İran saldırılarının arkasında ABD var!

Posted on Pazartesi, 27.Ağustos 2007 Topic: Kürdistan İran mı Türkiye'yi tahrik ediyor, Türkiye mi İran'ı? Yoksa her ikisini de ABD mi tahrik ediyor? ABD'nin Kürtlerle İran'ı savaştırmak istediğinden kuşku yok. ABD, Ortadoğu'da sert adımlarla yürürken en fazla Kürt sorununa dayandı.

ABD KONGRESİNDEN BAŞKAN BARZANİ'YE: ''ABD SİZİN GİBİ BİR DOSTA SAHİP OLDUĞU İÇİN BAHTİYARDIR''

PNA-Bağdat'taki temaslarını sürdüren Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başkanı Mesut Barzani, ABD Kongresinden bir heyeti kabul etti. Heyet adına bir açıklama yapan Kongre Üyesi Elein Taucher, ''Kürdistan halkı sizin gibi bir rehber ve lidere sahip olduğu için bahtiyardır. Aynı zamanda ABD de sizin gibi bir dosta sahip olduğu için bahtiyardır.''dedi. Dün Başkan Barzani'yi ziyaret eden Kongre üyeleri, Irak'taki siyasi gelişmelerden ve siyasi karışıklıklardan bahsederken, ülkedeki terör ve şiddet olayları ayrıca değerlendirildi. Görüşmede, ABD güçlerinin ülkeden erken ve acele çekilmesinin ülkede bırakacağı olumsuz etkilerden bahsedildi. Başkan Barzani,görüşmede, terör ve şiddet olayları karşısında ABD ve Kürdistan'ın ortak tutumunun önemine değindi. Kerkük ve 140.madde meselelerinin de ele alındığı görüşmede Başkan Barzani, 140.maddenin belirlenen zamanda uygulanmasının zaruretine değinerek, 140.maddenin çerçevesine giren bölgelerdeki normalleştirilmenin genel bir istek olduğunu söyledi. Görüşmede aynı zamanda, şuana kadar da çözüme kavuşturulamayan petrol ve gaz yasası ile Ba's rejimi kalıntıları konuları ele alındı ve bu konuda görüş alış verişinde bulunuldu. Görüşmenin bir diğer bölümünde, Kürdistan Bölgesi ile komşu ülkeler arasındaki ilişkileri ve bu ilişkilerin sonuçları ele alındı.

KAFA KOL VE VUCUTLARI PARCALANMIS OZGURLUK SAVASCILARI!..

ANF/http://www.kurdistan-post.com/index.php ŞIRNAK (27.08.2007)- Şırnak'ın Uludere İlçesi kırsalında çıkan çatışmada yaşamını yitiren 11 HPG gerillası Uludereliler tarafından kitlesel olarak toprağa verildi. Yaşamını yitiren bazı HPG'lilerin kafalarının olmadığı bazılarının ise kol ve bacaklarının kopuk olduğu öğrenildi. Şırnak'ın Uludere İlçesi kırsalında Türk ordusunun sürdürdüğü operasyon çerçevesinde 24 Ağustos'ta başlayan ve 3 gün boyunca devam eden çatışmada yaşamını yitiren 11 HPG’linin cenazesi ilçe sakinleri tarafından alındı. İlçe merkezinde bir araya gelen ilçe sakinleri Uludere Savcılığı'na giderek cenazeleri almak istedi. Talebi olumlu karşılayan Uludere Savcılığı, askerlere talimat vererek 11 HPG gerillasının ilçe sakinleri tarafından toprağa verileceğini bildirdi. Bunun üzerine aralarında DTP Uludere İlçe Başkanı Abdulkerim Altürk'ün de bulunduğu yaklaşık 200 kişi askerler eşliğinde 3'ü kadın toplam 11 HPG'linin cenazesini aldı. Uzungeçit Beldesi'ne götürülen cenazeler burada bir camide yıkandı. Yıkama sırasında bir kadın HPG'linin kafasının yerinde olmadığı bildirilirken, diğer HPG'lilerin çoğunun da kol ve bacaklarının kopuk olduğu öğrenildi. Cenaze namazının kılınması ardından 11 gerilla toprağa verilmek üzere Uzungeçit Asri Mezarlığı'na götürüldü. İlçe sakinleri HPG'lileri burada sessizce toprağa verdi. Gece geç saatlere kadar süren defin işlemini Uludere Savcılığı ve askerler de izledi. Öte yandan Uludere kırsalındaki operasyonların halen devam ettiği öğrenildi...

COK HOS BIR ULUSLARARASI ILISKILER ANALIZI OKUMANIZ SIDDETLE TAVSIYE EDILIR!

Ortadoğu’da; İran, Suriye ve Türkiye’nin Yeri … Battal Aziz / Irak’ta; kanlı Baas rejiminin düşmesinden bu yana, İran, Suriye ve Türkiye’de iktidar olan güçler, geceleri yatamaz oldular…Bunların uykularını kaçıran sebepleri önce kendileri, sonra da, bu devletler arasında bölünmüş, Kürtler’den daha iyi hiç kimse bilemez. Kürtler bu devletler ve halklarıyla, iç içe yaşadıkları için, bu ülkelerdeki iktidar güçlerinin ve halklarının siyasal reflekslerini yakından bilir…. Günümüzde; İran, Suriye ve Türkiye sınırlarının oluşturduğu üçgen, külhanbey naraları ile sürdürülen, taktik savaşların cereyan ettiği bir sahneye dönüşmüş durumundadır…İran, Suriye ve Türkiye’deki, ırkçı – totaliter rejimler kendilerini olduklarından daha büyük ve güçlü gösterme kompleksiyle, her gün yeni tehditler savuyor. Birisi, ABD yi tehdit ederken, diğeri de, Kerkük üzerinde, homurdanıp duruyor. İran; ABD’i tehdit ediyor ve onları bölgeye geldiklerine, pişman edeceklerini öne sürüyor…Oysa İran, küresel planda aktör bir gücün, desteğini alamadan, ABD ile çatışabilme ve başedebilme gücünde değildir…Teknik ve ekonomik olarak ta, buna muktedir değildir… Son yüzyılın tarihine baktığımızda, İran’ın, iki defa, Rus işgaline uğradığını görürüz…1907 yılında Rus birlikleri, Tahran’a 50 km yakınlaşmış, istediği bütün tavizleri aldıktan sonra geri dönmüştür….1945 yılında İran’ı yeniden işgal eden Ruslar, bu gün bol keseden ABD’ye tehdiler savuran, Ahmedinejad’ın ülkesini bir yumrukta, karpuz misali, üçe bölmüştü…Bu işgalden yararlanan Kürtler ve Azeriler otonom idarelerini ilan etmişlerdi… Askeri, ekonomik ve teknik olarak, ABD’den daha güçsüz olan, Rusya’nın saldırılarına dayanamıyan İran’ın, muhtemel bir ABD saldırısına karşı koyamıyacağı açıktır…İran, bölgedeki bir takım küçük devletlerle kıyaslandığında, nisbi bir üstünlüğe sahiptir, ancak bu üstünlük, küresel planda, stratejik güç konumunda bulunan, Çin, Rusya, ABD, AB gibi güçlerle başedebilme kapasitesinde değildir… İran’a, vurulacak en küçük darbenin, sayıları yedi millyona varan Kürtler’i, yirmi milyonluk Azeriler’i ve İran’ın doğusunda yaşayan, Beluciler’i harekete geçireceğinden hiç kimsenin kuşkusu yoktur…İran’da iktidar olan güçler de, ne kadar kaygan bir zeminde durduklarının farkındadırlar. Bu yüzden, bölgedeki, anti-amerikancı, Rusya, Çin ve Türkiye gibi güçlerle ortak cephe oluşturmaya gayret ediyorlar… Bugüne kadar, Lübnan’dan sağladığı ganimetlerle geçinen Suriye, güçlü bir sanayi ye, zengin yeraltı, yerüstü kaynaklarına sahib olamadığı gibi, tarımda da çok geri bir ülkedir. Suriye’nin kendi kendine yetebilecek ekonomik kapasitesi yoktur.Tarihi boyunca, zengin arap ülkelerine bağımlı olarak yaşamıştır. Son otuz yılını Suudi Arabistan, Libya, Rusya gibi devletlerden yardım alarak ayakta kalmayı başaran Suriye; şimdi İran’a yaslanarak yaşamını idame ettirmeye çalışıyor…Kendisinden büyük olan devletlere tetikçilik yapmak, Suriye Baas Partisinin en önemli meziyetidir…. Türkiye’nin Başbakan’ı ise; çocukluğumda seyrettiğim, ’’Toros Canavarı’’ adlı bir filimde, baş rolü oynayan, aktör Ahmet Tarık Tekçe gibi, nara atarak, kaşlarını çatarak, komşularının ödünü koparabilmek amacıyla göğsünü dövüyor. Aslında Türkiye’nin köklü bir kimlik krizinde olduğu biliniyor…Avrupa ile Arap dünyası arasında, bir o yana, bir bu yana sallanarak, yaşamını idame ettirmeye çalışan Türkiye; son dönemlerde, ABD’nin Asya kıtasında tutmaya çalıştığı köprü başlarından rahatsız olan, Rusya, Çin ve İran’dan oluşan anti-amerkancı ittifaka göz kırpıyor… Türkiye Cumhuriyeti; Osmanlı imparatorluğu örnek alınarak, yapay olarak kurulmuş, bir devlettir…Üniter bir devleti taşıyabilecek homojen bir etnisitisi yoktur…Balkanlar’dan getirilen, Boşnak, Arnavut, Selanik’ten getirilen, Ladino Türkleri , Kafkaslar’dan gelen Çerkez ve Çeçenler, Kırım’dan getirilen, Tatarlar ve Kazan’dan getirileni Karapapak kitleleri, ülkede yaşıyan Laz, Gürcü ve Arap azınlıklar, bir potada yoğrularak, bu kitlelerle birlikte, Kürdistan’da yaşıyan Kürtler’in asimile edilmesi hesaplanmıştır. Ne varki; Kürtler’in asimile edilememesi, Türkiye’de yaşıyan diğer etnik gurupları da tıpkı devletleri (T.C) gibi, kimlik krizine sokmuştur… (Çerkez, Boşnak, Arap ve Gürcüler artık Türk olmadıklarını, Türk olmak istemediklerini, yüksek sesle söylemeye başladılar,) Böylesine çürük bir temele oturan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu siyasetine soyunması boş hayallerden başka bir şey olamaz. Üstelik; Türkiye’nin, tarihi, coğrafyası ve siyaseti, Ortadoğu’da etkin bir güç olmasının önünde engeldir… Tarihi olarak;Türkler en güçlü olduğu dönemlerde,1517-1900 yıllarda bölgeyi işgal etmişti….Osmanlı’nın bölgede yaptığı mezalimler hala unutulmamıştır..Ortadoğu halkları arasında, Türkler’e olan nefret duyguları büyük boyutlardadır. (Arap Dünyasında; Türkler, Mekke’yi bombalayan kavim olarak bilinir.) Türkler, herkesten önce, Ortadoğu denilen ’’olgun elmayı’’ dişlemiş ve elmanın, nekadar ekşi olabileceğini görmüştür… Coğrafi olarak; Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılabileceği direk bir kapısı yoktur…Ortadoğu’ya açılan kapılar, artık milliyetçi duyguları çok güçlü olan Kürtler’in yaşadığı topraklardan geçiyor…Zaten Türkler’in en güçlü oldukları dönemlerde de, Ortadoğu’nun kapısını onlara açan Kürtler’dir. (Yavuz Selim’in İran seferleri ve Kanuni Süleyman’ın Mısır – Ridanye seferleri incelendiğinde, tarih net şekilde gözlemlenebilinir.) Osmanlı İmparatorluğuna severek yardım eden Kürtler’in, bu gün, her türlü milli-demokratik haklarını gasbeden, Kemalist Diktatörlüğe destek vermeleri mümkün değildir… Siyasi olarak; İran ile ilgili belirtiklerim, Türkiye içinde geçerlidir, Türkiye’nin, teknik, ekonomik kapasitesi, bölgede, tek başına siyaset yürütebilmesi için yeterli değildir…Arkasına, küresel aktör sayılan devletlerden birinini almadan yapacağı her girişim, hüsranla sonuçlanır…Türkiye; ABD ve İngiltere’nin icazeti ile giriştiği, Kıbrıs’ın işgalini de yüzüne, gözüne bulaştırmış bir durumdadır…Yutabileceğini sandığı adanın kuzeyi, uzun bir balık kılçığı gibi Türkiye’nin boğazına takılmıştır. Her yutkunduğunda, biçim olarakta, balık kılçığına benziyen Kuzey Kıbrıs; Türkiye’nin gırtlağına takılarak, nefes almasını güçleştiriyor… AB yolunda ilerleyen Türkiye’nin, tıkanmasına sebeb olabiliyor… Ufukta, Türkiye’nin, Ortadoğuda’ki girişim ve siyasetini destekleyecek küresel bir güç görünmüyor…Türkiye; Ortadoğu’da ve özel olarak Güney Kürdistan’da ki işgalci emellerini gerçekleştirebilmek için, Rusya, Çin ve İran üçlüsünden oluşan ittifaka yönelebilir, Bunun karşılığında; Çeçenistan örneğinde olduğu gibi, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan gibi,Türki Cumhuriyetlerini de Ruslar’ın nufuz alanına terketmesi gerekir… Çin Cumhuriyeti de, girişeceği ittifaka karşılık, Türkler’den, Xinjıang bölgesinde milli hakları için direnen, Uygurlar’ın kellesini istiyecektir. İran ise yüzyıllardan beridir sömürge statüsünde tutuğu Azeri halkı üzerindeki hegemonyasını pekiştirecektir…Ayrıca,Türkler’e dost gibi görünen İran’ın, Kerkük’ü, Türkiye’ye bırakmasının düşünmek ise hülyalar aleminde gezinmekten farklı değildir… Aslında;İran, Suriye ve Türkiye tarafından, Ortadoğu Siyaseti olarak adlandırılan politikalar, Güney Kürdistan’da; Kürtler’in kazandıkları hakları ortadan kaldırmak için yapılan Ali Cengiz oyunlarıdır.. İran, Suriye ve Türkiye’de iktidar olan güçlerin, ABD’ye ve Kürtler’e savurdukları tehditler de, karanlıkta yürüyen bir insanın, korkusunu saklayabilmek için çaldığı ıslıklardan başka bir şey değildir. Eğer Türkiye Cumhuriyeti; her şeye rağmen, Kürtler’i ezmek için, Ortadoğu’da siyaset pazarına çıkma hazırlıkları yapıyorsa, piyasaya süreceği malların listesinde, Xinjıang,Türkmenistan, Kırgızistan’daki türki kavimler ile İran’da yaşayan, 20 millyon Azeri’nin kanları bulunacak mı? diye sormak, bana düşmez … Ne de olsa, arz ve talep listesini, Ladino Türk’ü olan, Genelkurmay Başkanı ile kendisi Gürcü ve hanımı Arap olan, Türk Başbakan’ı, yapacaktır. Ve başlatıldığında, hiç bitmeyecek olan, Türk-Kürt savaşının vebalini de, bunlar taşıyacaktır kuşkusuz… 11Ocak 2007 Battal Aziz

IRAN KURTLERIN BAGIMSIZ OLMA IHTIMALINE CILDIRIYOR!

İran Sınırda Bombalamadığı Kürt Köyü Bırakmadı PUKmedia-Haci Umran Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) militanlarına gönelik sınır ötesi operasyon başlatmak üzere Kürdistan sınır bölgesine on binlerce askeri güç konuşlandıran İran ordusu, bugün öğlen saatlerinde Kandil dağı yamaçlarında bulunan en az 12 yerleşim alanını bombaladı. Bölgedeki Kürt güvenlik yetkilileri, İran ordu güçleri’nin Kandil dağı’ndaki PJAK militanlarına ait noktaları yanı sıra, Kodo, Kelkeş, Kozan, Kanikunaf, Sersur, Vaşanke, Kuce, Berdi Giyan ve Vare Gurg yerleşim alanlarını şiddetli bombaladığını belirtti. İran ordusu’nun Hewlér’in Diyana kasabasına bağlı Bradost bölgesinde bulunan Mergesur ile Mergedukan yerleşim alanlarını da saat 13.00’da bombardıman altına aldığı öğrenildi. İran'ın Bombardımanı Sivilleri Perişan Etti 27 Ağustos 2007 11.19 İran ordusu Kürdistan sınır hattındaki yerleşim alanları ile PJAK militanlarının üslendiği Kandil dağını bombalamaya devam ediyor. İran ordusu'nun bombardımanları sonucu bölgedeki ekili araziler, bağ ve bahçelerin büyük kısmının yandığını belirten Kürt yetkilier, yöre halkının geçim kaynağı olan bu yılki mahsülünü alamadığını söyledi ve İran hükümetinin bu zararları karşılaması ve bölgeye yönelik saldırılarına da son vermesini istiyor.

TÜRK ORDUSU ''NAPALM'' BOMBASI KULLANDI...

Kürdistan - TÜRK ORDUSU ''NAPALM'' BOMBASI KULLANDI... 26-Aug-07 [18:59] PNA-Yaklaşık 7 aydır belli aralıklarla Federal Kürdistan sınır bölgelerini top ateşine tutan Türk Ordusunun , uluslararası hukuk kurallarına aykırı olan ''Napalm'' bombası kullandığı ortaya çıktı.Sınırda mevzilenen onbinlerce Türk askerinin şuana kadar 34 Kürt bölgesini de top ateşine tuttuğu bildirildi. PNA'ya konuşan Zaho'daki Kürdistan Sınır Muhafiz Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Travnişi, Türk Ordusunun, 1 şubat 2007 tarihinden bu yana tank ve savaş uçaklarıyla Zaho ilçesine bağlı yaklaşık 34 sınır bölgesini top ateşine tuttuğunu söyledi. Komutan Hüseyin konuşmasında, Türk ordusunun bu süre içinde Federal Kürdistan Bölge sınırına belli aralıklarla 480 kez top ateşi gerçekleştirdiğini belirtti. Türk ordusunun ağır bombardımanında bir vatandaşın yaralandığını ve bölgede büyük bir maddi hasarın meydana geldiğini belirten Komutan Hüseyin,bölgede gerçekleştirdikleri incelemeler sonucunda Türk Ordusunun bu saldırılarda, kullanımının uluslararası hukuka aykırı olan ''Napalm'' bombası kullandığı ortaya çıktığını söyledi. Öte yandan bölgedeki yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre Türk Ordusunun sınırdaki hareketliliğinin devam ettiği belirtilirken Türkiye'nin , Federal Kürdistan sınırları boyunca onbinlerce asker kaydırdığı ve yüzlerce tank yerleştirmiş bulunmakta olduğu bildirildi. Bu arada İran ordusunun, sınırdaki Kandil ve çevresinde bulunan Kürt yerleşim birimlerine yönelik bombardımanı sürüyor.