YOKSA ONLARCA MILETTEN OLUSAN ANADOLU MONGOL-TURK DEGIL MI?

Orta Asya MASAL MI? 10 Aralık 2007 Pazartesi 11:30 Genetiğe göre Türkler'in Orta Asya'dan geldikleri bir hikaye. Peki nereden geldi? İTÜ öğretim üyesi, antropolog Timuçin Binder Anadolu'nun 1071 sonrasında Türkleştiği savına karşı çıkıyor: Buradaki insanın tarihi 40 bin yıl öncesine uzanıyor.. Amerika ve Avrupa'da Oxford gibi birkaç üniversite ve yüklü bir ücret karşılığı bazı şirketler bireysel gen incelemesi yapıyor. Bu merkezlere son dönemde Türkiye'den de başvurular yoğunlukta. Derginin ve ilgili şirketlerin sitesine girenler bir DNA numune paketi ve şifre alıyor. Ortalama olarak 100 ile 450 dolar arası bir ücret ödeniyor. Gönderilen paketteki çubukla ağız içinin bir bölümü kazınıyor ve çubuğun üzerindeki DNA numunesine hiç dokunulmadan gönderiliyor. Merkezde bu parça inceleniyor ve başvuranın atalarının nereden geldiği tespit ediliyor. Türklerle ilgili tüm bu genetik araştırmaların sonuçlarını yakından takip eden bir isim var: İTÜ İnsan ve Toplum Bilimi bölümü öğretim üyesi, antropolog Timuçin Binder. İşte onun bulguları: TÜRKLER ORTA ASYA'DAN GELMEDİLER Genetik araştırmaların Türklerle ilgili ortaya çıkardığı en büyük sonuç: Türkiye'de yaşayan insanların büyük bölümünün 40 bin yıl önce de bu topraklarda yaşamış olmaları. Yani Türkler 1071 yılında Anadolu'ya gelmedi hatta 40 bin yıldır buradan kıpırdamamışlar. Bu topraklara aitler, Orta Asya'dan geldiği söylenenler buralı aslında. ORTA ASYA'DAN GELENLER ÇOK AZ Orta Asya göçü oldu ama gelenlerin sayısı çok az. Gen araştırmaları bugün Türkiye'de yaşayan insanların ne kadarının Orta Asya kökenli olduğunu ortaya çıkartıyor. Bu rakam ortalama yüzde 10-15 civarında. Yani Orta Asya'dan bu topraklarda yaşayanların yüzde 10-15'i gelmiş ve nüfus yapısını da değiştirememişler. Hiç de Orta Asya'dan Anadolu'ya 'bir kısrak başı gibi uzanan' bir durum söz konusu değil. Orta Asya göçü bir efsane. Zaten gelen az sayıdaki insanın geni de çok daha kalabalık yerli toplulukların içinde kaybolmuş. Ayrıca gelenlerin Türk mü, İranlı mı veya Afgan mı olduğunu da bilmek çok zor. TÜRK GENİ DİYE BİR ŞEY YOK Genetik araştırmada etnik bir tanımlama söz konusu değil. Genetik dağılımın araştırılması Türklerin kökenlerinin araştırılması anlamına gelmiyor. Çünkü 'Oğuz geni' veya 'Türk geni' diye bir şey yok. Genetik araştırma her insanın kökeniyle veya soyunun bugüne kadar nerelerde bulunduğuyla ilgili veriler taşıyor. Türklük bizim ürettiğimiz kültürel kimlik. Aynı şekilde Yunanlılık da Ermenilik de bir kültürel tasarım ve kurgu. Türklük daha modern bir kavram ve son 200 yılın ürünü. Bugün bu topraklarda yaşayan insanların tarihi binlerce yıl önceden başlıyor. Yani herkese Türk diyemeyiz, Türklük bugünle ilgili. Kavramları biz icat ettik, herkese Türk dedik. Bizden öncekilerin kim olduğunu bilmiyoruz bile. Biz Uygurlara Türk diyoruz ama onlar kendilerine Türk demiyor. Etnik kimliklerden çıkarak bir şeylere ulaşmak çok zor. Türk olmak için Orta Asya'dan gelmek gerekmiyor. Türklük çok daha sonra oluşmuş bir kimlik. Göçle gelenler 1100'lü yıllarda "Danişmentname" adlı bir eser yazmışlar ama içinde Türk olduklarına dair tek bir kelime yok. Türk veya Türklük kelimesini ilk kullananlar yabancılar oluyor. Bir de Göktürkler kendilerine Türk demişler. ÖZBEKLERLE BAĞIMIZ YOK Gen araştırmalarında çıkan sonuç Türkiye'de yaşayanların hiç de Türkmenlere, Özbeklere çok yakın olmadığıdır. Hatta uzak da diyebiliriz. Akrabalık ilişkisi anlamında ise Türkiye'de yaşayanların biyolojik olarak Orta Asya'yla bağlantısı yok. Sadece göç eden küçük bir grubun var. Eğer illa ki kan bağı olarak tanımlamak istenirse böyle bir kan bağı da yok. ANADOLU HALKI BİZİM ATAMIZ Orta Asya'dan göç etmeyen yüzde 85- 90'ın anlatılmayan öyküsü ve öyküleri var. Orta Asya göçünden önce Anadolu'da yaşayanların bizimle ilgisi yokmuş gibi başka topluluklar olarak gösteriliyor. Bizim atalarımız olarak gösterilmiyor. Onlar vardı ancak göçle birlikte biz gelince gittiler gibi anlatılıyor. Ama bu araştırmalar bunun öyle olmadığını gösteriyor. Onlar bizim atalarımız. TÜRKİYE, İRAN VE YUNANİSTAN GENLERİ ÇOK BENZİYOR İranlılar, Ürdünlüler, Yunanlılar, Süryaniler. Türkiye ile İran arasındaki genetik mesafe Türkiye ile Türkmenler arasındaki mesafeden daha az. Bunun nedeni de Türkiye'deki insanların hep bu coğrafyada yaşamış olması. Mesela Rusya'nın denetiminde olan ve Türkçe konuşan Tuva Türklerinin Türkiye'deki insanlarla genetik bağlantısı yok. Ancak Türkiye, İran ve Yunanistan genetik açıdan birbirlerine ayrılmaz biçimde çok yakın. Renklere vurursak Türkiye, Yunanistan, İran ve Ürdün aynı rengin farklı tonları. Ama doğuya doğru geçtiğiniz anda renk değişiyor. Türkiye'de yaşayanların kökeni Ortadoğu ve Akdeniz olarak çıkıyor. Yunanlılar, Ürdünlüler, İranlılar, Süryaniler ile yakınız ve akrabayız. Ama bu kesinlikle İranlıların soyundan geliyoruz ya da İranlılar bizim soyumuzdan geliyor anlamına gelmiyor. Genetik açıdan birbirine benzer bireyler rahatlıkla farklı etnik grupların üyeleri olabilirler. Bu farklılığın kaynağı genler değil, kültürel yaklaşımlar. KÜRTLER VE ERMENİLER NE KADAR YAKIN? Kürtler de binlerce yıldır bu topraklarda. Ama bize İranlılardan ve Yunanlılardan daha uzak, Özbeklerden ise daha yakınlar. Ermenilerin durumunu tespit etmek çok zor çünkü tehcir olayı var. Ama genetik bağlantıya göre İranlılar, Yunanlılar ve Ürdünlülerden hatta Türkmenlerden bile daha uzaklar. Kaynak: Sabah / Ecevit Kılıç

1920'lilerde itilaf kuvvetlerini hep birlikte Anadolu'dan çıkarttık, hata yaptık; özür dileriz...

“Yüce Türk devletine”, Türk Kürdü olmayan bir Kürdün özrü Mehmet Sönmez/Aidiyet duygusundan yoksun, biz vefasız Kürtler, yüce Türk devletine ve aziz Türk halkına verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz...Ne 1839'da,ne 1843'te,ne 1878'de,ne 1921'de,ne 1925'te,ne 1926'da,ne 1927'de,ne 1930'da,ne 1937'de ve ne......'de öl ölbitemedik...Öldükçe çoğaldık ve cellatlarımızdan çok yaşadık,hâlâ 20 milyonuz,özür dileriz...Tarihte Selahaddin-i Eyyubi’ler,Ebu Hanife Ahmet Dineveri’ler,Abdülkadir Geylani’ler,Meleye Ciziri’ler,Feqiye Teyran’lar,Molla Gorani’ler,Ebu Suud’lar,İdris-i Bitlisi’ler,Ehmede Xani’ler,Mewlana Halid’ler,Said Nursi’ler,Cemal Süreyya’lar,Ahmed Arif’ler,Orhan Asena’lar,Yılmaz Güney’ler yetiştirdik.Kültür,bilim,sanat,din ve edebiyatta bu coğrafyaya ruh kattık,hala da iflah olmadık,özür dileriz.... 1071'de aynı dindeniz diye size kucak açtık; omuz omuza Malazgirt'te Bizans'a karşı savaştık, yanlış yaptık özür dileriz... 1514'te bizim olmayan savaşta Çaldıran'da düşmanınız olan İranlılara binlerce kayıp verdik, yanlış yaptık özür dileriz... Çanakkale'de yedi düvele karşı imparatorluk güneşi batmasın diye oluk oluk kan akıttık, Çanakkale’yi geçirtmedik, yanlış yaptık, özür dileriz... 1920'lilerde itilaf kuvvetlerini hep birlikte Anadolu'dan çıkarttık, hata yaptık; özür dileriz... Lozan'da iki devlete ne gerek var, birlikte kardeş kardeşe gül gibi geçinip gideriz dedik, özür dileriz... Ne asıl kuruculuğun nimetlerinden yararlandık ne de azınlıklar kadar hak sahibi olabildik; bu şarkı böyle olmamalıydı diye itiraz ederek de ukalalılık yaptık, özür dileriz... "Vatandaş Türkçe Konuş "kampanyasına karşın biz onurumuz olan, varoluşumuzun nedenlerinden olan Şam şekerinden daha tatlı olan anadilimizle konuştuk, her kelime için" bedel" ödedik, yanlış yaptık özür dileriz... "kuyruklu Kürt, dağ Türkü" küfürlerini lügatinize soktuk, analarınızın ak sütü gibi temiz olan dilinizi kirlettik, insanlarınızın edebini bozduk; özür dileriz... Varlıklarımızı Türk varlığına tamamen armağan edemedik,Giritlere, Mekkelere, Balkanlara, Kafkaslara ve Ortadoğu'ya sürüldük,özür dileriz... Şehirlerimizin, ilçelerimizin, köylerimizin, dağlarımızın, ovalarımızın isimlerini medenileştirmek adına değiştirdiniz, biz ısrarla ve inatla eski isimlerini kullandık, özür dileriz... Alfabenizde olmayan x,w,q harflerini çocuklarımızın isimlerinde kullandık, alfabenizin huzurunu kaçırdık özür dileriz... İçlerimizden birileri sadece fikrilerini açıkladığı için gece yarıları jitem'in kurşunlarına hedef oldu, gündemi fail-i meçhul cinayetlerle meşgul ettik; özür dileriz... Kutsal bayramımız Newrozlarda "yaşasın halkların kardeşliği "dedik, görüntü ve gürültü kirliliği yarattık, özür dileriz... Her rengin tıpkı ebruli sanatında olduğu gibi kardeşçe,uyum ve barış içinde birbirini yok etmeden yaşayabileceklerini düşündük,yanılmışız meğer;özür dileriz.....Çok özür dileriz....Ama çok özür dileriz....

Panzerlerle abluka altına alınan mahalleye çok sayıda çevik kuvvet polisi gönderildi.

Gazi Mahallesi polis ablukasında 21:07-Gazi Mahallesi'ni ablukaya alıp gösteri yapan gruba müdahale eden polis, 9 kişiyi gözaltına aldı. Gazi Mahallesi'nde bir grup gencin 'Êdî Bes e' mitinginin yasaklanmasını protesto etmek amacıyla yaptığı yürüyüşe müdahale eden polis, 9 kişiyi gözaltına aldı. Panzerlerle abluka altına alınan mahalleye çok sayıda çevik kuvvet polisi gönderildi. Gazi Mahallesi'ndeki gösteriye müdahale. 18:20-Gazi Mahallesi'nde 'Êdî Bes e' sloganları atarak yürüyüş yapan gruba polis müdahale etti. İstanbul Valiliği'nin bugün Çağlayan Meydanı'nda yapılması planlanan mitingi yasaklamasına dönük protestolar sürüyor. Gün böyu gösterilen yaşandığı İstanbul'da bir grup genç, Gazi Mahallesi'nde yürüyüş yaptı. Slogan atıp bir süre yürüyüş yapan gençlere polis panzerler ve gazla müdahale etti. Polise molotofkokteyli ile karşılık veren grup, İsmetpaşa Caddesi'nde bulunan elektrik direğini ateşe verdi. Grup ile polis arasındaki çatışma devam ediyor. İSTANBUL (DİHA)

FKB Başkanı Mesut Barzani’nin bizzat katılacağı konferansın bu hafta gerçekleşmesi bekleniyor.

‘’DÜNYA YÜKSEK ÖĞRENİM KONFERANSI BU HAFTA HEWLER’DE GERÇEKLEŞİYOR’’ 10-Dec-07 [12:35]PNA-Federal Kürdistan Bölgesi (FKB) Yüksek Öğrenim ve Bilimsel Araştırmalar Bakanı Dr.İdris Hadi, FKB Başkanlığı Divanı Başkanı Dr. Fuad Hüseyin ve beraberindeki Hollandalı bir heyeti kabul etti. Dün yapılan görüşmede, Kürdistan Bölgesi’ndeki yüksek öğrenimin durumu tartışıldı. Görüşmede, Kürdistan Bölgesi’ndeki üniversitelerdeki gelişmelerin yanısıra Hewler’de bu hafta gerçekleşmesi beklenen Dünya Yüksek Öğrenim Konferansının öneminden bahsedildi. FKB Başkanı Mesut Barzani’nin bizzat katılacağı konferansın bu hafta gerçekleşmesi bekleniyor. Konferansa dünyanın en iyi üniversitelerinin yanında çok sayıda ünversitenin temsilcilerinin katılması bekleniyor.