DE MİSTURA, PARLAMENTO BAŞKANI MÜFTÜ İLE BİR ARAYA GELDİ

PNA-Federal Kürdistan Bölge (FKB) Parlamentosu Başkanı Adnan Müftü, Birleşmiş Milletler’in (BM) Irak Özel Temsilcisi Steffan De Mistura ile bir araya geldi. Görüşmede, De Mistura’nın öneri raporunun birinci bölümünde bulunan yanlışlıklar ele alındı.kurdistan united nations kirkuk

Dün Parlamentoda gerçekleşen görüşmede, Parlamento Başkan Yardımcısı Dr.Kemal Kerkuki ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti'nin BM Temsilcisi Dindar Zebari de hazır bulundu. BM’nin Irak Özel Temsilcisi De Mistura’nın öneri raporunun birinci bölümünün ele alındığı görüşmenin ardından ortak bir basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısında konuşan Adnan Müftü, görüşme esnasında De Mistura'nın Irak Daimi Anayasasında bulunan 140. maddenin uygulanmasıyla ilgili hazırladığı raporun birinci aşamasının gündeme geldiğini söyledi ve raporda var olan yanlışlıkların kendisine iletildiğini söyledi.

140.maddenin çözüme kavuşturulmasında BM’nin yardımının önemli olduğunu söyleyen Müftü, “Biz, Akrê, Mendeli, Hamdaniye ve Qerac ile ilgili görüş ve düşüncelerimizi De Mistura’ya illettik. Parlamento toplantısını yaptı. Öneri raporunun ikinci ve üçüncü aşamasını bekliyoruz.” dedi.

De Mistura da, Kürdistan Bölgesi’nden koparılan ve sorunlu bölgelerlere ilişkin hazırladığı raporunun birinci bölümünün ilgili gruplar tarafından çok sert bir şekilde eleştirildiğini belirterek birinici raporunda yanlışlıklar olduğunu ve  bu yanlışlıkların düzeltilebileceğini kaydetti. İkinci ve üçüncü raporun çalışmalarının devam ettiğini kaydeden De Mistura, sürecin devam etmesinin önemli olduğunu söyledi.

Kemal Kerkuki ise, görüşmede, De Mistura’nın Kürdistan Bölgesi’nden koparılan ve sorunlu bölgelere ilişkin hazırladığı raporun birinci bölümünü ele aldıklarını söyleyerek , raporun birinci bölümünde çok yanlış noktaların olduğunu ve De Mistura’nın bu yanlış noktaların çoğunu ittiraf ettiğini belirtti.

Saldırı El Kaide değil Ergenekon kokuyor!

ergenekon2 Rizgarî Online/Türk Adalet Bakanlığı'nda Ergenekon'u yakından bilen bir yetkili, ABD Konsolosluğu'na gerçekleştirilen saldırının El Kaide'den çok Ergenekon koktuğunu ifade etti. El Kaide eylemlerinin soruşturmalarını bildiği belirtilen yetkili, iddiasını 5 maddede gerekçelendirdi.. Sabah gazetesinin haberini olduğu gibi aktarıyoruz…

1-Şimdiye kadarki eylemlerinden biliniyor ki, El Kaide militanları uzunca süren bir eğitimden geçirildikten sonra eylemlere yönlendiriliyor. Dolayısı ile bir saldırı anında çok ustaca hareket ediyor çok etkili silah kullanıyor. Oysa konsolosluksaldırısında 3 militan 2 trafik polisi tarafından öldürüldü. Halbuki saldırganlar iyi yetiştirilmiş militanlar olsaydı belki de hiç biri öldürülemezdi."

ergenekon4


2- EYLEM TİPİNE UYMUYOR
"Konsolosluk saldırısı El Kaide'nin artık klasikleşmiş hale gelen eylem tipine de uymuyor. Gerek benzeri Türkiye'de 2003'te yaşanan, gerekse İspanya'da, New York'ta, Londra'da gerçekleşen eylemlerde El Kaide nokta hedefi değil, hedefin de içinde bulunduğu geniş bir alanı kapsayan saldırı yapıyor. Oysa konsoloslukergenekon3  saldırısında hedef polis noktası. El Kaide olsaydı kamyonla girişe gelir ve büyük bir patlama gerçekleştirirdi. Üstelik El Kaide militanları hiçbir zaman silah olarak pompalı tüfek kullanmadı." 
3- ÜLKÜCÜ VE HIRSIZ
"Eylemde öldürülen saldırganların kimlikleri de El Kaide militanlarının kimlik özelliklerine uymuyor. Saldırganlar Ülkücü ya da daha önce hırsızlıktan sabıkalı. Bugüne kadar yakalanan El Kaide militanlarının geçmişleri incelendiğinde ya sabıkasız ya da İslamcı eylemlerden gözaltına alınmış kişiler."
4- ERGENEKON'UN TAŞERONUulkucu ergenekon
"Eylemi El Kaide'ye bağlayan tek bilgi saldırganlardan birinin isminin daha önce İBDA-C ile ilişkilendirilmesi. Ancak Ağrı'daki bir operasyonda Hizbullah'a ait örgüt evinde seri numarası Ümraniye'de ele geçirilen Ergenekon bombalarıyla aynı olan bombalar ele geçirilmişti. Ergenekon, Hizbullahçıları Ülkücüleri hatta PKK'lıları kullanmaya müsait. Hatta Tamil gerillalarını bile getirip kullanabilirler."
5- AMAÇ SORUŞTURMAYI SAPTIRMAK
"Bütün bu sebepler eylemin Ergenekon tarafından gerçekleştirilme ihtimalini artırıyor. Eylemin amacı da Ergenekon soruşturmasında gündemi değiştirmek ve soruşturmayı saptırmak. Doğrudan polisi hedef alan saldırı aynı zamanda Ergenekoncuların baş düşmanı olan ABD'nin desteklediklerine ya da ABD'yi destekleyenlere de bir gözdağı niteliğinde."
RO/Akt: Zilan Dersim

DTP’de Türk uzlaşması

dtp

Vatan- DTP’de Nurettin Demirtaş’ın gözaltına alınmasıyla başlayan genel başkanlık tartışmalarında son noktaya gelindi. Ahmet Türk, parti hakkında Anayasa Mahkemesi’nde devam eden kapatma davası ve parti içi muhalefet nedeniyle genel başkanlık konusunda kararsız bir tutum izliyordu. Türk, Anayasa Mahkemesi’nin davayı Eylül’e ertelemesiyle rahatladı.

Bu süreçte, partinin etkin isimlerinden Sırrı Sakık, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk, Grup Başkan Vekilleri Selahattin Demirtaş ve Fatma Kurtulan da Türk’ün aday olması konusunda ısrarcı bir tutum izledi.ahmet turk

Şahinlerden destek

Partinin “şahin” kanadı ise “Kürt sorununun çözümüne” yönelik politikalarda takınacağı “liberal” tutum, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yerel yönetimlerin başına gelecek isimleri belirleyecek olması gibi nedenlerden dolayı Türk’ün genel başkanlığına karşı çıkıyordu.

Ancak, Öcalan ve PKK da Türk’ün adaylığını desteklediği iddia ediliyor. Bu desteğin arkasında da “şahin” kanadından bir ismin genel başkan olması durumunda DTP’nin PKK’nın siyasetine alternatif oluşumların ve görüşlerin ortaya çıkmasının engellenmesi olduğu belirtiliyor.

Türk’ün, genel başkan adaylığı 12-13 Temmuz tarihlerinde genel başkan adayı ile Parti Meclisi üyelerini kesinleştirmek için Diyarbakır’da toplanacak Kongre Hazırlık Konferansı’nda bir kez daha tartışılacak.

AHMET TÜRK KORKUTTU

DTP Mardin Milletvekili Ahmet Türk önceki akşam saatlerinde kolundaki ağrının göğsüne yayılmasıyla milletvekili arkadaşları tarafından Güven Hastanesi’ne götürüldü. Acil Servis’te ilk tetkikleri yapılan Türk, geceyi müşehade altında geçirdi. Türk’ün tetkikleri dün öğle saatlerine kadar sürdü. Türk, Avrupa Parlamentosu Milletvekili Cem Özdemir ile daha önceden planlı randevusu nedeniyle hastaneden ayrıldı...

'Doğan'a daha fazla sahip çıkmalıyız'

 orhan-dogan-cizre-cenaze4 Gazeteci-yazar Ragıp Duran, Orhan Doğan'a 'terörist' sıfatını yakıştıranların, basında yayınlanan 'Lahika-1' belgesinde de kendilerini ifşa ettiklerini belirterek, 'O belgede de Kürtlere yönelik silahlı taciz öngörülüyordu. Burada hedef öldüğü için 'hukuki taciz'le yetinmişler anlaşılan. Bu olay Orhan Doğan'a daha fazla sahip çıkmamız için bir çağrıdır aslında' dedi.

Gazeteci-yazar Ragıp Duran, DEP eski Milletvekili Orhan Doğan'ın ölüm yıldönümü anma etkinlikleriyle ilgili haberler gerekçe gösterilerek Gelecek Gazetesi'nin kapatılmasına tepki gösterdi. Orhan Doğan'ın Kürt siyaset ve düşünce dünyasının emsalsiz temsilcilerinden biri olduğunu belirten Duran, 'Anlaşılan aramızdan ayrıldıktan sonra da, hala bazı kesimlerin hedefi olmayı sürdürüyor' dedi. Doğan'ın Cizre'deki cenaze törenine 100 bini aşkın insanın katıldığını hatırlatan Duran, Doğan'a 'terörist' sıfatını yakıştıranların, aslında basında yayınlananorhan-dogan-i-kaybettik Genelkurmay'ın 'Lahika-1' belgesinde de kendilerini ifşa ettiklerine dikkat çekti. Duran, şöyle devam etti. 'O belgede de Kürtlere yönelik silahlı taciz öngörülüyordu. Burada hedef öldüğü için 'hukuki taciz'le yetinmişler anlaşılan. Bu olay Orhan Doğan'a daha fazla sahip çıkmamız için bir çağrıdır aslında. Gazete yasaklamakla halkın Orhan'a sevgi ve saygısı azalmaz, belki de aksine artar. Gelecek yıl da Cizre'de, sonra da Ankara ve İstanbul'da Orhan'a yakışır etkinlikler düzenleyerek ve bu etkinlikleri medyaya en iyi, en doğru bir şekilde yansıtarak Orhan'a karşı görevimizi yerine getirebiliriz. Belki o zaman gazete yasaklayanlar utanır ve hatalarını anlarlar.' Duran, Kürt basını üzerindeki baskılara da değindi. orhan-dogan-topraga-verildi2_b 'Türkiye'de basın, siyasi ve/veya askeri-ideolojik iktidarın görüşlerine uygun yayın yaptığı sürece hürdür' diyen Duran, 'Ancak, başta Kürt meselesi olmak üzere, Ermeni meselesi, laiklik/şeriat ve özel olarak da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Türkiye siyasetinde ve toplumundaki konumu ve rolü konularında -ki bu konular halen tabu niteliğini korumaktadır- Türk egemen medyası (Apoletli Medya) sorgulama, eleştiri ve karşıt görüşlere yer vermez. Sansürler, tahrif eder, gizler. Egemenler de zaten bu fikre karşı çıkışa, fikirle değil kimi zaman Ceza Kanunu ya da Basın Kanunu, kimi zaman da hakiki ya da sembolik şiddetle karşılık veriyor. 33 kez kapatma cezasına rağmen bu dört konuda herhangi olumlu bir gelişme sağlanabildi mi?' dedi. Duran, özgürlükçü bir siyasi ortam yaratılmadıkça gazetecilerin rahat çalışamayacağını vurguladı. ŞIRNAK - DİHA VEDAT YILDIZ

AP vekillerinden Roj TV'ye destek

roj_tv_davasi Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekilleri, Almanya İçişleri Bakanlığı'nın kararıyla yasaklanan Roj TV'ye destek için imza kampanyası başlattı. AP'nin Kürt kökenli milletvekili Feleknas Uca tarafından imzaya açılan ve şuana kadar AP Türkiye Raportörü Ria Ommen Ruijten'in de aralarında bulunduğu 17 milletvekilinin imza attığı metinde, Almanya İçişleri Bakanlığı'nın, Roj TV'nin Kürt Özgürlük Mücadelesi'ni desteklediği gerekçesiyle yasaklandığı belirtildi. Almanya'nın iddialarının, şimdiye kadar Danimarkalı yetkililer tarafından defalarca araştırıldığı ve Roj TV'nin Danimarka normlarında yayın yaptığı kararının da altının çizildiği imza metninde, Roj TV'nin insanların kin ve nefretini uyandırır yayın yapmadığı vurgulandı. İmza metninde, Türkiye'nin azınlıklara yaklaşımının var olan sorunları daha da derinleştirdiğine dikkat çekilirken, Avrupa'nın Kürt sorununun çözümünde yapıcı bir rol oynaması gerektiği de kaydedildi. Metni imzalayan milletvekilleri ise şöyle: AP Türkiye Raportörü ve Hollandalı Hıristiyan Demokrat Grup Üyesi Ria Oomen Ruijten, AP Başkan Yardımcısı Louisa Morgantini, İtalya milletvekilleri Mikel Irujo Amezaga, Roberto Mussacio, Vincenzo Aita, Guisto Catania ve Frieda Brepoels, İspanya Milletvekili Soren Bo Sondergaard, Danimarka Milletvekili Adamos Adamou, Kıbrıs Milletvekili Zimmer Gabriele, Almanya milletvekilleri Helmuth Markov, Feleknas Uca ve Jens Holm, İsveç milletvekilleri Vittorio Agnoletto ve Andre Brie, Belçika Milletvekili Sarah Ludford, İngiliz Milletvekili Eva Svensson. STRASBOURG / ANF

YORUM : Ergenekon ve Kürtler

bildirici[1] Kaç gündür Ergenekon operasyonlarıyla yatıp kalkıyoruz. Tutuklanan emekli generallere bakıyorum, hiçbiri Büyükanıt veya 12 Eylül celladı Kenan Evren’den daha suçlu değil. Şemdinli’de yakayı ele veren Büyükanıt hala genelkurmay Başkanı ve emekli generallerin tutuklanmasına onay verenlerin başında geliyor. Türk sisteminin kendi içine yönelik bu kaçıncı operasyonu? Kaçıncı darbesi? Kaçıncı iktidar numarası?

