Baykal Ankara'da başka, Diyarbakır'da başka konuştu!

Partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı için Diyarbakır'a gelen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, etnik kimliğin bir şeref olduğunu ve kimsenin bu şerefe müdahale edemeyeceğini söyledi. Herkesin kendi anadilinin, kimliğinin kendi iftiharı olduğunu ifade eden Baykal, anadilini bilme, öğrenme, öğretme, bu konuda yayıp yapma hakkının insan haklarının temel gereği olduğunu söyledi. Devletin etnik kimlikler arasında ayrım yapamayacağını belirten Baykal, devletin hiç kimsenin etnik kimliğini tayin etme, tarif etme, tanımlama, belirleme hakkına ve yetkisine sahip olamayacağını ileri sürdü. Baykal, 1989 yılında yayınladıkları Kürt sorunu raporunun o dönem iyi anlaşılması halinde, bugünkü sorunların büyük bir kısmının geçmişte çözülmüş olacağını kaydetti. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve beraberindeki milletvekili heyeti MYK toplantısı için Diyarbakır'a geldi. Baykal'ın kente gelişinde protesto gösterilerinden çekinen polis Yenişehir ve Sur ilçeleri ile Balıkçılarbaşı, Melikahmet, Mardinkapı semtlerinde yoğun güvenlik önlemleri aldı. Yaklaşık 200 araçla toplantının yapılacağı Otel'e gelen Baykal'ın geçişi sırasında sık sık parti otobüsünden Türkçe-Kürtçe şarkılar çalınması dikkat çekti. Protesto gösterisi Baykal'ın gelişi sırasında CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın Hz. Muhammed'e yönelik sözleri önü sürülerek CHP'liler toplantının yapılacağı Class Oteli önünde bir grup tarafından protesto edildi. Özellikle CHP Genel Sekreteri Önder Sav'ın hedef alındığı protesto gösterilerinde sık sık, 'Baykal Önder'i Başından Sav', 'Peygambere Uzanan Eller Kırılsın', 'CHP Defol' şeklinde sloganlar atıldı. Muhafazakar dernek ve sendikaların katıldığı protesto sırasında basın açıklaması yapan Eğitim-Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Yasin Yıldız, Genel Sekreter Önder Sav'ın peygambere yönelik sözlerinden dolayı burada olduklarını belirterek, CHP'yi hiçbir zaman affetmeyeceklerini ve yasal yollardan bunun hesabını soracaklarını söyledi. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı Otel önünde protesto gösterileri sloganlarla devam ederken, olaya müdahale etmek isteyen CHP'li vekiller ile protestocular arasında yer yer gerginlik yaşandı. Baykal ve MYK üyeleri bu protestolar arasında Otel'e gelerek MYK Toplantısına başladılar. MYK toplantısı basına kapalı yapılırken, toplantının ardından Sivil Toplum Örgüt temsilcileriyle yapılması planlanan toplantıya, Diyarbakır Demokrasi Platformu protesto ettiği için sadece Güneydoğu Sanayici ve Iş Adamları Derneği Başkanı Şah Ismail Bedirhanoğlu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Alican Ebedinoğlu, Baro Başkanı Avukat Sezgin Tanrıkulu ve Meryem Ana Kilisesi papazı Yusuf Akbulut katıldı. 19 yıl önceki raporu anlattı Basına kapalı yapılan toplantının ardından CHP Genel Başkanı Class Otel'de basın toplantısı düzenledi. 1989 yılında hazırladıkları Kürt sorunu raporunun öneminin şimdi daha iyi anlaşıldığını kaydeden Baykal, o dönemde tespit ettikleri sorunlara zamanında el atılması durumunda, şimdi yaşanan sorunların bir çoğunun çözülmüş olacağını kaydetti. 'Türkiye bir ırk devleti, bir kafatası devleti, bir kan devleti değildir' diyen Baykal, Türkiye'nin siyasi birliktelik devleti olduğunu söyledi. Türkiye'nin siyasi bilinç devleti olduğunu kaydeden Baykal, 'İnsanların kendi siyasi kararlarıyla, tercihleriyle biraraya gelerek oluşturduğu bir devlettir. Bu devletin temelinde kafatası, kan, ırk yoktur. Türkiye bir imparatorluktan sonra ortaya çıkan bir devlettir. Imparatorluk içinde etnik kimlikler, ırk kimlikleri, farklı inançlar yer almıştır. Şimdi onların bir kısmının bir araya gelmesiyle devlet oluşmuştur. Içinde Kürt, Arap, Çerkez, Gürcü, Arnavut vardır, hepsi vardır' dedi. Devlet etnik kimliği tayin etme, tarif etme hakkında sahip olamaz Türkiye'de hiçbir etnik kimliğin devlete yönelik bir tehdit olmadığını söyleyen Baykal, 'Insanların bir kısmının belli bir etniğe sahip olması devlete yönelik tehlike olarak anlaşılamaz. Devlet karşısındaki insanı görür. Insanın arkasındaki etnik kimliği devlet göremez, görmemeli. Devlet etnik kör olmak durumundadır. Etnik kimlikler arasında ayrım yapamaz, karşısında insan var, vatandaş var. İnsanların etnik kimliğe sahip olması en temel hakkıdır. Devlet hiç kimsenin etnik kimliğini tayin etme, tarif etme, tanımlama, belirleme hakkına ve yetkisine sahip değildir' şeklinde konuştu. 89 Kürt sorunu raporundan bir milim dahi şaşmadık Bölgenin yaşadığı etnik, ekonomik sorunları 1989'da 'Kürt Sorunu' adıyla rapor haline getirdiklerini belirten Baykal, 'Bugüne kadar bir milim dahi şaşmadığımız o anlayış doğrultusunda olduğumuzu söylüyoruz. Bu yaklaşımı biz yıllar öncesinden hayata geçirseydik, söylem düzeyinde kalmasaydı, inanıyorumki Türkiye'nin yaşadğı sancıların çok önemli bir kısmı yaşanmazdı. Keşke daha önceden yapabilseydik' dedi. 'Herkesin etnik kimliği onun şerefidir' diyen Baykal, 'Kimse kimsenin şerefine müdahel edemez. Insanın kendi şerefi, devletin büyük mutluluğu, iftiharıdır. Devlette içinde yaşadığı etnik kimliklerle iftihar etme hakkına sahiptir' dedi. Şiddetin siyaset yöntemi olarak hiçbir zaman kimsenin aklında, içinde olmaması gerektiğini kaydeden Baykal şöyle konuştu: 'Bu terörü yapana da, uygulayana da, uğruna yaptığını söylediği davaya da yanlıştır. Terörle sorunların çözüldüğü dönemler geride kaldı. Hiç kimse kendini bu kadar çaresiz gömemeli ve bu reddedilmeli. Teröre şiddete bulaşanlar ikna edilmeli, vazgeçirilmeli, bunun bir yol-yöntem olmadığı onlara anlatılabilmelidir. Etkili biçimde bu denenmelidir. Terörü besleyen psikolojik gerginlik, husumet, düşmanlık ortamının yerini iyi niyet, karşılıklı saygı, işbirliği ve diyalog kültürü almalıdır. Ve bu, bilinçi olarak teşvik edilmelidir. Şiddeti temel parametre olmaktan çıkarmamız lazım.' Bölünerek bir yere varmanın mümkün olmadığını dile getiren Baykal, 'Kimi kimden nasıl ayıracaksınız, İstanbul'da, Antalya'da, Izmir'de birleşmişiz. Kimi ayıracaksın, neyi ayıracaksın. Ayırıp da ne yapacaksın? Bütün dünya birleşmeye gidiyor. AB bütünleşmeye, birleşmeye gidiyor. AB'de 26 ülke sizin için söz söyleme hakkına sahip. Gelin AB için sözümüzü birlikte söyleyelim. O ülkelerde bizim için birlikte sözünü söylesin. Milliyetçiliği Türkiye'de gündeme getirmek avrupa birleşmeye giderken tarihi bir çelişkidir. O kana, o acılara, o bedele değmez. Beraber olalım, güçlü olalım, diri olalım. Atalya'da Diyarbakır'ın, Diyarbakır'da Antalya'nındır' şeklinde konuştu. Anadilde yayın temel insan hakları gereğidir Basın toplantısında, herkesin anadilinin, kimliğinin kendi iftiharı olduğunu söyleyen Baykal, anadilin öğrenmesi, bilinmesi, öğretilmesi, bu konuda yayın yapılması, gazete, kitap yayınlanması, televizyon yayını yapılmasının insan haklarının temel gereği olduğunu kaydetti. Baykal, bölgeye yönelik gezilerinin devam edeceğini ve çalışmalarının süreceğini belirterek, 'Bu diyalogumuzun uzun vadeli olacacağını diliyorum' dedi. Basın toplantısının sonunda, yapılan tepkilere değinen Baykal, herkesin hak ve özgürlüklerini uygun gördüğü biçimde yansıtmaya hakkı olduğunu ve demokratik bir tavır şeklinde değerlendirdiklerini belirterek, yapılan protestonun haksız olduğunu söyledi. 'İnanca karşı fikir ve düşünce özgürlüğü diye bir şey olamaz' diyen Baykal, Hz. Muhammede yönelik karikatür krizinde en büyük tepkiyi kendilerinin gösterdiğini söyledi. Baykal, 'Düşünce özgürlüğü anlayışımızda kimse kimsenin kutsalına saygısızlık etme hakkına sahip değildir' dedi. 'Ne peygamberimize, kitabımıza, dinimize, inançlarımıza, 'düşünce özgürlüğü' diyerek kimse hakaret edemez, edememelidir' diyen Baykal, bunun mücadelesini uluslararası zeminde verdiklerini ve her inanca, dine saygı duyduklarını söyledi. ANF

0 Yorum: