Korucu olmayı kabul etmeyen köye roketli saldırı

havan_top_askeri_araclar Muş'un Malazgirt ilçesine bağlı Toraka (İyikomşu) köyüne askerler tarafından roketli saldırı düzenlendiği bildirildi.
İddialara göre, Malazgirt İlçe Jandarma Komutanlığı'na bağlı askerler, ilçeye 70 km uzaklıkta bulunan Toraka köyüne akşam üzeri köye roketli saldırı düzenlendi. Çok sayıda rokettin atıldığı köyde, büyük panik yaşandı. Saldırının detayları konusunda bilgi edinilemedi.
Roketli saldırının yapıldığı Toraka köyüne askerler gün içinde baskın yapmıştı. Baskın sırasında köylüler korucu olmaları yönünde baskı yapıldığı iddia edilmişti.
MUŞ (DİHA)

Başbakan'ın Hakkari ve Van'a yapacağı geziye tepkiler sürüyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Diyarbakır ve Tunceli'nin ardından çeşitli açılışlarda bulunmak üzere 1-2 Kasım tarihlerinde Van ve Hakkari'ye yapacağı geziye tepkiler sürüyor.
DTP Van Milletvekili Özdal Üçer, Diyarbakır ve Tunceli'deki tepkilerin Van ve Hakkari'de de gösterileceğini belirterek, Başbakan'ın kan üzerinde siyaset yürüttüğünü söyledi. Başbakan'ın Kürt sorununu demokratik yöntemlerle çözeceğine askere havale ettiğini ifade eden Üçer, 'Bu yüzden Kürt halkı ve birçok kesim Başbakan'a büyük öfke duymaktadır. Bu yüzden halkımız tepkisini demokratik bir şekilde gösterecektir. Halkımız devlete ve Başbakan'a öfke duyması gayet doğaldır ve tepkisini de gösterecektir. Halkımız da tepkisini demokratik bir şekilde gösterecektir. Van ve Hakkari halkı ülkeye zarar veren ve Kürt halkını inkar eden bir Başbakan'a mutlaka tepkisini en iyi şekilde ortaya koyacaktır' şeklinde konuştu.

vanda_newroz_devlet_teroru3

Van Bostaniçi Belediye Başkanı Gülcihan Şimşek Başbakan'ın Kürt halkına demokratikleşme ve insan hakları alanında sözler verdiğini belirterek, 'Halk bu sözlerin tutulmadığını gördü. Tüm bunlara rağmen devlet halka şiddet uyguladı. Halkımızda bu anti demokratik eylemlere karşı, alanlara çıkarak eylemlerde bulundu. Van halkı da Amed ve Dersim halkı gibi Başbakan'a gereken cevabı verecektir' diye konuştu.
Hakkari halkının misafirperver olduğunu dile getiren DTP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani, 'Ama sınır ötesi bir operasyon tezkeresini Meclis'ten geçiren, savaş hükümeti haline gelen bir hükümetin Başbakanı'na misafirperverlik yapmayacaktır' dedi. Eğer Kürtlere yönelik barış ve özgürlük için bir çaba harcanacaksa bunun için Başbakan'ın Kürt halkından özür dilemesi gerektiğini belirten Geylani, 'Kürt sorunu çözümünde bir adım atılırsa Hakkari halkı herkese gösterdiği misafirperverliğini Sayın Başbakan'a da gösterir. Ancak aksi takdirde Hakkari halkı gereken tepkiyi gösterecektir' dedi.vannewroz2008polisteror
'Partimizden ve halkımızdan özür dilemeli'
Yüksekova Belediye Başkanı M. Salih Yıldız, belediye olarak karşılama yapmayacaklarını belirtti. Başbakan'ın Kürt sorununu çözmediğini ve askerle beraber hareket ederek adeta imha kararı verdiğini söyleyen Yıldız, 'Sayın Başbakan bu halka ve bu halkın partisine seçilmişlerine 'terörist' demiştir. Bu halkı yok saymıştır. İradesini yok saymıştır. Ancak biz, seçilmişler olarak ancak Başbakan'ın Kürtlerden ve partimizden özür dilemesiyle kendisini karşılarız' dedi. Başbakan'ın Diyarbakır gezisinde Kürtlerin ortaya koyduğu tavrı iyi okunması gerektiğini dile getiren Yıldız, 'Başbakan eğer Kürt halkının gönlünü almak isterse ve Kürt sorununu da çözmeye karar verirse, Kürtlerin siyasal lideri ve önderi olan, şu an İmralı'da bulunan, üç buçuk milyon kişinin resmi olarak iradesi olarak teyit ettiği Sayın Abdullah Öcalan'la görüşebilir ve muhatabıyla Kürt sorununu çözerek kardeşliği tesis edebilir' diye konuştu.
'Yerimiz halkımızın yanı'
Yüksekova'nın Esendere Belde belediye Başkanı Hurşit Altekin de, kendisi ve 9 belediye meclis üyesinin Kürt sorununu görmemezlikten gelen ve kardeşlik elini kabul etmeyen Başbakan' karşılamaya gitmeyeceklerini ifade etti. 'Yıllardır ister protokollerde olsun ister karşılamalarda olsun adeta bize karşı terör estiren bizi yok kabul eden elimizi sıkmayanlara karşı tavrımız bundan sonra net olacaktır' diyen Altekin, Kürt sorunu karşısında sorumsuz davranan ve kardeşliği tesis etmeyenlere karşı görevlerini yapacaklarını söyledi. Yerlerinin halkın yanı olduğunu dile getiren Altekin, 'Eğer demokratik talebini yerine getiren Diyarbakır halkı 'teröristse' Hakkari halkı da 'teröristtir'' dedi.
VAN / HAKKARİ (DİHA)

Kanayan cumhuriyetin “gurur” bilançosu

turkish_army_police_pkk_archive Hükümetten Kürt meselesinde “sivil” arayış işaretleri gelse de, silahları susturacak kapsamlı bir plan yok

CESET BİLANÇOSU • Son 25 yılını kendisiyle savaşarak geçiren cumhuriyetimiz, ölü çocukların cesetleriyle övünüyor hâlâ…

Kanayan cumhuriyetin “gurur” bilançosu

YASEMİN ÇONGAR-Taraf

Derin bir nefes alın; yavaşça, anlamını düşünerek okuyun şu satırları:
“Kırsal alanda yürütülmekte olan teröre karşı mücadelenin dünyada bir başka örneği daha yoktur. 25 yıldır süren mücadelede terör örgütünün yaklaşık 50 bin civarında elemanını kaybettiği bilinmektedir. Bu terörle mücadele tarihinde güvenlik kuvvetleri tarafından elde edilen büyük bir başarıdır.”
Yüreğiniz burkulmadı mı?
Bir “başarı” bilançosu sunmanın gururuyla bu cümleleri sarf eden komutan bir an durup düşünse, ağzından çıkanı bir an yüreği duysa, onun da içi yanmaz mı dersiniz?
Bu bilançonun, vicdanı olan her insanı kahretmemesi mümkün mü gerçekten
***
Türkiye Cumhuriyeti bugün 85 yaşında.
Ve Türkiye Cumhuriyeti bu 85 yılın son 25 yılını kendi kendisiyle savaşarak geçirdi.
Öyle bir cumhuriyet ki bu bizim cumhuriyetimiz, vatandaşları çeyrek yüzyıldır birbirini öldürüyor.
Daha iyi bir hayatı silahla kurabileceklerini sanan Kürt çocukları ile onların karşısına sürülen eli silahlı Türk, Kürt, Laz, Çerkes... her kökenden çocuklarımız savaşıyor.
Dağa çıkıp kendisine “gerilla” diyen de, birkaç haftalık eğitimle “asker” olup karşısına dikilen de bu cumhuriyetin çocukları.
Her iki taraftakiler de, galibi olmayacak bir savaşı çeyrek yüzyıldır durdurmayan bu cumhuriyetin kurbanları.
Ve 85’inci yılında, bu cumhuriyetin kara kuvvetleri komutanı çıkıp savaşın bilançosunun sütunlarından birini “başarı tablosu” olarak sunuyor...
50 bin ölü Kürt çocuğu var o “başarı” sütununda.
Komutanın sözünü etmediği karşı sütundaysa, binlerce ölü Türk, Kürt, Laz, Çerkes... her kökenden çocuğun adı, bu cumhuriyetin şehitleri olarak yazılı...
İki sütundakiler bazen adaş, bazen kardeş, bazen kuzen, bazen mahalle arkadaşı, bazen hemşehri ve –istisnalar bir yana- hepsi aynı cumhuriyetin vatandaşı.
Ve cumhuriyetin kara kuvvetleri komutanı diyor ki, “25 yıldır süren böyle bir savaşın dünyada bir başka örneği yok.”
Bu “eşsiz benzersiz” savaşla övünmemizi istiyor adeta.
***
Bir utançla övünmeyi yüksek sesle reddetmedikçe biz; Orgeneral Işık Koşaner’in “büyük başarı” diye ilan ettiği ceset bilançosunu hep birlikte sorgulamadıkça; sivil-asker, Türk-Kürt hepimiz bu savaşın bir galibi olamayacağını kabullenmedikçe; silahları artık susturmak gerektiğini haykırıp bu haykırışın gereğini yapmadıkça daha nice çocuk ölecek bu topraklarda... Daha nice kuruluş yıldönümünü, için için kanayarak idrak edecek bu cumhuriyet...
Kanı durdurmak imkânsız değil oysa.
Dünyaya bakmamız bir başlangıç olabilir...
Başka ülkelerin iç savaşa, etnik çatışmaya son vermek için neler yaptığını inceleyip “eşi benzeri olmayan” halimizden kurtulmayı deneyebiliriz.
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’in İspanya’da ETA, Britanya’da IRA örneklerini incelediğini açıklaması; onun ve diğer hükümet üyelerinin “sivil” önlemlerden, “silahlı mücadele ve ceza hukuku dışındaki” olası adımlardan söz etmesi bir umut kaynağı...
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de “silahsız” yöntemlere artık daha ılımlı baktığı fısıltısı bu umudu besliyor.
Akil adamların yardımıyla çözüm aranmasından; düz ovada siyaseti teşvik etmekten bahsedenler artıyor.
Gelin görün ki, biraz sorup sorgulayınca bu sözlerin bir beyaz gürültüden ibaret olduğunu anlıyorsunuz.
Hükümetin PKK’ya silah bıraktıracak, dağdakileri indirecek kapsamlı bir siyasi girişime hâlâ uzak olduğunu görüyorsunuz.
Yakın vadede ateşin kesilmesini sağlayacak kararlılığa ve cesarete sahip adımların planlandığına dair somut bir işaret gelmiyor Ankara’dan.
AKP’nin Kürt kökenli milletvekilleri her ne kadar bu adımların yakın olduğunu anlatsalar da bize; Başbakan’ın çevresinden Avrupa Birliği’nin öngördüğü demokratikleşme adımlarının hızlandırılacağını dinlesek de, gerçekten kapsamlı bir çözüm planının hazırlandığını göremiyoruz.
Kürtlerin kültürel ve sosyoekonomik mağduriyetlerinin bir ölçüde giderilmesini sağlayabilecek sınırlı birkaç politika önerisinden öte bir formül telaffuz etmiyor yetkililer.
Devletin içinde, Kürt meselesinin siyasi çözüme kavuşturulması gerektiğini bilen, barışın sağlanmasını samimiyetle isteyenler varsa bile, bunun gereğini yapacak cesarete sahip görünmüyorlar henüz.
Bize de, Türkiye Cumhuriyeti 85’inci yaşını  kutlarken, bugün birinci sayfamızda yaptığımız gibi “GAP cephesinde yeni bir şey yok” başlığını atmak düşüyor...
Çocuk cesetlerinin sayısıyla gururlanmamızın beklenmeyeceği cumhuriyet bayramlarını görmeyi diliyoruz sessizce...