HAYIRSEVER INGILIZ HIRSIZ MODERN ZAMANIN ROBIN HOOD'U CUNKU PARASINI PKK'YE GONDERIYORMUS... Avusturya İmparatoriçesi Sisi ’ye ait mücehver kaplı bir broşu sergilendiği müzeden çalarak adını suç tarihine yazdıran Kanadalı soyguncu Gerald Blanchard , daha sonra gerçekleştirdikleri banka ve kredi kartı vurgunlarından ele geçirdikleri milyonlarca doların PKK ’ya aktarıldığını itiraf etti. İngiliz The Times ve Daily Telegraph gazetelerinin haberlerine göre, Ocak 2007’de yakalanan ve kasım başında hapse atılan Blanchard ’ın 7 kişilik çetesiyle birlikte gerçekleştirdiği soygunlar İngiltere ’de faaliyet gösteren “The Boss ” (Patron) takma isimli çete reisi tarafında organize edildi. ÇETELERİN PARASI PKK ’YA Bilgisiyar uzmanı Kanadalı soyguncunun binlerce sayfalık ifade ve gizli telefon kayıtlarından elde edilen bilgiler, “The Boss ”un varlığını ortaya koyuyor. Kanada polisine göre “Patron” Avrupa çapında Blanchard ’ın çetesi gibi pek çok çeteyi yönetiyor ve tüm parayı PKK ’ya aktarıyor. Kanada polisine göre, “The Boss ” soygun ve vurgunların zeminini hazırlıyor, Blanchard ’ın liderliğini yaptığı, “Gerald Blanchard Suç Örgütü” eylemleri gerçekleştiriyor ve ele geçirilen paranın büyük bölümü “The Boss ”a, ondan da PKK ’nın Kuzey Irak ’taki kasalarına aktarılıyordu. “Sisi yıldızı” soygunundan beri Kanada polisinin peşinde olduğu Blanchard ve çetesi, Avrupa ‘da yürütülen eşzamanlı operasyonla yakalandı. SAHTE KARTLARLA SOYGUN Yakalandığı zaman bilgisayarında sahte kartlar düzenlemek için kullanılan onbinlerce İngiliz banka müşterilerine ait kredi kartı numaraları ve PIN numaraları da ele geçirildi. Çıkartıldığı mahkemede 16 soygun ve kredi kartı dolandırıcılığından suçlu bulundu ve 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kanada ’da hapis yatan 35 yaşındaki Blanchard soygunlarda kullandıkları tekniklerden ötürü “dâhi çocuk” olarak tanınıyor. İngiliz The Times gazetesine göre, şimdi gözler, bağlantılı olduğu çetelerden gelen paraları PKK ’nın kasasına akıtan The Boss ’un (Patron) bulunması yönünde çağrı yapılan Scotland Yard ’a çevrildi. SCOTLAND YARD BİLİYOR DAILY Telegraph ’a konuşan Kanada hükümetinin avukatı Sheila Leinburd, “İngiliz yetkililer Patron’un kim olduğunu biliyordu ancak Kanada polisine söylemedi. Blanchard ’ın avukatı, müvekkilinin vurgunundan elde edilen paraların, kendi tabiriyle Irak ’taki ‘özgürlük savaşçılarına gittiğini’ söylemişti. Paranın terörizme destek için kullanıldığını biliyorduk” dedi. Büyük vurgunu çarşafla yaptılar KANADA polisinin dâhi soyguncu olarak tanımladığı Gerald Blanchard , Patron’un emriyle geçen yıl 7 adamıyla beraber Mısır ’a gitti. Patron’un verdiği kredi kartı detayları ve şifrelerini kullanarak, İngiltere ’deki on binlerce banka hesabından para hortumladı. Sahte ATM ve kredi kartlarıyla, makinelerden 10 gün boyunca para çeken çete, güvenlik kameralarına yakalanmamak için de kara çarşaf giydi. Blanchard çetesi, milyon dolara yakın parayı “Patron”a teslim etti. Daily Telegraph , bir telefon kaydında, Blanchard ’ın, “Patron bu parayı, Kürt savaşçıları ve muhtemelen başka terörist grupları finanse etmekte kullanmayı düşünüyor” dediğini yazdı. Sisi ’nin yıldızını çalmıştı KANADALI soyguncu Blanchard adını tarihe yazdıran soygununu 1998’de gerçekleştirdi. Blanchard ve çetesi Viyana ’da Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth ’in (Sisi ) öldürülüşünün 100’üncü yıldönümü anma törenlerinde Schonbrunn Kalesi ’nde sergilenen Sisi ’ye ait elmas ve incilerle süslü çok değerli bir broşu çaldı. “İmparatoriçe Sisi ’nin Yıldızı” olarak da bilinen broş alarmlı kutunun içinden ustalıkla çalınıp, yerine kalenin hediyelik eşya satan dükkanından satın alınan sahte versiyonu kondu. Broşun sahte olduğu ancak 1 ay sonra anlaşılabilmişti. Broş, geçen haziran ayında, Blanchard ’ın büyükannesinin Winnipeg ’deki evinin duvarına gizlenmiş olarak bulundu. İNGİLİZ The Times gazetesine göre Kanadalı soyguncu dünyayı dolaşırken 8 sahte kimlik kullandı. Kendisini gizlemek için makyaj yapan, takma bıyık ve sakal takan Blanchard sahte basın kartları düzenleyip ünlü popçu Christina Aguilera ile röportaj yaptı ve hatta Monaco Grand Prix ’ini gazeteci olarak izledi. Kanada hükümetinin avukatı Leinburd, lüks bir yaşam süren Blanchard ’ın çok karizmatik olduğunu belirtirken, “Çetesi de tıpkı Ocean ’s 11 filmindeki gibi soygunlar yapıyordu. Yaptıkları işler o filmdeki gibi deha gerektiriyordu. Ve o ele geçirdikleri paranın terörizmin finansmanında kullanıldığını biliyordu” diye konuştu.

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce (AİHM) sonuçlandırılan bazı davalarda suçlu bulundu.

AİHM’DEN TÜRKİYE’YE CEZA... 27-Nov-07 [18:16]PNA-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce (AİHM) sonuçlandırılan bazı davalarda Türkiye'nin insan haklarını ihlal ettiği kararını verdi. AİHM, Yüksel Alp ve Ahmet Dağlı'nın şikayetlerine ilişkin davada oy birliği ile adil yargılama hakkının ihlal edildiği kararına vardı ancak tazminata gerek görmedi. Sonuçlandırılan diğer bir davada AİHM, PKK üyesi oldukları gerekçesiyle göz altına alınan Medine Yakut, Sebiha Zengin ve Hüseyin Utanç'a, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini belirterek toplam 7 bin euro tazminat ödenmesini hükmetti. PKK'ye yardım ettiği gerekçesiyle gözaltına alınan Mehmet Sıddık Çelepoğlu ile ilgili davada özgürlük ve güvenlik hakkının ihlalinin olduğu kanısına varan AİHM, Türkiye'yi 2 bin 500 euro tazminat ödemeye mahkum etti.

BAŞKAN BARZANİ’DEN KARDİNAL 3. EMANUEL DELLY’E KUTLAMA MESAJI 27-Nov-07 [18:55]PNA-Federal Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani, Kardinal Kurulu üyeliğine kabul edilen 3. Emunel Delly’e bir kutlama mesajı gönderdi. Özel bir ziyaret için yurtdışında bulunan Başkan Barzani mesajında, ''3.Emanuel Delly’i kendisi ve Kürdistan halkı adına kurtladığını'' dile getirdi. Başkan Barzani mesajında, ''Delly’nin görevinde başarılı olması ve sağlıklı olması dileğinde bulunarak bu görevin genelde Irak ve özel de de Kürdistan halkının yanında özel bir yerinin olduğunu'' dile getirdi. Başkan Barzani mesajında, ‘’Bu yeni görevden dolayı özellikle Hristiyan kardeşleri ve Kürdistan Bölgesinde rolü olan herkesi kutladığını dile getirerek Kürdistan Bölgesinde bulunan bütün oluşumlar arasında karşılıklı kabule dayalı hayat anlayışının daha da derinleştirilmesi gereğine'' vurguda bulundu. Başkan Barzani, ''Kudsiyetin barışın ve kardeşliğin sağlanması yönünde başarılı bir şekilde ilerlemesi'' temennisinde bulundu.

Ahmet Türk: Seçim meydanındaki ipi Meclis'e getirdiler ANFANKARA (27.11.2007)- DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, dokunulmazlıkların kaldırılmasını gündeme getiren MHP'ye yüklenerek, "Seçim meydanlarında ortaya ip atanlar bugün Meclis'in genel kuruluna ip atmaya başladılar" dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir elinde gül bir elinde balta olduğunu belirten Türk, PKK'ye yönelik tasfiye politikasının amacının halkı susturmaya dönük bir tasfiye olduğuna dikkat çekti. Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Diyarbakır'da yapılan 'Onurlu Yaşama Çağrı' mitingine değinen Türk, verilen mesajların saklanmaya çalışıldığına dikkat çekerek, "Halkın verdiği mesaj, partimizin verdiği mesajlar görmezlikten gelindi. Küçük bir olay öne çıkarılarak halkın sesini kısmaya yönelik adeta bir siyasi linçle karşı karşıya kaldık. Oysa miting, halk oylarıyla seçtiği, parlamentoya gönderdiği milletvekillerine, partisine sahip çıkan, demokratik bir duruşu sergiledi." ‘ÖZERKLİK PROJESİ ÖZGÜRLÜKÇÜ PROJEDİR’ Medyanın olayları beklercesine, küçük bir olayı mitingin anlayışı ile uygun olmayan bir yaklaşım biçimini sergilediğine vurgu yapan Türk, "Demokratik tepkileri, eylemleri demokrasinin kaçınılmaz bir grevi, anlayışı olarak göreceksiniz ama demokratik tepkilerin verdiği mesajları da görmezlikten geleceksiziniz. Bu nedenle ben bugün ilk defa yaşamımda basının bu tavrını kınıyorum" dedi. Ortaya koydukları 'Demokratik Özerklik Projesi' üzerinde herkesin farklı bir tartışma içinde olduğuna dikkat çeken Türk, "Oysa demokratik özerklik projesinin çok iyi bilinmesi gerekiyor. Başından beri şunu söyledik. Projemiz, etnisiteye bağlı değildir, eyalet sistemi, federal sistem değil. Tamamen özgürlükçü, demokratik bir Türkiye'nin yaratılması için ortaya koyduğumuz bir projedir" diye konuştu. 14 yıl önce Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde Adnan Kahveci'nin hazırladığı 'Kürt Raporu'na değinen Türk, şunları söyledi: "Orada merkezi yönetimin gücünün yerellere dağıtılması, Kürt kimliği, kültürü üzerindeki baskıların kaldırılması, halkın demokratik bir şekilde yönetime katılması biçiminde bir rapor hazırlamıştır. Demokratik özerklik projesi bu anlayışın geliştirilmiş şeklidir. Özü, birlikteliği sağlamaya, birlikteliği sevgiye dönüştürmeye yönelik bir projedir. Tabi ki fikirlerin, düşüncelerin özgür olmasını istediğimiz bir ortam için çaba gösteriyoruz. Her tür düşüncenin özgür olması gerekir. İnsanlar, partiler fikirlerini düşüncelerini özgürce ortaya koyabilmeli, federasyondan da söz edilebilmeli, eyalet sisteminden de." BATASUNA DTP BENZETMESİ "İspanya'yı görmemiz lazım" diyerek gündemdeki İspanya modeli tartışmalarına değinen Türk, "Yıllarca Franko diktatörlüğünden geçti. O dönemlerde 80-90'larda yaşadığımız süreçler orada da yaşandı. Halkına karşı şiddet kullanıldı. Sadece siyasilere değil, halka karşı da ama sorun çözülmedi. Bugüne kadar sorunların şiddetle çözüleceğini söylemedik, şiddetin ortadan kalkmasını, yaşama hakkına yönelik hiçbir eylemi tasvip etmedik. Ama bugün Türkiye'de birileri Batasuna benzetmesi yaparak, anayasanın sağladığı demokratik hakları görmezden gelerek, 'Herri Batasuna kapatıldı, DTP niye kapatılmıyor' diyor. Bu kabul edilebilecek bir yaklaşım değil" dedi. Dokunulmazlıkları gündeme getiren MHP'ye de yüklenen Türk, seçim meydanlarda ip atanların bugün Meclis Genel Kurulu'nda ip atmaya başladığını söyledi. Türk, Meclis'te dokunulmazlıkların kaldırılması için yaptıkları çalışmalardan sonuç alınmayınca adeta yargıya, "Gelin Meclis'ten bunları alın, dokunulmazlıklarını kaldırın" mesajlarının verilmeye başlandığını dile getirerek, "Bu hangi demokrasi. Siyasetçinin, yargıçları, yargıyı davet ettiği bir demokrasi olabilir mi? Yargının bağımsızlığından söz edenler niçin yargının harekete geçmesi için adeta seferber oluyorlar" dedi. 'BİR ELİNDE GÜL, BİR ELİNDE BALTA’ Hükümete de "Bir elinizde gül, bir elinizde balta var" diyen Türk, şunları kaydetti: "Sayın Başbakan bir elinde gül, diğer elinde balta. Gül'ü halka koklatıyor, baltayla, halkın iradesi ile seçilmiş olan insanları, siyasetçileri, partiyi yok etmeye çalışıyor. Soruyorum Sayın Başbakan nerede projeniz? Ortaya bir proje koy. Kahveci'nin projesi, SHP'nin Kürt raporu vardı. Ama Sayın Başbakan ne yapıyor bugün, Amerika'ya bir heyet gönderiyor. Kürt milletvekillerini gönderecek. Kürt halkı adına gönderecek. Kürt halkı demekten çekinen, Kürtlerin demokratik taleplerini görmezlikten gelen, Kürtlüğünü inkar edenler nasıl Kürtlerin temsilcisi olarak gidebiliyorlar? Kürtler aptal değil." ‘RÜŞVETLE OY ALINDI’ Dün seçim döneminde geliştirilen milliyetçi şoven dalgaya karşı Kürtlerin Başbakan'ı sığınacak bir liman olarak gördüğünü bu nedenle oy verdiğini dile getiren Türk, "Siz ne yaptınız bu kadar oy almanıza rağmen? Sayın Başbakan DTP'nin oyları belli. Rüşvetlerle, çocuk yardımıyla, Köydeş ile devletin imkanlarını kullanarak o insanların oylarını satın almaya çalıştınız. Bizim oylarımız tertemiz" diye konuştu. ‘PKK’NİN TASFİYE PLANI HALKI SUSTURMAYA DÖNÜK’ PKK'ye yönelik tasfiye planına değinen Türk, bu tasfiye politikasının amacının inancın ve düşüncenin tasfiyesi olduğunu söyledi. Birilerini tasfiye için değil halkı susturmaya dönük bir tasfiye olduğuna dikkat çeken Türk, "Çünkü biz bu mantığı biliyoruz, geçmişte de karşı karşıya kaldık. Geçmişte, dokunulmazlıklarımız gündeme geldiğinde komisyon başkanı kürsüye çıkıp şunu söyledi; "Sizin bir tek hakkınız var, hizmet etme ve susma bunun ötesinde hiçbir şeyinizi kabul etmiyoruz". Bugün aslında mantık budur. Oynanan oyunları halkımızın bilmesi gerekiyor" dedi. Halkın bu oyunları görmemesinin vebalinin büyük olacağını ifade eden Türk, "Sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Kimsenin endişesi olmasın" dedi.