Türk devleti=Ergenekon; Ergenekon=Türk devleti...

Benim olup bitenlere ilişkin vardığım kesin sonuç budur.

Okuduğu her cümle veya paragrafı anlamak bende bir tutkudur. Bir paragrafı veya cümleyi anlayamadığımda bundan iki sonuç çıkarırım.

Ya algı gücüm zayıf ya da cümle veya paragraf yanlış kurulmuştur. Yirmi yaşlarındayken Marks’ın felsefe üzerine bir kitabını okumuştum. Marks, eleştirdiği bir felsefeciden bir paragrafı kitabına almıştı. On kez okuduğum halde paragrafı anlayamamıştım.

Birkaç cümle aşağı indim.

Marks: “Bu paragraftan bir şey anlamadınız değil mi?” diye soruyordu. “Anlamadınız diye üzülmenize gerek yok. Çünkü paragraf zaten bir şey anlatmıyor,” diye eklemişti.

Kimse boşuna uğraşmasın, Eregenekon Operasyonlarından Kürt sorununun çözüm veya çözümsüzlüğüne ilişkin bir şey çıkarılamaz.

Uluslar arası devletlerin kontrolünde olan Türk devlet şirketinin yöneticilerinin itibarı, suç derecesi veya geleceği o an için etkin olan güçlerin insaf ve düzenlemesine göre şekilleniyor.

Türk devlet şirketindeki güç ve iktidar kavgası bizim kavgamız değil. Ergenekon Operasyonu dışında kalan askerler tutuklananlardan daha az suçlu değil.

İran’daki Molla, Irak’taki Baas, Suriye’deki Esat ve Türkiye’deki Kemalist ırk rejimini yaşatma işi Kürtlere düşmez.

21. Yüzyılın başa bala rejimlerinden olan Türk ırk sistemini Kürtler istese de yaşatamazlar. Amerika ve AB’nin milyarlarca dolarlık para ve askeri malzeme hibe ederek bahtiyar kılamadıkları rejimi yüzde sekseni açlık sınırı altında yaşayan Kürtler istese de bahtiyar kılamaz.

Osmanlının gerilemesine ve dağılmasına en çok Kürtler üzülmüştü. Fakat Osmanlıyı yaşatmaya güçleri yetmemişti.

Türk Ergenekon devleti, yapı itibarıyla zaman içinde gözden çıkarılmış bir devlettir. Batı değerleriyle ve insanlıkla uyuşan hiçbir yanı yoktur.

Yolsuzlukların, çetelerin, uyuşturucu işinin, hazine hırsızlığının, her hukuksuzluğun başında bir asker veya polis şefi bulunmaktadır. Birbirleriyle uğraşırken şimdilik güçleri ancak emeklilere yetmektedir. Fakat bazen Başbakan asabilmekte, bazen Cumhurbaşkanı zehirlemekte bazen de havadan ölü kuvvet komutanı indirebilecek kadar gözü kara olabilmektedirler.

Kürt vatanını, özgürlük ve bağımsızlığını isteyen Kürdistanlı bir vatandaş olarak Türk devletine ilişkin görüşüm şudur:

Türk devleti, Kürtlerin devleti değildir. Türk devleti, Kürt yurdunun ve halkının stratejik düşmanıdır. Bu devletin hakimiyeti altında yaşamayı savunmak, ona destek vermek ve onu kollamak faşizmin koltuk değnekçiliğini yapmaktır.

Fakat Kürtlerin illa Türk devletini yıkma ve Türk halkını zaafa uğratma gibi bir dertleri de olmamalıdır. Güney Kürdistan Kürtleri Saddam rejiminin yıkılmasında çatışmalarda yer almadılar. Saddam’ın asılma merasimine katılmadılar.

Kürt parti ve siyasetçilerinden istediğimiz şudur: Kuruluş yapısı itibarıyla çökeceği mutlak olan Türk ırk devletine destek olmayın...

Eğer mutlaka Türk halkı ile birlikte yaşamak istiyorsanız, ırk rejimin yıkıntıları arasından boy verecek olan güler yüzlü insaflı Türklerle Irak’takine benzer yeni bir devlet kurmayı deneyin.

Ama nolursunuz, umutlarımızı ve gücümüzü faşist bir sistemi reforma tabii tutmak gibi beyhude bir çaba içinde tüketmeyin...

Kendinize ve halkınıza yazık etmeyin.

Hasan Bildirici- www.kurdistan-post.org