Gardiyanlar:'Burada İngilizce, Fransızca, Arapça konuşabilirsin ama Kürtçe konuşamazsın'

Sincan 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan oğlu İdris Nakçi'nin ziyaretine gelen ve Türkçe bilmeyen 43 yaşındaki anne Saliha Nakçi, gardiyanlar tarafından zorla dışarı çıkarıldı. Anne Nakçi, gardiyanlar tarafından kendisine, 'Burada İngilizce, Fransızca, Arapça konuşabilirsin ama Kürtçe konuşamazsın' dediğini belirtti.

Vicdansızlara bak!

Cezaevlerinde Kürtçe engellemeleri sistemli şekilde işliyor. Sincan 2 Nolu F Tipi'nde Kürtçe telefon görüşmelerinin cezaevi yönetimi tarafından engellendiği ve aileleriyle görüşen siyasi tutuklu ve hükümlülere Kürtçe görüş yasağı getirildi. Oğlu İdris Nakçi'yi ziyarete gelen anne Saliha Nakçi (43), Türkçe'yi çok az anladığını ancak konuşamadığını belirtti. Maddi imkansızlıklara rağmen oğluyla görüşmek için Diyarbakır'dan Ankara'ya geldiğini dile getiren anne Nakçi, 'Cezaevinde işlemlerimi bitirdikten sonra görüş kabininde oğlumla konuşmaya başladım. Kürtçe konuştuğum sırada gardiyanlar müdahale etti. 'Burada Kürtçe konuşulmaz, Kürtçe dışında istersen İngilizce, Fransızca, Arapça istediğin dille konuşabilirsin ama Kürtçe konuşamazsın' dediler' şeklinde konuştu. Anne Nakşi, daha 40 dakika süresi varken kendisini zorla dışarı çıkartıldığını söyledi. Cezaevinde Kürtçe konuşma yasağının devam etmesi halinde kendisinin hiçbir zaman oğluyla Türkçe konuşmayacağını belirten anne Nakçi, 'Cemil Çiçek'in oğlu cezaevine girse şayet ona 'sen Kürtçe konuşacaksın' deseler gelip oğluyla Kürtçe konuşabilir cezaevi iskencemi? Ben de Türkçe bilmiyorum. Türkçe konuşamıyorum. Bu tür uygulamalar devam etse bile ben Türkçe öğrenmeyeceğim. Gerekirse oğlumla hiç görüştürmesinler ben Kürtçe konuşmaya devam edeceğim' diye tepki gösterdi. İHD'ye başvuruda bulunan Nakçi, her yerde devam eden Kürtçe yasağının kaldırılmasını istedi. ANKARA / DİHA

 

DTP Meclis'te KÜRTÇE konuşacak

AHMET TURK DTP 

Aktüel Bakış- DTP yönetimi, "anadil kampanyası" kapsamında Türkiye genelinde çeşitli etkinlikler düzenleyecek. Anadilde eğitimi ve öğretimi Meclis gündemine de taşıyacak.
DTP Genel Başkan Yardımcısı Kamuran Yüksek, Anayasa Mahkemesi'nde 16 Eylül'de görülecek kapatma davası nedeniyle, Şeyh Sait'in asıldığı Diyarbakır'daki Dağkapı Meydanı'nda halk mahkemesi kurulacağını söyledi.

BEDELİNİ ÖDEMEYE HAZIRIZ
Yüksek, halkın DTP'yi yargılayacağını, anadilde eğitim etkinliği kampanyası kapsamı çerçevesinde milletvekillerinin Meclis kürsüsünden Kürtçe konuşacağını belirtti. Değişik çevrelerden "PKK"yı kınayın, terör örgütü olarak görün, çizginizi değiştirin" telkinleri yapıldığını belirten Yüksek, "Bizi biz yapan bunlar. Siyasi çizgimizi değiştirmeyiz. Bedelini ödemeye de hazırız" diye konuştu.

PARTİMİZİ KAPATIRSANIZ..
Yüksek, DTP'nin gündemindeki üç önemli konuyu "anadilde eğitim", "parti kapatma davası" ve "Ergenekon" olarak sıraladı.  Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Partimizi kapatırsanız, Kürtler legal zeminde mücadeleden vazgeçer, başka yerlere yüzünü döner. Bu noktaya gelirse halkı ikna edemeyiz.”

1leyla zana

DTP MECLİS'TE YİNE KÜRTÇE KONUŞACAK
DTP yönetimi, "anadil kampanyası" kapsamında Türkiye genelinde çeşitli etkinlikler düzenleyecek. Anadilde eğitim ve öğrenim hakkının Anayasa"ya konulmasını isteyen DTP yönetimi, konuyu Meclis gündemine de taşıyacak. Bu kapsamda milletvekilleri TBMM kürsüsünde Kürtçe konuşarak kampanyaya destek verecek.

ÇOCUKLAR DA MECLİS'TE KÜRTÇE KONUŞACAK
15 Ekim'e kadar sürecek olan kampanya çerçevesinde okul boykotları yapılacak, sokaklarda sembolik Kürtçe dersleri verilecek, çocuklar TBMM'de grup toplantısına davet edilip Kürtçe konuşmaları sağlanacak.

ZANA: TÜRKÇE GAZETE OKUMAYIN
Batman"da Demokrasi Platformu"nun düzenlediği, “Anadilde eğitim istiyoruz” mitinginde konuşan, kapatılan DEP"in eski Milletvekili Leyla Zana da, Kürtlerin diline sahip çıkmasını isteyerek, Kürtçe olmayan televizyonları izlememeleri, gazeteleri okumamaları çağrısında bulundu. Kaynak: milliyet

Ceset yakan İnfazcılara yargı aranıyor!

25 Ağustos 2005 tarihinde Batman'ın Beşiri ilçesi kırsalında çıkan çatışmada sağ yakalandıktan sonra infaz edildiği ve cesedi yakıldığı belgelerle kanıtlanmasına rağmen Beşiri abbas_emani_besiride_katledildi1Savcılığı'ndan sonra Diyarbakır Askeri Savcılığı da görevsizlik kararı verdi. Dosya Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildi. İHD Genel Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ, bu tür olayların üzerine gidilmemesinin yeni infazlara yol açtığını belirtti.

 

2005 Haziranı'nda Ülkede Özgür Gündem'in fotoğraflarla belgelediği infazla ilgili harekete geçen 10 Temmuz 2006'da Diyarbakır Barosu, İHD ve MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi, olayın yaşandığı Beşiri Savcılığı'na suç duyusurunda bulundu. Suç duyurusunda, Emani'yi infaz eden üst düzey görevlilerin, askerlerin tespiti ve cezalandırılması talep edildi. 10 Ekim 2006 tarihinde Beşiri Savcılığı, Emani'nin başına kurşun sıkılarak infaz edilmediğini, ancak çatışmada boyun kırılmasına bağlı solunum ve dolaşım yetmezliğinden dolayı öldüğü gerekçesiyle failler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi.Emani Ailesi'nin itirazı üzerine Midyat Ağır Ceza abbas_emani_besiride_katledildi2 Mahkemesi, AİHM'in bazı kararlarına da atıfta bulunarak savcılığın kararını iptal etti ve soruşturmanın başlatılmasını istedi. Ancak infazcıları kurtarmak ve olayı üzerinden atmak isteyen Beşiri Savcılığı, soruşturmayı yürütmek, operasyona katılan askerleri ve üst düzey yöneticileri sorgulamak yerine görevsizlik kararı vererek dosyayı askeri savcılığa gönderdi. Diyarbakır Askeri Savcılığı da, 'olayın jandarmanın askerlik göreviyle ilgisinin olmadığı' gerekçesiyle 7 Ağustos 2008'de görevsizlik kararı verdi. Bu karardan sonra Emani dosyası Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildi.

Yalçındağ: İnfazlar sürer

İHD Genel Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ, Emani dosyasının benzer dosyalar gibi tozlu raflara terk edilmesi kaygısını taşıdıklarını söyledi. Yalçıdağ, iç hukuk yollarının etkili olmadığını ve süresi dolunca AİHM'e başvuracaklarını belirtti. 28 Ağustos'ta Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı Beyazsu piknik alanında askerlerce infaz edilen HPG'li Nusret Kalkan'ın olayını hatırlatan Yalçındağ, 'Bu tür suçların cezasız kalması, soruşturmasız bırakılmasının başka bir tehlikesi var: Bundan sonra da benzer suçlar işlenmeye devam edecek' dedi. ALTERNATİF

12 Eylül 2006 tarihinde Koşuyolu Parkı'ndaki Tit katliamı failleri iki yıldır bulunamıyor

 Katliamcılar korunuyor
Diyarbakır Koşuyolu Parkı'nda Türk İntikam Tugayı (TİT) tarafından gerçekleştirilen ve 2'si bebek, 7'si çocuk toplam 10 kişinin ölümüne neden olan bombalı saldırının üzerinden geçen iki yıla rağmen failler hâlâ bulunamadı. Adaletin yerini bulmasını isteyen mağdur yakınları ise Ergenekon davasına müdahil olacak.
baris-demir3Diyarbakır 12 Eylül 2006 akşamı Koşuyolu Parkı'nda meydana gelen büyük bir patlamayla sarsıldı. Patlamada Abdullah (6 aylık), Nazlıcan (4) ve Nazar Çetinkaya (2) adlı kardeşler ile Şilan (6 aylık), Zilan (8), Evin (10), Mizgin Demir (12) kardeşler ve anneleri Faide Demir, Hasan Marangoz (14), Rojhilat Aslan (28) yaşamını yitirdi

5 yaşındaki Barış Demir, Maide Çetinkaya ve Ali Haydar Kaplan ayağını, Emine Yetişecek ise sol elini kaybetti. Olayın üzerinden 24 saat geçmeden Türk İntikam Tugayı (TİT) imzalı e-mailler haber merkezlerine ulaştı. E-mailde 'PKK'nin batıda şehit ettiği her bir Türk için Diyarbakır'da 10 Kürdü öldüreceğimize ant içeriz' yazıyordu. Aradan geçen iki yıla rağmen failler bulunmadığı gibi vicdanlardaki yaraya merhem olacak bir adım dahi atılmadı. Koşuyolu Parkı'nda kullanılan bombanın fotoğraflarının yer aldığı 'www.turkintikamtugayi.8m.com' isimli internet sitesi ve haber merkezlerine ulaştırılan e-maille ilgili hiçbir teknik takibat yapılmadı. Yayınlanan fotoğraflarda yer alan mekanın Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı'na bağlı bir binanın bodrum katı olduğu iddiaları dolaşırken, polis beton zeminin bulunabileceği otelleri araştırmakla yetindi. Diyarbakır'dan gönderildiği Telekom'un sitesinden dahi tespit edilen e-maille ilgili bir sonuca ulaşılmaması ise katillerin saklandığını ortaya koydu. Konuyla ilgili soruşturma ise Diyarbakır Valiliği, Emniyet Müdürlüğü ve Cumhuriyet Savcılığı arasında kaybolup gitti.

Ergenekon'da gizlendi
Diyarbakır'da yaşanan patlamanın faillerinin yakalanması yönünde umutlar tükenirken yaşanan 'Ergenekon' gözaltıları ve arkasından hazırlanan iddianamede patlamanın izlerine rastlandı. 'Ergenekon davası' kapsamında hazırlanan Ergenekon iddianamesinin 442 klasörlük ekleri arasında yer alan 243 nolu klasör 'DIYARBAKIR DOSYASI' adıyla dizine kaydedildiği ortaya çıktı. Ancak avukatlara dağıtılan ekler arasında 537 sayfadan oluştuğu belirtilen klasörün ilk 444 sayfası yer almadı. Koşuyolu patlaması ile dizinde belirtilmesine rağmen hiçbir evrakın dosyada yer almaması patlamayı TIT'in üstlenmesi nedeniyle 'bir şeyler gizleniyor' yorumlarına neden oldu.
Ergenekon'a müdahil olacaklar
Yakınlarını kaybedenler ve mağdurların avukatlığını yapan İHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Ömer Halefoğlu, adalet beklediklerini belirterek, 'Olayı TİT üstlenmişti. olarak Ergenekon davasında bu olayla ilgili bölümler var. Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı'ndan bilgi aldıktan sonra Ergenekon davasına müdahil olacağız' dedi. Olayda Nazdar, Nazlıcan ve Abdullah adında 3 çocuğun kaybeden ve kendisinin de bacağı kopan Maide Çetinkaya, olayın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen her gece rüyasında olayı tekrar tekrar yaşadığını anlattı. Devletin hiçbir şekilde haklarını savunmadığını ve kendilerine sahip çıkmadığını ifade eden Çetinkaya, olayı üstlenen TİT'in Ergenekon'un uzantısı olduğunun ve sorumluların bu davanın failleri olduğunu söyleyerek, Ergenekon davasına müdahil olacaklarını vurguladı. Patlamada 6 yeğenini ve bir ablasını kaybeden, kendisi de sakat kalan Emine Yetişecek ise, 'Bizi öldürüp yaralayan katiller de hâlâ insanların içinde geziyorlar ve yeni katliamlar yapıyorlar. Artık yeter, nereye kadar çocukları annesiz bırakacaklar' dedi. Patlamada yaşamını yitirene Rohilat Aslan'ın annesi Remziye Aslan da, Ergenekon davasına müdahil olacakların belirterek, şunları dile getirdi: 'Devlet katilleri ortaya çıkarsın ve onlardan hesap sorsun. Tabii ki ben de Ergenekon duruşmasına katılacağım. Çünkü zaten o tarihte TİT bu olayı üstlendi. Ergenekon ile ilgili haberlerde de bir iki defa gördüm, Koşuyolu bombasıyla ilgili ifadeler geçti. Bu olay da o davanın dosyasında vardır ama kimse açıklamıyor. Benim dünyamı yıktılar. Bundan sonra yaşamamın tek nedeni adaletin yerini bulması içindir' diye konuştu. DİYARBAKIR - DİHA
LEYLA SÖĞÜT / HİKMET ERDEN

Amed Koşuyolu Parkı’nda 2’si bebek, 7’si çocuk toplam 10 kişinin yaşamını yitirdiği katliamla ilgili soruşturmada tek bir adım atılmadı. Devlet, katliamı unutturmaya çalışsa da, olayda yakınlarını kaybedenler ile mağdurların acıları halen ilk günkü gibi.

Amed’in Koşuyolu Parkı’nda, ikisi bebek, 7’si çocuk toplam 10 kişinin ölümüne neden olan katiller hala korunuyor. Katliamı, devletin bir birimi olan TİT üstlendiği halde, iki yıldır Türk yargısı ciddi bir girişimde bulunmadı. Türk İntikam Tugayı (TİT) tarafından gerçekleştirilen ve 2’si bebek, 7’si çocuk toplam 10 kişinin ölümüne neden olan bombalı saldırının üzerinden geçen iki yıla rağmen failler bulunamadı. Olayda yakınlarını kaybedenler ile mağdurların acıları ise halen ilk günkü gibi. Amed, 12 Eylül 2006 akşamı Koşuyolu Parkı’nda saat 21:15’te meydana gelen büyük bir patlamayla sarsıldı. Abdullah (6 aylık), Nazlıcan (4) ve Nazar Çetinkaya (2) adlı kardeşler ile Şilan (6 aylık), Zilan (8), Evin (10), Mizgin Demir (12) kardeşler ve anneleri Faide Demir, Hasan Marangoz (14), Rojhilat Aslan (28) yaşamını kaybetti. 5 yaşındaki Barış Demir, Maide Çetinkaya ve Ali Haydar Kaplan ayağını, Emine Yetişecek ise sol elini kaybetti.
Katliamı TİT üstlendi
Patlamanın ardından Amed halkı ayağa kalkarak saldırı karşısında tepkisini ortaya koydu. Öfke Kürt coğrafyasının geneline yayıldı. Olayın üzerinden 24 saat geçmeden Türk İntikam Tugayı (TİT) imzalı e-mailler haber merkezlerine ulaştı. E-mailde “PKK’nın şehit ettiği her bir Türk için Diyarbakır’da 10 Kürdü öldüreceğimize ant içeriz” yazıyordu. Aradan geçen iki yıla rağmen failler bulunmadığı gibi vicdanlardaki yaraya merhem olacak bir adım dahi atılmadı.
‘Soruşturma’ kayboldu
“www.turkintikamtugayi.8m.com” isimli internet sitesinde, bombanın nasıl hazırlandığı anlatıldı. Yayınlanan fotoğraflardaki mekanın Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı’na bağlı bir binanın bodrum katı olduğu iddiaları dolaşırken, polis beton zeminin bulunabileceği otelleri araştırmakla yetindi. Soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, merkezi İngiltere’de bulunan ve ücretsiz web hizmeti sunan “8m.com” şirketine ulaşarak “turkintikamtugayi.8m.com” isimli sitenin kim tarafından ve kim tarafından kurulduğu yönünde bir araştırmaya girmedi. Konuyla ilgili soruşturma ise Diyarbakır Valiliği, Emniyet Müdürlüğü ve Cumhuriyet Savcılığı arasında kaybolup gitti.
amed-patlama1Tazminat taleplerine ret
Yaşamını yitiren 10 vatandaş ile yaralananlar için İçişleri Bakanlığı aleyhinde “idarenin sorumluluğu vardır” ilkesi gereğince 350 bin YTL ile 700 bin YTL arasında değişen miktarlarda tazminat başvuruları yapıldı. Ancak Bakanlık tarafından bu tazminat talebi reddedildi. Diyarbakır Valiliği ise “Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanun” çerçevesinde çeşitli miktarlarda tazminat kararı aldı. Buna yönelik itirazlar, Bölge İdare Mahkemesi’nde devam ediyor.

 
‘Her gece rüyamda görüyorum’
Olayda Nazar, Nazlıcan ve Abdullah adında 3 çocuğunu kaybeden ve kendisinin de bacağı kopan Maide Çetinkaya, olayın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen her gece rüyasında olayı tekrar tekrar yaşadığını anlattı: Bir çocuk termosu kaldırırken patlama oldu. Kendimden geçtim. Kendime geldiğimde oturmuş vaziyetteydim. Kızım Nazar’ı kaldırmak için elini tuttum ama kolu elimde kaldı. İnsan unutamaz.
Tazminat değil, yargılama
Patlamada 6 yeğenini ve bir ablasını kaybeden kendisi de sakat kalan Emine Yetişecek ise patlamadan sonra yaşadığı travmayı atlatamamış. Patlamada sağ bacağı dizden, sol ayak ve sol el parmakları kopan ve sol gözünü kaybeden Yetişecek, “Olaydan sonra ablamın oturduğu evin kapısı bir daha açılmadı” dedi. Emine Yetişecek, kendisi, ablaları ve yeğenleri için Valilik tarafından verilmek istenen tazminata da tepki göstererek, “Onlar dünyanın malını verseydi ben yeğenlerimin bir tırnağını bile vermezdim. Bizi öldürüp yaralayan katiller de hala insanların içinde geziyorlar ve yeni katliamlar yapıyorlar. Adalet istiyoruz” dedi.
‘Bir aile yok oldu’
Mizgin, Zilan, Şilan, Evin, Barış ve Hebun isimli 6 çocuğu olan Faide Demir ise 5 çocuğu ve gelen misafirleri ile birlikte Koşuyolu Parkı’na gitti. Faide Demir’in oğlu Hebun tatil olduğu için Silvan’da dedesinin evinde eşi Mehmet Demir ise Ankara’da idi. Patlamada anne Faide Demir ile Mizgin, Zilan, Şilan, Evin adlı çocuklar hayatlarını kaybetti. Geriye baba Mehmet Demir, Hebun ve patlamada sağ ayağı kopan Barış kaldı. Protez bacak ile yürümeye çalışan Barış’a şimdi halası Hediye Demir bakıyor. Hediye Demir, Barış’ın annesi ve kardeşlerini kaybetmeyi kabullenemediğini ve sürekli ağladığını anlattı: İlk yıl hiç kimseyle konuşmuyordu. Bu yıl artık bazen gelip bizimle konuşuyor. Bizden bir şeyler isteyebiliyor.
‘Oğlum 4 dil biliyordu’
Patlamada yaşamını yitirene Rohilat Aslan’ın annesi Remziye Aslan, “Benim oğlum dört lisan biliyordu (Türkçe, Kürtçe, İngilizce ve Fransızca). Oğlum çok insancıl biriydi. Arkadaşlarıyla lokmasını paylaşırdı. Bir arkadaşının sıkıntısını kendi sıkıntısı olarak görür ve onu çözene kadar günlerce yatmazdı” diyerek, yaşanan vahşeti hiç bir zaman unutmayacaklarını ifade etti: Bir şarapnel parçası kalbine saplanmıştı. İçim yanıyor. Allah benim ahımı, bu olayı yapanlar ve yaptıranlardan alsın. Bundan sonra yaşamamın tek nedeni adaletin yerini bulması içindir.

  LEYLA SÖĞÜT / HİKMET ERDEN/ DİHA/AMED YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

BUGÜN 12 EYLÜL

12eylul_darbesi1_30012 Eylül 1980'de insanlık suçu işlendi. Darbeciler hâlâ yargılanmadığı gibi korunuyor ve zihniyetleriyle politikaları ısrarla sürdürülüyor. Bugün yaşananlar bunun birer kanıtını oluşturuyor

Politika hiç değişmedi
Kürt sorununu tamamen bitirmek amacıyla 12 Eylül Darbesi yapılmıştı. Ancak aradan geçen 28 yıla rağmen Kürt sorunu uluslararası bir hal alırken, devlet politikası hiç değişmedi. Dün yine Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un da katıldığı 'Terör Zirvesi' toplandı ve çözümsüzlük kararları alındı.
Tek kelimeyle vicdansızlık
Sincan 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan oğlu İdris Nakçi'nin ziyaretine gelen ve Türkçe bilmeyen 43 yaşındaki anne Saliha Nakçi, gardiyanlar tarafından zorla dışarı çıkarıldı. Anne Nakçi, gardiyanlar tarafından kendisine, 'Burada İngilizce, Fransızca, Arapça konuşabilirsin ama Kürtçe konuşamazsın' dediğini belirtti.
İnfazcılar yargılanmıyor
HPG'li Abbas Emani'nin, Ağustos 2005'te Batman Beşiri'de çıkan çatışmada sağ yakalandıktan sonra infaz edildiği, daha sonra da bedeninin ateşe verildiği belgelenmesine rağmen, failler hakkında dava açılmıyor. Beşiri Savcılığı ve Diyarbakır Askeri Savcılığı'nın görevsizlik kararı verdiği dosya Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildi.
Koşuyolu Katliamı gizleniyor
Diyarbakır Koşuyolu'nda 12 Eylül 2006'da devlet bağlantılı organizasyonların düzenlediği bombalı saldırıda 8'i çocuk 10 kişi yaşamını yitirdi. Gerçekler gizlendi. Öyle ki, karanlıkları açığa çıkardığı iddia edilen Ergenekon iddianamasinde bile olayın üstü örtüldü. Patlamada sağ ayağı kopan Barış ise, annesi ve 4 kardeşinin acısını hâlâ yaşıyor.
Yaylacılar tarandı
Bölge'de askeri operasyonlar aralıksız sürerken, sivillere yönelik baskılar da artıyor. Dersim'in Gökçek köyü Toptaş mevkiinde yaylacıların çadırlarının bulunduğu bölgenin iki askeri helikopter tarafından tarandığı ve yaylacıların hayvanlarının katledildiği bildirildi. Milletvekili Şerafettin Halis konuyu Meclis'e taşıyacak.
Türkiye geçmişiyle yüzleşmeli
Ergenekon davasıyla birlikte bir kez daha Türkiye'nin kirli geçmişi kamuoyunun gündemine gelirken, AKP hükümeti ve ordu izledikleri politikalarla 12 Eylül'ü sürdürmeye kararlı. 12 Eylül Darbesi'nin yıldönümünde demokratik kamuoyu darbecilerin yargılanmasını ve Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşmesini istiyor.