Washington'da 29 Ekim'de "Barzani resepsiyonu"

BAŞKAN BARZANİ: “TÜM KOMŞULARIMIZLA İYİ İLİŞKİLER İSTİYORUZ”barzani     

31-Oct-08 [13:7]
PNA-ABD Başkanı George W.Bush’un resmi davetlisi olarak Washington’da bulunan Federal Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani, tüm komşu ülkelerle iyi ilişkiler içinde olmak istediklerini söyledi.

Kürdistan Bölgesi Hükümetinin Washington Temsilcisi Kubat Talabani’nin Başkan Barzani’nin onuruna dün verdiği resepsiyonda konuşan Başkan Barzani, tüm komşu ülkelerle iyi ilişkiler içinde olmak istediklerini söyledi.

Resepsiyona, Richard Perle, Eski ABD Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz, Paul Bremer, ABD'nin eski Bağdat Büyükelçisi ve şimdiki BM Daimi Temsilcisi Zalmay Halilzad ve diğer bazı Amerikalı yetkililer katıldı.

Resepsiyonda bir konuşma yapan Başkan Barzani, Amerikalılara, Irak’ı diktatörlükten kurtardıkları için teşekkür ederek, Kürdistan Bölgesi’nin ne kadar güvenli ve istikrarlı bir Bölge olduğunu şu örneklerle verdi:

“Kürdistan’da görev yapan hiçbir Amerikan askerinin hiçbir şekilde kanı akmadı. O kadar ki, trafik kazasında bile Amerikalıların kanları akmadı”.

Başkan Barzani, resepsiyondaki konuşmasında, tüm komşu ülkelerle iyi ilişkiler içinde olmak istediklerini belirtti.

Komşu ülkelerle en iyi ilişkileri sağlamak için çalıştıklarını belirten Başkan Barzani, Kürdistan Bölgesi’nin Kürt, Arap, Türkmen herkese açık bir Bölge olduğunu kaydetti.

Resesiyondaki konuşması sonrası, Türkiye’de yayın yapan Hürriyet gazetesinin “Türkiye’ye, Türk halkına mesajınız nedir?” sorusuna cevap veren Başkan Barzani, “Türkiye’ye dostluk ve barış mesajı gönderiyorum” dedi.

Hürriyetin, “Türkiye, sizden PKK konusunda da mesaj bekliyor. PKK konusunda ne diyorsunuz?” sorusuna da Başkan Barzani, “Hepimiz, akan kanı durdurmak için birlikte çalışmalıyız. Akan kanın kimseye faydası yok” dedi.

Başkan Barzani, ziyareti çerçevesinde ABD Başkanı Bush başta olmak üzere Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı  Stephen Hadley ve Washington Post gazetesinin yazar kadrosuyla bir araya gelmişti.


Hurriyet’e ait haber:


barzane Ankara’daki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı “resepsiyon karmaşasına” bir “katkı” da Washington’dan; ABD’ye resmi ziyarette bulunan Iraklı Kürt lider Mesud Barzani, Washington’da resepsiyon vermek için, 29 Ekim’i seçti.

Washington’un en gözde otellerinden Fairmont’ta Barzani onuruna verilen resepsiyonda Türkiye’nin Washington Büyükelçiği'nin verdiği resepsiyonla aynı saatlere denk geldi. Türk elçiliğindeki resepsiyon Washington saati ile 17.00’de başladı, ve 20.30’a kadar sürdü. Barzani resepsiyonunun başlama saati de 18.30’du.

HANGİ RESEPSİYONA KİM GİTTİ?

Resepsiyon saatleri çakışınca, “ABD tarafından kim hangi resepsiyona gitti?” sorusu da en çok merak edilen konu haline geldi. Türkiye Büyükelçiliğindeki resepsiyonda göze çarpanlar, ABD’nin Ankara’da görev yapan eski Büyükelçileri Mark Grossman ve Robert Pearson ile, Ankara’ya yeni atanan Amerikan Büyükelçisi Jim Jeffrey oldu. Jeffrey, resmen Ankara Büyükelçisi olarak atandı. Ancak yeni görevine başlamak için Başkanlık seçimlerinin sonucunu bekliyor. Halen de, ABD Başkanı George Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanlığını yapan Steven Hadley’in yardımcısı olarak çalışıyor.
Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin oğlu Kubat Talabani’nin evsahipliği yaptığı, Barzani onuruna verilen diğer resepsiyonda ise göze çarpanlar “eski tüfek neo-conlar” oldu.

 

Türkiye’nin “karanlıklar prensi” olarak tanıdığı, Irak işgalinin baş savunucularından Richard Perle, işgalin başladığı dönemdeki ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz, işgal sonrasında Başkan Bush’un bizzat atadığı Irak’taki ilk Amerikan sivil temsilcisi Paul Bremer, kısacası “Irak savaşını çıkaran Amerikan ekibinin tümü” resepsiyondaydı.
Resepsiyonda, yine işgalin başlamasından hemen önce Saddam Hüseyin muhaliflerini örgütlemekten sorumlu olarak çalışan, işgal sonrasında ise ABD’nin Irak Büyükelçisi olarak atanan Zalmay Halilzad da vardı. Halilzad, halen ABD’nin BM nezdindeki Büyükelçisi olarak görev yapıyor. ABD sistemine göre, BM Büyükelçisi “Başkan’ın iç kabinesi” içinde yer alır. Dolayısıyla devlet hiyerarşisindeki yeri “Bakan” görevine eş düşer.
Bu açıdan bakınca, Barzani resepsiyona ABD’nin “bakan” düzeyinde bir katılımı olurken, Türkiye resepsiyonda Amerikan yönetiminin aynı şekilde temsil edilmemesi dikkat çekti.

BARZANİ’DEN “DOSTLUK” MESAJI
Barzani resepsiyonda herkesle tek tek ilgilendi. Ancak tüm konuşmalarını, kendisiyle konuşan kişi eğer Arapça ya da Kürtçe hitap etmiyorsa, tercüman aracılığıyla yaptı.
Resepsiyonda bir konuşma yapan Barzani’ye, konuşması sonrası yaklaşıp, soru sorma fırsatı bulduk. Ancak önce yanıt vermemeyi tercih etti.
Ardından, “Türkiye’ye, Türk halkına mesajınız nedir?” deyince, çevirmen aracılığıyla, “Türkiye’ye dostluk ve barış mesajı gönderiyorum” yanıtı geldi.
İlk yanıt gelince, tabii ısrar etmek de farz oldu.
Bu kez, biraz daha ileri gidip, “Türkiye, sizden PKK konusunda da bir mesaj bekliyor. PKK konusunda ne diyorsunuz?” diye sorunca, buna yanıt olarak doğrudan PKK’nın adını anmamayı tercih etti. “Hepimiz, akan kanı durdurmak için birlikte çalışmalıyız” dedi ve ekledi;”Akan kanın kimseye faydası yok…”
Bu cümlenin ardından ısrarımıza rağmen, başka ayrıntı gelmedi. Son bir hamle ile, bir soru daha sorduk; “Ankara’ya gelmeyi düşünüyor musunuz?”
Bu “ayaküstü” röportajda bu soruya da yine ancak tek cümlelik bir yanıt aldık;
“Şartlar uygun olduğunda, Ankara’ya gelmek isterim, inşallah…”

“KÜRDİSTAN’DA TEK BİR AMERİKAN ASKERİNİN KANI AKMADI”

Barzani, resepsiyonda kısa da bir konuşma yaptı. Amerikalılara, Irak’ı “diktatörlükten kurtardıkları” için teşekkür eden Mesud Barzani, Kuzey Irak’ın “ne kadar güvenli ve istikrarlı bir bölge” olduğunu ise, şu çarpıcı örnekle verdi;
“Kürdistan’da (Kuzey Irak’ı kastediyor) görev yapan hiçbir Amerikan askerinin hiçbir şekilde kanı akmadı; O kadar ki, trafik kazasında bile Amerikalıların kanları akmadı…”
Konuşmasında Türkiye’ye ya da PKK terörüne hiç değinmeyen Barzani, sadece “tüm komşularımızla iyi ilişkiler istiyoruz” dedi. Barzani, Irak Kürdistanı’nın “Türkmen, Kürt, Arap, herkese açık bir bölge olduğunu” da söyledi.
KUBAT TALABANİ: BENİ TÜRK RESEPSİYONUNA ÇAĞIRMADILAR

Barzani ABD programı gereği Washington’da yaklaşık bir hafta kalacak. Peki neden, bu bir haftalık süre içinde, Barzani onuruna verilen resepsiyon, Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli günü, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile aynı güne denk getirildi? Tesadüf müydü, yoksa planlanarak mı yapılmıştı?
Bu soruyu da, resepsiyonun “ev sahibi” olan, Kubat Talabani’ye yönelttik.
Kubat, Kuzey Irak’taki Kürt gruplardan diğerinin lideri olan, şu anda da Irak Devlet Başkanlığı görevini yürüten Celal Talabani’nin oğlu. Şu anda, sadece babasının partisini değil, “tüm Kuzey Irak’ı” Washington’da temsil ediyor.  
Kubat Talabani, Barzani’nin resepsiyonu için seçilen gün konusundaki soruya “yeminler ederek” yanıt veriyor;
“29 Ekim’in Türkiye’nin Bayramı olduğunu düşünemedim. Başkan Barzani’nin programındaki en uygun akşam 29 Ekim akşamıydı. Özellikle seçmedik, program nedeniyle bu gün olması gerekiyordu…”
Kubat Talabani’nin, biz resepsiyondan ayrılırken söylediği sözler ise çok ama çok çarpıcıydı:
“Zaten Türkiye Büyükelçiliği de beni 29 Ekim resepsiyonuna davet etmedi. Lütfen haberinizde bunu özellikle yazın. Bu durumda, Başkan Barzani’nin resepsiyonunu planlanker, aynı gün Türkiye’nin de resepsiyonu olduğunu nereden bilebilirdim ki..”
Böyle bir açıklama gelince sormadan olmaz;
Peki Kubat Talabani, kendi resepsiyonuna Türkiye Büyükelçiliği’nden birini davet etmiş miydi? Yanıt bu kez net oldu;
“Evet davet ettim. Ancak davet ettiğim diplomat bana çok kibar bir mesaj atarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin de aynı gün resepsiyonu olduğunu, bu nedenle katılamayacağını bildirdi…” Zeynep Gürcanlı-Hurriyet


DZEYİ: ‘’BAŞKAN BARZANİ’NİN PROĞRAMINDA TÜRK HEYETİ İLE GÖRÜŞME YOK’’    

31-Oct-08 [11:46]
sefin dizayi dzeyi PNA-Kürdistan Demokrat Partisi (PDK) Dışilişkiler Sorumlusu Sefin Dzeyi, Türkiye heyetinin ABD ziyaretinin Kürdistan Bölgesi (FKB) Başkanı Mesut Barzani’nin ABD ziyaretine denk gelmesinin sonucunda yapılan yorumlar hakkında Kürdistan TV’ye yaptığı özel açıklamada, Türk heyetinin ABD’ye gitmesinin ABD ile ilişkileri olan Türkiye hükümetinin bir proğramı olduğunu söyleyerek bunun güya Kürt tarafı ile Türk tarafı arasında görüşme olacağı yönünde bahsedilen görüşmenin ne Kürdistan Bölge Başkanı’nın programında, ne de onların programında olduğunu söyledi.

Dzeyi, program dışı olarak Kürdistan Bölgesi Başkanı ile görüşmek için talep olmasının olumsuz bir yönünün olacağını düşünmediğini söyledi.

Türkiye’nin, ABD’nin şemsiyesi altında Başkan Barzani ile görüşmek için ABD’yi seçip seçmediğine ilişkin Dzeyi, “Hayır, ABD şemsiye altında değildir. İki komşu olarak ilişkilere ihtiyacımız var. Bu ilişkiler de zamanında olmuştur. 2003 yılından sonra  bazı engeller uğrayan bu ilişkilerin yeniden kurulmasının karşılıklı çıkar temelinde olduğu doğrudur. Biz, genel ofis olarak geçmiş yıllarda görüşmeler için Ankara’yı ziyaret ettik. Ancak liderlik düzeyinde Başbakan Neçirvan Barzani, 1 Mayıs 2008’de Bağdat’ta Türk heyeti ile bir görüşme gerçekleştirdi. Heyetle daha sonra Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani de bir görüşme gerçekleştirdi. Bununla beraber ABD ve İngiltere tarafı aramızda doğrudan görüşmelerin olması için herzaman ısrar ediyordu. Sorunları doğrudan ve diyalogla çözebilmesi için görüşmelerin gerekli düzeyde olması gerektiğine inanıyorlardı’’ dedi.

Türkiye Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un ülkesinin Başkan Barzani ile doğrudan görüşmelerini olumlu olarak nitelemesine Kürdistan Bölgesi Hükümetinin bu tutuma nasıl baktığı hakkında Sefin Dzeyi, “Şüphesiz Türk ordusu önemli bir kurumdur. Çünkü bölgedeki durum ve Türkiye’nin dış siyaseti üzerinde doğrudan etkisi vardır. Bir süre önce açıkça Kürdistan Liderliği ile hiçbir şekilde müzakerelerin yapılmamasından bahsediyorlardı. Eğer Türkiye hükümeti de müzakere yapmak isterse böylece kendisi karar verebilir. Ancak ordu bu sürecin bir parçası olmaz. Şuanda sergiledikleri tutum şüphesiz iyi ve olumludur. Türkiye ordusu çok defa PKK sorununun sadece askeri tarafla çözülemeyeceğinin sinyalini veriyordu. Diplomatik, ekonomik ve diğer açılımlara da gerek var. Bu iyi bir tutum. Madem ki ordu destekliyor o zaman bu Türkiye hükümetinin de üzerine düşer. Öyle bir siyaset hazırlanmalı ki sorunlar diyalogla çözüme kavuşturulabilsin. Kürdistan Bölgesi bütün dostluk ilişkilerini olumlu karşılıyor.”dedi.

Türkiye hükümetinin bölgedeki geşlişmeler ve Yeni Irak’taki Kürdistan liderliğinin konumu karşısındaki değişikliği konusunda da Dzeyi, ‘’Türkiye hükümeti duruma şuanda daha gerçekçi  bir şekilde bakıyor. Kürt ve Kürdistan siyasi güçlerinin Irak’ı özgürleştirme sürecinde etkili rolleri var. Liderlerimiz Bağdat’ta Irak’taki yeni siyasi ve yeniden yapılandırma sürecinde önemli bir rol üstlenmiştir. Başkan Barzani’nin son Bağdat ve ABD ziyareti ardından ortaya çıktı ki mevcut sorunları değerlendirmek ve çözüm yolunun bulunması için Başkan Barzani’nin tam desteğine ihtiyaç var.” dedi.

Dzeyi açıklamasında, bugüne kadar Türk yetkilerle yapılan müzakerelerde hiçbir gizli gündemin  görüşülmediğini, müzakerelerin tamamen açık bir şekilde yapıldığını belirterek, ikili görüşmelerin de eskiden olduğu gibi adım adım üst düzeye ulaşmasını beklediklerini kaydetti.