HOLLYWOOD’TAN BİR HEYET HALEPÇE’Yİ ZİYARET ETTİ

halepce halapja PNA-Seryas Ali/Halepçe: Bugün öğlenden önce Hollywood’tan oluşan bir heyet Federal Kürdistan Bölgesi (FKB)Hükümetinin ABD’deki Kültür ve Sanat Müdürlüğü’nün Temsilcisi Necat Abdullah ile beraber Halepçe şehrini ziyaret etti.

Kürdistan saatiyle bugün 11:00 sularında FKB Hükümetinin ABD’deki Kültür ve Sanat Müdürlüğü Temsilcisi Abdullah ile birlikte Halepçeyi ziyaret eden Hollywood heyeti Halepçe Belediye Başkanı ile şehir idare kurumları tarafından karşılandı.

Hollywood heyetinin ziyaretiyle ilgili bir açıklama yapan Abdullah, heyetin başkanının Hollywood’un Uluslararası Sinema Temsilcisi Ohrt Hi Camra olduğunu belirttti ve heyetin Kürdistan ziyaretinin Kürtlerin başta Halepçe soykırımı olmak üzere uğradığı çeşitli zulüm ve felaketlerini konu alan filmleri yapma amacı taşıdığını kaydetti.

KURDISH CINEMA Hollywood

FKB Hükümetinin Amerika’daki Kültür ve Sanat Müdürlüğü Temsilcisi Abdullah, ayrıca, Hollywwod yapımı Kürdistan durumu hakkında uluslararası bir filmin yapacağını söyledi. Hollywood heyeti, Halepçe şehitleri ve anıtını da ziyaret etti.

KÜRDİSTAN MİLLİ FUTBOL TAKIMI İLK ANTRENMANINI YAPTI

kurdistan milli takimi kurdistanspor

2008 viva world cup 2008 PNA-Federal Kürdistan Bölge Hükümeti, dünyada devletleri olmayan halkların milli takımlarının mücadele vereceği VIVA Dünya Kupası için İsveç’e gönderdiği Kürdistan Milli Futbol Takımı dün akşam saatlerinde ilk antrenmanını yaptı.

Kürdistan Milli Takımı her iki senede FIFA bünyesinde olmayan uluslar için organize edilen VIVA Dünya Kupasına katılmak için geçen Pazartesi günü İsveç’in başkenti Stockholm’daki Uluslararası Arlenda Havaalanı’na gelerek, Kürdistan Bölgesi Hükümeti Gençlik ve Spor Bakanı’nın Temsilcisi, Kürdistan Hükümetinin Kuzey Avrupa’daki Temsilcisi, Yardımlaşma Komitesi ve Avrupa’daki siyasi Kürt tarafları tarafından sıcak bir şekilde karşılandı. Kürtler'i temsilen kadın ve erkek futbol takımları turnuvada top koşturacak. 

kurdistan faKürdistan Milli Takımı dinlendikten sonra dün ilk antrenmanını Teknik Direktör Süleyman Ramazan yönetiminde gerçekleştirdi. 2008 VIVA dünya kupasında Kürtleri temsil edecek Milli Takımımız çalışmalarını hızla sürdürüyor. Milli Takımda, Kürdistan Bölgesi’nde 17 ve Avrupa birinci liglerinde top koşturan 9 fotbolcumuz yer alıyor. 

7-13 Temmuz tarihleri arasında İsveç'in Gallivare kentinde düzenlenecek turnuvaya Kürdistan, Samiland, Padania, Provence ve Suryoye futbol takımları katılacak. Maçlar Gallivare ve Malmberget stadyumlarında oynanacak.Kurdistantv 

Turnuvanın açılış maçı Gallivare Stadyumunda son şampiyon Samiland Milli Takımı ile Kürdistan Milli Takımı arasında oynanacak. Tek grupta yapılacak maçlar sonucunda ilk  takım şampiyonluk için final maçı oynayacak.

7 Temmuz saat 23:00’da Kürdistan ile Samiland arasında oynanacak maç KürdistanTv’den naklen yayınlanacak. Turnuvaya kadın futbol takımları alanında ise sadece Samiland ve  Kürdistan takımları katılım gösterecek.

Abant'ta Kürt sorunu tartışılacak

abant platformu kurt sorunu Abant Platformu'nun 13. toplantısı için geri sayım başladı. Cuma günü toplanacak platformun ana gündemi ise Kürt sorunu.
''Abant Platformu''nun 13. toplantısı, 4-6 Temmuz tarihlerinde, Bolu Abant Palace Otelde yapılacak. Platform bu yıl Kürt sorunu ve çözüm yollarını ele alacak. ''Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak'' konulu iki gün sürecek toplantının düzenleme kurulu, sosyolog yazar Ali Bulaç, siyaset bilimci, yazar Prof. Dr. Mümtazer Türköne, emekli hakim, albay Dr. Ümit Kardaş, araştırmacı-yazar Altan Tan, Abant Platformu Genel Sekreteri Salih Yaylacı'dan oluşuyor.

4 Temmuz Cuma günü Prof. Dr. Mete Tunçay'ın açılış konuşmasıyla başlayacak olan toplantının ilk oturumunda, ''Tarihi Arka Plan, Ortak Miras Ve Geleceğin Keşfi'' konusu ele alınacak.

Prof. Dr. Naci Bostancı'nın oturum başkanlığını yapacağı bölümde, Ali Bulaç ''Tarihi Arka Alan'', Sadık Yalsızuçanlar ''Türk, Kürt, Fars ve Arap Edebiyatında 'Birlik' Teması'', Yrd. Doç. Dr. Necdet Subaşı ''Anlamak İçin Yeni Bir Dil Kurmak'' başlıklarıyla konuşma yapacak.

Öğleden sonraki bölümde ise Prof. Dr. Eser Karakaş'ın başkanlığında yapılacak oturumda ''Dünya Pratiği: Karşılaştırmalar Ve Modeller'' adı altında, Prof. Dr. Levent Köker ''Kürt Sorunu Açısından Kişi, Grup ve Kültürel Haklar Konusu'', Dr. Şahin Alpay ise ''Dünyanın Dersleri'' konu başlıklarında konuşacak.

5 Temmuz Cumartesi günü Prof. Dr. Mehmet Altan'ın oturum başkanlığında yapılacak ''Geçmişin Muhasebesi'' adlı bölümde de Doç Dr. Kemal Sayar ''Biz ve Onlar: Kürt Sorununda Psikolojik Dinamikler'', Prof. Dr. Mümtazer Türköne ''Kürt Siyasetinin Eleştirisi'', Ümit Fırat ise ''Türk Siyasetinin Eleştirisi'' konularında konuşma yapacak.kurt turk sorunu

Toplantıların ''Arayışlar Ve Çözümler'' başlığını taşıyan son oturumunun başkanlığını ise Mustafa Karaalioğlu yapacak. Bu bölümde ise Mustafa Akyol ''Çözüm Dilinin Oluşmasında Medyanın Rolü'', Ahmet Altan da ''Gelecek Perspektifi: Ne Yapmalı?'' konularında görüşlerini dile getirecek.

6 Temmuz günü ise toplantıların sonuç ve değerlendirme oturumu yapılacak.
Abant Platformu yetkilileri, daha önce yaptıkları açıklamada, toplantının ''Kürt Sorunu''nu tartışmak üzere 27-29 Mart tarihlerinde Diyarbakır'da yapılacağını, ancak ülkenin içinden geçtiği siyasi şartlar dolayısıyla programın ertelenerek, 4-6 Temmuz tarihlerinde Abant'ta düzenlenmesine karar verildiği açıklanmıştı.

  • 1998 yılından bu yana Türkiye'de toplanan Abant Platformu, birikimini Türkiye'nin önemli ilişkiler içinde bulunduğu merkezlere de taşıyarak, Nisan 2004'te Washington D.C'de, Johns Hopkins Üniversitesinin iş birliğiyle ''İslam, Demokrasi ve Laiklik: Türkiye Deneyimi'', Aralık 2004'te Brüksel'de Avrupa Parlamentosunda, Leuven Üniversitesinin iş birliğiyle ''Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne Giriş Sürecinde Kültür, Kimlik ve Din'' konulu toplantıları yapmıştı.Internethaber

Küllenmeyen yangın: Sivas Katliamı

www.gundemonline.netSivas'ta 4. Pir Sultan Abdal Etkinlikleri'ne katılmak üzere 30 Haziran 1993madimaksivaskatliami tarihinde, ozanlar, yazarlar ve sanatçılardan oluşan yüzlerce kişi otobüslerle Ankara'dan Sivas'a hareket etti. Etkinliğin birinci günü, halkın ilgi ve coşkusuyla noktalandı. Etkinliğin ikinci günü ise 2 Temmuz günü saat 10.00'da başladı. Program sürerken bazı cami önlerinde ve yakınlarında birtakım gruplaşmalar yaşandı ve bir saldırı olabileceği haberi fısıltı halinde kente yayıldı. Aynı gün kent merkezinde 'Müslüman kamuoyuna' başlıklı el bildirileri dağıtıldı. Bildirilerde şu ifadeler yer alıyordu: 'Gün, Müslümanlığımızın gereğini yerine getirme günüdür. 'İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. Kafirler de tağut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır.' ( Nisa:76)'

Etkinliklerin 2. gününde Sivas'taki sağ eğilimli yerel basın da, halkı tahrik edici başlıklarla bezenmiş haberler yayınladı. Camilerin tıklım tıklım dolduğu 2 Temmuz'da, saat 13.30'da ise saldırı başladı. Sayıları 15 bini bulan saldırganlar, şeriat istemlerini ve sloganlarını haykırarak, etkinliğe katılmak üzere gelen yaklaşık 150 sanatçı, yazar, ozan ve aydının kaldığı Madımak Oteli'ne yöneldi. Saldırı üzerine güvenliğin daha kolay sağlanacağı düşüncesiyle otele gelenler tedirgin oldu. Otelin önünde az sayıda bulunan polis ise, saldırganlara 'Dağılın, yapmayın' demekten öte bir müdahalede bulunmadı. Tehlikenin farkına varan oteldekiler telefonla Sivas Valisi'ni, Emniyet Müdürü'nü ve diğer yetkilileri arayarak önlemlerin artırılmasını istedi. Bununla da yetinmeyerek, telefonla Ankara'da bulunan Başbakanı, Başbakan Yardımcısı'nı, İçişleri Bakanı'nı, parti liderlerini ve milletvekillerini arayarak can güvenliklerinin sağlanmasını istedi. Ulaşılan her yetkili, 'Korkmayın, her türlü önlem alınmıştır' yanıtını verse de gelişmeler bunun tam tersini gösterdi.sivas madimak

Otele sığınmış yüzlerce kişi, pencerelerden saldırganların oteli yakmaya çalıştığını izleyerek korku içinde beklemeye başladı. Yangın oteli tamamen sardı. 8 saattir kurtarılmayı bekleyenlerin umudu tükenmeye başladı. Artık ölümün çok yakınında olduklarını biliyor ve ondan kurtulmanın yollarını arıyorlardı. Cinnet halindeki kalabalık ise, ölüm haberlerini bekleyerek, otelden gelen yanmış insan eti kokusunu ciğerlerine çekerken, Ankara'daki bakanlar ve yetkililer de kokteyllerde kadeh kaldırıyorlardı.madimaksivaskatliami2

Böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı Süle yman Demirel, 'Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz' diyerek ilgilileri uyarıyordu. Demirel'in halktan kastı ise oteli kuşatan saldırgan güruhtu. Başbakan Tansu Çiller ise, 'Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir' diyordu. İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu da, otele yapılan saldırıyı, 'Aziz Nesin'in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir' şeklinde değerlendirdi.

Devlet yetkililerinin açıkça taraf tutmaları, güvenlik güçlerinin ilk soruşturmasını da etkiledi. Saldırganları avukat kimliği ile dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan savunuyordu. Karar birçok kez bozuldu ve tekrar tekrar DGM'ye geldi. Ama 37 kişinin katledilmesine, 60 kişinin ağır yaralanmasına, onlarca arabanın yakılmasına neden olan katliamın asıl düzenleyicileri ve katliamda kusuru bulunan sorumlular ortaya çıkarılmadı.

37 insanın diri diri yakıldığı Madımak Oteli'nin yerinde şuan bir et lokantası bulunuyor. Otelin müze yapılmasına AKP karşı çıkıyor.

