyeceğini belirledi. AKP'nin Diyarbakır stratejisi (Fırsatlar, tehditler, üstünlükler ve zayıflıklar) 4 ana başlıktan oluşurken, kamuoyuna açıklanmayan strateji belgesinde, AKP'nin politikaları 'tüccar' zihniyetini andırıyor. Keza, Kürt sorunu konusunda tüm yetkiyi orduya havale eden AKP, yerel seçimlerde hem ordudan, hem de Kürtlerden oy alabilmek için farklı politikalar izleyecek. Belgede öne çıkan bir başka başlık ise, 'Dini siyasete alet etmiyoruz' diyen AKP'nin, DTP'de Alevilerin yer alması ve bazı vekillerin Alevi olmasını bir seçim malzemesi olarak kullanacağını beyan ederek, DTP'de Alevi olmasının kendileri açısından oy kazanmak olduğuna yer veriliyor. Başbakan Erdoğan'ın Bölge'ye yönelik mesajlarını, AKP'nin dindar-muhafazakar kimliğini Kürt sorununa hakim bir siyasi dille güçlendirilmek isteyen AKP, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı için 'dindar-muhafazakar, Kürt sorununa hakim ve temsil gücüne sahip' olan birisini arıyor. Adayın erken açıklanıp belediye hizmetlerinde başarı vaat etmesi ve hükümet eliyle sosyo-ekonomik kalkınmanın seçim öncesinde hızlandırılması isteniyor.
'Kürt sorununu sahiplenmek'
Kürtlere 'Beğenmeyen çekip gider' diyen AKP, Diyarbakır'daki faaliyetlerinde en çok Kürt sorununu dillendirecek. AKP, Kürt sorununun çözümünde Bölge halkının kendilerine 'hakem' rolü yüklediği iddia edilen stratejide, AKP'li yöneticilerin Kürt sorunu ve benzeri konularda DTP'lilerle herhangi bir tartışmaya girmemeleri öneriliyor. Faaliyetler sırasındaki söylemlerin nasıl olacağı şöyle açıklanıyor: 'AKP'nin Kürt sorununu 'tabii Kürtlük' temelinde sahiplenen bir dil kullanması. Bu dil DTP'nin Bölge halkının değerlerine karşı duyarsızlığı merkeze alınarak kurgulanabilir. Böylesi bir siyasal dil kurgusu içerisinde AKP'nin Kürtlere karşı samimi tutumunu destekleyecek söylemsel üstünlüğün inşaa edilmesi. Milletvekillerini iletişim konusunda yönlendirmek, gerekirse geri planda durmalarını istemek. AKP'nin DTP'li isimlerle veya Kürt sorunuyla alakalı meselelerle muhatap olmadan önce parti içinde siyasi iletişime yönelik hazırlık yapılmasını sağlamak. Belirlenen siyasi söylem ve stratejinin dışına fazlaca çıkmamaya gayret göstermek. AKP'nin 'kimsesizlerin kimsesi' olduğu algısını güçlendirecek siyasi iletişim dilini 'Kürt sorununa' uyarlamaya gayret göstermek. Kuzey Irak'la kurulan ilişkilerin halka anlatılması.'
Barzani husumeti yaratmak
'Diyarbakır kaledir' söylemini yumuşatacak kişilerle Kürt sorununa sahip çıkmayı hedefleyen AKP, DTP'nin Meclis'te olduğu, belediyelerin siyaset yeri değil hizmet yeri olduğunu dillendirecek. Güney Kürdistan'daki liderleri daha önce 'Aşiret reisi' olarak gördüğünü açıklayan AKP, seçimlerde oy alabilmek için tersini yapıyor. DTP'nin Güney'deki oluşumlardan rahatsızlık duyduğu ve bu rahatsızlığın halka anlatılması istenen stratejide, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve DTP'lilerin Barzani ve Talabani'ye karşı husumet duydukları da örnek olarak veriliyor ve bu sözlerin seçimlerde kullanılması isteniyor.
Bayramda propaganda yapılacak
AKP'nin Ankara'da DTP'ye ısrarla söylediği 'PKK ile aranıza mesafe koyun', 'PKK'ye terörist deyin' yaklaşımından Diyarbakır'da vazgeçiyor. AKP, yöneticilerin bu yaklaşımdan uzak kalması için de uyarıyor. AKP, DTP'nin kadın-erkek eşitliğine de karşı çıkıyor. AKP, DTP'nin 'laik kadın söylemini, sosyalist kadın söylemini, irtica ve gericilik söylemini, muhafazakarlaşmayı hedef alan konuşmalarını, Kemalizm söylemlerini' propaganda sırasında kullanacak. DTP'nin öne çıkan isimlerinin 'Kürtlüğünü' sorgulayacak olan AKP, ne kadar 'Kürtçü' bir parti olduğunu halka anlatacak. DTP'lilerin İslam ve gelenek karşıtı sert açıklamaları olduğu iddia edilen stratejide, bu açıklamaların üzerinde de propaganda yapılması isteniyor. AKP stratejisinde, 'Kurban Bayramı'nda 'hayvan hakları' ve Nevruz'da Kürtlerin Ramazan ve Kurban bayramlarından vazgeçebileceği, bir tek Nevruz'un Kürt bayramı olduğu' tarzı açıklamalar'la DTP'nin eleştirileceği kaydediliyor.
AKP kadın özgürlüğüne karşı
Kadın özgürlüğüne karşı çıkan AKP, DTP'nin kadın açıklamalarının birçok Avrupa ülkesinde bile kabul edilmeyecek kadar ideolojik olduğunu ileri sürüyor. Stratejide, şu açıklamalara yer veriliyor: 'Mesela 'karı-kocanın olmadığı bir dünya yaratacağız' tarzında yaklaşımlar DTP'li yöneticiler için sıradan açıklamalardır. Ayrıca cinsellik, kadın özgürlüğü tarzı yaklaşımları Kürt sosyolojisiyle taban tabana zıttır. DTP'nin CHP'den bile daha radikal din karşıtı bir söylemi bulunmaktadır. Aysel Tuğluk'un Meclis konuşmaları bile tek başına yeterince malzeme sunmaktadır. DTP'li isimlerce 'gericilik, ılımlı İslam tehdidi, mahalle baskısı, türban baskısı, dincilik, muhafazakarlaşma tehdidi vs.' oldukça rahat bir biçimde kullanılmaktadır.'
AKP Alevilere de karşı
AKP, Diyarbakır'daki stratejisinde, Alevilere ne kadar karşı olduğunu da açık açık beyan ediyor. Alevilerin hak taleplerini reddeden AKP, DTP'nin içinde bulunan isimler üzerinden antipropaganda yapacak. DTP'lilerin öne çıkan bazı milletvekillerinin (Alevi vekiller) Kürtçe bile konuşmadıklarını dillendirecek olan AKP, DTP'deki Aleviler için şunu söylüyor: 'Alevi Kürtlerin genel Kürt nüfusuna oranı yüzde 5 bile değilken, DTP yönetiminin yarısının Alevi olması sorgulanmalıdır.'
AKP'nin en büyük destekçisi asker
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ni almak için her türlü yöntemi deneyecek olan AKP'nin en büyük destekçisi Bölge'deki şiddet dozajının artırılmasında ortaklaştığı Türk Silahlı Kuvvetleri. İnsan hakları ve demokrasi konusunda sınıfta kalan AKP, bunun dışa yansımaması için ise yoğun bir çaba harcayacak. Bölge'de alınan sıkı güvenlik önlemlerinin halka az yansıtılması da istenen stratejide, şunlara dikkat çekiliyor: 'AKP'nin Türkiye'nin milli güvenliğinin teminatı olduğu gerçeği ile TSK'dan gerekli desteği sağlamak. Kuzey Irak operasyonuna yol açmayacak terör tedbirlerini sınır içinde almak. Kamu idarecilerinde gerekli görülen yer değişikliklerini ivedilikle yapmak. Güvenlik sorunu halka olabildiğince az yansıtarak çözmek.'
'Eylem Planı' da deşifre olmuştu
AKP'nin Kürtlere karşı hazırlamış olduğu ilk plan bu değil. AKP'nin Mart 2008'e ait 'Gizli' ibareli 'Bölücü Faaliyetlere Yönelik Eylem Planı' da deşifre olmuştu. Genelkurmay'ın planıyla paralel olan planla AKP'nin orduyla ortak davrandığı ve Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayattığı bir kez daha ortaya çıkmıştı. Valilikler üzerinden Cumhuriyet Başsavcılıkları, Meslek Yüksekokul Müdürlükleri, İlçe Jandarma Komutanlıkları, Emniyet Müdürlükleri, Milli Eğitim Müdürlükleri, Sağlık Grup Başkanlığı, Tarım Müdürlükleri, Vergi Daireleri, Mal Müdürlükleri, Gençlik ve Spor Müdürlükleri, Müftülüklerden Kütüphane Müdürlüklerine kadar devletin tüm organlarına dağıtılan planda, asimilasyon ve Kürt medyası hedef alınırken, devlet medyasının desteklenmesi istenmişti.
HİKMET ERDEN / REŞAT AYAZ