Ceber’i böyle öldürdüler

İşkence sonucu yaşamını yitiren Engin Ceber’in arkadaşlarından şok ifadeler: Bizi hastanede bile dövdüler. İki gardiyan, Engin’in kafasını önce duvara, sonra da koğuşun demir kapısına defalarca vurdu. Engin bir süre sonra kendinden geçti

 

Engin Ceber ile birlikte işkence gören arkadaşları hastanede bile dayak yediklerini, Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde ise kelepçe ve kemerle birbirlerine bağlandıktan sonra polislerin kendileriyle hatıra fotoğrafı çektiklerini ifade etti.

PARMAKLIKLARA VURDULAR • Sabah sayımında koğuşa yaklaşık 10-15 gardiyanın geldiğini söyleyen Ceber’in arkadaşları gardiyanların sayımda ayağa kalkmayan Engin’i dövmeye başladığını söylediler. İki gardiyan’ın Engin’in kafasını tuttuğunu söyleyen Cihan Gün,”Gardiyanlardan biri Engin’in suratına vuruyordu. Diğeri ise kafasından tutup koğuş duvarına vurdu. Bununla yetinmeyip, Engin’i sürükleyip kafasını koğuşun havalandırma demir kapısına vurdular. Demir kapı kapalıydı ve bu olay yaklaşık beş dakika sürdü. Bizi daha sonra yukarı çıkardılar. Aşağıya indiğimizde Engin baygın bir halde sırt üstü koğuşun ortasında yatıyordu. Elini kolunu vücudunu sıkıyor, kasıyordu. Horultu şeklinde sesler çıkarıyordu” dedi.
Salı günü tahliye edilen Cihan Gün ve Aysu Baykal, Ceber’in babası Ali Tekin ve avukatlarıyla birlikte basın toplantısı düzenledi.
Gözaltına alındığı andan itibaren işkenceye maruz kaldıklarını belirten Baykal, Sarıyer Emniyet Müdürlüğü’nde polislerin kendileriyle hatıra fotoğrafı çektiklerini söyledi. Baykal, “Ceber’le birlikte dördümüzü kelepçeleyip sonra ikişer ikişer kemerle birbirimize bağlayarak arka arkaya sıraladılar. Bir polis bizi yere çöktürüp aramıza girdi. Kollarını omuzlarımıza atarak poz verdi, başka biri de cep telefonuyla fotoğraf çekti” dedi. 16trfs13ceber

HASTANEDE DE DAYAK YEDİK • Gün ve Baykal, gözaltı sırasında rapor almak için gittikleri İstinye Devlet Hastanesi’nde de polisler tarafından dövüldüklerini anlattı. Gün ise Metris Cezaevi’nde müdürün koğuşa gelerek hastalığı olup olmayanları sorduğunu ifade ederek, “Biz de işkenceye maruz kaldığımızı durumumuzun kötü olduğunu söyleyince, bize ‘Onu kasdetmedim. Kalp hastalığı vs olanları sordum’ dedi” diye konuştu. Gün, ayrı koğuşta olan Ceber ile duvar üzerinden kağıda yazarak konuştuklarını belirterek, “Bana sürekli dayatmalara ve işkenceye maruz kaldığını söyledi. Öleceğimi bilsem bile onların dayatmalarına uymayacağım dedi. Sözünde durdu dayak yiye yiye öldü” dedi.
Ceber’in babası Ali Tekin ise “Bu polisi nasıl, hangi okullarda yetiştiriyorlar. Ben onların akli dengesinin yerinde olduğunu düşünmüyorum. Bakan Şahin aradı üzgün olduğunu ve davanın takipçisi olduğunu söyledi. Ama gizlilik kararı var. Açığa alınanların tekrar göreve gelmeyeceğini nereden bileceğim” dedi.
Avukat Taylan Tanay ise teşhis edilenler arasında ikisi astsubay üç askerin bulunduğunu ancak açığa alınanların tamamının başgardiyan ve gardiyan olduğunun altını çizdi. Polis ve jandarma görevlileri hakkında da soruşturma açılmasını beklediklerini kaydeden Tanay, açığa alınanların bugüne kadar savcılık tarafından ifadelerinin alınarak tutuklanmış olmaları gerektiğini söyledi.

İŞKENCE İÇİN EĞİTİLMİŞLER • İstanbul Tabip Odası Başkanı Gençay Gürsoy, “İşlem gösteriyor ki kafaya iz bırakmayan ‘künt’ darbeler vurulmuş. Yani deride iz bırakmaması nedeniyle etrafına kubaş vb şeyler sarılı sert cisimler kullanılmış. Sanki işkence için eğitilmişler” diye konuştu.

MECLİS, CEZAEVLERİ VE KARAKOLLARA GİDECEK • Engin Ceber’in cezaevinde işkence sonucu ölmesi üzerine Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu harekete geçerek, İstanbul, Diyarbakır, Bandırma ve Sincan cezaevlerinde inceleme yapılması için bir alt komisyon kurdu. Komisyon Zafer Üskül başkanlığında toplanarak, karakollarda ve cezaevlerinde yaşanan olaylar ile işkence ve kötü muamele iddialarını görüştü. Komisyon, Adalet Bakanı Şahin, Engin Ceber’in cezaevinde işkence sonucu öldürüldüğünü kabul etmesi ve bu konuda soruşturma başlatılması nedeniyle, Ceber konusunda bir işlem yapmayacak. Toplantıda, CHP Milletvekili Ahmet Ersin, “Komisyon Engin Ceber ile ilgili yeterli çalışmayı yapmadı, komisyonu hadım ettiniz.” dedi. Ersin, Üskül’ü, “Başbakanlık İnsan Hakları Üst Kurulu bile komisyondan fazla çalıştı. Bir bürokrat bile senden fazla iş yapıyor. O hiç yoktan hem Adalet Bakanlığına, hem İçişleri Bakanlığına dilekçe gönderdi. Senin görevin dilekçe mi yazmak?” diye eleştirdi.
Görüşmelerin ardından, komisyonda dört yeni alt komisyon kurulması kararlaştırıldı. Buna göre, ceza ve tutukevleriyle ilgili kurulan alt komisyon, İstanbul, Diyarbakır, Bandırma ve Sincan ceza ve tutukevlerinde incelemeler yapacak. Altkomisyon Murat Yıldırım (AKP), Mithat Ekici (AKP), Gürcan Dağdaş (MHP), Fatih Arıkan (AKP) ve Melik Ejder Özdemir (CHP)’den oluşacak. Altkomisyon, cezaevlerinde güvenlik güçleri ve gardiyanların işkence ve kötü muamele uygulamaları yanı sıra, mahkumların birbirlerine yönelik baskıları da araştırıp, gündeme getirecek. İkinci alt komisyon ise İstanbul’da belirlenecek karakollarda inceleme yapacak.

“İŞKENCEYİ ASGARİYE İNDİRMEDE SAMİMİYİZ” • Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, işkenceyi asgariye indirme konusunda samimi bir çalışma içinde olduklarını anlatarak, Türkiye’nin bu konuda uluslararası iş birliğine açık olduğuna dikkati çekti. Şahin, BM’nin işkenceyle mücadeleyle ilgili sözleşmesinin bir an önce Türkiye tarafından kabul edilmesi için girişimde bulunmayı düşündüğünü ifade etti.
Akdeniz Ülkeleri Noterlik 2. Kolokyumu için Antalya’da bulunan Bakan Şahin, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Şahin, bir gazetecinin, Engin Ceber’in cezaevinde ölümünün ardından yurt dışındaki basın kuruluşlarında Hükümetin işkenceye yönelik politikalarının zafiyete uğradığı şeklinde yorumlarda bulunduğunu hatırlatması üzerine şunları söyledi: “Birçok ülkede, AB ülkelerinde de zaman zaman bu tür işkence olaylarına rastlıyoruz. Hiçbir ülke, (Benim ülkemde hiçbir işkence olayı olmamıştır) diyemez. Bunu sıfıra indirmek bir hedeftir. Ama istatistikler gösteriyor ki rakamlar geçmişe nispetle önemli ölçüde azaldı. Şimdi çok daha ciddi bir  mücadele yapmak durumundayız. Belki yasal denetim mekanizmaları dışında, sivil toplumda oluşacak bir denetim mekanizması kurabiliriz.’’
Şahin, işkenceyi önlemek için izleme kurullarının da olduğunu, bu kurulların çalışmasını düzenleyen yasanın daha fonksiyonel hale gelmesi için bir yıl önce değiştirildiğini hatırlattı. Şahin, ‘’BM’nin işkenceyle mücadeleyle ilgili bir sözleşmesi var. Onun da bir an önce Türkiye tarafından kabulü noktasında en azından Adalet Bakanı olarak girişimde bulunmayı düşündüğümü ifade etmek isterim’’ diye konuştu.

GERÇEKER: CEBER’İN ÖLÜMÜ ÜZÜCÜ • Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Metris Cezaevi’nde tutuklu bulanan Engin Ceber’in ölümüyle ilgili, ‘’Bunlar üzücü, olmaması gereken şeyler. Hiçbir zaman tasvip edilecek, tasvip edilmesi de söz  konusu olacak şeyler değil. Ama oluyor. Her toplumda yanlış yapan, doğru yapanların yanında mutlaka çıkıyor’’ dedi. Antalya Belek’te düzenlenen Akdeniz Ülkeleri Noterlikleri 2. Kolokyumu toplantısına katılan Yargıtay Başkanı Gerçeker, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gerçeker, “ Yargının işlevi, idarecilerin işlevi yanlış yapanların önüne geçmek, yanlış yapan da varsa gereken yaptırımını uygulamaktır.’’ dedi.

İŞKENCEYE TAZMİNAT YASADA VAR AMA UYGULANMIYOR • İşkence, Engin Ceber’in öldürülmesiyle yeniden gündeme gelirken, işkence nedeniyle devletin ödemek zorunda kaldığı tazminatların işkenceciye ödetilmesinin anayasaya konulmasına karşın altı yıldır uygulanmadığı gerçeğini de ortaya çıkardı.
Memurlar ve kamu görevlilerinin işkence ve kötü muameleden dolayı oluşan tazminat cezalarını ödemeleri ilk kez 26 Mart 2002 yılında kabul edilen uyum paketiyle anayasaya girdi. Anayasanın 129. maddesinde tazminatın işkence ve kötü muameleyi yapan personele rücu ettirilmesi, “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir” şeklinde düzenlendi. Aynı uyum paketiyle Devlet Memurları Kanununun 13. maddesine, “İşkence ya da zalimane, gayri insani veya haysiyet kırıcı muamele suçları nedeni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce verilen kararlar sonucunda Devletçe ödenen tazminatlardan dolayı sorumlu personele rücu edilmesi” fıkrası eklendi. Ancak geçen altı yıllık sürede ceza işkencecilere ödettirilmedi.

BAKAN ŞAHİN’DEN İSTEDİ • Engin Ceber’in işkence sonucu öldürülmesi üzerine TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül tazminat cezaların işkenceciye ödettirilmesi konusunu yeniden gündeme getirdi. Üskül, Adalet Bakanı Şahin’le görüşerek uygulamanın hayata geçirilmesini istedi. Üskül’e göre, Anayasanın hükmü olarak amir bir hüküm, hemen uygulanabilir.
Adalet Bakanı Şahin ise “Rücu anayasamızda var ama doğrudan uygulanabilir mi, yoksa uygulama yönetmeliği gerekiyor mu onu inceletiyorum.”dedi.Taraf

İmralı Cezaevi'nde Öcalan'a saldırı

imrali-ocalan_300 Asrın Hukuk bürosu avukatları, İmralı Tek Kişilik Kapalı Cezaevi'nde bulunan müvekkilleri Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a cezaevi personeli tarafından fiziki saldırı düzenlendiğini açıkladı.
Asrın Hukuk Bürosu avukatları tarafından yapılan açıklamada, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın cezaevi personelinin fiziki saldırısına maruz kaldığı belirtildi. Saldırıdan AKP hükümeti ve Genelkurmay Başkanlığı'nın sorumlu tutulduğu açıklamada, şunlara yer verildi: 'Müvekkilimiz Sayın Abdullah Öcalan, İmralı Tek Kişilik Kapalı Cezaevi'nde dokuz yıldır ağır tecrit koşullarında tutulmaktadır. Son beş yıldır da, defalarca hücre içinde hücre cezasına maruz bırakılmıştır. Müvekkilimize dönük tüm bu hukuk dışı uygulamalara, geçtiğimiz hafta, insanlık dışı, kötü muamele niteliğinde uygulamalar eklenmiştir.
Bu olay müvekkilimizin anlattığı şekliyle şöyle gelişmiştir: İmralı Cezaevi'nde bulunan müvekkilimizin odası, 'arama yapacağız' bahanesiyle görevlilerce dağıtılmıştır. Müvekkilimizin bu duruma itirazı üzerine kendisine, 'Sus, sen konuşamazsın, bir kelime bile konuşma hakkın yok' denilmiş, akabinde iki görevli kollarına girerek, müvekkilimiz yan odaya götürülmüş, bir görevli de arkadan sırtına bastırmak suretiyle yere çökmesine yol açmışlardır. Müvekkilimiz bu durum karşısında, 'Bu uygulamadansa beni öldürün daha iyi' demesi üzerine bir görevli 'Ona da sıra gelecek' şeklinde açık tehditte bulunmuştur.
İmralı'da 9 yıldır ilk kez uygulanan bu fiziki yönelim kuşkusuz işkence ve kötü muameledir. Müvekkilimize karşı uygulanan bu fiziki yönelimin, son dönemde artan çatışmalı ortam ile paralellik göstermesinin tesadüfi olmadığını düşünmekteyiz. Bu olayın gelişiminden hemen önce İmralı Cezaevi personelinin değiştirilmiş olması da dikkat çekicidir.
Bununla birlikte gerçekleşen uygulamanın kesinlikle cezaevi görevlilerinin bireysel tutumları olmadığını düşünüyoruz. İmralı Cezaevi'nin idari yapısı da göz önüne alındığında, İmralı'da, Başbakanlık Kriz Merkezi'nin talimatı dışında bir uygulamanın gerçekleşmeyeceği aşikardır. Dolayısıyla müvekkilimize dayatılan bu uygulamalar, 1982 Diyarbakır Cezaevi uygulamalarına benzemektedir.
Böylesi tahrik içerikli yaklaşımlar karşısında müvekkilimiz, halkına karşı sorumluluğu gereği sağduyulu hareket etmeyi esas alacağını ve buradaki tüm olumsuzluklardan devletin sorumlu olduğunu belirtmektedir. İmralı Cezaevi'nde, en yüksek 'güvenlik' koşullarında tutulan müvekkilimize yönelik gelişen ve gelişecek uygulamaların Genelkurmay ve Hükümetin bilgisi dışında gerçekleşmeyeceğini, dolayısıyla sorumluların derhal açığa çıkarılması için gereken devlet sorumluluğunun gösterilmesi gerekliliğini kamuoyuna bir kez daha hatırlatmak isteriz.'ocalanhalkserok


İSTANBUL (DİHA)

DTP MYK Öcalan için olağanüstü toplantı gerçekleştirdi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik İmralı Cezaevi'nde fiziki saldırının ardından DTP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) olağan üstü toplandı. İmralı'da yaşananlardan AKP Hükümeti'nin sorumlu olduğunu belirten DTP MYK, hükümet nezdinde girişimlerde bulunacak. Görüşmelerde bu tür saldırıların çatışmalı ortamı daha da derinleştireceği uyarısı yapılacak.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a İmralı Cezaevi'nde fiziki saldırının duyulması üzerine DTP MYK olağanüstü toplantı. Saldırıyı değerlendiren DTP MYK, öncellikli olarak hükümet nezdinde girişimlerde bulunma kararı aldı. İmralı Cezaevi'nin Başbakanlık Kriz Merkezi'ne bağlı olduğunu belirten MYK, dolaysıyla yaşananlardan hükümetin sorumlu olduğunu kaydetti. MYK, yapılacak görüşmelerde bu tür saldırıların Türkiye'deki çatışmalı ortamı daha da derinleştireceği uyarısında bulundu.
DTP önünde yoğun güvenlik önlemi
DTP Genel Merkezi önünde yoğun güvenlik önlemi alınması ise dikkat çekti. Güvenlik önleminin, çatışmada yaşamını yitiren askerlerin çelenk bırakacak olması gösterildi. ANKARA - DİHA