‘DTP kapatılırsa Kürtler yüzünü dağlara dönecektir’

ANF AĞRI / Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nde düzenlenen 'Halkla Dayanışma Şenliği'nde konuşan DTP Van Milletvekili Özdal Üçer, AKP Hükümeti'nin Ergenekon'la Kürtlere karşı topyekun saldırıda anlaştıklarını belirterek, "Şimdi DTP'yi kapatmaya çalışıyorlar, ama eğer DTP kapatılırsa şunu bilsinler ki Kürtler yüzünü dağlara dönecektir" dedi.

Doğubayazıt'ta DTP ve sivil toplum örgütleri tarafından gerçekleştirilen 'Halk Dayanışma Şenliği' belediye meydanında yapıldı. DTP Van Milletvekili Özdal Üçer, Belediye Başkanı Mukkades Kubilay, DTP İlçe Başkanı Ali Söğüt, DTP Kadın Meclisi,DTP Ağrı İl Başkanı Murat Öztürk, DÖKH ve sivil toplum örgüt temsilcilerinin aralarında bulunduğu yüzlerce kişi Ahmedi Xani Parkı'nda bir araya geldi. Kitle buradan belediye meydanına kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında sık sık, "Biji Serok Apo", "PKK halktır halk burada", " Öcalan" sloganları atıldı. Şenlik alanına "Biji aşiti" pankartı asılırken, Kürt siyasetçi Orhan Doğan'ın posterleri açıldı. Şenlik nedeniyle polis Doğubayazıt'ta geniş güvenlik önlemleri aldı. Ağrı'dan gelen iki otobüs çevik kuvvet ekibi ve özel hareket timleri Doğubayazıt'ın giriş ve çıkışlarını abluka altına aldı.

Demokrasi mücadelesinde yaşamlarını yitirenlerin anısına bir dakika saygı duruşu ile başlayan şenlikte DTP Doğubayazıt İlçe Başkanı Ali Söğüt konuşma yaptı. Erdoğan'ın bir Kürt katili olduğunu söyleyen Söğü, Erdoğan'ın 22 Temmuz seçimlerinden önce Kürt halkına çeşitli sözler verdiğini ancak daha sonra bunları unuttuğunu belirtti. Söğüt, Kürtlerde Erdoğan'a oy vermemelerini istedi.

'PKK İNKARA VE İMHAYA BAŞKALDIRIDIR'

Söğüt'ün ardından söz alan DTP Doğubayazıt Belediye Başkanı Mukkades Kubilay ise, barış ve demokrasi yolunda kararlılıkla yürüdüklerini söyledi. Demokratik, ekolojik ve cinsiyet eşitliğine dayalı bir düzen için mücadele ettiklerini ve etmeye de devam edeceklerini kaydeden Kubilay, "Yolumuz uzundur ama kararlılık ve azimle tüm engelleri halkımızla birlikte aşacağız" diye konuştu.

DTP Van Milletvekili Özdal Üçer ise Kürt halkının büyük acılar yaşadığına dikkat çekti. Kürtlerin topraklarının işgal edildiğini, çocuklarının öldürüldüğünü ve dilinin yasaklandığını belirten Üçer, Türk halkıyla birlikte Kurtuluş Savaşı'nda omuz omuza savaşan Kürtlerin Cumhuriyet kurulduktan sonra inkar edildiğini hatırlattı. Kürtlerin imhaya ve inkara karşı 28 defa ayaklandığını söyleyen Üçer, PKK 15 Ağustos 1984'de buna karşı başkaldırdığını vurgulayarak, "PKK'liler Kürt halkının çocuklarıdır. PKK Kürt halkına başka çare bırakılmadığı için başkaldırdı. Eğer Kürtler yok sayılmasaydı bugün Kürt çocukları dağda olmazdı" dedi.

AKP VE ERGENEKON ANLAŞTI

AKP hükümetinin "Ben Müslüman'ım" dediğini, ancak Kürt halkının üzerine bomba yağdırdığını söyleyen Üçer, "Halkları katledenler Müslüman olamazlar. Erdoğan gittiği her yerde 'Benim 75 Kürt milletvekilim var' diyor. Bu milletvekillerinin hepsi birer Cemal Kaya'dır. Şimdi hepsi Ergenekon'u konuşuyorlar. Ergenekon'u biz uzun yıllardır biliyorduk. Erdoğan Ergenekon'un ortaya çıkarmak konusunda samimi ise Ergenekon, Van'da, Amed'de, Şemdinli'de, Doğubayazıt'tadır. Gelsin buralarda Ergenekon'u arasın. AKP Ergenekon'la Kürtlerin imhası konusunda anlaştı bu çok açık ve nettir. AKP, Ergenekon, ABD, İran, Suriye birlikte anti-Kürt ittifakı kurdular" diye konuştu.
Konuşmasında DTP'nin kapatılma ihtimaline de değinen Üçer, şunları söyledi : "DTP'yi kapatmaya çalışıyorlar. Bizim dokunulmazlığımız kaldırılırsa ne olacak ki? Biz halkımızın vekiliyiz. Eğer Kürt halkının mecliste temsil edilmesine tahammülleri yoksa şunu bilsinler ki Kürt halkı yüzünü dağlara dönecektir. Kürt sorunun çözümü için tek çare Sayın Öcalan'ın ve PKK'nin muhatap alınmasıdır. Kürt halkı özgürleşmedikçe PKK asla silahları bırakmaz." Üçer'in konuşmasının ardından Ahmedi Xani Derneği'nin folklor ekibi oyunlarını sergiledi. Şenlik Sanatçı Rojda'nın verdiği konserle sona erdi.

Federalizm ve Kerkük’te tıkanıklık: Kürdistan liderliğinin yanlışları -1

image Irak’ta ve Güney Kürdistan’da son günlerde daha da hayati gelişmeler olmaktadır. Irak Federal Meclisinde yerel seçimlerle ve özellikle Kerkük’le ilgili kabul edilen, Kürtlerin kabul etmediği, Kürt milletvekillerinin meclis oturumunu terk etmelerine sebep olan kanunun, Irak Federal Devlet Başkanı Celal Talabani tarafından veto edilmesinden sonra, federalizm konusunda bir tıkanıklığın olduğu, federalizmin sistem olarak raconu ve prensiplerine göre değil, merkezi ve üniter devlet prensiplerine göre işletilmekte olduğu görüldü. Bu yanlış işleyiş sonucu, Irak’ın en temel sorunu olan Kerkük sorununda da tam anlamıyla bir tıkanma, Anayasa’nın 140. maddesinde tespit edilen çerçevenin ve çözüm metodunun sulandırılmasının, hatta kabul edilmemesinin gündeme geldiği gibi bir durum ve pozisyon ortaya çıkmış durumdadır.
Federalizmin işletilmesindeki açmazların, Kerkük sorununda tıkanma ve çözümsüzlüğün ortaya çıkmasında, Arap tarafında tarihsel karşı tutumunun, düşmanlığının, sömürgeci ve ırkçı refleksinin büyük payı olmasına rağmen, Kürdistan liderliğinin ve yönetiminin de önemli sorumluluğunun olduğu, Kürdistan liderliğinin söz konusu olan iki hayati, stratejik, Kürtlerin geleceği olan iki konuda yanlış yaptıklarını saptıyorum.
Bu iki konu, birbirine bağlı ve birbirlerini tayin eden iki konudur. Federalizm konusundaki yanlışlar ve tıkanıklıklar, aynı zamanda Kerkük sorunundaki tıkanıklığı besleyen, tayin eden bir sorundur. Bu bağlamda da, federalizm sorununu birincil ve tayin edicidir.
Bu nedenle, bu birbirini tamamlayan iki konuyu açmanın yararlı ve çözüm açısından yapılacakları saptamada yardımcı olacağını düşünüyorum. Öncelikle şunu belirteyim ki, Kerkük, Kürdistan’a bağlanmazsa ve Kürdistan’ın egemenlik alanı içinde olmazsa, Irak’ta da gerçek anlamda bir federalizmden bahsedilmeyecektir.
Bu makalemde federalizm konusu ele alacağım. Gelecek makalemde de Kerkük sorunun ele alacağım.

parlaman 600.400



Federasyonun yapılandırılmasındaki sorunlar…
Birinci Körfez Savaşı, Irak’ın Kuveyt’teki işgaline son verdi. Muhalefetin hazır olmaması, Arap muhalefetinin ezici bir ağırlıkla İran taraftarı olmasından dolayı, bu savaş iktidar değişikliğine yol açmadı; iktidarın korunmasına, Baas rejiminin bir tarzda devamına evet dedi. Buna rağmen savaş aynı zamanda, Baas ve Saddam rejiminin itibarını sarsmakla kalmadı, yerle bir etti, iktidarı sınırlandırdı. Birinci Körfez Savaşı’nda Baas ve Saddam rejimini cezalandırmada ve Kuveyt’ten çıkarılmasında da Kürtler somut bir savaşkan güçtü ve Araplar somut bir savaşkan güç durumunda değillerdi. Bu nedenle, bu savaş sonrasında, olan Kürtlere oldu. Baas ve Saddam sömürgeci yönetimi bütün gücüyle Kürtlere saldırdı. Kürtler Güney Kürdistan’ı terk ettiler, Türkiye’nin ve İran’ın sömürgeci nüfuzu altında olan Kuzey ve Doğu Kürdistan’a sığındılar. Bu olay dünya çapında bir trajediye yol açtı. ABD ve müttefiklerinin, bölgedeki devletlerin, altında kalkamayacakları bir temel sorun oldu.
Bu sorun, o güne kadar uluslararası güçler tarafından uygulanmayan, geleneksel olmayan bir çözümle karşılandı. Kürdistan’ın belli bölgeleri özgür alan olarak ilan edildiler. Bu özgür alana Irak merkezi devletinin askerlerinin girişi yasaklandı. Bu bölge, uçakların uçmasına kapatıldı. Kürdistan özgür alanı, Türkiye’de konumlanan Çevik Kuvvetin denetimine bırakıldı. Çevik Kuvvet Kürdistan’ı koruma altına aldı.
Kürdistan’da bu özgür alan tespit edilirken, çok hazırlıklı olunmadığından, Kürdistan’ın bütün toprakları ve şehirleri bu özgür alan içine alınmadı. Elbette bu özgür alan tespit edilirken, yüksek sesle olmazsa bile, gizliden yapılan bölge devletleri ve ABD arası hesap ilişkileri, Kerkük’ün bu özgür alan dışında bırakılmasına yol açtı. Baas ve Saddam rejiminin dişlerini çekecek, ekonomik takattan düşürecek şehir, petrol şehri olan Kerkük olmasına rağmen, Kerkük, Kürdistan özgür alanı dışında bırakıldı. Bu da ABD ve müttefikleri açısından Baas ve Saddam rejimin değiştirmesinin güncel, ana hedef olmadığını gösteriyordu. Kerkük yanında Süleymaniye şehri de özgür alan dışında bırakılmıştı. Kürdistan Hareketinin o alanda güçlü ve örgütlü olmasından, ayrıca Süleymaniye şehrinin bölgesel çelişkilere ve çatışmalara yol açacak bir şehir olmamasında dolayı, de facto bir tarzda Kürdistan özgür alanı içinde yer aldı ve Kürtlerin kontrolüne geçti.
Irak’taki bu iktidar ve değişim belirsizliğine rağmen, Kürdistan Özgür Bölgesi kendi kendini yöneten, merkezi hükümetle hiçbir ilişkisi kalmayan bir sistem yapılanmasına doğru evrimleşmeye başladı. Kürdistan’ın örgütlü güçleri KDP ve YNK daha önceleri otonomiyi savunmalarına rağmen, Irak’ın federal bir sistem olarak yapılanmasını kendi kongrelerinde karar altına aldılar. Bu karardan sonra, Kürdistan’da, Kürdistan Meclisi’nin kurulmasına ve Kürdistan Meclisi’nin hükümetini seçmesine, Başbakanı’nı tayin etmesine, halkoyuyla federe bölge başkanının seçmesine karar verdi. Bunun için genel seçim kararı alındı. Genel seçimlerden sonra Meclis, Hükümet faaliyetlerine başladı ve hükümet başkanı seçildi. Federe Bölge Başkanlığı için tek dereceli seçim yapıldı. Bu seçimde aday olan Mesut Barzani ve Celal Talabani eşit oy aldıklarından ve ikinci seçim de olmadığından iki lider, Kürdistan’ın seçilmiş liderleri konumunu kazandılar.
Kürdistan’daki bu yapılanma, demokratik bir çerçevede gelişti. Bu yapılanma, de facto bir devlet karakterini kazandığı gibi, Kürdistan’da bileşik ve merkezileşmiş bir iktidara yol açtı. Irak merkezi rejimi ve iktidarı dünyaya kapalı iken, Irak’ın dünyaya açık kapısı Kürdistan oldu. Uluslararası güçler ilişkilerini Kürdistan üzerinden sürdürdüler.
* * *
Kürdistan federe bölgesinin yapılanması açısından, Kürdistan liderliğinin birinci yanlışı, iktidar ve egemenlik bölünmesine yol açmalarıdır. Bu iktidar ve egemenlik bölünmesi, Irak KDP ve YNK arasında, Kürdistan parlamentosunda yapılan askeri darbeden sonra başlayan savaşla ortaya çıktı. Kürdistan’da idari ve iktidar parçalanması, KDP ve YNK arasında iç barışı bozan, federe bölgenin yapılanmasının gelişmesini engelleyen, federe bölge yapılanmasının kurumlarının gelişmesine darbe vuran kanlı çatışmalara yol açtı.
Sevindirici olan şey, İkinci Körfez savaşı başladığı, ABD ve müttefiklerinin 2003 yılında Saddam ve Baas rejimini yıkmaya karar verdiği zaman, Kürtler arasında barış sağlanmıştı, Kürdistanlı güçler arasında, özellikle de Hewlêr ve Süleymaniye yönetimleri arasında güçlü bir diyalog ve işbirliği gelişmeye başlamıştı.
2003 yılında ABD ve müttefiklerinin müdahalesiyle Saddam ve Baas rejimine son verildiği zaman, Kürdistan’daki yapılanma hem bir avantajdı ve hem de bir dezavantajdı.
Kürdistan’daki yapılanmanın avantaj olması, ABD ve müttefikleri Kürdistan’daki güçlere dayanarak rejimin yıkılmasını sağladı. Kürdistan’ın güvenlikli bir bölge olması, bölgedeki ABD müttefiklerinin Irak’ta Saddam ve Baas rejiminin yıkılmasına karşı olmalarından, destek vermemelerinden dolayı Kürdistan ABD ve müttefikleri için büyük bir dayanak oldu. Kürdistan’daki yapılanma aynı zamanda Irak’taki devlet sisteminin ve rejiminin de demokratik nüvelerini, alanını oluşturuyordu. Bu da, Kürdistan’ın ABD ve Müttefiklerinin yakın ve stratejik dost olmasına temel oldu. Bu durumun dezavantajı, yeni sistemin federal yapılanmasında, Kürdistan’daki parçalı iktidar yapısı, federal yapılanma karşıtlarının eline koz verdiği gibi, ABD’nin eyalet sistemine de güçlü destek sunuyordu.
Bilindiği gibi, ABD ve müttefiklerinin müdahalesi sonrasında, Irak devlet mekanizmasının parçalanması, sivil ve askeri bürokrasiye son verilmesinden sonra, onun yerine ikame edilecek devlet yapısı büyük önem taşıyordu. Bu noktada üç görüş, ya da üç devlet yapılanması önermesi söz konusu idi.
Birinci önerme, ırkçı, şoven Arapların, sömürgeci bölge devletlerinin önermesiydi. Bu önermeye göre, Irak devletinde iktidardaki güçlerin el değiştirmesi yeterlidir. İktidar Suni Araplardan alındığına göre esas olarak Şii Araplara verilmeli, Suni Araplar ve Kürtler de bu iktidara, ulusal kimlikleri ve kolektifleriyle değil, bireysel hak ve özgürlükler çerçevesinde ortak olmalı. Bu önerme, merkezi, üniter, Arap ulus devletini öneriyordu. Bu önerme, eski devletin biraz revize ve görece değişikliğini öngörüyordu.
İkinci önerme, ABD’nin önerdiği eyalet sistemiydi. Bu önermeye göre, Irak’ın bütün şehirleri kendi başına bir eyalet olacaklar ve bu eyaletler merkeze bağlı olacaklar. Her eyaletinde yerel meclisleri, yerel iktidarları, yerel liderleri olacak.
Bu iki önerme de, Kürt ulus bütünlüğünü ortadan kaldıran, Arap ulus bütünlüğünü perçinlemekle kalmayan, ona aynı zamanda Kürt ulusunu ve diğer etnik grupları katan, asimilasyoncu ve entegralist sistemlerdi. Kürdistan coğrafyasını yok eden, Kürt ulus iradesinin kendi ülkesinde iktidar ve egemen olmasını engelleyen iki önermeydi.
Bunlara karşılık Kürtlerin önermesi, tam teşekküllü, somut koşulların tayin ettiği ve Kürdistan’daki de facto yapılanmayı temel alan bir federal sistem yapılanmasıydı.
Kürtlerin önermesine göre, Arap bölgesi bir, Kürdistan bölgesi bir federe bölge olacak. Irak iki federe bölgeden ve ulustan oluşacak. Bu iki federe bölge eşit haklara, eşit temsile sahip olacak. Devlet, uluslar-üst, ideolojiler-üstü, dinler ve mezhepler-üstü, sınıflar-üstü olacak. Devlet, Arapların, Kürtlerin, diğer etnik grupların devleti olacak. Her federe bölge kendi meclisi, hükümeti, federe devlet başkanı, güvenlik güçleri olacak. Federal Meclis geneli ilgilendiren konularda kanunlar çıkaracak. Federe Meclis Federe Bölgenin hayatını ilgilendiren bütün konularda kanunlar çıkarabilecek. Federal Meclis yetkileriyle federe meclis yetkileri çatışma içinde olmayacak.
Kürtlerin önermesinde üç zaaf söz konusuydu. Bu zaaflardan biri, Kürdistan’daki iktidarın ve hükümetin parçalı yapısı, Hewlêr ve Süleymaniye’de ayrı-ayrı hükümetlerin bulunmasıydı. Bu ABD ve Arapların eline, üniter ve eyalet sistemi konusunda avantajlar veriyordu. Bu nedenden dolayı, Kürdistan’da siyaset sınıfı ve halk, KDP ve YNK üzerinde baskı oluştu. Bu parçalı iktidar ve egemenlik durumunun ortadan kaldırılması için bir süreç başlatıldı. Ama federal sisteme karar verildiği zaman Kürdistan’daki parçalı egemenlik, iktidar ve hükümet durumu devam ediyordu. Ama bu durumun son bulacağıyla ilgili güçlü bir kanat oluşmuştu. Ondan sonra da, bütünlüklü egemenlik sisteminin oluşması için önemli adımlar atıldı. Ama daha güvenlik güçleri alanında bütünlük sağlanmış değil, sadece bir irade belirlenmesi anlamında tarafların aldığı ortak bir karar var. İkinci zaaf, Kürdistan’daki egemen iktidar güçleri federalizm konusunda kapsamlı bir tasarıma sahip olmadıkları gibi, bu konuda ciddi ve kapsamlı araştırmalar, bu araştırmalara dayalı projeler de oluşturmuş değildi. Üçüncü zaaf, Celal Talabani’nin ABD sorumlusuyla eyalet çerçevesinde yaptığı anlaşmaydı. Üçüncü zaaf, Irak’ta federal sistemin oluşmasında en büyük engel durumundaydı. Kürtlerin ortak kararlılığı, çok uluslu devletlerde federal sistemin varlığının kaçınılmazlığı, aklı-selim bu engeli aştı.
Uzun ve çetin tartışmalardan sonra, bölge devletlerinin, Arapların ırkçı ve şoven çevrelerinin engelleri aşılarak, Irak’ta federal sistemin oluşmasına karar verildi. Bu sistem, anayasal bir sistem olarak Anayasa’da da çerçevelendirildi, referandumla halkların oyuyla karar altına alındı. Ama federalizm konusundaki tasarım ve güçlü proje yokluğu, federalizmin Anayasa’da çerçevelenmesi esnasında da ciddi eksiklikler ve zaaflar taşıdı.
Federalizmin benimsenmesi aşamasında Kürt liderliğinin yaptığı ikinci yanlış gündeme geldi. Bu da, Kürdistan coğrafyasının, sınırının belirgin hale getirilmemesi, Kürdistan şehirlerinin bir kısmının Kürdistan sınırları dışında tutulmasıdır. Günümüzde Kerkük ve Kürdistan’ın diğer kentlerinin tartışmalı ve tıkanan sorunu, buradan kaynaklandı. Bu boyutu gelecek yazımda genişçe açıklayacağım.
Kürt liderlerinin üçüncü yanlışı, Irak’ın federal bir devlet olması için Arap federe Bölgesi’nin oluşması gerekirdi. Bu konuda anayasada hüküm olmasına rağmen, zorlayıcı olunmadı. Arap Federe Bölgesi olmadığından, iki devletli bir konfederal konum somutça ortada olmasına rağmen, Arap ulusal gücü merkezi güç yerine geçti ve Arapların temsilcisi milletvekilleri, merkezi ve üniter devlet yapısına göre hareket etmeye başladılar. Bu refleksle kanunlar oluşturdular, Kürt tarafı da buna ses çıkarmadı.
Federalizmde Kürt tarafının en önemli dördüncü temel yanlışı, Irak Federal Devleti’ni federal bir sistem gibi işletmemesidir. Anayasa’da Kürtçe resmi dil olarak kabul edilmesine rağmen, Arapça gibi resmi dil haline getirilmedi. Ortak kamusal alanda tek dil, Arapça kullanıldı, Kürtçe kullanılmadı. Federalizmi en somut ve belirleyici kurumları ve sembolleri olan Federal Meclis ve Hükümette Kürtçe kullanılmadı. Diğer kamusal kurumlarda Kürtçe, yazılı resmi dil haline getirilmedi. Kürt Bayrağı kamusal alanlarda ve Meclis’te asılmadı. Anayasa’da kabul edilmesine rağmen, Irak federal elçiliklerinde Kürt diplomatik temsilciklerinin oluşumu sağlanmadı. Meclis’te kararlar, ulusların temsil güçlerine ve karakterlerine göre değil, meclisteki tek-tek milletvekillerinin oylarına göre oluşturuldu.
Bu geleneksel ve federal sistemle çatışma içinde olan işleyiş tarzı, neticede yerel seçimlerle ilgili kanunun oluşmasında en göze batırıcı konumu ortaya çıkardı.
Federalizm için, çoğulcu, katılımcı, kurumsallaşmış, federal bir demokrasiye ihtiyaç var. Ne yazık ki, Irak federal devletinde bu demokrasinin geliştirilmesi içinde özel ve planlı bir çaba gösterilmemektedir.
* * *
Sonuç olarak diyebilirim ki, Irak’ta federal sistemin yeniden yapılandırılması, bugüne dek yapılan yanlışların ve ortaya çıkan zaafların giderilmesi gerekir. En önemlisi de, Kürt tarafında federal ve konfederal devlet yapısı, diğer sistemler hakkında yeni bir bilincin ve birikimin oluşması için çaba gösterilmeli. Bu konuda projelerin hazır hale gelmesi gerekir. Ayrıca, Federal sistemin, yapısına uygun bir işlerliğe kavuşması için de çaba gösterilmeli.
Amed, 16. 08. 2008
(Devam Edecek)
İbrahim GÜÇLÜ

(ibrahimguclu21@gmail.com)

Kod adı Karabağ!

Kafkasya'daki savaşı ANF'ye değerlendiren Kongra Gel Başkanı Zübeyir Aydar, Rusya ile Gürcistan arsında yaşanan savaşın kendilerini çok yakından ilgilendirdiğini kaydetti. Çatışmaların başlamasından birkaç gün önce HPG tarafından Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattına sabotaj yapılmasına işaret eden Aydar, 'Bazı şeyler tesadüf oluyor. HPG kendi gündemini yürütüyor. Kafkaslardaki güçler de kendi gündemini' dedi.
Kafkaslar'daki savaşı ABD destekli Gürcistan'ın ateşlediğini kaydeden Aydar, 'Güney Osetya Sovyetler döneminde özerkti. Ahbazlar da hakeza. Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte bu iki bölge bağımsızlıklarını ilan etti. Bunların kendi kaderlerin tayin hakkı vardır. Ama Gürcistan'ın ABD'de eğitim görmüş başkanı Micheil Saakachvili hesapları iyi yapmayan birisi' diye konuştu. Gürcistan'ın 24 saat içinde Güney Osetya'yı işgal etmeyi planladığına dikkat çeken Aydar, 'Zaten 70 bin nüfuslu bir yer. O gün herkes Olimpiyat Oyunları'ndaydı. Bir odlu bittiye getireceklerdi. Ancak Bu politika tutmadı' değerlendirmesinde bulundu. Gürcistan'ın Rusya'nın burnunun dibinde NATO üyesi olmak istediğine de işaret eden Aydar, 'Orası Rusya'nın nüfuz alanı. Biz Rusya'yı savunmuyoruz. Ama burada Rusya'ya fırsat doğdu. Ahbazlar ve Osetlerin savunulması insanidir. Fakat Rusya kendi çıkarları için bunu yapıyor. Zira geçmişte Çeçenlere neler yapıldığını gördük' şeklinde konuştu.
Ermenistan'a müdahale planı Kürtlerin de Gürcistan ve Rusya ile sınır olduğunu kaydeden Aydar, şöyle devam etti: 'Gürcistan, Rusya ve Kafkasların diğer bölgelerinde de Kürtler yaşıyor. Oradaki her olay bizi de çok yakından ilgilendiriyor. Herkesle dostluk çerçevesinde diyalog içinde olmak istiyoruz. Bu olaylarda sonuç ne olur bilmiyoruz.'
Aydar, Güney Osetya savaşında Rusya'nın artık Yeltsin döneminin Rusya'sı olmadığının anlaşıldığı ve daha fazla hesaba katılması gerektiğinin görüldüğünü söyledi. Aydar, Türkiye ve Azerbaycan'ın da benzer bir planı olduğuna işaret ederek, 'Aslında Rusya Osetya konusunda ses çıkarmasaydı, Türkiye ve Azerbaycan benzer müdahaleyi Ermenistan'a Karabağ üzeri yapacaktı. Öyle bir planları vardı. Şimdi biraz daha fazla düşünmeleri gerekecek.'
Kafkaslar'daki savaşın bir çıkar çatışması olduğunu da dile getiren Aydar, Hazar'daki enerji kaynaklarına dikkat çekti. Bunun içinde Türkiye ve İran'ında olduğunu, ancak Rusya'nın esas faktörün kendisi olduğunu ve bu rolün görülmesi gerektiğini gösterdiğini belirtti.
Tam da böyle bir dönemde Ankara ve İstanbul'a hava savunma sistemleri kurulmasının gündeme gelmesini de değerlendiren Aydar, 'Bu dikkat çekici bir gelişme. Tartışılması gereken bir konu. Aslında Amerika'nın yanı sıra Gürcistan'ı savaşa sürükleyen ve ona cesareti verenlerden biri de Türkiye'dir. Muhtemelde Türkiye'nin başından beri harek‰ttan haberi vardı. Gürcistan ordusunu onlar eğitti ve silahları da onlar verdi. Kendileri de itiraf etti. Türkiye bu savaşta nasıl savunmasız olduğunu da gördü. İlerde Türkiye'ye de birilerinin füze atabileceğini hesaplıyorlar.' CELİL DEMİRALP - BRÜKSEL / ANF

BTC boru hattında Türkiye’den tazminat isteniyor

Milyonlarca dolar zarar

Bu ne yaman çelişki

Hukuk skandalı: Kürt hackerlere 20 yıl hapis istendi

hacker_kurdish

Türk hukuk sisteminde dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen davalar açılmaya devam ediyor. Beş hacker hakkında 720 web sitesini hackledikleri iddiasıyla 20 yıla kadar varan hapis cezaları istendi.
Giderek tartışmalı hale gelen hukuk sistemi yeni bir iddianameyle skandal cezalar istedi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede PKK adına 750 web sitesini hackledikleri iddiasıyla suçlanan 5 kişi hakkında ağır cezalar istendi.
İddianamede, internet sitelerinde PKK lehine propaganda amaçlı yayınlar yapıldığı ileri sürüldü. Sözkonusu beş kişi internet sitelerinde PKK adına faaliyet yürütüldüğü gerekçesiyle başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındılar. Gözaltına alınanların bilgisayarlarında yapılan incelemede 'suça konu' faaliyetlerin yapıldığının tespit edildiği iddia edildi.
İddianamede adları V.G., M.T., M.Ç., İ.Ö., H.D. olarak belirtilen kişiler hakkında Türk Ceza Kanunu'nun ''Terör örgütü adına suç işlemek, yardım etmek'', ''Bilişim sisteminde verileri değiştirmek ve sisteme veri yerleştirmek'' ve ''Terör örgütünün propagandasını yapmak'' suçlamasıyla 20 yıla kadar hapis cezaları istendi. ANF/AMED

Kürd hackerlerden misilleme

Mersin'de belediyeyi HADEP kazandı biz engelledik

image Rizgarî Online/ Samsun'daki belediye seçimlerine müdahale ettiği ortaya çıkan Ergenekonun, Mersin’de de benzer bir girişimde bulunduğu ortaya çıktı. Zaman gazetesinin haberi:”Suç örgütü liderleri Sedat Peker, Semih Tufan Gülaltay, Sedat Şahin ve Sami Hoştan'ın telefon görüşmelerini içeren Ergenekon iddianamesinin 442. ek klasörü dün avukatlara dağıtıldı. Klasörde, Ergenekon terör örgütüne üye olmakla suçlanan Sedat Peker'e ait ilginç bir konuşma tutanağı yer aldı. Peker'in 11 Ağustos 2003'te yaptığı görüşme, Mersin belediye seçimleriyle ilgili. Peker, Sefer isimli kişiye, Mersin'de belediyeyi HADEP'in kazandığını; ancak bunu engellediklerini anlatıyor.

Mersin Belediye Başkanlığı için 1999 seçimlerinde DSP ile HADEP arasında kıyasıya bir yarış yaşanmıştı. Açıklanan resmi sonuçlar şöyle: "DSP yüzde 19, CHP 18, MHP 18, HADEP 17."

RO/Cemil Süphan

BAŞKAN BARZANİ: “DAHA ULAŞACAĞIMIZ ÇOK HEDEF VAR’’

16-Aug-08 [13:10] PNA-Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başkanı Mesut Barzani, Kürdistan Demokratik Parti’nin (PDK) 62.kuruluş yıldönümü münasebetiyle yayınlanan mesajında Parti’nin liderliği, üyeleri, taraftarları ve halkını, kahraman Peşmergeyi ve onurlu şehit ailelerini kutladı. Başkan Barzani, mesajında, “Çalışma yolu hala uzun ve zor. Daha ulaşacağımız çok hedefimiz kaldı’’ dedi.

Kürdistan Başkanı’nın mesajının metni:

 

Büyük ve Şefkatli olan Allah’ın adıyla…

Kürdistan Demokratik Parti’nin 62.Kuruluş Yıldönümü münsebetiyle, Parti’nin  Kürdistan adına yaptığı çalışma, mücadele ve fedekaralıktan, Parti’nin liderliğindeki bütün sevgili arkadaşları, üyeleri, taraftarları ve halkı en sıcak şekilde kutlamakla kendimi bahtiyar biliyor ve her zaman yaşayan şehitlerimizin onurlu ailelerine özel selamlarımı gönderiyorum.

Bugün, Partinin kurucusu ölümsüz Barzani  ve arkadaşlarını saygıyla anıyoruz. 

Yine bugün ve diğer bütün anmalarda, kahraman peşmergenin yeri kalbimizdedir.

Parti’nin savaşçıları nasıl ki zor günlerde ve acı günlerde boyun eğmediyse, müttefiklerle ve halkımızın diğer savaşçılarıyla başarı elde ettiyse ve de diktatörlüğü yıktıysa,  bundan sonra da şunu bilmeliyiz ki hala zor ve uzun bir çalışma yolu var.  Daha ulacağımız  çok hedefimiz kaldı.

Bunların uygulanmasının başlıca şartı, dikkatli olmak ve Kürdistan toplumunun bütün bireylerinin sorumluluk sahibi olmasıdır.

Halkımızın saflarının sağlamlaştırılmasıyla, Kürdistan’ın diğer güçleriyle ittifakı daha da derinleştirmekle, özellikle de Kürdistan Demokratik Parti ile Kürdistan Yurtseverler Birliği arasında var olan tek saf yoluyla,  her zaman tehditlerle mücadele edebilir, Kerkük ve koparılan diğer bölgeleri Kürdistan’a bağlayabilir, yasalara göre işleyen bir hükümet kurulabilir, Bölge için kurulucak müesseselerle Kürdistan halkı için güzel ve refah dolu bir hayat temin edilebilir.

Hep başarılı olmanız temnnisiyle. Mesut Barzani 15.08.2008

BUGÜN PDK’NİN KURULUŞUNUN 62. YIL DÖNÜMÜ

image

PNA-Bugün Kürdistan tarihinin önemli bir günü. Bugün Büyük Önder Mustafa Barzani Büyük Önder Mustafa Barzani önderliğinde kurulan Kürdistan Demokratik Parti'nin (PDK) 62. kuruluş yıldönümü. PDK büyük Lider Mustafa Barzani önderliğinde 16 Ağustos 1946'da Mahabad’ta kuruldu. Kurulduğu günden bu yana Kürt halkı ve Kürdistan halkının en önemli kazanımlarına imza atan PDK ulusal mücadele ve Kürdistan merkezli faaliyetleriyle bütün Kürdistan hakkını kucaklamış ve her türlü hizmeti sunmaya çalışmıştır. Büyük lider Mustafa Barzani tarafından öncülüğü yapılan parti bugün yine büyük lider Mesut Barzani tarafından yönetilmekte ve Kürt halkının kazanımlarını koruma ve geliştirme adına ulusal ve uluslararası arenada en üstün hizmetleri yapmaya devam etmektedir.

PDK gerek kuruluşu ve gerekse de Kürt halkının çıkarlarını koruma eksenli çizgisiyle Kürdistani çizgiyi benimeseyen ve bu çerçeveye hareket eden bütün fikir, ideoloji ve hareketlere açık olma ve onlarla ulusal ve ortak değerler çerçevesinde Kürt ve Kürdistan düşmalarına karşı durma şiarıyla faaliyetlerine devam etmiş ve hala aynı ulusal değerler ve daha gelişmiş bir politikayla faaliyetlerine devam etmektedir.

Kürdistani ve ulusal değerler için savaşmak ve Kürdistan halkının çıkarlarını ve vazgeçilmez sabitelerini korumak ve uluslararası arenada söz sahibi olmak ve bir milletin meşru haklarını teorik ve pratik dizgede yaşatmak ve bunu bir devlet politikası haline dönüştürmek şüphesiz kolay bir süreç değildir. Bütün bunlar yoğun bir emek, düşmana karşı politik, psikolojik ve sosyal alanlarda savaşmak ve bunu barış ve istikarara dönüştürmek suretiyle gerçekleşebilir.

1946’da Mahabad’ta kurulan PDK bütün bunları yapmış ve Kürdistan halkının korunması adına hem savaşa karşı çıkmış hem de meşru olduğunda Kürdistan halkının haklarının korunması için savaşmıştır. Şüphesiz bütün bunlar yapılırken bölge ülkeleriyle politik ahlak çerçevesinde ve bir halkın haklarını korumada herhangi bir taviz vermeme suretiyle diplomatik ilişkilerin kurulmasına araç olmuş ve bir halkın amaçlarına ve hedeflerine ulaşmasında en önemli hareket heline gelmiştir.

Her siyasi hareket ve örgütlenme şüphesiz bilim ve siyasi ahlakın çerçevesi içinde olduğunda değerlidir. Şüphesiz, Kürt haklarını korumada ve ona en uygun yol ile şekil vermek sistematik ve bilimsel örgütlenme gerektiriyor. Bu örgütlenme ve bilimsel olma da aynı çerçevede bu ahlaka sahip kadrolarla ve sabırlı çalışanlarla mümkündür. PDK kuruluşu, örgütlenmesi, çalışan kadrosu, yönetici kadrosu, bilime ve eğitime verdiği değerle ve önemle bir halkın öncülüğünü yapmıştır.

Parti, sadece uluslararası arenade değil millî arenada da Kürdistan halkının hakalarının korunamsı için diğer siyasi grup ve partileri kucaklamış ve onlara saygılı çizgisiyle değer kazanmış ve onalarla ulusal çıkarların korunması çerçevesinde stratejik ortaklar kurmuş ve bu da en iyi şekilde meyvasını vermiştir. Bu da Kürdistan halkının düşmana karşı tek ses ve birlik ruhuyla hareket emesidir.

Hiç şüphe yok ki bu parti eşsiz lider Mustafa Barzani ve oğlu Mesut Barzani öncülüğünde Kürdistan tarihinine altın harflerle yazılacak en önemli gelişmelerden birine imza atmıştır. O da; devletleşmeye doğru sabırlı adımlarla yükselen Kürdistan Bölgesinin ''Federal bir statü kazanmsıdır. PDK hiçbir zaman yılmadan ve yorulmadan hizmet, çalışmalarına ve Kürdistan halkının haklarını korumaya devam edecektir.

Peyamner Haber Ajansı, Kürdistan Demokrat Parti'nin 62. kuruluş yıldönümünü en sıcak şekilde kutlar ve bu partinin bütün Kürdistan halkının arzu ve isteklerine kavuşmasına vesile olmasını diler.

Azerbaycan ve Türkiye de Karabağ'a girecekti

kafkasya haritasi

Gürcistan'ın Güney Osetya'yı işgal etmesine benzer bir hamleyi de Türkiye ve Azerbaycan'ın Ermenistan'a karşı planladığı kaydedildi. Rusya'nın Osetya konusunda ses çıkarmaması halinde, Dağlık Karabağ bahanesiyle operasyon gerçekleştirmenin planlandığı, Moskova'nın Gürcistan'a müdahalesi sonrası biraz daha fazla düşünmeleri gerekeceği kaydedildi.
Gürcistan-Rusya savaşında ateşkes sonrası gerilim bu kez Rusya'nın Gürcistan topraklarından çekilmemesi nedeniyle sürüyor. Gürcistan'ın, Rus ordusunun denetimindeki Güney Osetya'nın yakınında bulunan Gori kentinde çok sayıda Rus zırhlı aracı kentin birkaç kilometre dışındaki bir üste toplandı. Bölgedeki basın mensupları, çok sayıda Rus tankı ve zırhlı aracının Saat 22.00'den sonra sokağa çıkma yasağı uygulanan Gori kentinden Güney Osetya'nın başkenti Tshinvali'ye giden yol üzerindeki bir üste konuşlandıklarını bildirdiler. ABD'ye ait kargo uçağı bölgeye yardım malzemesi götürürken, Rusya, ABD malzemeler konusunda kuşkulu. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da dayanışmak için Gürcistan'a geçti. Rice şu anki amacın Rus askerlerinin Gürcistan'dan çıkarılması olduğunu, daha zorlu konuların daha sonra ele alınabileceğini belirtti. Kanada da ABD gibi, Gürcistan'a karşı tutumundan ötürü Rusya ile yapacağı ortak askeri tatbikatı iptal etti.
ABD Başkanı George Bush da, Rusya'nın Gürcistan'daki güçlerini bu ülkeden çıkaracağını taahhüt etmesini istedi. Bush, 'derebeylik ve gözdağı vermenin, 21. yüzyılda dış politika yürütmenin kabul edilebilir yolları olmadığını' ve 'Rusya'nın son günlerdeki eylemleriyle özgür dünya ülkeleriyle olan ilişkilerine ve güvenilirliğine zarar verdiğini' ifade ederek 'Gürcistan'ın toprak bütünlüğü ve egemenliğine saygı gösterilmelidir' dedi.
Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili, gazeteciler için düzenlediği basın toplantısında, 'Rusya'nın topraklarını işgal etmeyi sürdürdüğünü' belirterek, Batı ve uluslararası toplumun 'diplomasi silahını kullanarak bu işgali durdurması gerektiğini' belirtti. Rus askerlerinin, Gürcü topraklarında ilerlemeye devam ettiğini, girdikleri her yeri yağmaladıklarını, evleri yaktıklarını anlatan Saakaşvili, Gürcü polisinden Rus güçlerinin bulunduğu şehir ve kentleri denetimi altına almasını istedi. Rusya'nın, Gürcistan'ı 2000 kişinin ölümünden sorumlu tuttuğunu kaydeden Saakaşvili, ancak bunun gerçek olmadığını ifade etti. Rusya'nın çatışma bölgeleri Güney Osetya, Kodori Deresi'nde birkaç gündür 'etnik temizlik' yaptığını iddia eden Saakaşvili, 'Ruslara, Kazakları ve Çeçenleri çatışma bölgesine getirme hakkını kim verdi?' diye sordu. Tiflis yönetimi Uluslararası Adalet Mahkemesi'nden , Rusya'nın 'Gürcü azınlığa karşı uyguladığı insan hakları ihlallerini' durdurmasını talep eden acil bir mahkeme emri çıkarmasını da istedi.
İç sorgulama Gürcistan'ın eski Parlamento Başkanı Nino Burcanadze, ülkenin 'bu noktaya nasıl geldiğini' kendi içlerinde de sorgulamaları gerektiğini söyledi. Burcanadze, yaptığı açıklamada, Gürcistan'ı Rusya ile savaşın eşiğine getiren olayların hızlı geliştiğini belirterek, 'Ülkenin bu noktaya nasıl geldiğini kendi içimizde de sorgulamalıyız' dedi. Güney Osetya'daki çatışmalarda ölen sivillerin sayısının giderek artmasından dolayı derin üzüntü içinde olduğunu kaydeden Burcanadze, bölgede bir an önce kalıcı barışın sağlanması temennisinde bulundu. Burcanadze, seçimlerde Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili ile milletvekili aday listesi üzerinde yaşadığı anlaşmazlık yüzünden seçimlerden çekilmeye karar verdiğini açıklamıştı.
ABD Başkanı ve Savunma Bakanı tartışılıyor
Kafkasya'da çıkan çatışma, Washington'u, ''tatil ayı' olarak bilinen ağustosta yakalarken, krize geç tepki verdiği öne sürülen ABD Başkanı George Bush yönetimine karşı da 'İkinci Katrina Krizi' eleştirilerine neden oldu. Siyaset uzmanlaları, aylardır Washington çevrelerinde Gürcistan'da bir kriz çıkma olasılığından bahsedilmesine karşın Bush yönetiminin 7 Ağustos'ta başlayan çatışmaya 'habersiz' yakalandığını belirtti. Bush'un partisi Cumhuriyetçilerin rakibi Demokrat Partiyi destekleyen yorumcu James Carville, ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA için, 'ne iş yaparlar?' sorusunu yöneltti. Merkezi Washington'daki düşünce kuruluşu Ulusal Güvenlik Ağı (NSN), New Orleans'ı yerle bir eden Katrina Kasırgası'yla paralellik kurarak, çatışmaların Bush yönetimi için 'tamamen sürpriz' olduğunu belirtti. NSN, 'Katrina Kasırgası'na verilen tepkiye benzer şekilde' ABD Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice'ın hafta sonunda tatilini kesip Washington'a dönmediği, Pekin Olimpiyatları'nı izleyen Bush'un da ailesiyle burada kalmayı sürdürdüğü eleştirilerini getirdi. Cumhuriyetçi Partiye yakın, muhafazakar American Enterprice Institute (AEI) adlı düşünce kuruluşunda, Kafkasya'daki çatışmaların değerlendirildiği bir toplantıda konuşan, stratejik konularında çok sayıda kitabı bulunan Amerikalı emekli Yarbay Ralph Peters, 'Olimpiyatların açılışına katılan Putin, hemen Rusya'ya dönüp Kuzey Osetya'nın başkenti Vladikavkaz'da bizzat savaş yönetmeye girişirken Bush, voleybolcu kızlarla flört ediyordu' dedi.
TİFLİS / MOSKOVA / AMSTERDAM

YORUM - Kafkasya savaşları ve Kürtler

Barışseverler alanlara çıkıyor

Taymaz: Türkiye sadece silah satmadı, Gürcistan'ın saldırı kapasitesini de geliştirdi

Abhazya Milletvekili Soner Gogua: Gürcüleri Türkiye cesaretlendirdi

YORUM - Kafkas kökenlileri tutarlı olmaya davet ediyoruz

Gürcistan, savaşa Türkiye ve ABD tarafından hazırlandı, Türk savaş gemisi Batum`da…

İran dilli bir halk olan Osetinler Kürtlerin ırk kardeşleridir

Gürcü subayların üniformaları bile TSK’dan

KARASIN: GÜNEYE OSETYA’DA 2 BİNDEN FAZLA KİŞİ ÖLDÜ

'NATO, ABD ve Türkiye hazırladı'

Güney Osetya ve Abhazya için

Kafkasya'da savaş başladı

YORUM - Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları

YORUM - Belçika dağılırken Kürdistan ne olacak?

Bağımsız Kürt Devletleri

Erbil’e konsolosluk akını

Fransız Albay Türk işgalini değerlendirdi

Göç mağduru Rusya Kürtleri

Susan George: ABD için Avrupa'nın önemi kalmadı

NYT: ‘’BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİ KURULACAK: 20 BİN ABD ASKERİ BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİNİ KORUYACAK’’

Törende, Başbakan Neçirvan Barzani, Rusya bayrağını kendisi göndere çekti.

Kürt bilim adamından petrolde yeni buluş

Ayrılamazlar, çünkü Türkler , Kürtler ve İranlıların yeni sınırların çizilmesinde anlaşmaları imkânsız.

TÜRKİYE'DE 50'Yİ AŞKIN DEMOKRATİK KURUM KUNDAKLANDI

JIRINOVSKI’DEN TURKİYE’YE SERT TEPKİ: ‘’TÜRKİYE’YE 21.YÜZ YILDA BAĞIMSIZ BİR ÜLKENİN TOPRAKLARINA GİRİLMEMESİ GEREKTİĞİNİ SÖYLEMEMİZ GEREKİYOR’’

RUSYA ULUSLARARASI ŞURA KOMİSYONU: ‘’OPERASYONLAR TÜRKİYE, SURİYE VE İRAN KÜRTLERİNİ AYAKLANDIRIR; BİR KAÇ DEVLET KURULABİLİR’’

RUSYA PARLEMANTO BAŞKANI YARDIMCISI: ‘’BÜYÜK KÜRDİSTAN HARİTASINI KENDİ ELLERİMLE ÇİZDİM ANCAK PENTAGON ONU BENDEN ÇALDI’’

ABD, Avrupa, Rusya ve Arap Birliginden Turkey'e uyarı

Komeleyê Jîyanêweyê Kurdistan

Sovyet Kürtlerinin Büyük Özlemi: Kızıl Kürdistan

Bölge 15 Ağustos'u kutluyor

15tebaxadana PKK'nin silahlı mücadeleye başladığı gün olan 15 Ağustos, Hakkari, Şırnak, Van, Batman, Siirt, Adana ve Mersin'de yapılan etkinliklerle kutlandı.
Hakkari merkez ile Yüksekova ve Şemdinli ilçeleri PKK'nin silahlı mücadeleye başladığı tarihin yıldönümü nedeniyle toplu olarak kepenk kapattı. İl merkezi esnafların kepenk kapatmasıyla birlikte tamamen boşalırken, güvenlik güçleri merkez ve ilçelerde yoğun güvenlik önlemleri aldı. Yüksekova'da ayırca Orman, Güngür, Cumhuriyet, Yenimahalle ve Esentepe mahallelerinde çeşitli etkinlikler düzenlendi.
Batman'da kutlamalar çerçevesinde önceki gece kentin 20 yerinde havai fişekler patlatılarak, 15 Ağustos görkemli bir şekilde kutlandı.
Şırnak'ın Silopi ilçesinde de 15 Ağustos Başak, Cudi, Ofis ve Barbaros mahallelerinde havai fişeklerle kutlandı. Meşaleli yürüyüşün yapıldığı Başak Mahallesi'nde ise yüzlerce kişi biraraya gelerek, ateş etrafında halaylar çekti. Kutlama sırasında birçok sokakta barikat kuran göstericiler sık sık sloganlar attı. Kutlama sırasında kendilerine 'Adil Amed İntikam Taburu' adı veren bir grup, mahalle aralarında, 'Saçımızı kazıtanın kökünü kazırız' yazılı pankartı taşıdı. Polis kitleyi dağıtmaya çalıştı. Kutlama gece geç saatlere kadar devam etti.
Van'ın Yüniplik ve Süphan mahallelerinde biraraya gelen gruplar, 15 Ağustos'u görkemli bir şekilde kutladı. Yüniplik Köy İçi sokağında biraraya gelen yüzlerce kişi ateş yakarak davul ve zurna eşliğinde halaylar çekti. Süphan Mahallesi'nde de biraraya gelen kalabalık bir grup ateşler yakarak yürüyüş düzenledi. Siirt'te de önceki gece akşam saatlerinden itibaren mahalleler adeta ablukaya alınırken, Alan Mahallesi'nde bir grup genç yürüyüş gerçekleştirdi.
Mersin'de de DTP Yenişehir ve Toroslar ilçe örgütleri, yeni binalarının açılışını kitlesel bir şekilde gerçekleştirirken, açılış 15 Ağustos kutlamasına dönüştü. Açılışa binin üzerinde kişi katıldı. Açılışta bir konuşma DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, Kürt halkı için son derece anlamlı ve çok önemli bir günde parti binalarının açılışlarının gerçekleştirildiğini belirterek, 'Bu anlamlı günde açılan parti binalarının Kürt halkına hayırlı olmasını diliyorum' dedi. Akdeniz'de de dükkan ve işyerlerinin kepenklerini kapattı.
DİYARBAKIR / DİHA

İlk kurşun tartışılmalı!

Erdoğan-Başbuğ mutabakatının asıl hedefi Kürtlere yönelik baskılar

Çeyrek asır

Kürt kurumlarına saldırılar durulmuyor

KCK, PKK ve KJB'den 15 Ağustos açıklaması

Tarih değiştiren tarihi atılım

'PKK muhatap alınmalı'

Alınak 35 yıl sonra 2. kez cezaevinde : “Bu maskeli faşist düzeni teşhir ediyorum”

Bu da havan topu parçası

genchavantopuparcasi Bingöl'ün Genç ilçesine bağlı Yayla (Warê Mêrg) köyü Eskiköy (Dewa Xiraf) Mezrası'nda 4 kişinin ölümüyle sonuçlanan baskınla ilgili yetkililer sessizliğini korumaya devam ederken, köylüler MKE yapımı patlamamış bir havan parçası daha buldu.
19 Temmuz akşamı meydana gelen saldırı, ilk önce 'PKK köy bastı' şeklinde duyuruldu, daha sonra resmi yetkililerce 'Kan davası', 'Aileler arası husumet', 'Arazi kavgası' olarak yansıtıldı. Tüm yetkili çevreler olayın 'PKK baskını' olduğuna dair üst üste açıklama yapmışlarken, olaydan yaralı olarak kurtulan köylülerin konuşması ve olayın oluş şeklinin ortaya çıkması sonrası başlayan sessizlik ise devam ediyor. Ortaya çıkan soru işaretlerini yetkililer cevapsız bırakırken, olaya karışan ve 5 kişi oldukları tahmin edilen kişilerin yakalanabilmesi için gereken delilleri dahi köylüler toplayıp savcılığa teslim etti.
Köylülerin topladığı ve olay yerinde '56- 28068586' seri numaralı bir kalaşnikof tüfek, 'USA AJD28 45, MOD 15-4' seri nolu 'B 11 5756 rulet nolu Smith-Wesson' marka tabanca, kalaşnikofa ait iki şarjör, onlarca boş mermi kovanı bulunmuştu. Mezrada bulunan iki silahın dışında en çok dikkat çeken ise köylülere yardıma gelenlere havan mermisi atılmasıydı. Olayı yaşayanların anlatımları doğrultusunda havan mermisinin atıldığı yerde yapılan aramalarda, havan topunun çevreye yayılan birçok parçası bulunmuş, parçaların TSK'ye silah üretimi yapan MKE'ye ait 'KF MKE MOD 19 ve KF MKE-2-25' seri numarası ve modeli olduğu tespit edilmişti. Köyde bulunan tüm deliller köylülerin avukatlarınca Genç Cumhuriyet Savcılığı'na teslim edilmişti.
Baskında bulunan ilk havan, yakın köylerden yardım için gelenlere atılmıştı. Mezraya atılan ikinci havan ise olayın üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen köylüler tarafından tesadüfen bulundu. Olay sırasında yaralananlardan Abdulhakim Ak, yaptıkları evin inşaat alanında olayda kullanılan MKE yapımı ikinci bir havan parçası daha buldu. Havan parçasının üzerinde 'MKE MOD 19 KF MKE -2 -34' seri numarasının yazdığını söyleyen Ak, 'Bir yetkili yok mu, kalkıp da desin bu havanlar nereye, neden atılmış, diye? Bu yaptıklarının açıklamasını istiyoruz' diye konuştu.
ERSİN ÇELİK - BİNGÖL – DİHA

Köylülere şüpheli saldırı : 'Yardıma gelenlere havan atıldı'

Bir Ergenekon cephaneliği daha çıktı

Veli Küçük: "JİTEM'i ben kurdum"

Bölge alev alev yanıyor

YORUM : Linç

DERSİM KATLİAMI TANIĞINDAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR

Kurdistan Haberleri (11) Haftasonu

Bir askerden vahşet itirafları

TSK sınır köylerini boşaltmak istiyor

Anayasa’da Türkiye’de Kürtler dahil çeşitli halkların ve kültürelerin yaşadığının yer almasını talep ediyorum.

'Türk askeri olmayı reddediyorum'

vicdaniretcimehmetaliavci Vicdani retçi Mehmet Ali Avcı, 'Kürt genci olarak vicdanımın ve bilincimin bütün zerreleriyle bu düzenin sürdürülmesinde temel unsur olan Türk ordusunda askerlik yapmayı reddediyorum' Türkiye'de yaşanan savaşa karşı vicdani reddini açıkladı.
Avcı birçok siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün desteğiyle İHD İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi. 'Savaşın insan kaynağı kurutulmalı' şeklinde pankartın asıldığı salonda açıklamalarda bulunan Avcı, Türkiye'nin Kürtleri tanımadığını ve kendisinin de bir Kürt olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olmayı kabul etmediğini söyledi. Kürtlerin ekonomik, dil, siyasal, sosyal, kültürel haklarının gasp edildiğini vurgulayan Avcı, 'Kurulduğu günden beri insanlık suçlaryla ünlenen Türk ordusunda zorunlu olarak askerlik yaparak bu suç örgütünün halen işlemeye devam ettiği insanlık suçlarına ortak olmayı reddettiğimi resmen beyan ediyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ve işbirlikçilerin yarattığı bu insanlık dramından nasibini almış, hayatını sürgünlerde yaşamış 23 yaşında bir Kürt genci olarak vicdanımın ve bilincimin bütün zerreleriyle bu düzenin sürdürülmesinde temel unsur olan Türk ordusunda askerlik yapmayı reddediyorum' diye konuştu.
Askeri ya da sivil hiçbir görevde yer almayacağının altını çizen Avcı, 'Hiç kimse bana zorla askerlik yaptıramayacak, hiç kimsenin, elinde silahıyla öldürmeye hazır asker olmayacağımı ve hiçbir şekilde bu ülkede ısrarla sürdürülmek istenen totaliter ve şovenist düzenin sürdürülmesinde askeri ya da sivil hiçbir görevde bulunmayacağımı, vicdani total reddimi bildiriyorum' dedi. Avcı, savaşı istemeyen tüm yurttaşları vicdani ret hakkını kullanmaya çağırarak, şunları söyledi: 'Vicdanı olan herkesi askere gitmemeye, askerlikle ilgili hiçbir işlem yapmamaya ve vicdani reddini açıklamaya çağırıyorum.' İSTANBUL / DİHA

İşkence : Vicdani retçi Bal'a Askeri Cezaevi'nde linç girişimi

BAŞBAKAN BARZANİ, FEYLİ KÜRTLERİN MAL VE MÜLKLERİNİN İADE EDİLMESİNDE ACELE EDİLMELİ

16-Aug-08 [9:49]PNA-Federal Kürdistan Bölge Başbakanı Neçirvan Barzani, Irak Göç ve Göçmenler Bakanı Abdülsamad Rahman Sultan’ı kabul etti.

