Türk Tümen Komutanı'ndan Gever halkına hakaret!

Türk Tümen Komutanı'ndan Gever halkına hakaret Rizgarî Online/Irkçı Türk ordusunun Gever (“Yüksekova”) 3. Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Yurdaer Olcan, Avrupa kupası futbol karşılaşmasında Türk Milli Takım'ın Almanya'ya yenilmesinin ardından Colemerg`de halkın yaptığı belirtilen kutlamalara sert tepki gösterdi. Gever`deki Türk 3. Piyade Taktik Tümen Komutanı Tümgeneral Yurdaer Olcan, ''Maalesef ihaneti artık soysuz derecesine varan adamlar, milli takımımızın Almanya karşısında aldığı yenilgiyi havai fişekle, çığlıklar atarak kutlamaya çalıştılar'' diyerek Gever`lilere hakaret ve dolu sözler etti.
Haber 7`nin bildirdiğine göre Colemerg (Hakkari ) Valiliği ile İl Jandarma Komutanlığı tarafından gönüllü geçici köy korucularına yardım töreni düzenlendi. Konak Caddesi üzerindeki “Hakkari Köy Korucuları Derneği”nde düzenlenen törende konuşan Tümgeneral Olcan, “Hakkarili geçici ve gönüllü köy korucularının canla başla ve kahramanca mücadele verdiğini” söyledi. Bütün korucuları özverili çalışmalarından dolayı kutladığını anlatan Olcan, şunları kaydetti:holigan turkey
''Geçenlerde yaşadığımız bir hususu sizlerle paylaşmak isterim... İçinde bulunduğumuz günlerde ihanetin ne dereceye vardığının bir göstergesi olduğu için bunu anlatıyorum; Geçenlerde sadece Türkiye değil, bütün dünya milletlerinin şapka çıkardığı bir spor karşılaşması yaşadık. Milli takımımız Avrupa Futbol Şampiyonası'nda çok başarılı karşılaşmalar yaptı. Göğsümüzü gururla kabarttı. İstiklal Marşı'mızı bütün dünyaya dinletti. Bütün dünya milli takımımızı alkışladı. Bu bir spor karşılaşmasıdır. Bunda yenmek de yenilmek de var. Bu işi savaş haline getirmedik hiçbir zaman. Maalesef ihanetin artık soysuz derecesine varan adamlar, milli takımımızın Almanya karşısında aldığı yenilgiyi havai fişekle, çığlıklar atarak kutlamaya çalıştı. Bu kadar aşağılık bir olay, dünyanın hiçbir ülkesinde yaşanmamıştır.
Sizlerin (korucuların) bu çabaları, kahramanca, cefakarca ve fedakarca görev yapması, terör örgütünün ve yandaşlarının en büyük korkusudur. Silahlı kuvvetlerimiz, devletimiz ve milletimiz sizin kahramanca çabalarınızı, gecenizi gündüzünüze katarak yaptığınız bu görevi asla unutmayacaktır. Kadroların gelmesi için bekliyoruz. Bu konuda çok iyi haberler alıyoruz. Çok sayıda kadro ilimize tahsis edilecek ve bu kadroları da öncelikli olarak gönüllü köy korucularımıza dağıtacağız.''
RO/Cemil Süphan

Cezaevinde zulum var!

  • Cezaevlerindeki keyfi uygulamalar ve hak ihlallerinin ardı arkası kesilmiyor. Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan tutuklu ve hükümlülere, Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat Gazetesi, 'Tercüman yok' gerekçesiyle verilmedi. Tutuklu ve hükümlüler, bu durumu protesto etmek amacıyla haftalık 10 dakika olan telefon haklarını kullanmadı. Cezaevi İdaresi bu tutumun 'direniş' anlamına geldiğini iddia ederek, tutuklu ve hükümlüleri “iki ay” boyunca telefon, mektup ve açık görüş haklarından men etti.cezaevidirenisvar_welat

Alo cezaevinde direnişte var!

Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki siyasi tutuklu ve hükümlüler, günlük Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat Gazatesi'nin kendilerine verilmemesini protesto etmek amacıyla, telefon haklarını kullanmadıkları için, iki ay boyunca telefon, mektup ve açık görüş haklarından men cezası aldı. Tutuklulara telefon haklarını kullanmamasını cezaevi yönetimine karşı 'direniş sergilemek' olarak değerlendirdi.

Cezaevlerinde Kürtçe konuşma ve Kürtçe yayın isteme nedeniyle yaşanan hak ihlali ve keyfi uygulamalara ilişkin haberlere her gün yenisi eklenirken, bir hak ihlali haberi de Malatya E Tipi Cezaevi'nden geldi. PKK davasından Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan 23 tutuklu ve hükümlüye Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat Gazetesi'nin kendilerine verilmemesini protesto etmek amacıyla, telefon haklarını kullanmadıkları için, iki ay iletişim cezası verildi. Türkiye'de günlük yayın yapan tek Kürtçe gazete olan Azadiya Welat Gazetesi'nin herhangi bir yasal toplatma kararı olmadığı ve bayi dağıtımı yapıldığı halde Malatya Cezaevi'ne 'Cezaevinde tercüman yok' gerekçesiyle verilmemesini protesto eden tutuklular, uygulamayı keyfi bularak haftalık 10 dakikalık telefon hakkını kullanmama kararı aldı. Telefona çıkmayan tutuklular, aynı zamanda cezaevindeki keyfi uygulamaların son bulması için hazırladıkları dilekçeleri Adalet Bakanlığı'na gönderdi. Tutuklu ve hükümlülerin Azadiya Welat Gazetesi'nin 'keyfi' gerekçelerle kendilerine verilmediğini belirterek telefona çıkmamasını 'direniş' olarak değerlendiren cezaevi idaresi tutuklu ve hükümlüler hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma sonucunda 'direnişe geçtikleri' gerekçesiyle tutuklu ve hükümlülere 'iki ay ileşim hakkından men' cezası verildi. Tutuklular verilen iletişim cezasına karşı Malatya İnfaz Hakimliği'ne itiraz etti. MALATYA / DİHA

Irak: “Türkiye Kandil'de yasaklı gazlar kullandı”

hava_saldiri_kandil_siviller Irak Parlamentosu Komisyonu, Güney Kürdistan'a yönelik düzenlenen hava saldırılarında sık sık 'Sivillere bu kadar özen gösteren başka bir ülke yok' diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü tekzip eden sonuçlar ortaya çıkardı. Komisyon, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Kandil bölgesine düzenlediği hava saldırılarında yasak olan gazlar kullandığını açıkladı. Komisyon, TSK'nin ekinli alanlara da mayınlar döşediğini belirtti.

 
PKK'ye yönelik düzenlenen hava saldırılarında 'sivillerin zarar görmediği'ni iddia eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü Irak Parlamentosu bünyesinde oluşturulan komisyon yalanlıyor. 16 Aralık 2007'den bu yana TSK'nin düzenlediği hava saldırılarını yerinde inceleyen komisyon, sonuç raporunu parlamentoya sundu. Bir hafta boyunca Süleymaniye, Hewlêr, Duhok ve diğer kentlere bağlı kırsal alanlarda incelemelerde bulunduklarını kaydeden Sudiye El Suheyl Başkanlığı'ndaki komisyon, TSK'nin hava saldırılarında yasaklı gazlar kullandığını söyledi. TSK'nin 3 bine yakın askeri araçla Güney Kürdistan'da tarım ve altyapıya zarar verdiğini belirten komisyon, ekinli alanlara TSK askerlerince mayın döşendiğini ifade etti. TSK'nin bombardımanları sonucu yüzlerce köylünün yerlerini terk etmek zorunda kalarak göçmen durumuna düştüğünü bildiren komisyon, göçmenlerin zor koşullar altında yaşamlarını sürdürdüklerini belirtti. Komisyon, TSK'nin Irak'ın hava sahasını ihlal ederek gerçekleştirdiği bombardımanların yanısıra İran'ın topçu saldırılarının da Irak'ın egemenliğinin ihlali olduğunu kaydetti. Komisyon, bombardımanları da kınadı. Komisyon raporunda parlamentoya önerilerde de bulunuldu. Komisyon, Güney Kürdistan'da konuşlanan TSK'nin askeri varlığına son verilerek yasaklanmasını ve Türkiye'nin diplomatik yollarla uyarılarak, saldırılarını durdurulmasını istedi. Komisyon ayrıca, sınırdaki yurttaşların haklarına saygılı olunmasını da talep etti.
Türkiye'nin 1995 yılından bu yana Güney Kürdistan'ın Batufa, Kanimasi, Bamerni, Amediye, Şeladize-Deraluk civarında 50 tank ve helikopter ile 3 bin askerin yanısıra birçok kentte gizli-açık onlarca istihbarat bürosunun bulunduğu kaydediliyor. SÜLEYMANİYE / ANF

Hakkari'de askerler 2 köylüyü öldürdü!

askerler_iki_koylu_oldurdu hakkari Hakkari merkeze bağlı Marinus (Kavaklı) ve Kutose köyleri arasında koyunlarını otlatan Mehmet Öztünç ve Tekin Ediş adlı köylüler askerler tarafından 'dur' ihtarına uymadıkları gerekçesiyle ateş edilerek öldürüldü.
Edinilen bilgilere göre Marinus (Kavakli) ve Kutose köyleri arasında bulunan arazide koyunlarını otlatan Mehmet Öztunç (38), Tekîn Ediş (35) adlı köylüler 3 temmuz akşamı Üzümcü (Dizê) Karakolu askerleri tarafından 'Dur' ihtarına uymadıkları gerekçesiyle ateş edildi. Öztünç ile Ediş olay yerinde hayatlarını kaybetti.
Vuruldukları yerde 2 gün bekletilen Ediş ve Öztunç'un, cesetleri dün askerler tarafından karakola, ardından da ambulansla Van Devlet Hastanesi morguna getirildi. Aileler, Ediş ve Öztunç'un ölümünden dün akşam haberdar edildiklerini söyledi.
Olay üzerine, DTP PM üyeleri Alaattin Ege, Pero Dündar, DTP Van İl Başkan Vekili Selim Ertaş, Bostaniçi Belde Belediye Başkanı Gülcihan Şimşek ve birçok kişi hastaneye geldi. Otopsi işlemlerinin ardından Öztunç Van'ın Yeni Mahalle Mezarlığı'nda, Ediş ise Hakkari'de toprağa verilecek. ANF
Hakkari'de öldürülen köylüler 'terörist' ilan edildi

İşte Ergenekon gerçeği

ergenekon_gercegi Ergenekon operasyonu, TSK'yi darbeye zorlayan kanadın sınırlandırılmasına yöneliktir. Erdoğan-Başbuğ bunu görüştü ve şimdi 'mıntıka temizliği' yapılıyor. Diğer yandan Ergenekon operasyonuyla 'sivri generallerin törpülenmesi' bir başka hazırlığın habercisi. ABD, İran'a karşı Türkiye'yi yanında istiyor. ABD'nin Ergenekon operasyonunu olumlayan açıklamaları da bu tespiti doğruluyor.

Amaç kontrol altına almak
Ergenekon operasyonuyla birlikte tartışmalar 'darbeciler tasfiye mi ediliyor?' eksenine kaydı. Siyasal iktidar ve ona yakın çevrelerin değerlendirmesi basit: 'Darbeciler ve çeteciler yargı huzuruna çıkarılıyor. Bu da demokratikleşme yönünde önemli bir adım.'
Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç da operasyonu 'Türkiye'nin bağırsaklarının temizlenmesi' olarak değerlendirdi. Anlaşılan o ki; AKP darbe karşıtlarının desteğini alabilmek için bu operasyonu iyi bir siyasi yatırım olarak görüyor. Peki gerçekten darbeciler tasfiye mi ediliyor? Yoksa bu operasyonun ardında başka gelişmeler mi yatıyor? Daha birkaç hafta önce deşifre olan Genelkurmay'ın 'toplumu biçimlendirme', AKP'nin de Kürtleri izolasyon altına alma planı çok açık gösteriyor ki, Türkiye'nin geleneksel kodları yerli yerinde duruyor. Demokratikleşmenin önündeki en önemli engel durumunda olan Kürt sorunu ve Kürtlere devletin bakış açısında bir değişiklik sözkonusu değil. Daha da önemlisi darbe zihniyeti ordu-yargı-bürokrasi kadar CHP'nin temsil ettiği siyaset zemininde de halen varlığını güçlü bir biçimde sürdürüyor. Kaldı ki 28 Şubat post-modern darbesinin sonrasında sistemin şekillendirdiği bir parti olan AKP'nin darbelere karşı mücadele vermesi gerçekçi görünmüyor. Buna bir de AKP'nin Kürt sorunu üzerinden Genelkurmay'la kurduğu ittifak eklendiğinde hükümetin darbe zihniyetiyle uzak değil oldukça yakın mesafede olduğu görülecektir.
Darbenin önündeki engel PKK O halde yapılan operasyonun amacı ne? Türkiye'de bugün 12 Eylül benzeri bir darbe gerçekleştirilemiyorsa bunun en temel nedeni silahlı-silahsız Kürt muhalefeti ve onun ulaştığı askeri-siyasi-politik güç düzeyidir. Kürtleri silahlı muhalefete iten en büyük etkenin 12 Eylül 1980 darbesi olduğu akıllarda tutulacak olursa benzer bir darbe süreci bu kez Kürtleri Türkiye'den tamamen koparacak bir bölünme sürecini başlatabilir. Olası bir darbe aynı zamanda bugün sınırlar içerisinde makul bir çözüm arayan PKK'yi farklı bir stratejiye ve çok daha çetin bir savaş çizgisine çekebilir. Bütün bu faktörler darbe yapmayı zorlaştırıyor.
'Mıntıka temizliği' AKP'den İşte Ankara'daki çatışma tam da bu noktada yaşanıyor. Bir dönem PKK'ye karşı amansız savaş veren emekli generallerin başını çektiği Ergenekon, bir süreden bu yana ordu içinde dayandığı kanatla birlikte AKP'yi devirebilmek için Türkiye'yi askeri darbe zeminine çekmeye çalışıyor. Bunun karşısında orduya hakim kanat ise, PKK faktöründen kaynaklı olarak askeri darbeyi göze alamıyor. Bu da ordu içinde kanatlar arası çatışmanın yaşanmasına neden oluyor. Ergenekon'la birleşen darbeci kanat 2003'ten bu yana 'Sarıkız' ve 'Ayışığı' adını verdikleri darbe planları yaparak, Genelkurmay'ı zorladı. Hilmi Özkök, Genelkurmay Başkanlığı döneminde bu kanadı bir nebze de olsa engellemiş ve geriletmişti. Ama aynı kanat, darbe tertiplerini bu kez Büyükanıt döneminde sürdürdü/sürdürüyor. Bu açıdan Ergenekon operasyonu, TSK'yi darbeye zorlayan, sıkıştıran kanadın sınırlandırılması ve kontrol altına alınmasına yöneliktir. Erdoğan-Başbuğ görüşmesinde düğmeye basıldı ve 'mıntıka temizliği' de AKP'ye yaptırılıyor.
İran'a hazırlık Diğer yandan Ergenekon operasyonu ileriye dönük bir başka hazırlığın daha habercisi. ABD veya İsrail tarafından İran'a yapılması kesin gözüyle bakılan müdahale sürecinde Washington Türkiye'yi yanında görmek isteyecek. ABD Başkanı Bush'un sözcüsü Dana Perino tarafından önceki gün yapılan açıklama da bu tespiti doğruluyor. Perino, Bush'un Türkiye'ye ilişkin düşüncelerini şöyle aktarıyor: 'Sanırım Başkan'ın, Türkiye'nin güçlü bir destekçisi olduğunu söylediğini duymuşsunuzdur. Başkan, Türkiye'yi AB üyeliği için destekledi ve o ülkede demokrasinin sağlam temellerde bulunduğundan emin olmak istiyor.' İşte Türkiye'nin ABD'ye vereceği destek gündeme geldiğinde Ergenekoncu-ulusalcılar içeride hükümet ve orduyu zorlayacak ciddi bir engel oluşturabilir. Operasyon bu açıdan, önümüzdeki süreçte ayak bağı olacak unsurların şimdiden sınırlandırılması ve etkisizleştirilmesini de öngörüyor. ANKARA
İLHAN ERDEM