Türkiye toplu mezardaki cenazeleride ailelerine vermek istemiyor

gerilla-toplu-mezar-mardin Nusaybin’de askerler tarafından katledilen ve bir toplu mezarda bulunan 27 gerillanın cenazelerinin ailelerine verilmemesi Meclis’e taşındı. Türk Adalet Bakanı Şahin, cenazelerin DNA sonuçları ile uyuşmadığı için ailelerine verilmediğini öne sürdü.

Askerlerce öldürülen ve toplu mezara konulan gerillaların DNA sonuçlarının aileleri ile uyuşmasına rağmen, Adalet Bakanı, sonuçlar uyuşmadığı için verilmediğini iddia etti. Bakan, bununla da yetinmeyip gerillaların “örgüt içi hesaplaşma” sonucu öldürüldüklerini ileri sürdü. DTP Amed Miletvekili Akın Birdal, Nusaybin‘nde bulunan ve PKK gerillalarına ait olan cenazelerin ailelerine neden verilmediğine ilişkin soru önergesine Türk Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından yazılı cevap verildi. Nusaybin Devlet Hastahanesi’nin ailelerden alınan doku örneklerinin uyuştuğunu belirtmesine rağmen,Türk Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, DNA sonuçlarının uyuşmadığı için ailelere cenazelerin verilmediğini iddia etti. Bakan çatışmada yaşamını yitiren gerillaların “örgüt içi hesaplaşma” sonucu öldürüldüğünü de ileri sürdü.
sahin DTP Amed milletvekili Akın Birdal tarafından Mardin’in Nusaybin İlçesi Bagok Dağı eteklerindeki Hastum Mağaraları yakınlarında 20 Ocak 1999 tarihinde çıkan çatışmada yaşamını yitiren ve toplu mezara konulan 27 gerillanın cenazelerinin neden ailelerine verilmediğine ilişkin Türk Meclis Başkanlığı’na verdiği soru önergesi, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından yanıtlandı. Gerillaların “örgüt içi hesaplaşma” sonucu öldürüldüklerini öne süren Bakan Şahin, yazılı olarak verdiği cevapta şunları öne sürdü: “Mardin ili Nusaybin İlçesi Güneli Köyü Eşeksırtı mevkiinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan operasyon sırasında bir kısım kemik parçalarının görüldüğü; söz konusu parçaların Adli Tıp Kurumu İstanbul Morg İhtisas Dairesi’ne gönderilerek rapor istendiği, alınan rapor sonucuna göre kemiklerin 20 yaş üzeri dört ayrı soybağı olmayan erkeğe ait olduğunun ve asgari 3 yıldan daha önceki bir zaman biriminde ölümün gerçekleştiğinin belirlendiği, olay yerinde yapılan incelemelerde kemiğin dış kısmında PKK terör örgütü mensupları tarafından kullanılan giyim eşya parçalarının tespit edildiği, sözü edilen bölgede örgüt elemanları tarafından bir kısım eylemlerin yapıldığı, muhtemelen örgüt içi hesaplaşması neticesi öldürülen örgüt mensuplarının bölgede üst üste konmak suretiyle gömüldüklerinin tespit edildiği anlaşılmakta, kimliği tespit edilemeyen şüpheliler hakkında 5237 sayılı Türk Ceza kanununun 64. maddesi delaletiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 172. maddesi gereğince kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.”hpg2
Sonuçlar çelişkili
Nusaybin Devlet Hastahanesi’ne gerilla ailelerinin verdiği DNA örneklerinin uyuşmasına rağmen, kan ve doku örneklerinin uyuşmadığı için cenazelerin verilmediğini sileri süren Adalet Bakanı, “söz konusu kemik parçalarının kendi çocuklarına ait olduğunu iddia eden 8 kişiden alınan kıl ve tükrük örnekleri ile bulunan kemik parçalarının DNA testi için Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderdiği, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi’nin 27.02. 2007 tarihli ve 2007-17513 sayılı Raporunda, bahse konu kemiklerin kendi çocuklarına ait olduğunu iddia eden kişilerle bir soy bağı ilişkisinin bulunmadığının ve bunların kendi çocukları olamayacağının belirtilmesi nedeniyle cesetlerin başvuruda bulunan şahıslara tesliminin yapılamadığı anlaşılmıştır” dedi.
HPG: Mezarlar gerillalara ait
HPG kaynakları da Mardin’in Nusaybin İlçesi Bagok Dağı eteklerindeki Hastum Mağaraları yakınlarında ortaya çıkarılan toplu mezardaki cesetlerin PKK’li gerillalara ait olduğu belirtmişti. HPG, Girimli Beldesi yakınlarında 20 Ocak 1999 sabahı saat altı sıralarında bir çatışma çıktığını burada 20 gerillanın yaşamını yitirdiğini açıklamıştı. HPG, 21 Ocak 1999 günü de Kelha Hetma adı verilen bölgede başlayan opersyonda da 7 gerillanın yaşamını yitirdiğini kaydetmişti.
HABER MERKEZİ


Soru önergesi
DTP Amed Milletvekili Akın Birdal, 22.01 1999 tarihinde Mardin’in Nusaybin İlçesi Bagok bölgesinde yaşanan çatışmada yaşamını yitiren 27 gerillanın ailelerinden alınan doku örneklerinin uyuşmasına rağmen neden cenazelerin verilmediğini Adalet Bakanı’na sormuştu. Nusaybin Devlet Hastahanesi tarafından yapılan DNA testlerinin olumlu çıktığını belirten Birdal, önergesinde şu sorulara yer vermişti:
- Cenazelerin teslim edilmesi için koşul olarak öne sürülen DNA testi yapılmasına karşın cenazeler yakınlarına niye teslim edilmemektedir?
- DNA test sonuçlarında cenazelerin teslim edilmemesini gerektiren bir durum var mıdır?
- Bugüne kadar cenazelerin teslim edilmesi için yapılan başvuru var mıdır?
- Bu başvuru geri çevrildiyse geri çevrilme gerekçesi nedir?
- Cenazelerin bugüne kadar teslim edilmemesinin ayrı bir ceza olduğunu düşünüyor musunuz?
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

»İlgili Başlıklar

  • İnfaz edip kulağını kestiler, üzerinde sigara söndürdüler
  • Vahşet itirafları:“Özel harekâtçı polis PKK’lı bir kadının ölüsüne tecavüz etti...”
  • “PKK militanlarını tek tek helikopterden alevlerin içine attılar”
  • 2 köylü askerlerin açtığı ateşle yaralandı, Hastanede linç edilmek istendi, tutuklandı!
  • Mardin'de Sağ Yakalanan iki Gerilla Kurşuna Dizildi
  • Polis ve Doktordan (!) Kürde kimliksizlik İşkencesi
  • Panzerle öldürmeyi unutturmak istiyorlar
  • Darp Eden Gardiyan Cezalandırılan ise Tutuklu!
  • Polisler: Her polis için 10 Kürdü öldüreceğiz
  • Karakolda şahitlere de işkence : 'Siz Kürtler ölmezsiniz, köpeksiniz size bir şey olmaz'
  • Askerler tarafından vurulan Nusret Kalkan toprağa verildi
  • Hükümet ve Askerin Topyekûn imha Israrı Sürüyor
  • Akp Savaşla ülkeye bir yıl kaybettirdi
  • Nusaybin'de Askerler bir kişiyi silahla katletti
  • Yetkiye Ne Hacet! Vahşet Sürüyor…
  • Kadın tutuklulara işkence gizleniyor
  • Cizreli çocuklara cezaevinde işkence
  • Tutukluya işkence yaptılar
  • İşkence yok infaz var!
  • İşkence : Vicdani retçi Bal'a Askeri Cezaevi'nde linç girişimi
  • Polis, 12 yaşındaki çocuğun yüzüne sıcak su döktü..“Oğluma bunu yapanlar insan olamaz”
  • Aslolan İşkenceye Toleransmış
  • Bir Kürdün askerlik hikayesi…
  • DTP binası Açılmadan bombalandı
  • Başbakan’a Hedik sorusu : ‘Köylerine geri dönmek isteyenlere gözdağı verilmek mi istendi?’
  • ‘Tek oğlumu aldılar benden’
  • 'Faili devlet' yargılansın
  • CDK, Kürtlere saldırıları Hitler dönemine benzetti
  • Bu nasıl insanlık?
  • İnsaf! Ömür 10 yaşındaydı
  • Yer-gök böyle zulüm görmedi
  • Bir askerden vahşet itirafları
  • Köy yakanlar devrede
  • Askerden 'Köyü Boşaltın' Taraması
  • AKP'den işkence ye büyük tolerans
  • Erdoğan-Başbuğ mutabakatının asıl hedefi Kürtlere yönelik baskılar
  • Kürt kurumlarına saldırılar durulmuyor
  • Hakikat ve adalet için
  • Muğla'da Kürt öğrencilerin yoğun olarak gittiği bir kafeyi basan Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, 34 öğrenciyi döverek gözaltına..
  • Irkçı-milliyetçi saldırgan gruplar, polis eşliğinde,
  • Hakkâri'de asker şehre indi!
  • Asıl terörizm Türkiye'de Kürtlere karşı uygulanıyor
  • REKTÖR, POLİSİN FAŞİSTLERE MÜDAHALESİNİ EKSİK BULDU Polisle ülkücü işbirliği hep aynı
  • Bir 'iyi çocuğun' itirafları : infaz, bombalama, tecavüz, işkence, suikast!
  • Diyarbakır 5 Nolu
  • 'Askerler, hamile kadınların karnını deşiyorlardı'
  • ‘Botlarımızın içi kan doluyordu’
  • İşte suç örgütü değil denilen TSK'nin vukuatları
  • Kayıp yakınlarını fişlediler : Önce öldür, sonra fişle!
  • "Eve geldi. Saat beş gibi dışarı çıktı. Yavrumun ne kahvesi vardır, ne içkisi. Kazandığı parayı ay başı bana verirdi."
  • TÜRKİYE'DE İŞKENCE GÜNLERİ
  • Bornova da bir ayda 2. işkence : Mardinli Kürt'tür Vurun ulan vurun!
  • Penisine ip bağlanarak odanın içinde gezdirilen Aslan'a 'suçunu itiraf etmesi' istendi.
  • 'Önümüzdeki mahkeme gelmeyebilirim, beni işkencede öldürecekler,' sözleri hâlâ kulağımda. Necmettin sonraki mahkemeye gerçekten gelemedi, haklı çıktı.

    • “Eğer Kürtler birleşirse Irak’lılar kriz ve kaos yoluyla gerçekleri saptıramazlar’’

      mahmud osmanKürdistan - Dr.MAHMUT OSMAN: “IRAK HÜKÜMETİ, KRİZ VE KAOS YARATMA SİYASETİ YOLUYLA ASIL GERÇEKLERİ KÜRT TARAFINDAN SAKLAMAK İSTİYOR’’    

      PNA-Kürdistan İttifakı Listesi’nden Irak Parlamentosuna üye olan Dr.Mahmut Osman, Kürt tarafının Irak’lı siyasiler karşısında plan, düşünce ve mekanizmasını birleştirmesi gerektiği söyleyerek bu durumda Malik dahil hiçbir tarafın buna karşı duramaycağını bildirdi.

      PNA’ya konuşan Osman, Kürt tarafının Irak’lı siyasiler karşısında plan ve düşünce mekanizmasını birleştirmesi gerektiği söyleyerek bu durumda Malik dahil hiçbir tarafın buna karşı duramaycağını  bildirdi.

      Osman, Xaneqin’de hiçbir zaman kriz ve kaosun yaşanmadığını çünkü Baas’ın bile 45 yıl önce, ki o zaman merkezi değildi, Xaneqin’in Kürdistani kimliğini tanıdığın bildirdi.

      ‘’Bu kadar yetkilinin Xaneqin’e gidip orada kriz ve kaostan bahsetmeleri çok tuhaf’’ Diyen Osman,  ‘’ Tam tersine Xaneqin’de hiçbir kriz ve kaos olmadı. Çünkü Baas bile 45 yıl önce(1963), ki o zaman merkezi değildi, Xaneqin’in Kürdistani kimliğini tanmıştır. Ancak şimdiki Irak hükümeti kriz ve kaos siyaseti ile Xaneqin konusunda hile yapmak istiyor. Kendi arzusuna göre çalışmak istiyor ve asıl meseleleri Kürt’lerden saklamak istiyor. Yoksa Xaneqin’de hiçbir zaman kriz ve kaos yaşanmadı.’’ Dedi.

      Osman, ‘’Yapılan, Merkezi Irak hükümetinin, kendisine karşı yaptığı bir plandır. Çünkü Kürt tarafı terörle mücadelede, idarede ve siyasi işlerde onların başlıca ortağıdır. Kürtlerin onlarla anlaşmamaları durumunda onlar, devletin yıkılmasına ya da hükümetin zayıflamasına sebep olabilirler. Bütün dostluğa rağmen planlarına devam ediyorlar. Eğer Kürtler birleşik olursa bu palanları tutmaz’’ dedi.xanekin Irak Askerleri-Kurdistan

       

      Kürdistan - IRAK ASKERLERİ BUGÜN XANEQİN’DEN ÇEKİLİYOR...     4-Sep-08 [10:51]
      PNA-Xaneqin’den bir emniyet yetkilisi , Xaneqin’de bulunan Irak askerlerinin bugün kenti terkedeceğini bildirdi.

      Konuya ilişkin PNA’ya demeç veren Xaneqin Asayiş Müdürü Selah İsmail Delo, Xaneqin’de bulunan Irak askerlerinin bugün kenti terkedeceğini ve Celevla’ya çekileceğini bildirdi.

      Celevla’da bulunan  Irak askerleri konusunda Delo, bu askerilerin Celevla’dan uzakta bulunan Halvan bölgesine çekileceğini bildirdi.

      010908080753Kürdistan - IRAK HEYETİ İLE KÜRDİSTAN HEYETİ ARASINDA XANEQİN KONSUNDA ÖNEMLİ GELİŞME: PEŞMERGE GÜÇLERİ ÖNCEKİ YERLERİNE DÖNÜYOR    

      4-Sep-08 [9:38]


      PNA-Üstdüzey Irak heyeti ile Kürdistan Bölge Başkanı temsilcisi yönetimindeki Kürdistan heyetinin Xaneqin’deki sorunlar konusunda bazı önemli noktalar üzerinde anlaşmaya vardıklarını söyledi.

      Konuya ilişkin PNA’ya konuşan Kürdistan Demokratik Parti’nin Xaneqin Şubesi Sorumlusu  Diyari Huseyin, toplantının Irak tarafını temsilen Irak Genelkurmay Başkanı Babekir Zebari yönetimindeki bir heyet ile Kürdistan Bölgesi Başkanını temsilen Mela Bahtiyar yönetimindeki bir heyet arasında gerçekleştiğini söyledi.

      Hüseyin, Xaneqin’de yapılan toplantıda iki tarafın bazı önemli noktalarda anlaşmaya vardığını ve sorunların çözümü için bir komisyon oluşturulamasına karar verildiğini söyledi.

      Hüseyin, iki tarafın Irak askerlerinin bölgeden çekilmesine ve bölgenin güvenliğini kentte bulunan ve Diyala Polis Genel Müdürlüğüne bağlı  polis güçlerine teslim edilmesine konusunda karara vardığını söyledi.

      Hüseyin, toplantıda Peşmerge güçlerinin eski yerlerine dönüşüne ve gerektiğinde Kürt tarafıyla kordinasyon dahilinde askeri operasyon yapılabileceğini söyledi.

      Kardeşlerimizin bağımsızlığını ve mutluluğunu biz de yaşıyoruz ve paylaşıyoruz

      Rizgarî Online/ Abhazya ve Osetya ülkesini “bölücü bölgeler” olarak gören ve bağımsızlıklarına karşı çıkan Türk yönetimi, Türkiye`de yasayan Abhaz ve Oset `lilerin basın açıklaması yapmasına da izin vermedi. Abhazya ve Güney Osetya'nın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Türkiye'de yaşayan Kafkas kökenliler Düzce'de Barış ve Bağımsızlık yürüyüşü düzenledi. Dün sabah Ankara ve İstanbul'dan yola çıkan Abhaz ve Çerkezler, Düzce'de yapılacak basın açıklamasına izin verilmeyince 15.30'da Düzce'nin Arap Çiftliği köyündeki Kuzey Kafkas Kültür Derneği binası önünde toplandı.
      Sabah gazetesinin bildirdiğine göre Kafkas Dernekleri Federasyonu Başkanı Cihan Candemir yaptığı konuşmada "Abhazya ve Osetya bağımsızlığını ilan etti ve Rusya Federasyonu da bunu tanıdı. Kardeşlerimizin bağımsızlığını, bu mutluluğunu biz de yaşıyoruz ve paylaşıyoruz" dedi. Osetya ve Abhaz bayrakları taşıyan topluluk daha sonra olaysız dağıldı. RO/Ömer Kaçar

      Keçiören'de Alevi esnaf değil, tüm insanlık dövülmüştür

      Olay taze, fakat gerekçesi ve tarihçesi çok eskilere dayanıyor. Aleviler üzerinde ayrımcılık uygulamaları, inkar, asimilasyon ve şiddet asırlardır süregelen bir gerçeklik. Özellikle son yıllardır AKP hükümeti ve AKP'li yerel yönetimler aracılığıyla, Aleviler üzerindeki baskı, şiddet ve ayrımcılık uygulamalarının, giderek arttığına tanık oluyoruz. Metin Şahin olayı bu açıdan tekil ve şahsi bir olay değildir. Bu saldırının adresini tanımlamak gerekir. Adres tanımı aslında net; Bu saldırı farklı kimlikleri 'hizaya getirmek' için, Alevilere, demokrasiye, insan haklarına ve Türkiye'ye yapılmıştır…

      metin_sahin_atakimi_dovdu

      AKP'li Turgut Altınok'un Belediye Başkanlığı yaptığı, Keçiören Belediyesi Zabıta Ekibi (A TAKIMI), bakkal sahibi Metin Şahin'in 'Alevi olduğu' ve 'içki sattığı' için öldürülesiye dövülmesinin arkasında koca bir karanlık ve ideolojik bir tarih vardır. Bu tarih başta Aleviler olmak üzere, farklı kimliklere yönelik yok sayma, inkar ve imha üzerine kurulmuş ve doğrudan bir ayrımcılıkların yaşandığı tarihtir. Bu saldırı insan haklarına saldırıdır. Emek verilerek üretilen değere, esnafın çalışma hakkına ve emeğine saldırıdır. Bunun böyle olduğunu dün akşam Metin Şahin'in babası Pirfani Şahin abiyle yaptığımız sohbetten de anlıyorum. Olay 2008 yılında ortaya çıkmış ise de, Aleviler üzerindeki baskının ve ayrımcılığın AKP döneminde, Keçiören'de giderek arttığını, Pirfani abi detaylıca ve somut ayrımcılık örnekleriyle anlattı.
      AKP ayrımcılıktan besleniyor
      metin_sahin_atakimi_dovdu2 14 Ağustos Perşembe günü AKP'li yerel yönetim kadroları Metin Şahin'i öldürülesiye dövüyor. İnsan haklarını ve Anayasayı koruması gerekenler sessiz kalıyor. Bu olay üyesi olmaya çalıştığımız her hangi bir Avrupa Birliği ülkesinde gerçekleşmiş olsaydı, ülkede skandal bir olay olarak değerlendirilir ve başta belediye başkanı olmak üzere tüm sorumlu görevliler görevden alınırdı. Çünkü şiddetle beslenen ayrımcılığa karşı mücadele etmenin tek yolu, bu konuda taviz vermemektir. Gelecekte olası ayrımcılık uygulamalarının önünü kesmenin yolu, ayrımcılık uygulamalarını, anında ve yerinde mahkum etmekten geçiyor. AKP gibi ayrımcılıktan beslenerek siyaset yapılamaz.
      16 Ağustos'ta ise AKP'li Cumhurbaşkanı Gül, Hacıbektaş'ta 'hukukun üstünlüğü kesin olacaktır, herkese eşit muamele edilecektir, Alevi'si Sünni'si, Türk'ü Kürt'üyle hepimiz bir milletiz. Herkesi kucaklayacağız. Hepimizi incitecek yanlışlıklar olmuştur. Ama incinsek de incitmeyeceğiz' ifadesi aslında, AKP'nin ikiyüzlü yaklaşımını gösteriyordu.
      Sayın Cumhurbaşkanı Keçiören'de Alevi esnafın kimliğine ve emeğine yönelik saldırı olayını nasıl değerlendiriyor? Sorusu halen cevap bekliyor. AKP'nin Türban ve İmam Hatipler hassasiyeti, Keçiören'de umursamazlığa dönüşmüştür. Pirfani Abi, 'Hükümetten henüz kimse beni aramadı, çünkü türban takmıyoruz' derken, hükümetin çifte standart bir yaklaşım içinde olduğunu ifade ediyordu. 'Ama' diye söze bağlayan Pirfani Şahin Abi, 'Ben asıl beklediğim desteği bizi gerçekten sahiplenecek ve savunacak dostlarımızdan ve kurumlarımızdan aldım' derken, 'bu tür olayların son bulması bizim gücümüzü birleştirmekten geçiyor' diyerekten yol gösterici kişiliğini hissettirdi.
      Ayrımcılığın tarihsel devamlılığıdır
      sivas-katliami-aydinlatilmadi Aleviler bu saldırıları Yavuz'dan, Çorum'dan, Maraş'tan, Sivas'tan, Gazi'den beri tanımaktadır. AKP ile birlikte kırsalda ve metropollerde 'hayatı Alevilere dar etmek' üzere planlanmış ve şiddetle beslenen islamizasyon hedefli asimilasyon stratejilerini tanıyoruz. Ayrıca AKP ile Sünnilik içinde Aleviliği ve Alevileri eritmek arzusu taşıyan tarikatçı ve siyasal İslamcı yaklaşımları da biliyoruz. Amasya'da Alevi kız öğrencilerine yapılan ayrımcılık, İstanbul'da Lise öğrencisi bir Alevi gencinin din dersi öğretmenince taciz edildiğini, bazı okullarda 'sen Alevi misin' soruları ile fişlenmenin açığa çıktığına tanığız. Günlük hayatımızda, Ramazan orucunun, cuma namazlarının, Alevilere baskı aracı olarak uygulandığını doğrudan yaşıyoruz. Ayrımcılık ve inkarı besleyen resmi politikaların bize yabancı olmadığını Keçiören'de Türkiye ile birlikte gördük.
      Ayrımcılığa karşı mücadele
      Olayın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına intikal etmiş olması önemlidir. Bu olayın üstü örtülemez. Bu yerel yönetimin kamusal hizmet adına yapmış olduğu, doğrudan ayrımcılıktır. Bu ayrımcılık kamuoyunun önünden kaçırılamaz. Bu olay tüm yönleriyle açıklığa kavuşturulmalı, Belediye Başkanı ve şiddete doğruda katılan zabıta memurları derhal görevden alınmalıdır.
      Aleviler olarak, kendi topraklarımızda geleceğimizi endişe içinde yaşamak istemiyoruz. Keçiören olayında olduğu gibi, şiddetle beslenmiş ayrımcılık politikaları AKP ile artmaktadır. Bunun sonucu oluşan İslamcı sosyal ve siyasi baskı mekanizmaları, toplumda güçsüz olana ve farklı inançlardan kimliklere yönelik baskı ve ayrımcılık uygulamasını yaygılaştırmaktadır. TC Anayasası'nın 10. maddesi, 'Herkes, dil, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar' diyor. Öyleyse bu eşitlik kağıt üzerinde kalmamalıdır. Alevi hareketi, tüm demokrasi güçleri, hukukun ve siyasetin bu türden sorunları tümden çözmesi için, ayrımcılığa karşı mücadelede daha aktif hale gelmesi gerekir.
      Bir kampanya önerim var
      Bunun içinde somut bir önerimi buradan paylaşmak istiyorum. Türkiye'de gerek Alevilere, gerek farklı etnik, inançsal, kültürel kimliklere, gerekse farklı cinsel yönelimlere yönelik ayrımcılık uygulamalarını önlemek ve ayrımcılığa karşı sivil ve resmi mücadelenin önünü açacak çerçeve bir yasa yoktur. Aslında çoğu AB ülkelerinde olduğu gibi, doğrudan ve dolaylı ayrımcılığa karşı Türkiye'nin acil olarak 'Ayrımcılık Uygulamalarına Karşı Mücadele Yasası'na ihtiyacı vardır.
      Böyle bir yasa teklifini başta Alevi kurumları olmak üzere, tüm demokratik kurum ve kuruluşlar birlikte hazırlayarak sol ve sosyal demokrat partilere iletmeli ve onlardan TBMM'nin gündemine taşımaları talep edilmelidir. Umarım bu öneri bir karşılık bulur ve sonuç almak için eller taşın altına konulur. TURAN ESER * Araştırmacı-yazar