'Başbakan'ın sözlerinden sonra linç girişimleri arttı'

Türk: Başbakan'ın söylemleri linçlere neden oluyor
ahmet turk DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, son dönemlerde yaşanan linç girişimlerine dikkat çekerek, Başbakan'ın pompalı saldırganlara destek vermesinin nerelere varılacağını görmesi gerektiğini söyledi. DTP politikalarının AKP'nin gerçek yüzünü açığa çıkardığına vurgu yapan Türk, 'Yarın çok geç olmadan, şimdi bu dönemde, bu meclis yapısıyla, cumhuriyeti demokratikleştirmeye davet ediyorum. Kürtlerle barışmaya, onların eşit hak ve özgürlüklerini kabul etmeye çağırıyorum' dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, güncel gelişmeleri değerlendirdi. Toplantıya, EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel'inde dinleyici olarak katıldı. Atatürk'ün 70. ölüm yıldönümünü değerlendiren Türk, Mustafa Kemal'in, iç barış, uzlaşı, ortak akıl ve diyaloga önem verdiğini bu yüzden birkaç kez demokrasiyi kurmak girişiminde bulunduğunu ancak başarılı olmadığını söyledi. Türk, yapılan Mustafa belgeseli ile Atatürk'ün kutsallaştırılmadan gerçekçi bir şekilde tartışılmaya ihtiyacı olduğunu söyledi. Atatürk'ün iç barışa hizmet için 1938 Genel Affı'nı ilan ettiğini belirterek, 'Ötekileştirilen, cezalandırılan, hapsedilen bütün muhalifleri, bütün kesimleri, Cumhuriyetle barıştırmak için, büyük bir iç uzlaşı hamlesi başlatmıştır' dedi.fasist_erdogan_thumb
'Obama'nın seçilmesi tarihi bir gelişmedir'
ABD seçimlerini değerlendiren ve seçimlerin sonuçları nedeniyle, dünya hakları tarafından sevinçle karşılandığını belirten Türk, 'Barack Obama'nın Amerika'nın yeni başkanı seçilmesi, dünyada ırkçılık ve ayrımcılığın da sona ermesi olarak selamlandı. İnsanlığın eşit-özgür ve kardeşçe bir dünyaya ulaşma umutlarını artırdı' şeklinde konuştu. Obama'nın seçilmesini, siyahilerin değil, demokrasinin zaferi olarak tanımlayan Türk, 'Bu durum ABD'de olumlu karşılandı. Mccain 'Ben kaybettim ülkem kazandı' dedi. Şimdi Türkiye'ye bakıyoruz, halkın iradesi ile seçilen bir parti var, Demokratik Toplum Partisi. Eskiden bir yerden bir yere giderken, telsizler çalışırdı, 'Malum kişiler falan yerden falanca yere gitti' anonsu yapılırdı. Şimdi başbakan, halkın oyları ile seçilen bir partiye onun milletvekillerine, malum parti, malum kişiler diyor. 72 milyonun Başbakan'ı. Bir yerde birilerine malum partiler diyeceksiniz, diğer yandan herkesin başbakanı olduğunuzu iddia edeceksiniz' şeklinde konuştu.
Devlete, Kürtlerle barışma çağrısı yaptı
Başbakan'ın bu yaklaşımının halkları karşı karşıya getirdiğini dile getiren Türk, kendilerinin etnik milliyetçiliğe izin vermeyeceklerini belirterek, 'Biz bunu her zeminde ve her yerde söyledik. Etnik milliyetçilik halkların düşmandır, halkları karşı karşıya getiren bir anlayıştır. Biz burada halkların kardeşliğini esas alan bir yaklaşım geliştirmeye çalışıyoruz' dedi. Başbakan Erdoğan'ın 'Kürt yurttaşlarım' söyleminin bir kimlik tarifi olduğunu belirten Türk, 'Bunu bizde söylüyoruz. Bu kimliği güvenceye alın. Anayasaya bakıyorsunuz, herkes Türk'tür diyor' şeklinde konuştu. Türk, 'Yarın çok geç olmadan, şimdi bu dönemde, bu Meclis yapısıyla, Cumhuriyeti demokratikleştirmeye davet ediyorum. Kürtlerle barışmaya, onların eşit hak ve özgürlüklerini kabul etmeye çağırıyorum' dedi.
'Hükümet kriz fırsatçılığı yapıyor'
Ekonomik gelişmeleri değerlendiren Türk, hükümetin ekonomik krizin faturasını emekçilere, işçilere ve dar gelirlilere çıkarmak istediğini belirterek, 'Ne yazık ki ülkemizde yaşanan tam bir kriz fırsatçılığıdır. Krizi fırsat bilen AKP iktidarı frenden ayağını çekerek, zam gazına basıyor' dedi. Şimdiye kadar doğalgaza yüzde 80 oranında zam yaptığını, bir ailenin aylık ortalama enerji giderinin 200 YTL'yi bulduğunu belirten Türk, ' Görüldüğü üzere yapılan bu zam kıt kanaat geçinen halkımızın yaşamını daha da karartmaktadır. Doğal gazda KDV ve ÖTV'yi indirmeyen hükümet bunun yerine şok zamlara başvurmaktadır' dedi. Türk, aynı dönem içinde elektriği de yüzde 60 oranında zam yapıldığını hatırlatarak zamların önümüzdeki günlerde, yağ, şeker, ekmek, un, tuz gibi temel gıda ürünlerine zam yapılacağını belirtti. Hükümetin yükselen tepkiler karşısında ' Mecbur kaldık o yüzden zam yaptık!' sözleri ile zammı savunduğunu anımsatan Türk, hükümetin doğal gazı Mart ayında düşüreceği yönündeki açıklamalarını da hatırlatarak, şunları ifade etti:
'Yani doğal gaz tüketiminin azaldığı bir dönemde fiyatlar indirilecek! Bu halkı aşağılamak değil midir? Eğer samimiyseniz ve yoksulu düşünüyorsanız şimdi fiyatları indirin. İndiremezler. Çünkü bunların gündeminde ne yoksulluk sorunu var, ne açlık sorunu ne de dar gelirlinin yaşamını nasıl idame ettireceği sorunu var. 'Biz kendimizi sağlama alalım da halk ne duruma düşerse düşsün' anlayışındalar.' Türk, çiftçilerin de zor durumlar yaşadığını ve gübreye bir yılda yüzde 300 zam yapıldığını bu yüzden, çiftçilerin gübre kullanmadığını söyledi.
'Krizin temel nedeni, askeri harcamalardır, dağa taşa atılan bombalardır'
Hükümetin bunun yanında halkı sadakaya alıştırmak istediğini bu yüzden şimdiye kadar 7 milyon ton bedava kömür dağıttığını belirten Türk, hükümetin yoksulluğu yenmek yerine yoksulu yenmek peşinde olduğunu söyledi. Türk, hükümetin verdiği yardımlarla yoksulluğu suiistimal ettiğini dile getirdi. Türk hükümetin halkı canından bezdirdiğini, 85. Yılına giren cumhuriyetin dışa bağımlı, tekellerin kontrolüne giren bir ülke haline getirildiğini söyledi. Türk yapılan resmi açıklamalarda, Türkiye'de 1984'ten buyana çatışmalara l trilyon dolar harcama yaptığını anımsatarak, şu bilgileri verdi: 'Aslında Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu siyasal kriz kadar yaşanan ekonomik kriz ve darboğazın da nedeni budur: askeri harcamalarıdır. Dağa taşa atılan bombaların maliyeti 70 milyonun mutfağına yansımaktadır. O halde Türkiye'nin ekonomik krizleri yara almadan atlatabilmesi için öncelikli olarak savaş ekonomisine son vermesi gerekir.' Hükümetin yolsuzlukla mücadele etmesin de isteyen Türk, 'Yolsuzluk iddialarıyla sarsılan hükümetin elbette bu mücadeleye başlayabilmesi ve inandırıcı olabilmesi için temizliğe önce evin içinden başlaması gerekmektedir' çağrısında bulundu. Deniz Feneri davasına dikkat çeken ve Deniz Feneri'ne seçimlere yönelik yatırım yapıldığını belirten Türk, 'Şimdi Deniz Feneri Batman'da bölge illerinde kullanılmaya çalışıyor. Bunun üstüne gitmek yerine Deniz Feneri kullanıyor. Çünkü burada bir menfaat var' dedi.
'AKP, başından beri statüko sınırları içindedir'
Hükümetin, AB süreci, Kürt sorununda reforma yapma beklentisi yarattığı ancak daha sonra geldiği aşamada kendisinden bekletin içinde olanları halay kırıklığına uğrattığını dile getiren Türk, AKP'nin devletleştiği, çillere benzeri yönündeki değerlendirmeleri de hazırlatarak, 'AKP aslında bu duruma yeni düşmemiştir. Biz bir yıldır Meclis kürsüsünden bunları ifade etmeye çalışıyoruz' dedi. AKP'nin giderek milliyetçileştiğini dile getiren Türk, hükümetin batıda sistemle kavgalı gibi görünmeye çalıştığını ancak, bölgede sistemin kendisine dönüştüğünü söyledi. AKP'nin birden bire değişmediğini belirten Türk, 'İşte AKP'nin durduğu yer statükonun sınırlarını belirlediği, halka değil devlete yakın, demokratik değerlere değil militarizme bağlı alandır' şeklinde konuştu. AKP'nin içinde bulunduğu durumu, 'Takke düştü kel göründü' sözleri ile ifade eden Türk, AKP'nin artık kendi gerçekliğini gizleyememeğini söyledi. Türk, AKP'nin gerçeğinin görünmesinde, DTP'nin demokratik duruşu, kararlılığı ve izlediği barışçıl politikalarının etkisi olduğunu sözlerine ekledi. Başbakan'ın bu yüzden DTP'ye kızdığını dile getiren Türk, 'Bölge'de Kürtleri bir süre daha oyalarım, batıda da aydınların ve liberallerin desteğini almaya devam ederim' diye düşünüyordu. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı' dedi. AKP'nin bu duruma düşmesini arzulamadıklarını ve sürekli uyardıklarını belirten Türk, buna karşın hükümetin yanlışta ısrar ettiğini sözlerine ekledi.
'Önce, Anayasadaki Türklük tanımını değiştir'
Türk, Başbakan'ın 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bizim üst kimliğimizdir' şeklindeki açıklamalarına katıldıklarını dile getiren Türk, 'Sayın Başbakan bunları söylerken Anayasa'daki etnik tanım olan 'Türklük' tanımı varlığını korumaya devam ediyor. Mevcut Anayasa'daki bu etnik tanım varlığını sürdürürken, sizin kalkıp yeni bir üst kimlik tanımı yapmanızın siyaseten bir geçerliliği var mı? Hayır. O halde değiştirin Anayasayı biz de samimiyetinize inanalım' dedi. 'Devletin kapsayıcı bir anayasal yurttaşlık tanımına dönmesi sorunu kökten çözecek bir açılım olacaktır' şeklinde konuşan Türk, hükümete hızlı bir demokratikleşme süreci başlatması çağrısında bulundu.
'Başbakan'ın sözlerinden sonra linç girişimleri arttı'
Son dönemlerde yaşanan tutuklanmalar ve DTP üzerindeki baskılara dikkat çeken Türk, son bir hafta içinde PM üyeleri ve İl Başkanlarının da aralarında bulunduğu 125 üyelerinin tutuklandığını söyledi. Bununla birlikte linç olaylarının geliştirildiğini anımsatan Türk, Gebze'de 'Kürtçe müzik dinlediği ve Kürtçe konuştuğu' için, Antalya'nın Serik İlçesinde de Yusuf Öz isimli bir kişinin linç edildiğini anımsattı. Türk, söz konusu olayların Başbakan'ın pompalı saldırganlara destek vermesi söylemlerinden sonra meydana geldiğini ifade ederek, 'Başbakan'ın sözlerinin nereye varacağını bilmek lazım. Buradan bir kez daha Sayın Başbakanı ve hükümeti ülkemizi bu gergin atmosferden çıkartmak için sorumluluğa çağırıyoruz' dedi. Alevilerin 'Ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkı' konulu mitingine değinen Türk, söz konusu isteklere ve Alevilerin mitingine büyük destek verdiklerini söyledi. DİHA

Mardinli olduğunu söyleyince linç edildi

yusufoz Antalya'nın Serik beldesine çalışmaya giden Yusuf Öz, oturduğu kahvede nereli olduğunu soran 3 kişiye Mardinli olduğunu söylemesinin ardından, aynı kişilerin 'Pis Kürtler şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız' diyerek kendisine saldırdığını öne sürdü. Kahvede başlayan saldırı sokakta linçe dönüşünce Yusuf Öz canının zor kurtardı. 'Bu Kürt'tür vurun alçağı' denilerek sokakta her gelenin kendisine tekme attığını belirten Öz, polisler tarafından otobüse bindirilerek, Adana'ya gönderildi.


Kürtlere yönelik saldırı ve linç girişimlerine her gün bir yenisi ekleniyor. Linçlerin sıkça rastladığı Antalya'dan da bu yönlü olaylar yaşanmaya devam ediyor. Adana'dan Antalya'nın Serik Beldesi'ne çalışmak için giden Mardin doğumlu Kürt genci Yusuf Öz, 8 Kasım günü maruz kaldığı linç girişiminden canını zor kurtardı. Serik'te çalışacağı şirkete ait bir kamyonetle yola çıkan Yusuf Öz, sabah iş başı yapmak için çalışacağı sebze halinde açık olan bir kahveye giderek oturduğunu anlattı. Kahvede oturan 3 kişinin yanına yaklaştığını dile getiren Yusuf Öz, 'Bana nereli olduğumu sordular. Ben Mardinli olduğumu söyledim. Bunun üzerinde yanıma yaklaşan 3 kişi 'Pis Kürtler, siz bölücüsünüz, biz şehit vermişiz ve şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız' diyerek bana saldırdılar. Sopa, taş ve kiremitlerle beni dövmeye başladılar' dedi.
Kahvede başlayan saldırı sokakta linçe dönüştü
Saldırı üzerine kahveden dışarı çıktığını dile getiren Yusuf Öz, 'Onlarda dışarı çıktı. 'Bu Kürt'tür vurun alçağı' dediler. Bundan sonra her gelen bana tekme tokat saldırdı. Yaklaşık 20 kişi yüzüme, gözüme, vücudumun her yerine taşlarla vurmaya başladılar' diye konuştu. Kendisini döven grubun kimliğini ve telefonunu aldığını söyleyen Yusuf Öz, '3 kişi beni tuttu birkaç kişi de beni getiren şoförlerin yanına giderek, 'Neden bu teröristleri buraya getiriyorsunuz' diyerek onlara hakaret etti. Sonra benim yanıma geldiler. Bana 'defol git' dediler' şeklinde konuştu.
Yardım için çaldığı her kapı yüzüne kapandı
Olay yerinde bulunan lokantaya kaçtığını, lokanta sahibinin 'Defol git başımı belaya sokma' diyerek kendisini dışarı attığını, evlere doğru kaçarak zillere bastığını ancak evlerden de kimsenin kendisine yardım etmediğini dile getiren Öz, 'Bir evin balkonunun dibinde iki saat saklandım. Gelip geçenlere 'Polis çağırın, ambulans çağırın' dedim ama kimse bana bakmadı bile. Çaldığım her kapı 'Pis Kürt sen teröristsin' diyerek beni dışarı attı. En son bir fırıncı bana yardım etti. Kanlarımı biraz temizledikten sonra polisi çağırdı' dedi.
Polisin 'Davacı olursan seni yaşatmazlar' dediği iddiası
Gelen polislerin kendisini Serik Devlet Hastanesi'ne götürdüğünü anlatan Öz, 'Hastane kafamda üç kırık olduğu halde bir yeri dikti ve adeta benden kurtulmak istercesine doğru düzgün bir pansuman bile yapmadan beni gönderdi' diye konuştu. Polisin kendisine 'Davacı mısın? Oğlum davacı olursan seni yaşatmazlar. Buradan sağ çıkamazsın ve biz senin can güvenliğini sağlayamayız' dediğini öne süren Öz, 'Sonra polisler 'Hemen arabaya bin eve git' diyerek üzerimde sadece pantolon varken beni otogara getirip otobüse bindirerek Adana'ya gönderdi. Kanlar içinde üzerimde sadece bir pantolon kalmış halimle Adana'ya geldim' diye kaydetti.
Öz ailesi: Olayın peşini bırakmayacağız
Baba Seyithan Öz, oğlunun durumundan Antalya'dan arayan polisler tarafından haberdar edildiğini söyleyerek, 'Yusuf'u karşılamaya gittim. Otobüsten inerken kanlar içinde ve her tarafı şişmiş halde bulduğumda şok oldum. Oğlumu alır almaz Adana Numune Hastanesi'ne götürdüm. Hemen acile yatırdık' dedi. Yusuf'un kafasının üç yerinde kırık olduğunu, sol gözünü hiç açamadığını, vücudunun her yerinde darp izi olduğunu söyleyen baba Seyihtan Öz, 'Oğluma yapılan saldırı aslında Kürtlere yapılan bir saldırıdır. Bizim varlığımız ve duruşumuz onların zoruna gittiği için bize tahammül edemiyorlar. Bu tür ırkçı saldırılara başvuruyorlar. Bunlar vahşileşmiş canilerdir. Biz oğluma saldıranlar hakkında dava açacağız ve bu olayın peşini bırakmayacağız' diye konuştu. Oğlunu otogarda kanlar içinde ve tanınamayacak durumda görünce tanıyamadığını söyleyen anne Edibe Öz de, 'Bu saldırıyı ancak vahşiler yapar. İnsanlıktan nasibini almamış kişilerdir bunlar. Bizi bölücülükle suçluyorlar. Bu şekilde saldıranlar asıl bölücüdür' dedi.JİHAT AKÇA / ADANA (DİHA)

Güney Kürdistan'da sansür Türkiye'yi aratmıyor

ozgurgundemorg_0204 Türkiye'de internet sitelerine getirilen tüm yasaklar Güney 'da hükümetin onayıyla kurulan Aria Fon şirketi tarafından da olduğu gibi uygulanıyor. Sitemiz Gündem Online ve ANF sitesi Aria Fon engeline takılıyor.
Güney Kürdistan'da yasaklar en çok Behdinan bölgesini etkiliyor. Hiçbir muhalif yayına izin verilmeyen Behdinan bölgesinde, bir çok internet sitesine de erişim sağlanamıyor.
Resmi yasak yok ama herşey yasak
Kürt hükümetinin onayı ile kurulan Aria Fon şirketi evlere internet hattı ulaştırıyor. Ancak ilginç bir şekilde Türkiye ile Kürt  yetkililer arasında görüşme trafiğinin başlamasından sonra internete yasaklar geldi. Kürt  hükümetinin resmi olarak aldığı bir yasak yok.
Ancak Güneyli şirket Aria Fon, Türkiye'deki yasakları olduğu gibi kopyalıyor. İnternet kullanıcıları bu yasakların önceden olmadığına dikkat çekiyor. Gazetemiz Gündem'in sitesi olan www.gundemonline.com  ve ANF'nin www.firatnews.com  adresinin de aralarında bulunduğu çok sayıda internet sitesine Aria Fon internet ağı üzerinden ulaşılamıyor. Türkiye'nin mahkeme kararıyla erişim yasağı getirdiği siteler, Kürt bölgesinde de Türkiye bahane edilerek yasaklanmak isteniyor.
Muhalif kitap ve dergiler yasak
Yerel kaynaklara göre Kürt  muhalefeti Güney Kürdistan'da da Türk eliyle susturulmaya çalışılıyor. Bu da Kürt  kamuoyunun sadece yanlı bilgilerle yönlendirmenin önünü açacak. İnternet kullanıcıları, yasaklara tepki göstererek, muhalif görüşlerin engellenerek, resmi görüşlerin empoze edilmeye çalışıldığına dikkat çekiyorlar.
Behdinan bölgesinde sadece internet değil, bir çok muhalif gazete ve kitaba da yasak konuluyor. Bu engellemeler resmi bir yasakla yapılmıyor. Örneğin   Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK)'nin yanları ve Süleymaniye'de yayınlanan bir çok derginin burada dağıtımına izin verilmiyor.
Behdinan'daki Agiri dergisi de bunlardan biri. Hükümeti ve bölge partilerini eleştiren hiçbir kitap da Behdinan bölgesinde basılamıyor. Yayınlar ya yasaklanıyor ya da yazarları tehdit ediliyor.ANF