Türkiye’de çok kültürlülüğün kültürel ve politik serüveninin iz düşümü olan Kardeş Türküler, 15 yıllık birikimini seyircisi ile paylaşıyor.
Kardeş Türküler’in 15 yıllık serüveni Türkiye’de çok kültürlülüğün kültürel ve politik serüveninin iz düşümü gibi. 1993 yılında Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun bir projesi olarak sahneye çıkan Kardeş Türküler, 15 yıllık serüveni ve birikimini sahnelemeye hazırlanıyor. 1993 yılında ilk kez sahneye çıkan ve 1997’de ilk albümleri olan ‘Kardeş Türküler’de çok kültürlülüğü notalarda işlemeye başlayan Kardeş Türküler, 1999’da ‘Doğu’, ‘Vizontele’ ve ‘Vizontele Tuuba’nın soundtrakleri, Şivan Perwer ile ortak hazırlanan ‘Roj û Heyv’, 2002’de ‘Hemavaz’ ve 2005’de ‘Bahar’ ile 15 yıla etkileyici bir arşiv bırakmayı başardı. Kuruçeşme Arena’da yarın akşam verilecek konserde Kardeş Türküler 15 yıllık birikimini seyircisi ile paylaşacak. Başlangıçtan bu yana Kardeş Türküler repertuarından en sevilen şarkıların seslendirileceği programda BGST Dansçıları gösteriye katılacak. Gecede sahne alacak konuk sanatçılar arasında Esma Redzepova, Neşet Ertaş, Leman Sam, Birol Topaloğlu, Aynur, Erdal Erzincan, Pakrat Estukyan ve Ertan Tekin gibi isimler olacak. Grubun 15 yıllık macerasını ele alan ‘Kardeş Türküler- 15 Yılın Öyküsü’ adlı kitap da konserle aynı gün kitapçılarda olacak.
‘Hepimizin kendine özgü bir rengi var’ 15 yıllık serüvenlerini anlatan Kardeş Türküler’in solisti Vedat Yıldırım, Kardeş Türküler’in müzikalitesi olmakla beraber, kültürel ve politik bir serüveni de olduğuna dikkat çekti. Kardeş Türküler’in vücut bulmaya başladığı 90’lı yılların kimlik siyasetinin güçlendiği bir dönem olduğunu söyleyen Yıldırım, “Türkiye’de düşük yoğunluklu bir savaş yaşanıyor. Bir yandan çok kültürlüğe dair bir tartışma başlıyor. Diğer taraftan yasal düzenlemeler ile kitapların, kasetlerin çıkmaya başladığı bir dönem. Farklı kültürlere farklı inançlara dönük bir takım tartışmaların yürüdüğü bir dönem” dedi. Kardeş Türküler’in tipik bir grup olmadığına dikkat çeken Yıldırım, birçok kültürü ve kimliği temsil eden, daha kapsamlı geçişken ve kültürel odaklarla iç içe geçen bir proje olduğunu söyledi. Kardeş Türküler’i takip eden dinleyen kitlenin müzik zevkinin ötesinde nasıl bir Türkiye’de yaşamak istediklerinin de bir portesini bulduğunu belirten Yıldırım, 15 yılı “Farklılıklar var. Yemeklerimiz, müziklerimiz, hepimizin kendine özgü bir rengi var. Bir taraftan da bir melezleşme var. Birlikte yaşamanın verdiği bir aradalık da var” dedi.
‘Kültürel hiyerarşi asimilasyonu getirir’ Türkiye’de birçok sorunun devam ettiğini belirten Yıldırım, şöyle konuştu: “Kürtler var mı yok mu meselesini aştık. Şu anki problem uzun yıllara yayılmış bir kültürel hiyerarşi meselesi. Aslına baktığımızda etik olarak da karşı çıkılması gereken bir durumdur. Senin dilin, senin kültürün daha üstün olabilir mi? Olmaz böyle bir şey. Hiyerarşiyi yok saymak gerek aslında ama Türkiye’de bunun dili henüz kurulabilmiş değil. Bu da uzun vadede bir asimilasyon demektir. Dillerin unutulması demektir. İşte çocukların dilerini öğrenmemesi demektir.” Yıldırım, bunları açığa çıkartmak için herkesin kendi dünyasında mücadele vermesi gerektiğinin altını çizdi. Kardeş Türküler’in 15 yıllık deneyiminde önyargılardan sıyrılmayı öğrendiğine dikkat çeken Yıldırım, “Aslında tanıma denilen şey önemli. İnsanların tarihinden gelen ön yargıları vardır. Bu önyargıları bir kenara bırakıp insanları anlamak, insanlarla konuşmak gerekir. Sadece kültürel alanda değil, kadın erkek meselesinden tutun birçok şeye dair tanımak çok önemlidir” diye konuştu.
‘Pozitif ayrımcılıklar lazım’ 15 yıllık çalışmalarında Kürtçe konusunda yaşanan sıkıntılar da değinen Yıldırım, Kürtçe’nin sokakta, kamusal alanda kullanımının rahatsızlık verdiğini belirterek, “Kürtçe dergiler ve gazeteler çıkıyor. W, Q, X harfleri kullanılabiliyor. Burada problem yok ancak kamusal alanda kullanılmıyor. Kendi evinizde konuşun diyorlar. Gidin kendi konser mekanlarınızda icra edin ama ortalıklarda, kamusal alanda, sokaklarda icra etmeyin diyorlar. Zaman içinde Kürtçe çok baskı altında tutulmuş” dedi. Çok kültürlülüğün Türkiye’de önemli bir mesele olduğunu söyleyen Yıldırım, “İnsanlara sorduğunuzda herkes istiyor ama bunu hayatta yapabilmek çok zor oluyor. İnsanlar kendi hayatlarına gömülüyor. Kendi hayatlarını diğer başka renkleri düşünerek başka bir kültür haline getirebiliyor. Pozitif ayrımcılıklar lazım. Sürekli bir hassasiyet lazım. Kürtçe yayın yapan televizyonlarda da belli bir arayış var ama yetersiz. Sistematik yapılmıyor” dedi. UYGAR GÜLTEKİN/SERTAÇ KAYAR/ DİHA/İSTANBUL
15 yıllık birikim kitaplaştı Kardeş Türküler’in 15 yıllık deneyimlerini paylaşmak ve bu konuda fırsatlar yaratmak istediklerini belirten Kardeş Türküler solisti Fehmiye Çelik ise Kardeş Türküler’in kamusal alana açılmasını önemsediklerini söyledi. Çelik, “Gündelik yaşamda çoğulculuğu farklılıklarla bir arada yaşamak önemlidir. Edindiğimiz deneyimleri paylaşabilmek çok önemli. Konserlerin bir buluşma zemini olmasına çalışıyoruz. Atölyelere önem veriyoruz. Keşke daha çok olanaklar olsa. Bu birikimlerden bizler de çok şey öğreniyoruz” dedi. 15 yıllık Kardeş Türküler serüvenini kitaplaştıracaklarını belirten Çelik, “Birçok dostumuz söyleşileri ile bu kitaba destek verdiler” dedi. Çıkardıkları kitabın Kardeş Türküler gibi çok kültürlülüğü, çok dilliliği ve çok inançlılığı savunduğunu kaydeden Çelik söyleşilerde herkesin kendisini anadilinde ifade ettiğini belirtti. Çelik, “Kardeş Türküler 15. yılında Türkiye’nin arka planında akanları anlatmaya çalıştı” dedi. YENİ ÖZGÜR POLİTİKA
0 Yorum:
Post a Comment