Ilısu Barajı’nın inşası nedeniyle sular altında kalacak olan Hasankeyf dışında Kürdistan’da tarih öncesi çağlara ışık tutan birçok kültür mirası da sular altında kalacak.
Ilısu Barajının inşasıyla sular altında kalacak olan Hasankeyf dışında Kürdistan’da birçok arkeolojik alan sular altında kalacak. Ilısu Barajının inşası nedeniyle Kürdistan ve uluslararası alanda en çok gündeme gelen nokta Hasankeyf’in geleceği. Bu durum Hasankeyf’in Ilısu Barajının sular altında bırakacağı en büyük yerleşim birimi olmasından kaynaklı. Ancak Ilısu Barajının yutacağı tek insanlık mirası Hasankeyf değil. Tarih öncesi çağlara ışık tutan tam 11 arkeolojik alan da sular altında kalacak.
Kürdistan’ın can damarlarından biri olan Dicle nehri boyu tarih boyunca insan yerleşimin yoğun olduğu bir alandı. İlk tarımcılığın geliştiğinin düşünüldüğü bölgede son dönemlerde hummalı bir arkeolojik çalışma var. Zira bilim insanları Bismil ile Hasankeyf arasında yer alan 11 arkeolojik kazı alanından tarihe ışık tutacak önemdeki kalıntıları çıkarma telaşında. Bilim insanları bölgede yapılan yüzey araştırmalarında ise hiçbir kazı yapılmadan sular altında kalacak onlarca potansiyel arkeoloji alanı bulunduğunu ifade ediyor. Bu kazı alanlarından biri Bismil yakınlarındaki Salattepe. Salat çayının Dicle nehrine karıştı bölgeye yakın bir noktada bulunan Salattepe höyüğünde 6 bin yıl öncesinden günümüzde uzanan işlenmiş taşlara rastlandı. Aynı alanda 3 bin 500 yıl önce bir deprem yaşandığını tepis eden uzmanlar Salattepe’deki mezarların günümüze ulaşanlarının en az 4 bin senelik olduğunu tespit etti.
En eski kalıntılar Ziyarettepe’de
Diyarbakır’ın Bismil ilçesi yakınlarındaki Ziyarettepe Höyüğünde, ABD’li arkeologların başında bulunduğu kazılarda M.Ö. 10 bin yıllarına ait kalıntılar ortaya çıkarıldı. Kazının başındaki isim olan Amerika Whıtman Koleji’nden Dr. Timati Madney’in ekibi 12 bin sene önceye neolitik döneme ilişkin bulgulara rastladı. Ziyarettepe’nin bir diğer önemi ise yerleşkenin Asurluların bu bölgedeki başkentleri (Tuşhan) olduğunun düşünülmesi. Yerleşkedeki kalıntılar bu nedenle bir dönemi aydınlatacak önemde olarak tanımlanıyor.
Karaz kültürünün tek temsilcisi : Müslümantepe
Salattepe’ye yakın Müslümantepe ise bilim insanları tarafından arkeologlar tarafından M.Ö. 3600 yılında Kafkasya’ya egemen olan Karaz (Kura-Araks) kültürünün Dicle nehri boyundaki tek temsilcisi olarak gösteriliyor. Çıkış dönemi Geç Kalkolitik’e (M.Ö. 3600/3500) tarihlenen kültür, yayıldığı alan bakımından Yakın Doğunun en ilginç prehistorik fenomenlerindendir. Güney Gürcistan, Ermenistan bölgesindeki şulaveri-şomu Tepe Kültürünün zamanla ayrımlaşması ile oluştuğu düşünülen Kura-Araks Kültürü, takip eden dönemlerde (Erken Bronz Çağı’nda) Kuzeyde Dağıstan’a, Güneyde Batı İran’a, batıda Sivas, güney batıda Filistin ve İsrail’i içine alan çok geniş alana yayılmıştı. Yaklaşık 1000 yıl varlığını devam ettiren bu kültür, M.Ö. 2200’lerde son buldu. Erzurum’daki Sos Höyükteki kazılar Kura-Araks Kültürünün istisna olarak bu bölgede Orta Tunç/Son Tunç dönemine kadar, M.Ö. 1500, devam etmiştir. İşte bu kültürün Dicle boyundaki tek temsilcisi de Ilısu Barajının suları altında kalacak. Alanda devam eden kazılar büyük bir ihtimalle kalıntılar üzerinde yeterli inceleme yapılmasına fırsat vermeyecek.
En az 12 bin senelik Körtik Tepe
Ilısu Barajı’nın altında kalacak arkeolojik yerleşimlerden biri de Körtik Tepe höyüğü. 12 bin yıl öncesine uzanan tarihinde, neolitik çağın ilk yerleşimlerinin, dolayısıyla hayvancılığa ve üretime geçişin izleri var. Kürdistan’da neolitik çağa geçişin anahtar noktalarından biri olan Körtik Tepe’de bulunan buğday kalıntıları tarih öncesi çağları araştıran bilim insanları için çok ciddi veriler sunuyor. Alanda bulunan keçi boynuzu ve grift keçi figürleri, bu bölgede keçinin evcilleştirilmesi, en çok keçi ve ürünlerinden yararlanıldığı ve hatta keçinin bu veriminden ötürü mistisize edildiğini, kültleştirildiğini de gösteriyor.
Bir Mittani mirası: Kavuşanhöyük
Bismil’in 10 kilometre güneydoğusundaki Kavuşanhöyük ise M.Ö. 3binli yıllarda yani bugünden tam 5 bin sene önce bölgede hakim olan Mittani kültürünün izlerini taşıyor. Neolitik çağa ilişkin bazı bulguların da bulunduğu bölgede MÖ ciddi bir taşkının yaşandığı ve yerleşkenin önemli bir bölümünü sular altında bıraktığı anlaşılıyor. İşte aynı kadar 4 bin sene sonra aynı yerleşkeyi bu kez insan eliyle buluyor. Kavuşanhöyük de önümüzdeki yıllarda Ilısu barajının sularının altında kalacak.
Türünün tek örneği: Hakemi Use
Yine Bismil sınırları içinde bulunan Hakemi Use de 10 bin yılı aşkın bir tarihe sahip. Bu yerleşke Dicle boyundaki ilk ve tek gerçek Hassuna/Samarra kültürü yerleşkesi. Asurlar döneminde çok ünlü bir seramik merkezi olan Hakemi Use, Neolitik dönemde de uzak kültürlerle ilişkili olduğunu gösteren kanıtlarla dolu bir arkeoloji hazinesi.
Çokkültürlü Kenantepe
Yine Dicle nehri kıyısındaki Kenantepe ise Obeid, Geç Katolitik, Erken Tunç ve Geç Tunç çağına ilişkin çok önemli bulguları barındıran bir arkelojik alan. Arkeologların tahminlerine göre Kenantepe sadece Mezopotamya’nın kalbinde ve Mezopotamya’nın Anadolu’daki dış sınırında dağınık halde bulunan devletler ve uygarlıklar arasında politik bir sınır olmakla kalmayıp; kaynakça yoksul Mezopotamya ovaları ve kaynakça zengin Anadolu dağlık alanları arasında ekonomik bir sınırdı. Bu nedenle Kenantepe oldukça önemli bir merkez olarak addediliyor. Kenan Tepe kazıları, özellikle devletin gelişim konusunda geliştirilen teoriler ile arkeolojik kanıtlar arasındaki bağlantının ortaya çıkarılmasını ve bu tip örnekler kullanılarak bu sınırın dinamiklerinin ve diğer sınır koşullarının daha iyi anlaşılmasını sağlamakta. Baraj suları altında kalacak diğer kazı alanları ise Bismil’deki Salat Camii yanı, Hibermerdon Tepe, Siirt’teki Başur ve Türbe höyükler. Bu arkeolojik alanlar sadece kurtarma kazılarının başlatıldığı alanlar. Bunun dışında bölgedeki onlarca önemli höyüğün daha hiç kazma vurulmadan sular altında kalacağı ifade ediliyor.
‘Hasakeyf dünya kültür mirasına alınmalı’
Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken’in verdiği bilgilere göre Hasankeyf ve Dicle vadisi çevresindeki 300 arkeolojik alanın 83’ü sular altında kalacak. Ertürk, ‘Dolayısıyla, Ilısu Baraj projesinin vaat ettiği gelecek, binlerce yıllık tarihin ve benzersiz doğal alanların yok olmasıdır. Hasankeyf’i yok etmemenin tek yolu Ilısu baraj projesini iptal etmek ve bölgeyi UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine dâhil etmektir’ ifadelerini kullanıyor. ANF/BATMAN YENİ ÖZGÜR POLİTİKA
0 Yorum:
Post a Comment