ABD'nin PKK planı

Mehmet Ali Küçük Tarih: 7 Mart 2008-Kurdistan-post Tayyip'in açılımı mı, Amerikan planı mı? R.T.E.’nin AKP açılımı diye ortaya sereceği plan bir Amerikan diktesidir / emridir. Bunu açıklamaya ve sonra da uygulamaya mecburlar. Kuzey Kürdistan medyasında ihmal edildiğinden ve çok önemli olduğundan ilgili kısımlarını fikriniz olsun diye basitçe çevirip aşağı aldım. En altında da kendi yorumum bulunmaktadır. ‘Amerikan Dış Politikası Hakkında Ulusal Komite’ isimli kuruluş tarafından David L. Philips isimli Amerikalıya hazırlatılmış ve 15 Ekim 2007 tarihinde yayımlanmış bir çalışmadır bu. * * * * * * * Mesud Barzani ve Celal Talabani’den PKK’yi 12 aylık bir ateşkese ikna etmeleri isteniyor. Bildiğiniz üzere böyle bir ateşkes ilan edilmişti ve Türk Devleti bozmuştu. Sonrasında DTP’nin PKK ve Türk Devleti arasında arabulucu bir rol üstlenmesi isteniyor. Bunu da Türk Devleti’nin reddedip DTP’yi iyice düşmanlaştırarak engellediğini biliyoruz. Geçen hafta sie Güney Yönetiminden farklı kişiler aynı yönlü ama kendilerinin arabulucu olmaları yönlü açıklamalarla gündeme geldiler. Plan manipüle edilmiş ve DTP yerine Güneyli partiler konulmuş olabilir. Daha sonra Türkiye’nin AB süreci görüşmelerinin yoğunlaştırılmasından ve Güneydoğu’ya (K. Kürdistan) yapılacak sosyo-ekonomik açılımların mali olarak desteklenmesinden bahsediliyor. Hatırlarsanız daha geçen hafta Amerikan Savunma Bakanı bu yönlü finans desteği isteklerini açıklamıştı. Şimdi başlıklar : Reformlar Uygulayın TCK’nın 301. maddesi kaldırılmalı. 215, 216, 217 ve 220 no’lu maddeler gözden geçirilmali. Bozuk yargı sistemi komple gözden geçirilmeli. Kültürel haklar genişletilmeli. Devlet medyasında, halk hizmetlerinde ve eğitimde Kürdçe kullanılabilmeli. Din özgürlüğü ve azınlık hakları alanındaki yasaklar gözden geçirilerek düzeltilmeli. Orduyu Demokratikleştirin Türk güvenlik güçleri, evrensel hukuk kurallarına uymalı ve uluslararası insan haklarına riayet etmeli. Türk ordusu bir « demokratik ordu » gibi hareket etmelidir. Irak’ın Egemenliğine Saygı Duyun Türkiye Kürdistan Bölge Yönetimi’yle işbirliği geliştirmeli. Kerkük’ün bu bölgeye katılmasını engelleme çabalarından vazgeçilmeli. Umursanmayan bu türlü istekler Türk Devleti’nin başarısız ve zayıf görünmesine yol açıyor (Bu satırlardan net bir şekilde anlıyoruz ki Amerika net bir şekilde Kerkük’ün Kürdistan sınırları dahilinde olmasından yanadır –MAK) Af Yasası Çalışmada PKK’yi tek seferde ve tümden silahsızlandırmaya yol açacak bir af düzenlemesinden bahsediliyor ama buna ‘af’ denmemesi gerektiği çalışmanın çeşitli yerlerinde ifade ediliyor. Birkaç aşamalı bir düzenleme olmasından bahsediliyor. Buna göre önce 2002’den sonra dağa çıkanlar hedeflenmeli. Sonra komuta kademesinde olmayanlar. Kırmızı bültenle aranan 134 ‘PKK’linin bir af düzenlemesi için uygun olmadığı ifade edilmiş. Bunların Irak veya başka herhangi bir ülkede ‘yerleşebilmeleri’ yazılmış. PKK komutanlarının hiyerarşik pozisyonlarını korumak isteyeceklerinden hareketle bu konuda özen gösterilmesi / saygılı davranılması isteniyor. Bir af yasasına isim olarak ‘Topluma Kazandırma’ önerilmiş. Bu da aynı saygının bir başka ifadesi olarak değerlendiriliyor (Abdullah Öcalan : Sizi kim affedecek ? – MAK) Bir Arabulucu Tanımlayın Herhangi bir hükümet için ‘PKK’nin muhattap olarak tanınamayacağından’ hareketle DTP bu iş için öneriliyor. DTP’nin bu amaçla PKK’nin Avrupa’daki diaspora örgütü ile ilişki kurabileceği yazılı. Bu da Fransa ve Almanya’nın istihbarattan sorumlu bakanlıklarına havale ediliyor. Ayrıca Ankara’daki büyükelçiliklerin DTP’li vekilleri en üst düzeyde ağırlayarak onlara itibar kazandırması ve tavsiyelerde bulunmaları yazılmış. Bir Gerçekler ve Uzlaşı Süreci Arayışı Başlasın Her iki tarafın kendine göre doğrularının olduğu ve kimsenin başka ‘doğru’ dinlemek istemediği yazılmış. Türk Devleti’ne, çatışma sonrası dönem beklenmeden bir gerçekleri ortaya koyma süreci başlatması yazılmış. Uzlaşı süreci için; deneyimi olan ülkelerden ve gizliliği muhafaza edebilen uzman kişilerden faydalanılmalı denmiş. (Bu madde de Türkiye’ye açıkça bir ‘geçiş dönemi’ öneriliyor. Bu geçiş döneminin bir sonraki aşamasının ne olduğuna raporda hiç değinilmemiş / bu konuda en ufak bir ipucu yok) Altyapıya Yatırım Yapın Türkiye’nin ekonomik iyileşmesinden bahsedildikten sonra, yolların düzeltildiğine / düzeltilme çalışmaları olduğuna değinilip, ayrıca Diyarbakır (Amed) Havalanı’nın genişletilerek uluslararası uçuşlara açılması ve Güneydoğu’da (K. Kürdistan’da) potansiyel enerji sahalarında arama çalışmalarına başlanması istenmiş. Sosyal Refahı Arttırın Sağlık ve eğitim gibi sosyal hizmetlere yatırım yapılması, PKK ile olan çatışma sürecinde yerlerinden edilenlerin dönüşleri ve yeniden yerleşmeleri için para yardımında bulunulması. Proje, gelişimi engelleyen aşiret yapısının ve feodal ilişkilerin çözülmesini de içermeli. Kadının toplumsal gelişimde kilit rol oynadığı vurgulanıp, kadının erkek egemen sistemi kırabilmesi için desteklenmesinden / bu konuda çaba harcanmasından bahsedilmiş. Buna göre, eğitimde kızlar hedeflenmeli, kadınların istihdamı için kırsal alanda iş sahaları yaratılmalı. Nüfus planlaması yapılması gerektiğine de (çokeşliliğin bitmesi için, vs) değinilmiş. Yeniden Kazanımı (reentegrasyon) Destekleyin Türkiye, Avrupa Birliği’nin çeşitli fonlarından destek alarak bir ‘Barış ve Gelişme Fonu’ geliştirebilir. Bununla, evleri yıkılanlara veya kullanılmaz hale getirilenlere tazminat ödenir. Olağanüstü Hal uygulaması sona erdirilmeli. Koruculuk sistemi kaldırılmalı ve yaşlı korucular emekli edilirken gerisi için uluslararası donörlerin de (bağışçıların; ne alaka? - MAK) sponsorluğunda istihdam edilmeleri için projeler geliştirilebilir. İş Sahaları Yaratın Güneydoğu’daki (K . Kürdistan) %30’luk işsizlik oranı geleneksel tarım ve hayvancılık endüstrilerine yatırımla düşürülebilir. Hem yerüstü hem yeraltı su kaynakları yönünden çok zengin olan bölgede, bu kaynakların kötü kullanımı düzeltilmeli. Mevcut uygulamada üsttoprağın kaybolmasına yol açan baskınla sulamadan, yukarıdan damlayla sulama sistemine geçilmeli. Bir toprak reformu, toprağın ölçek ekonomisine göre (en verimli üretim biçimi - MAK) işletilmesini sağlamak üzere çoklu mülkiyete izin verir şekilde gerçekleştirilmeli.Ortadoğu’nun tarım ve deri sanayi için olgunlaşmış bir pazar olduğuna değinilip, dericiliğe yatırım yapılması ve ürünleri müşterilerle / tüketiciyle buluşacak kanalların açılması gerektiği. Habur’dan hariç gümrük kapıları açılmalı. TIR ve kamyonların sınırlarda jandarmalar tarafından yavaşlatılmasına son verilip, Kuzey Irak’lı (Güney Kürdistan’lı) işadamlarının Güneydoğulu (K. Kürdistan’lı) işadamlarıyla ortak iş yapmalarının hızlanması için vize işlemlerinin hızlandırılması gerektiği. Yerel ve ulusal hükümetlerle (Türk Devleti ve G. Kürdistan kastediliyor) işbirliğinin arttırılması. Havuç ve Sopalar Uygulayın Avrupa’non PKK’nin finansını engellemek için çeşitli yöntemlere başvurması. Avrupa’dan yayın yapan ve şiddete çağrı yapan yayınlara müsamaha gösterilmemesi. (Bunlar zaten uygulanmaya başlandı – MAK) Türkiye – G. Kürd Yönetimi işbirliğini geliştirin / büyütün Bu maddede, çeşitli önerilerle Türkiye’nin G. Kürd Yönetimi ile ilişkilerini geliştirmesi gereği vurgulanmış. Ayrıca G. Kürd Yönetimi’nden de PKK’ye yönelik çeşitli tedbirler alması istenmiş. (G. Kürdistan kendisine önerilenleri yerine getirdi – MAK) * * * * * * * Bunları toplarsak, ABD’nin ciddi ciddi PKK’yi bir nihayete erdirmek istediğini anlıyoruz. Bunu da PKK’yi kırmadan, incitmeden ; Kürdlerin onurlarını zedelemeden yapmak istiyor. PKK’nin bir amaç değil bir araç olduğunu hesaba katarsak, Kürd kimliğinin Kuzey Kürdistan’da kabulü en temel şartımız olmak üzere pekala bu planı müzakere edebiliriz diye düşünüyorum. En nihayetinde PKK bir örgüt olarak dağılsın denmiyor raporda. DTP’den ve PKK’nin Avrupa örgütüyle ilişkilenme ifadesinden hareket edecek olursanız, yeniden entegrasyonun ruhuyla da birleşince aslında PKK’nin dağlardan inip K. Kürdistan’da siyasi faaliyet yürütebilmesinin önü açılıyor. PJAK’a örneğin raporda hiç değinilmiyor (ki ben PKK’nin PJAK içine girmesine şiddetle karşıyım. Görüntüde bile olsa!) Elbette bu plana göre PKK silahsızlanıyor ama G. Kürdistan’da bir ordumuz oluşuyorken ve K. Kürdistan’da bu uygulamalarla Kürdlük Kürd kimliğiyle bir süre yaşanabilecekken ; 30 yıllık savaşın üstüne azıcık normal yaşam en çok bize, özellikle Kürd toplumunun geneline iyi gelmeyecek midir? Kürdlerin kendi entellektüellerinden başkasının el atmasına mümkün olmayan kadın sorunu gibi, şehirlerde hortlayan ‘namus cinayetleri’ gibi, Kürd sanatı, Kürd belediyeciliği, Güney Kürdistan’daki kısmi özgürlüğün Kuzey’de de sindirilmesi gibi akla hayale gelmeyecek türlü ulusal sorun ve ulusal uğraşla meşgul olma imkanımızın olması / oluşması savaşın kendi iç amaçlarından biri değil midir? Bunlar, kimliğimiz kabul edilip dilimiz okullarda okutulmaya başlayınca bizim ulus olarak kurumsallaşmamıza ve laf olsun diye değil, savaşarak da değil, dayatarak taleplerde bulunabileceğimiz zamanların da önünü açacak ilerlemelerdir. Tüm Kürdler bu planın maddelerinin uygulanması durumunda geniş düşünüp ne türlü bir farklı yaşam yaşayabileceğimizi ve bunların nasıl bir farklı Kürdistan yaratacağını düşünmelidir. En nihayetinde, kabul edelim ki bugün farklı bir şey gerçekleştirecek kadrolara da sahip değiliz. Nasıl yetişecek o kadrolar? Dağda mı? Avrupa’da mı? Amerika’da mı? Serhıldanlar da taş atarak mı? Türkçe’yle mi? Hepsinin üstüne, böylesi bir dönem Güney’de yeşeren devletin de nefes almasına ve kendini ve çevresini daha iyi tanımasına, gittikçe diğer Kürdlerle ve Kürdistan parçalarıyla nasıl birleşeceğine entellektüel akıl yorulmasına da imkan tanıyacaktır. Orada süren yolsuzlukların ve partizanlığın bir gelenek olarak yerleşmesi engellenmelidir, evet ama herhalde bunun süren savaş tehdidi dönemlerinde ele alınabileceğini düşünmüyorsunuz! Dolayısıyla, temiz ve adam gibi bir devlete sahip olabilmenin yolu da bir sükunet ve refah dönemi gerektirmektedir. PKK ise geleceğin ulusal gövdesini, kimi PKK’linin bunu görememesine rağmen bünyesinde barındırmaktadır. Şüpheniz olmasın ki siyasallaşmış ve dört parçada (kimsinde silahlı) faaliyet yürüten PKK, Kürdistan’a en üst aşamada faydalı olmaya devam edecektir. Bence bizim PKK konusunda asıl sorunumuz yetişmiş ve PKK’de görev alan onlarca Kürd siyasetçisinin ne olacağıdır. Bu yetişmiş siyaset insanlarımızın bir tekini bile kaybetmeye tahammülümüz olmalalıdır. Hepsi milletin yetişmiş evlatlarıdır ve hepsinden maksimum oranda faydalanmak ulusal çıkarımızadır. Dolayısıyla PKK kadrolarının emeklilği değil, daha üst düzeyde Kürdistani görevlere kaydırılması gündeme getirilmelidir. Bu ise hem Türklerin Kürd düşmanlıklarını susturmaları / sonlandırmaları ve hem de G. Kürdistan devletinde iktidar paylaşımının PKK’ye de açılması ile mümkündür. Şahsıma ait görüşler bunlardır.

0 Yorum: