SINIR IHLALI HAKKINDA ANNAN: ‘’ASKERİ HAREKATIN MACERA OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM’’ 13-Nov-07 [14:12] PNA-Birleşmiş Milletler (BM) eski Genel Sekreteri Kofi Annan, "Askeri hareketler konusu beni son derece korkutuyor. Bunun birazcık macera olacağını düşünüyorum" dedi. Türkiye’de TÜSİAD ve Kal-Der tarafından 'Küresel Rekabet ve Dünya Vatandaşlığı' başlığı ile düzenlenen 16. Kalite Kongresi'nin 'Neredeyiz' konulu özel oturumunda konuşan Annan, Türkiye'nin Kürdistan Bölgesi’ne müdahalesine sıcak bakmadığı yönünde mesajlar verdi. Annan, ‘’günümüz dünyasına bakıldığında en çok endişe veren bölgenin, Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölge olduğunu’’söyledi. Annan, 10 yıl önce Orta Doğu bölgesindeki ihtilaf ve çatışmalardan bahsedildiğinde genelde İsrail ve Filistin arasındaki çatışmaların işaret edildiğini, bugün ise bölgede pek çok çatışma bulunduğunu ve bunların birbirini besler nitelikte olduğunu kaydetti. İsrail ve Filistin, Suriye ve İsrail, İsrail ve Lübnan arasındaki sorunların yanı sıra Filistin'de Hamas ve El Fetih arasındaki çatışmalara, Irak'taki sorunlara, Lübnan'daki gerilimlere, İran'daki nükleer sıkıntılara, Sünni ve Şiiler arasındaki uçurumlara dikkati çeken Annan, buradaki sıkıntıların sadece bölgeyi değil, çok geniş bir coğrafyayı etkilediğini dile getirdi.  

SARKOZY, TÜRKİYE’Yİ YINE REDDETTİ:  ’’TÜRKİYE, AVRUPA’YA AİT DEĞİL...’’ 13-Nov-07 [17:18]PNA-Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy Avrupa Parlamentosu’nda basına kapalı bir oturumda yaptığı konuşmada bir kez daha Türkiye’nin AB’ye girişine karşı olduğunu söyledi. Sarkozy, Türkiye’nin Avrupa’ya ait olmadığını belirtti. Elysee Sarayı, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Avrupa Parlamentosu’ndaki konuşmasına ilişkin bir bildiri yayımlandı. Bildiride Sarkozy’nin konuşmasında Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu dile getirdiği belirtildi. Elysee Sarayı, “Cumhurbaşkanı Fransa’nın tavrını açık bir şekilde dile getirdi. Türkiye’nin Avrupa’da değil ama Küçük Asya’da olan 100 milyonluk nüfusa sahip bir ülke olduğunu ve Avrupa sınırlarının Suriye’de bulunduğunu küçük Fransız öğrencilere anlatacak kişi olmak istemediğini söyledi” dedi. AP’de Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz Sarkozy’nin konuşmasına ilişkin bilgi verdi. Schulz’a göre Sarkozy, “Türklere AB’ye girebileceği sözünü vermek riyakarlıktır” ifadesini kullandı. Kendisi ile birlikte Türkiye’nin AB’ye üye olmasının mümkün olmadığını ifade eden Sarkozy’nin “Türkiye Avrupa’ya ait değil” dediği kaydedildi. Schulz, “ama ona Fransa dönem başkanlığı sırasında Türkiye ile müzakereleri durdurup durdurmayacağını sorduğumda, biraz belirsizdi” diye konuştu.

Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek toplantı sonrası, "Direktifse direktif veriyoruz, vereceğiz" dedi

Turk Medyasi: Gabar dağında 1'i üsteğmen 4 asker öldü. Şırnak’ın Gabar Dağı ve Bestler Dereler kesiminde yuvalanan PKK'lilerin teröristlere karşı güvenlik güçleri geniş kapsamlı operasyon başlattı. Öğlen saatlerinde Gabar Dağı'nda bir grup teröristle karşılaşan askerler, ‘teslim ol’ çağrısında bulundu, buna ateşle karşılık verince çatışma çıktı. PKK'lilerin açtığı ilk ateşle 1 üsteğmen ile 3’er oldu. 2 güvenlik görevlisi yaralandı. Çatışma bölgesine Sikorsky tipi helikopterlerle özel eğitimli komandolar indirilirken, Kobra tipi helikopterler de operasyona havadan destek verdi. Harekat için düğmeye mi basıldı? Rizgarî Online/Türk medyasında genişçe yer alan ve bazı gazetelerde sür manşetten verilen habere göre, “sınırötesi operasyon”a ilişkin olarak Ankara’da ani bir gelişme ve hareketlilik yaşandı. Yapılan haber yorumlarda; Türk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında dün toplanan ve 5 saat 40 dakika süren Bakanlar Kurulu toplantısında, “sınırötesi operasyon”a yönelik TSK'ya verilecek siyasi direktifin ayrıntıları masaya yatırıldı. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek toplantı sonrası, "Direktifse direktif veriyoruz, vereceğiz" dedi. Toplantı sonrası Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun da Başbakanlık'a sürpriz bir ziyaret yaparak yarım saat Erdoğan'la görüştü. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek toplantı sonrası, "Direktifse direktif veriyoruz, vereceğiz" dedi. Türk medyası:bu beklenmeyen ziyareti ; “Bakanlar Kurulu toplantısında TSK'nın Federe Kürdistan bölgesine yapacağı ‘sınır ötesi operasyon’a yönelik siyasi direktif için düğmeye basıldı” biçiminde yorumladı. RO/Ömer Kaçar

LE FİGARO:  ‘’KÜRDİSTAN BÖLGESİ BAĞIMSIZLIĞA KOŞUYOR’’ 13-Nov-07 [13:20] PNA-Fransa'nın en etkili gazetelerinden Le Figaro, ‘’Federal Kürdistan Bölgesi (FKB)’nin Bağımsız bir Devlet olma yolunda hızla ilerlediğini’’ yazdı. ‘’Bağımsız Kürdistan Devleti hayalinin her zaman düşünülen, ama asla dile getirilmeyen bir gerçek olduğu’’ belirtildi. Bugünkü sayısında başkent Hewler’deki muhabiri Adrien Jaulmes’un Federal Kürdistan Bölgesi izlenimlerini yayınlayan Le Figaro, ‘’Bölgedeki hızlı gelişmenin, bağımsız Kürdistan Devleti işaretleri verdiğini’’ belirtti. ‘Kürdistan bağımsızlığa koşuyor’ başlıklı haberde, Kürdistan Bölgesi’ndeki şehirler ayrıntılı bir şekilde ele alınırken, FKB Başkanı Mesut Barzani ve Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin artık geçmişe sünger çekerek birbirlerine paralel çalışma yürüttüğüne değinildi. Le Figaro’nun haberinde, ‘’Bağımsız Kürdistan Devleti hayalinin her zaman düşünülen, ama asla dile getirilmeyen bir gerçek olduğu’’ kaydedildi. Yazı, bölgedeki okulların eğitim anlayışında, Amerika’nın Irak’a müdahalesinin ardından yaşanan gelişmelerden bu yana büyük değişiklik olduğunu dile getirerek, artık okullarda Arap kültürü övgüsünün büyük ölçüde azaltıldığı, yerine, Kürt tarihinin önemli olaylarının ayrıntılarla incelendiği belirtildi. Buna göre tarih derslerinde Sevr Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin Kürtler’e bir bağımsız devlet sözü verdiği bir antlaşma olarak tanıtılırken, Lozan Barış Antlaşması’nın, bu sözün tutulmayışının bir belgesi olarak öğretildiğinin altı çizildi. Öte yandan, dünyada Kürt tezlerini savunan politikacıların da unutulmadığı, Hewler’de bir ‘’François Mitterand Caddesi’’, Dohuk’taysa bir ‘’Danielle Mitterand Meydanı’’ olduğu belirtildi. Le Figaro’nun haberinde bölge, Irak’ın tamamı düşünüldüğünde, ekonomik olarak en güçlü ve en düzenli coğrafya olarak tanımlanırken, Kürtler ile birlikte yaşayan Türkmen ve Hıristiyan azınlıkların da barıştan nasiplendiği ve bunun da başkalarını kıskandıran bir durum olduğu belirtildi.

Erdogan'dan çarpıcı açıklama 13 Kasım 2007 Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya terör sorunuyla başladı. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları: - Yurtdışına yaptığım ziyaretlerde bazı ifadelerle karşılaşıyorum. Bize ülkemizdeki azınlıkların durumunu soruyorlar. Ben de hangi azınlıklardan bahsediyorsunuz diye sorduğumda 'Kürt kökenli vatandaşlar' diyorlar. Onlara Kürt kökenli vatandaşlarımızın azınlık unsuru değil aslı unsurun parçası olduğunu söyledim. Hatta dedim ki eğer bu sözlerinizi duyarlarsa en önce onlar isyan eder. Kürt kökenli Türk vatandaşlarına azınlık demek onlara en büyük hakarettir. Türkiye, terör sorununu bölgede adalet tesis ederek çözecek. ABD ziyaretimizde Türkiye'nin geldiği noktayı yani nefsi müdafa aşamasında olduğumuzu anlattık. ABD'den artık fiili adım beklediğimizi vurguladık. Üçlü mekanizmadan sonuç alınamadığı için bu noktaya geldik. ABD Başkanı Bush ile ortak basın toplantısında kendisi, PKK'nın; Irak'ın, ABD'nin ve Türkiye'nin ortak düşmanı olduğunu bizzat açıkladı. Ortak düşmana karşı mücadele edileceğini açıkladı. Düşman nedir? Ortardan kaldırılması gereken unsurdur.

Kürt sorunundan kaynaklanan çözümsüzlük ciddi hak ihlallerini de beraberinde getiriyor

SANSÜRE HAYIR! Türkiye'de son dönemde Kürt sorunundan kaynaklanan çözümsüzlük ciddi hak ihlallerini de beraberinde getiriyor. Hükümet ve Türk Silahlı Kuvvetleri Irak'ın kuzeyine yönelik büyük bir askeri operasyon hazırlıklarını sürdürürken, Kürt sorununun şiddet ve askeri yöntemler dışında diyalog ve siyasi yöntemlerle çözülmesi gerektiği yönünde düşünce bildiren kişi ve kuruluşlara yönelik baskılarda artıyor. Neredeyse hükümet ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ileri sürdüğü yöntemler dışında herhangi bir farklı düşünce beyan edenler suçlu sayılıyor ve açık saldırı hedefi haline getiriliyorlar. Bu kapsamda muhalif basın yayın kuruluşlarına yönelik açık sansür uygulamaları da arttı. Sansür hiçbir hukuki kuralla örtüşmeyecek bir şekilde uygulanıyor. Peş peşe gazetelerin yayınları durduruluyor, gazeteler kapatılıyor, insanlar haber alma özgürlüğünden yoksun bırakılıyor. Basın ve düşünce özgürlüğü demokrasilerin olmazsa olmaz koşullarının başında geliyor. 19 Ocak 2007'de Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katledildiği Türkiye'de basın yayın kuruluşlarına yönelik geliştirilen saldırılar ve devreye konulan uygulamalar ise, demokrasinin büyük yaralar aldığını gösteriyor. Ağustos 2006'dan Ekim 2007'ye kadarki dönemde 6 gazetenin yayını toplam 13 kez durduruldu. Sadece Ekim 2007'de 3 gazete kapatıldı. 17 Ocak 2007'de yayın hayatına başlayan Gündem Gazetesi şimdiye kadar 5 kez; 19 Mart 2007'de yayın hayatına başlayan Güncel Gazetesi 3 kez; 1 Mart 2004'te yayın yapan Ülkede Özgür Gündem Gazetesi 2 kez; Gerçek Demokrasi Gazetesi 1 kez; 15 Ağustos 2006'da yayın hayatına başlayan Türkiye'nin tek Kürtçe günlük gazetesi Azadiya Welat 1 kez kapatıldı. 9 Mart 2007'de yayın hayatına başlayan Yaşamda Gündem Gazetesi ise ancak bir gün yayın yapabildi. Türkiye'de sansür uygulamaları sadece muhalif basın yayın organlarıyla sınırlı kalmadı. Ekim 2007'de artan çatışmalar ve askerlerin yaşamını yitirmesinden sonra Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 'askerlerin güçsüz gösterildiği' gerekçesiyle Tv ve radyoların yayınlarına sansür getirdi. Bütün bu gelişmeler, sansürün ve anti-demokratik uygulamaların ulaştığı düzeyi net bir şekilde ortaya koyuyor. Biz aşağıda imzası bulunanlar, demokratik bir ülke için basın ve düşünce özgürlüğünün olmazsa olmaz bir şart olduğuna inanıyoruz. Farklıyı kabul etmenin ön koşulunun, katılmasakta düşüncesine saygı olduğuna inanıyoruz. Tek yanlı yayıncılıkla birlikte ortaya çıkan dezenformasyonda gelişen milliyetçilikten ülkemiz adına kaygı duyuyoruz. Gündem ve benzeri muhalif gazeteler başta olmak üzere Türkiye'de basın yayın organlarına yönelik uygulanan açık SANSÜRE HAYIR diyoruz. * İmzalarınız onaylandıktan sonra listeye eklenecektir. Lütfen adınızı ve soyadınızı yazınız. Sadece isim verenler listeye eklenmeyecektir.

KUDURMUS TURK MEDYASI BUNDANDA ANLAMAZ!

Yalancı medyanın mumu erkenden söndü 19:12/PKK tarafından 8 askerin serbest bırakılmasından sonra, hedef haline getirilen DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan hakkında Kandil Dağında çekilmiş bir fotoğrafın kendisine ait olduğu yönündeki iddianın yalan olduğu ortaya çıktı. Fotoğraftaki kişinin Rotinda Amed kod adlı bir HPG'li olduğu ortaya çıkarken, fotoğraftaki kişiye ait bulunan farklı karelerde bu kişinin Kurtulan olmadığı bariz bir şekilde anlaşılıyor. Akşam Gazetesi, bir kadın HPG'linin fotoğrafını yayınlayarak, bu kişinin Fatma Kurtulan oldugunu ileri sürdü. Bu haberden sonra Türkiye basını Kurtulan'a karşı adeta linç kampanyası başlattı. Ancak, DİHA'nın yaptığı araştırma sonucunda Akşam Gazetesi'nin yayınladığı haberin yalan olduğu ortaya çıktı. Kurtulan'a ait olduğu belirtilen fotoğraftaki kişinin HPG üyesi Rotinda Amed kod adlı Diyarbakır doğumlu soyadı öğrenilemeyen Müzeyyen adlı kişiye ait olduğu belirlendi. DTP Genel Merkezi de dün yaptığı açıklamada, fotoğraftaki kişinin Kurtulan olmaddığını belirtmiş, bu konuda yayınlanan haberleri tekzip edeceklerini açıklamıştı. Sözkonusu fotoğraf basında yayınlandıktan sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, fotoğrafı Kurtulan hakkında başlatılan soruşturma dosyasına eklemişti. Fotoğraf, Kurtulan'ın dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle hazırlanacak fezlekede delil olarak gösterileceği belirtiliyor. HÊWLER - DİHA