YORUM : Akp Kürtlere “Ölümü gösterip sıtmayı dayatıyor”

Ergenekon'u siyasi malzeme olarak kullanan AKP, toplumdaki imajını kurturmaya çalışıyor. 'AKP'nin Ergenekoncularla kol kola olduğu' eleştirisi yapan Kürtlere ise, 'Ya benden ya da Ergenekon'dan yanasın' dayatmasında bulunuyor.

AKP KUYRUKÇULUĞU DAYATILIYOR
DTP'liler tarafından Meclis'e sunulan iki darbe karşıtı önergeye destek vermeyen, başta haberdar olduğu halde darbe girişimlerine müdahale etmeyen, şimdi ise kapatma davasıyla birlikte siyasi malzeme olarak kullanan AKP hükümeti, birkaç emekli generali tutuklayarak, imaj tazelemeye çalışıyor. Öte yandan ise Kürtlere 'Ya benden yana olun ya da Ergenekoncu olursunuz' dayatmasında bulunuyor.
KÜRTLERİN TAVRI NETgul_erdogan_arinc
AKP'nin darbe girişimlerine karşı samimi olmadığını, ABD desteğiyle Ergenekon operasyonunu yaptığını, orduyla Kürtler üzerinden uzlaştığını, izlediği Kürt karşıtı politikalarla Ergenekoncularla kol kola olduğunu belirten Kürtler ise, Ergenekon'un bu kadar güçlü olmasından ve vesayet rejiminin sürmesinden AKP'yi sorumlu tutuyor. Kürtler, 'Ne Ergenekoncular ne de AKP, çözüm demokratik cephede' diyor.
AKP 'Ergenekon'la cilalanıyor
Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç, Ergenekon operasyonunu 'Türkiye'nin bağırsaklarını temizlemesi'ne benzetmişti. Ancak gelişmeler 'bağırsaklardan' ziyade AKP'nin kendi imajını temizlemeye çalıştığını gösteriyor. Hükümet ve ona yakın kalemler, AKP'nin Kürt sorununda 'Ergenekon'a bürünen yüzünü örtbas etmeye ve yeniden Kürtlerin desteğini toparlamaya çalışıyor.
Hakkında açılan kapatma davası karşısındaki sessiz tutumu nedeniyle iç kamuoyunda giderek yalnızlaşan AKP, ABD onaylı Genelkurmay vizesiyle gerçekleştirilen Ergenekon operasyonunu kendine mal ederek, siyasi yatırım olarak kullanmaya çalışıyor. Darbe girişimlerini önlediği iddiasıyla toplumda geçmişten bu yana var olan darbe karşıtlığını siyasal desteğe dönüştürmeye çalışan AKP, kamuoyunu 'Ya benden yanasınız ya da Ergenekon'dan yana' diyerek, iki tercihe zorluyor. Burada şu açığa çıkıyor. AKP, Ergenekon operasyonuyla iki alanda yerle bir olan imajını kurtarmaya çalışıyor. Birincisi; AKP, hakkında açılan kapatma davasına karşı 22 Temmuz seçimlerinde aldığı yüzde 47'lik oya rağmen güçlü bir sivil ve demokratik duruş sergileyemedi. Parti kapatmayı zorlaştıran Anayasa değişikliği ilk başlarda telaffuz edilmesine karşın, AKP buna cesaret bile edemedi. Türbana serbestlik getiren Anayasa değişikliğinde de açığa çıktığı üzere özgürlüklere sadece kendi penceresinden bakan AKP, aynı dar tutumunu kapatma davasında da sürdürdü ve DTP hakkındaki davaya karşı sessiz kaldığı gibi bir de 'Onları kapatabilirsiniz' yaklaşımı içerisine girdi. AKP'nin bu 'kendine demokrat' tutumu kamuoyunda yoğun eleştiri konusu oldu.
Kendine demokrat, ötekine Ergenekoncu AKP'nin imajının yerlerde süründüğü ikinci alanı ise Bölge oluşturuyor. AKP Kürt sorununda izlediği savaş politikası ve özellikle de son kara harekatıyla 22 Temmuz seçimlerinde Kürtlerden aldığı krediyi tümüyle tüketti. Hükümetinin siyasi direktifiyle düzenlenen kara harekatı aslında 'Irak'a girilip yerleşilmesi, Kerkük'ün ele geçirilmesi ve Kürtlere müdahale edilmesi' politikasını savunan Ergenekoncular ve onun ordu içinde dayandığı kanadın bir projesi olarak gelişti. Bu da AKP'nin Kürt politikasından Ergenekoncularla kol kola yürüdüğünü ortaya koyuyor. Deşifre olan bu Kürt karşıtı Ergenekoncu tutumu nedeniyle Kürtlerin desteğini kaybettiğini anlayan hükümet, Newroz'u ve 1 Mayıs'ı kanla bastırmaya kalkıştı. Newroz ve 1 Mayıs şunu bir kez daha gösterdi ki, kendisine yönelen girişimler karşısında demokrat kesilen AKP, ötekilerin özgürlük ve demokrasi talepleri karşısında ise 'Ergenekon'a dönüşüyor.
Bağırsak değil imaj temizleme Bütün bu uygulamaların sorumlusu olması nedeniyle iç kamuoyunun ve Kürtlerin kredisini tüketen AKP, Ergenekon operasyonuyla şimdi yeniden imaj temizleme harek�tı başlattı. Bu açıdan operasyon eski Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın iddia ettiği gibi 'Türkiye'nin bağırsakları' değil, AKP'nin kirlenen imajını temizleme çabası olarak duruyor. Özellikle yaklaşan yerel seçimler öncesi AKP yeniden Kürtlerin desteğini almaya çalışıyor. AKP'ye yakın kalemler, generallerin tutuklanmasını, Kürtlerin desteğini toparlamaya dönük bir propaganda aracı olarak kullanıyor. DTP'nin, Ergenekon operasyonu devlet içi hukuk dışı karanlık örgütlenmelerin tasfiyesi, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması ve geçmişle bir yüzleşme sürecine dönüştürülmezse bundan bir demokratikleşme çıkmayacağı yönündeki tespiti de bu yüzden AKP'de rahatsızlığa yol açtı. AKP'nin Ergenekon operasyonunu sadece kendisine yönelen girişimlerle sınırlı tutmasını eleştiren DTP, gerçek darbecilerin yargılanması için Meclis'e bir araştırma önergesi sundu. ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras da, 'Sarıkız' ve 'Ayışığı' adlı darbe girişimlerinin açığa çıkartılması için araştırma önergesi verdi. Ancak darbe karşıtı olduğunu söyleyen tek bir AKP'li dahi bu önergeye imza atmadı. DTP ve Uras'ın önergeleri böylece AKP'nin suçüstü yakalanmasına yol açtı. Kaldı ki, bu darbe girişimlerini 2003'ten bu yana bilmesine rağmen müdahale etmeyen ancak, kapatma davasıyla konuyu gündemine alan AKP'nin darbe karşıtı siyasi söylemlerinin samimi olmadığını ortaya koydu.İLHAN ERDEM

Kürt işçilere ülkücü saldırı

Fasist_saldiriya_antifasist_direnis_20061205_202008İstinye'de CANEM Temizlik Firması inşaatında çalışan Kürt işçiler, yaklaşık 400 ülkücünün saldırısına uğradı. Daha önce de özellikle Batı illerinde Kürtlerin linç girişimine maruz kaldığı olaylarda olduğu gibi, bu saldırıda da polis olay yerine ancak 45 dakika sonra geldi. Başta mahalle muhtarı olmak üzere mahalle sakinleri tarafından sözlü tacize maruz kalan ve tehdit edilen işçiler İstanbul'u terk etmeye hazırlanıyor. Son dönemlerde Batı illerinde Kürtlere yönelik başlatılan saldırı dalgasına bir yenisi daha eklendi. Bu seferki ülkücü saldırının hedefi ise İstanbul İstinye'de çalışan işçiler oldu. İstanbul'da 9 Temmuz'da ABD Başkonsolosluğu'na yapılan saldırının ardından, İstinye'ye bağlı Pınar Mahallesi'nde bulunan CANEM Temizlik Firması inşaatında çalışan Kürt işçiler, sayıları 400'ü bulan ülkücü bir grubun saldırısına uğradı. Gece 22.30-23.00 saatleri arasında meydana gelen olaya ilişkin bilgi veren Muammer Gövcü (19), olay gecesini şöyle anlattı:izmirfasistsaldiriogrrp4  

  • 'Çalıştığımız inşaatın bodrum katında dinleniyorduk. Dışarıda bulunan arkadaşlarımızın yanına gelen 2 genç sözlü tacizde bulunmuş.
  • Arkadaşlarımıza bira şişeleriyle saldırmışlar. Bağrışmaları duyar duymaz dışarı çıktık. Fakat bir anda yüzlerce kişi bize taşlı sopalı saldırmaya başladı. Resmen bizi linç etmek istiyorlardı.
  • Sanıyorum kavganın ardından onlardan 3'ü ağır en az 20 kişi, bizden ise 5 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı.' Gövcü, ayrıca olay gecesi orda bulunan ülkücülerin çalıştıkları inşaat şirketinden kimlik bilgilerinin alınmak istendiği belirterek, 'Kimlik bilgilerimizi almış olabilirler' dedi.
  • Güvenliklerinin tamamen tehlikede olduğunu söyleyen Gövcü, sayıları 70'i bulan ve çoğu Şırnak nüfusuna kayıtlı olan Kürt işçilerin köylerine geri dönme kararı aldığını söyledi.

Muhtar tehdit etti!

ülkücü saldırı3 Saldırının tesadüfi bir olay olmadığını söyleyen Hamza Gövcü (22) ise, 'Bundan bir hafta önce bir akrabam bankadan bankamatik başvurusunda bulundu. Fakat ikametgahı bulunmadığı için işlemleri yapılmadı. Biz de inşaatın bulunduğu Pınar Mahalle Muhtarı'na müracaat ettik. Fakat ona ikametgah talebimizi söyler söylemez kendisi bize 'Sizin burada bulunmanız, bulundurmamız hata. Sizi bu mahalleden kovdurmak lazım. Sizi kovması için ev sahibine söylemeliyiz' şeklinde tehdit etti' diye konuştu. Saldırının gerçekleştiği inşaata 300 metre uzaklıktaki polis karakoluna anında bildirdikleri halde polisin olay yerine 45 dakika sonra geldiğini söyleyen Mehmet Gövcü de, 'Mahalle o gün ABD Başkonsolosluğu'na yapılan saldırı nedeniyle polis ablukasındaydı fakat olay yerine 5-10 polis gelebildi. Polis olayın sakinleşmesi için havaya birkaç el ateş açtı. Daha sonra bizden 4, saldırganlardan ise 8 kişiyi gözaltına aldılar. Saldırganlar aynı gece serbest bırakıldı. Fakat bizim arkadaşlarımız bir buçuk gün gözaltında tutuldu' şeklinde konuştu. METİN İNAN - İSTANBUL(DİHA)

4000 tutukludan Kürtçe konuşma kararı

Cezaevlerinde bulunan yaklaşık 4 bin PKK'li tutuklu, Kürt dili ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki baskılara dikkat çekmek amacıyla, telefonlara çıkmama eylemlerinin ardından ifade verirken ve duruşmaya çıkarken Kürtçe konuşma kararı aldı.

Aileleriyle telefonda Kürtçe konuştukları için çoğu zaman disiplin cezalarıyla karşı karşıya kalan tutuklulara aynı zamanda, Kürtçe yayın organlarının ulaştırılması da engelleniyor.
Cezaevlerinde en çok şikayet konusu olan anadilin kullanımı konusunda keyfi engellemelerin hat safhaya ulaşmasına tepki gösteren tutuklu ve hükümlüler, aileleri ve avukatları aracılığıyla yaptıkları açıklamada, Kürtçe'nin 'ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü' klişesi altında yasaklandığına dikkat çektiler.
Öte yandan Erzurum Cezaevi'nde, 'Êdî Bes e' kampanyası çerçevesinde, tutuklu ve hükümlülerin iki günlük açlık grevi eylemi gerçekleştirdikleri öğrenilirken, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde bulunan tutuklu ve hükümlüler acil olarak, insan haklarından oluşan bir heyeti cezaevinde inceleme yapmaya çağırdı.
Bu arada cezaevinde bulunan PKK'li tutuklular, Öcalan'ın zorla saçlarının kesilmesine tepki göstermek amacıyla saçlarını kazıttı. ANKARA /cezaevi1_300

YORUM - PKK’ye ‘maledilen’ eylemler El-Kaide’ye maledilebilir

mahir kaynakMahir Kaynak “Terör” Star- Bir terör eyleminde gördüğümüz manzara ve buna yönelik tepkiler benzer niteliktedir. Herkes olayın nasıl gerçekleştirildiğini polisiye bir bakışla inceler, ayrıntılar ön plana çıkar ve asıl tartışılan eylemcinin kimliği ve yakalanması olur. Yetkililerin beyanatları seri üretime benzer. Teröristlerin mutlaka yakalanacakları ve hak ettikleri cezaya çarptırılacakları söylenir ve terörle mücadele konusundaki kararlılığımıza vurgu yapılır.

Terörün kaynağını bulmakta iki metot kullanılır. Birincisi en sık kullanılandır ve buna ‘olsa olsa’ metodu denebilir. Eğer failler hakkında herhangi bir bilgi yoksa adı en sık geçen örgütün bunu yapmış olacağına karar verilir. Failler hakkında bir bilgiye ulaşılmışsa ikinci metoda başvurulur. Failin kimliği onu kullanan odağın anlaşılmasını sağlar. Eğer sakalı varsa, cebinde dua kitabı çıkmışsa İslamcı, devrimci bir yayın bulunmuşsa sol bir eylem olduğuna karar verilir.mit kontrgerilla jitem susurluk semdinli

Eylemciler gençtir ve çoğu işsizdir. Bu insanların bir ideal uğruna hayatlarını tehlikeye atmasının mümkün olup olmadığı sorgulanmaz. Düşünce ve inançları uğruna can vermeye hazır olanlar en az inanç sahibi olanlardır. Bunlar paralı askerler gibidir ve inanmış göründükleri ideoloji ve inançlar savaşta kullandıkları üniformadan ibarettir.  

Her dönemde siyasete yön veren araçlar değişir. Kıyafetlerimiz gibi eylem türlerinin de modası vardır. Geçmişte bir ideolojiyi benimsemiş kitlelerle yapılan hareketler yerini bir avuç teröristin eylemlerine bırakmıştır. Üstelik insanlar çok değişken yaratıklardır. Bir zamanlar dünyayı komünist yapacağını sandığımız Rus halkı ve yönetimi bu ideolojiye en yabancı bir halka ve yönetime dönüştü. Günümüzde din uğruna yapıldığı söylenen mücadele tarihe karışırsa şaşırmayalım.Bursa_da_kontrgerilla_is_basinda_2007

Benim modelim şudur: Terör ve ekonomik operasyonlar günümüzdeki  mücadelenin araçlarıdır ve mücadele, her zaman olduğu gibi, büyük güçler arasındadır. Bu büyük güçlerin terörle mücadele ettiği ama yeteri kadar başarılı olamadığı iddiası geçersizdir. Hiç kimse kullandığı aracı yok etmez. Ülkemizdeki eylemleri analiz ederken ideoloji ve inanç boyutunu yok sayıp siyasi hedeflerin tespitine çalışılmalıdır. Bu açıdan bakıldığında son eylem için iki farklı senaryodan söz edilebilir. Birincisi Irak’ta uygulanan modelin ülkemize taşınması, yani ABD’ye karşı mücadele edildiği imajı yaratılıp ülke içinde bir iç çatışma yaratmak. Ülkeyi ABD yandaşları ve karşıtlarının çatıştığı bir alan haline getirmek.espergenekondasonunakadic6 ABD konsolosluğunu koruyan bir polisin hedef seçilmesi uygun bir simge olabilir. İkinci ihtimal bugüne kadar PKK’ya mal edilen eylemlerin, Kürt sorununda uzlaşma ihtimalini göz önünde tutarak, başka bir alana kaydırılması. Her eylemin arkasında PKK arayanlar artık her şeyin El-Kaide tarafından yapıldığını söyleyecekler. Buna ikame etkisi diyebiliriz ve pirinç bulamayanların bulgur yemeleri gibi bir örgütün üstü örtülürken diğeri sahneye çıkarılmak isteniyor olabilir. Çatışma market işçiliğinden teröristliğe geçen militanla güvenlik güçleri arasında değil büyük güçlerin oyun sahasındadır.

Merkel dağcıların serbest bırakılmasını istedi

merkel12[1] CNN TÜRK Merkel, yarın yayımlanacak "Bild am Sonntag" gazetesine yaptığı açıklamada, Alman hükümetinin kaçırılan Almanların serbest bırakılması için her şeyi yaptıklarını ve Türk makamlarıyla birlikte çalıştıklarını belirtti.
Kaçırılan Almanların ivedilikle ve zarar görmeden serbest bırakılmasını isteyen Merkel, konuyu Fransa'nın başkenti Paris'te yapılacak Akdeniz İçin Birlik zirvesine katılacak olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile de görüşeceğini ifade etti.
Merkel, Alman hükümetinin şantaja boyun eğmeyeceğini de vurguladı.
Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de Paris'teki zirvede Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile konuyu görüşeceğini belirtti.

Bölgesel Kürt yönetiminden kınama

Bu arada, Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt yönetimi de, 3 Alman dağcının PKK tarafından kaçırılmasına tepki gösterdi. Bölgesel yönetim bir bildiriyle Alman dağcıların kaçırılmasını kınadı.
Bildiride "3 turistin, vakit geçirilmeden derhal serbest bırakılmasını istiyoruz" denildi.

Müfti: Kürdistan ve Türkiye ilişkileri iyiye gidiyor

ANF HEWLER (12.07.2008) - Federal Kürdistan Bölge Parlamentosu Başkanı Adnan Müfti, Türkiye ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkilerin iyiye gittiğini söyledi.mufti-nw[1]

Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bağdat ziyareti sonrası Eswat El İraq haber ajansına konuşan Adnan Müfti, “Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyaretinin Bağdat, Ankara ve Hewler arasındaki soğuk ilişkilere son vermesini umuyorum” dedi.

Erdoğan’ın ziyaretini “tarihi” olarak değerlendiren Müfti, bu ziyaretin Irak ve Türkiye arasındaki tüm sorunlara çözüm getirmesini istedi. Türkiye ile Bölge ve Merkezi Irak hükümetinin çıkarlarının ortak olduğunu belirten Müfti, sorunların diyalog kolu ile çözülmesini istedi. Müfti, “Türkiye ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkiler iyiye doğru gidiyor” dedi.

6 kişilik Alman heyet Doğubeyazıt'a geldi

alman-basini[1] Ağrı dağında HPG gerillaları tarafından rehin alınan 3 Alman dağcı durumu hakkında aralarında 2 polisin de bulunduğu 6 kişilik Alman heyet Dogubayazıt'ta geldi.

Gelişmeleri yakından izleyen Alman hükümeti dün bir heyeti Ağrı'ya gönderdi. Erzurum Havalimanı'na gelen iki polis ile birlikte 6 kişilik Alman heyeti, önce Ağrı Valisi Mehmet Çetin ile görüştü. Geceyi Ağrı Polisevinde geçiren Alman heyet bugün saat 10.30'da Valiliğe ait bır minibüs ile sivil polis denetiminde Doğubayazıt ilçesine geldi.

Doğubayazıt Emniyet Müdürlüğüne giden ekip, Emniyet Müdürü Aydın Develi ile bir süre görüştü. Bu sırada İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Ünal Ayvazoğlu da Emniyet Müdürlüğüne gelerek, görüşmelere katıldı. Yaklaşık iki saat süren görüşmelerle ilgili bir açıklama yapılmadı. Alman heyet, ziyaretten sonra tarihi İshakpaşa Sarayı yoluna girdi. Basın mensupları tarafından takip edildiklerini fark eden heyet, daha sonra yön değiştirerek Ağrı'ya doğru gitti.

Bu arada Alman televizyonları da Doğubeyazıt'ta üs kurdu. Alman ARD, ZDF, RTL, MTV, N24 kanalları muhabirlerini bölgeye göndererek gelişmeleri yakından izlemeye başladı. Televizyonlar, gün boyu gelişmeleri yakından izliyor ve haber saatlerinde canlı yayın yapıyorlar. Gündem

Der Spiegel: PKK Almanya’yı uyarmıştı

spiegel%20logo ANF BERLİN (12.07.2008) - Almanya’nın yüksek tirajlı dergisi Der Spiegel, pazartesi günü çıkacak sayısında PKK’nin 3 Alman dağcıyı rehin almadan önce Almanya’yı Kürt politikasının “olumsuz sonuçlarına” karşı uyardığını yazdı.

Dergin herhangi bir kaynak belirtmeden PKK’nin yönetim konseyinin daha önce Almanya Başbakanı Angela Merkel hükümetinin “Kürt halkı ve özgürlük mücadelesine karşı düşmanca politikalarından vazgeçmeye” çağırdığını hatırlattı. Der Spiegel, aksi durumda “yaşanacak tüm olumsuz sonuçlardan Almanya’nın sorumlu olacağı” uyarısının yapıldığını aktardı.

ALMAN KONSOLOSLUĞU’NA UYARI GELDİ

Dergiye göre bu çağrı Almanya’nın Türkiye’deki Büyükelçiliği aracılığı ile Haziran ayı sonunda iletilmişti. Daha sonra da Almanya Kriminal Polisi BKA’nın alıkoyma veya saldırı olabileceği yönünde uyarıda bulunduğu ifade ediliyor. Der Spiegel’e göre BKA bu bilgileri bir çok ülkenin İçişleri Bakanlığı’na gönderdi.

DEVLET BAKANI: YENİ TEHLİKELERE HAZIRLANMALIYIZ

gerillayanhpg[1] Almanya’da içişlerinden sorumlu Devlet Bakanı August Hanning gazeteye verdiği mülakatta, “Kendimizi Alman toprakları üzerinde yeni tehlikelere karşı hazırlamamız gerekiyor” dedi. Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier Perşembe günü yaptığı açıklamada PKK’nin taleplerini reddetmişti.

Alman dağcılar Helmut Johann (53), Martin Georpe (49) ile Lars Holper Reime (33) 8 Temmuz günü Ağrı Dağı’nda HPG gerillaları tarafından gözaltına alınmıştı. HPG Serhat Eyalet Komutanlığı yaptığı açıklamada Almanya Kürt ve PKK karşıtı politikalarından vazgeçtiğini açıklamadığı sürece Almanları serbest bırakmayacağını açıklamıştı.

Almanya Dışişleri Bakanlığı, 3 Alman vatandaşının kaçırılmasının ardından Bakanlık’ta kriz merkezi oluşturulduğu açıklanmıştı. Bakanlık sözcüsü Jens Plötner, Alman vatandaşlarını, Hakkari, Şırnak, Mardin ve Siirt'e seyahat etmemeleri konusunda uyarmıştı.

Yine Van yine polis!

a_k_babasi_ekrem_k van polis Van'da halka karşı terör estiren polis, Newroz görüntüleri hafızalardan silinmeden yine bir çocuğu silahla vurdu Newroz kutlamalarına izin vermeyerek, 2 kişiyi öldüren, yüzlerce kişiyi yaralayan, yaşlı kadınları sokak ortasında feci şekilde döven ve çocuklara kameraların önünde işkence yaptıktan sonra valilik tarafından ödüllendirilen Van polisi, yine çocukları hedef aldı. Van'ın Seyit Fehim Arvasi Mahallesi'nde 13 yaşındaki A.K., Demokrasi Parkı'nın yanında bulunan nöbetçi kulübesindeki askere dil uzattığı için polis tarafından silahla sırtından vuruldu. A.K. tedavi altına alınırken babası polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Polis sırtından vurdu!

Newroz olaylarında 2 kişiyi öldüren, yüzlerce kişiyi yaralayan, yaşlı kadınları sokak ortasında feci şekilde döven ve çocuklara kameraların önünde işkence yaptıktan sonra valilik tarafından ödüllendirelen Van polisi, yine çocukları hedef aldı. Ancak polis bu sefer çocukları dövmekle kalmayıp bir çocuğu sırtından silahla vurdu. Van'ın Seyit Fehim Arvasi Mahallesi'nde 13 yaşındaki A.K. parkta oynarken, hemen parkın yanında bulunun nöbetçi askere dil uzattığı için polis tarafından silahla yaralandı. Hayati tehlikeyi atlatan A.K'nin babası, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.vanda_newroz_devlet_teroru3

Geçen hafta Seyit Fehim Arvasi Mahallesi'nde bulunan Şehit Osman Çınar Karakolu yanındaki Demokrasi Parkı'nda oynayan çocuklardan bazıları, lojmanın yanında bulunan nöbetçi kulübesinde nöbet tutan askerle sohbet etti. Konuşma sırasında bazı çocuklar askere dil uzattı. Bunun üzerine asker polise haber verdi. Polis olay yerine gelince çocuklar kaçmaya başladı. Polis ise kaçan çocukları kovalarken üzerlerine ateş açtı. Açılan ateş sonucunda 13 yaşındaki A.K. isimli çocuk sırtından aldığı tek kurşunla ağır yaralanarak Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Hayati tehlikeyi atlatan A.K, olayı şöyle anlattı: 'Biz parkta oynuyorduk. Nöbetçi asker bizi çağırdı. Yanına gittik. Biraz bizle sohbet etti. O sırada bazı çocuklar gülüşerek askere dil uzattı. Nöbetçi asker de polisleri çağırdı. Polis bize 'buradan uzaklaşın' dedi. Sonra bizi kovalamaya başladı. Kovalama sırasında korktuğumuz için kaçmaya başladık. Silahlarla üzerimize ateş açtılar. Ben de bir sokağa girdim. Çıkmaz sokaktı. Orada bulunan duvarın üzerinden atlamaya çalışırken, bana yaklaşan polisler arkadan bana ateş ettiler. Bir kurşun sırtıma isabet etti. Daha sonra polisler yanıma geldi. Aralarında hastaneye götürüp götürmeme konusunda tartışıyorlardı. Ben o sırada hep öleceğimi düşündüm. Sonra gözlerimi açtığımda hastanede olduğumu gördüm' dedi.van_nevruz_3

'Oğlumun sakat kalma riski var'

A.K'nin babası Ekrem K. oğlunun tedavisinin halen sürdüğünü ve sakat kalma riskinin devam ettiğini belirtti. Polislerin çocuğunun üzerine direk kurşun yağdırdığını söyleyen Baba Ekrem K., 'Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir olay yoktur. Mahalle halkı bu olaydan sonra çocuklarını dışarıya çıkaramıyor. İHD aracılığıyla suç duyurusunda bulundum. Sonuna kadar bu olayın takipçisi olacağız' dedi. Tek suçlarının Kürt olmak olduğunu da söyleyen Baba Ekrem K., oğluna silah sıkan polislerin adaletin önüne çıkarılmasını istedi. Yapılan başvuru üzerine gereken bütün yasal girişimleri başlattıklarını belirten İHD Van Şube Yöneticisi Cahit Bozbay ise, 'Artık kolluk kuvvetleri Bölge'de hedef göstermeksizin rasgele ateş ediyor. Son olaya bakıldığı zaman artık çocukların bile vurulabileceği açıkça görülüyor. Bölgemizde bir hafta içinde iki yurttaş vurularak öldürüldü. Bir çocuk parkta oyun oynarken vuruldu. Bunlar artık rutin hale geldi. Bu olayı yapanların şuan tutuklu olmaları gerekiyordu. Ancak halen soruşturmanın açılıp açılmadığı bile belli değildir. İHD olarak bu olayın peşini bırakmayacağız' dedi. VAN - DİHA

ERDOĞAN ALTAN