Tanıklar anlatıyor

  • İlham Cem Erseven: 1992 yılında Pir Sultan Abdal Derneği'ne üye oldum ve semah hocalığını yaptım. Sivas'a gittiğimizde meczup kılıklı biri 'Sizi yakacaklar, şeytanlar, kafirler' diyerek bir şeyler söyledi. Üzerinde durmadık. Kültür merkezine eşyalarımızı bıraktık. Öğleden sonra kapalı spor salonunda gösteri yaptık. Panel ve söyleşi yapıldı. Akşam saatlerinde semah gösterisi yaptık. Katılım iyiydi. İlk gün bir şey olmayınca rahatladık. Ertesi gün, yine Buruciye Medresesi'nde etkinlikler vardı. Yazarlar kitaplarını imzalıyordu. Can Şenliği etkinlik yaptı. Bir ara bir komiser geldi, ezan okunurken 'Davul çalınmaz' diyerek şenliği engelledi. Sonra bir muhabir geldi Aziz Nesin ile tahrik dolu bir röportaj yaptı. Sonra baktık hava gittikçe elektrikleniyor, biz de oradan çıkmak zorunda kaldık. Cıbıldak Parkı'nda insanlar namaza durmuştu ve bize öldürecek gibi bakıyorlardı. Önce lokantaya gidip yemek yedik. Sonra otele gittik. Otelin önünde bir grup çocuk toplandı, slogan atıyorlardı. Sonra Hükümet Konağı'na doğru yöneldiler. 'Cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak', 'Vali istifa', 'Sivas Azize mezar olacak' sloganları atılıyordu. Sloganlar gittikçe artmaya başladı. Grup kalabalıklaşmaya başladı ve otele yöneldiler. Sonra Aziz Nesin Madımak'ta diye oraya geldiler. Oteli taşlamaya başladılar ve tedirgin olduk. Aziz Nesin, Asım Bezirci, Arif Sağ, dernek yöneticileri biraraya geldi ve durum değerlendirmesi yaptı. Ankara arandı, Nesin, Erdal İnönü ile görüştü. Arif Sağ milletvekillerini arıyordu. Dışarı çıkma şansımız yoktu. Bu arada kadınları korumak amacıyla üst katlardaki koridorlarda kaldık. Erkekler alt katlarda barikat kurarak beklemeye başladı. Bir ara, üst katlara çıktık. Meydana baktık. Askeri bir cip geldi içinden askerler indi. Ancak hiçbir şey yapmadılar. Otelde kimse konuşmuyordu. Herkes tedirgin ve kimse ne olacağını kestiremiyordu. Biz yukarıdayken aşağıda çatışma olmuş. Barikattakiler gelenleri püskürtmüş. Önden 'Hadi toparlanın çıkıyoruz' diye bir ses duydum. Ben de polislerin gelip kalabalığı dağıttığını düşündüm. Bunun üzerine odamdan kameramı almak istedim. Tam odama girerken, 'İmdat yanıyoruz kurtarın bizi' diye bir çığlık sesi duydum. Çakıldım kaldım. Daha sonra sesler kesildi. Bir süre kıpırdayamadım. Daha sonra koridora doğru yürüdüm. Bu sesler üzerine koridora doğru yönelmeye başlarken büyük bir duman bulutuyla yüz yüze geldim. Tekrar odaya döndüm ve kapıyı kapattım. İrade dışı mendilimi ıslatarak ağzımı kapattım. Bir kez daha kapıya yöneldim, kapıyı açtım 'Bu tarafa gelin' diye bağırdım. Terlemeye başladığımı hissederek geri döndüm. İlk defa o zaman öleceğimi düşündüm. Sonra 'Öleceğim ama öyle pisipisine ölmeyeyim' diyerek pencereye yöneldim. Biraz aralayarak havayı soludum. Sesler geliyordu. 'Burası ikinci kat buradan girebilir miyiz' diye tartışıyorlardı. Ben eylemciler olabileceğini düşünerek, tekrar pencereyi kapattım. Bir daha koridora çıktım. Sesleniyorum birileri var mı diye. Ateş bir koridoru aydınlatıyor, çekilince koridor karanlığa gömülüyor. Ama dumandan ilerleyemiyordum. Ayağım birine takıldı, baktım, Asaf Koçak. Nabzını yokladım, eğer yaşıyorsa pencerenin dibine çekmek istiyordum. Baktım hayat belirtisi yok. İkincisine yöneldim o da yaşamıyordu. Kim olduklarını hatırlamadığım iki kişiyi pencerenin dibine sürükledim. Ama yaşayıp yaşamadıklarını bilmiyorum. Yan taraftan havalandırma boşluğundan kurtarın diye bir ses duydum. Öğrencilerimden biri yalvararak yardım istiyordu. Yukarıdan seslendim. Bir şey bulup sarkıtmamı istediler. Çarşafları bağlayarak sarkıttım. Birsen tutundu tırmanmaya çalıştı ama gücünü yitirdiği için çıkamadı. Tekrar odama gittim. Kurtulma arayışında iken elime su damladı. İtfaiyenin geldiğini düşündüm koridora yöneldim iki polis ile karşılaştım. Polise neden zamanında müdahale etmediklerini sordum. Hiçbir şey söylemediler. Bu arada koridorda olanların nabzını yoklamaya çalışıyordum. Dışarı çıktığımda korkunç bir sessizlik vardı. Cesetleri merdiven altlarına yığmışlardı. Cesetleri tanıyamıyordum. Hatırlıyordum ama kabul edemiyordum. Bizi karakola götürmüşlerdi. Karakolda otele gitmek istediğimi söyledim. Önce şaşırdılar. Sonra isteğimi kabul ettiler. Yanıma birini verdiler ve otele gönderdiler. Jandarma oteli sarmıştı. İçeri girdim. Otel bütünüyle yanmıştı. Ben çantalara yöneldim ve fotoğraf makineleri ile kameraları aradım. Ama hiçbir şey yoktu. Tekrar Emniyet Müdürlüğü'ne götürdüler, oradan da bizi helikopterle Ankara'ya gönderdiler. Ben 12 öğrencim ile gittim. Öğrencilerimden 9'unu kaybettim. Birsen, Nuray ve Elif ile geri döndüm. Katliamdan sonra psikolojik travma geçirdim. Sonra Milli Eğitim Müdürlüğü beni Sivas'a gittiğim için sürgün etti. Sivas benim için, gericilik simgesi, yobazlık simgesi olarak kaldı. Olaydan bu yana Sivas'a gitmeme kararı aldım. O öğrencilerimin fotoğraflarına bakamıyorum. Yüreğimdeki bir acıdır Sivas.madimakkatliamanma1
  • Haydar Ünal: Öğle yemeğini yiyen otele geldi. Çünkü dışarıda, bireysel saldırılar olabilir diye insanları korumak için otele yerleştirdiler. Olaylar yatışır, etkinlikler devam eder diye düşünülüyordu. Ama saldırılar gittikçe devam etti. Bu organizasyonun içinde Kültür Bakanlığı da yer alıyordu. Kameramanları ve görevlileri organizasyonda yer alıyordu. Otel bizim için sığınma yeri idi. Ön tarafa asma katın altında kasalarla barikat kurduk. Camları kırıyorlardı, taşlar atılıyordu. Benzinle bezleri tutuşturup otele atıyorlardı. Bir kısmını geri atmaya çalıştık. Akşam üzeri otelin elektrikleri kesildi, nasıl olduğunu anlayamadık. Işıklar söndüğünde içeriye kasklı polisler geldi, içeriyi kontrol edip geri çıktılar. Hiçbir kurtarma girişimleri olmadı. Çıktıklarında 'İçinizde polis kaldı mı' diye seslendiler. Bu arada otel tutuşmaya başladı. İçlerinde bir panik ve hezeyan meydana geldi. Asma kat tutuştuğu için yukarıda olanlar aşağı inemedi. Otelin arkasındaki havalandırma boşluğuna bazıları indi. Ama orada da insanlar boğuldu. Daha sonra Aziz Nesin'in koruması olan komiser Mehmet'in Büyük Birlik Partisi'ni açtırarak oraya insanları taşıdığını öğrendik. Ben kolumdan yaralandım. Oteldeki insan sayısını bilmiyorduk. Herkesin kurtulduğunu düşünüyorduk ya da öyle umuyorduk. Vahşetin içinde ince mızıka sesi geliyordu. Dramatik bir melodi çalıyordu. Sonra öğrendik ki, karikatürist Asaf Koçak durumumuzu anlatan bir melodi ile mızıka çalıyordu. Eli kalemden başka bir şey tutmamış aydınların elinde sopa vardı. Çaresizce kendilerini savunacaklarını düşünüyorlardı. Yeni bir çocuğum olmuştu. Onun gözlerini hatırladım ve o güçle kendimi attım balkona. Dehşet ortamıydı. İnanılmaz bir koku vardı içeride. Bu olayı yaşadıktan sonra çok ciddi psikolojik travmalar geçirdik. Polisin gözlerinin önünde otel ve onunla birlikte insanlar yakıldı. Aradan geçen 15 yılda hiçbir şey yapılmadı. Sivas olayı organize bir olaydır.
  • Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Derneği Başkanı Ercan Geçmez: O insanlar Pir Sultan'ı anmak için oradaydı. 15. yıldaki anma etkinliklerinin daha anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Şimdi kimin sorumlu olduğu yeni yeni ortaya çıkıyor ve bu işin ne kadar derin olduğunu görüyoruz. Katliamda önce, Sivas'ta toplananlar, bildiri dağıtanlar, kendi içlerinde yaptıkları toplantılarda, haftalar öncesinden devletin bunlardan haberdar olduğunu görüyoruz. Valinin, komutanların haberdar olduğunu ve Belediye Başkanı'nın bizzat olayın içinde olduğunu, bazı sorumluların daha sonra İstanbul Belediyesi'nde çalıştırılarak korunduğunu görüyoruz. Sivas demokrat bir yerdi, bütün kesimlerin bir arada yaşadığı topraklardan biriydi. 15 yıl sonra görüyoruz ki bunun zararlı olduğunu düşününler bunu yapmıştır. Şimdi dinci kesimlerin Sivas'a hakim olduğunu görüyoruz. Bunu yapanlar amaçlarına ulaştılar. Devlettin Alevilere özür borcu var. Madımak Müze olsun talebimize Bakanlık 'Paramız yok' diye cevap veriyor. Ama Kültür Bakanlığı Kosova'da cami ve köprü onarımına para ayırabiliyor. Alman Devleti o evi müze haline getirdiği gibi TC'den ve aileden özür diledi. Bizim beklentimiz de budur.sivas madimak 2
  • Olayda yaşamını yitiren şair Behçet Sefa Aysan'ın kızı Eren Aysan: Çocuk denecek yaştaydım. Babam Sivas'a gittikten sonra bizi aradı, sesinde bir tedirginlik vardı ve bir süre sonra geleceğini söyledi. Akşam saatlerinde teyzem ve kocası geldiler. Sivas'ta olayların olduğunu duyduklarını söylediler. Televizyonlar göstericileri kısa da olsa gösterdi. Çok önemsemedik hiçbirimiz. Bir de bir biçimde bu tip olaylardan babamın sıyrılacağını düşünmüş olmalıyız. Çünkü babam politik kimliğini ve çizgisi sürekli belli etmiş ve bu uğurda uzun yıllar cezaevinde yaşamış bir insan olduğu için bu çemberi aşabileceklerini umut etmiştik. Ancak saat 22.00 civarında TV'de alt yazılar geçti. Madımak Oteli yandı bitti kül oldu, şu kadar ölü. Biz daha fazla bilgi alabileceğimiz umuduyla evden çıktı. Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ölenlerin ilk sekizinin isimlerini açıkladı. 4. isim babam; Behçet Sefa Aysen. Ben o zaman daha fazla ürktüm. 2 Temmuz'u bu şekilde geçirdik. Ardından duruşma süreci başladı. İlk duruşma gününü hiç unutmuyorum. O zaman DGM'nin önündeyiz, bize suçlu muamelesi yapıldı. Onları savunan avukatlardan bir tanesi ne yazıktır ki dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan'dı. Bir Adalet Bakanı'nın duruşmaya avukat olarak katılması dünyanın hiçbir yerinde görülmez. Bu aynı zamanda hukuksal olarak da ikinci mağduriyetimizdi. Aradan 15 yıl geçti. 15 yıl içinde tüm bu vahşet ve mahkemeden sonra elimde ne kaldı. Evet, ben babamı yitirdim çok duygusal biçimde ama bu ülkenin kendi geleceğini yitirdiğini düşünüyorum. Rüştü Demirkaya - Kenan Kırkaya www.gundemonline.net

Gelecek neden kapatıldı

Gelecek Gazetesi de kapatıldı. Ülkede Özgür Gündem Gazetesi'nden bu güne toplam 14 gazete 33 kez kapatılmış oldu…akp_eylem_plan_gelecekKürt medyası değil 33, bin defa kapatılsa da ilkelerinden vazgeçmeyecektir.

    • Kapatma gerekçesi ise her zamanki gibi, somutluktan yoksun ve belirsiz bir cümleyle izah ediliyor. Aynen aktarıyorum: Haber başlıklarında ve içeriklerinde örgüt propagandası yapıldığı anlaşıldığından...
      Hangi haber, nasıl ve neyle propaganda yapılıyor, hiçbiri belli değil. Türkiye değil, dünya basın tarihinde görülmemiş düzeyde bir durum. Tam anlamıyla bir skandal.
      Her bir gazetenin kapatılması bir anlam taşıyor kuşkusuz. İktidarlar hiçbir zaman kendilerinden yana olmayanları istemezler, susturmak için ellerinden geleni yaparlar. Kürt basın tarihi bu konuda bolca örnek barındırıyor. Katliam ve bombalamalardan kapatmalara kadar bir dizi yöntem kullanıldı, kullanılmaya devam ediliyor.denge_welat
      Gelecek Gazetesi'nin kapatıldığı dönem oldukça dikkat çekicidir. Önce Genelkurmay Başkanlığı'nın Kürtlere yönelik silahlı uygulamaları esas alan ve Kürt siyasetini terörize ederek bastırmayı amaçlayan Eylem Planı açığa çıkarıldı. Hemen ardından Kürtlere karış beyaz soykırım uygulamalarını devreye sokan ve ordunun planıyla paralel yürütülen AKP hükümetinin planı deşifre edildi. Geçen hafta içinde Milli Güvenlik Toplantısı gerçekleştirildi. Gazetenin kapatıldığı gün Ergenekon operasyonuna devam edildi.
      Bütün bu olup bitenler Gelecek Gazetesi'nde detaylı bir şekilde işlendi. Elbette ordu ve AKP rahatsız oldu. Öteden beri Kürt basınının gerçekleri dile getirmesi istenmiyordu. Nitekim hem ordunun hem de AKP'nin planı önemli oranda Kürt basınının nasıl susturulacağı ve yandaş medyanın nasıl kullanılacağı üzerine şekilleniyordu. Kuşkusuz Kürtlerin sesi olan gazetelerin peşpeşe kapatılması da bu uygulamalarla bağlantılıdır. Planlarda da görüldüğü gibi, kapatma kararları tamamen siyasi ve merkezi kararlardır.
      Kürtlere karşı soykırım planları yapan hükümet ve ordu ilk iş olarak, planlarını deşifre eden ve boşa çıkarmaya çalışan, demokrasiyi savunan ve gerçekleri dile getirmekten taviz vermeyen Kürt medyasını susturmayı esas alıyor. Olup bitenlerin özü budur.GundemSansurPrt
      Kürt medyası bu durumu kabul edecek mi? Hayır! Kabul etmeyecektir. Çünkü bu durumu kabul etmek, gerçeklerden taviz vermek ve Kürtlerin sesi olmaktan vazgeçmek anlamına gelecektir.
      Kürt medyası değil 33, bin defa kapatılsa da ilkelerinden vazgeçmeyecektir. Çünkü Kürtler bugün bin bir türlü yolla kendilerini ifade etme imkanlarına sahiptir. Kimsenin Kürtleri susturmaya gücü yetmeyecektir. Asıl, kapatma kararı verilmeden önce bunun anlaşılması gerekir. Nuri Fırat-gundemonline.net

Talabani SE`nin Başkan yardımcısı oldu, CHP`ye darbe…

 

sosyalist enternasyonal talabani

Rizgarî Online/ Yunanistan'ın başkenti Atina'nın banliyö semti Lagonissi'de düzenlenen 23. Sosyalist Enternasyonal Kurultay çalışmaları, "ihraç edileceği" söylentileri gerekçesiyle toplantıya katılmak yerine Ayaş’taki Dut Festivali’ne giden Baykal ve partisi CHP'nin yokluğunda başladı. Sosyalist Enternasyonal'e üye olan 100 ülkeden 140 partiyi temsilen yaklaşık 650 delegenin katıldığı toplantıda Federal Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin önderlik ettiği Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin daimi üyeliği de resmen onaylandı. Talabani de Sosyalist Enternasyonal'in Ortadoğu'dan sorumlu başkan yardımcısı seçildi.ergenekon chp

  •  
    sosyalist Irkçı Baykal ve partisine `Dut yedirildi`!
    Öte yandan Zaman gazetesinin verdiği haberde ise şunlar kaydedildi: “CHP`nin ihracını tartışan Sosyalist Enternasyonal Etik Komitesi, dile getirilen 'demokrasi karşıtı' iddialarını incelemek üzere Türkiye'ye 4 kişilik heyet gönderme kararı aldı. Türkiye'ye gelip CHP'nin örgütün ilkeleriyle uyuşup uyuşmadığını inceleyecek olan heyet bunu rapor halinde birliğe sunacak.
    SE Etik Komisyonu'ndan bir yetkili, CHP'nin örgütün ilkeleriyle uyuşup uyuşmadığını kontrol etmek üzere yaz sonunda Türkiye'ye heyet göndereceklerini söyledi. Aynı zamanda Hollanda İşçi Partisi'nin uluslararası sekreteri olan Marije Laffeber, "Geçen yıl SE'nin son konsey toplantısından çıkan sonuç CHP ve lideri Baykal'dan özellikle azınlık hakları konusunda pek de memnun olmadığımız şeklindeydi. Türkiye'ye gelip bunu daha yakından inceleyeceğiz." dedi.talabani sosyalist enternasyonal
    Laffeber'in Zaman'a verdiği bilgiye göre, SE Etik Komisyonu cumartesi günü konseye, bir heyetin Türkiye'ye gidip CHP yetkilileri ile görüşmesi gerektiğini iletti. Bunun üzerine konsey pazar günü bir araya geldi ve komisyonun tavsiyesini onayladı. "Özellikle CHP'nin azınlıklarla ilgili politikalarından endişeliyiz. Eğer CHP bunu açıklayabilirse mutlu olacağız. Durumu çok yakından inceleyeceğiz." diyen Laffeber, etik komisyonun bütün üye partilerin hâlihazırdaki politika ve yaklaşımlarını izlemekle görevli olduğunu kaydetti. Ayrıca SE'nin üst düzey organlarına tavsiyede bulunma, hatta müeyyide uygulanması teklifi yapma yetkisi olduğunu hatırlattı.talbaniclarifcation
    Komisyonun, Fiji İşçi Partisi'nin askerî hükümetle işbirliği yaptığı için birlikten atılmasını tavsiye ettiğini belirtti. Konseyin de pazar günkü toplantısında bunu onayladığını kaydetti. Etik Komisyonu'nun Türkiye'ye göndereceği heyette, Laffeber'in yanı sıra CHP ile olan yakın ilişkisi sebebiyle İtalyan sosyalistlerinden bir üye ve Avrupa Parlamentosu'nda vekil olan Emine Bozkurt da olacak. “ RO/Ömer Kaçar

Dünya basını gözaltıları böyle duyurdu

Yabancı haber ajansları da Ergenekon operasyonunda yaşanan şok gelişmeleri yakından takip ediyor. İşte dış ajanslardan satır başları: Reuters: Türk yetkililer, ikisi emekli general, darbe yaparak hükümeti düşürmeyi amaçladığını belirttiği 24 aşırı sağcıyı gözaltına aldı.yabanci basin

  • Reuters
    Darbeci grup gözaltına alındı

    Türk yetkililer, ikisi emekli general, darbe yaparak hükümeti düşürmeyi amaçladığını belirttiği 24 aşırı sağcıyı gözaltına aldı. Şu anda Türkiye'de iktidarda olan AKP'nin kapatılma davasında kritik günler yaklaşırken böyle bir operasyonun olması akıllara soru işaretleri getirdi. Türk borsası da yaşanan olayların şokuyla ani bir çalkalanma ve düşüş yaşadı. Bu gelişmeler ülkenin AB'ye girme sürecini de olumsuz yönde etkileyebilir.
    AP
    Türkiye'deki en büyük asker kökenli tutuklamalar
    Türk polisi yürüttüğü operasyonla ülkeyi ayağa kaldırdı. İslâmi kökenli iktidar partisi AKP'nin kapatılma davasında son dönemece girilirken, emekli askerlere yönelik böyle bir operasyon başlatılması tansiyonu arttırıyor. Gözaltına alınan emekli generaller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur Türkiye'de şu ana dek gözaltına alınan en yüksek rütbeli askerler.
    AFP: Emekli generaller ve gazeteciler gözaltında
    AFP haber ajansı, Türk polisinin salı günü aralarında iki emekli general ve tanınmış bir gazetecinin bulunduğu 7 kişiyi hükümete karşı gizli bir örgüt kurma suçlamasıyla gözaltına aldığını abonelerine duyurdu. Haberde, emekli generaller Hurşit Tolon, Şener Eruygur ve Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Balbay'ın gözaltına alındığı belirtildi.VATAN

Sivas'ta Ölenler, Yaralananlar, Kurtulanlar...

BİA Haber Merkezi – İstanbul/01 Temmuz 2008, Salı Bahar TOKER-15 yıl önce 2 temmuz'da 33 aydın, 2 otel görevlisi ve 2 yurttaş 37 kişi Sivas Madımak otelde çıkarılan yangında öldüler.sivas_sehitleri_unutma[1] Onlar Pir Sultan Abdal şenlikleri için oradaydılar. Yangında 14’ü polis, 65 kişi yaralandı, 40 kişi ise yara almadan kurtuldu. bianet hayatını kaybedenleri anıyor.

  • Muhlis Akarsu
  • Aşkın Divanesi
  • Aşkın divanesi Mecnunum amma
    O dosttan bir haber verenim yoktur
    Can ile canana vurgunum amma
    Rahmedip halımı görenim yoktur
    Cahil değil hakikatı bilirim
    Ölü gider sağ olarak gelirim
    Anlayana doğru haber veririm
    Lakin cevherimi bilen yoktur
    İnsanlık yoluna kılmışım karar
    Ali evladına vermişim ikrar
    Vara yok deyip de edemem inkar
    Akarsu’yum bunu bilenim yoktur
    Metin Altıok
  • Bir Yalnızlık İşareti
  • Bir cam gibi önünde
    Yüzümü elinle sil
    Hohlayarak üstüne
    Seyret boş bir sokağa
    Hüzünle yağışını yağmurun.
    Sonra kaplasın yavaşça
    Ilık buğusu soluğunun
    Yüzümü baştanbaşa.
    Ve bırakıp gittiğinde
    Bir küçük boşluk kalsın
    Alnını dayadığın yerde;
    Bir yalnızlık işareti
    İşleyen ta içime.
    Behçet Aysan
  • Unutulmayan
  • Durmadan taşırdım yanımda üç şeyiiri çakıl tanelerini, çatlamış bir narıbir öpüşün bıraktığı harlı lekeyi ipektençalınmışumutlarla taşırdımah sevgilim derdim, ölümne kadar çoktu yaşadığımızda.bize hep beyaz mendilsallayanölüm ki,iki kapısındahaki bir yalnızlıkdikilirdive hatırlatırdıbize, güz kuşlarınınuçup gittiği denizleri.bense, yulaf kokandağlı ellerindedolaşmak gibi kolaydırsanırdım yaşamak ve sana kansızbir gökyüzügetirirdimgetirebilsem ah,-avlusunda çocuklarınkorkmadan oynadığı-lalelerledonanmış simli bir gökyüzü.bir öpüşün bıraktığı harlılekeyi çatlamış bir narı, unutmadım.
    Asım Bezirci (Araştırmacı, yazar)
  • Sosyalizme Doğru (1976)  
  • "…bölümlü toplumların tarihi şunu gösteriyor. yükselen sınıfların ideolojisi genellikli devrimcidir, gerçekçi ve maddecidir. fakat bu sınıflar iktidara geçip de toplumu kendi çıkarlarına göre düzenledikten sonra zamanla tutucu olurlar.
    biliyoruz: kapitalist toplum çağımızda sonuncu aşamasını yaşıyor. bu aşamaya "emperyalizm" yahut "can çekişen kapitalizm" adı verilmektedir. nitekim burjuvazi artık yükselen sınıf olmaktan çıkmış, bu sıfatı geleceğe aday olan işçi sınıfı almıştır. dolaysıyla, burjuvazinin ideolojisi de zamanla değişmiş, tutucu ve giderek gerici boyutlar kazanmıştır."
  • Hasret Gültekin
  • Şair Olsam
    Şair olsam gelsem sana
    Şiirler türküler söylesem
    Zenci dişi aydınlığı alnında
    Ve kestane gözlerinde bakışım
    Akşam olsam gelsem sana
    Uyusan ben de uyusan
    Usulcana öpsem seni
    Aşıkcana kucaklasam
    O seni gülüm o seni
    Kirpiklerin gözleri
    Kucaklaması gibi
    Kucaklarım seni

Sivas katliamında hayatını kaybedenler

Muhibe Akarsu – (35 yaşında, misafir) , Muhlis Akarsu – (45 yaşında, sanatçı) , Gülender Akça – (25 yaşında, sanatçı) , Metin Altıok – (52 yaşında, şair, yazar) , Ahmet Alan – (22 yaşında, sanatçı) , Mehmet Atay – (25 yaşında, gazeteci) , Sehergül Ateş – (30 yaşında, sanatçı) , Behçet Aysan – (44 yaşında, şair) , Erdal Ayrancı – (35 yaşında, yönetmen) , Asım Bezirci – (66 yaşında araştırmacı, yazar) , Belkıs Çakır- (18 yaşında, sanatçı) , Serpil Canik –(19 yaşında, sanatçı) , Muammer Çiçek – (26 yaşında, aktör) , Nesimi Çimen – (67 yaşında, şair, sanatçı,) , Carina Cuanna – (23 yaşında, Hollandalı gazeteci) , Serkan Doğan – (19 yaşında, sanatçı) , Hasret Gültekin – (23 yaşında şair, sanatçı), Murat Gündüz  - (22 yaşında, sanatçı) , Gülsüm Karababa –(22 yaşında, sanatçı) , Uğur Kaynar – (37 yaşında, şair) , Asaf Koçak – (35 yaşında, karikatürist) , Koray Kaya – (12 yaşında, çocuk) , Menekşe Kaya – (17 yaşında, sanatçı) , Handan Metin – (20 yaşında, sanatçı) , Sait Metin –(23 yaşında, sanatçı) , Huriye Özkan – (22 yaşında, sanatçı) , Yeşim Özkan – (20 yaşında, sanatçı) , Ahmet Öztürk – (21 yaşında, otel görevlisi) , Ahmet Özyurt – (21 yaşında, sanatçı) , Nurcan Şahin – (18 yaşında, sanatçı) , Özlem Şahin – (17 yaşında, sanatçı) , Asuman Sivri – (16 yaşında, sanatçı) , Yasemin Sivri – (19 yaşında, sanatçı) , Edibe Sulari – (40 yaşında, sanatçı) , İnci Türk – (22 yaşında, sanatçı) , Kenan Yılmaz – (21 yaşında, otel görevlisi)

Yaralananlar

Aziz Nesin, Oktay Samur, Lütfiye Aydın, Kadir Ardıç, Cafer Can Aydın, Ahmet Bayram, Aydoğan Yavaşlı, Faruk Yalçın , Melahat Yavaşlı, H.İbrahim Darbiçer, Kamber Çakır, Ahmet Yapar, Lütfi Kaleli , Şaban Yılmaz, Serdar Doğan, Selahattin Özaslan, Gülay Şahin, Nurettin Darıka , Makbule Çimen , Sabri Kangal , Nuray Özkan , Birsen Gündüz , Bülent Daylaşlı, Mustafa Göktekin , Faruk Daylaşlı,Turan Keser, Bedia Atmaca , Erkan Kılıç , Şadiye Tanış , İnci Şener, Nevzat Çiğdamlı, Ali Sertaş, Ünal Altunay, Çiğdem Gülhan, Ali Uygur, Mecit Ünal, Hasan Yıldırım, Hidayet Özden, A. Turan Onak, Solmaz Yılmaz, Mustafa Kaya, Zülali Bilgin , Erdal Koç , Seyit İnat , Rukiye Güler , Ersin Güren , Adem Şahin, Salim Cebenay , Ercan Develi