Başbakan Barzani, başkent Hewler’de Irak Göç ve Göçmenler Bakanı Sultan’ı kabul etti.

Görüşmede, göçmenlerin sorunları, Göç ve Göçmenler Bakanlığı’nın  göçmenlerin yerlerine geri dönmeleri planı ele alındı.

Görüşmede, Başbakan Barzani, bu amaçla Kürdistan Bölgesi’nde bir börunun açılması konusunda her türlü kolaylığı sağlamak için hazır olduklarını söyledi.

Başbakan Barzani, Baas rejimi tarafından zorla göç ettirilerek mal ve mülklerine el konulan Feyli Kürtlerin sorunlarının çözümü konusundaki konularına değinerek, daha önce ellerinden zorla alınan mal ve mülklerinin iade edilmesinde acele edilmesini istedi.

Başbakan Neçirvan Barzani, ayrıca Feyli Kürtlerin sorununun araştırılması için İran’a gidecek heyette bir temsilcinin yer alması konusunda da hazır olduklarını belirtti.

İlk kurşun tartışılmalı!

emineaynawelat Türkiye'de yayın yapan tek Kürtçe günlük gazete olan Azadiya Welat günlük yayına geçişinin 3. yılını görkemli bir etkinlikle kutladı. Binlerce kişinin katıldığı etkinlikte konuşan DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, PKK'nin silahlı eyleme başladığı günün nedenlerinin ortaya konulması gerektiğini söyledi.
Kürtçe günlük gazete Azadiya Welat, günlük yayına geçişinin 3. yılını bir etkinlikle kutladı. Kutlamaya DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, DTP Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanak, DEP eski Milletvekili Selim Sadak, DTP Diyarbakır İl Başkanı Nejdet Atalay, DTP PM Üyesi Abdullah Demirbaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Bağlar Belediye Başkanı Yurdusev Özsökmenler, Kayapınar Belediye Başkanı Zülküf Karatekin, görevinden uzaklaştırılan Cizre eski Belediye Başkanı Aydın Budak, DTP Kadın Meclisi üyeleri, Barış Anneleri İnisiyatifi, demokratik kitle örgütü temsilcilerinin yanısıra binlerce kişi katıldı. 'Zimanê me rûmeta me ye' pankartının açıldığı şölende, sık sık 'Dîsa dîsa serhildan serokê me Öcalan', 'Şehîd namirin' sloganları atıldı.
Etkinlikte konuşan DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, 'Bazı kesimler bizim Ergenekon davasında tarafsız kaldığımızı söylüyor. Ergenekon'dan en çok Kürtler zarar gördü. 80 darbesi Kürtlere karşı yapıldı. Diyarbakır zindanında yapılan vahşeti, insanların tutukevlerine atılması ve buralarda yaşananları hepimiz hatırlıyoruz. Ergenekon'dan en çok zararı Kürt halkı gördü. Ama bugün Ergenekon'un 80'li yıllarda yaptıkları sorgulanmıyor. Ergenekon'un 2000'li yıllardan sonra AKP hükümetine ilişkin icraatları sorgulanıyor. Dava konusu Kürtler ve diğer farklılıklara yönelik yapılan uygulamalar değil' dedi
PKK'nin silahlı mücadeleye başlamasının nedenlerinin de tartışılması gerektiğinin altını çizen Ayna, 'PKK neden silahlı mücadeleyi başlattı bunun iyi analiz edilmesi gerekir. O dönemde Kürt halkı üzerinde nasıl baskılar vardı, tartışılması gerekir. Bunlar tartışılmadan Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesine yönelik söylemler kandırmacadır. AKP hükümeti, kapatmama ve AKP'yi aklama davasından sonra verdiği karar yine operasyonlar, yine şiddet, yine ölümde ısrardır. Hükümet, Kürtlere yönelik yapılan uygulamalarla yüzleşerek demokratik bir gelecek kurmanın peşinde değil. Bunun için biz Ergenekon'un Kürtlere yönelik uygulamalarının da dava konusu yapılmasını istiyoruz. Bunun için mücadelemiz devam edecektir. Kürt halkı, Türklerin sahip olduğu bütün haklara sahip olmadığı sürece mücadelesi devam edecektir' diye konuştu.
'Arkamızda halkımız var'
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın posterleri ve Demokratik Konfederalizm bayraklarının açıldığı gecede, kadınların giydiği yöresel kıyafetler ve taktıkları sarı, kırmızı, yeşil tülbentlerle alan renk cümbüşüne döndü. Anfi Tiyatro'yu dolduran binlerce kişinin bir ağızdan 'Oremar' şarkısına zılgıtlarla eşlik etmesi katılımcılara keyifli anlar yaşattı. Yoğun katılım nedeniyle Amfi Tiyatro'ya sığmayan kitlenin bir kısmının dışarıda kaldığı etkinlik, demokrasi ve özgürlük şehitleri anısına yapılan saygı duruşuyla başlattı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Azadiya Welat Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Tayip Temel, gazetelerinin Kürt halkının dili, gözü ve kulağı olma çabasında olduğuna işaret etti. Temel, '12 yıllık yayın hayatından sonra 3 yıl önce '15 Ağustos ülkenin özgürlük günüdür' sloganıyla günlük yayına geçtik. O günden buyana da kendi toprakları üzerinde yayın yapan tek Kürtçe günlük gazete olmanın bilinci, hassasiyeti ve misyonuyla halka dayanarak yayın yapıyoruz. Arkamızda bir tek güç var, o da halkımızdır' dedi.
DTP Diyarbakır İl Başkanı Atalay, Kürt halkının gelmiş olduğu merhaleye dikkat çekerek, bunun bir devrim olduğunu, herkesin Azadiya Welat'a sahip çıkması gerektiğini kaydetti.
Dil Ödülleri verildi
Konuşmalardan sonra Azadiya Welat Kürtçe Dil Ödülleri verildi. Yüksekova'da ölümünden sonra da Azadiya Welat Gazetesi'ne aboneliğinin sürdürülmesini vasiyet eden Medeni Yaman'ın ödülü, kardeşi Salih Yaman'a verildi. DEP eski Milletvekili Leyla Zana'ya Ulusal Dil Ödülü verildi. Rahatsızlığından dolayı etkinliğe katılmayan Zana'nın ödülünü, DKFM Sanatçısı Osman Xunav aldı. Gazetenin dağıtımcısı Zozan Kaya'ya ise Kürt dili için verdiği emekten dolayı ödül verildi.
Etkinlikte sahne alan Stranbêj Şahê Bedo ve Dicle Fırat Kültür Merkezi gruplarının seslendirdiği şarkılarla keyifli anlar yaşandı. Geç saatlere kadar süren etkinlik son alarak havai fişek gösterisiyle son buldu.
Diğer taraftan Urfa'nın Ceylanpınar ilçesinde de havai fişeklerle kutlama yapıldı. Burada konuşan DTP Ceylanpınar İlçe Başkanı Ahmet Dağtekin, Azadiya Welat Gazetesi'nin önemine değinen bir konuşma yaptı.
Ayrıca DTP Viranşehir İlçe Örgütü, Azadiya Welat Gazetesi'nin 3. kuruluş yıldönümü dolayısıyla ilçede gazete dağıtımı yaptı. Dağıtıma DTP İlçe Başkanı Adnan Etli, Viranşehir Belediye Başkanı Emrullah Cin, BDP İlçe Başkanı Hıdır Ardin, Belediye Başkan Yardımcısı Nayıf Aslan ile yaklaşık 50 kişi katıldı. DİYARBAKIR / DİHA