Türk, saldırı ile Türk-Kürt savaşı başlatılmak isteniyor

"

DTP: Türkiye Balkanlara dönüşür
">Partisinin grup toplantısında Sakaryadaki saldırıları değerlendiren DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, saldırılardan yetkilileri sorumlulu tutarak, saldırının organizeli ve planlı olduğunu söyledi. Türk, kendi kitlelerinin sağduyusu sayesinde facianın eşiğinden dönüldüğünü belirterek, milliyetçiliğin önlenmemesi halinde Türkiye'nin Balkanlaşacağı uyarısında bulundu. DTP'nin siyaset dışına itilmek istendiğini belirten Türk, Kürt sorunun çözümü için meclisin sorumluluğunu yerine getirmesini istedi. DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, partisinin grup toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirerek, önemli mesajlar verdi. Toplantıya, ÖDP, SDP Genel Başkanları ve Barış Meclisi üyeleri de katıldı. Demirtaş'ın askere götürülmesini eleştiren Türk, bunun siyasi partilere bakışı ortaya koyduğunu belirterek, 'Bu durumu bize karşı yapılan saygısızlık olarak değerlendiriyoruz' dedi. Linç kampanyası ile karşı karşıyayız Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren kritik gelişmelerin yaşandığını ve Türkiye'nin tarihi bir yol ayrımına geldiğini ifade eden Türk, 'Türkiye demokrasinin, barışın, özgürlüklerin adaletin bir ülkesi mi olacak yoksa, Ortaçağ karanlığına mı dönecek?' sorusunu yöneltti. Türk, DTP olarak meclise girdikleri günden beri kendilerine karşı geliştirilen onca linç kampanyasına karşın, sürekli demokrasi, barış, özgürlük, diyalog ve uzlaşıyı savunduklarının altını çizerek, 'Çünkü bunlar bizim rehberimizdir, rotamızdır. Biz asla demokrasi ve barış çizgisinden sapmadık, ne pahasına olursa olsun sapmayacağız' şeklinde konuştu. Anaların ağlamaması, gençlerin ölmemesi için barış istediklerini, ancak barışı isterken sürekli saldırılara uğradıklarını belirten Türk, Türkiye'nin çetelerden temizlenmesi için verdikleri mücadelenin bedelini, meydanlarda dayak yiyerek ödediklerini anımsatarak, şöyle konuştu: 'Operasyonlar dursun, savaş yaşanmasın dedik, üzerlerimize panzerler sürüldü. 8 Mart'larda, Newroz'larda 'Yaşasın halkların kardeşliği' dedik, en sert karşılığı gördük. Vurulduk, öldürüldük, dövüldük. Cezaevlerine atıldık. Susturulmaya çalışıldık. Susturulmak istenen, bazen yerlerde tekmelenen annelerimiz oldu, bazen sokak ortasında kolu kurulan 15 yaşındaki bir çocuk oldu.' 'Olayın sorumlusu yetkililerdir' Barış için bedel ödemeye devam ettiklerini belirten Türk, Sakarya'da önceki gün partisinin barış şölenine yönelik yapılan saldırıyı da hatırlatarak, olayı Sivas, Maraş ve Çorumu anımsatan büyük bir 'katliam' girişimi olarak nitelendirdi. Saldırganları 'gözünü kan bürümüş, milliyetçi ırkçı grup' olarak niteleyen Türk, kendi girişimlerine karşı Sakarya Valisi'nin 'olay münferittir' dediğini hatırlatarak, 'Dağıtırız dedi. Ama nedense binanın etrafını kuşatan katliamcı grup tam 5 saat boyunca en ırkçı sloganlar, küfürler ve hakaretlerle saldırısını sürdürdü' diye konuştu. Şölene katılan çocuk, kadın ve yaşlıların fenalaştığını hatırlatan Türk, kalp krizi geçiren Kalkan için ambulans istediklerini ancak 'kitle var ambulans getiremeyiz' şeklinde cevap verildiğini ve ambulansın geç gelmesi, hastanede zamanında müdahale edilmemesi nedeniyle Kalkan'ın hayatını kaybettiğini aktardı. Salondan çıkarılan kitlenin bir kez daha saldırıya uğradığını hatırlatan Türk, 'Tamamen kitlemizin sağduyulu hareket etmesi sonucu büyük bir facianın eşiğinden dönüldü. Halkımız gerçekten provokasyona gelmedi ve her zaman olduğu gibi sağduyusunu korudu' şeklinde konuştu. Sakarya'da yaşanan olayın Türkiye'nin geldiği noktayı göstermesi açısından ibret verici olduğunu anımsatan Türk, bu olayla 'Milliyetçiliğin, ırkçılığın, şovenizmin' hangi boyutlara vardığının görüldüğünü söyledi. Saldırının organize ve planlı olduğunu aktaran Türk, 'Bu saldırgan gruplar kendi başlarına hareket etmemiştir. Onları yönlendiren, onları oraya sürükleyen ve harekete geçiren güçler vardır. Nitekim olay öncesi kendi aralarında haberleştikleri, birbirlerine DTP'nin etkinliğiyle ilgili bilgi verdikleri basına yansıdı. Sivas'taki organizasyon neyse burada da aynısını görmek mümkün' dedi. 'Balkanlar ve Ortadoğu'ya döneriz' Bozhöyük'teki linç olayının aynı çevreler tarafından organize edildiğine dikkat çeken Türk, olaydan dolayı Sakarya valisini suçlayarak, valinin tedbir alınmayarak saldırıya zemin hazırlandığını sözlerine ekledi. Türk, saldırı ile 'Kürtlere bırakın siyaset hakkını yaşama hakkı bile tanınmayacağının' mesajı verildiğini belirten Türk, saldırı ile Türk-Kürt savaşının başlatılmak istendiğine dikkat çekti. Daha önceki saldırılar ile Türk-Kürt savaşının çıkarılamadığını dile getiren Türk, kriz ortamında böylesi bir senaryonun yeniden devreye sokulduğunu belirterek, 'Özellikle artan operasyonlarla birlikte bu tür tezgahların geliştirilmeye çalışılması dikkat çekicidir. Güç odakları, devletin yaşadığı krizi ve tıkanmayı örtbas edebilmek için çatışmalı dönem için düğmeye basmıştır' diye kaydetti. Türk, gelişen milliyetçiliğin tehlikelerine değinerek, milliyetçiliğin Balkanlar ve Ortadoğuda yol açtığı gelişmeleri örnek göstererek, şöyle konuştu: 'Türkiye, çevresindeki bu olup bitenlerden ders çıkarması gerekirken tam tersine bu ırkçı-saldırgan eğilimlerin esiri haline gelmektedir. Sokaktaki linç girişimleri ne yazık ki siyasetteki milliyetçiliğin, şovenizmin dışa vurumudur. Bu linç güruhlarının siyasette, bürokraside ve devlet katlarında uzantıları vardır. Bunun görülmesi gerekir.' 'Partimiz siyaset dışına itilmek isteniyor' Sakarya'da yaşanan olayın yaşandığı saatlerde Adana'da da parti yöneticilerinin gözaltına alındığına işaret eden Türk, 'Bütün bu saldırılar, partimizi siyaset dışına itmeye dönük genel bir konseptin parçasıdır. Partimiz hakkında açılan kapatma davası, yönetici ve üyelerimize yönelik gözaltı ve tutuklamalar, milletvekillerimiz hakkında ardı arkası kesilmeyen fezlekeler bu konseptin parçalarıdır. Biz Kürt sorunu savaşla, operasyonlarla çözülmez dedikçe, üzerimize daha bir şiddetli gelinmektedir' dedi. Başbakan'ın elini sıkmamasını, 'Biz barış elini uzattıkça birileri sırtını dönüyor, malum yerlere verdiği söz gereği elimizi sıkmaktan kaçıyor' sözleri ile eleştiren Türk, buna karşı diyalog dilinden vazgeçmeyeceklerini ve gerilimin tarafı olmayacaklarını söyledi. Olaylardan hükümeti sorumlu tutan Türk, hükümetin gelişmeler karşısında sesiz kaldığını vurgulayarak, Başbakan'ın gelişmeler karşısında yakınmasını eleştirdi ve 'Yüzde 47'yle iktidara gelen sen değil misin? Niye şikayet ediyorsun? Sızlanıp duracağına, mücadele et, adım at, demokratik reformlara yönel' dedi. AKP'nin kapatma davasından kurtulmak için şikayet ettiği yerlerle uzlaşmaya çalıştığını dile getiren Türk, yeni anayasanın rafa kaldırıldığını, AB reformlarının dondurulduğunu, Kürt sorunun siyaset dışı odaklara havale edildiğini bunun da 'geriye çekilme ve sinmenin' işareti olduğunu söyledi. 'Bölge halkının tercihi DTP'dir' Hükümetin Kürtler üzerinde devletle bürokrasi ile 'Eğer bizi kapatırsanız, Güneydoğu DTP'ye kalır' diyerek pazarlık yaptığını belirten Türk, 'Kürtler üzerinden statüko ile uzlaşma arayışlarına giriliyor. Bir kere şunun altını çizelim: Bölge halkının tercihi DTP'dir. Bu tercih sizin sahte politikalarınızla, sahte nutuklarınızla, içi boş paketlerinizle asla değişmez. Bu halk onurlu bir halktır. Partisine de geleceğine de canı pahasına da olsa sahip çıkmasını bilir. Bilmeyenler varsa Newroz'ları bir daha izlesin. AKP kapatılsa da kapatılmasa da halkın meclisteki tek temsilcisi zaten DTP'dir ve öyle kalmaya devam edecek. Halk hiçbir zaman adresini, pusulasını şaşırmaz' diye konuştu. Türk, kara harekatının yapılması için hazırlık yapıldığını, Türkiye'de çatışma ortamının yaratılmak istendiğini belirterek, 'Eğer bu çatışmalar durdurulamazsa korkarız ki yarın Türkiye çok daha karanlık bir döneme girecektir. 1990'lara yeniden dönme tehlikesi vardır. Değerli Apê Musa'nın dediği gibi bizler bu karanlık dönemlerin 'Hem tanığıyız, hem de sanığıyız'' şeklinde konuştu. Türkiye'de yaşanan krizin Kürt Sorunun çözümsüzlüğünden kaynaklandığını ve sorunun meclis çatısı altında çözülmesi gerektiğini dile getiren Türk, 'Gelin hep birlikte parlamentoyu Türkiye'nin temel sorunları karşısında iradesiz kalan, zayıf düşen bir konumdan çıkarıp, çözüm gücü olabilecek bir noktaya taşıyalım. Bu noktada yeni ve sivil bir anayasayı gündeme getirmenin tam da zamanıdır diyoruz' çağrısında bulundu.