Fransız Albay Türk işgalini değerlendirdi

Fransız Albay Jean-Louis Dufour, Türkiye'nin amacının Kürdistan'ı istikrarsızlaştırmak olduğunu kaydederken, geri çekilen işgalcinin ise eleştiriler karşısında kuzu postuna büründüğüne dikkat çekti. Bağımsız kaynakların çatışmaları izleyemediğine işaret eden Albay, 'Osmanlının mirasçısında şeffaflık tek kaygı değil' dedi. Fransız ordusunda üst düzey memurluk yapan ve Lübnan'da eski askeri ataşe olan Albay Jean-Louis Dufour, Türk ordusunun 21-29 Şubat tarihlerindeki işgal operasyonunu Fas'ın birinci ekonomi gazetesi 'Economiste'e değerlendirdi. Uluslar arası krizler üzerine araştırmalarını sürdüren Dufour aynı zamanda Defense (Savunma) dergisi yazı işleri müdürlüğü yaparken, '20. Yüzyıl Savaşı” ile 'Pekin'den Bağdat'a Uluslar arası Krizler” gibi referans kitaplarına imza attı. İşgalci kuzu postuna büründü Türk ordusunun operasyonu ile her şeyin bitmediğini kaydeden Dufour, “2008'de tüm Avrupa demokrasisine girişe aday bir devlet ondan görüşünü almadan komşu bir devlet içinde savaş eylemi yürütüyor. Türkiye'nin bir ittifakı olan ABD ise sadece kısa bir operasyonu kabul etti, prensipte onayladı ve mümkün olan tüm istihbaratı sağlayarak kolaylaştırdı. Eleştirileri engelleme kaygısıyla işgalci kuzu postuna büründü. Ankara başta Kürt siviller olmak üzere Irak'ın hedef alınmadığını söyledi' dedi. Bu güç eyleminin taktik ve stratejik olarak boyutta ele alınabileceğini kaydeden Fransız Albay, operasyonun zamanlamasını şöyle değerlendirdi: “Taktik açıdan operasyon konusunda hiçbir şey bilinmiyor. Türk Genelkurmay'ı kış ortasında bir saldırı ile rakiplerini kuşkusuz şaşırttı. Ordu açı çekmek zorunda kaldı. Türk birliklerinin geri dönüşünü izleyen AFP muhabiri askerlerin ‘yorgun' olduğunu kaydediyordu. PKK'ye göre çok sayıda asker soğuktan öldü. Televizyon operasyonlara katılan bir tank bölüğünü gösterdi. Bu kadar kaotik bir alanda zırhlı araç kullanma tuhaf bir fikir ya da gerillalara hedef sunmak içindir. Ama geçelim mademki çatışmaları hiçbir bağımsız kaynak izleyemedi. Osmanlının mirasçısında şeffaflık tek kaygı değil. Buna karşın stratejik düzey ise, iki yorumu hak ediyor, ilkin operasyonun gerçek nedeni, daha sonra da Washington ile Ankara arasındaki ilişkilerde muhtemel bir soğuma.” Türkiye Kürdistan'ı istikrarlaştırmak istiyor Çok sayıda gözlemci gibi Kürdistan Bölgesel Hükümetine göre Ankara'nın hedefi PKK'yi “cezalandırmanın” çok ötesinde olduğunu ifade eden Dufour, Türkiye'nin amacını “Türkiye, sadece ismi bile kulağında sapkın bir düşünce olarak çalınan Kürdistan'ı istikrarsızlaştırmak istiyor” şeklinde ifade etti. Dufour, Kürdistan bölgesinin bayrağı, disiplinli ordusu, Irak'ta bir ilk olan refah ortamı, kültürel ve dil mirasına dikkat çekerek, “bu kadar bağımsızlık görüntülerinin Türk milliyetçiler için dayanılmaz” olduğunu altını çizdi. Ankara generallerinin Kürdistan topraklarına girmesinin bu gelişimi engelleme amaçlı olduğunu belirten Albay Dufour, “bununla birlikte operasyon risksiz değil. Bağdat saldırı diye bağırıyor. Arkasında birlikleri tarafından tutulan birçok üs bırakma niyetini gizlemeyen Türkiye'ye karşı Irak'ı savunmak için Muktada El Sadr'ın Şii milisleri hemen öneride bulundu” dedi. Amerika gülünç durumda Washington Türkleri bir an önce geri çekilmeye çağırdığını hatırlatan Dufour, “ABD'nin kendi durumlarının gülünçlüğünü hissetmesi gerekiyor. Onlar, Irak'ın koruyucuları, işte saldırganlarına nereyi vurmak gerektiği, savaşma biçimi ve ne kadar süreyle bunu yapmaları gerektiğini belirtiyor. Ansızın Türkler onlara güveniyor, Iraklılar ise Amerika'nın kendileriyle alay ettiğini düşünüyor” diye kaydetti. Operasyonun sona ermesinden hemen önce Amerika Savunma Bakanı Robert Gates'in açıklamalarını da hatırlatan Dufour, peşmerge ve Türk askerleri arasında olası bir çatışma, yabancı cihatçıların da durumdan yararlanması ve İran'la ilişkilerin daha karmaşık hale gelmesinden endişe edilebileceğini ifade etti. Dufour bölgedeki gelişmeleri şöyle değerlendiriyor: “Türkiye şartlar doğrultusunda değişiyor. Rusya Kafkasya'da yeni piyonlarını itiyor ama Moskova'nın oluşturduğu tehdit ortadan kayboldu. Çünkü Batı'da, Avrupa onu karşılamak için burnundan soluyor, Türkiye yönünü Doğu'ya dönüyor. Irak askeri olarak tehlikeli değil. Suudi Arabistan'ın dışarıda agresif bir politika olanakları yok. Mısır, kendi jeostratejik çevresi için yenilenen bir çıkar olarak ortaya çıkıyor. Yeniden düzenlenme aşamasındaki bir Ortadoğu'da Ankara kendi ulusal çıkarları doğrultusunda dış politikasını yeniden değerlendirmenin uygun olduğunu algılıyor. Türkiye bölgesel güç olmak isteyecek Kısa vadede müzakereye açık ekonomik ve siyasi bir anlaşma yolu ile Irak Kürdistan'ında sürekli varlığını güvenceye alması gerekiyor. Sonra, Türkiye İran'ın normalleştirilmesinde tam yerini alacak. Washington barışla sonuçlandırma umuduyla gizlice bunu uygulamaya devam ediyor. Ankara o zaman Ortadoğu dengesi ve Merkez Asya'nın bir kısmında temel bölgesel bir güç olarak ortaya çıkma niyetini açığa vuracaktır. Bu noktaya henüz gelinmedi. PKK silahsızlanmadı. Irak'ta savaş devam ediyor. Tüm bölgenin yeniden organize dilmesi ve istikrara kavuşturulması gerekiyor. Türkiye'nin farklı siyasi hedefler konusunda ABD ile çelişebileceği geniş bir program, birincisi Kürdistan'ın gelişinin denetime almak isterken, ikincisi Irak'ta ‘delikanlıların' eve dönüşüne uygun ve istikrarlı bir çevre kurmak için Tahran ile uyuşmayı istiyor. Bununla birlikte ABD eğer 50 yıllık dostu Türkiye'nin kendilerinden uzaklaştığını görürse işi yürütmek daha da zor olur. Saf dışı kalması durumunda Amerikalıların Irak'taki yıkıcılığının yol açtığı uzun hatalar listesine kaydolacak.” CELİL DEMİRALP - PARİS / ANF

0 Yorum: