Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu'nun (TÜGİK) hazırladığı 'Güneydoğu Raporu'nda 2002-2006 döneminde Bölge'ye yapılan yatırımların, Türkiye toplamındaki payının yüzde 4.4 olduğu, Türkiye genelinde, ilköğrenimde 25 öğrenciye 1 öğretmen düşerken, Bölge'deki 21 ilde bu ortalamanın 32 öğrenciye 1 öğretmen olduğu belirtildi. Rapora göre 2007 kentleşme oranı Türkiye genelinde yüzde 70,5 iken, Bölge'nin 21 ilinin ortalamasının yüzde 58 olduğuna dikkat çekildi. Raporda, sağlık kuruluşlarında Kürtçe konuşan hemşireler, hasta bakıcıların istihdam edilmesi gerektiği de belirtildi.
TÜGİK Raporu'nda, Bölge'deki eşitsizliği değiştirme yönünde mesafe alınmadığı, daha önemlisi bu mahrumiyete, geri bırakılmışlığa terk edildiğini düşünen Bölge insanlarının kendilerini adil bir toplumun eşit yurttaşları olarak görmekte zorlandığı, devlete güven hissiyle bağlanmalarını zorlaştırdığı belirtildi.
Bölge'nin sosyal ve kültürel değenlerine de dikkat çekilen raporda, özellikle hastaların dertlerini kendi dillerinde anlatmaları ve doktoru anlamalarının önemine vurgu yapılarak, bu nedenle sağlık kuruluşlarında, Kürtçe konuşan hemşireler, hasta bakıcıların istihdam edilmesi istendi. TÜİK Raporu'nda dikkat çeken başlıklar şöyle: 1980'lerden 2000'lere bölgesel eşitsizliğin, güçlü bölgeler lehine, azgelişmiş bölgeler aleyhine değiştiği görülmüştür.
21 ilinin Türkiye milli geliri içindeki payı 1970'lerden başlayıp 1980'lerde hızlanan bir süreçle hızla geriledi. Bölge illeri 1965'te Türkiye toplamında yüzde 10,5'a yakın pay sahibi iken bu pay 10 yıl sonra önce 9,5'a düşmüş, 1987'de yüzde 7,7'ye, 2001'de de yüzde 7,2'ye gerilemiştir. Türkiye, AB'ye katılmanın önemli koşullarından birisi olan bölgeler arası farklılıkları kabul edilebilir düzeye indirmek zorunda.
Sorunlara çözüm önerileri: 2002-2006 döneminde Bölge'ye yapılan yatırımların, Türkiye toplamındaki payının yüzde 4.4 olduğu görülmektedir. Aynı dönemde teşvikli yatırımlardan İstanbul tek başına yüzde 25 dolayında pay almıştır. Öyle ki, 21 ilin toplam teşvikli yatırımları, aynı dönemde Bursa'nın tek başına aldığı yatırımların altında kalmıştır. Yatırım teşviklerinin bu zorlukları aşmakta yeterli olamadıkları, bugüne kadar yaşanan deneyimle ortaya çıkmıştır. Bölge içi ve Bölge dışı sanayi yatırım deneyimlerini cesaretlendirecek özel bir teşvik sistemine ayrıca ihtiyaç vardır. Türkiye, Avrupa Birliği'ne katılmanın önemli koşullarından birisi olan bölgeler arası farklılıkları kabul edilebilir düzeye indirmek zorunda. Ama bu AB duyarlılığından daha önemli olan, Bölge insanının acil ekonomik, demokratik ve kültürel beklentilerine cevap verilmesi ve aidiyet duygusunu kazanmasına yardımcı olunmasıdır. Geliştirilecek önlemlerin, Bölge'de istihdamın ve gelir sağlayıcı faaliyetlerin artırılmasına, satın alma gücünü bir nebze de olsa artırarak bölgesel pazarın genişlemesine ve dolayısıyla da, giderek, yerel girişimciliğin canlandırılmasına katkıda bulunacak önlemler olması gerekir.
Devlete güven kalmadı: Devletle olan ilişkilerinde derin bir güvensizlik hakimdir. Yoksul, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yoksun, birçoğu yerlerinden yurtlarından ayrılmak zorunda bırakılmış milyonlarca insanın, tekrar toplum içine alınması ve bu kişilerin ekonomik gelişmenin bir parçası olmaları için, gerekli ön koşulların temeli bir an önce atılmalıdır.
Elektrik ve su: Elektrik ve su belli limite kadar ücretsiz olmalı. Yeni toplum merkezleri açılmalı; belediyeler, toplum merkezleri, okullar ve sağlık ocakları üstünden sosyal amaçlı istihdam programları düzenlenebilir. Yaşlı ve özürlü aylığı alma koşulları yeniden düzenlenebilir.
Bölge'deki 1 milyona yakın yoksul aileye her ay, net asgari ücretin yarısı kadar maaş bağlanması ilkesi benimsenebilir. Bu maaş, evdeki anneye, mutfak maaşı olarak verilmelidir.
Eğitim: Türkiye genelinde, ilköğrenimde 25 öğrenciye 1 öğretmen düşerken Doğu ve Güneydoğu'nun 21 ilinde bu ortalama 32 öğrenciye 1 öğretmen şeklindedir. 100 bin kişiye düşen uzman hekim sayısı Türkiye geneli için 37 iken Bölge için 26'dır. Pratisyen hekim, diş hekimi, eczacı açısından da Bölge Türkiye ortalamalarının gerisindedir. Özellikle hastaların dertlerini kendi dillerinde anlatmaları ve doktoru anlamaları gereklidir. Bu nedenle sağlık kuruluşlarında, Kürtçe konuşan hemşireler, hasta bakıcılar istihdam edilebilir. Kamu yatırımlarının altyapı, sağlık ve eğitim alanlarında yoğunlaşması, üretkenlik düzeyini olduğu kadar yaşam kalitesini de iyileştirecek; emeğin vasfını artıracaktır.
Kentleşme: 2007'de kentleşme oranı Türkiye genelinde yüzde 70,5 olarak belirlenirken, Bölge'nin 21 ilinin ortalaması yüzde 58 olarak gerçekleşmiştir. Çevre ilçelerin kent ve kır nüfusu merkez ilçeye göç etmektedir. Bunu en şiddetli yaşayan ilçe merkezleri arasında Diyarbakır ve Van'ın ismi başta sayılabilir. Buna karşılık göç veren Bölge illerinden Malatya, Erzincan, Erzurum, Ardahan, Kars ve Muş'un merkez ilçelerinde nüfus azalışları gözlenmektedir. İSTANBUL - DİHA
Devrim Göktaş
0 Yorum:
Post a Comment