HPG Lideri Karayılan'dan merak edilen tüm konulara cavaplar ANF/BEHDİNAN (04.11.2007)-Koma Civaken Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, kendisi ve hareketi hakkında Türk basınında çıkan iddiaları sert bir dille yalanladı. Karayılan Türk Başbakanı’nın kaçırılması ne kadar zorsa kendilerinin kaçırılmasının da o kadar zor olduğunu kaydetti. Karayılan, aralıksız süren sınırötesi operasyon tehditleri için de, “Saldırın! Sizi tutan mı var? Zaten Amerika da, Güneyliler de onay vermiş, ne duruyorsunuz’’ dedi. ANF’ye konuşan Murat Karayılan, Türk medyasında dozajı artan yalan haberler, çarpıtmalar ve devlet yetkililerinin açıklamalarını değerlendirdi. Çok yoğun bir psikolojik savaş durumunun yaşandığını ifade eden Karayılan, özellikle son iki-üç aydan bu yana bunun arttığının altını çizdi. TÜRKİYE’DE SANAL SAVAŞ YÜRÜTÜLÜYOR Karayılan, “Kuzeyde geliştirilen operasyonlar sonucu ordu güçleriyle gerilla güçleri arasında yaşanan çatışmalar dışında sınır hattında veya Güney Kürdistan kesiminde ne herhangi bir çatışma yaşanmış ne de zaman zaman yapılan top atışlarında herhangi bir kaybımız olmuştur. Fakat Türk tarafı ve basını sanal bir biçimde çok yoğun bir savaş, operasyon varmış gibi bir hava yaratmakta ve bununla Kürt toplumu üzerinde bir tazyik kurmak istemektedir. Toplumu psikolojik olarak etkilemek istemektedir. Sanki hareketimiz tasfiye sürecini yaşıyormuş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. “Ha tasfiye olacaklar, ha tasfiye oldular” havası yaratılmaya çalışılmaktadır. Burada büyük bir çarpıtma durumu söz konusudur” dedi. SINIRÖTESİ OPERASYON HABERLERİ TAMAMEN YALAN Son üç gündür bütün kanallarda manşet yapılan ‘sınır ötesi nokta operasyon’u yapıldığına dair haberlerin “tamamen yalandan ibaret” olduğunu belirten Karayılan, şöyle konuştu: “Her zaman yapılan rutin top atışları yapılmıştır, o kadar. Ama Türkiye toplumu üç gündür bununla uğraştırılıyor. Türk genelkurmayı, basını ve medyası “ilk nokta operasyonu yapıldı, tezkerenin gerekleri yerine getirildi” türünden haberler ortaya atmaktadır. İşte güneyli güçlerin görüşleri şunlardır, hatta Amerika savunma bakanlığının bir temsilcisi açıklama da yapmıştır. Öyle yaptılar ki tüm uluslar arası basın da bu haberi geçti. Oysa öyle bir şey söz konusu değildir. Bu bir nevi dolaylı bir biçimde deklarasyonumuza verilmiş bir cevap gibi sunulmaya çalışılıyor. Biz bugün mücadele ile doğup, gelişen 30. yılına girmiş ve bu süre içerisinde önemli bir örgütsel, toplumsal ve siyasal düzeyi yakalamış bir hareket durumundayız. Bu hareket saldırılar karşısında otuz yıldan beri direnerek, büyümeyi başarmış bir harekettir. 12 Eylül cuntasıyla başlayan saldırılar, 92’den bu yana uluslar arası konsept biçiminde geliştirilen kapsamlı yönelimler dahil, yine en son Önderliğimizin esir alınmasıyla birlikte geliştirilen askeri, psikolojik ve siyasal saldırılar dizisinin tümünde tasfiye edilemeyen bir hareket, bir hareket şimdi birkaç ay içinde nasıl tasfiye edilecek?” PKK’NİN TASFİYESİ MÜMKÜN DEĞİL “Bir kere PKK’nin tasfiyesi gibi bir şey artık mümkün değildir” diyen Karayılan, “Türkiye’nin tasfiyesi olabilir mi? Olamaz. O zaman PKK’nin tasfiyesi de olamaz. PKK, toplum haline gelmiş, kurumlaşmış bir harekettir. Onun tasfiyesi artık imkan dahilinde değildir” ifadelerini kullandı. Karayılan şöyle devam etti: “Gelişebilecek çok yoğun saldırılar karşısında darbe alabilir. Ama her fırsatta belirttikleri gibi bir tasfiye süreci, yılları alabilecek bir süreçtir. Hiç imkansızdır, demiyorum ama hemen birkaç ay ya da birkaç yılda yapılacak saldırılarla tasfiye olacak bir hareket değildir. Çünkü toplumda güçlü ideolojik, felsefik temellere kavuşarak toplumsal kültüre dönüşmüş bir harekettir. Bununla birlikte Türk devleti hareketimize karşı hem bölgedeki statükocu güçlerden destek almakta hem de ABD’den ve güneyli güçlerden destek alarak hareketimizi böylece ortadan kaldırmayı planlamaktadır. Bu konuda izolasyon, baskı ve tasfiyeyi dayatarak teslim almaya dönük bir projenin olduğu açık ortadadır. Buna kimin ne kadar katılıp, katılmayacağı ayrı bir tartışma konusudur. Hareketimizin ortadan kaldırılması elbette ki kolay bir durum değil ama darbe yiyip, gerilemesi, demek tüm Kürtlerin güç kaybetmesi anlamına gelecektir. Ardından da sıra diğer kazanımların hedeflenmesine geleceği kesindir.” NASIL Kİ ERDOĞAN’IN KAÇIRMAK KOLAY DEĞİLSE BİZİMKİ DE O KADAR KOLAY DEĞİL PKK yöneticilerinin yakalanarak teslim edileceğine ilişkin haberlere de dikkat çeken Karayılan şöyle dedi: “Bizler orta yerde bulunup da hemen yakalanabilecek insanlar değiliz. Türk devleti yıllardır bizi imha etmek ve ele geçirmek istemektedir. Kişi olarak ben onlarca kez yirmi bin, elli bin askerle kuşatılmaya alınmış, en gelişmiş teknikle hedeflenmiş, bütün bu aşamalardan geçmiş bir kişiyim. Yine birçok kez bu tip saldırılara maruz kalmış bir hareketiz. Hemencecik yakalanacak değiliz. Bazıları ‘paketlenip, tutuklanarak, bize gönderilsin’ demektedirler. Bu haberler ortaya atılarak, toplum aldatılmak istenmektedir. Bunlar saçma-sapan haberlerdir. Nasıl ki Türkiye cumhuriyeti başbakanının kaçırılması kolay değilse bizimki de en az onunki kadar kolay değildir. Bunu herkesin bilmesi lazım.” İHANETÇİLER BİLGİ SATIYOR Karayılan, “Bir diğer husus da sanki hareketimiz öyle kurumlaşmış, sistemleşmiş bir hareket değil de içinde bireyler var, bireylerin tarafları, ekipleri var gibi yansıtılmak istenilmektedir. Bu da saçma bir iddiadır” diye konuştu. Özellikle bu konuda bazı “ispiyoncu Kürtlerin” de kullanıldığını dile getiren Karayılan, “Namık Durukan diye biri var. Onun dayandığı kaynakların hangi ihanetçiler olduğunu biliyoruz. Bu ihanetçiler bilgi satıyorlar. Dört yıl önce hareketten kaçmışlar, bize ilişkin artık hiçbir bilgileri yok, para etmiyor ya da söylediklerine kimse prim vermiyor. Durup, düşünüp, ‘nasıl bir senaryo çizsek de bilgimiz para etse’ diyerek hareketimiz hakkında kendilerine göre dedikodular, senaryolar yaratarak, pazara sunmaktadırlar. Bunların hepsi psikolojik etki yapmaya dönük şeylerdir” dedi. HEPİMİZ BİRİZ Yönetim kadrosunda bölünmeler olduğuna ilişkin iddiaları da sert bir dille yalanlayan Karayılan şöyle konuştu: “Yönetimimizin birbirinden ayrısı-gayrısı yoktur. Biz hepimiz biriz. Biz öyle ayaküstü bir araya gelmiş arkadaşlar topluluğu ya da öyle rasgele oluşturulmuş bir yönetim değiliz. Bu konuda polemik yapmak, halkımızın kafasında soru işaretleri yaratmak ya da psikolojik savaşı derinleştirerek, sonuç alınacağını sanmak gaflettir. Biz bu konuda söylenen her şeye hemen anında cevap vermek istemiyoruz. Halkımız bunu bilmelidir. Çünkü bunları ciddiye almıyoruz, ciddiye alınacak şeyler de değildir. O açıdan kalkıp da bir ispiyoncu ve özel savaş elemanının ortaya attığı bir yalana ikide bir cevap verecek değiliz. Bunlar özel savaş faaliyetinin birer parçası olarak gelişmektedir. Halkımızın bunlara itibar ettiğini sanmıyorum. Şuanda çok yoğun bir manipülasyon, psikolojik saldırı ve atmosfer yaratılarak, kitle tabanımız üzerinde etki yaratılmaya çalışmaktadır. Sanki bizler gidiciymişiz gibi yaklaşılmaktadır. İşte seçimler olacak, bazı yerler kaybedilecek. Halbuki öyle değildir. Zorlanan biz değiliz. Zorlanan onlardır. Onlar bas bas bağırıp, ona buna yalvararak, kendi ülkelerinin ekonomik kaynaklarını peşkeş çekmektedirler. Amerika’ya kadar gittiler, yalvarmadıkları kimse kalmadı.” ‘SALDIRIN SİZİ TUTAN MI VAR?’ Karayılan, kendilerinin rahat olduğunu ve Türkiye’nin zorlanan taraf olduğunu şu sözlerle dile getirdi: “Biz rahatız, yerimizdeyiz, hareket olarak gelişme yaşıyoruz ve daha büyük gelişmeleri dayatıyoruz. Zorlanan, daralan, tıkanan Türkiye cumhuriyeti devletidir. Onun sömürgeci, inkarcı, imhacı mantığıdır. Bu mantık bugün uluslar arası düzeyde bir zorlanmayı yaşamaktadır. Şimdi tozu dumana katarak tezkere çerçevesinde ‘ha saldırdık, saldıracağız’ diyorlar. Saldırın! Sizi tutan mı var? Zaten Amerika da, güneyliler de onay vermiş, duruyorsunuz. Ben kendim 92’deki kapsamlı saldırıda savaşın en keskin alanlarında yer almış biriyim. O zaman bu söz konusu güçlerin hepsi beraber üzerimize geldiler. Bize geri adım attırabildiler mi? Bunları uzun uzun anlatmaya burada gerek yoktur ama daha önce denenen yolların bir daha denenmesinin bir anlamının olmadığının görülmesi gerekiyor. Bu çözüm yolu değildir. önceden çokça denenen ve hiçbir sonuç almayan yolların yeniden denenmesinin zaman kaybettirmekten başka bir anlamı olmadığını söylüyoruz. Bunu yapmakla Türkiye cumhuriyetine kaybettireceksiniz. Haberlerde Onur Öymen’i dinledim. Sözüm ona bir partinin başkan yardımcısıdır. “Sınır ötesi bir operasyon olmuş, biz bunu çok yerinde buluyoruz. Bizim istemimiz terörün tamamen bertaraf edilmesidir” demektedir. Bu senin isteğinle olacak bir şey midir? Senin otuz yıldır yapamadığın bir şeyi şimdi bunlar hemen birkaç top atışıyla nasıl yapacaklar? Otuz yıldır siz devlet olarak çalışıyorsunuz, yapamadınız. Bu hareketin Önderliği esir alındıktan sonra harekete yönelimler geliştirilmesine rağmen bu hareket tasfiye olmadıysa hiçbir zaman tasfiye olamaz. Çünkü bu Önderlik yüzyıl dayanılacak ideolojik, felsefik birikimi ve zemini yaratmış ve bu toplumsallaşmıştır. Onun için hareketin yönetimi olarak bizler tasfiye edilirsek, PKK hemen tasfiye edilecekmiş gibi yaklaşılıyor. Böyle bir şey söz konusu bile olamaz. Bizler militanız. Bu harekette bizim gibi yöneticilik yapacak daha onlarca, yüzlerce kadro vardır. Artık bunun anlaşılması lazım. Bu anlaşılmadan kitleleri, bilinçsiz kesimleri ikide bir dolduruşa getirerek, beklentiye sokmanın hiçbir anlamı yoktur. Eskiden denenen, tecrübe edilen yöntemlere tekrardan yönelmek kimseye kazandırmaz, kaybettirir. Sorunları çözmez, derinleştirir.” ‘TÜRKİYE BU MANTIKLA BİR YÜZYILI DAHA KAYBEDECEK’ “Süreci çözümsüzlük ve savaşta derinleştirirseniz bundan Kürt halkının çok fazla kaybedeceği bir şey yoktur” mesajını veren Karayılan, “Belki fiziki kayıplar verir, şehitleri zaten var. Horlanan, bastırılan, sürekli itilip, kakılan Kürt halkıdır. Her şeyi elinden alınan bir halktır. Daha fazla kayıp verebilir ama kaybedeceği çok fazla bir şeyi yoktur. Fakat Türkiye Cumhuriyeti bir yüzyılı bu mantıkla kaybedecektir. Bu açıdan bu zihniyet ve mantığın terk edilmesi gerekiyor. Psikolojik savaş yöntemlerine bel bağlayıp da halkı oyalamayla bir yere varamazsınız. Bu konuda bazıları ahkam kesmektedirler. Cemil Çiçek vb. devlet yetkilileri zaman zaman basına çıkarak ‘PKK şöyle yapıyor, böyle yapıyor, şuna-buna hizmet ediyor’ şeklinde açıklamalar yapmaktadırlar. Bunların hepsi gerçek dışı beyanatlardır. Gerçek şu ki PKK hareketi bugüne kadar Ortadoğu’da kendi öz gücüne dayalı ve kendi kendine karar alıp uygulayan, gelişmesini sürdürebilen, kendi kendine yeterli olabilen tek harekettir. Bu Kürt halkı açısından büyük bir onur ve şereftir. Hiç kimsenin etkisinde kalmadan bağımsız çizgisini sürdüren hareketimiz karşısında ona-buna Türkiye’yi peşkeş çeken kimselerin bu konuda konuşmaya hakkı yoktur” şeklinde konuştu. EĞER SÜREÇ DOĞRU ROTAYA GİRMEZSE YÜZLERCE DAĞLICA EYLEMİ OLUR Türk ordusunun ağır kayıp verdiği Dağlıca eylemine ilişkin gerçeklerin çarpıtıldığına da işaret eden Karayılan sert uyardı: “Oramar’daki (Dağlıca) eylem PKK’nin değil de Amerika’nın peşmergelere verdiği eğitim tarzının bir sonucudur’ şeklindeki değerlendirme yapanlar da oldu. Halbuki mücadele tarihimize bakılırsa biz bu eylemi çok çok katlayan eylemler yapmış bir hareketiz. Taburları tümüyle yerle bir eden birçok eylemimiz vardır. Eğer sürecin doğru bir rotaya girmesi sağlanamazsa bunun gibi yüzlerce eylem de olabilir. Bu tür şeylerle bir şey izah edilmeye çalışılıyor yani güçsüz olduğumuz yansıtılmak isteniyor. Strateji ve taktik geliştirme yeteneğimiz, yine güçlerimizin askeri performansı göz ardı edilmek isteniyor. Esas bu çarpıtmaların amacı budur. Ama bunu nereye kadar gizleyecekler, o ayrı bir konudur.”

Konu: Kürdistan Koruma gücü askerlerinin sayısının 100 binden 80 bine indirilmesi

FKB HÜKÜMETİ VE PEŞMERGE BAKANLIĞI’NDAN BİR HEYET BAĞDAT’A GİDİYOR: PEŞMERGE GÜÇLERİ’NİN DURUMU GÖRÜŞÜLECEK. 5-Dec-07 [12:7]PNA- Federal Kürdistan Bölgesi (FKB) Koruma Güçlerinin resmi sözcüsü Cabbar Yaver, ‘’Peşmerge Bakanlığından bir heyetin Kürdistan Bölge Başbakanı Neçirvan Barzani başkanlığındaki hükümet heyetiyle gelecek hafta Bağadat’a gideceğini’’ söyledi. PNA’ya demeç veren Yaver, ‘’FKB Koruma Güçlerinin son toplantısında bu haftanın sonlarında yada gelecek haftanın başlarında Peşmerge Bakanlığı’ndan bir heyetin Bağdat’a gitmesi kararını aldıklarını’’ söyledi 90 Peşmergenin emekli edilmesi konusunda Cabbar Yaver, ‘’Onlar haliyen emeklidirler. Biz, Irak hükümetinin onlar için özel bir bütçe ayırmasını istiyoruz. Çünkü şuan aldıkları maaşın miktarı azdır. Emekliye ayrılacak Peşmergelerin listesi hazır bulunuyor. Bunların şuana kadar aldıkları maaşın yüzde 80’ni emeklilik parası olarak onlara iade edilecek’’ dedi. Kürdistan Bölgesi’nde Irak Savunma Bakanlığı’na bağlı 2 fırkanın kurulmasıyla ilgili Yaver, ‘’Kürdistan Koruma Güçleri’ne bağlı 20 bin askerden oluşan 2 fırkanın oluşturmasını ve Kürdistan Koruma gücü askerlerinin sayısının 100 binden 80 bine indirilmesini uygun gördü. Bu Irak hükümetinin değil bölge komutanlığının isteği dorultusunda oldu’’ dedi.

Dr.MUHAMMED İHSAN: ''IRAK HÜKÜMETİNİN 140.MADDENİN UYGULANMASI KONUSUNDA BAĞLILIĞI VAR’’ 5-Dec-07 [18:3]PNA-Federal Kürdistan Bölgesi (FKB)Dış Bölgeler'den Sorumlu Bölge Bakanı Dr.Muhammed İhsan, ''Bağdat’ta gerçekleştirdiği temaslar hakkında yaptığı açıklamada, Kerkük meselesinin normalleştirilmesi ile ilgili Irak daimi anayasasının 140. Maddesinin uygulanması için kurulan Yüksek Komisyonun ileriye yönelik olumlu adımlar attığını'' söyledi. Bakan İhsan, ‘’Bağdat’ta Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Irak Başbakan Yardımcısı Dr.Berhem Salih, Irak Parlamento Başkanı Muhammed Meşedani , Irak Devlet Başkanı Yardımcısı Adil Abdülmehdi ve ABD’nin komisyondaki temsilcisi David Petraeus ile görüşmeler yaptığını, görüşmelerde 140.maddenin uygulanmasında gelinen aşama ve uygulamanın önündeki engelleri ele aldıklarını’’ söyledi. İhsan, ‘’Irak hükümetinin 140. Madde dahil Irak anayasasına olan bağlılıklarını dile getirdiklerini söylerken, Parlamentoda bulunan siyasi patilerin de eski rejimin olumsuz kalıntılarının etkili olmaması konusunudaki bağlılıklarını dile getirdiklerini’’ söyledi. Irak anayasasına karşı çıkan ve hala Ba’s rejimi zihniyetine sahip bazı tarafları sert bir dille eleştiren İhsan, ‘’bir kimsenin halkının kaderi üzerindeki bir konu hakkında konuşması doğal bir haktır. Ancak, anayasada olmayan ve hilak olan birilerini destekleyerek bunu demokrasiye yamamak hak değildir’’ dedi. 140.Maddeyi Uygulama Yükse Komisyonunun çalışmalar konusunda İhsan,’’ Komisyon başkanı Raid Fehmi’nin parlamentoya son derece bilimsel, kapsamlı ve düzenli bir rapor sunduğun ve bu raporla komisyonun işlerinin daha kolay bir şekilde yürütüleceğini’’ söyledi.