Bu ne yaman çelişki

image PKK'nin üstlenmediği birçok olayı PKK'nin üzerine yıkan Türk basını, PKK'nin üstlendiği olaylar için de 'PKK yapmadı' diyor. AKP hükümeti başta olmak üzere İstanbul Valisi ve emniyeti, belli başlı İslamcı medya ve Doğan Grubu, Kürt-Türk çatışmasına çekilen Güngören'deki patlamayla PKK 'İlgimiz yok' demesine ve ortaya çıkan belgeler de bunu kanıtlamasına rağmen ısrarla olayı PKK'nin üzerine atmak istedi. Hükümet, yetkililer ve Türk basınının, olayla ilgili ortaya çıkan soru işaretleri konusunda kamuoyunu aydınlatmaktan ısrarla kaçınması dikkat çekti. Güngören'de gerçekleri çarpıtmaya yönelik bir manipülasyon yaşanırken, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı'na yönelik yapılan sabotajı PKK üstlenmesine rağmen bu kez 'Örgüt, kadrolarına moral vermek için olayı üstlendi' denilerek, olayın teknik arızadan kaynaklandığı ileri sürüldü. Ayrıca 6 Eylül 2004 tarihinde İskenderun Körfezi'nde batan toksik atık (zehir) yüklü MV Ulla gemisinin, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporlarında kime ait olduğu, Türkiye'ye nasıl sokulduğu ve niçin battığı ortaya konulmasına rağmen, geminin PKK tarafından batırıldığı iddia edildi.

Erzincan'ın Refahiye ilçesine bağlı Yurtbaşı köyü yakınından geçen Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı'nda 5 Ağustos gecesi meydana gelen patlamanın yankıları sürüyor. Büyük maddi hasara neden olan patlamayla birlikte boru hattında çıkan yangın dün de sürdü. Sabotaj eyleminden sonra kapatılan 29 ve 31 numaralı vanalar halen açılmadı. Yetkililer yangının kontrollü bir şekilde devam ettiğini belirtirken, ne zaman sona ereceği konusunda net bilgi vermiyorlar. Sabotaj eylemiyle çıkan yangın sebebiyle petrol müşterilere ulaştırılamıyor. Depolanan 7 milyon varil petrol de gemilere yüklendiği için Ceyhan'dan petrol yükleme işlemi durdu. Botaş yetkilileri yangın söndürüldükten sonra sorunun giderilmesi için 1 ya da 2 haftalık süreye ihtiyaç duyulacağını açıklamıştı. Bu açıklamadan sonra petrol fiyatları tırmandı.

HPG üstlendi ama... Patlamadan hemen sonra olayı üstlenen HPG, olayın bir sabotaj eylemi olduğunu duyurdu. Bölge'de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin artan operasyonlarına karşı daha önce 'operasyonların durmaması durumunda Türkiye'nin ekonomik kaynaklarına yöneleceklerini' bildiren açıklamalar yapan HPG'nin, son boru hattına yönelik sabotajı da bu kapsamda yaptığı belirtiliyor. HPG'nin sabotajı üstlenen açıklamasına rağmen, Türk basını Güngören'in tam tersine bir yayın yaptı. Güngören'deki patlamayı PKK kınamasına ve olayla hiçbir ilgilerinin olmadığını kamuoyuna çok net açıklamasına rağmen AKP hükümeti, İstanbul Valisi, emniyeti ve Türk basını olayı bir koro şeklinde PKK'nin üzerine yıkmıştı. Olayla ilgili 8 kişinin tutuklanmasıyla ortaya çıkan kesin belge ve bulgular, yetkililerin ve Türk basınının 'suçüstü yakalanması'na neden olmuştu. Kanıtlara rağmen kamuoyunu Güngören olayında yönlendirmeye çalışan yetkililer ve Türk basını, BTC'deki sabotaj eyleminde tam tersi bir taktik izledi. BTC'deki sabotajı HPG üstlenmesine rağmen Türk basını, boru hattındaki patlamanın arızadan kaynaklandığını ileri sürdü. PKK'nin 'kadrolarına moral vermek için sahte eylemler ürettiği'ni belirten Türk basını, bu tespitini de 'PKK'nin sınıriçi ve sınırötesi son operasyonlarda büyük kayıplar verdiği'ne bağlıyor. Türk basını, bu görüşleri de kimliğini açıklamadığı 'uzman'lara dayandırıyor.

Bu ne duyarlılık! 'Bölge'de askerleri ormanları yakmakla suçlayanlar, sabotaj eylemleriyle hem Bölge ekonomisine hem de doğaya büyük zarar veriyorlar' diyen 'kimliği belirsiz' 'uzman'ların, 'PKK kadrolarını Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın geliştirdiği 'ekolojik toplum' kavramına uymamakla' suçlaması bir başka ironi. Bölge'de 'güvenlik', batıda da 'rant' için çıkarılan orman yangınlarına karşı devlet yetkililerinin duyarsızlığını görmezden gelen 'uzmanlar'ın, boru hattına yönelik sabotaj eylemine karşı Bölge halkını, demokratik kitle örgütlerini ve çevre örgütlerini tepki göstermeye çağırması gözlerden kaçmadı.

Yalanın bu kadarı Anadolu Ajansı (AA), dün servis ettiği haberinde bir skandala imza attı. 6 Eylül 2004 tarihinde, İskenderun Körfezi'nde demirli bulunan toksik atık (zehir) yüklü İspanya'ya ait MV Ulla gemisinin PKK'liler tarafından batırıldığını iddia etti. Tamamen çarpıtılan olayla ilgili İspanya Çevre Bakanlığı, o dönem 'Zehirli atık taşıyan geminin, giriş için Türk yetkililere rüşvet verildiğini' açıklamıştı. Başbakanlık Teftiş Kurulu da raporunda, geminin Mavi Denizcilik firması tarafından sahte belgelerle Türkiye'ye sokulduğunu belirtmişti. Mahkemelere de taşınan geminin batırılması olayında gerçeklerin ortaya çıkmaması için yetkililer tarafından geminin batırıldığı kaydediliyor. Aynı dönemde valilik yetkilileri tarafından yapılan açıklamalarda, 'Kesinlikle sabotaj ihtimali yok. Zaten gemi sürekli gözetim altındaydı. Uzun bürokratik gelişmeler sonucunda gemi uzun süre bekletildi. Suyun içerisinde dört yıl neyi bıraksanız çürür' denilmişti.

'Ekonomik kaynaklara saldırılar sürecektir'

HPG Anakarargah Komutanı Bahoz Erdal, BTC'ye düzenlenen sabotajı değerlendirdi. ANF'ye konuşan Erdal, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümüne yönelik çağrılarına dikkat çekerek, 1993 yılından bu yana Kürt Özgürlük Hareketi'nin geliştirdiği demokratik diyalog çağrıları, tek taraflı ateşkes ilanları, barış paketleri ve projelerine karşı Türkiye'nin kara ve hava operasyonlarıyla yanıt verdiğini söyledi. Erdal, Öcalan'a uygulanan tecrit başta olmak üzere Kürt halkına yönelik topyekun saldırıların gerçekleştiğini belirtti. 'Türk devletinin Kürt halkına ve demokratik ilerici insanlığa karşı yürüttüğü bu savaşı besleyen ekonomik kaynakları hedeflememiz bu temelde gündeme geldi' diyen Erdal, 'Türk devleti bu savaşta ısrar ettiği müddetçe bu tür eylemlerimiz haklı olarak gelişecektir' dedi.

ALTERNATİF

0 Yorum: