GENELKURMAYBAŞKANI BÜYÜKANIT'TAN İLGİNÇ AÇIKLAMA

FLAŞ..'Soğuk savaş dönemi bitti' Genelkurmay Başkanlığının Gayrinizami Harp birimleri ile ilgili kapsamlı bir çalışma başlattığı haberlerine birinci ağızdan açıklama geldi. Başta Taraf olmak üzere Bazı gazetelerde Genelkurmay Başkanlığının Gayrinizami Harp birimlerinin görev tanımı ve alanını genişletmeyi öngören kapsamlı bir çalışma başlattığı şeklinde haber yer almıştı. Belgelerle ortaya konulan iddialar bugün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a soruldu. Orgeneral Büyükanıt, ''O çok eski. Soğuk savaş döneminin eski konseptiyle ilgili. Halen geçerli bir şey değil. Eski konsept şu, NATO, Varşova Paktı bağlamında Türkiye'nin bir kısmı Sovyetler tarafından işgal edilirse, o işgal bölgesinde kalan yerlerde bir mukavemet olur. Bitti o. Şimdi böyle bir yapımız yok. Çünkü ihtiyaç da yok. Yani Türkiye'yi kim işgal edecek?'' diye konuştu. Yani bu sözlerle iddiaları reddetti. Peki bu belgeler ve bu açıklama ne anlama geliyor? 1)Bu haberlere konu olan bilgi ve belgeler doğru değil 2)Birinci şık doğru değilse bu belgelerden Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt bilgilendirilmemiş. İşte bu açıklamalara konu olan haber ve belgeler GENELKURMAY’IN YENI KONTRGERILLA PLANI Genelkurmay Başkanlığı, işlevi ve yöntemi itibarıyla ‘kontrgerilla’ tipi bir örgütlenme olan Gayrinizami Harp birimlerinin görev tanımını ve alanını genişletmeyi öngören kapsamlı bir çalışma başlattı YENİ BİR “DÜŞMAN”A KARŞI Genelkurmay kaynaklarının aktardığı ve resmi brifing CD’leriyle belgelenen değişiklik planı, Gayrinizami Harp birimlerine, yurtiçinde “düşmanın fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgal ve /veya teşebbüsüne” karşı işlev yükleyerek görev tanımını genişletiyor. KARARGÂH SAYISI KATLANACAK Gayrinizami Harp’ten sorumlu Seferberlik Bölge Başkanlıkları’nın 12’den 24’e çıkartılması ve görev tanımının “ülke bütünlüğünü tehdit eden her türlü unsuru engellemeyi” içerecek şekilde genişletilmesi de Genelkurmay’ın üzerinde durduğu yenilikler arasında. GİZLİ MÜCADELEYE HİSLİ ELEMAN Gayrinizami Harp’e katılması önerilecek sivil kişilere yönelik, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt imzalı kartlarda, orduyla birlikte yürütülecek gizli bir harekat için hazırlanıldığı ve “böyle milli bir hazırlık için milli hisleri kuvvetli eleman” arandığı belirtiliyor. YENİ GAYRİ NİZAMİ HARP PLANI Genelkurmay, Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı’nın yetkileri ve Gayri Nizami Harb’in muhatabı bağlamlarındaki “düşman” tanımında değişiklik yapıyor. Buna göre kişi, kurum ve kuruluşlar “fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgaller”i nedeniyle “düşman” kategorisinde Genelkurmay Başkanlığı 1977 yılından beri yürürlükte olan Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı’nın (STKB) yetki ve sorumlulukları ile Gayri Nizami Harp (GNH) tanımı ve faaliyet alanı konularında kapsam ve tanımlar üzerinde bir dizi değişikliği öngören bir çalışma gerçekleştirdi. Bir yıl önce bizzat Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın talimatıyla başlatılan çalışma sonuçlandırıldı, ancak yeni kavram ve tanımlar son derece muğlak. YENİ KAVRAMLAR Genelkurmay Başkanlığı’ndan görüştüğümüz bir yetkilinin aktardığına göre “teklif edilen” yeni tanımlarla, ‘düşman’ kavramında çok ciddi değişiklikler yapıldı. Gayri Nizami Harp tanımına “Düşmanın fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgallerine maruz kalmış bir bölgede işgali ortaya çıkarmak, engellemek ve karşı tedbirleri uygulamak” ibareleri eklendi. Bu ifade, yeni GNH tanımının yurt içi ile bağlantılı tanımlamalarında da aynen yer alıyor. Yetki ve kapsam tanımlarına yeni ifadeler eklenmesine rağmen, ‘ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgaller’in ne anlamlara geldiği, ya da neleri kapsadığı açıklanmamakta. Genelkurmay’da görevli olan yetkili, “Kapsam belirtilmediği için bu tanıma, egemen gücün istemediği yasal, sivil her oluşum girebilir. Bu kişiler etkin otoritenin yıkılması, zayıflatılması ve engellenmesi için GNH’nin faaliyetlerine maruz kalabilir” dedi. BAŞKANLIK SAYISI DA ARTTIRILDI Genelkurmay’a teklif edilen yeni yetki ve kapsam tanımları dahilindeki “düşman” kavramında yapılan bu değişiklikle birlikte Bölge Başkanlığı’nın sorumluluk alanı da daraltıldı. 12 olan başkanlık sayısının, kademeli olarak yükseltilip, 2010’da 24’e çıkarılması kararlaştırıldı. Gerekçe olarak da “Tek bir merkezde çok personel ile çalışma yerine, az personel ile çok yerde bulunmanın iş verimini arttıracağı” öne sürülmekte. SİVİL PERSONELE KART G.Kurmay’da görevli yetkilinin Taraf’a aktardığı bilgilere göre, Seferberlik Tetkik Kurulu’na seçilen sivil personele de, üzerinde Genelkurmay Başkanı’nın imzası bulunan bir kart veriliyor. “Çok gizli” dereceli bu kartlar, ilgili personele imza karşılığı verildikten sonra, okuması temin edilip, kendisinden tekrar geri alınarak şahsın dosyasına ekleniyor. Yeni düzenlemeyle birlikte son günlerde Bölge Başkanlıklarında hareketliliğin arttığını da belirten yetkili, ilgili kişilere “gizlilik derecesini haiz brifing” verildiğini de söyledi. MEVCUT TANIM Mevcut durumda Gayri Nizami Harp tanımı “Hedef ülkede veya düşmanın işgal etmiş olduğu bir bölgede hakim otoriteyi yıkmak veya zayıflatmak, harekâtını engellemek ve bölgeye sahip olmak maksadı ile çoğunlukla yerli halkın kuvvet ve desteği ile yapılan askeri ve yarı askeri bir harekâttır” ifadesiyle açıklanıyor. YENİ EKLEMELER Genelkurmay’daki yetkili, mevcut durumun aksine yeni GNH yaklaşımının yurt içi uygulamalar bölümüne “Fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgal ve/veya teşebbüs durumunda işgali ortaya çıkarmak, karşı tedbirleri uygulamak, ülkemize karşı GNH uygulama ve teşebbüsleri olduğunda icra edilecek karşı tedbirleri oluşturmak” ifadesinin; yurt dışı uygulamalar bölümüne de “Barış zamanında GNH planlarının alt yapısını oluşturmak ve emir verildiğinde askeri harekatı desteklemek maksadıyla GNH harekatını planlamak ve icra etmek” ifadesinin eklendiğini belirtti. GEREKÇE: DEĞİŞEN DENGELER Son şeklinin yakın bir zamanda verileceği yeni vazifelerdeki görevlendirmeler de aynı doğrultuda tanımlandı. Genelkurmay’da görevli yetkili, tanımda yapılan değişikliğin gerekçelerini şöyle sıralıyor: “Soğuk savaş döneminin sona ermesi, ABD’nin tek başına süper güç olması, yeni nükleer tehdit oluşumları, enerji ihtiyacı ile değişen dengeler, Rusya’nın enerji politikaları, terör kavramındaki değişiklik ve Ortadoğu’da değişen dengeler tehdit algılamalarının yeniden değerlendirilmesini ortaya çıkarttı. Bu yüzden klasik Gayri Nizami Harp ile bağlantılı tanımların yeniden oluşturulması ihtiyacı ortaya çıktığı için, düzenlenecek vazife doğrultusunda, bu vazifeyi yerine getirebilecek yeni bir teşkilatlanmaya ihtiyaç olduğu için bu değişikliğe gidildi.” ‘Arz ve teklif’ edilen yeni GNH tanımı ve buna bağlı yeniden yapılanma gerekçeleri arasında şunlar var; “Bölge başkanlığı faaliyetleri görev önceliği bakımından halkın içinde olmayı, insanlarla yüz yüze ve yerinde teması, o ilde yaşamayı ön görmektedir. Tek bir merkezde çok personel ile çalışma yerine, az personel ile çok yerde bulunmak iş verimini arttırmaktadır. Personel arttırımına gitmeden, 5 il merkezinde daha konuşlanmak suretiyle sorumluluk sahalarında daha etkin görev icrası planlanmaktadır.” TÜM İHTİYAÇLAR BELİRLENDİ Yapılan çalışmada mevcut durum ve ihtiyaçlar, Bölge başkanlık binalarının fiziki durumundan, muharebe ve araç ihtiyacına kadar her konu belirlendi. 2007 ve 2008 yılı için personel ihtiyacı bulunmazken, 2009 ve 2010 yılı için gerekli personel ihtiyacı detaylı olarak belirtildi. Bölge Başkanlığı kadro rütbesinin de Yarbay olmasına karar verildi. Bursa, Samsun, Ağrı, Konya, Amasya, Bolu, Denizli, İskenderun, Sivas, Erzincan, Mardin ve Antalya’da yeni başkanlıkların kurulmasına kararlaştırıldı. Taraf’a açıklama yapan yetkili, yeni açılacak 12 Bölge Başkanlığı’nın önceliklerinin belirlenmesinde şu kriterlerin göz önüne alındığını ifade etti: “Tehdit durumu, çalışma ortamına imkan sağlayacak halk yapısı, yerleşim alanının ekonomik, kültürel ve yüksek öğrenim yapılanması, vazifenin yerine getirilmesine imkan sağlayacak il sayısı.” TARAF- 02.06.2008

AB Komisyonu’ndan DTP'ye ziyaret

AĞRI - AB Komisyonu Ankara Temsilcisi Diego Melado DTP Ağrı İl binasını ziyaret ederek, bölgede yaşanan gelişmeler hakkında bilgi aldı. Bölgedeki gelişmeleri ve yaşananları takip etmek amacıyla bölgede incelemelerde bulunan AB Komisyonu Ankara Temsilcisi Diego Melado, incelemeleri kapsamında gittiği Ağrı'da DTP İl binasını ziyaret etti. DTP İl Başkanı Murat Öztürk, Kadın Meclisi Üyesi Hazal Aras ile YDG Üyesi Semra Yel tarafından karşılanan Melado, bölgedeki gelişmeler hakkında bilgi aldı. Bölgede yaşanan gelişmeleri takip etmek ve sorunları yerinde görmek amacıyla geldiğini dile getiren Melado, ziyareti kapsamında birçok kurum ve sivil toplum örgütü temsilcisiyle görüşmelerde bulunacağını kaydetti. DTP'liler ise başta bölgede devam eden operasyonlar, Kürt sorunun, kadın sorunları olmak üzere, birçok konuda Melado'ya bilgi verdi. AB'nin Kürt sorununu salt bir ekonomik sorun olarak algıladığını belirten DTP İl Başkanı Murat Öztürk, Kürt sorununun ekonomik bir sorun olmadığını bir halkın kimlik ve özgürlük sorunu olduğunu belirtti. Bölgede devam eden operasyonlar ve ölümleri de hatırlatan Öztürk, AB'nin sorunun çözümü için daha fazla çaba sahibi olmasını istedi. Melado, Ağrı'dan sonra Doğubayazıt İlçesi'ne geçerek Belediye Başkan Vekili Nusret Tokdemir ile birlikte, Ayşunur Zarakoğlu Kadın Sağlık Merkezi'ni ziyaret etti. İlçedeki tarihi yerleri de gezen Melado, bölgedeki incelemelerine ilişkin rapor hazırlayıp, AB Komisyonu'na sunacağını söyledi. Melado, daha sonra Van'a geçti. ANF NEWS AGENCY

The Independent: Bush'un büyük Irak planı

ABD Başkanı Bush görevi bırakmadan önce Irak'da 50 askeri üste sürekli bulunma, hava sahasını tümüyle kontrol altına alma ve bütün ABD askerlerine hukuki dokunulmazlık sağlamayı planlıyor. İngiltere'de yayımlanan The Independent gazetesi, "ABD'nin Irak'ı kontrolü altında tutmaya yönelik gizli bir planı bulunduğunu" ve bu yönde bir anlaşmanın müzakere edildiğini iddia etti. İlk sayfasını tümüyle bu iddiaya ayıran gazete, ABD Başkanı George Bush'un Irak'ta 50 askeri üste sürekli bulunma, hava sahasını tümüyle kontrol altına alma ve bütün Amerikan askerlerine hukuki dokunulmazlık sağlama planları olduğunu yazdı. Bush'un böylece ABD'nin Irak'taki işgalini kalıcı hale getirmeyi amaçladığını belirten gazete, bu amaca hizmet edecek bir anlaşma üzerinde Bağdat'ta gizli görüşmelerin sürdürüldüğü iddiasına yer verdi. Gazetede Patrick Cockburn imzasıyla yer alan haberde, bu durumu ABD'de Kasım ayında yapılacak başkanlık seçiminin sonucunun da etkilemeyeceği görüşüne yer verildi. İstediği operasyonu yapacak Haberde, "Iraklı yetkililer, ABD askerinin kalıcı üslere yerleşmesine olanak sağlayacak böyle bir anlaşmanın gerçek olması halinde, ABD'nin ülkede istediği operasyonu yapabilme, Iraklıları istediği gibi tutuklama ve Irak yasalarından etkilenmeden hareket edebilmesinin de mümkün olacağından endişe ediyor. Bunun da Irak'ı iyice istikrarsızlaştırarak ülkede sonu olmayan çatışmalara temel hazırlamasından çekiniyorlar" ifadeleri kullanıldı. The Independent, Bush'un bu planı başkanlık süresi sona ermeden yürürlüğe koyarak 2003'te başlatılan işgal hareketinin sonucunun zafer olduğunu ilan etmek istediğini de savundu. ABD'nin bu ağır taleplerini içeren anlaşmanın gizli tutulmasının başarıldığını kaydeden gazete, bu haberi yayımlamasının Irak'ta bazı kesimlerin intikam saldırılarını artırabileceği tahminine de yer verdi

Baykal Ankara'da başka, Diyarbakır'da başka konuştu!

Partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı için Diyarbakır'a gelen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, etnik kimliğin bir şeref olduğunu ve kimsenin bu şerefe müdahale edemeyeceğini söyledi. Herkesin kendi anadilinin, kimliğinin kendi iftiharı olduğunu ifade eden Baykal, anadilini bilme, öğrenme, öğretme, bu konuda yayıp yapma hakkının insan haklarının temel gereği olduğunu söyledi. Devletin etnik kimlikler arasında ayrım yapamayacağını belirten Baykal, devletin hiç kimsenin etnik kimliğini tayin etme, tarif etme, tanımlama, belirleme hakkına ve yetkisine sahip olamayacağını ileri sürdü. Baykal, 1989 yılında yayınladıkları Kürt sorunu raporunun o dönem iyi anlaşılması halinde, bugünkü sorunların büyük bir kısmının geçmişte çözülmüş olacağını kaydetti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve beraberindeki milletvekili heyeti MYK toplantısı için Diyarbakır'a geldi. Baykal'ın kente gelişinde protesto gösterilerinden çekinen polis Yenişehir ve Sur ilçeleri ile Balıkçılarbaşı, Melikahmet, Mardinkapı semtlerinde yoğun güvenlik önlemleri aldı. Yaklaşık 200 araçla toplantının yapılacağı Otel'e gelen Baykal'ın geçişi sırasında sık sık parti otobüsünden Türkçe-Kürtçe şarkılar çalınması dikkat çekti. Protesto gösterisi Baykal'ın gelişi sırasında CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın Hz. Muhammed'e yönelik sözleri önü sürülerek CHP'liler toplantının yapılacağı Class Oteli önünde bir grup tarafından protesto edildi. Özellikle CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın hedef alındığı protesto gösterilerinde sık sık, 'Baykal Önder'i Başından Sav', 'Peygambere Uzanan Eller Kırılsın', 'CHP Defol' şeklinde sloganlar atıldı. Muhafazakar dernek ve sendikaların katıldığı protesto sırasında basın açıklaması yapan Eğitim-Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Yasin Yıldız, Genel Sekreter Önder Sav'ın peygambere yönelik sözlerinden dolayı burada olduklarını belirterek, CHP'yi hiçbir zaman affetmeyeceklerini ve yasal yollardan bunun hesabını soracaklarını söyledi. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı Otel önünde protesto gösterileri sloganlarla devam ederken, olaya müdahale etmek isteyen CHP'li vekiller ile protestocular arasında yer yer gerginlik yaşandı. Baykal ve MYK üyeleri bu protestolar arasında Otel'e gelerek MYK Toplantısına başladılar. MYK toplantısı basına kapalı yapılırken, toplantının ardından Sivil Toplum Örgüt temsilcileriyle yapılması planlanan toplantıya, Diyarbakır Demokrasi Platformu protesto ettiği için sadece Güneydoğu Sanayici ve Iş Adamları Derneği Başkanı Şah Ismail Bedirhanoğlu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Alican Ebedinoğlu, Baro Başkanı Avukat Sezgin Tanrıkulu ve Meryem Ana Kilisesi papazı Yusuf Akbulut katıldı. 19 yıl önceki raporu anlattı Basına kapalı yapılan toplantının ardından CHP Genel Başkanı Class Otel'de basın toplantısı düzenledi. 1989 yılında hazırladıkları Kürt sorunu raporunun öneminin şimdi daha iyi anlaşıldığını kaydeden Baykal, o dönemde tespit ettikleri sorunlara zamanında el atılması durumunda, şimdi yaşanan sorunların bir çoğunun çözülmüş olacağını kaydetti. 'Türkiye bir ırk devleti, bir kafatası devleti, bir kan devleti değildir' diyen Baykal, Türkiye'nin siyasi birliktelik devleti olduğunu söyledi. Türkiye'nin siyasi bilinç devleti olduğunu kaydeden Baykal, 'İnsanların kendi siyasi kararlarıyla, tercihleriyle biraraya gelerek oluşturduğu bir devlettir. Bu devletin temelinde kafatası, kan, ırk yoktur. Türkiye bir imparatorluktan sonra ortaya çıkan bir devlettir. Imparatorluk içinde etnik kimlikler, ırk kimlikleri, farklı inançlar yer almıştır. Şimdi onların bir kısmının bir araya gelmesiyle devlet oluşmuştur. Içinde Kürt, Arap, Çerkez, Gürcü, Arnavut vardır, hepsi vardır' dedi. Devlet etnik kimliği tayin etme, tarif etme hakkında sahip olamaz Türkiye'de hiçbir etnik kimliğin devlete yönelik bir tehdit olmadığını söyleyen Baykal, 'Insanların bir kısmının belli bir etniğe sahip olması devlete yönelik tehlike olarak anlaşılamaz. Devlet karşısındaki insanı görür. Insanın arkasındaki etnik kimliği devlet göremez, görmemeli. Devlet etnik kör olmak durumundadır. Etnik kimlikler arasında ayrım yapamaz, karşısında insan var, vatandaş var. İnsanların etnik kimliğe sahip olması en temel hakkıdır. Devlet hiç kimsenin etnik kimliğini tayin etme, tarif etme, tanımlama, belirleme hakkına ve yetkisine sahip değildir' şeklinde konuştu. 89 Kürt sorunu raporundan bir milim dahi şaşmadık Bölgenin yaşadığı etnik, ekonomik sorunları 1989'da 'Kürt Sorunu' adıyla rapor haline getirdiklerini belirten Baykal, 'Bugüne kadar bir milim dahi şaşmadığımız o anlayış doğrultusunda olduğumuzu söylüyoruz. Bu yaklaşımı biz yıllar öncesinden hayata geçirseydik, söylem düzeyinde kalmasaydı, inanıyorumki Türkiye'nin yaşadğı sancıların çok önemli bir kısmı yaşanmazdı. Keşke daha önceden yapabilseydik' dedi. 'Herkesin etnik kimliği onun şerefidir' diyen Baykal, 'Kimse kimsenin şerefine müdahel edemez. Insanın kendi şerefi, devletin büyük mutluluğu, iftiharıdır. Devlette içinde yaşadığı etnik kimliklerle iftihar etme hakkına sahiptir' dedi. Şiddetin siyaset yöntemi olarak hiçbir zaman kimsenin aklında, içinde olmaması gerektiğini kaydeden Baykal şöyle konuştu: 'Bu terörü yapana da, uygulayana da, uğruna yaptığını söylediği davaya da yanlıştır. Terörle sorunların çözüldüğü dönemler geride kaldı. Hiç kimse kendini bu kadar çaresiz gömemeli ve bu reddedilmeli. Teröre şiddete bulaşanlar ikna edilmeli, vazgeçirilmeli, bunun bir yol-yöntem olmadığı onlara anlatılabilmelidir. Etkili biçimde bu denenmelidir. Terörü besleyen psikolojik gerginlik, husumet, düşmanlık ortamının yerini iyi niyet, karşılıklı saygı, işbirliği ve diyalog kültürü almalıdır. Ve bu, bilinçi olarak teşvik edilmelidir. Şiddeti temel parametre olmaktan çıkarmamız lazım.' Bölünerek bir yere varmanın mümkün olmadığını dile getiren Baykal, 'Kimi kimden nasıl ayıracaksınız, İstanbul'da, Antalya'da, Izmir'de birleşmişiz. Kimi ayıracaksın, neyi ayıracaksın. Ayırıp da ne yapacaksın? Bütün dünya birleşmeye gidiyor. AB bütünleşmeye, birleşmeye gidiyor. AB'de 26 ülke sizin için söz söyleme hakkına sahip. Gelin AB için sözümüzü birlikte söyleyelim. O ülkelerde bizim için birlikte sözünü söylesin. Milliyetçiliği Türkiye'de gündeme getirmek avrupa birleşmeye giderken tarihi bir çelişkidir. O kana, o acılara, o bedele değmez. Beraber olalım, güçlü olalım, diri olalım. Atalya'da Diyarbakır'ın, Diyarbakır'da Antalya'nındır' şeklinde konuştu. Anadilde yayın temel insan hakları gereğidir Basın toplantısında, herkesin anadilinin, kimliğinin kendi iftiharı olduğunu söyleyen Baykal, anadilin öğrenmesi, bilinmesi, öğretilmesi, bu konuda yayın yapılması, gazete, kitap yayınlanması, televizyon yayını yapılmasının insan haklarının temel gereği olduğunu kaydetti. Baykal, bölgeye yönelik gezilerinin devam edeceğini ve çalışmalarının süreceğini belirterek, 'Bu diyalogumuzun uzun vadeli olacacağını diliyorum' dedi. Basın toplantısının sonunda, yapılan tepkilere değinen Baykal, herkesin hak ve özgürlüklerini uygun gördüğü biçimde yansıtmaya hakkı olduğunu ve demokratik bir tavır şeklinde değerlendirdiklerini belirterek, yapılan protestonun haksız olduğunu söyledi. 'İnanca karşı fikir ve düşünce özgürlüğü diye bir şey olamaz' diyen Baykal, Hz. Muhammede yönelik karikatür krizinde en büyük tepkiyi kendilerinin gösterdiğini söyledi. Baykal, 'Düşünce özgürlüğü anlayışımızda kimse kimsenin kutsalına saygısızlık etme hakkına sahip değildir' dedi. 'Ne peygamberimize, kitabımıza, dinimize, inançlarımıza, 'düşünce özgürlüğü' diyerek kimse hakaret edemez, edememelidir' diyen Baykal, bunun mücadelesini uluslararası zeminde verdiklerini ve her inanca, dine saygı duyduklarını söyledi. ANF

Türkiye ABD'ye rağmen harekete geçti

“Bölgesel oyuncular, Washington’un bıraktığı boşluğunu doldurmayı amaçlıyor" Rizgarî Online/Financial Times gazetesi, “Bölgesel oyuncular, Washington’un bıraktığı boşluğunu doldurmayı amaçlıyor" yorumunu yaptı. Gazete, “Türkiye’nin müdahalesi, önemli ve iki düşmanın, savaş yerine barışı konuşmalarını sağladı" diye yazdı.Financial Times’in Ortadoğu Editörü Roula Khalaf imzası ile yayınlanan analizinde Bush Yönetiminin ikinci döneminin sonuna doğru gücünün zayıfladığı, Arap-İsrail barışının şansını “öldürdüğüö yolundaki görüşlerine dikkat çekerken, “Bölgesel oyuncular, Washington’un bıraktığı boşluğu doldurmayı amaçlıyor" başlığını kullandı. Ortadoğu’da yaratılan siyasi boşluğun, bölgedeki önümüzdeki altı aylık dönemi her zamankinden daha oynak hale getirdiğini belirten gazete, Lübnan’da sağlanan mutabakat ve Türkiye’nin aracılığı ile Suriye ile İsrail arasında yapılan dolaylı görüşmelere işaret etti. Türkiye ABD'ye rağmen harekete geçti İngiliz gazetesi, Lübnan mutabakatının açıklandığı gün diğer bir bölgesel oyuncu Türkiye'nin Ortadoğu barış sürecine müdahale ederek İsrail ve Suriye’yi 2000’dan beri ilk barış görüşmelerine götürdüğünün ortaya çıktığı"nı belirterek, şöyle devam etti: “Ankara, görüşmeleri lanse etmek için iki oyuncu ile olan yakın ilişkisinden yararlandı ve ABD’nin Suriye barış yolunun canlandırılmasına tam karşı çıkmasa da pek sıcak bakmamasına rağmen harekete geçti. ABD’nin yaklaşımı, Şam’ın bölgedeki haylaz davranışının ödül değil ceza hak ettiği yönündeydi. Türk müdahalesi ise önemlidir ve iki düşmanın, savaş yerine barışı konuşmalarını sağladı." Aynı gün yapılan Lübnan mutabakatı ve Suriye-İsrail görüşmelerine ilişkin açıklamalarının bazı ilginç soru işaretlerini yarattığını kaydeden gazete, bunların ardından İsrail ile Hizbullah arasında yapılan tutuklu değişimini anımsatarak şunları yazdı: Washington göründüğünden daha mı aktif? “Bütün bunlar, ABD’nin Suriye ile pişirdiği ve Washington’un göründüğünden çok daha aktif olduğu anlamına gelecek gizli bir pazarlığın bir parçası mıdır? Veya iki girişimin zamanlaması, Ortadoğu’nun ABD’yi görmezlikten geldiği görüşünü güçlendiren bir tesadüf müdür?" Financial Times, Bush Yönetiminin bölgedeki sicili dikkate alınarak bölge oyuncularının, yeni ve daha çok işbirliğini yapacak bir Amerikan yönetimini beklerken zaman kazanmak amacıyla Ortadoğu’daki çok sayıda krizi dondurmaya çalışmış olabileceği yorumunu da yaptı. (anka) RO/Akt:Zilan Dersim

YouTube, Türk yargısının yasağını kaldırmak için harekete geçti

Rizgarî Online/Video paylaşım sitesi YouTube, Türk yargısının “Atatürk`e hakaret” eden ses ve görüntüleri gerekçe göstererek Türkiye`de erişiminin yasaklanması nedeniyle, Türk yetkililerle bu konuda görüşmenin sürdüğünü açıkladı. Kullanıcıların YouTube'a erişebilmeleri, “uygunsuz içeriğe sahip olduklarını düşündükleri videolar konusunda uyarı mesajları göndererek, bu içeriğin hızlı bir şekilde çıkarılması konusunda yardımcı olmalarının site açımızdan büyük önem taşıdığı belirtildi. Ufak bir grubun yarattığı uygunsuz içeriğin, çoğunluğu oluşturan bir grubun YouTube kullanımını, tecrübesini olumsuz etkilememesi gerektiği” belirtilerek, “Son bir yıldır, uygunsuz içeriğe sahip olan az sayıda video ile ilgili problemleri çözüme ulaştırmak, uyarı mesajları gönderilen videoların çıkarılması için Türk yetkililerle yakın bir şekilde çalışmaktayız. Türk yetkililer ile bu sorunların giderilmesi konusunda görüşmelerimizi düzenli olarak devam ettirmekteyiz" ifadesi kullanılan açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: "Türk kullanıcılarımıza çok önem veriyoruz ve Türkiye'den yüklenen birbirinden yaratıcı videoların YouTube'da yer alması bizleri çok mutlu ediyor. Türkiye'den kullanıcılarımızın şu anda YouTube'a erişemiyor olmasından dolayı üzgünüz. Son kapatma kararına neden teşkil eden videoları inceledik ve YouTube kullanım koşulları doğrultusunda gerekli aksiyonları aldık. YouTube'a Türkiye'den kısa bir süre içerisinde erişimin tekrar sağlanmasını bekliyoruz. YouTube olarak Türk kanunlarına aykırı olabilecek içeriğe ilişkin sorunları gidermek amacı ile yetkililerle işbirliğine her zaman hazırız." Açıklamada ayrıca, YouTube'da video ile ilgili uyarı mesajı nasıl gönderileceğine ilişkin olarak, "İçerik kurallarına aykırı videolar videonun altındaki 'flag' butonu tıklanarak, kullanıcı tarafından işaretlenmektedir. "Flag" bölümü tıklandıktan sonra, seçenek penceresinden videonun hangi nedenlerden uygunsuz bulunduğu sunulan seçeneklerden belirtilmelidir. (Örneğin videonun içeriğinde bir kişiye hakaretler var ise 'hate speech' seçeneği tıklanmalıdır) Bu uyarıyı takiben gerekli incelemeler yapıldıktan sonra uygunsuz içerikteki videolar yayından kaldırılmaktadır" denildi. RO/Kaya Vural

"Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De!"

Rizgarî Online/"Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De!" grubu, İstanbul'da 7 Haziran Cumartesi günü "Dur De" adlı bir forum düzenleyecek.Kısa film gösterimi yapılacak etkinlikte Kardeş Türküler konser verecek, aktivistler konuşacak. Konuyla ilgili yapılan açıklamada "Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De! grubu 301'e, darbelere, e-muhtıralara, y-muhtıralara, Ergenekonlara Dur De! demek için 7 Haziran Cumartesi günü herkesi tütün deposuna çağırıyor" denildi. Cumartesi saat 17.00'de 'Lüleci Hendek Caddesi 12, Tophane' adresinde gerçekleştirilecek etkinliğin programı ise şu şekilde: "17.00 - 19.00 Aktivistler konuşuyor 19.00 - 19.30 Kısa film gösterimi 19.30 - 20.30 Kardeş Türküler (Vedat Yıldırım ve arkadaşları)" kampanyaya bugüne kadar destek veren ve bir bölümü foruma katılacak olan kişilerden bazıları ise şu şekilde açıklandı: "Ahmet İnsel, Aydın Cıngı, Ayhan Bilgen, Ayşe Buğra, Ayşe Hür, Baskın Oran, Bilge Contepe, Bülent Somay, Cengiz Alğan, Doğan Tarkan, Eren Keskin, Ergin Cinmen, Erol Kızılelma, Etyen Mahçupyan, Ferhat Kentel, Fethiye Çetin, Funda Ata, Hakan Tahmaz, Harun Tekin, Hilal Kaplan, Kadir Cangızbay, Kerem Kabadayı, Lale Mansur, Mehmet Ali Alabora, Metin Boran, Musa Çam, Mustafa Alabora, Osman Kavala, Ömer Madra, Pelin Batu, Ragıp İncesağır, Roni Margulies, Saruhan Oluç, Sebahat Tuncel, Selim Deringil, Sinan Özbek, Şebnem Korur Fincancı, Şevval Sam, Tayfun Mater, Turgay Oğur, Turgut Tarhanlı, Ufuk Uras, Ümit Şahin, Yetkin Dikinciler, Yıldız Ramazanoğlu, Yıldıray Oğur, Yıldız Önen, Zeynep Tanbay. RO/Cemil Süphan

KERKUKİ: ''140.MADDENİN UYGULANMASI ZOR DEĞİL...''

 PNA-Federal Kürdistan Bölge parlamento başkan yardımcısı Dr.Kemal Kerkuki, Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerle ilgili Irak anayasasında yer alan 140.maddenin uygulanmasının hiç zor olmadığını dikkat çekti. Kerkük 'ten ABD ve Irak güvenlik güçlerinden ortak bir heyeti kabul eden Kerkuki , 140.maddenin uygulanması ile ilgili sürdürülen son çalışmalara değindi. 140.maddenin uygulanmasının zor olduğuna ilişkin dile getirilen söylemleri reddeden Kerkuki '' 140.maddenin uygulanması o kadar zor değil yeterki bölgedeki halka demokratik hakları verilerek kendi bölgelerinin kaderinin kendileri belirleme imkanı verilsin'' şeklinde konuştu.

New York Times’te Kürt sorununa çözüm çağrısı

ANF-NEWYORK (04.06.2008) - Kürt sorunun barışçıl yollardan çözümünü isteyen, aralarında DTP milletvekilleri, Belediye Başkanları, yazar, aydın ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisinin bulunduğu 1000 kişinin imzasını taşıyan ilan bu kez New York Times gazetesinde yayınlandı. Daha önce Le Monde ile İnternational Herald Tribune gazetesinde yayınlanan ‘Türkiye’deki Kürt sorununun barışçıl yollardan çözümü için çağrı” başlıklı ilan bugünkü ABD New York Times gazetesinde yayınlandı. Paris Kürt Enstitüsü ve Washington Kürt Enstitüsü tarafından gazetede yayınlanan tam sayfa ilanda Kürt milletvekilleri, DTP'li belediye başkanları, gazeteci, yazar, aydın ve sivil toplum örgüt temsilcilerinden oluşan 1000 kişinin imzası bulunuyor. “Aşağıda imzası bulunanlar bizler, Kürt olduğumuzu, atalarımızın topraklarında Kürt olmanın onuru ile yaşamak ve kendi kültürümüzü özgürce ifade ederek kabul görmek istediğimizi ilan ederiz” sözlerinin yer aldığı ilan metninde Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana Kürt kimliğini inkar ettiği ve Kürtlerin temel haklarından yoksun olduğu belirtildi. Türkiye’nin Kürt sorununu hala inkarcılık ve askeri yöntemlerle çözmeye çalıştığına dikkat çekilen metinde, bu ısrarın artık bölgesel istikrarı tehdit eden bir düzeye geldiği vurgulandı., Kürtlerin savaş ve şiddeti bir kader olarak yaşamayı reddettiği belirtilen metinde Türkiye’den Kürt kimliğini anayasal olarak tanımasını, Kürt inkarına bir son verilmesini, her seviyede Kürtçe eğitime olanak sağlanmasını talep etti. Türkiye’ye genel bir af ilan etme çağrısı yapılırken Kürt sorunun çözümü için Bernard Kouchner, Tony Blair, Martti Ahtisaari ve Felipe Gonzales gibi isimlerin de arabulucu olması istendi.