Darp Eden Gardiyan Cezalandırılan ise Tutuklu!

Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde görevli gardiyanlar, zorla koğuşunu değiştirdikleri Tahsin Ural'ın kafasını darp etti. Gardiyanlar cezaevi yönetimine Ural'ın kafasını Murat Özdaşlı isimli tutuklunun çarptığı söyledi. Cezaevi yönetimi, bu suçlama nedeniyle Özdaşlı'ya 5 gün hücre cezası verdi.

ftipicezaevi2 Son günlerde özellikle tutuklu ve hükümlülere yönelik gerçekleştirilen hak ihlalleri ile gündemden düşmeyen Edirne Kapalı F Tipi Cezaevi'nde Tahsin Ural isimli tutuklunun 23 yaşında olduğu halde 17 yaşında olduğu bahanesiyle farklı bir koğuşa alınmak istendiği bildirildi. Ural ile aynı koğuşta bulunan Murat Özdaşlı'nın ağabeyi Mehmet Özdaşlı'nın verdiği bilgilere göre, kardeşi Murat Özdaşlı ve Tahsin Ural'ın kaldığı koğuşa yaklaşık 10 gardiyan baskın düzenledi. Bu esnada Ural'ın zorla koğuştan çıkartıldığı öğrenildi. Ural'ın yolda gardiyanlar tarafından feci şekilde darp edildiğini belirten Mehmet Özdaşlı, 'Tahsin Ural'ı darbeden gardiyanlar kafasını duvara çarparak kırmışlar. Bu esnada başından feci şekilde yaralanan Tahsin'i o halde yeni koğuşuna nakletmişler. Ardından cezaevi yönetimine giden gardiyanlar, Tahsin'i koğuştan çıkış esnasında kardeşimin çektiğini ve bu nedenle kafasını kapıya çarptığını belirterek kardeşim hakkında suç duyurusunda bulunmuşlar. Bu nedenle kardeşime 5 günlük hücre cezası verdiler' açıklamalarında bulundu.
8 ayda 4 kez hücre cezası
Tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde 8 ayda 4 kez hücre cezasına çarptırılan Mehmet Özdaşlı'nın normalde 30 dakika olan görüşlerinin 10 dakikaya indirildiğini belirten ağabeyi Özdaşlı, gardiyanların kardeşi ile görüştüğü zaman yanlarından ayrılmadığını söyledi. Gardiyanların kardeşi ile Kürtçe konuşmasına 'Örgüte bilgi sızdırıyorsunuz' gerekçesi ile izin vermediğini belirten Özdaşlı, Kürtçe konuşmaya devam ettikleri için gardiyanların kendisini de zorla dışarı çıkardığını söyledi. Cezaevindeki keyfi uygulamaların görüşlerde bile bu dereceye gelmesinden endişelendiğini belirten Özdaşlı, 'Dışarıda böyle ise içeride kim bilir nasıl davranıyorlardır' diyerek yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Fırat Çağın İSTANBUL / DİHA

1 Eylül de Yüzbinler Savaş ısrarına karşı meydanlarda 'barışı' haykırdı

1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Diyarbakır, Adana ve İstanbul'da düzenlenen mitinglere yüzbinlerce kişi katıldı. Kürt sorununun demokratik çözümüne ilişkin talepler bir kez daha yüksek sesle haykırıldı

barismiting_amed_1 Ordu ve hükümet yetkililerinin Kürt sorununda imha politikası dayattığı ve Bölge'de çatışmaların aralıksız sürdüğü bir dönemde Türkiye Barış Meclisi tarafından 'Türkiye Barışı İçin Buluşuyor, Kürt Sorununa Demokratik Çözüm' sloganıyla Diyarbakır, Adana ve İstanbul'da mitingler düzenlendi.
Halkların kardeşliği temasının damgasını vurduğu mitinglere çevre illerden de büyük katılım olurken, özellikle Diyarbakır'da beyaz kıyafetlerin giyilmesi dikkat çekti. Yüzbinlerce kişi akan kanın durmasını ve Kürt sorununun çözülmesini istedi, Öcalan'ı muhatap gösterdi.
Savaş ısrarına karşı meydanlar 'barış' dedi
Yüzbinlerce barışsever dün 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Diyarbakır, Adana ve İstanbul'da meydanlardaydı. Barışseverler, AKP ve ordunun çözümsüzlük politikasına karşı 'Kürt sorununa çözüm' sloganıyla yeri göğü inletti. Halk meydanlarda çözüm için Öcalan'ı adres gösterdi
DİYARBAKIR BEYAZA BÜRÜNDÜ

barismiting_amed_

 

1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda Türkiye Barış Meclisi öncülüğünde görkemli bir miting gerçekleşti. İstasyon Meydanı'nı Newroz alanına çeviren barışseverler, sık sık attığı sloganlarda Kürt sorununun çözümü için Öcalan'ı adres gösterdi. Giydikleri beyaz kıyafetlerle 'barış bahçesi'ne dönüşen miting meydanında konuşan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Ergenekon davasına müdahil olacaklarını belirterek, 'Kürtlere yapılan zulüm ortaya çıkmadan Ergenekon ortaya çıkmaz' dedi.
Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda gerçekleşen barış mitingine binlerce kişi çevre illerden katıldı. Batman, Urfa, Şırnak, Mardin, Elazığ, Dersim, Bingöl, Malatya, Muş, Bitlis ve Adıyaman'da dün sabah saatlerinde biraraya gelen binlerce kişi, Diyarbakır'a sabahın erken saatlerinde akın etti. Miting alanına dört koldan giren barışseverler, 'Yüzyılların kördüğümünü çözerek yerine barış ve demokrasiyi inşa edelim', 'Bizim şiarımız ya özgürlük ya ölüm', 'Kürt sorununa demokratik çözüm' yazılı pankartları taşıdı. Kadınlar beyaz tülbentleri, erkekler ise beyaz gömlekleriyle miting alanını beyaza bürüdü. Çok sayıda demokratik kitle örgütünün temsilcisinin de katıldığı miting, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Çocuk Korosu'nun seslendirdiği Türkçe ve Kürtçe parçalarla başladı. Mitingin açılış konuşmasını yapan Diyarbakır Barış Girişimi Üyesi Av. Meral Danış Bektaş, 'Bu topraklar kana doydu. Artık yeter' dedi.

 
Asker ve gerilla annesi el ele Danış'ın ardından çatışmada yaşamını yitirmiş asker annesi Emine Yavuz ile Barış Anneleri adına Habibe Altan beyaz kıyafetleriyle aynı sahneye çıkarak, el ele tutuştu. Kitle buna karşı 'Katil Erdoğan' şeklinde slogan attı. Altan, 'Çok canımız yitirildi ancak hiçbir güç bizi durdurulamaz. Hep barış demeye devam edeceğiz. Savaş olsa bile bunun kuralları vardır. Ancak cenazalerimizi parçalıyor ve panzerlerin ardından sürüklüyorlar. Tüm bunlara rağmen kanımızın son damlasına kadar barış mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz' dedi. Kimsenin çocuğunu ölüme gönderemeyeceğini söyleyen Altan, şunları söyledi: 'Ancak bunlar yalandır. Kimse çocuğunu ölüme gönderemez. Kanımız bu kadar ucuz değil. Böyle konuşanların gözleri kör kulakları sağır mı? Biraraya gelelim, barışa hizmet edelim. Herkesin barış mücadelesini selamlıyorum.' Şair Hicri İzgören'in Kürtçe ve Türkçe şiirler okuduğu mitingde daha sonra konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Ankara ve Brüksel'in bu halkın sesini duyması gerektiğini söyledi. Baydemir, 'Biz sadece dilimizi ve kültürümüzü istiyoruz' dedi.

 
Türk: Ergenekon'da müdahil olacağız Baydemir'den sonra konuşan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, şunları söyledi: 'Kürtler hep onurlu bir barış istedi. Bugün köleliğe hayır diyoruz. Bunun için meydanlardayız. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 'Ermenistan ile ilgili sorunu tarihçilere bırakalım' diyor. Ama yıllardır Ergenekoncuların, JİTEM'cilerin, çetecilerin halkımızı zulüm içinde bırakan anlayışına suskun kalıyor. Gelin, Hakikatleri Araştırma Komisyonu kuralım. Biz her şeye rağmen şartlar ne olursa olsun, çatışmalar ne kadar büyük olursa olsun, yine de halkların özgürlüğünden yana olacağız. Gelin bir kurucu meclis oluşturalım. Başta Kürt sorununu masaya yatıralım. Bakalım savaş isteyen kim barış isteyen kim?' 30 Ağustos kutlamalarına da değinen Türk, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un yaklaşımlarının tehlikeli olduğunu söyledi. Türk, hükümetin de buna seyirci kalmasını eleştirdi. Ergenekon davasında müdahil olacaklarını vurgulayan Türk, 'Kürt coğrafyasında faili meçhul kurbanı olanların davaya müdahil olmasını sağlayacağız. Kürtlere uygulanan zulüm ortaya çıkmazsa Ergenekon asla ortaya çıkmaz' dedi.
Güleç: Barışı en çok Kürtler hak ediyor Türk'ten sonra konuşan Türkiye Barış Girişimi Sekretaryası'ndan Prof. Dr. Cengiz Güleç, 'İnsan düşüncesini taşlara kazıyan yazıyı bulan, çağlar öncesinden bize seslenen topraklardayız' dedi. Güleç, 'Yaşadığımız ülkenin sağlığı, ruhu, irfanı 5 bin yıllık uygarlığı yaratan atalarımıza yakışıyor mu? İnsanca bir memlekette mi yaşıyoruz? Maalesef ki yüzümüz kızararak 'Hayır' diyoruz' diye konuştu. Türkiye'de bir iç savaş yaşandığını belirten Güleç, 'İç savaş yaşanan ülkemizde güvensiz ve kendine benzemeyenlerin linç etmeyi kendine hak gören topluluklar mevcut. Ülkemizin mezbahaneye dönüşmesine karşıyız. Bıçak ve satırların insafsızca kalktığı, ölüm korkusu ile beklenen yerde barış çiçeği açmak varken ülkenin her yerinde bu mezbahaneler vardır. Kimisi terkeden enjektelerle kimisi yüksek teknoloji kullanarak bu mezbahaneleri yaratıyor. Ancak bu mezbahanelerin hepsi kan içinde' diye konuştu. Anadil ve kültür haklarının elde edilmesi gerektiğini ifade eden Güleç, şunları söyledi: 'Yaşananlar ne kadar karanlık olursa olsun anadil, kültür çerçevesinde ve barış içinde mücadele etmeye devam edeceğiz. Silah ve uyuşturucu tacirlerine direnmek, siyasilerden hesap sormak, askeri müdahaleleri takip etmek barış savunucularının işidir. Barışı en çok hakeden Kürt halkının barış gününü barış savunucusu bir Türk olarak selamlıyorum.' Prof. Dr. Güleç'in konuşmasının ardından Bülent Turan sahneye çıktı. Barış mesajları okundu. Mitinge katılan onbinlerce kişi Koma Azad'ın müziği eşliğinde halay çekti.

barismiting_istanbul_


KADIKÖY DAR GELDİ

 

İstanbul Kadıköy Meydanı tarihi bir buluşmaya daha tanıklık etti. 1 Haziran'da Kadıköy'de 'Artık Yeter Kürt Sorununa Demokratik Çözüm' diyen onbinlerce barışseverler, yine aynı meydanda bu kez yüzbini aşkın kişiyle 'Türkiye Barışı İçin Buluşuyor, Kürt Sorununa Demokratik Çözüm' dedi. Kürt halkının talebinin de yer aldığı yeni bir anayasanın istendiği mitingde konuşan DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, AKP'ye yüklendi. Ayna, 'Erdoğan Batman'ı ve Diyarbakır'ı istiyor. Bu halk canını ortaya koyarak kazandığı yerleri kendisine küfredenlere teslim etmez' dedi.
Miting Kadıköy Tepe Nautilus önünde biraraya gelen binlerce kişinin yürüyüşüyle start aldı. Barış güvercinlerinin uçurulduğu yürüyüşte, sarı, kırmızı ve yeşil renkli flamaların hakim olması dikkat çekti. Türkiye Barış Meclisi imzalı 'Türkiye Barışı İçin Buluşuyor, Kürt Sorununa Demokratik Çözüm' yazılı dev pankart arkasında oluşturulan kortejin en önünde Barış Anneleri beyaz tülbentleriyle yer aldı. Kürt kadınlarının geleneksel kıyafetleriyle katıldığı mitingde Karadeniz gençliği yazılı 'Yaşasın Halkların Kardeşliği' pankartı dikkat çekti. 'Bijî serak Apo', 'Yaşasın halkların kardeşliği', 'Bijî bratiye gelan' sloganlarının atıldığı alanda, 'Bombalara, operasyonlara ve katliamlara karşı halkların kardeşliği kazanacak', 'Kürt sorununa demokratik çözümü' ve 'Farklı kimlik ve kültürlerin teminatı olan yeni Anayasa ile birlikte yaşam' yazılı pankartlar taşındı. DTP İstanbul Gençlik Meclisi'nin 2 bin yılında Zeytinburnu'nda 1 Eylül kutlamalarında yapılan polis müdahalesinde hayatını kaybeden Zeynel Durmuş'un posterini taşıdığı yürüyüş sırasında Demokratik Özgür Kadın Hareketi ve Yurtsever Demokratik Gençlik Meclisleri'nin kalabalık kortejinden sık sık 'Sayın Öcalan', 'Selam selam İmralı'ya bin selam', 'Geliyor, geliyor Apocular geliyor' sloganları atıldı. DTP, EMEP, ÖDP, SDP, EHP, Özgür Demokratik Alevi Hareketi, Sosyalist Emek Hareketi, Mücadele Birliği Platformu, Sosyalist Parti Girişimi, Limter-İş ve Eğitim Sen'in pankartlarıyla katıldığı mitinge aydın ve yazarların yanısıra yüzbini aşkın kişi katıldı. Kadınların yoğun katılımının olduğu gözlenen mitingde, Oramar parçası kitleyi coşturdu. Halayların çekildiği, sloganların atıldığı mitingde, barışın simgesi olan beyaz renkli güvercinler uçuruldu. Genç, kadın, erkek, yaşlı, çocuk katılımcıların çoğunluğunun beyaz kıyafetler giyerken, anons aracından 'Ne istiyorsunuz' sorusuna kitle hep bir ağızdan 'Öcalan'a Özgürlük' sloganıyla cevap vermesi dikkat çekti. Diyarbakır ve Adana'daki mitinglerin selamlanması sırasında meydanda alkış tufanı koptu. Mitingin açılış konuşmasını yapan Tertip Komitesi Başkanı İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Kürt sorununda kullanılan şiddet yöntemlerinin sorunları çözümsüzlüğe mahkum ettiğini belirtti. Yoleri, yetkililere, 'Operasyonlar durdurulsun, şiddet yöntemlerinden vazgeçin, insanca yaşam olanaklarını yaratın' çağrısında bulundu.
Çubukçu: Kazanan biz olacağız
Türkiye Barış Meclisi Üyesi Aydın Çubukçu, 'Bugün burada Diyarbakır'dan Adana'ya ses vermeye geldik. Barış istiyoruz. Akan kan hemen dursun. Kan ekmeğimize, anaların emzirdiği çocukların sütüne ve türkülerimize bulaştı. Kan vicdanlarımızı kör ediyor' dedi. Çubukçu, şu taleplerle konuşmasını noktaladı: 'Demokratik siyasete katılım için yol açılmalıdır. Yeni bir Anayasa hazırlanarak, özgürlükler garanti altına alınmalıdır. Kürt siyasetçiler üzerindeki baskılar sona ermelidir. Eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa Kürt sorununun çözümü için ön açıcı olacaktır. Etnik, dini ve siyasal görüşler korunmalıdır. Siyasi bir af ve demokratik katılım planı ortaya konulmalı, ırkçı, milliyetçi söylemler sona ermeli. Kürt sorunu deneniyle ülkenin bir bölümünde OHAL ilan edildi. Faili meçhuller yaşandı, çığlığımız daha fazla yanıtsız kalamaz. İnançla haykırıyoruz. Eninde sorununda barışı savunanlar ve demokrasiyi isteyenler kazanacaktır. Savaş isteyenler kaybedecektir. Kazanan biz olacağız.'
Uras: Yeni anayasanın adımını atalım
Çubukçu'dan sonra konuşan ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, Meclis'i barışın meclisi yapacaklarını söyledi. Uras, 'Savaşın, operasyonların olmadığı, barışın olduğu bir ülke istiyoruz. 'Yurtta Barış Dünyada Barış' diyorsak eğer önce kendi ülkemizden başlamamız gerekiyor. Herkes kimliğiyle, onuruyla ve diliyle özgürce yaşamalıdır' dedi. 'Gelin özgürlükçü bir Anayasa'nın adımını 1 Eylül'de atalım' çağrısı yapan Uras, 'DTP'yi kapatmak barışa kurşun sıkmaktır' diye konuştu.

 
Ayna: Halk kazanılan yerleri teslim etmez
DTP Eşbaşkanı Emine Ayna da, Türkiye'de en fazla Kürtlerin barış istediğini söyledi. PKK'nin, inkar ve imha edilmeye çalışılan Kürt sorununun bir sonucu olduğunu belirten Ayna, 'Sorun Kürtlerin kimliğinin inkarıdır. Sorunun sonucu 30 yıllık savaştır. Çözümü artık devletten beklemiyoruz. Ne DTP ne de Türkiyeli sosyalistler çözümü devletten beklememeli' dedi.

Ergenekon davasına değinen Ayna, Ergenekon'un 'derin devlet çözülüyor davası' olmadığını vurguladı. Ayna, ordunun yeni komuta kademesinin konuşmalarının geçmişin tekrarı olduğunu belirtti. AKP'ye de yüklenen Ayna, şöyle konuştu: 'Yerel seçimlerde bu halk, AKP'ye gereken cevabı verecektir. Bu hükümet öyle bir hükümettir ki, Türkiye'deki seçmenin yarısının oyunu almasına rağmen daha birinci yılında emekçiler, Kürtler, öğrenciler ve esnaflar sokaklara inmiştir. Çünkü AKP çözümü istememektedir. Erdoğan Batman'ı ve Diyarbakır'ı istiyor. Bu halk canını ortaya koyarak kazandığı yerleri kendisine küfredenlere teslim etmez. Sadece bir siyasi parti olarak değil, şiddetten, savaştan, çözümsüzlükten medet umanlar nasıl bittiyse AKP'de öyle bitecektir. AKP verilecek cevap Ergenekon'a verilecek cevaptır.'
Evren: Kürt sorunu emekçilerin de sorunudur
KESK Genel Başkanı Sami Evren ise, şöyle konuştu: 'Savaşa itiraz ediyoruz. Savaşa karşı barışı savunalım. Emek örgütleri barıştan yanadır. Sorunu yaratanlar bu sorunu çözmek zorundadır. Kürt sorunu emekçilerin de sorunudur. Biz mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.'
ÇUKUROVA'DA BARIŞ BULUŞMASI

barismiting_adana__jpg

Diyarbakır ve İstanbul'un yanısıra miting coşkusunun yaşandığı bir başka yer ise Adana'ydı. Adana İstasyon Meydanı'nda yapılan mitinge çevre illerden gelenlerle birlikte onbinlerce kişi katıldı. Mitingte Kürt sorununun demokratik çözümü yönünde konuşmalar yapıldı.
Adana'da binlerce kişi öğlen saatlerinden sonra Mimar Sinan Açıkhava Tiyatrosu önünde biraraya geldi. Daha sonra mitingin yapılacağı İstasyon Meydanı'na doğru yürüyüş yapıldı. Yürüyüşte, 'Barışta ısrar insan olmakta ısrardır' pankartı taşıyan kitle, sık sık 'Savaşta barışta seninleyiz Öcalan', 'Biji serok Apo' ve 'Sayın Öcalan' sloganları attı. Yürüyüşte DTP milletvekilleri Selahattin Demirtaş, Şerafettin Halis, Fatma Kurtulan ve İbrahim Binici ile DEP eski Milletvekili Selim Sadak da yer aldı. Kadınların giysileri, taşınan dövizler ve flama ile bayraklar alanda renkli görüntüler oluşturdu. Öte yandan Arapça Kürtçe ve Türkçe 'Yaşasın barış' pankartı dikkat çekti.
Adana Barış Mitingi Tertip Komitesi adına konuşan Güven Boğa, mitingde bir konuşma yaptı. Siyasal iktidarların Türkiye'de Kürt sorununda çözümsüzlükteki ısrarının demokrasi ve toplumsal barışın önündeki en önemli engel olduğunu söyleyen Boğa, 'Ülkemizde 4 bine yakın köy ve mezranın boşaltılması, yüz binlerce insanın zorla yaşam alanlarından çıkarılması, binlerce faili meçhul cinayetler, 40 bine yakın ölü ve yaralı bırakan çatışma ortamı, ülkemiz açısından da barışın ne kadar ertelenemez olduğunu ortaya koyuyor' dedi. Barış savunucularının yıllardır yaptıkları çağrılara rağmen, Kürt sorunu başta olmak üzere, bütün toplumsal sorunların çözümü çağrılarının hükümetler tarafından duyulmazlıktan gelindiğine vurgu yapan Boğa, 'Bu yaklaşımı gerici AKP hükümeti de sürdürmektedir. Şiddet ve baskı politikalarına devam eden AKP hükümeti, çok kimlikli, çok kültürlü toplumsal bir modeli dışlayan, demokratikleşmeyi AB ile pazarlıkların sınırında tutan, yasal düzenlemelerdeki gelişmeleri bile hayata geçiremeyen tutumuyla barışın sağlanmasına engel oluşturmaktadır' diye konuştu. Kürt sorununu silahlı yöntemlerle bastırılmaya çalışıldığını ifade eden Boğa, Kürt sorununun çözümü için, şunları söyledi: 'Bugün barıştan yana olmak, Kürt sorununun barışçıl çözümünde ısrarcı olmak demektir. Haklarımızın ve hukuk devletinin teminatı olacak yeni bir anayasa için, birlikte yaşam, birlikte demokrasi ve birlikte eylem için, özgürlük, eşitlik ve barış için sokakta olmak demektir. Halkların kardeşliğinden yana olmak, barış düşmanı olan ırkçılığa, ayrımcılığa, gericiliğe 'hayır' demektir.'


Güven Boğa'nın ardından Türkiye Barış Meclisi adına Ayhan Bilgen, konuştu. Bilgen, AKP hükümetinin Kafkaslar, Filistin ve Suriye'deki çatışmalar konusunda gösterdiği duyarlılığı 40 bin insanın yaşamını yitirmesine, milyonlarca insanın göç etmesine neden olan Kürt sorununa göstermemesini ikiyüzlülük olarak değerlendirdi. Bilgen, 'Ülkenizde kan akıyorken başka ülkelerde barışçı rol üslenmeniz gerçekçi değildir' dedi.

Genelkurmay yetkililerinin devir teslim törenlerinde yaptıkları açıklamalara da dikkat çeken Bilgen, tek ulusa dayalı mesajların verildiğine işaret etti. Bilgen, 'Farklılıkların yok sayıldığı ve tehlike görüldüğü hiçbir ülke yoktur. Hiçbir ülke bunu böyle görmemiştir. Kendi farklılıklarını yok sayan ya da tehlikeli gören bir ülke hukuk devleti olamaz. Türkiye'nin laik olduğu söyleniyor. Ama zorunlu din derslerinin olduğunu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bulunduğunu ve yine başörtüsünden dolayı insanların üniversiteye alınmadığı bir ülkenin laik olduğunu kim söyleyebilir?' diye konuştu. Hükümet seslenen Bilgen, sözlerini 'Bölge'deki akan kanın durması için artık yükselen bu barış sesine kulak tıkayamazsınız' diyerek sonlandırdı.
DTP Milletvekili Selahattin Demirtaş ise şunları söyledi: '22 Temmuz seçimleri öncesinde Kürtlere ve diğer kesimlere verdiği sözleri yerine getirmemesi, seçimden sonra gelişen operasyonlar ve ortaya çıkan sonuç AKP'yi de savaş hükümeti konumuna getirmiştir. AKP'nin de önceki hükümetler gibi savaşın altında kalıp, tarihin çöplüğüne atılacağını buradan bir kez daha ilan ediyoruz. Ve barış ve demokrasi mücadelesi yürütenler iktidara gelecek. Barışı bu iktidar getirecek. Öcalan yaptığı çağrılara kulak tıkanmamalı. Çağrılara kulak verilseydi şu an Türkiye bölgesinin en güçlü ve demokratik devleti olurdu.' Konuşmalardan sonra Grup Nidal ve Adana MKM müzik grubu sahne aldı. www.kudtime.blogspot.com
İlgili Haberler( www.gundemonline.org )
Diyarbakır'da yüyüş yapan kitleye müdahale
Diyarbakır'da miting sonrası yürüyüş
Türk: Kürt sorununu masaya yatıralım
Demirtaş: Çatı partisiyle iktidar olacağız
Baydemir: Ankara ve Brüksel bu sesi duymalı
Barış mitinginde gerilla ve asker annesi el ele
Ayna: Çözümü artık devletten beklemiyoruz
Aydın Çubukçu: Savaş isteyenler kaybedecek
Adana'da binlerce kişi yürüyüşe geçti
Onbinler barış talebiyle Diyarbakı r'da buluşuyor
Kadıköy Meydanı barışseverlere dar geldi
Diyarbakı r ve Adana'da binlerce kişi toplanmaya başladı
İstanbul'da binlerce kişi yürüyüşe geçti
Kadıköy'de 'barış mitingi' için kitle toplanmaya başladı
1 Eylül 2008 - Barış Mitingleri / Foto Galeri

Barzani, Hewler Spor'u başarısından dolayı kutladı

mesut_barzani

 

Barzani, Irak Futbol Birinci Lig’de şampiyon olan Hewler Spor Kulübü Başkanı, Yönetim Kurulu Üyeleri, futbol takımının teknik heyeti ve oyuncularını Selahaddin kasabasındaki makamında kabul etti.

BAŞKAN BARZANİ HEWLER SPOR YÖNETİMİNİ KABUL ETTİ

PNA-Federal Kürdistan Bölge (FKB) Başkanı Mesut Barzani, Irak Futbol Birinci Lig’de şampiyon olan Hewler Spor Kulübü Başkanı, Yönetim Kurulu Üyeleri, futbol takımının teknik heyeti ve oyuncularını Selahaddin kasabasındaki makamında kabul etti.
Kürdistan Gençlik ve Spor Bakanı Taha Berwari ve Hewler Valisi Newzad Hadi’nin de hazır bulunduğu kabulde Başkan Barzani, Irak Futbol Birinci Lig’de şampiyon olması münasebetiyle Hewler Spor Kulübü Başkanı, Yönetim Kurulu Üyeleri, futbol takımının teknik heyeti, oyuncuları ve taraftarlarını kutladı.

Hewler Spor’un üst üste iki kez şampiyon olmasının Hewler ve Kürdistan için büyük bir başarı olduğunu söyleyen Başkan Barzani, sporun halkların dünyaya tanıtılması için bir kapı olduğunu söyledi.

Başkan Barzani, Hewler Spor’un elde ettiği bu başarıyla spor alanında Kürdistan halkının çalışmaları ve adını bir kez daha üstün kıldığını kaydederek, Hewler Spor’a olan desteklerinin devam edeceğini söyledi. Fotograflar : http://kurdtime.blogspot.com

‘Türkçe konuş, çok konuş’ dönemi

Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde bulunan tutuklu ve hükümlülere Kürtçe konuştukları için hücre cezaları verildi.

hatice_aggoz_Kürtçe konuşma Tutusak yakınları, 12 Eylül dönemindeki ‘Türkçe konuş çok konuş’ anlayışının hüküm sürdüğünü söylüyor. Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde hak ihlalleri her geçen gün artarak devam ediyor. Keyfi uygulanan disiplin cezaları ile haberleşme hakkı engellenirken; tutuklu ve hükümlüler Kürtçe mektup yazma ve telefon etme haklarından yararlanamıyor. Kürtçe konuşmadan dolayı PKK davasından tutuklu ve hükümlüler hücre cezalarına çarptırıldı. Ayrıca diğer cezaevlerinde 45 günde bir yapılan genel aramaların Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde 15 günde bir yapıldığı ve aramaların ciddi hak ihlallerine neden olduğubelirtiliyor. PKK davasından hükümlü 44 kişinin bulunduğu cezaevinde, baskılardan dolayı tutuklu ve hükümlülere çok sayıda disiplin ve hücre cezası verildi.TURK SESI CIKAR
PKK’li tutsak Osman Ağgöz’ün (32) eşi Hatice Ağgöz (30), “Eşimin annesi Sabihe Ağgöz (60), Türkçe bilmediği için oğluyla Kürtçe konuşmak zorunda. Kürtçe konuşunca da bırakmıyorlar ve eşim annesiyle Kürtçe konuştuğu için 15 günlük hücre cezası aldı. Eşimin annesi Erzurum’da kaldığı için görüşe çok fazla gelip gidemiyor. Annesi ne zaman görüşe gelse ağlayarak gelir çünkü Türkçe bilmiyor. Sadece telefonla oğluyla görüşüyor ama şimdi O’nu da annesine fazla gördüler. Eşimin telefonla görüşme cezası olduğu için 2 haftadır bizi arayamıyor” diye konuştu.
Askeri Cezaevi uygulaması
Tutuklu ve hükümlülere uygulanan tecrit cezasının işkenceye dönüştürüldüğünü ifade eden Ağgöz, eşinin Kırıkkale F Tipi’ne götürülmesinden sonra 7 aydır mektuplarının verilmediğini söyledi. Uygulamanın sadece eşine yönelik değil, her tutukluyu kapsadığına dikkat çeken Ağgöz, “Kürtçe gazete, dergi ve kitap verilmiyor. İHD’ye suç duyurusunda bulunacağım. Bir zamanlar Askeri Cezaevi olan Mamak’ta uyguladıkları yöntemleri uyguluyorlar. ‘Türkçe konuş, çok konuş’ mantığını uygulamaya geçirmiş durumdalar. Kürtçe konuştuğumuz zaman gardiyanlar bizlere yine ikinci kanala geçtiler şeklinde hakaret ediyor” dedi.

 
Şervan’ın soruları
Tecrit içinde tecride mahkum olduklarını aktaran Ağgöz, “Oğlum Şervan (9), babasını göremediği zaman hırçınlaşıyor. Bize ‘Neden babam cezaevinde, biz ne yaptık ki babamı cezaevine koydular?’ diyor. Çocuğumun psikolojisi bozulmuş durumda. Komşularımıza ve bizlere artık bana Şervan demeyin diyor” diye kaydetti.

SERKAN KURT/ DİHA/ANKARA YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Kobralar köylüleri taradı

Bingöl’ün Karlıova İlçesi Kızılağaç Köyü’ne bağlı Meşeli Mezrası kobra tipi helikopterlerle iki saat boyunca tarandı.

kobra Bingöl’de son bir ay içerisinde 4 köyde devletin çeteleri tarafından baskın düzenlenmesi köylüleri kaygılandırıyor. Son olarak 27 Ağustos’ta sabah saat 04:00 sıralarında Karlıova’nın Kızılağaç Köyü Meşeli Mezrası (Aynik), 2 kobra tipi helikopter, uçaksavar tüfek ve ağır makineli silahlarla tarandı. 2 saat boyunca ateş altında kalan köyün etrafı özel harekat timleri tarafından sarıldı.
Operasyonların sık sık yapıldığı Karacehennem mıntıkasında bulunan Meşeli Mezrası’nın yoğun baskı altında olduğunu belirten köy sakinlerinden Doğan Bozkurt, olayı şöyle anlattı: “Sabaha karşı 2 kobra tipi helikopter köyün etrafında alçak uçuş yaparak uçaksavarlarla köyü taradı. Ancak korkudan hiç kimse evinden çıkmadı. Bu arada çocuk ve kadınların feryatları yükseliyordu. Uykudan uyandığımızda kendimizi sanki cehennemin içerisinde bulduk, ne yapacağımızı şaşırdık. Helikopterler uzun süre tarama yaptıktan sonra köyü terk etti. Ancak bu kez karadan ateş ediliyordu. Sabah 06:00’a kadar sürdü. Günün ilk ışıklarıyla dışarıya çıkmaya başladık. İnsanlara bir şey olmadığını görünce biraz rahatladık. O sırada özel harekat timleri de gitmişti. Köyün etrafını dolaşmaya başladık. Binlerce uçaksavar mermisiyle karşılaştık. 7 büyükbaş hayvanımız yaralanmış, 3’ü de telef olmuştu.”
Köylüler tedirgin bingolkoytaramahelikopter9
Helikopterlerle savunmasız sivil insanların üzerine ateş edilmesinin kendilerini tedirgin ettiğini belirten Bozkurt, DTP’li milletvekillerini köye çağırarak, olayları yerinde incelemelerini istedi. Bozkurt, “Bizi isyan ettirmek mi istiyorlar, provokasyon yaratmak mı istiyorlar, bilemiyoruz. Hayvanlar yerine insanları öldürselerdi nasıl olacaktı? Yoksa sadece gözdağı mı veriyorlar? Tedirginiz, bu konuyu tüm yetkili makamlara taşıyacağız” dedi. Fatma Bozkurt ise tarama esnasında ineklerinin bulunduğu avluya binlerce kurşun sıkıldığını söyledi. Helikopterlerin köyü hedef alarak ateş ettiğini dile getiren Bozkurt, “İlk köyün yukarı kısmında helikopter şiddetli tarama yapmaya başladı. Bizim evin üzerine geldiği sırada hepimizi taradığını sandık. Meğer avluyu tarıyormuş. Çocuklarımı kucağıma aldım ve gün aydınlığını bekledik. Baktık ki, hayvanlarımızı telef etmişler. Köydeki insanlar tedirgin. Tekrardan olası bir baskın sonucu köydeki tüm insanların öldürülmesi an meselesidir” dedi.
‘Valiliğe göstermemize izin vermediler’
Hayvanlarını traktöre yükleyerek, Bingöl Valiliği bahçesine götürmek üzere yola çıktıklarını ifade eden Bozkurt ailesi, Ilıcalar Beldesi Jandarma Karakolu tarafından zararlarının karşılanacağının belirtildiğini ve geri çevrildiklerini bildirdi. Köy sakinlerinden Selahattin Budak, “Bize yapılan bu zulüm, bu haksızlığa dağlar arasında kimse tanık olmuyor. Yalnız Allah görüyor. Bu zulmü herkes görmeli, aksi takdirde hepimizi öldürebilirler. Korkudan köyün dışına dahi çıkamıyoruz. Her an helikopterlerin köyü tekrardan tarayacağını düşünüyoruz. Köye hapsolduk” diyerek endişesini dile getirdi.
‘Korucular da baskın yapmıştı’
DTP Karlıova İlçe Başkanı Zeki Fırat, “Bundan bir süre önce köye korucular tarafından baskın düzenlenmişti. Ancak can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle şikayette bulunmamışlardı. Bu kez helikopterlerle köy tarandıktan sonra artık köylülerin yardım feryatları yükseldi. Çünkü tüm köylü ölümün eşiğinden dönmüş. Bizde olay yerini incelemeye gittik. Çocuklar resmen travma geçirmiş durumda. Herkes tedirgin her an ölümle karşı karşıyadır. Korkmamalarını ve yaşadıklarını gerekli mercilere taşıyacağımızı söyledik” diye konuştu.
İHD’ye başvuru yapıldı
Köylüler, suç duyurusunda bulunmak üzere İHD Bingöl Şubesi’ne başvurdu. İHD Bingöl Şube Başkanı Nihat Aksoy, şunları söyledi: “Sivil ve savunmasız insanlar üzerinde gerçekleşen baskılar bölgede ulaşılmaz boyutlara ulaştı. Olayın takipçisi olacağız. Bundan bir ay önce yine bölgemizde 4 kişinin yaşamına mal olan faili meçhul bir köy baskını düzenlendi. Bu kez helikopterlerle köyün tarandığını iddia eden vatandaşlar, şubemize başvuruda bulunmuşlardır. Konuya ilişkin hukuki yollara başvurarak olayın üzerinin örtbas edilmesine izin vermeyeceğiz.”
FERHAT ARSLAN/ DİHA/BİNGÖL YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

İlgili Başlıklar

Kobralar köylüleri taradı

Ergenekon'un TİT bağlantısı

ERGENEKO -TIT Rizgarî Online/Veli Küçük'ün şoförü olan, aylığını Sedat Peker'den alan E.Caner Yiğit'in bilgisayarında TİT'in Ergenekon örgütü içerisindeki rolünü gösteren fotoğraflar bulundu. Aktif haber com`un haberinde şunlar kaydedildi:”Word dosyası şeklinde hazırlanmış belgelerde, kimliği belirsiz gençler Türk bayrağı üzerine yerleştirilmiş silah, mermi ve tesbihlerle poz veriyor. Bazı gençler ise fotoğraf çektirirken kafasına silah dayamış. Fotoğraftaki bir genç herkese tanıdık geliyor.

 

Gazeteci Hrant Dink'in katil zanlısı Ogün Samast'a benzerliğiyle dikkat çeken genç, kafasına tabanca dayayarak poz vermiş. Bir başka fotoğrafta ise Türk bayrağı üzerine 'Y' harfi şeklinde dizilmiş kurşunlar dikkat çekiyor. 'Y' harfinin Yasin Hayal'i temsil etmesinden şüpheleniliyor. Savcı Zekeriya Öz'ün söz konusu fotoğrafla ilgili ciddi bir çalışma sürdürdüğü ifade ediliyor.

 

ERGENKON-TIT

Maaşı suç örgütü elebaşısı Sedat Peker tarafından ödenen Küçük'ün şoförü Emin Caner Yiğit'in bilgasayarında ele geçirilen fotoğraflar örgütün silahlı bir yıkım ekibi gibi çalıştığını gözler önüne seriyor. Bazı fotoğraflarda TİT (Türk İntikam Tugayı)'in kullanılması dikkat çekiyor. Çoğunluğu 2007 yılında çekilen fotoğrafların birinde, 'Ölüm Allah'ın emri, emir kuluyuz-TİT' yazısı yer alıyor. İddianamede TİT'in eylemlerine de vurgu yapılıyor. İddianamede TİT-Ergenekon ilişkisi şöyle anlatılıyor: "Şüphelilerden Semih Tufan Gülaltay'ın geçmişte TİT adına eylemlerde bulunduğu, Vatan Bölükbaşı'nın TİT adına hareket edip silahlı eylem yapma teşebbüsünde olması hususları da Ergenekon terör örgütünün kendi bünyesinde oluşturduğu bir silahlı hücreye TİT adını verdiği anlaşılmaktadır." ERGENEKON-TIT
Abdullah Çatlı, Oral Çelik ve Haluk Kırcı tarafından 1970'li yıllarda kurulan TİT, yedi TİP'linin öldürülmesi ve DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler cinayetiyle adını duyurmuştu. TİT'in ikinci dirilişi, 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın en yakınındaki üç isim olan Özel Timci Cengiz Yıldırım, eski MİT'çi Cemal Kulaksızoğlu ve mafya lideri Semih Tufan Gülaltay liderliği altında oldu. İkinci TİT'in ilk hedefi, Akın Birdal'dı. Birdal, 1998'deki suikast girişiminden sağ kurtulurken, TİT'çiler de yakalanmıştı.”

RO/Akt: Zilan Dersim

Türk: Kürt sorununu masaya yatıralım

 baris_miting_amed1

Ayna: Çözümü artık devletten beklemiyoruz
Aydın Çubukçu: Savaş isteyenler kaybedecek
Adana'da binlerce kişi yürüyüşe geçti
Onbinler barış talebiyle Diyarbakı r'da buluşuyor
Kadıköy Meydanı barışseverlere dar geldi
Diyarbakır ve Adana'da binlerce kişi toplanmaya başladı
İstanbul'da binlerce kişi yürüyüşe geçti
Kadıköy'de 'barış mitingi' için kitle toplanmaya başladı
1 Eylül 2008 - Barış Mitingleri / Foto Galeri

Barış mitinginde gerilla ve asker annesi el ele

Diyarbakır'daki 'barış mitinginde' konuşan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Ergenekon davasın müdahil olacaklarını belirterek, 'Kürtlere yapılan zulüm ortaya çıkmadan Ergenekon ortaya çıkmaz' dedi. Türk, yeni yasama yılında Kurucu Meclis oluşturulmasını önererek, 'Başta Kürt sorununu masaya yatıralım. Bakalım savaş isteyen kim barış isteyen kim?' diye konuştu.baris_miting2008_ahmetturk
Diyarbakır'daki 'barış mitinginde' DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, konuşmasına Kürtçe başladı. 1 Eylül Dünya Barış Günü'nü kutlayan Türk, 'DTP olarak sıcak bir yürekle selamlıyoruz. Biz barış istiyoruz. Yüzbinler barış diyor. Bu sesi dünya duyacaktır' dedi. Özgür bir birliktelik istediklerini ifade eden Türk, şunları belirtti:
'Yarın 1 Eylül ve Ramazan'ın başlangıcıdır. Bu gününü de yürekten kutluyorum. 1 Eylül BM kararıyla oluştu. Hitler faşizmin Polonya'yı işgal ettiği gündür. Halkların kardeşliği gündür. Ancak bu güçlü ülkeler barışı kavrayamadı. Halklara resmen soğuk rüzgarlar estirildi. Halkların iradelerini engellediler. Balkanlarda etnik temizlik yaptılar.Gürcistan'da Letonya'da başka çözümler dayattılar. Bin yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu Kürt, Türk ve diğer halklarla beraber yaşadılar. Kürtler 4 ayrı ülkeye mahkum edildiler. Kürtler hep barış istedi. Onurlu bir barış istedi. 1 Eylül Dünya Barış Günü ilan edilirken, Kürt halkını çektiği acılar karşısında suskun kaldılar.İsteseydiler bu çatışmalara katliamlara izin vermezlerdi. Bugün köleliğe hayır diyoruz. Bunun için alanlardayız.'
'Sorunlar karşısında suskun kalıyorlar'
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan ile ilgili sorunu tarihçilere bırakılması gerektiğini belirten Türk, 'Ama yıllardır Ergenekonların, JİTEM'cilerin, çetecileri halkımızı zulüm içinde bırakan anlayışına suskun kalıyorlar. Gelin diyoruz. Hakikatleri Araştırma Komisyonu kuralım' diye konuştu. Barışın önemine değinen Türk, 'Biz her şeye rağmen şartlar ne olursa olsun çatışmalar ne kadar büyük olursa olsun yine de halkların özgürlüğüne inanıyoruz. Dili, kimliği inkar edilen bir halk barışı nasıl sahiplenecek. Kültürsüz dilsiz barışı olabilir mi?' diye konuştu.
'Kürt sorununu masaya yatıralım'
Yeni yasama yılının açılışını da vurgu yapan Türk, şunları söyledi:
'Bugün yasama yılı açılıyor. Gelin bir kurucu meclis oluşturalım. Başta Kürt sorunun masaya yatıralım. Bakalım savaş isteyen kim barış isteyen kim?' 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı da değerlendiren Türk, 'Bir başbakan cumhurbaşkanı devir teslim töreni bile bu kadar şaşalı olur. Mütevazi bir şekilde olur. Ama 30 Ağustos'ta gördük ki siyasetçilerin adeta biz şahin mi olacağız güvercin mi olacağız diyerek, askerin devir teslim törenlerini seyretmekle yetiniyorlar. Sayın başbakan sadece izliyor bunu. Halkın iradesini esas alması gereken hükümet nasıl sizden oy isteyecek, nasıl yüzünüze bakacak merak ediyorum. Genelkurmay başkanı diyor ki AB hukuku terörle mücadeleyi engelliyor. Ergenekon'u faili meçhul cinayetleri, köy yakmalarını 90'lı yıllarda bunlar ortaya çıktığında AB hukuku vardı. Hukukun olduğu yerde çatışmalar olmaz. Bu anlayış yükselen bir tehlikedir. Bu yaklaşım tehlikelidir. Biz sizin adınıza sizin her zaman sesiniz olacak, sizinle birlikte barışı haykıracak, birlikte özgürlüğü barışı savunacağız. Barışın şafağı sizin mücadelenizle atacaktır.' Ergenekon hakkında çok yazılıp çizildiğini de kaydeden Türk, Ergenekon davasına müdahil olacaklarını söyledi. Kürt coğrafyasında faili meçhul kurbanı olanların davaya müdahil olmasını sağlayacaklarını kaydeden Türk, 'Kürtlere uygulanan zulüm ortaya çıkmazsa Ergenekon asla ortaya çıkmaz' dedi.
Güleç: Kürt halkının barış gününü kutluyorum
DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk'ün ardından Türkiye Barış Girişimi Sözcüsü Prof. Dr. Cengiz Güleç, bir konuşma yaptı. 'İnsan düşüncesini taşlara kazıyan yazıyı bulan, çağlar öncesinden bize seslenen topraklardayız' diyen Güleç, 'Yaşadığımız ülkenin sağlığı, ruhu, irfanı 5 bin yıllık uygarlığı yaratan atalarımıza yakışıyor mu? İnsanca bir memlekette mi yaşıyoruz? Maalesef ki yüzümüz kızararak 'Hayır' diyoruz' dedi. Türkiye'de bir iç savaş yaşandığını belirten Güleç, 'İç savaş yaşanan ülkemizde güvensiz ve kendine benzemeyenlerin linç etmeyi kendine hak gören topluluklar mevcut. Ülkemizin mezbahaneye dönüşmesine karşıyız. Bıçak ve satırların insafsızca kalktığı, ölüm korkusu ile beklenen yerde barış çiçeği açmak varken ülkenin her yerinde bu mezbahaneler vardır. Kimisi terk eden enjektelerle kimisi yüksek teknoloji kullanarak bu mezbahaneleri yaratıyor. Ancak bu mezbahanelerin hepsi kan içinde' diye konuştu. Anadil ve kültür haklarının elde edilmesi gerektiğini ifade eden Güleç, şunları söyledi:
'Yaşananlar ne kadar karanlık olursa olsun anadil, kültür çerçevesinde ve barış içinde mücadele etmeye devam edeceğiz. Silah ve uyuşturucu tacirlerine direnmek, siyasilerden hesap sormak, askeri müdahaleleri takip etmek barış savunucularının işidir. Barışı en çok hak eden Kürt halkının barış gününü barış savunucusu bir Türk olarak selamlıyorum.'
Bülent Turan sahneye çıktı
Prof. Dr. Güleç'in konuşmasının ardından Bülent Turan sahneye çıktı. Barış mesajları okundu. Mitinge katılan onbinlerce kişi Koma Azad'ın müziği eşliğinde halay çekiyor...
DİYARBAKIR (DİHA)