İran bir Kürt çocuğu idam etti

ANF-İran'da 18 yaşının altında bir Kürt çocuğunun idam edildiği bildirildi. İdama Uluslararası Af Örgütü sert tepki gösterdi.

Alınan bilgilere göre Sanadaj cezaevinde Salı günü idam edilenler arasında 17 yaşında bir Kürt çocuğu bulunuyor. 15 yaşında iken 10 yaşındaki bir çocuğu öldüren Muhammed Hasanzade adlı bir Kürt çocuğu Salı günü idam edildi.

Uluslararası Af Örgütü konu ile ilgili yaptığı açıklamada son idamın İran'ın uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal ettiğini duyurarak sert tepki gösterdi.

85 çocuk idam edilecek

Örgüt İran'a bir an önce çocuk yaşta işlenen suçlar nedeniyle idam cezalarının uygulanması durdurması talebinde bulundu. Af Örgütü ayrıca ülkede 85 çocuğun idamı beklediğini de duyurdu. Bu arada 18 yaşından önce işledikleri suçlar nedeniyle idama mahkum edilen 2 kişinin cezalarının infazı Ayetullah Mahmud Şahrudi tarafından ertelendi.

Aleviler zorunlu din dersine tepkili

Türkiye'de 'din özgürlüğü' ve 'dinin kamudan uzak tutulması' argümanlarıyla yapılan türban ve laiklik tartışmalarının sunni bir gündem olduğunu, en iyi Alevilere dayatılan 'zorunlu din dersi' uygulaması ortaya koyuyor. Alevi Bektaşi Federasyonu, zorunlu din dersi uygulamasını din ve vicdan özgürlüğüne aykırı bulan AİHM ve Danıştay kararlarının uygulanması için Başbakanlığa dilekçe gönderdi.

Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), zorunlu din dersi uygulamasını din ve vicdan özgürlüğüne aykırı bulan AİHM ve Danıştay kararlarının uygulanması için Başbakanlığa dilekçe gönderdi. ABF üyeleri , AİHM ve Danıştay'ın zorunlu din dersi uygulamasının kaldırılması yönünde verdiği kararların uygulanması için Güvenpark'ta basın açıklaması yaptı. ABF Genel Başkanı Ali Balkız, devletin bir inancı tarif etmeye yetkisine sahip olmadığını belirtti. Devletin ayrıca, bireylerin neye inanıp inanmadıklarını ve ibadetlerini nasıl yapacaklarına dair yetkisinin olmadığına ifade eden Balkız, 'Zorunlu din dersi, 12 Eylül Anayasası ile uygulanmaya başlanmış, bu güne kadar farklı inanç ve dinsel gruplar hiçe sayılmış, bütünüyle Sünni inanışa göre okutulmuş, okutulmaya da devem edilmektedir. Bu uygulama ile alevi öğrencilerin din ve vicdan özgürlüğü mahkeme kararlarına rağmen ihlal edilmektedir. Bu bir zulümdür. Devlet eliyle yürütülen misyonerlik faaliyetidir. Zorla asimilasyondur' dedi. Açıklamanın ardından ABF üyeleri, zorunlu din dersi uygulamasını 'din ve vicdan özgürlüğüne' aykırı bulunan AİHM ve Danıştay kararlarının, uygulanması için Başbakanlığa dilekçe ile başvuruda bulundu. ANKARA

'Kürtçe gazetenin basılması, dağıtılması, okunması sürekli engellenmekte : Hani serbestti?

Kürtçe yasağı 1991'de sözde kaldırılmıştı. Ancak uygulamalar yasağın sürdüğünü gösteriyor

Kürtçe yasağı 1991'de 2932 Sayılı Yasa'nın iptaliyle kalkmasına rağmen, yasaklar sınır tanımıyor. İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Muharrem Erbey, Kürtçe'ye yönelik baskıların kaygı verici boyutlara ulaştığını belirtti. Erbey, 'Kürtçe gazete engellenmektedir. Azadiya Welat Gazetesi'nin birçok cezaevine girmesi engellenmektedir. Konya'da Kürtçe konuştukları için iki vatandaşa ceza verildi. Erzurum'da Azadiya Welat okuduğu için bir öğrenci kenti terk etmesi yönünde tehdit edilmiştir' dedi. Bu arada Mersin Üniversitesi'nden sonra Emniyet de 25 öğrenciye soruşturma başlattı.

Yasadışı Kürtçe yasağı Adeta tutuklama, soruşturma ve gözaltı cenderesine alınan Mersin'deki Kürt öğrencilere yönelik baskılar bitmek bilmiyor.

Mersun Üniversitesi (MEÜ) Rektörlüğü'nden sonra bu sefer de Mersin Emniyet Müdürlüğü, geçen yıl Nisan ayı içinde Denge Welat Gazatesi'ni okuyan ve dağıtan 25 üniversite öğrencisi hakkında, soruşturma başlattı. Öğrenciler hakkında daha önce de okul yönetimi soruşturma başlatmıştı. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Muharrem Erbey, 'Kürtçe yasağının 1991 yılında 2932 Sayılı Yasa'nın iptaliyle kalkmasına rağmen hukuka aykırı uygulamalar halen artarak devam ediyor' dedi. Batı illerinde okuyan Kürt öğrencilere yönelik özellikle de sınav dönemlerinde artan baskılara hergün bir yenisi daha ekleniyor. Son dönemlerde linç saldırıları ve soruşturmalarla gündeme gelen MEÜ'deki öğrencilere okul yönetiminden sonra bir soruşturma da Mersin Emniyet Müdürlüğü tarafından açıldı. Denge Welat Gazetesi'ni dağıttıkları ve okudukları gerekçesiyle MEÜ yönetiminin haklarında soruşturma başlattığı 25 öğrenci hakkında, bir yıl sonra da İl Emniyet Müdürlüğü soruşturma açtı. 'PKK propagandası yapmakla' suçlanan öğrenciler, ifade için emniyete çağrıldı. Tek tek ifadeleri alınan öğrencilere Denge Welat Gazetesi'nin PKK'nin yayın organı olduğu, neden dağıtımını yaptıkları yönünde sorular soruldu. Kamu Yönetimi Bölümü Öğrencisi Abdullah Güneş, 4 yıldır eğitim gördüğü okulda 7 kez soruşturmalık olduğunu söyledi. Güneş, 'Dilimizi sahiplenmememiz için emniyet ve üniversite aynı yöntemleri deniyorlar' dedi. MEÜ yönetimiyle emniyetin zihniyetinin aynı olduğunu belirten Güneş, 'Emniyet bize nasıl davranıyorsa üniversite yönetimi de aynı şekilde yaklaşıyor. Hatta işbirliği içinde çalışıyorlar' diye konuştu. MERSİN - DİHA Murat Kolca

Yasak kalktı uygulamalar devam ediyor Son dönemlerde giderek artan Kürtçe üzerindeki baskılara İHD'den tepki geldi. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Muharrem Erbey, Kürtçe üzerindeki baskılara dikkat çekerek, 'Kürtçe bu ülkede serbest mi değil mi? Bu sorunun cevabını istiyoruz. Kürtçe yasağının 1991 yılında 2932 Sayılı Yasa'nın iptaliyle kalkmasına rağmen hukuka aykırı uygulamalar halen artarak devam ediyor' dedi.

Yaptığı yazılı açıklamada son dönemlerde Kürtçe üzerinde artan baskıların kaygı verici boyutlara ulaştığını belirten Av. Erbey, Kürtçe yasağının 1991 yılında 2932 Sayılı Yasa'nın iptaliyle kalkmasına rağmen hukuka aykırı uygulamaların halen artarak devam etiğine vurgu yaptı. Basın Kanunu'nda yer alan, 'Basın özgürdür. Bu özgürlük, bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir' maddesini hatırlatan Erbey, basının özgür çalışması için yasanın 22. Maddesi'nde basılmış eserleri engelleyen, tahrip eden ve bozanların bir yıla kadar hapis cezası ve bin YTL'den 5 bin YTL'ye kadar cezalandırıldığını belirtti. 'Kürtçe gazetenin basılması, dağıtılması, okunması sürekli engellenmektedir' diyen Erbey, 'Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat gazetesi Türkiye'de birçok cezaevine girmesi engellenmektedir. Bu engellemeyi yapanlar hakkında her hangi bir işlem yapılmamaktadır. İnsanların kendi ana dilinde habere ulaşma hakkı elinden alınmaktadır' dedi. Erbey, 'Türkiye'de bütün uygulamalar çokkültürlülüğü ve dilliliği reddetmektedir. Erzurum'da Azadiya Welat okuduğu için bir öğrenci okul ve yurt idaresi eşliğinde linç edilircesine yurttan atılmış ve kenti terk etmesi yönünde tehdit edilmiştir. Birçok cezaevine Kürtçe gazete Azadiya Welat'ın girmesi idare tarafından keyfi olarak engellenmektedir' dedi. Erbey, yetkililere seslenerek, Kürtçe üzerindeki baskıların bir an önce sonlandırılmasını ve sorumlular hakkında kamu davasının açılmasını istedi.

CUDİ VE GABAR YANIYOR :'...Ve elimden hiçbirşey gelmiyor'

Gazete ve internet sayfalarında yer alan

  • 'Cudi ve Gabar Dağı obüslerle vuruldu',
  • 'Cudi ve Gabar Cehennemi'ne Hoş Geldiniz',
  • 'Skorskyler Cudi'yi bombaladı' gibi haberlerin ardından
  • Cudi ve Gabar dağındaki ormanlık alanlar bir haftadır cayır cayır yanıyor. Geçen yıl Bodrum'da çıkan yangına 7 helikopter, 3 uçak ile havadan, 60 arazöz ve 100'den fazla orman işçisiyle müdahale eden devlet yetkilileri,
  • Cudi ve Gabar'daki yangılara ise seyirci kalıyor.

Geçen yıl yaşanan orman yangınlarıyla gündeme gelen Cudi ve Gabar dağındaki ormanlık alanlar bu yıl da operasyon ve çatışmaların kurbanı oldu. Şırnak ile ilçeleri Cizre, Silopi ve İdil'den rahatlıkla görülen Cudi ve Gabar dağındaki yangına karşı hiç birşey yapılmaması tepkilere neden oldu. Cizre'den Silopi'ye doğru geniş bir alana yayılan operasyonların ardından çıkan yangının yarattığı tahribatın çok büyük olduğunu ifade eden Şırnak'lılar, yetkililere duyarlıkık çağrısında bulundu. Dünya Çevre Günü'nde okullarda çocuklara çevre bilinci için sözde eğitimlerin verildiğini ifade eden DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır, 'Diğer yandan dağlar ateşe veriliyor. Bu Kürt sorunu konusundaki samimiyetinin de bir göstergesi olduğuna dikkat çekti' dedi. Dağları bombalamak ve ormanları yakmakla Kürt sorunun çözülemeyeceğini vurgulayan Bayındır, 'Türkiye'nin yaşadığı kriz bu orman yangınlarından bağımsız değildir. Bu operasyonlardan ve Kürt sorununun çözümsüzlüğünden bağımsız değildir' diye konuştu.

Şırnak Belediye Başkanı Ahmet Ertak, ormanların yakılmasına ilişkin sivil toplum örgütlerinin ve bütün kesimlerin tepki göstermesi gerektiğini belirtti. Bölge doğasına karşı bir düşmanlık uygulandığını dile getiren Ertak, 'Önce mayın döşediler her tarafa. Daha sonra 'güvenlik bölgeleri' ilan ettiler. Güvenlik gerekçesiyle çeşitli yerlerde çıkan yangınlara müdahale edilmediği gibi göz yumuldu. Son dönemde nerde bir orman, bir koruluk varsa orman idaresinin izni ile kesime tabi tutuldu' dedi.

DTP Cizre İlçe Başkanı Yakup Budak, Cudi'nin son 30 yılda defalarca tufandan geçtiğini söyledi. Budak, 'Batıda meydana gelen yangına anında müdahale edilirken, Bölge'de izlemekle yetiniyorlar. Yaşanan bu doğa katliamına karşı önümüzdeki günlerde 'Dur' demek için Cudi Dağı eteklerinde sembolik olarak fidan dikme kampanyası başlatacağız' dedi. Tema Vakfı ,Greenpeace ve diğer çevre örgütlerinin duyarsızlığını eleştiren Budak, 'Basın Venezuella'da çıkan yangını görüyor ama Cudi ve Gabar'da çıkan yangını görmüyor. Burayı bu ülkenin bir parçası olarak görmüyorlar mı? Doğayı ve insan yaşamını tehdit eden operasyonlar bir an evvel son bulmalı' diyerek tepkisini dile getirdi. Cizre'de imamlık yapan DİVES Denetleme Genel Kurulu Üyesi İsmail Yanık ise, 'Bölgemizde yaşanan kuraklığa ek olarak ormanlık alanlarımızın yakılması insan yaşamına saygısızlıktır' dedi.

Cudi'den orman yangınını izlerken gözleri dolan 100 yaşındaki Mecit Yıldız, 'Karış karış her yerini gezdiğim Cudi gözlerimin önünde yakılıyor. Ve elimden hiçbirşey gelmiyor' diye konuştu. Tema Vakfı Siirt İl Temsilcisi Hasan Gök, dağlarda meydana gelen yangınlara karşı herhangi bir girişimlerinin olmadığını ifade etti. ŞIRNAK - DİHA Vedat Yıldız - Mesut Ertak

ABD de Kürtleri Kerkük'te yalnız bıraktı

Soli Özel*/Amerikan Başkanlık seçimlerinin ardından yönetime kim gelirse gelsin Irak meselesi gündemin başında yer alacak. En temel soru bir türlü siyasi istikrara kavuşamayan bu ülkede Amerikan askerlerinin daha ne kadar süreyle kalmayı sürdürecekleri. Geçen hafta Independent gazetesinde çıkan bir haber Bush yönetiminin Irak hükümetine ağır şartlar dayatarak bir antlaşma imzalamaya çalıştığını iddia ediyordu. Gazetenin deneyimli muhabiri Patrick Cockburn'un verdiği habere göre Bush yönetimi bu şekilde iktidardan gittikten sonra da Amerikan yönetimlerini bağlayacak şekilde geleceği ipotek altına almak istiyor.

Cockburn'un haberine göre Sünni siyasetçilerin bir kısmının da Amerikan askerlerinin kalıcı konuma gelmesine Şiilerin gücünü kırmak açısından sıcak bakması söz konusu. Bu türden bir gelişmeye en sıcak bakanlar ise Iraklı Kürtler. Onlar açısından Irak savaşı sayesinde elde edilmiş siyasi kazançları korumak için Amerikan varlığının bir şekilde sürmesi şart.

Bush yönetimi Irak savaşını başlattığında Türkiye'de pek çok gözlemci Washington'un bu savaşı bağımsız bir Kürt devleti kurdurmak için yaptığından emindi. Demokrat Partiye yakın etkili isimlerden Peter Galbraith'in ve bazı yeni muhafazakârların alenen bu görüşü savunması, kıdemli Demokrat Senatörlerin bağımsızlık değilse de çok gevşek bir federasyondan yana tavır alması bu görüşü perçinliyordu. Ne ABD'nin bu tür bir ana planı veya hedefi olmadığını söylemek ne de ABD'nin zaten Irak'ta hemen her şeyi baştan aşağı yanlış yaptığını vurgulamak bu görüşe inananlara bir şey ifade ediyordu.

Kürtlerin ana amacı Zaman sonuçta en iyi hoca olduğundan Irak'taki Kürtlerin konumu, güçlerinin sınırı ve ABD'nin onlara sağlayabileceği desteğin sınırları da giderek berraklaştı. Irak siyasetini en yakından takip eden ve özellikle Kürtlerin konumunu, maruz kaldıkları katliamları inceleyerek kitaplaştırmış olan Joost Hilterman'ın son yazısı bu konuda önemli mesajlar içeriyor.

Hilterman'a göre Kürtlerin ana amacı, kendilerini defalarca katletmiş merkezi devletin yeniden üzerlerine gelmesinin önlenmesi ve bu başarıldığı ölçüde ayrılma siyasetinin gündeme getirilmesi. Beş buçuk yılın sonunda Kürtler kendilerini koruyacak ve ekonomilerini geliştirecek imkanları buldular ve iyi kullandılar. Ancak diger tüm aktörlerin çıkarları ve duruşlarının tersine giderek Kerkük üzerinde hak iddia ettikçe güçlerinin ötesinde bir noktaya gelmiş oldular. Nitekim sonunda ABD de onları bu konuda yalnız bıraktı.

Türkiye'yi kızdırmak Hilterman'a göre Kürtlerin temel açmazı şu: "Kerkük'ü ne şekilde olursa olsun sınırlarına dahil edip Türkiye gibi komşuları kızdırmak, öfkelerini çekmek ve saldırılara hedef olmak mı....yoksa varolan sınırlar içinde daha fazla haklara, güce ve kaynaklara sahip olup ileride ortaya çıkacak ve tüm kazanımları tehdit edebilecek güçlü bir Irak devletiyle karşı karşıya kalma riskini almak mı?"

Hilterman'a göre ABD gittikten sonra ne olacaği bellidir. Bu nedenle de Kürtlerin en iyi tercihi ABD'yi de arkalarına alarak güçlü aktörlerle, ki bunların en önemlisi Türkiye, çeşıtli mutabakat arayışlarına girmek, Kerkük'te ısrar etmeden kendi gaz ve petrol alanlarını geliştirmek ve bu şekilde en azından bir nesil boyunca huzurlu yaşamaktan geçer.

Bunların gerçekleşmesinde Türkiye'nin tavrı da tabii önemli bir etken olacaktır. Türkiye'nin Irak Kürtlerine yönelik bakışını değiştirip değiştirmeyeceği, onları etki alanı içinde görerek işbirliğine girişıp girişmeyeceği bu bakımdan hem sınırın güneyinde yaşayanların, hem de Türkiye'nin geleceği açısından belirleyici olacaktır.*Sabah gazetesi/12.06.2008

Takdir sizin

    • Newroz kutlamaları sırasında terör estiren Van Emniyet Müdürü'ne Vali takdirname verdi
    • 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamalarında Erciş'te Mehmet Deniz polislerce katledildi
    • Emniyet Müdürü, Newroz'dan önceki gün, 'Yeni silahlarımız var, yarın bunları göreceksiniz' dedi
    • Vali Newroz'un kutlanmasını yasakladı, kutlamaya katılanlara karşı 'yeni silahlar' devreye sokuldu
    • Polisin terör estirdiği kutlamalar sırasında Ramazan Dal ve Zeki Erinç adlı yurttaşlar katledildi
    • Kutlamalarda yaşlı kadınlar polisler tarafından coplandı, ayaklar altına alındı, panzerlerle ezildi
    • Çocuklar sokak ortasında işkenceye tabi tutuldu, 199 kişi gözaltına alındı, 20 kişi tutuklandı
    • Van'daki demokratik kitle örgütleri Van Valisi ile Emniyet Müdürü'nün görevden alınmasını istedi
    • Aynı istekle Van milletvekilleri Özdal Üçer ve Fatma Kurtulan İçişleri Bakanlığı'na başvurdu
    • Ancak görevden alınan olmadığı gibi Vali, 'başarısından' dolayı Emniyet Müdürü M. Salih Kesmez'e takdirname verdi
    • Vali öldürmeyi taktir etti

Van Valisi Özdemir Çakacak, Newroz kutlamalarında 2 kişinin ölümü yüzlerce kişinin yaralanmasından sorumlu olan Van Emniyet Müdürü M. Salih Kesmez'e 'Terörle mücadelede gösterdiği üstün başarı' takdirnamesi verdi. Vali ölen ve yaralananların sorumlusu olan Kesmez'in göreve gelmesiyle Van'ın huzura ve güven ortamına kavuştuğunu savundu. Kesmez'in taktirnameyle ödüllendirilmesine tepki gösteren DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan, Newroz ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde çıkan olaylarının ardından Çakacak'ın Kesmez'e takdirname vermesinin kaygılarını arttırdığını belirtti. Kurtulan, 'Van'da yaşanan hak ihlalleri verilen bu takdirnameyle ödüllendirilmiştir' dedi.

8 Mart'ta Erciş'te Mehmet Deniz adlı yurttaşın polislerce darpedilerek öldürülmesi ile 22 Mart'taki Newroz kutlamalarından 2 kişinin silahla öldürülmesi ve 70 kişinin yaralanmasından sorumlu olan Van Emniyet Müdürü M. Salih Kesmez, Van Valisi Özdemir Çakacak tarafından taktirname ile ödüllendirildi. Vali Çakacak, Kesmez'i 'Terörle mücadele gösterdiği üstün başarısı' nedeniyle takdirnameye 'layık' gördü. Çakacak, ödülü verdikten sonra yaptığı konuşmada Kesmez'in göreve gelmesiyle Van'da huzur ve güven ortamının sağlandığını iddia etti. Vali Van'da 8 Mart ve Newroz olaylarında 3 kişinin polis tarafından öldürülmesi yüzlerce kişinin yaralanması ve olayların haftalarca sürmesini 'huzur' olarak değerlendirdi. Valinin bu tutumuna tepki gösteren DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan, Van'da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 21 Mart Newroz Bayramı kutlamalarında yaşanan hak ihlallerine dikkat çekerek, Vali Çakacak ve Emniyet Müdürü Kesmez'in göreve geldiği günden bu yana Van'ın hızla yeni bir 'Şırnak Cumhuriyeti'ne dönüştüğünü söyledi. Yaşanan olayların ardından valinin Emniyet Müdürü'ne 'takdirname' vermesinin kaygılarını daha da arttırdığını belirten Kurtulan, 'Durum çok ciddi ve vahimdir. Van'da yaşanan hak ihlalleri verilen bu takdirnameyle ödüllendirilmiştir. Vali aslında Emniyet Müdürü'ne takdirname verirken bu takdirnameyi kendisine de vermiştir. Yakında İçişleri Bakanı da Vali'ye de böyle bir takdirname verir' şeklinde konuştu.

Ölümlerin sorumlusuna ödül!

Takdirname verilmesini Türkiye adına utanç verici bir durum olarak değerlendiren DTP Van İl yöneticilerinden Fadıl Barıştıran da, Van'da yaşanan olayların sorumlusunun Çakacak ve Kesmez olduğunu belirtti. Barıştan şöyle konuştu. 'Çıkan olaylarda 2 vatandaşımızı kaybettik. Şu an da halen hastanede tedavi gören, cezaevinde yatan suçsuz insanlar varken Emniyet Müdürü'ne böyle bir ödül verilmesi oldukça manidardır. Vali Emniyet Müdürü'ne 'Çok iyi yaptın. Seni taktir ediyorum' diyor. Milletvekillerimiz Vali ve Emniyet Müdürü'nün görevden alınması için İçişleri Bakanlığı'na başvuru yaptı. Van Valisi böyle davranarak kendince bir mesaj veriyor. Ne yaparlarsa yapsınlar halkımız yerel seçimlerde bunlara ve olayların asıl sorumlusu Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e gereken cevabı verecektir.' Olaylarda sivil ve resmi giyimli polislerce dövülerek kolu bükülen M.K.'nin babası Esat Kurt da, oğlunun hayatının karartıldığını söyleyerek, 'Oğlumu bu hale sokanlara takdirname verilmesini kınıyorum. Oğlumun hayatının hesabını kim verecek? Bu Emniyet Müdürü'ne takdirname verilmesi ülke adına utanç verici bir durumdur' dedi.

Silahlarını göstermişti

Van'da 22 Mart'ta gerçekleştirilmek istenen Newroz kutlamalarına yapılan polis müdahalesinin ardından çıkan ve 3 gün süren olaylarda, 2 kişi hayatını kaybetmiş, 70 kişi yaralanmış, 199 kişi gözaltına alınmış ve 20 kişi ise tutuklanmıştı. Olayların ardından bir araya gelen sivil toplum örgüt temsilcileri Van Valisi Özdemir Çakacak ve Van Emniyet Müdürü M. Salih Kesmez'in görevden alınmasını talep etmişti. Yine DTP Van Milletvekili Özdal Üçer ve Fatma Kurtulan da İçişleri Bakanlığı'na başvurarak Çakacak ve Kesmez'in görevden alınmasını talep etmişti. Kesmez, olaylardan bir gün önce ise, 'Toplumsal olaylar için yeni silahlarımız var. Yarın bu silahlarımızı göreceksiniz' şeklinde açıklama yapmıştı. VAN - DİHA


Kesmez 2 kişinin ölümünden sorumlu

Van Valisi'nin takdirname ile ödüllendirdiği Van Emniyet Müdürü Kesmez, 2 kişinin ölümü yüzlerce kişinin yaralanmasından sorumlu. Van'da Newroz kutlamalarında yaşanan olaylarla ilgili Van Barosu, İHD, İNSAN-DER, MAZLUMDER ve ÇHD'nin hazırladığı ortak rapor bile Kezmez'in icratlarını ortaya koydu. Sivil toplum kuruluşlarının hazırladığı rapora göre, Van'da Newroz kutlamalarında yaşanan olaylar 'şunlar: 2 kişi ateş açılması sonucu yaşamını yitirdi. 70'i sivil, 18'i polis, 88 kişi yaralandı. Bu rakama yaralı olduğu halde soruşturma korkusuyla hastanelere müracaat etmemiş kişiler dahil edilmedi. Yaralanmaların büyük kısmı ateşli silahla meydana gedi. Cop ve benzeri alet darbesine bağlı çok sayıda yaralanma meydana geldi. 199 kişi gözaltına alındı. Çok sayıda işyeri tahrip oldu. Esnaf ekonomik anlamda zarar gördü. Olaylar sonrasında esnaf birkaç gün boyunca işyerlerini açmadı. Görsel basına da yansıyan ve toplumda infial uyandıran 16 yaşındaki M.K. adlı çocuk yaklaşık 10 civarında polis tarafından öldüresiye dövüldü. Yine M.K.'nin olayına benzer çok sayıda orantısız güç kullanımı örneği tespit edildi. İdari makamlar failler hakkında herhangi bir soruşturma yürütmedi.'


Newroz komitelerine dava

Urfa'da 2008 Newroz kutlamaları nedeniyle Tertip Komitesi'ne Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet ettikleri gerekçesiyle dava açıldı. Urfa'da 22 Mart'ta on binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen Newroz kutlamaları nedeniyle Tertip Komitesi davalık oldu. Şanlıurfa 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından Anayasa'nın 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet ettikleri iddiasıyla açılan davada, 'polise taş atanları, slogan atanları ve yasadışı bayrak ve pankart açanları engellememe' gerekçe olarak gösterildi. Tertip Komitesinde yer alan Reşit Yardımcı, Av. Sedat Gözükıran, Av. Faruk Yaygın, İmhan Sütpak, Mehmet Akkuş, Halit Yıldıztekin, Mustafa Sevincek hakkında açılan davanın ilk duruşması 31 Temmuz'da görülecek. Nusaybin Newroz Tertip Komitesi üyeleri ile DTP Mardin İl Başkanı Hilmi Öncü hakkında da soruşturma açıldı. Newroz kutlamalarında atılan sloganlar gerekçesiyle açılan soruşturma kapsamında Hamit Tokay, Mehmet Keyik, Ahmet Dinç, Şükrü Bilgiç, Nezir Özbey, Ayhan Doğan ve Adnan Ağırman ifade verdi. Ayrıca Newroz'da yaptığı konuşmada Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a 'Sayın' dedikleri ve Kürtçe konuştukları gerekçesiyle haklarında soruşturma açılan DTP Nusaybin İlçe Başkanı Hamit Tokay da savcılığa ifade verdi.

Oktay Candemir / Ercan Öksüz

Dr.MAHMUT OSMAN: "DE MİSTURA'NIN ÖNERİ RAPORUNDA ABD, İNGİLTERE VE KOMŞU ÜLKELERİN ETKİSİ OLDU"


PNA-Kürdistan İttifak Listesi'nden Irak Parlamentosuna üye olan Dr.Mahmut Osman, BM'nin Irak Özel Temsilcisi Steffan De Mistura'nın sorunlu bölgelerle ilgili öneri raporunun ikinci aşamasını bu ayın 15'inde sunacağını belirterek, "Bu öneri raporunun hazırlanmasında ABD, İngiltere ve komşu ülkelerin etkisi olmuştur" dedi. Osman, De Mistura'nın sorunlu bölgelerle ilgili öneri raporunun ikinci aşamasını bu ayın 15'inde sunacağını belirtti.

Öneri raporunun hazırlanmasında ABD, İngiltere ve komşu ülkelerin etkisinin olduğunu söyleyen Osman, "Bu sefer de öyle görünüyor ki Kürt'lere hile yapmış olabilir. Çünkü bize, BM'nin 2005 seçimlerine dayanarak ve tarihi gerçekler temelinde projeyi hazırlayacağını söylediler" dedi. BM'nin Irak Özel Temsilcisi De Mistura, geçen Cumartesi günü sorunlu bölgelerle ilgili öneri raporunun birinci aşamasını Irak Devlet Başkanlığı'na sunmuştu.

De Mistura'nın öneri raporuna göre, ikinci aşama şuanda Musul'a bağlı Telafer, Telkif, Şıxan, Sıncar bölgelerinin ve Diyala vilayetine bağlı Kahaneqin'in durumunun normalleştirilmesi ile ilgili olacağı ve üçüncü aşamanın da özel olarak Kerkük 'ün statüsünün belirlenmesiyle ilgili olacağı belirtiliyor.

Irak'ın Sesi ajansına konuşan Osman, BM'nin çalışmaları karşısındaki karamsarlığını dile getirerek, "Anayasal bir sorunun aşamalı olarak açıklanması garip. İkinci ve üçüncü aşamanın birinci aşamadan iyi olmayacağını sanıyorum ve Kürtlerin bunda onayı olmaz" dedi.

KOSOVA MİLLİ MARŞINA KAVUŞTU...

PNA-Kosova Meclisi, yeni kavuşmuş bağımsızlığından sonra devletin milli marşını kabul etti. Devlet Başkanı Fatmir Seydiu ve Başbakan Haşim Taçi, Kosova'nın bir devletin sahip olması gereken bayrak, arma ve marş gibi sembollere kavuştuğunu belirterek, milletvekillerini kutladı.

Seydiu, Kosova Anayasası'nın 15 Haziran 2008 günü yürürlüğe girmesiyle, kurumların daha istikrarlı olacağı ve uluslararası toplulukla daha yakınişbirliği olanaklarının bulunacağı yeni döneme gireceklerini söyledi.

Taçi de Kosova kurumlarının NATO ve AB ile bütünleşme yolunda ilerlemeye devam edeceğini ifade ederek, "Bağımsızlığı pekiştireceğiz ve Kosova'nın her yanına hükümetin ulaşmasını sağlayacağız" dedi.

Meclisin kabul ettiği "devlet marşı", Mendi Menciç'in bestelediği 58 saniyelik bir müzikten ibaret. Aynı zamanda besteci olan Kültür Bakanı Valton Beçiri, sözleri olsaydı marşın daha da güzel olabileceğini söyledi.

Marş için düzenlenen yarışmaya, 24'ü yabancı bestecilerin olmak üzere 134 eser katıldı. ABD, AB, Yeni Zelanda ve Rusya'dan besteciler yarışmada yer aldı.

AKP’nin katilleri ödüllendirildi

AKP'nin bir şubesi gibi çalışan Van'ı kana gölüne çeviren Emniyet Müdürü Kesmez, Vali Çakacak tarafından ödüllendirildi. Vali Çakacak, Kesmez'e 'başarılarından' dolayı takdirname verdi.

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA-Van'a atandıklarından beri AKP'nin teşkilat sorumluları gibi çalışarak, toplumsal gösterileri kana bulayan Vali Çakacak ileEmniyet Müdürü Kesmez, birbirlerini tebrik etti. Vali Çakacak, Emniyet Müdürü Kesmez'e 'başarılarından dolayı' takdirnameverdi. Van Valisi Özdemir Çakacak, Emniyet Müdürü M. Salih Kesmez'e 'Terörle mücadelede gösterdiği üstün başarı'takdirnamesi vererek, Kesmez'in göreve gelmesiyle Van'ın huzura ve güven ortamına kavuştuğunu iddia etti. DTP Van MilletvekiliFatma Kurtulan, "Van'da yaşanan hak ihlalleri verilen bu takdirname ile ödüllendirilmiştir" dedi. Van Valisi ÖzdemirÇakacak, Van Emniyet Müdürü M. Salih Kesmez'e 'Terörle mücadele gösterdiği üstün başarısı' nedeniyle takdirname vererekkutladı. Çakacak, ödülü verdikten sonra yaptığı konuşmada, Kesmez'in göreve gelmesiyle Van'da huzur ve güven ortamınınsağlandığını savundu. DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan, kentte 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve 21 Mart Newroz Bayramı kutlamalarındaönemli oranda hak ihlallerinin yaşandığına dikkat çekerek, ödül verilmesine tepki gösterdi.

'Takdirname ile kaygılarımız arttı'Yaşanan olayların ardından Vali'nin, Emniyet Müdürü'ne takdirname vermesinin kaygılarını daha da arttırdığını dile getirenKurtulan, "Durum çok ciddi ve vahimdir. Van'da yaşanan hak ihlalleri verilen bu takdirname ile ödüllendirilmiştir. Vali aslındaEmniyet Müdürü'ne takdirname verirken bu takdirnameyi kendisine de vermiştir. Yakında İçişleri Bakanı da Vali'ye böyle birtakdirname verir" şeklinde konuştu.

'Ödül verilmesi manidardır'Takdirname verilmesini Türkiye adına utanç verici bir durum olarak değerlendiren DTP Van İl yöneticilerinden Fadıl Barıştıran da,Van'da yaşanan olayların sorumlusunun Çakacak ve Kesmez olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Newroz'da çıkan olaylarda 2 vatandaşımızı kaybettik. Şu anda halen hastanede tedavi gören, cezaevinde yatan suçsuz insanlar varken; Emniyet Müdürü'ne böyle bir ödül verilmesi oldukça manidardır. Vali, Emniyet Müdürü'ne 'Çok iyi yaptın. Seni takdir ediyorum' diyor. MilletvekillerimiVali ve Emniyet Müdürü'nün görevden alınması için İçişleri Bakanlığı'na başvuru yaptı. Van Valisi böyle davranarak kendince birmesaj veriyor. Ne yaparlarsa yapsınlar halkımız yerel seçimlerde bunlara ve olayların asıl sorumlusu Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e gereken cevabı verecektir."

'Oğlumu dövenlere takdir verildi'Newroz kutlaması sonrası onlarca polis tarafından bir sokakta sıkıştırılarak feci şekilde dövülen M.K.'nin babası Esat Kurt daoğlunun hayatının karartıldığını söyleyerek, "Oğlumu bu hale sokanlara takdirname verilmesini kınıyorum. Oğlumun hayatının hesabınıkim verecek? Bu Emniyet Müdürü'ne takdirname verilmesi ülke adına utanç verici bir durumdur" dedi.

Newroz'da neler olmuştu?Van'da 22 Mart'ta gerçekleştirilmek istenen Newroz kutlamalarına polis saldırmış, ardından çıkan ve 3 gün süren olaylarda, 2kişi ateş edilmesi sonucu hayatını kaybetmiş; 70 kişi de yaralanmıştı. 134 kişi gözaltına alınmış ve 20 kişi ise tutuklanmıştı.Olaylarda 16 yaşındaki M.K.'nin de onlarca sivil ve resmi giyimli polis tarafından dövülmesi büyük tepkilere neden olmuştu.Olayların ardından bir araya gelen sivil toplum örgüt temsilcileri Van Valisi Özdemir Çakacak ve Van Emniyet Müdürü M. SalihKesmez'in görevden alınmasını talep etmişti. Yine DTP Van Milletvekili Özdal Üçer ve Fatma Kurtulan da İçişleri Bakanlığı'nabaşvurarak Çakacak ve Kesmez'in görevden alınmasını talep etmişti. Kesmez, kutlamadan bir gün önce ise, "Toplumsal olaylar içinyeni silahlarımız var. Yarın bu silahlarımızı göreceksiniz" şeklinde açıklama yapmıştı. DTP'li vekiller Newroz kutlamalarında Kesmez'in bahsettiği silahları kullanıldığını açıklamışlardı. OKTAY CANDEMİR/ERCAN ÖKSÜZ/ DİHA/VAN

ADALET BU KADAR : Felç olan Ferhat şüpheli yaralayan polisler ise mağdur(!)

Yenibosna'da Yürüyüş Dergisi dağıtırken polisin kurşunuyla felç olan Ferhat Gerçek, olay günü görevli olan 16 polisten 15'ini teşhis etti. Gerçek'i yaralayan kurşunu ateşleyen polis Cengiz Çavuş ise başka bir suçtan dolayı açığa alındığı için adliyeye getirilmedi. Gerçek'in avukatı Taylan Tanay, savcılığın müvekkilini şüpheli, müvekkilini vuran polisleri ise mağdur olarak görmesini düşündürücü bulduğunu söyledi.

Savcılık 7 ay boyunca süreci yavaşlatmak için elinden geleni yapıyor!

Yürüyüş Dergisi'ni dağıtırken polis tarafından vurulan ve bu nedenle felç olan Ferhat Gerçek, olayla bağlantısı olan polisleri teşhis etti. Bakırköy Adliyesi'ne teşhis için gelen Gerçek ile bir grup Temel Haklar Federasyonu üyesi basın açıklaması yaptı. 'Adalet istiyoruz', 'Ferhat'ı vuranlar yargılansın' sloganları atan grup adına açıklamalarda bulunan Uğur İlbay, polislerin bir an önce yargı önünde hesap vermesi gerektiğini söyledi. Açıklama sonrası Ferhat Gerçek ve avukatı Taylan Tanay polislerin teşhisi için adliyeye gitti. Gerçek, olay günü görev yapan 16 polisten 15'inin teşhisini yaptı. Gerçek'in avukatı Tanay, müvekkilini yaralayan silahı ateşleyen Cengiz Çavuş isimli polisin ise başka bir suçtan dolayı açığa alındığını ve bu nedenle teşhis için adliyeye getirilmediğini söyledi. Savcılığın 7 ay boyunca süreci yavaşlatmak için elinden geleni yaptığını, daha önce davayla ilgilenen Savcı Engin Yetik'in değiştirilmesini istediklerini ancak bu taleplerinin reddedildiğini belirten Tanay, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden davayı izlemelerini ve acil eylem çağrısı yapmalarını, Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na başvurarak müfettiş görevlendirilmesini istediğini belirtti.

Kritik önemde ki tişört Nijeryalı Festus Okey'in gömleği gibi kayıp

Tanay ayrıca, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) da başvurduğunu ve savcı Yetik'in görev yerinin değiştirilmesini talep ettiğini belirtti. Tanay müvekkilinin vurulduğu sırada üzerinde bulunan tişörtün kayıp olduğunu ve adli emanete alınmadığını belirterek, tişörtün, atış mesafesinin ve niteliğinin belirlenmesi için kritik önemde olduğunu söyledi. Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü'nde vurulan ve ölen Nijeryalı Festus Okey'in gömleğinin de kayıp olduğunu hatırlatan Tanay, müvekkilinin ifadesinin mağdur veya müşteki (şikayetçi) olarak değil de şüpheli olarak alınmasının hukuksuzluk olduğunu söyledi. Olay sırasında görevli polislerin ifadesinin şüpheli olarak değil, mağdur olarak alındığını da hatırlatan Tanay, olaya tanıklık eden 4 kişinin tutanaklarda şüpheli olarak geçtiğini belirtti. İSTANBUL - DİHA Fırat Çağın