Otelden yara almadan kurtulanlar       

Arif Sağ, Neval Oğan, Yıldız Sağ, Tuncay Yılmaz, Murtaza Demir, Demet Işık, Ali Çağan, Elif Dumanlı, Haydar Ünal, Murat Kılıç, Yüksel Yıldırım, İclal Karakuş  Ali Balkız, Ertan Kartal, Ali Baştuğ, Ali Rıza Koçyiğit, Ali Doğan, Mustafa Türkan, Ayben Kop, Rıza Aydoğmuş, Ali Yüce, Mehmet Aydoğmuş, Nimet Yüce, Deniz Hunar, Celal Yıldız, Ferhun Ateş, Nurhan Metin, Cevat Geray, Cem Celasun, Gülsen Geray, Zerrin Taşpınar, Olgun Şensoy, Mehtap Yücel, Nuray Özkan, Hülya Kaderoğlu, Cevat Üstün, Battal Pehlivan, Hidayet Karakuş, Türkân Pehlivan, İ. Cem Erseven

Yaralanan polisler

Doğukan Öner (İl Emniyet Müdürü), Rahim Çalışkan (Emniyet Müd. Yrd), Mustafa Uzun (Şube Müdürü ), Yaşar Temel (Başkomiser ), İbrahim Kurşun (Komiser), Sönmez Kayış (Polis Memuru), Ramazan Karataş (Polis Memuru), Bülent Damlacı (Polis Memuru ), Nevzat Gündoğdu (Polis Memuru), Ersoy Kara (Polis Memuru), Şaban Akın (Polis Memuru), Salim Şen (Polis Memuru), Hüseyin Yüksel (Polis Memuru), Sebahattin Dinç (Polis Memuru)

Yargı süreci

Davanın ilk duruşması, Ankara 1 nolu DGM’de 21 Ekim 1993'te yapıldı. Müdahil avukatlar, katliamla ilgili elde edilmiş fotoğrafları, filmleri ve benzeri belgeleri mahkemeye sundular. Mahkemeye sunulan belgelerde saldırganlar, somut olarak görülüyordu. Ancak mahkeme heyeti avukatların belgelerin incelenmesi istemini kabul etmedi. Mahkemenin yanlı tutumu karşısında, müdahil avukatlar, yaptıkları bir açıklamayla duruşmalara katılmama kararı aldı. Sivas katliamı davasının 22 sanığı hakkında 15’er yıl, 3 sanığı hakkında 10’ar yıl, 54 sanığı hakkında 3’er yıl, 6 sanığı hakkında 2’şer yıl hapis cezası, 37 sanığı hakkında da beraat kararı verildi. DGM’nin kararında 33 sanığa idam, diğerlerine de muhtelif ağır hapis cezaları verilmiştir. Mahkemenin kararı taraflarca temyiz edilmiştir Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, 24. 12. 1998 günü verdiği kararda hapis cezaları onaylanırken, 33 idam cezası bazı usul noksanlıkları nedeniyle bozulmuştur. * Bu haberi pirsultan.net adresinden derledik.

Emine Ayna: Gözaltıların zamanlaması dikkat çekici

 

img1019vq0DTP Grup Başkanı Emine Ayna, İstanbul Cumhuriyet Savcısı'nın Ergenekon  operasyonu kapsamında 29 Haziran'da yakalama emri vermesine karşın, kararın AKP hakkında sözlü savunmanın yapılacağı güne denk gelmesinin dikkat çekici olduğuna dikkat çekti..

DTP Grup Başkanı Emine Ayna, 'Tam da AKP'nin kapatılma davasında savunmaların yapılacağı gün, birilerine mesaj verir gibi eş zamanlı olarak gözaltıların yaşanması, kamuoyunda kuşku yaratmıştır' derken, bu tarihin tesadüf olamayacağını söyledi.
Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan Emine Ayna, sabah saatlerinde Ankara'daki gözaltı furyasına dikkat çekti. Operasyonun zamanlamasına dikkat çeken Ayna, “Bu dört büyük gözaltının AKP kapatma davasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yapacağı sözlü açıklama öncesine denk gelmesi dikkat çekiyor. Elbette soruşturma kapsamında sonuna kadar gidilmesi ve operasyonunergenekon1 genişletilmesi önem taşıyor. Türkiye'nin çeteler ve kontrgerilla örgütlenmelerinden tümüyle kurtulması için her türlü siyasi kaygıdan uzak, politik çıkar çatışmalarının bulaşmadığı ciddi bir demokrasi cephesinin güç birliği yapmasına ihtiyaç vardır. Ancak nerdeyse bir yıldan bu yana kesintili bir şekilde yürütülen Ergenekon operasyonundan anlaşıldığı kadarıyla, AKP hükümeti bu operasyonu kendi siyasal programına uygun bir tarzda yürütmektedir” diye konuştu.ergenekon
Birilerine mesaj veriliyor
“Çetelerin üzerine giderken bile kendi partisel hesaplarını önde tutan bu anlayışın Türkiye'ye demokrasi getirmesini beklemek hayalci bir yaklaşımdır” diyen Ayna, “Tam da AKP'nin kapatılma davasında savunmaların yapılacağı gün, birilerine mesaj verir gibi eş zamanlı olarak gözaltıların yaşanması, kamuoyunda haklı olarak kuşku yaratmıştır. Günler öncesinden alınmış mahkeme kararının uygulanacağı günün seçiminin tesadüf olduğunu düşünmek mümkün değildir” diye konuştu.
Şu anda göz altında bulunan kişilerle ilgili iddiaların ne olduğu konusunda yeterli bilgiler bulunmadığı için çok fazla değerlendirme yapmayı doğru bulmadıklarını söyleyen Ayna, buna karşın insanların kimliklerinin hiç kimseye suç işleme özgürlüğü tanıyamayacağını söyledi. Ayna, Kontrgerilla faaliyetlerinin ve örgütlenmesinin tümüyle ortaya çıkarılması için konunun takipçisi olacaklarını kaydetti.

Pirsultan-abdal-aniti Haberle iligili Yorum

PİR SULTANLAR YAKMAKLA TÜKENMEZ


Ne yazık ki, ülkemize demokrasi hiç uğramadı. Kurulduğundan bu güne kadar hep Emevi  zihniyeti iktidara hakim olmuştur. Sivas katliamı devlet destekli yobaz maşalar tarafından yapıldığı artık gizlenemiyor…

www.kurdistan-post.org

2 temmuz unutulmadı
37 kişinin yakılarak hayatını kaybettiği Madımak katliamını anan Ayna, Maraş ve Çorum'dan sonra tarihin sayfalarında Sivas katliamı olarak yerini alan 2 Temmuz'un alevi yurttaşların ve demokratik kamuoyunun vicdanında kanayan yara olarak tazeliğini koruduğunu söyledi. Dönemin siyasal sorumlularının Sivas katliamının hesabını vermediğini ve alevi yurttaşlarından özür dilemediğini anımsatan Ayna, bu olayla yüzleşmenin ve karanlık olayları açığa çıkarmanın yolunun sorumlulardan hesap sormaktan geçtiğini ifade etti.madimak_K
Ayna, 'Bunun için de Sivas'ı Çorum'da, Maraş'ta, Susurluk'ta, Şemdinli'de, Ergenekon'da, toplumu hizaya sokmaya çalışan planlarda aramak gerekiyor' diye konuştu. 'Bu ülkenin aydınlık geleceğinden yana olan, demokrasi, barış ve özgürlükleri savunan, halkların kardeşliğine inanan siyasi parti, sivil toplum örgütü, sendika ve diğer demokratik kurumlar olarak gücümüzü demokrasi cephesi etrafında birleştirmeliyiz' çağrısında bulunan Ayna, “Eğer Sivas'ın direniş ruhunu 1 Haziran'la birleştirebilirsek, Türkiye'yi gerçek bir demokrasi ve özgürlükler ülkesine dönüştürecek gücü de yakalamış oluruz” diye konuştu.
TSK'nın gizli planı
Genelkurmay'ın 'kamuoyunu TSK çizgisine çekme'yi hedefleyen planı ile AKP'nin Kürt halkına karşı geliştirdiği planını gündeme getiren Emine Ayna, şu değerlendirmeyi yaptı: 'Kamuoyunu hizaya sokmak için bazen bombaların kullanıldığını bazen de kuyumcu titizliğiyle hazırlanan planların devreye sokuldu. Geçmişte bu tür planlar Milli Güvenlik Kurulu'ndan çıkardı, şimdi doğrudan Genelkurmay bünyesinde oluşturuluyor. Bu tür planların dayanağını her zamanki gibi yine Kürt sorununun çözümsüzlüğü oluşturuyor. Planın gösterdiği bir gerçek daha var o da; statükonun gücünü koruma ve yaşatmanın ötesine geçen, toplumu kuşatma altına alarak yeniden inşa etmeye çalışan bir mantığın olduğu görülüyor. Giderek Türkiye'yi bir faşizm ülkesi, toplumu da milliyetçi, militarist bir topluma dönüştürme projesidir bu.”tanksevkiyattsk
Altında hükümetin imzası bulunan ‘Bölücü Faaliyetlere Yönelik Eylem Planı' siyasi bir takım söylemlerle Bölge halkını kandırmaya çalışan AKP'nin takkesini artık düştüğünü söyleyen Emine Ayna, 'AKP, hakkındaki kapatma davasından en az hasarla kurtulabilmek için ‘Kürt sorununu en iyi ben ezerim' diyerek bu planla kendini ispatlamaya çalışmaktadır' dedi.
AKPM'ye ve Almanya'ya tepki
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin raporuna değinen Emine Ayna, AKPM'nin raporunda AKP hakkındaki kapatma davasına geniş yer verilmesine rağmen DTP davasının görmezden gelinmesinin üzücü olduğunu ifade etti. Ayna, “Avrupa Birliği ne yazık ki, AKP Hükümeti'nin Kürt sorununda izlediği savaş politikasını yeterince görememekte, geçmiş yıllarda çıkartılan kimi demokratikleşme yasalarını da çözüm adımı gibi algılamaktadır. Bu açıdan Avrupa Birliği'nin Kürt sorunu karşısındaki bu tutumunu kaygıyla izliyoruz' eleştirisinde bulundu.AVRUPA TURKIYE KURDISTAN
Ayna, Roj TV'nin faaliyetini yasaklayan Almanya'yı da şu sözlerle eleştirdi: “Bu her şeyden önce haber alma ve haber verme hakkının engellenmesidir. Bu karar Avrupa Birliği'nin özgürlük anlayışıyla çelişmektedir. Kaldı ki bugün Avrupa Birliği'nin Türkiye'den en fazla adım atmasını istediği alanın başında düşünce özgürlüğü geliyor. Bu anlamda yasaklama kararı Türkiye'de düşünce özgürlüğü konusunda direnç gösteren statükonun da elini güçlendirecektir. Umut ediyoruz ki, bu yanlıştan biran önce geri dönülür. Avrupa Birliği'nden beklentimiz, Kürt sorununun çözümünü hızlandıracak demokratik reformların gerçekleştirilmesini teşvik edici rolünü güçlü bir biçimde oynamasıdır.”ANF

Sivas'ta katledilenler Malatya'da Berlin'de anıldı

semahsivasanmamalatya2 Malatya'da Sivas Katliamı'nda yaşamını yitirenler semahla anıldı. Sivas Katliamı'nda hayatını kaybedenler, katliamın 15'inci yılında Malatya'da Pir Sultan Abdal Kültür ve Sanat Derneği (PSAKD) Şubesi öncülüğünde, Cemal Gürsel Mezarlığı önünde KESK, Tek Gıda-İş, İHD, DTP, EMEP, ÖDP, SHP ve ESP temsilcilerinin de bulunduğu yüzlerce kişi andı.
Katliamda yaşamını yitiren aydın ve sanatçıların fotoğraflarını taşıyan kitle, 'Sivas katliamını unutmadık, unutturmayacağız' yazılı pankart açarak yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında sık sık 'Yaşasın halkların kardeşliği', 'Sivas katliamını unutmayacağız', 'Sivas'ı unutma, unutturma' ve 'Faşizme karşı omuz omuza' sloganları atan kitle, PSAKD Şube binasına kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında balkonlardan ve camlardan çok sayıda kişinin alkışlarla destek vermesi dikkat çekti.semahsivasanmamalatya
'Katliam planı egemen zihniyetin ürünüdür'
Dernek binası önünde açıklama yapan PSAKD Malatya Şube Başkanı Abbas Uğurlu, 2 Temmuz 1993 yılında Sivas Madımak Oteli'nde Alevi aydınlarının yakılarak katledilmesi olayının tarihi bir arka planının olduğunu dile getirdi. Uğurlu, 'Katliam planı demokrasiyi, eşitliği ve özgürlüğü düşman belleyen toplumsal, inançsal ve kültürel farklılıkları yok sayıp tek tip yurttaş yaratmaya çalışan egemen zihniyetin ürünüdür' dedi. Uğurlu, baskılara karşı yürüttükleri özgürlük mücadelesini sürdüreceklerini söyledi.
Açıklamanın ardından PSAKD Semah Grubu, alevi deyişleri ile birlikte semah dönerek, katliamda yaşamını yitirenleri andı. DİHA

Sivas katliamı Berlin'de bir yürüyüşle protesto edildi

Almanya'nın başkenti Berlin'de yaklaşık 2 bin kişi Sivas katliamını protesto etmek için yürüyüş düzenledi.

Anadolu Aleviler Birliği'nin düzenlediği yürüyüş Hermanplatz'da başladı. Katliamı kınayan sloganların yanısıra Türk Başbakanı Recep Tayip Erdoğan'ı istifaya çağıran sloganlar atıldı.

'Türkiye'de dinciler, Almanya'da Naziler' yazılı dövizin dikkat çektiği yürüyüş Oranienplatz'da bir mitingle sona erdi. Türklerin yoğunlukta olduğu protesto gösterisinde Kürt kökenli Aleviler de katılarak destek sundu. Eylemde Türk bayrağı taşınmadı. ANF