1992 Newroz’unda Devlet Güçlerince Katledilen 54 Kişi Anıldı

sirnaksolen01 Doğa, kültür ve insan katliamına son

Şırnak Belediyesi tarafından önceki akşam Cumhuriyet Meydanı’nda “Doğa, kültür ve insan katliamlarına son” sloganıyla düzenlenen geceye aralarında DTP’li milletvekillerinin de katıldığı yaklaşık 15 bin kişi katıldı.

Gecede Doğa, kültür ve insan katliamlarına son verilmesi çağrısı yapıldı. Şırnak Belediyesi’nin “Doğa, kültür ve insan katliamlarına son” sloganıyla bir gece düzenledi. Gecenin yapıldığı meydana 1992 Newroz’unda devlet güçlerince katledilen 54 kişinin isimlerinin yer aldığı dev bir afiş asıldı. Gecede ayrıca “12 bin yıllık kültürü yok etmek cinayettir”, “Termik santral ölümdür, ölmek istemiyoruz”, “Yerinden taşıma yarına taşı” yazılı posterler de asıldı. KCK Önderi Abdullah Öcalan’ın posterleri ve KCK bayraklarının taşındığı gecede, sık sık “Bijî Serok Apo”, “PKK halktır halk burada”, “Sayın Öcalan” “Gençlik Apo’nun fedaisidir” sloganları atıldı.
‘Vahşeti yapanları lanetliyoruz’
Gecede konuşan Şırnak Belediye Başkanı Ahmet Ertak, “16 yıl önce bu alanda Newroz kutlanmak istendi. Ama halkımıza ölüm yağdırıldı. 16 yıl önce bugün burada büyük bir vahşet uygulandı. Bu katliamlar, bu vahşeti yapanları lanetliyoruz ve hayatını kaybeden 54 insanımızı unutmadık. Onlar onurumuzdur” dedi. Şırnak’ta kurulması planlanan termik santralin çevreye zehir saçacağını söyleyen Ertak, “termik santral suyumuza, doğamıza, hayatımıza zehir saçacak. Bu halk bunu engelleyecektir. Sermaye sahiplerine de sesleniyorum. Gelin çimento fabrikası, tekstil fabrikası, benzeri fabrikalar kurun, iş sahaları istihdam oluşturun. Bu halkın yaşamını zehirlemeyin” diye konuştu. DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır da, “doğa katliamlarına, tarih ve kültür katliamlarına, beyaz katliamlara ‘Artık yeter” dedi.
Ciğerimiz yanıyor
hasip kaplan Kürdistan’daki orman yangınlarına değinen DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da şunları söyledi: “Antalya’da orman yandığında saçlarımız yanıyor, Mersinde orman yandığında ciğerimiz yanıyor ama Cudi’de, Gabar’da orman yandığında ise yüreğimiz ve ciğerimiz birlikte yanıyor. Gelin bu çatışmaları, bu ölümleri durduralım, doğa katliamını durduralım, insan katliamını durduralım. Eğer bu ölümleri durduramazsak siyaset haram olsun. Doğa, insan ve kültür katliamına ‘Artık yeter’ diyoruz, operasyonlara ‘Artık yeter’ diyoruz. Ama barışa, kardeşliğe, birliğe ve bütünlüğe evet diyoruz.” Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi’nden İHD Batman Şube Başkanı Av. Ferhat Bayındır ise, “Şırnak halkının Hasankeyf’e sahip çıkması gibi biz de Şırnak’ta kurulması planlanan termik santrale karşıyız” diye konuştu. DİHA/ŞIRNAK YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Vicdanlarımızın Sesine Kulak Verelim

baris_mitingine_cagri 1 Eylül Dünya Barış Günü'ne sayılı günler kala, 'Türkiye Barışı İçin Buluşuyor, Kürt Sorununda Demokratik Çözüm' mitinglerine katılım çağrısı yapıldı
Kürt sorunu bastırılıyor
Barış Meclisi tarafından 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Diyarbakır, İstanbul ve Adana'da gerekleştirilecek mitinglere katılım çağrısı yapıldı. Barış Meclisi Sekretarya Üyesi Metin Bakkalcı, Kürt sorununun silahlı yöntemlerle bastırıldığını, çatışma ve operasyonların devam ettiğini belirterek, 'Vicdanlarımızın sesine kulak veriyor ve alanlarda buluşuyoruz' dedi.
Hep birlikte alanlara
Barış Meclisi'nin etkinliklerine siyasi parti ve sendikalar da destek sunuyor. DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, barış içerisinde yaşamak gerektiğini söyleyerek, '1 Eylül'de hep birlikte alanlarda olacağız' diye konuştu. KESK Genel Başkanı Sami Evren de, '1 Eylül'de barış elimizi uzatacağız ama elimizi tutmayanlardan hesap da sorarız' açıklamasını yaptı.
MuharremErbey Çözüm mitingine çağrı
Türkiye Barış Meclisi, 31 Ağustos'ta Diyarbakır, Adana ve İstanbul'da düzenlenecek olan barış mitinglerine ilişkin Mülkiyeliler Birliği'nde dün basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Türkiye Barış Meclisi üyeleri, DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, KESK Genel Başkanı Sami Evren, İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül ile çok sayıda demokratik kitle kuruluşu üyesi katıldı. Toplantıda açıklama yapan Barış Meclisi Sekretarya Üyesi Metin Bakkalcı, Kürt sorununun silahlı yöntemlerle bastırıldığını, çatışma ve operasyonların devam ettiğini belirterek, devam eden çatışmaların çocukların ölmesine, ormanların yakılmasına, köye dönüşlerin engellenmesine ve gazetelerin kapatılmasına neden olduğuna dikkat çekti.
Herkesin eşit, özgür ve barış içinde yaşayacağı köklü bir anayasaya ihtiyaç olduğunu dile getiren Bakkalcı, şunları kaydetti: 'Cumhuriyet tarihi boyunca başta Kürtler olmak üzere bu ülke topraklarında yaşayan tüm halklara, farklı inanç ve kültürlere, her türden muhaliflere yönelik gerçekleştirilen inkar, ayrımcılık, yok etmeler, katliamlar, faili meçhulleri ve gerçekleri ortaya çıkarma süreci yerine, sorunu kimi güç odaklarının arasındaki çatışmayı çözmeye sıkıştıran bir anlayış ortaya konuyor.'
Çatışmada ısrar
Kürt sorununun operasyon ve çatışmalarla çözümündeki ısrar nedeniyle 2008 yılının ilk yarısında 187 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan Bakkalcı, savaş ekonomisinin sadece siyaseti kirletmediğini, aynı zamanda bütün ilişkilerin de kirlenmeye başladığını belirtti. 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla düzenlenecek barış mitinglerine katılım çağrısında bulunan Bakkalcı, 'Vicdanlarımızın sesine kulak veriyor ve 31 Ağustos'ta ortak pankartlarımız ve sloganlarımızla alanlarda buluşuyoruz' dedi.
'Hesap soracağız'
Bakkalcı'nın ardından söz alan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, barış ve birlik içerisinde yaşamak gerektiğini ifade ederek, 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde herkese büyük görevler düştüğünü söyledi. Türk, şunları belirtti: 'Bu kutsal görevi yerine getirirken hep yan yana olacağız. Türkiye'nin çatışmalı ortamdan kurtulması için bizim çabalarımız ve tepkilerimiz olmalıdır. 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde hep birlikte alanlarda olacağız.' KESK Genel Başkanı Sami Evren ise, Türkiye'de yaşanan çatışmalı ortamdan dolayı 40 bin insanın hayatını kaybettiğini hatırlatarak, 'Türkiye'de var olan Ergenekon gibi çetelere baktığımızda 40 bin insanın neden hayatını kaybettiğini daha iyi göreceğiz. 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde barış elimizi uzatacağız ama elimizi tutmayanlardan hesap da sorarız' şeklinde konuştu. ANKARA / DİHA
Diyarbakır beyazlar içinde barışı haykıracak
Siyasi partiler, sendikalar, odalar, meslek örgütleri, aydınlar, yazarlar ve akademisyenlerin de aralarında bulunduğu Diyarbakır Barış Girişimi'nin 31 Ağustos'ta İstasyon Meydanı'nda düzenleyceği mitingin hazırlıkları tüm hızıyla sürüyor. Kürt sorununda demokratik çözümün isteneceği mitinge, onbinlerce kişinin katılması bekleniyor. Tertip Komitesi üyesi DTP Diyarbakır İl Başkanı Nejdet Atalay, Diyarbakır halkının miting meydanında giyeceği beyazlarla, atacağı barış sloganlarıyla ve güçlü bir katılımla barışın sesini çok güçlü bir şekilde dile getireceğini belirtti. Atalay, DTP'nin de bugünden itibaren mahalle toplantıları, akşam ev gezileri, esnaf ve kahve ziyaretleri yaparak ve bildiri dağıtarak, halkı barış sesine ortak olmaya davet edeceğini ifade etti.
Tertip Komitesi üyesi Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet İnan da, AKP hükümetinin bir savaş hükümeti olduğunu vurgulayarak, savaşın da Türk ve Kürt halklarına büyük acılar yaşattığını hatırlattı. İnan, Türkiye'de hem Türk hem de Kürt halkının ciddi barış özlemi içerisinde olduğuna dikkat çekti. Barışa yönelik ortaya koyacakları iradenin karşılığını bulacağına inandığını belirten İnan, hükümetin de akan kanın bir an önce durdurulması istikametinde gerekli politikaları üretmesi gerektiğinin altını çizdi. İnan, 'Gelin barışta, kardeşlikte, huzurda beraber olalım, bir ses olalım ve birlikte barışı haykıralım' çağrısı yaptı.
Tertip Komitesi üyesi Diyarbakır Tabipler Odası Başkanı Dr. A. Selçuk Mızraklı ise, şu çağrıda bulundu: 'Mitingde söyleyeceklerimiz sadece bir ses olmaktan öteye geçmeli. Bu ses Ankara'da değil, Ankara'nın dışında belki dünyada da karşılığını bulmalı. Eğer biz bunu becerebilirsek daha fazla kan ve daha fazla gözyaşının önüne geçeceğiz. Bölge'den katılabilecek bütün insanlarımızı beyazın saflığı içerisinde miting alanına bekliyoruz.' DİYARBAKIR

Kürt Sanatına Hizmet Aşkı

ressam_haci_kilic PKK davasından 12 yıl cezaevinde kaldığı sırada karikatür ve resim üzerinde çeşitli ürünler ortaya çıkaran ve tabloları Fransa, Federal Kürdistan Bölgesi ile Türkiye'nin çeşitli illerinde sergilenen Hacı Kılıç, altı ay önce yakalandığı parkinson hastalığı nedeniyle çalışmalarına ara verdi. Kürt bilgelerinin sözlerini soyut resme aktaran Kılıç, yarım kalan tablolarını bitirmek için hastalıktan kurtulacağını söyledi.

Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde 1992 yılında PKK davasından tutuklanarak 18 yıl ceza alan Hacı Kılıç, Bülent Ecevit hükümeti döneminde çıkan af kapsamında tahliye edildi. Cezaevinde kaldığı 12 yıl boyunca resim ve karikatür çizmeyi öğrenen, Azadiya Welat Gazetesi'nde karikatür çizen, Fransa, Federal Kürdistan Bölgesi ve Türkiye'nin çeşitli illerinde resim sergisi açan Kılıç, cezaevinde girdiği açlık grevleri sonucu altı ay önce parkinson hastalığına yakalandı. Birçok tablosunun yarıda kaldığını ifade eden Kılıç, 'Cezaevine girmeden önce ekonomik ve yeteneklerimi ortaya çıkartabilecek olanaklar yoktu. Kürt kültür ve sanatına uzun yıllar hizmet edebilmek için hastalığım ile savaşacağım' dedi.
Kürt bilgelerin sözleri resim oldu
Cezaevine girmeden önce boş zamanlarında arkadaşlarının işyerlerinde dekorasyon yapan Kılıç, resim sanatına ilgisi konusunda şu bilgileri verdi: 'Fakat ressamlığa hiçbir zaman meslek ve iş gözüyle bakmadım. Çünkü Kürtlerin yaşadığı coğrafyada yaşanan acılardan dolayı tablolardan bir şeyler anlaşılacağı ve savaş ortamında resmin anlamsız olduğunu düşünüyordum. Ancak cezaevinde Kürtlerin gönlünde taht kuran kişilerin resimlerini çizmeye başladım. Daha sonra Kürt sanatının gelişmesi için Kürt bilge ya da bilgelerin anlamlı olan sözleri üzerine soyut resimler çizdim.' Cezaevinde kaldığı süre içerisinde Kürtçe yayınlanan Azadiya Welat Gazetesi'ne yedi yıl boyunca karikatür çizen Kılıç, resim tablolarının da ilgi ile karşılandığını söyledi. Çizdiğe resimlerle Federal Kürdistan Bölgesi, Fransa'yla Türkiye'nin birçok ilinde sergi açıldığını ifade eden Kılıç, 'Biz cezaevindeyken Bölge'nin çeşitli illeriyle yurtdışında resimlerim tutuklu dernekleri aracılığıyla sergiye açıldı. Ayrıca Adana Tutuklu Aileleri Derneği'nin amblemi için yapılan yarışma sonucunda benim çizimim layık görüldü. Diğer yandan Kürtlerin ilk günlük yayınlanan gazetesine karikatür yapmak bana büyük zevk ve moral veriyordu. Karikatür çizimi dışında resim çiziyordum' dedi. Cezaevinde bulunduğu süre içerisinde savaşa ve dayatmalara karşı girdikleri açlık grevlerinin sonucu olarak parkinson hastalığına yakalandığını ifade eden Kılıç, birçok tablosunun yarım kaldığını belirtti. Soyut çizim çalışması yaptığı tablolarını bitirmek için hastalığını yeneceğini söyleyen Kılıç, şunları dile getirdi: 'Kürt halkı ve varlık mücadelesi üzerine söylenen 'Biz buralara öyle kolay gelmedik, bıçak sırtından geldik' sözünü tabloya aktarıyordum. O tablo yarım kalmış, onu bitirmeliyim. Bu bizi anlatan bir cümle. Kafamda tasarladığım deniz ortasında bulunan bir adadan doğan Güneş'e dayayan bir bıçak ve üzerinden yürüyen insanlar deryaya çıkıyorlar. Ancak bitmedi ama bitmelidir.' DİYARBAKIR – DİHA Ferhat Arslan

Türkiye Kürt Mültecileri Sınırdışı Ediyor

 Aktüel Bakış Türkiye Doğu Kürdistanlı mülteci bir aileyi sınırdışı etmek istiyor. Eyüp Parniyani ikinci kez sınırdışı edilirken, eşi Ayşe Kaeyrzade ve çocukları Komas Parniyani hakkında da sınırdışı kararı var. Af Örgütü’nün Kürt mültecilerin sınırdışı edilmemesi için başlattığı kampanya sürüyor.

HAYATİ TEHLİKELERİ VAR

Türk makamları Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından mülteci olarak tanınan aynı aileden üç Kürdü Federal Kürdistan Bölgesi’ne sınırdışı etmek istiyor. Van’da gözaltında olduğu belirtilen Ayşe Kaeyrzade ve çocukları Komas Parniyani’nin sınırdışı edilmesi halinde hayati tehlikeleri olduğunu kaydeden Uluslar arası Af Örgütü, “Irak’a gönderilmeleri sınırdışıya karşı ilkelerin bariz bir ihlali olacaktır” dedi.

Eyüp Parniyani 1995 yılında İran’dan kaçtı ve 1999 yılında Parniyani, eşi ve çocuğuna UNHCR tarafından Güney Kürdistan’da mülteci statüsü verildi. Bu bölgeden de Ocak 2002 tarihinden kaçarak Türkiye’ye gelen aileye 2003 yılında UNHCR Ankara bürosu tarafından da mülteci statüsü verildi. 19 Ekim 2007 tarihinde Türkiye üç Kürt mülteciyi Güney Kürdistan’a sınırdışı etti. Af Örgütü’ne göre Türkiye, bu mültecileri İran’a göndermekle tehdit etti ve Eyüp Parniyani’ye anlamadığı bir belgeyi imzalattı. Mülteci aile Güney Kürdistan’a sınırdışı edilir edilmez gözaltına alındı.

SINIRDIŞI KARARI

Ayşe Kaeyrzade ve Komas Parniyani iki gün sonra serbest bırakılırken, Eyüp Parniyani 20 gün boyunca gözaltında tutuldu. Şubat 2008’de aile yeniden Türkiye’ye giriş yaptı. Eyüp Parniyani Muş’ta tutuklandı ve Türkiye’de mülteci olarak tanındığını söylemesine rağmen 16 Mart’ta Muş Mahkemesi’nin kararı ile yeniden Güney Kürdistan’a sınırdışı edildi.

Af Örgütü, üç mültecinin Güney Kürdistan’da mülteci statüsü almalarına rağmen Türkiye tarafından başka bir ülkeye yerleşmelerine izin verilmediğini belirtti.  Türkiye İçişleri Bakanlığı UNHCR Ankara bürosunu mültecilerin sınırdışı edilmesi için Van’a talimatta bulundukları bilgisini verdi.

Af Örgütü’nün sınırdışıya karşı İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Yabancılar Hudut İltica Daire Başkanı Mehmet Terzioğlu, İltica, Göç, Vatandaşlık Şube Müdürü, Mustafa Anlasıker, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Van Valiliği’ne gönderilmek üzere başlattığı dilekçe kampanyası devam ediyor.

UNHCR TÜRKİYE’DE 1200 KÜRDE MÜLTECİ STATÜSÜ VERDİ

UNHCR verilerine göre 2001 ile 2003 tarihleri arasında Güney Kürdistan’dan iltica talep eden Doğu Kürdistanlı 1200 mülteci Türkiye’ye giriş yaptı. Bu mültecilerin halen de güvenli bir yere yerleşmeyi bekledikleri kaydedildi.

Bu Kürtler 1990’lı yıllarda İran’dan kaçan mültecilerden oluşuyor. İltica talepleri Güney Kürdistan’daki UNHCR’de kayıtlı durumda. 1999 yılında Güney Kürdistan’dan bu mültecilerin ilticalarını kabul edilmesi ardından UNHCR artık yerleştirmeye son verdi. 2003 yılında Irak işgalinden dolayı UNHCR’nin Güney Kürdistan bürosu kapandı.

Türkiye’nin de 1951’de mülteci statüsüne ilişkin Cenevre Konvansiyonu’nda imzası bulunuyor. Ancak mülteciler Avrupa’lı olmadığında bu sözleşmeye uymayacağı yönünde bir çekince koydu. Ancak UNHCR Türkiye’de 1200 Doğu Kürdistanlıya mülteci statüsü verdi. Türk makamları bu mültecileri korumayı reddediyor ve başka bir ülkeye yerleşmelerini engelliyor.

Af Örgütü, Türkiye’nin uluslararası hukuku hiçe sayarak çok sayıda mülteciyi sınırdışı ettiğini kaydetti. ANF NEWS AGENCY

    BM’den Türkiye’ye mülteci elestirisi
    Türk polisi mültecilere işkence de yapmış!
    BM, Kerküklü Kürtlerin Göçünü Teşvik Etti Mi ?
    Fransa’da Kürt mülteci için havaalanı işgal edildi
    Fransa’da valiliklere sınırdışı talimatı 
    Hiçbir Partinin Yapamadığını DTP Yaptı “Darbenin Bilançosu”

Bir mülteci daha öldürüldü

Doğal olarak hepimiz bir gün evimize dönmeyi hayal ediyoruz. Ancak, bunu ne pahasına olursa olsun yapmayız.

Kuzey Kürdistan'da bir yılın özeti : 650 Operasyon

UNHCR: ‘’TÜRK BOMBARDIMANI NEDENİYLE 2000 KİŞİ YERLERİNİ TERK ETMEK ZORUNDA KALDI’’

Irak Askerler Güney Kürdistan Sınırında

kirkuk

Aktüel Bakış Irak ordusuna bağlı askeri birlikler peşmergenin çıkmaya zorlandığı Diyala’daki Karatepe’de Güney Kürdistan sınırına kaydırıldı.

Alınan bilgilere göre Irak askeri birlikler dün gece Karatepe-Cebare bölgesini kontrol altına aldı. Askeri birliklerin Germiyan polis güçlerinin yakınında olduğu bildirildi.

Yerel kaynaklar askeri birliklerin Kürdistan sınırına yakın konumlandığı ve görüş açısında olduklarını kaydetti. Irak ordusunun bu hareketliliği Kürt yetkililerin ile Diyala konusunda tartışmaların yaşandığı bir döneme denk geldi

Kürt yöneticiler Irak hükümetinin talebi üzerine Diyala’dan birliklerini çekmeyi kabul etmişlerdi. Peşmerge işlerinden sorumlu bakan 15 Ağustos günü yaptığı açıkalamada, “Irak hükümetinin kararı üzerine 10 gün içinde perşmergeler Kara Tepe’den çekilecekler” açıklamasında bulunmuştu.

17 Ağustos günü de Kürt yetkilileri, Güney Kürdistan’ın Dukkan kentinde bir araya gelerek Bağdat ile Hewler arasında gerginleşen ilişkileri ele aldılar. Kerkük referandumu, petrol gelirleri sorunlarında olduğu gibi Kürtler yine bir komisyonun kurulması kararı almışlardı.

Diyala’nın kuzeyinde bulunan Kara Tepe, Saadiye ve Celewla’da 2 yıldan beridir 4 bin kişilik bir peşmerge tugayı bulunuyor. Süleymaniye ile sınır olan bu bölgelerde çoğunlukta Şii Kürtler yaşıyor. Federal Kürdistan Bölgesi bu bölgelerin Kürtlere ait olduğu ve Kürdistan’a bağlanmasını istiyor.ANF

İkinci kara harekatı başlatıldı iddiası

Kürt yönetimi yeni haritasını belirledi

Sınıra peşmerge yığını

Güney Kürdistan güvenliği Peşmergelere bırakılıyor

Peşmerge kayıtlara ‘sınır muhafızları’ olarak geçti

peshmerga pesmerge kurdistan army

Türk Ordusu Misket Bombaları ile Sivil Halka Zarar Veriyor

Şengal Katliamı bir başlangıçtı

Kerkük üzerinden nüfuz savaşı

Şii Lider Sistani: “KERKÜK’ÜN GELECEĞİNİ KERKÜK HALKI BELİRLEYECEK”

Türkiye, Irak’ı siyasi krizin eşiğine getirdi

Dr.MAHMUT OSMAN: ‘’IRAK’TAN KERKÜK’E GÜÇ KAYDIRMAK ARAPLAŞTIRMA ANLAMI TAŞIYOR’’

Kandil’den Kerkük mesajı:Sömürgeciler Kürtleri denetim altında bulundurmak için Kerkük’ü enegelliyorlar”

Türkiye, Saddam Hüseyin rejimininden sonra Kürtlerin bütün kazanımlarını azaltmak için her yolu deniyor

Şengal Katliamı: 500 ölü, 400 yaralı

Devlet 'kelle avcılığında'

JİTEM'in Bölge'deki karanlık faaliyetleri her geçen gün biraz daha gün yüzüne çıkıyor. Bir yandan Ergenekon soruşturması çerçevesinde JİTEM'in kurucuları tutuklanırken, diğer yandan dışarıda JITEM faaliyetleri 1990'lı yılları andıran boyutlara ulaştı. HPG gerillalarının kıyafetlerine benzeyen kıyafetler giyen JİTEM elemanları, bu kez Şırnak, Hakkari, Bingöl, Siirt ve Dersim'de 'Kelleci' ve 'Hançerli' adları altında faaliyet gösteriyor. Grupların öncülüğünü ise iddialara göre eski milletvekili Haşim Haşimi'nin kardeşi ve oğlu yapıyor.
Azadiya Welat Gazetesi'nin ele geçirdiği belgelere dayanak verdiği habere göre, başta Şırnak ve Hakkari bölgeleri olmak üzere özellikle Şırnak, Cizre, Beytüşşebap, Silopi'de korucu ve itirafçılardan oluşan 'gönüllü timler' halk üzerinde terör estiriyor. Kendilerine 'Kelleci' ve 'Hançerli' gibi isimler takan gruplar, bu bölgelerde sivil ve gerilla kıyafetleriyle dolaşarak 'kelle avcılığı' yapıyor. Bu gruplarının çoğunluğunun itirafçı ve korucubaşlarından oluştuğu kaydediliyor. 'Kelle başına' binlerce dolar alan bu grupların varlığı, köy korucularını da rahatsız ediyor.
jitem6 Habere göre 'kele başına' binlerce dolar alan bu kontra grupların öncülüğünü ise Şırnak eski Milletvekili Haşim Haşimi'nin kardeşi Baki Haşimi ve oğlu Beşir Haşimi yapıyor. Habere göre Baki Haşimi genellikle Cizre'de kalıyor ve operasyon olduğunda kendisi de katılarak koordine ediyor. Adını vermek istemeyen bir korucunun gazeteye yaptığı açıklamalara göre ise, bu özel eğitimli gruplar günlerce dağlarda HPG'lilerin kıyafetleriyle dolaşıyor. Bu kaynağa göre gruplar JİTEM ve Şırnak Jandarma Komutanlığı tarafından koordine ediliyor. Gruplar halinde faaliyet yürüten kontraların tek merkezden yürütüldüğü belirtiliyor. Bu tür grupların Bingöl, Siirt, Dersim, Hakkari ve Şırnak'ta faaliyet gösterdikleri belirtilirken, Siirt'teki infaz timine Saide Xursi isimli bir kişinin öncülük ettiği ve bu kişinin birçok saldırıya katıldığı kaydediliyor. Öte yandan HPG'nin 2 Ağustos'ta Beytüşşebap'ta 17 kişilik bir gruba karşı saldırı düzenlediği, saldırı sonucu öldürülen ve korucu olarak kamuoyuna açıklanan Reşat Güngör, Selahettin Güngör, Hüseyin Güngör, Refik Altun ve soyadı yine Altun olan kişilerin 'kelleci' grubun üyesi oldukları belirtildi. DİYARBAKIR

Köy yakanlar devrede

Dövülen S.A.'ya 'polis dövdü' suçlaması

Bu iddianamenin içeriği 'kirli'
bahattin_ozdemir2 İzmir'de ilk duruşmaları geçen hafta görülmeye başlanan Newroz davalarının iddianameleri, hukuk skandalları ile dolu. Polis kamerasıyla polisten dayak yerken çekilen görüntüleri delil olarak kullanılan S.A'nın kendisini döven polisleri yaraladığının öne sürüldüğü iddianamede, işyerinden evine gittiği sırada elleri kirli olduğu gerekçesiyle gözaltına alınarak 4,5 ay tutuklu kalan kaportacı İ.K.'ya ise 'pardon' denildi.
İzmir'de 20-23 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen Newroz kutlamalarına katıldıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan 44 kişinin yargılanmasına devam edildi. 23'ü tutuklu olan sanıklara yöneltilen suçlamalar, savcılığın hazırladığı iddianame ve suçlamalara dayanak oluşturan deliller, Aziz Nesin öykülerini anımsatıyor. Newroz kutlamaları nedeniyle gözaltına alınarak 4,5 ay tutuklu kaldıktan sonra 11 Ağustos'ta görülen ilk duruşmada serbest bırakılan İ.K.'nın durumu bu örneklerden biri. Elleri kirli olduğu için Cennetçeşme'de Newroz'a katıldığı ve polise taş attığı iddia edilerek gözaltına alınan İ.K'ya ilk duruşmada 'pardon' denildi. Kaportacı olarak çalıştığı öğrenilen ve gözaltına alındığı sırada işten eve döndüğü anlaşılan İ.K., 4,5 ay süreyle boşu boşuna Buca Kırıklar F Tipi Cezaevi'nde tutuklu kalmış oldu.
Mahalli kıyafete askeri kıyafet yorumu
Newroz davalarındaki bir diğer skandal niteliğindeki iddia ise S.Y.'nin giydiği mahalli kıyafetin HPG'lilerin giydiği kıyafete benzetilerek tutuklanması. 4,5 aydır tutuklu bulunan S.Y.'nin giydiği kıyafetin mahalli kıyafet olup olmadığı ise henüz anlaşılamadı. 11 Ağustos'ta ilk kez hakim karşısına çıkan S.Y'nin tutukluluk halinin devam etmesine karar verildi. S.Y'nin avukatı olan aynı zamanda Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Merkez yöneticilerinden Bahattin Özdemir, mahkemede askeri kıyafet giyen bir kişinin fotoğrafının müvekkili olarak gösterildiğini ancak fotoğraftaki kişinin müvekkili S.Y. ile ilgisinin bulunmadığını belirtti.
Dövülen S.A.'ya 'polis dövdü' suçlaması
Ajansımıza ulaşan polis kamerası kayıtlarında polisler tarafından dövüldüğü tespit edilen S.A. da, polise mukavemet, polisi yaralamak gibi suçlamalarla tutuklandı. S.A. polis kamerasındaki kayıtlara rağmen 11 Ağustos'ta görülen ilk duruşmada serbest bırakılmadı. S.A. için suçlamalara delil teşkil eden kayıtlar ise tam bir komedi. Kamera kayıtlarında S.A'yı tekme tokat döven polislerin S.A. hakkında yaptıkları suç duyurusu ve hastaneden aldıkları darp raporu gösterildi. Raporda ise, polislerin birinin ayağına atılan taş sonucu oluşan yara ve iki polisin de parmaklarında oluşan sıyrıklar yer aldı. Newroz davasında müdafi olarak katılan Avukat Bahattin Özdemir, polislerin parmak eklemlerinde oluşan sıyrıkların kamera kayıtlarında da görüldüğü üzere kendi attıkları yumruklar sonucu oluştuğunun açıkça görülebileceğini savundu.
'Komik gerekçelerle tutuklular'
Newroz davalarını değerlendiren Özdemir, 11 ve 18 Ağustos tarihlerinde görülen 25'i tutuklu 44 sanıklı davalarda, 17 kişinin tutukluluk hallerinin devamına karar verildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti: 'Newroz olaylarında kameralara yansıdığı kadarıyla gördüğümüz üzere polisin Newroz'a katılan kişileri darp etme, dövme gibi özel bir girişim içerisinde bulunduklarını anlayabiliyoruz. Tutuklu bulunan bu insanların bir çoğu ceza almayacaklar. Çoğu 24 yaşın altında genç insanlar. Suçlu bulunmayacakları bir davada komik gerekçelerle 5 aydır tutuklu ve 2 ay daha tutuklu kalacaklar. Bu tutuklama mantığının hukuki olarak cezalandırmaya dönüşmesinden başka bir şey değildir.'
'Tutukluluk durumu cezalandırma amaçlı'
Skandallarla dolu bu davalarla ilgili olarak hukuki anlamda pek bir şey söylenemeyeceğini de ifade eden Özdemir, 'Davalar siyasi davalar niteliğine bürünmüştür. Mahkeme tutukluluk durumunu artık kişiyi cezalandırma aracı olarak kullanıyor. Ancak buna hukuki olarak itiraz ettiğimizde de, yine hukukun dışında gerekçesiz kararlarla itirazlarımız reddediliyor. Bu davalarda da olan budur ne yazık ki. Adaletin, hukuk ölçülerine göre değil, siyasi ilkeler doğrultusunda tesis edilmeye çalışıldığını söyleyebiliriz' diye konuştu. İZMİR – DİHA MUSTAFA AYDIN

Polis, “Pis Kürtler, Düzeni Bozuyorsunuz. Hepiniz Teröristsiniz”

myuceManisa’da otomobiliyle kaza yapan inşaat işçisi Metin Yüce, kazadan kurtulduğuna sevinemedi. Olay yerine gelen polis, “Pis Kürtler, düzeni bozuyorsunuz. Hepiniz teröristsiniz” diyerek Yüce’ye kurşun yağdırdı.

 

 

 

İlgili Başlıklar

» Türk Polisi, veresiye meşrubat vermeyen esnafa saldırdı!

» Gözaltındaki DTP İlçe Başkanı hastaneye kaldırıldı

» Facebook’ta polis mesajları

» İşkence : Vicdani retçi Bal'a Askeri Cezaevi'nde linç girişimi

» ‘İsviçre Kürtleri Türk sayıyor’

» Irkçı-milliyetçi saldırgan gruplar, polis eşliğinde,

» Bornova da bir ayda 2. işkence : Mardinli Kürt'tür Vurun ulan vurun!

» Karakolda şahitlere de işkence : 'Siz Kürtler ölmezsiniz, köpeksiniz size bir şey olmaz'

» Polis'ten neştercilere çay ikramı...

» Cizreli çocuklara cezaevinde işkence

» Tutukluya işkence yaptılar

» İşkence yok infaz var!

» Yine Van yine polis!

» İnsaf! Ömür 10 yaşındaydı

» "Eve geldi. Saat beş gibi dışarı çıktı. Yavrumun ne kahvesi vardır, ne içkisi. Kazandığı parayı ay başı bana verirdi."

» 'Önümüzdeki mahkeme gelmeyebilirim, beni işkencede öldürecekler,' sözleri hâlâ kulağımda. Necmettin sonraki mahkemeye gerçekten gelemedi, haklı çıktı.

» ‘Tek oğlumu aldılar benden’

» Penisine ip bağlanarak odanın içinde gezdirilen Aslan'a 'suçunu itiraf etmesi' istendi.

Manisa’da trafik kazası yapan Metin Yüce, kurtulduğuna sevinemedi. ‘Pis Kürtler, hepiniz teröristsiniz’ diyen polisler tarafından kurşun yağmuruna tutuldu. Bununla yetinmeyen polis yaralı Yüce’yi tekmeledi. Irkçı saldırıya katılan doktorlar da Yüce’yi tedavi etmedi. Manisa’da 10 Ağustos’ta kullandığı otomobille trafik kazası yapan Metin Yüce, kazadan kurtuldu ama polislerin ırkçı saldırısından kurtulamadı. Olay yerine gelen polisler ‘pis Kürtler, siz buranın düzenini bozuyorsunuz. Hepiniz teröristsiniz’ diyerek kaza yapanları kurşunladı. Vücuduna 7 kurşun isabet eden Yüce, polisin tekmelerine maruz kaldı. Bununla da yetinmeyen polisler, yaralıları suçlu diyerek gözaltına aldı.
Manisa Devlet Hastanesi önünde 10 Ağustos’ta kullandığı otomobille trafik kazası yapan Metin Yüce, olay yerine gelen polisle tartışınca kazadan kurtulduğuna sevinemedi. Yüce, tartıştığı polisin kendisine, “Pis Kürtler, siz buranın düzenini bozuyorsunuz. Hepiniz teröristsiniz” diyerek hakaretlerde bulunduğunu ve ardından silahını çıkararak ateş açtığını söyledi. İnşaat işçisi Yüce, polisin açtığı ateş sonucunda vücuduna 7 kurşun isabet ettiğini belirterek, yerde kanlar içinde yattığı halde polislerin tekmelerle kendisine vurmaya devam ettiğini kaydetti.
Linç ortamı yaratıldı
Olayın tanığı olan Şenol Yüce de yaşananlara ilişkin şunları anlattı: “Kaza sırasında TIR şoförüyle bir sürtüşme yaşandı. Olay yerine gelen iki polis olayı provoke ettiler. Bize her tür hakaret ve küfür ettikten sonra polislerden biri silahla bizi taradı. Bana kurşun isabet etmedi, ancak Metin ağabeyim 7 yerinden yaralanırken, olay yerinden bir kişinin de göğsüne kurşun isabet etti. Resmen bir linç ortamı yaratıldı.”
Devletin hastanesi tedavi etmedi
Manisa Devlet Hastanesi’nde bulunan doktorlardan bir kısmının da kendilerini dövmeye çalıştığını öne süren Yüce, “olay hastane önünde gerçekleşmesine rağmen ağabeyim Metin kan kaybından ölüyordu nerdeyse. Manisa Devlet Hastanesi’ne kaldırdık, 1 saat kanlar içinde kıvrandı. Top sakallı bir doktor gelip ‘Sus’ diyordu başka da bir şey yapmıyordu. Bunun üzerine ağabeyimi Manisa Merkez Efendi Hastanesi’ne kaldırdık. Burada ilk müdahale yapıldı” dedi.
Suçlular gözaltına aldı
Yine aynı arabada bulunan ve polis dayağından nasibini alan Dinçer Yüce de olay yerinde her türlü sözlü ve fiziki şiddete maruz kaldıklarını belirtti, Yüce, “olayın başından beri biz haklı olmamıza rağmen şiddete ve her türlü hakarete maruz kalan da biz olduk. Olay sonrası üçümüzü gözaltına aldılar. Yaşanan ırkçılıktır ve Kürt düşmanlığından kaynaklıdır. Bir şarjör mermiyi nefretle sizlere sıkmaya cesaret edebilenler, bunun hesabını yargı önünde vereceklerdir. Bu olayın peşini bırakmayacağız. Polis vahşetinden başka bir şey olmayan bu olayı, duyarlı kamuoyu tarafından da takip edilmesini bekliyoruz” diye konuştu.
Olayın ardından soruşturma başlatan Manisa Emniyet Müdürlüğü, ‘polise mukavemet ettikleri’, ‘polis aracının camlarını kırdıkları’ gerekçesiyle lince uğradıklarını ve polis tarafından taranan Metin Yüce, Dinçer Yüce, Şenol Yüce ve Muammer Özkan’ı gözaltına aldı. Metin Yüce’nin yaralı olduğu gerekçesiyle ifadesi alınamazken, Şenol Yüce ve Dinçer Yüce çıkarıldıkları Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından serbest bırakıldı, Muammer Özkan ise ‘polise mukavemet etmek’ ve ‘devlet malına zarar vermek’ gerekçesiyle tutuklanarak Manisa E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Emniyet, Yüce kardeşlerin linç iddialarına ilişkin olarak ise herhangi bir açıklama yapma ihtiyacı duymadı.
Yapılanlar ilk değil
Öte yandan Metin Yüce’nin vücudunda bulunan 7 kurşuna rağmen 1 saat bekletildiği tedavisinin yapılmayarak bir başka hastaneye götürülmek zorunda bırakıldığı Manisa Devlet Hastanesi’nde çalışan doktorların benzer vukaatları daha önce de olmuştu. Daha öncede Manisa Devlet Hastanesi’nde Türkçe bilmeyen Kürt kadınlarına bazı hemşire ve doktorların hakaretlerde bulunduğuna yönelik haberler yayınlanmıştı. Söz konusu haberlere yönelik SES ve Eğitim Sen Manisa Şubeleri de açıklama yaparak yapılanları kınamıştı. Hastanede çalışan ve ismini vermek istemeyen bazı doktorlar da haberleri doğrulamıştı.
DİHA/MANİSA YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

'İlk kurşun tartışılmalı' Sözlerine Kulak Verilmeli

Ne oldu da Kürtler silaha başvurdu? Onları buna iten nedenler nelerdi? Bu nedenlerin ortadan kalkması ve Kürtlerin silahı bırakması için ne yapılabilir? DTP Eşbaşkanı Emine Ayna'nın 'İlk kurşun tartışılmalı' sözleri tam da bu noktada önem kazanıyor. Kürtleri yok etmekle, yok saymakla sorunların üstesinden gelinemez, gelin şapkamızı önümüze koyup yeniden tartışalım diyor.emineayna


Kürtçe günlük gazete Azadiya Welat'ın 3. yıl kutlamasında konuşan DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, 'PKK neden silahlı mücadeleyi başlattı bunun iyi analiz edilmesi gerekir. O dönemde Kürt halkı üzerinde nasıl baskılar vardı, tartışılması gerekir. Bunlar tartışılmadan Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesine yönelik söylemler kandırmacadır. AKP hükümetinin, kapatmama ve AKP'yi aklama davasından sonra verdiği karar yine operasyonlar, yine şiddet, yine ölümde ısrardır. Hükümet, Kürtlere yönelik yapılan uygulamalarla yüzleşerek demokratik bir gelecek kurmanın peşinde değil. Bunun için biz Ergenekon'un Kürtlere yönelik uygulamalarının da dava konusu yapılmasını istiyoruz. Bunun için mücadelemiz devam edecektir. Kürt halkı, Türklerin sahip olduğu bütün haklara sahip olmadığı sürece mücadelesi devam edecektir' diye konuştu.
Sorunu görmezden gelmek
Bu önemli tespitler hem siyasi parti ve kuruluşlar, hem de medya organları tarafından görmezden gelindi. Gören medya ise 'terör ağzıyla konuştu', 'hainlere destek' gibi ırkçılığı körükleyen bir dil kullandı. Emine Ayna'nın ve diğer birçok Kürt siyasetçinin benzer değerlendirmeleri daha önce de oldu. Hep başını kuma gömen deve kuşu misali görmezden geliniyor. Sanki görmezden gelirsen Kürt meselesi yok olacakmış gibi. Ne de olsa bu ülkenin başbakanı olan kişi vakti zamanında 'düşünmezsen Kürt sorunu yoktur' diye buyurmuş.
Bir tarafın vatana ihanet derekesinde değerlendirdiği 15 Ağustos 1984 Atılımı'nı, Kürt tarafı ağır bir zulümden kurtuluş hamlesi olarak değerlendiriyor. Kürtler böyle düşünüyor ve böyle yaşıyor. 1984'ten bu yana da her 15 Ağustos bayram olarak karşılanıyor, biraraya gelinerek halaylar çekiliyor, zılgıtlar eşliğinde atılımın yaratıcıları lehine sloganlar atılarak kutlanıyor... Bu bir realite, bazı kesimler bunu görmezden gelmeye devam edebilirler. Çıkarları bunu gerektiriyor olabilir. Öte yandan süren bir savaş var ve akan kan durmuyor... Tam da bu nedenle DTP Eşbaşkanı Emine Ayna'nın dedikleri önemli. Ve tartışılması gerekiyor.
Çocuğun ismini doğru koymak
Bu ülke bir Ergenekon 'fırtınası' yaşadı. 'Türkiye demokratikleşiyor' dendi. 'Askeri vesayete son veriliyor' dendi. 'Türk Gladyosu tasfiye ediliyor' dendi. 'Kirli işlere bulaşmış çeteler tasfiye ediliyor' dendi. Daha bu yönlü ne fırtınalar koparıldı. Hala da bu rüzgar dinmesin diye üfürenler var.
Kürt siyasetçiler başından beri işin bir aldatmacadan ibaret olduğunu söylediler ve geldiğimiz nokta itibariyle yanılmadıkları görüldü. 'Ergenekon ordu demektir, onu 'söz dinlemeyen haylaz çocuklar' olarak gösterip orduyu aklamaya çalışırsanız bu ülkeyi yeni Ergenekonların pençesine bırakırsınız' dediler. 'Ergenekon'u gerçekten bütün boyutlarıyla açığa çıkarmak istiyorsanız, son 20-30 yıldır süren savaşı masaya yatırmalısınız. Kürt sorununu masaya yatırmalısınız' dediler. Bu nedenle Hakikatleri Araştırma Komisyonu'nu önerdiler. 'Ordunun bu savaştan nasıl beslendiğini, gerektiğinde yargıyı, siyasetçileri sindirmek için evlerinin yakınlarına nasıl bombaların atıldığını, Musa Anterlerin, Vedat Aydınların, Mehmet Sincarların, karakollara çağrılan HADEP yöneticisi Serdar Tanışların, Ebubekir Denizlerin daha binlerce insanın nasıl ortadan kaybolduğunu, binlerce köyün nasıl yakılıp yıkılarak boşaltıldığını, Özal, Bitlis, Mumcu, Ersever gibi çok sayıda devlet yöneticisinin neden katledildiğini ve Kürt sorunuyla, Bölge'de yaşanan savaşla bağını açığa çıkarmadan, Çiller'e, Ağar'a, Güreş'e, Karayalçın'a, Demirel'e dokunmadan Ergenekon açığa çıkmaz, son da bulmaz' dendi.
Daha da ötesi; 'Kişiler çok önemli değil, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetiyle, üniversiteleriyle, yargısıyla, medyasıyla samimi davranacak mı, 'Kürtleri inkar ve imha üzerine inşa ettiğimiz bina çöktü. Öldürme ve inkar zihniyetinde daha fazla ısrar etmenin anlamı yok diyecek mi?' Yeni bir başlangıç yapılacaksa ancak böyle yapılır' dediler.
Yalan eken Ergenekon biçer
Türkiye Cumhuriyeti neredeyse kuruluşundan günümüze kadar bütün kurum ve kuruluşlarını bir büyük YALANI sürdürmek üzerine, yani 'Kürt yoktur' yalanı üzerine inşa etti. Türkiye'deki bütün kirlenmelerin, bütün gerilik ve yozlaşmaların kaynağında bu yalan yatar. Doğası gereği yalanda ısrar etmek yeni yalanları getirir. Bu yalana katılmayanlar faili mechullere, zindanlara, zulme, insanlık dışı uygulamalara tabi tutuldular, katılan herkes ödüllendirildi, hukukun üstünde tutuldu, 'iyi çocuklar'dan sayıldı, ne çirkefe bulaştılarsa vatan içindir ve şereflidir dendi. Büyük yalanlar hayatın gerçeği karşısında tutunamazlar. Günü geldiğinde büyük bir balon gibi patlatılırlar. Elde bir hiç kalır. Boşuna 'yalancının mumu yatsıya kadar yanar' dememişler. 'Yalan eken Ergenekon biçer' demek de yanlış olmayacaktır. Kürtlerle demokratik ilke ve hukuk esasları üzerine bina yapan bir Türkiye'nin bu kadar kirlenebileceğini kim söyleyebilir. Durup dururken hiçbir canlı şiddete başvurmaz. Canı acımıştır. Varlığı tehlikeye girmiştir. Onuru ayaklar altına alınmıştır ki kendini savunma yoluna koyulmuş. Ne oldu da Kürtler silaha başvurdu? Onları buna iten nedenler nelerdi? Bu nedenlerin ortadan kalkması ve Kürtlerin silahı bırakması için ne yapılabilir?
Eşbaşkan Emine Ayna'nın söyledikleri tam da bu noktada önem kazanıyor. Hazır yalan sürdürülemez duruma gelmişken oturup tartışalım diyor. Kürtleri yok etmekle, yok saymakla bu sorunların üstesinden gelinemez, gelin şapkamızı önümüze koyup yeniden tartışalım diyor. İran, Suriye gibi bölge gerici güçleriyle işbirliği yaparak, AB'ye, ABD'ye, İsrail'e dayanarak Kürtleri bombalamak çare olmadı, çare içerdedir, oraya buraya kaçmadan buyrun tartışalım diyor.
Bir insanı öldürmek, insanlığı öldürmektir
Türkiye'deki tüm siyasal parti ve organizasyonlar, sol ve sosyalist eğilim ve örgütler, demokratik kitle örgütleri bir kez daha oturup Ergenekon'un dolayısıyla inkar ve imhanın neresinde durduklarının muhasebesini yapmalıdırlar.
Üniversiteler, eğitim kurumları, bilim insanları bu ülkenin geleceğini düşüneceklerse oturup asimilasyon adına inkar adına, yalan adına Ergenekon zihniyetinin esas mimarları olduklarını görmek zorundadırlar. 'Anne sütünden yapılan insanların nasıl katillere dönüştüğünü', bunların kendileri tarafından eğitildiklerini görmeden yeni bir başlangıç yapılabilir mi?
Büyük medya, basın-yayın kuruluşları akıttıkları ağu ile topluma nasıl zehir enjekte ettiklerini, ırkçı-faşist bir zihniyetle Hitler'e rahmet okutuklarını görmek durumundadır. Ergenekon'un brifinglerinden çıkar çıkmaz Kürtleri linç etme kampanyalarına devam edilecek mi? Yoksa yeni bir dil ve yeni bir başlangıçla ortak bir gelecek mi inşa edilecek. Emine Ayna'yı ele alışları önemli bir gösterge olacak.
Diyanet ve onunla bağlaşık kurumlar, yani müftülükler, imamlar, camiler, İmam Hatip ve tarikatlar, Ergenekon bağlantılarını okuyabildiler mi? Daha doğrusu zihniyeti anladılar mı? Bir halkı inkar ve imha etmede İslam dininin nasıl kötü kullanıldığını, birer yok edici, yok sayıcı haline getirildiklerini. Gerçek dindarlar 'Bir insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmek anlamına gelir' diyen Hz. Muhammed'in kemikleri daha fazla sızlasın istemiyorlarsa AKP ve Fethullah Gülen'in başını çektigi zihniyetten uzak durmalıdırlar. Kürtler neden direniyor sorusunu soran DTP Eşbaşkanı'na kulak vermelidirler.
Alevilerin önemli bir bölümü CHP ve Ergenekon zihniyetinin motor gücü olmaya devam edecek mi? Cumhuriyet Gazetesi'ni derin güçleri beslemeye devam edecek mi? Kendi katillerine sevdalanma hastalığı en çok bu kesimde zuhur etmektedir. Koçgiri ve Dersim katliamını gerçekleştiren CHP ile yaşadıkları ateşli aşk buna örnektir. Alevi inancına sahip halkımızın tarihi Ortadoğu gericiliklerine ve Osmanlı zulmüne karşı direnişlerle örülüdür. Cumhuriyet tarihiyle birlikte ilk defa bu denli dibe vurmuş, zulüm odaklarıyla ortak hareket eder hale gelmiş oldu. Aleviler devletin Ergenekon bataklığında debelenip duracaklar mı? Yoksa zalime karşı direnişi esas alıp mazlumun yanında mı yer alacaklar. DTP Eşbaşkanı Emine Ayna'nın dediklerini bir çağrı olarak algılayacaklar mı?
Sendikalar, iş çevreleri, diplomatlar, öğrenciler, kadınlar, asker anaları, meslek grupları ve Türkiye sınırları içinde yaşayan herkes Emine Ayna'ya kulak vermelidir. Körler ve sağırlar dialoğuyla sorun kangren haline getirildi. Gerçekçi olmak lazım, PKK ve mücadelesi inkara gelmez bir olgu. Durup dururken de ortaya çıkmadı. Kürt sorununun çözümsüzlüğü doğurdu. O halde Ayna'nın dediği gibi daha fazla gecikmeden çözümü tartışmak lazım.
A. Turabi Kişin

'O kişi kan akıtıyor'

İlk kurşun tartışılmalı!

'PKK muhatap alınmalı'

AKP 'devlet partisi' yolunda

Ergenekon’a AKP’ye ve darbe’ye hayır!

Emine Ayna: Gözaltıların zamanlaması dikkat çekici

Newroz’a ‘Demokratik Özerk Kürdistan’ damgasını vurdu

Türk: Butto’nun ölümü uluslar arası bir oyun

‘KARALAMA KAMPANYALARI BİZİ ETKİSİZ KILMAK İÇİNDİR’

DTP Eşbaşkanı Emine Ayna ve belediye başkanlarının da bulunduğu çok sayıda kişi gazdan etkilenerek Hakkari Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.

Bireyin özgürlüğü Anayasal güvenceye alınsın, Demokratik özerklikle, Demokratik Cumhuriyeti inşa edelim

DTP eski Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk yaptıkları konuşmalarda öz eleştiri vererek, eksiklerinden dolayı Kürt halkından özür dilediler.

Mayın Kurbanı Küçük Hatice Tedavi Bekliyor

hatice_ozcelik_mayin_kurbani Şırnak'ta 4 Ağustos'ta meydana gelen mayın patlaması sonucu sol ayağı bilekten kesilen Hatice Özçelik'in (13) Dicle Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden 'Ne haliniz varsa görün' denilerek hastaneden çıkarıldığı iddia edildi.

D.Ü Hastanesi yetkilileri, Hatice Özdemir'in hastanelerinde tedavi edildiğini söylese de Hatice İstanbul'da tedavi için İHD'ye başvurdu.
Şırnak'ın Güçlükonak (Basa) ilçesine bağlı Damlarca (Kereşo) köyünde 4 Ağustos'ta meydana gelen mayın patlaması sonucu sol ayağından yaralanan ve Dicle Üniversitesi (DÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alınan 13 yaşındaki Hatice Özçelik'in bir günlük tedavisinin ardından hastane yetkilileri tarafından hastaneden çıkarıldığı iddia edildi. Yarım kalan tedavisine Cizre Devlet Hastanesi'nde sadece pansuman yapılarak devam edebilen Özçelik, abisi Ahmet Özçelik tarafından 17 Ağustos'ta İstanbul'a getirildi. Fakat tedavinin ilk yapıldığı DÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden tedaviye ilişkin resmi evrak verilmediği için hastanelere başvuru sıkıntısı yaşadıklarını belirten abi Özçelik, konuya ilişkin İHD İstanbul Şubesi'ne başvurdu. Patlamanın meydana geldiği yerin mayınlı alana 30 metre mesafede bulunduğunu, 100 metre uzaklıkta ise Açay Jandarma Tugayı Piyade Birliği'ne bağlı askeri nöbet kulübesinin bulunduğunu söyleyen Özçelik, buna rağmen kardeşi ile birlikte 7 çocuğun askerler tarafından uyarılmadığını ifade etti. Patlamanın hemen ardından kardeşinin askerler tarafından Cizre Devlet Hastanesi önüne bırakıp yetkilileri bilgilendirmeden olay yerinden ayrıldığını öne süren Özçelik, doktorların ilk müdahalesinin ardından kardeşinin DÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildiğini belirtti. Hatice'nin hemen ameliyata alındığını hatırlatan Özçelik, 'Kardeşimin sağlığı ile ilgili yetkililer babama hiçbir bilgi vermemiş. Kardeşim ameliyata alındığı günün ertesi günü ise doktorlar babama herhangi bir gerekçe göstermeden 'Çocuğunu alıp git' demiş. Babamı, kardeşimin yaralanmasına ve tedavisine ilişkin resmi bir tutanak istemesine karşın, hastane yetkilisi 'Benim yapacağım bu kadar. Gidin ne haliniz varsa görün' demiş. Babam da kardeşimi mecburen Cizre'ye bir akrabamın evine getirerek her gün Cizre Devlet Hastanesi'ne pansuman ettiriyordu. Fakat enfeksiyon riskinden korktuğum için kardeşimi İstanbul'a getirdim. Köyde kalan babamı çağıran Damlaca Karakol Komutanı, patlamanın nedenleri üzerine fazla gitmemesini istemiş. Hatta 'Kimi kime şikayet edecesin' diyerek, babama, köyde bulunan okula bekçilik teklifinde bulunmuş' dedi. Patlamayı bir türlü hafızasından atamadığını ve bu nedenle k‰buslar gördüğünü söyleyen 13 yaşındaki Hatice Özçelik, başka patlamaların yaşanmaması için yetkilileri mayınlı alanları temizlemeye çağırdı. Hatice Özçelik'in DÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki kaydına ilişkin görüştüğümüz hastane yetkilileri ise, sözkonusu kişinin halen DÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi bilgisayarlarında kayıtlı olduğunu ve ortopedi bölümünde tedavi gördüğü belirttiler. Metin İnan- Yunus Tosun DİHA-DİYARBAKIR

» 8 yılda 202 kişi mayından öldü! 

» Misket bombasına yasak

» Misket bombalarını yasaklayın

» Misket bombaları yasaklansın

» Güney’e misket bombası

» Misket bombalarına yasak

» Gücün, ahlaktan yoksunluğu: Bingöl'de 6 ayda 31 ölü, 35 gözaltı, 1 faili meçhul!

» Bölge'deki Ergenekon ısrarla görülmezken, infazlar hız kesmiyor

» TÜRKİYE'DE İŞKENCE GÜNLERİ

» Taştan, halkın, özellikle çocukların boş arazide bulunan metal, patlayıcı ve mayın gibi cisimlerin görüldüğü alanlardan uzak durmaları gerektiğini...

Erbakan'a vefa Kaplan'a cefa

Abdullah Gül, bir zamanlar müridi olduğu, kapatılan Refah Partisi'nin eski Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın kalan ev hapsi cezasını 'sürekli hastalık' nedeniyle kaldırdı. 82 yaşındaki Erbakan'ın 2 yıl 4 aylık hapis cezası, 26 Mayıs 2008'de Altınoluk'taki konutunda infaz edilmeye başlanmıştı.

Gül'ün Erbakan hakkında aldığı karar, Yusuf Kaplan'ın durumunu da gündeme getiriyor. 85 yaşındaki Kaplan, 5 aydır Elazığ E Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuluyor. 'Vücudunun yüzde 79'unu kullanamaz' raporu olan ve kalp rahatsızlığı bulunan Kaplan için yetkililere yapılan başvurular sonuçsuz kalmıştı.

AKP Yanlısı Basın Psikolojik Savaş Karargâhı Haline Gelmiştir

fethullah gulen derin mit jitem ergenekon

Taraf Gazetesi hiç kimseyi kandırmasın. Devlet dün de Kürdistan'da AKP'yi destekledi, önümüzdeki seçimde de AKP'yi destekleyecektir. AKP, önümüzdeki yerel seçimde DTP'nin karşısında tek parti olarak çıkacak ve devletin tüm imkanlarıyla desteklenecektir
Türkiye'de şu anda ne demokratik adım atacak, ne de sosyal-ekonomik alanda iyileştirmeler yapacak bir siyasi irade vardır. AKP hükümeti, 1990'lı yıllarda Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı savaş yürüten Çiller hükümetinin işbirlikçi ılımlı İslam biçimidir. Artık Genelkurmay Başkanı Başbuğ 'tak' diyecek, Erdoğan ise 'şak' diye yerine getirecektir. İnkarcı sömürgeciliğin karargahı, AKP'yi ve tabanını Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı kullanacaktır. AKP yanlısı basınının tutumundan da bu çok net anlaşılmaktadır. AKP, geçen yıldan daha fazla özel savaşın hizmetine girerek Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığı yapacaktır. Özel savaşın ve psikolojik boyutunun yükseltildiği yerde, demokrasi karşıtlığı ve halkı aldatmaktan başka hiçbir uygulama beklenemez. 
Ekonomik ve sosyal çöküntü artarak devam edecektir. Türkiye demokratikleşmediği müddetçe artık ekonominin düzelmesini hiç kimse beklememelidir. İşbirlikçi ve keklik soylu Kürt Mehmet Şimşek, ekonominin ciddi krizlere gireceği uyarısını yaptı. Ekonomistler hep iyimser konuşurlar ki ekonomik yaşam dalgalanma içine girmesin. Mehmet Şimşek kriz uyarısı yaptığına göre, bu söylemin tercümesi 'ekonomik deprem geliyordur' biçiminde anlaşılmalıdır. Ekonomik kriz ortamında da en fazla Kürt halkına ve Türkiyeli emekçilere bedel ödettirilecektir
AKP yanlısı basın, Fethullahçı televizyon ve gazeteler, PKK ve Öcalan düşmanlığını neden bu kadar arttırdılar? AKP yanlısı basını okuyup dinlediğimizde 1990'lı yıllar öncesi Genelkurmay basın bültenleri haline gelen gazeteler gibi yayın yaptığını görüyoruz. PKK'yi karalamak için o kadar zorlama haberler yapıyorlar ki insan şaşırıyor. Anlaşılıyor ki şu anda Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı savaş yürüten özel savaşın psikolojik savaş karargahı, AKP yanlısı basının haber merkezlerine yerleşmiş durumdadır. Ordu ile AKP'nin Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı bir savaş ittifakı yaptıkları bu kirli ilişkiden de çok iyi anlaşılmaktadır.
erdogan_akp_ampul_tarafArtık psikolojik savaş haberleri Milliyet, Cumhuriyet, Posta, Akşam gibi gazetelerden çok Star, Bugün, Sabah, Zaman ve Yeni Şafak gibi gazeteler ve bunlarla ilgili televizyonlara servis ediliyor. Anlaşılıyor ki JİTEM ve MİT iyi bir işbirliği yapıyor. JİTEM'cilerin MİT ile çekişen ve AKP karşıtlığı yapan kesimlerinde törpülenme olunca, MİT-JİTEM uyumu artmıştır. Daha uyumlu biçimde psikolojik savaşı yürütmektedirler. Siyasetten biraz anlayan ve basını biraz takip eden birisi bunu rahatlıkla görebilir. Bu nedenle AKP yanlısı basın ne kadar uğraşsa da JİTEM ve MİT'in servis ettiği haberleri veren basın durumuna düşmesini gizleyemez. JİTEM ve MİT bu basının haberleri arkasında açıkça sırıtmaktadır. Dolayısıyla ne JİTEM ve MİT ne de bu basın deve kuşu misali kendi gerçekliklerini gizleyemezler.
AKP yanlısı basın ve Fethullahçılar yalnız siyasi duruşuyla değil, basın-yayın ve tüm sivil toplum kuruluşlarıyla Kürt halkının özgürlük mücadelesine karşı yürütülen kirli savaşın ortakları haline gelmişlerdir. Tüm Kürtler bu gerçeği iyi bilmelidir. İşbirlikçi ılımlı İslam, tamamen Kürdü kandırma ve aldatma aracına dönüştürülmüştür. Kürtler bu oyuna gelmemelidir. Halkımız, İslam inancının ve İslam'ın güzel kültürel değerlerinin, İslam'ı ve İslamcı görüntülerini pazarlayarak devlet içine yerleşmek isteyen bu tüccarlar tarafından sömürülmesine izin vermemelidir.
AKP ve yardakçıları, Öcalan ve PKK düşmanlığı yaparak, Öcalan ve PKK rantıyla devlet içine yerleşme mücadelesinde avantaj kazanmak istiyor. PKK ve Öcalan düşmanlığını iktidar savaşında bir araç gibi kullanıyor.
AKP yanlısı basın, her kötü şeyin içine PKK'yi yerleştirmeyi marifet sayıyor. Haberin içeriği ile PKK'nin adının verilmesinin hiçbir alakası olmasa da bunu yapıyor. Örneğin PKK'nin yıllarca söylediği Eşref Bitlis'in ölümüyle ilgili bir haber yapıyorlar. Bu haberlerin içine 'PKK'nin yaptığı söylenen eylemler Ergenekon eylemi olduğu açığa çıkmıştır' biçiminde bir cümle sokuşturuluyor. Herhangi bir somut bilgi yok. Okuyan sanki Eşref Bitlis cinayetini önceden PKK'nin üstlenmiş olduğunu sanacak. 'Yüksekova Çetesi' diye bir çete vardı. JİTEM ile ilişkili bir çeteydi. Bunlar da PKK düşmanlığı üzerinden bu çeteyi kurmuşlardı. Eşref Bitlis'in vurulmasıyla ilgili haberde kelime oyunlarıyla bunu da PKK'nin üzerine yıkmışlar. Bu tür haberlerle 'PKK eylemleri diye bildiğimiz eylemler, Ergenekon eylemi çıktı' diyerek, PKK'nin mücadelesi üzerinde kuşku uyandırılmaya çalışılıyor.
Tabii ki bazı kirli eylemler de geçmişte PKK'nin üzerine yıkılmıştır. PKK ile ilgili olmayan bu tür eylemlerin gerçek faillerinin ortaya çıkması, olsa olsa PKK'ye karşı yürütülen kirli savaşın boyutunu gösterir.
Örneğin, Diyarbakır Koşuyolu'nda çocukların ölümüne yol açan ve JİTEM tarafından yapılan eylem bile PKK'nin üzerine yıkılmak istenmişti. Herhalde AKP yanlısı basın bir süre sonra bu eylemi de 'PKK'nin yaptığı sanılan eylem, JİTEM'cilerin eylemi çıktı' diyerek, bir taşta iki kuş vurmak isteyecektir.
Şu anlaşılmıştır ki özel savaşçılar ve Milli İstihbarat Teşkilatı bu dönemde PKK hakkında kuşkular yaratmayı temel bir strateji olarak kabul etmişler ve uygulamaya geçirmişlerdir. Bu konuda bazı işbirlikçi ve ve yeminli PKK düşmanı haset Kürtleri de kullanmaktadırlar. İslamcı bilinen basın bu konuda görev üstlenmiştir. Hatta Taraf denilen gazete de PKK'ye karşı yürütülen kirli psikolojik savaşın aracı rolünü oynamaktadır. Bugüne kadar demokrat yazar olarak bilinen Ahmet Altan da siyasetçiliğe soyunarak PKK'ye karşı yürütülen kirli psikolojik savaşın aktörü durumuna düşmüştür. Dün özel savaş aktörünün basın kimlikleri Emin Çölaşan, Ertuğrul Özkök, E. Pazarcı, Behiç Ak, Fatih Çekirge, Saygı Öztürk ve ismini sayamayacağımız açıkça Kürt düşmanlığı yapanlardı. Kürtler ve Türkiye toplumu artık bunlarla kandırılamayınca, özel savaş merkezi psikolojik savaş yürütenlerin yüzlerini yenilemiştir. İşte Mehmet Metiner! Bazen Kürtlükten söz ederken de inkar etmeyelim der, ama Kürdü inkar ve imha etmek isteyen zihniyet ve uygulamaların basın kalemşörü oluyor. Şu anda psikolojik savaş böyle yürütülüyor.
Bu psikolojik savaşın amaçları içinde AKP'yi DTP karşısında güçlendirme stratejisi de vardır. Yerel seçimler yaklaştı. İnkarcı sömürgeci karargah, yerel seçimlerde AKP'yi güçlü çıkarıp seçim sonrasında 'Bakın Kürtlerin dil, kimlik, kültür sorunu yok, Kürtler aş-iş peşindedir' deyip Özgürlük Hareketi'ni siyasi alanda geriletmek istiyor. Bu nedenle AKP'nin Kürtler içinde oy kaybının önüne geçmeye çalışıyor. Taraf Gazetesi hiç kimseyi kandırmasın. Devlet dün de Kürdistan'da AKP'yi destekledi, önümüzdeki seçimde de AKP'yi destekleyecektir. AKP, önümüzdeki yerel seçimde DTP'nin karşısında tek parti olarak çıkacak ve devletin tüm imkanlarıyla desteklenecektir. Belki bazı çevreler AKP'nin İstanbul'da, Ege'de ya da Türkiye'nin başka yerinde az oy almasını isteyebilir, ama Kürdistan'da DTP'nin kaybetmesi için her yolu deneyeceklerdir. Bunu artık bir çocuk bile bilecek durumdadır.
AKP ve İslami çevreler Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı bir psikolojik savaş içine girmişledir. Zaten AKP hükümeti sürdürmek için orduyla anlaşmıştır. AKP bugün hükümetini sürdürüyorsa bunun nedeni; Başbuğ ile yaptığı görüşmede verdiği sözlerdi. AKP şimdi hükümetini sürdürme karşılığında Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığı yapıyor. AKP, bazı Kürtleri de kullanıyor. Bu çevreleri uyarıyoruz; AKP'den uzak durun, AKP'nin alacağı her oy, Kürdistan üzerinde inkarcılığın devam ettirilmesi olarak dönecektir. DTP'nin kaybettiği her oyun nasıl yorumlandığını herkes açıp gazetelerde okuyabilir. AKP kazanırsa 'Bakın bölücülüğe karşı en iyi ben mücadele ediyorum, Türkiye birliğini en iyi ben sağlıyorum' diyecektir. Nitekim 22 Temmuz seçimlerinden sonra 'Diyarbakır'ı da Dersim'i de istiyorum' diyerek inkarcı sömürgeci güçlerden büyük alkış almıştı.
Türkiye'de demokrasi mücadelesi lafla verilmez! Kürt sorununda çözüm için adım atmayanların demokrasi havariliği demagoji ve aldatmadır. Ergenekoncuların demokrasi karşıtı olduğunu söylüyorlar, bizce bu tespit doğrudur. Çünkü Ergenekoncu denilen Özel Harp Dairesi ya da JİTEM içindeki özel harp çekirdeği esas olarak da Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı savaşarak Kürt sorununun çözüm dinamiklerini ezerek ya da Kürt sorununa çözüm isteyen çevreleri ürküterek demokrasi düşmanlığı yapmışlardır. Bu Ergenekon, AKP hükümetinden önce vardı, esas olarak da Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı kirli savaş yürüten Özel Harp Dairesi'nin daha özel bir örgütlenmesiydi. Dolayısıyla Kürt sorununu çözme iradesi göstermeyenlerin, demokratikleşme yolunda adım atmayanların kendilerini ve dış güçleri rahatsız eden Özel Harp Dairesi'nin kontrolden çıkmış bazı uçlarını törpülemekle kimse Türkiye'de demokratikleşmeyi gerçekleştiremez. Hele Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı inkarcı sömürgeci karargah olan Genelkurmay ile anlaşarak demokrasi havariliği yapılamaz.
Bir daha belirtelim ki Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı savaş içinde olanlar, demokrasi karşıtı olanlardır. Bunlara karşı da tüm demokrasi güçlerinin birleşerek Türkiye'yi demokratikleştirme mücadelesi içine girmesi Türkiye'de gerçek demokratikleşmenin önünü açacak, demokrasi demagoglarını da miadı dolmuş partiler mezarlığına gönderecektir.
MUSTAFA SİVASLI

Göçzedeler Ergenekon davasına müdahil oluyor

giyasettin_gultepe_gocder Hakikatlerin açığa çıkması ve adaletin tesis edilmesi için devlet bağlantılı oluşumların uygulamalarından mağdur olanlar, Ergenekon davasına müdahil olmak için harekete geçiyor. Van GÖÇ DER Başkanı Gıyasettin Gültepe, yüzlerce köyün boşaltıldığını hatırlatarak, göç mağduru üyeleri ile birlikte Ergenekon davasına müdahil olmak için başvuru yapacaklarını belirtti.

Göçzedeler Ergenekon davasına müdahil olmak için başvuracak
Van GÖÇ DER Başkanı Gıyasettin Gültepe, Ergenekon davasında yargılanan askeri yetkililerin görev yaptığı dönemde yüzlerce köyün boşaltıldığına dikkat çekerek, göç mağduru üyeleri ile birlikte Ergenekon davasına müdahil olmak için başvuru yapacaklarını belirtti.
Van GÖÇ DER Başkanı Gıyasettin Gültepe, yüzlerce köyün Ergenekon davasında yargılanan askeri yetkililerin görev yaptığı dönemlerde boşaltıldığına dikkat çekerek, zararlarının karşılanması için girişimlerini sürdüren göç mağduru üyeleriyle birlikte Ergenekon davasında müdahil olacaklarını açıkladı.
Göç mağdurlarına çağrı
Gültepe, 'Biz, zorla yerlerinden göç edilen aile ve bireylere çağrı yapıyoruz. Beraber Ergenekon davasına müdahil olalım. Ancak böyle Bölge'deki Ergenekon yapılanmasını ve suçluları ortaya çıkarabiliriz. Biz dernek olarak katılacağız ve mağdur olan insanlarımızın hesabını soracağız' dedi. Oluşturacakları komisyonla göç mağdurları ile toplantı yapacaklarını söyleyen Gültepe, daha sonra avukatları aracılığıyla davaya katılmak için girişimde bulunacaklarını belirtti.
Mağduriyet sürüyor
Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Erbûş (Çağlayan) köyünün yakılması nedeniyle 1995 yılında Van'a göç etmek zorunda kalan göç mağdurlarından Abdulkadir Dalga, köylerinin o dönem Bölge'de görevli olan şu an Ergenekon davasında yargılanan askeri yetkililer tarafından yakılarak boşaltıldığını kaydetti. 4 bin kişinin Çukurca'dan Van'a göç etmek zorunda kaldığını, göç edenlerin mağduriyetinin devam ettiğini anlatan Dalga, 'Hepimiz perişan olduk. İş bulamıyoruz. Sabahtan akşama kadar her birimiz farklı işlerde çalışmak için çabalıyoruz. Ama hâlâ günde sadece 5 YTL kazancı olan iş bulabiliyoruz. Bunun için iş yapabilecek çocuklarımızı batı illerine göndermek zorunda kalıyoruz' dedi.
Köylerinin operasyonlar nedeniyle tampon bölge yapıldığını belirten Dalga, 'Biz Ergenekon davasına katılmak istiyoruz. Eğer sorunlarımız çözülmezse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) kadar gideceğiz' dedi.
5233 Sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanmasına Dair Kanun kapsamında Van'da 24 bin kişi, Van Valiliği'nde oluşturulan Zarar Tespit Komisyonu'na başvuruda bulundu. Komisyon, 4 bin 220 başvuruyu kabul ederken, 6 bin dosyayı ise reddetti. Diğer başvurular ise hâlâ değerlendirme aşamasında. VAN – DİHA

YORUM : Linç

TSK sınır köylerini boşaltmak istiyor

‘Köye dönüş sağlanmalı’

Kürt önergesi Alman parlamentosunda

Ecevit'n Gizli Arşivi'nden çıkan inanılmaz belge 27 Mayıs'ta askerler, Kürt sorununa ittihatçılar gibi 'hicret çözümü' önerdi:

Osmanlı'dan AKP'ye... Çözüm Getirmeyen YAKLAŞIMLAR...

1925 KÜRDİSTAN HAREKETİNİ ANMA PANELİNE ENGELLEME

Diyarbakır umutsuz...

Göç mağduru Rusya Kürtleri

Konya, Yozgat, Kütahya, Burdur, Denizli ve Ankara’daki kamp/İskan yerlerine çok az Kürt ulaşabilmişti. Bulaşıcı hastalıkların toplama kamplarında...

MGK RAPORU:Türkleşme oranının en fazla Kürtler'de... Kürt nüfusu 12 milyon 600 bini aşıyor...

Kürdleri dinlemeye bile tahammul etmeyen Abdullah G. inadi: "Demek ki, bildikleri bir şey vardır".

Darbe, gözaltı, işkence, idam, göç, sürgün, faili meçhul, köy boşaltma, koruculuk, itirafçılık, pişmanlık dâhil tüm yollar ve yöntemler denenmedi mi?

Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı : JİTEM Aydınlatılırsa Ergenekon Çözülür

mehmet_elkatmis2 Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Türkiye'deki faili meçhul olayların tamamına yakınının JİTEM'in sorumluluk bölgesinde meydana geldiğine dikkat çekti. Elkatmış, Ergenekon yapılanmasının bertaraf edilmesinin JİTEM'in açığa çıkarılmasına bağlı olduğunu belirtti. Elkatmış, Savcı Zekeriya Öz'e mutlaka devletin gizli arşivlerine girmesi çağrısında bulundu.
JİTEM aydınlatılmalı
Ergenekon soruşturması kapsamında Albay Arif Doğan'ın tutuklanmasının ardından Bölge'yi kan gölüne çeviren JİTEM'in Ergenekon kapsamına girmesi tartışma yarattı. Bölge'deki kirli olayların sorumlularından olan JİTEM'in Ergenekon örgütlenmes için ne denli belirleyici olduğunu Mehmet Elkatmış, 'JİTEM'in karıştığı olaylar aydınlanırsa Ergenekon kendiliğinden çözülür' sözleri ile açıkladı. Meclis Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Susurluk aktörleri ile Ergenekon faillerinin aynı kişiler olduğuna dikkat çekerek, her iki olaydaki JİTEM bağlantısına işaret etti. Elkatmış, Türkiye'deki faili meçhul olayların tamamına yakınının JİTEM'in sorumluluk bölgesinde meydana geldiğini söylerken, bir 'Temiz Eller' operasyonu için devletin arşivlerine girilmesi gerektiğine işaret etti.
Susurluk ve Ergenekon aynı yapı
Susurluk olayını araştırırken karşılaştıkları kişi, kurum ve bağlantıların hemen hemen aynısının Ergenekon örgütü yapılanmasında da görüldüğünü vurgulayan Elkatmış, Susurluk'un, Abdullah Çatlı ve Mehmet Ağar gibi isimler öne çıkarılarak daha çok sağ tandanslı bir yapı olarak algılandığını, Ergenekon'da ise tüm kesimlerin olduğunu söyledi.
Susurluk olayını araştırırken birçok yapının yanısıra kirli ilişkilere de ulaştıklarını anlatan Elkatmış, bunlardan en önemlisinin ise JİTEM mensuplarının karıştığı cinayetlerle örgütlerin derin devlet ile olan bağlantıları olduğunu söyledi. Türkiye'de son 30 yılda meydana gelen olayların çoğunun altında JİTEM'in parmağının olduğunu ifade eden Mehmet Elkatmış, Ergenekon'un tam olarak aydınlatılması için bu kurumun çok iyi araştırılması gerektiğinin altını çizdi. 
Elkatmış, 'JİTEM'in mutlaka çok detaylı bir şekilde ele alınması lazım. Çünkü birçok olayın içinde bu teşkilat var. Mesela Güneydoğu'daki olaylardan yüzde 90'ının arkasında JİTEM var. Faili meçhullerin çoğu onların bölgesinde yaşandı, yaşanıyor. Bunun için de Güneydoğu'daki olayların çok iyi bir araştırma konusu yapılması lazım' dedi.
JİTEM inkar edilmişti
Yıllarca bu kuruluşun varlığının tartışıldığını hatırlatan Elkatmış, JİTEM hakkında Jandarma Genel Komutanlığı'ndan bilgi istediklerinde Dönemin Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman'ın 'JİTEM diye bir kurum yok' dediğini söyledi. 'Ama icraatlarıyla böyle bir kurum var. Cem Ersever, Veli Küçük bunların başında. Biz de onu şöyle formüle ettik: 'Varlığı mevcut olmayan ama eylemleri gerçek olan JİTEM araştırılmalıdır' dedik' diyen Elkatmış, Cem Ersever cinayeti ve Eşref Bitlis'in kuşkulu ölümünün JİTEM'in işi olduğu konusunda ciddi şüpheleri olduğunu da belirtti. Elkatmış, Bolu-Sapanca-Düzce üçgeninde yaşanan olaylarda da JİTEM'in parmağının olduğunu düşündüğünü kaydetti.
image Koman tehdit etti
Susurluk'ta ortaya çıkan olaylar zincirini araştırırken yasal ve fiili engellemelerle karşılaştıklarını anlatan Elkatmış, komisyona ifade vermesi için çağırdıkları dönemin Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman'ın, gönderdiği bir mektupla kendisini tehdit ettiğini açıkladı. Elkatmış, 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın hesaplarındaki para hareketlerini incelemek istediklerini; ancak 'ticari sır' gerekçesiyle bu bilgilere ulaşamadıklarını kaydetti. Elkatmış, benzer konuları MGK ve Genelkurmay'a da sorduklarını; ama cevaplarda özetle 'askerin böyle işlerle işi olmaz' dendiğini belirterek, 'Bilgi ve belgelerde bazı askerlerin bu olayların içinde olduğunu gördük. Çünkü, Söylemezler ve Yüksekova çetelerinin içinde askerler de vardı. Ama bize gelen cevaplarda 'TSK'nın böyle olaylarla alakası yoktur. TSK ısrarla bu olayların içine çekilmek istenmesini anlamak mümkün değil' denildi. Oysa bizim amacımız TSK'nin tümünü değil, suça bulaşanları tespit etmekti' dedi.
'Öz, devletin arşivlerine girmeli'
Ergenekon davasının, İtalya'daki 'Temiz Eller' operasyonunun benzeri olabilmesi için Savcı Zekeriya Öz'e ve çalışma arkadaşlarına, mutlaka, devletin gizli arşivlerine girmesi çağrısında bulunan Elkatmış, şunları söyledi: 'İtalya'daki Temiz Eller operasyonunda savcı bizzat arşivlere girerek gerçekleri açığa çıkardı. Neticeye, ancak bu şekilde ulaştı. Bizde ise ilgili kurumlara yazı yazmak suretiyle oluyor. Çünkü, bir bilgi istiyorsun bir süre sonra 'bizimle ilgisi yok' yazısı geliyor. Ama devlet bu işten zarar görür ya da işin ucu kendilerine de dokunur diye verilmiyor. Koruma mantığıyla tam yararlı şekilde yetkili yerlere iletilmiyor. Onun için bazı kurumlarda özellikle münhasıran araştırma yapmak gerekiyor. Sadece yazıp çizmekle bir yere varılamaz. Devletin arşivlerine inip, çok derin bir soruşturma ve arşiv çalışması yapılması gerekiyor.' ANKARA
Göçzedeler Ergenekon davasına müdahil oluyor

’Kuzey Vileyetleri Ekonomi Konferansı’’ Başkent Hewler’de Başladı

“KUZEY VİLAYETLERİ EKONOMİ KONFERANSI” BAŞKENT HEWLER’DE BAŞLADI.

20-Aug-08 [11:43]

guney kurdistan

PNA-‘’Kuzey Vileyetleri Ekonomi Konferansı’’ Kürdistan Bölgesi’nin Başkenti Hewler’de başladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani  yönetiminde kısa bir süre önce başlayan konferansa Irak Başkan Yardımcısı, ABD’nin Bağdat Büyükelçisi ve çok sayıda üst düzey yetkili katılıyor.

Konferansın başında bir konuşma yapan Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani, Kürdistan Bölgesi’nin Kuzey Vilayetleri’nde geçekleştirilen ve gerçekleştirilecek porojelerdeki rolüne değindi ve Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki ilişkilerin tarihi gelişmine ve bunun şimdiki ilişkilerin biçimlenişine dikkat çekerek Irak’taki Kürt, Arap, Türkmen ve diğer oluşumların geçmişte acılara ve nehamete uğradığını ancak şimdi iyi bir gelecek için fırsat doğduğunu ve baraber iyi bir gelecek inşa edileceğini söyledi.

Başbakan, geçmiş acıların bir daha tekrar etmemesi için  ekonomik anlamda iyi adımlarım atılması gerektiğini söyledi.

Konuşmasının bir diğer bölümünde Başbakan, Irak anasyasanın bölge ve vilayet yönetimlerine oralarda yaşayan halkın yaşamı konusunda sorumluluk verdiğine dikkat çekti.

Başbakan, Kürdistan Bölgesi’nin, ülkenin gelişimi ve ilerlemesi için her türlü projeye desteğinin olacağını söyledi.

İnternet sansürüne karşı 412 site protesto eyleminde

ANF - Son dönemde youtube.com ve dailymotion gibi İnternet sitelerinin mahkeme kararıyla erişilmez kılınmasına yönelik protesto kampanyasına destek veren İnternet site ve İnternet günlüğü (blog) sayısı 412'yi buldu.
Youtube.com ve dailymotion.com gibi video paylaşım siteleri Türkiye'de yasaklanınca bilgi ve görüntü kaynağından yoksun kalan elmaaltshift.com sitesinin başlattığı kampanya, aralarında Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin ÖDTÜ'nün Sesi sitesi http://www.odtununsesi.org/ ve Yargı Çalışanları Derneği'nin (YARDER) http://www.e-adalet.org/ isimli resmi forumunun da bulunduğu sitelerde rağbet gördü.
"Bu Siteye Erişim Kendi Kararıyla Engellenmiştir" başlıklı kampanyaya katılanlar, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ve Türkiye mahkemelerinin İnternet sitelerine yönelik işlemlerini bu şekilde sürdürmeleri halinde İnternet yayıncılığının daha vahim bir döneme gireceği konusunda yetkilileri uyardı.

 
KAMPANYAYI DESTEKLEYEN SİTE VE BLOGLAR

  1. elmaaltshift.com, anafikir.com, sinema.com, ozgeozberk.net, zargan.com, limk.com, eksiduyuru.com, webrazzi.com, blog.wolkanca.com, forzabesiktas.com, turkcebilgi.com, bigumigu.com, nahnu.org, jnbn.net, karalamalar.net, yakakarti.blogspot.com, eanlat.com, film.gen.tr, firmalarim.com, fevkalade.org, burhanaltintop.com, 1903tube.com, alisko.org, gogobaba.com, yeditepeden.com, lanblog.wolkanca.com, yetti.be, yaraticifikirler.biz, merickara.net, gunlerdenbugun.com, antifit.com, enderemiroglu.com, takipte.anafikir.com, kamuyonetimi.net, blog.goktuggedik.com, hisset.anafikir.com, sinanacar.com, manhem.org, seyvet.com, bilimhaberleri.blogcu.com, godlessfrog.com, entelektuel.com, joy.gen.tr, astroturk.net, dortdirek.com, hasanyilmaz.net, yazilan.org, listeny.com, volkansenturk.com, filimk.com, karakacan.com, 10gunluk.blogcu.com, uckan.net, eskiz.ksahin.com, ekshibishi.blogspot.com, cyberturkiye.com, hedefturkce.com, dotaworld.net, sertanarig.com.tr, muhendises.com, ksinema.wordpress.com, blendrspun.com, girisimcilik.blogspot.com, oguzhan.info, meraktan.com, heroesofanatolia.com, populervideo.blogcu.com, e-kitapci.org, sathaber.com, aptalkarga.com, alihaydarca.com, inanclisesi.net, abes.cc, actik.biz, ahkamdefteri.com, cevirisarki.blogspot.com, superyildizlar.com, ezgieren.info, istiyoruz.org, mesutuzun.info, ahmetalpbalkan.com, 3puan.net, herkesicinaikido.com, turkgencleri.net, mantusvanth.com, blog.terstepki.com, otekihayatlar.com, taylankoru.com, asosyalforum.com, dev.frih.net, gorkemkinik.com, internetdevri.com, birazkisisel.com, f5le.com, dergi.biz, canartuc.com/blog, ruyatabir.com, nedesem.com, cagatayca.com, armanacar.com, divitimle.blogspot.com, blockfactory.org, berkbayri.com, leventsaatci.com, cagdaskorkut.com, lasantaroja.com, ibrahimkasap.com, gcg.me, sallamaca.blogspot.com, kaynamanoktasi.com, git.gen.tr, tayfunsen.com, neolaki.com, necatbolpaca.com, marvindie.blogspot.com, zaibatsu.tr.cx, bet3.blogspot.com, kalanzaman.com, gazodasi.com, mitat.net, sinefil.org, aranelsurion.org, alperonur.net, ozan.web44.net, hattirigottiri.com, birdeben.blogspot.com, polente.blogspot.com, ilteris.net, kesfet.net, acemiyazar.net, nxsn.com, dizaynlog.com, cookingthecode.com, akorara.com, 525.gen.tr, shapcy.com, portlak.com, serbestdusus.org, sgdankara.org, yalincakkultur.org, tabut.net, eminimsi.com, jasmingelinlik.com, adobeegitim.com, davulcu.yuz.biz, hamitilan.com, kreosfer.com, kudra.blogspot.com, fuzzyturk.com, eliteturks.gen.tr, izzetemrekutlu.com, oguzbayram.com, alternatifakim.blogspot.com, necatituran.com, bizkackisiyizcesme.com, karakocan.info, erolz.com, azizce.com, gridergi.net, nedenyahu.blogspot.com, enginkapkin.com, ebusen.wordpress.com, budur.net, deliname.com, teknolojiherseyim.com, bes.gen.tr, gunesintamicinde.com, serdarsabri.com, tunaweb.org, ferhatgundogdu.com, isleofrock.com, peslife.com, tlog.gen.tr, cekmekoymodifyclub.blogcu.com, salihbicakci.com, hallice.com, sarkuteri.blogspot.com, kadir-2002.com, ankarasgd.org, kliptr.com, rally-sport.com, vodaco.blogspot.com, hoaxit.com, mehmetergene.com, altidansonra.com, litespell.com, sanalberk.info, farkettimde.blogspot.com, selam.sonsuzdongu.com, kenanacar.com, 7-24net.org, doganberktas.blogspot.com, genissozluk.com, aolgenclik.com, aravizyon.com, djburakfanclup.blogcu.com, bilginasansor.net, nucro.org, ozdusum.com, filmanaliz.blogspot.com, mcsarica.blogspot.com, cocukken.blogspot.com, technobakis.blogspot.com, sineblok.com, thexpot.net, 1903sozluk.com, dragonlance.be, odtununsesi.org, tepetakla.com, kaptanortakapi.blogspot.com, devletsah.com, limk.biz, patavatsizkostebek.com, popularclips.net, bobiler.org, baybars.net, cingunlugu.com, yavuzselimsen.wordpress.com, esmakaya.com, volkanvural.name.tr, 1905sozluk.com, 1907sozluk.com, sevban.com, akinufuk.blogcu.com, 2dkdaha.com, enginbilgin.com, solmedya.com, tekno-blog.com, erimereguler.blogspot.com, yusufkursadguner.net, gevende.com, issizlerordusu.com, kucult.com, shahynnweb.com, kralferhat.blogspot.com, tuncaytuncer.com, resif.com.tr, emreguzer.com, tersmeditasyon.com, yusufozturk.com, cisday.org, dinomazu.com, burakdonertas.com, e-adalet.org, yektentekten.com, gizemboyaci.com, emrepehlivan.com, pismiskelle.com, komajor.com, pavlonya.net, kedimiz.com, ebekulak.com, futuristika.org, saditekin.blogspot.com, omuz.net, alpagut.net, pilliradyo.com, ayhun.com, uyuryazar.com, serdar94vural.sitemynet.com, egeforumu.com, rssbilgi.com, cemgul.com, 10layn.net, umutdogan.com, omerenis.wordpress.com, parantezicihayatlar.com, ndokuzlar.blogspot.com, eczaforum.com, 59gfb.blogcu.com, burakistan.com, burak.com, olayweb.com, webkitapci.com, webkaydet.net, sevgi.gen.tr, matraksite.com, blueaxisdc.com, rankedsunucu.com, oyunsunucu.com, mentalmasturbasyon.com, fikirplatformu.blogspot.com, webiki.tv, trioblog.com, 06soft.com, babun.org, truetypelies.com/blog, muratkervancilar.com, ugursamsa.com, kanberdemir.com, ahmetcakir.com, izmirstyle.org, equum.blogspot.com, yeninesilnet.blogspot.com, birbilenedanismali.blogspot.com, briefistan.blogspot.com, abaragandi.blogspot.com, sarikirmiziseyler.blogspot.com, bardakaltligi.blogspot.com, esersolmaz.com, octalalpha.com, spacesheep.net, flynxs.blogspot.com, turkerkeskinpala.net/okyanusotesi, cankarakurt.blogspot.com, yemektenevar.org, rassal.org, beyingucu.net, tekmetokat.org, sislitepe.com, students.sabanciuniv.edu/~metak, sokakreklamlari.blogspot.com, ogzcns.blogspot.com, potkal.org, soparaeternus.blogspot.com, legoadam.com, yoturk.com, dinolog.com, wearefake.blogspot.com, kendirapim.com, naylonreklam.blogspot.com, esammusic.blogspot.com, bulentburgac.com, mefest.8m.com, amiyanetabirler.com, iyifikir.blogspot.com, muncur.blogspot.com, yaprak-gultay.com, mucahityilmaz.com, ofitofi.com, blogkazani.com, timucinkoprulu.blogcu.com, berko.us, omurden.com, alternatiftiyatro.net, omertpt.blogspot.com, choppers-tr.com, whoisyapita.blogspot.com, tamkarisik.com, websayfam.org, blog.lotusmedya.com, endoras.net, oylesinebirreklamci.blogspot.com, gururakrebi.blogcu.com, yuksektepe.net, byumut.com, pembea2.com, ayakizleri.net, turkudiyari.biz, sinemex.com, usckl.us, siyahsayfa.blogcu.com, onurka.com, diabolikss.blogspot.com, coszz.blogspot.com, kirtok.com, onverita.com, balonmail.com, vivastpauli.tr.gg, iyimi.com, cafekonomi.com, animatiksentetik.blogspot.com, creamfields.net, igokmen.com, umuttopuz.com, ebruayan.blogspot.com, jegraphy.com, merush.com, tiport.com, gazanya.com, ozkanalgul.com, rengan.net, medyatiki.wordpress.com, eminimsi.wordpress.com, gazetemsanat.com, osmanuygun.com, mersinihl.com, ephe.net, tailan.net, cemkongur.com, yvainethefallen.blogspot.com, taytanik.net, digitalmccann.com, terstepki.com, ucanbalik.wordpress.com, kandanadam.blogspot.com, utopya.gen.tr, ipektorun.com, 6patlar.net, theiddaa.com, ephe.wordpress.com, jestfilm.com, gurkanoluc.com, prettyinblog.com, blogbul.com, ilkozgurler.net, batuhangumuslu.com, tombraiderclup.org, serefisler.com, denizakin.com, dinamods.com, tapu-kadastro.com, access.web.tr, keremakyol.com, f-blog.info, sarpers.blogspot.com, qbxe.blogspot.com, hosaf.org, tr.myspace.com/onurt, klementayn.blogspot.com, fikirdunyam.blogspot.com, semihgundogdu.com