CHOMSKY’DEN AHMET TÜRK’E DESTEK….

11-Jan-08 [9:3]PNA-Aralarında ABD’li ünlü dilbilimci Noam Chomsky’nin de bulunduğu 50'yi aşkın aydın DTP grup başkanı Ahmet Türk'ün dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke düzenlenmesini kınadı. Aralarında öğretim üyesi, yazar, hukukçu ve siyaset bilimcilerin de bulunduğu 50'yi aşkın aydın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın DTP Mardin Milletvekili Ahmet Türk'ün dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke düzenlenmesi üzerine yaptıkları ortak açıklamada, "Türk'ün sözleri 'suç' sayılacaksa bizler de bu suça katılıyoruz" dedi. Türk hakkında hazırlanan fezlekenin, demokrasimizde yeni gedikler açacağından endişeli olduklarını belirten aydınların imzaladığı metinde şöyle denildi: "Söz konusu fezleke, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Genelkurmay'ın verdiği resepsiyona DTP milletvekillerinin davet edilmemesi konusundaki ısrarlı sorulara Türk'ün verdiği yanıtta geçen 'Hep ağızdan düşürülmeyen bölücülük kelimesinin aslında kimin tarafından yapıldığı da açıkça ortaya çıkıyor" sözüne dayandırılmaktadır. Biz de, 2 milyona yakın vatandaşın oylarıyla, demokratik seçimlerle Meclis'e girmiş, yasal bir partinin milletvekillerinin 30 Ağustos'ta davet edilmemesinin ayrımcılık olduğu, Türk'ün de bunu ifade ettiği kanısındayız. Türk'ün sözleri suç oluşturmaz. Buna rağmen suç sayılacaksa bizler bu 'suç'a katıldığımızı bildiririz." ABD'li tanınmış dilbilimci ve felsefeci Noam Chomsky ile Uluslararası PEN sekreteri Eugene Schoulgin de gönderdikleri dayanışma mesajlarıyla Türk'e ve bildiriyi imzalayan, aralarında Baskın Oran, Murat Belge, Ahmet İnsel, İbrahim Kaboğlu, Gençay Gürsoy, gibi isimlerin de bulunduğu aydınlara destek verdi.

ABD, TC için yeni tanım istiyor’

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV ) araştırmacısı Dr. Nihat Ali Özcan , “ABD ’nin aklından geçenin, Türkiye ’nin ulus devlet yapısının farklı bir biçimde anayasa değişikliğiyle beraber yeniden yorumlanması” olduğunu söyledi. Türkiye -ABD ilişkileri ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ’ün ABD ziyaretiyle ilgili olarak AA muhabirinin sorularını cevaplalayan Özcan , Gül ’ün ziyaretinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ’ın 5 Kasımdaki ziyaretiyle oluşan ilişkileri “yumuşatma eğilimini” teyit ettiğini belirtti. Ancak Gül ’ün ziyaretinin “milât ” gibi gösterilmemesi gerektiğini belirten Özcan , ilişkilerde “şimdilik olumluya doğru giden ivmenin” iki tarafı tatmin edecek şekilde gelişip gelişmeyeceğinin, asıl Bush’tan sonraki iktidarın tavrıyla belli olacağını ifade etti. Özcan , “Bush’tan sonraki iktidar güce dayalı bir politika yerine daha yumuşak güç unsurlarını, aynı zamanda ekonomik, politik ve diplomatik araçları kullanır, bunun da dozajını artırırsa, bu anlamda Türkiye önemli bir konuma geliyor demektir. Türkiye , demokrasisi, açık nitelikleri ve serbest piyasasıyla, bu anlamda, ABD ’nin aklından geçeni kendi gönül rızasıyla zaten yüzyıldır uygulayan bir devlet” dedi. ABD Başkanı George Bush ’un da başkanlıktan ayrılmadan önce, Orta Doğu ve özellikle Irak ’ta çok büyük sorun istemediğini anlatan Özcan , bu sebeple Bush’un, “en azından bir yıl, daha göreceli istikrara giden Irak tablosu bırakmak istediğini” söyledi. Özcan , “Bunun en önemlilerinden biri de Türkiye ile ilişkilerin artırılması ve Türkiye ’nin bu konudaki rahatsızlıklarının kontrol altına alınmasıydı. Nitekim ABD , özellikle PKK konusundaki tutumunu değiştirdi” diye konuştu. Gül ’ün de ABD ’ye somut önerilerle gittiğini, özellikle enerji politikasıyla ilgili önerilerinin merkezine Irak ’ın “oturduğunu” ifade eden Özcan , Türkiye ’nin PKK sorununu kontrol altına alabildiği zaman “Afganistan ’a katkılarını artırmasının da tartışılacak gibi gözüktüğünü” belirtti. Ali Nihat Özcan , ABD ’nin terör örgütü PKK konusunda Türkiye ’den bekledikleriyle ilgili de şu tahminlerde bulundu: “ABD ’nin kafasında bir fikir olduğunu tahmin ediyoruz. Ama bu fikir, Türkiye ’nin kendi siyasal, anayasal ya da Cumhuriyetin temel nitelikleriyle ne kadar uyuşur, o da ayrı bir tartışma konusu. Çünkü büyük ihtimalle ABD ’nin aklından geçen, Türkiye ’nin ulus devlet yapısının farklı bir biçimde anayasa değişikliğiyle beraber yeniden yorumlanması. Etnik kimliklerin daha belirgin biçimde ve kendilerini ortaya koyacak şekilde siyasal ve hukuksal alana yansımasıyla ilgili. Dolayısıyla böyle bir öneri yarım ağızla ortaya çıkarılıyor, ama böyle bir sürecin ne kadar ilerleyebileceği konusunda Türkiye ’deki siyasî karar alıcıların da çok emin olmadığını düşünüyorum. O yüzden bireysel açıdan özgürlüklerin önünün açılması, bölgede ekonomik şartların düzeltilmesi, en azından daha özgürlükçü bir ortamın oluşması konusunda Türkiye ’de de bir görüş birliği var. Ama bunun grup hakları biçimine dönüştürülüp etnik kimlikler ve dinsel gruplar bağlamında siyaset alanına sokulması, hukuksal olarak tescil edilmesi konusunda, Türkiye ’nin buna nasıl ve ne kadar onay vereceğini şimdiden kestiremiyorum.” Özcan , “kuzey Irak ’a yönelik operasyonların sağlayacağı ortam üzerine inşa edilecek bir büyük projeden söz etmenin mümkün olduğunu” belirterek, “Bölgenin genel anlayışı ve algılama konusunda muhtemelen bir uzlaşmaya varıldı ya da en azından taraflar ne anladıklarını ortaya koydular. Meselâ, Türkiye ’nin enerjiyle ilgili projeleri ya da ABD ’nin kendini daha fazla hissettirecek İran meselesindeki yaklaşımında, taraflar herhalde görüşlerini daha net masaya koydular. Ama bu, bütün bunların uygulanacağı anlamına gelmiyor” dedi. / ANKARA