WPO RAPORU :‘’TÜRKLERİN %51’İ İŞKENCEDEN YANA’’

 5sivilgenc_vahseti1_sirnak PNA-"World Public Opinion-Dünya Kamuoyu-WPO" isimli program tarafından BM merkezinde açıklanan bir anket, Türkiye’de kamuoyunun yüzde 51’nin, "masum insanların hayatlarının risk altında olduğu olağanüstü durumlarda belli oranda işkence yapılabileceğini" düşündüğünü ortaya koydu.

BM’de "26 Haziran-İşkence Mağdurlarına Destek Gününden" önce düzenlenen basın toplantısında WPO tarafından 10 Ocak-6 Mayıs 2008 tarihleri arasında yapılan anket sonuçları açıklandı. Ankette, Türkiye’de  işkenceye belli bir oranda izin verilmesini düşünenlerin oranının 2 yılda yüzde 24’ten (2006) yüzde 51’e (2008) çıktığı açıklandı.İŞKeNCE turkiye raporu

Maryland Üniversitesi Uluslararası Siyaset Davranışları Programına (PIPA) bağlı WPO’nun direktörü Steven Kull, anketin yapıldığı 19 ülkenin 14’ünde ankete katılan kişilerin çoğunluğunun "işkencenin hiçbir durumda kesinlikle uygulanmaması gerektiğini" belirttiğini, ancak aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 4 ülkede sonucun daha farklı olduğunu söyledi. Kull, "masum insanların hayatlarının risk altında olduğu olağanüstü durumlarda" Hindistan, Nijerya, Türkiye ve Tayland’da ankete katılanların, teröristlere belli bir oranda işkence uygulanabileceği yönünde yanıtlar verdiğini söyledi. Ankete göre Hindistan’da bu oran yüzde 59, Nijerya’da yüzde 54, Türkiye’de yüzde 51 ve Tayland’da ise yüzde 44. Türkiye’de hiçbir koşul altında işkence yapılmaması gerekenlerin sayısının oranının ise yüzde 36 olduğu, bu oranın 2006 yılında yapılan ankette yüzde 62 olduğu belirtildi.polis dtplilerle

Türkiye’de "genel olarak işkence uygulanabileceğini düşünenlerin" oranının ise yüzde 18 olduğu, bu oranın Çin ile birlikte en yüksek oran olduğu da belirtildi.

Kull, AA muhabirinin sorularına verdiği yanıtta anketin Türkiye’de Arı Vakfı-Infakto araştırma şirketi tarafından yapıldığını ve ankette temsili olarak seçilen 1000 kişiye soru sorulduğunu söyledi.

"İşkence Atlası"

İŞKENECE2 Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nca 9 profesör ve doktorun 5 yılda hazırladığı kitapta, tedavi ve rehabilitasyon merkezlerine başvuran 10 binden fazla işkence mağduruna ait 6 bin fotoğraf tarandı.

  • Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 1980 askeri darbesinden bugüne 1 milyonun üzerinde kişinin işkenceden mağdur olduğunu ortaya çıkardı. Bilim adamlarının 5 yıl boyunca yaptığı çalışmalarla uygulanan utanç verici yöntemler, 236 sayfalık "İşkence Atlası" kitabıyla belgelendi.İşkence Atlası kitap Kitapta, işkence yöntemleri, işkence teşhisi ve muayenenin nasıl yapılması gerektiği fotoğraf ve çizimlerle anlatılıyor. Kitapta 23 yaşında erkeğin gözaltına alındığı polis merkezinde cinsel organına elektrik bağlanmasının, 32 yaşında bir erkek mahkumun cezaevinde falakaya yatırılıp daha sonra ayakta durmaya zorlanmasının yarattığı sonuçlar, çizimler ve fotoğraflarla anlatılıyor. 9 bilim adamının çalışmasıyla ortaya çıkan 'İşkence Atlası' isimli kitap, işkencenin tıbbi olarak belgelendirilmesi açısından dünyada ilk olma özelliğini taşıyor. Atlas hazırlanırken tedavi ve rehabilitasyon merkezlerine başvuran 10 binden fazla işkence mağduruna ait 6 bini aşkın fotoğraf ve röntgen filmi tarandı. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Adli Tıp Polikliniği'nin arşivine ve kişisel arşivlerden alınan olgulara da yer verildi.Iskence

DERS KİTABI NİTELİĞİNDE
5 bölümden oluşan kitabın tıp ve hukuk fakülteleri için ders kitabı niteliği taşıdığı belirtilirken işkence soruşturmalarında yer alması muhtemel adli tıp uzmanlarına, çeşitli sağlık ünitelerinde adli hekimlik görevi üstlenen sağlık çalışanlarına, resmi işkence soruşturmalarında görev alan hukukçulara ve işkence davalarını takip eden avukatlara yardımcı olması hedefleniyor. 'İşkence Atlası'nda 11 çeşit işkence yöntemi çizim ve resimlerle anlatılıyor; "Kaba dayak, falaka, askı, elektrik şoku, boğma, tecavüz ve cinsel işkence, soğuğa maruz bırakma, yakma ve sigara söndürme işkencesi, hayvanların işkence amaçlı kullanımı, aşırı güç kullanma." Ayrıca kitapta, 'işkencenin fiziksel bulguları', 'büyüklerde ve çocuklarda işkence örnekleri' gibi birçok başlık altında işkenceyle ilgili detaylı bilgiler veriliyor.bozuyuk-lincgirisimi-5

EN YAYGIN, KABA DAYAK YÖNTEMİ
Kitaba göre, kaba dayak ve diğer künt travmalar her dönemde en çok uygulanan işkence yöntemleri. Dayağın yanı sıra elektrik verme, askı ve diğer pozisyonel işkenceler, falaka, basınçlı soğuk su, buza yatırma, havasız bırakma, kimyasal maddelere maruz bırakma, cinsel taciz ve tecavüz sık uygulanan yöntemler arasında. İşkencenin nasıl yapıldığının bilinmesi, işkence mağdurunun tedavisi için sağlık çalışanlarının ve diğer profesyonellerin sahip olması gereken temel bilgiler arasında. Hayata Dönüş katliam Hekimlerin en azından görsel bir temele ve işkence iddialarını sorgulamalarını sağlayabilecek belli bir bilgi birikimine sahip olmaları için çıkartılan atlasta şu bilgilere yer veriliyor: "Detaylı bir işkence öyküsü almadan, dikkatli ve sistematik bir fiziksel muayene yapmadan, dört dörtlük bir psikolojik değerlendirme için zaman ayırmadan işkence muayenesi tamamlanamaz. Bu üç majör bileşenden herhangi birindeki eksiklik, işkence iddiasının tıbbi soruşturmasında ciddi yetersizliklere yol açabilir. İşkence yapanlar genellikle iz bırakmamayı hedeflerler. Hatta iz bırakmadan en fazla acı ve hasarı verebilmek işkenceciler için bir ustalık belirtisidir."pic 

Sıfır toleransa rağmen artış
Dünyadaki işkence uygulamalarına da yer verilen atlasta son yıllarda terörle mücadele adı altında İsrail ve ABD'nin içinde olduğu birçok ülkenin işkenceyi yasal hale getirmeye çalıştığı anlatılıyor. Türkiye'de de son yıllarda 'sıfır tolerans' politikalarıyla işkencelerin izlendiğinin söylenmesine rağmen mağdurların sayısında artış olduğu insan hakları örgütlerinin 2006 ve 2007 raporlarında ortaya konuyor.'Kim terörist  

En çok şikâyet edilen yöntemler:

  •  
    * Tecavüz ve cinsel işkence: Anal işkence ile ilgili en çok bildirilen aletler cop, şişeler, hortum ve idrar sondası gibi fiziksel hasar ihtimali az olan hortumlar. Erkeklerde haya burma.
  • * Soğuğa maruz bırakma: Soğuk hücrede, dışarıda ya da vantilatör karşısında tutma ya da uzun süreli çıplak ve ıslak bekletme. Basınçlı soğuk su sıkma, buz üzerinde yatırma.
  • * Yakma ve sigara söndürme işkencesi: Sıcak bir cisimle ciltte yanık oluşturan işkenceler tüm dünyada oldukça yaygın kullanılır.
  • * Askı: Bazı durumlarda elektrik şoku, boğma ve kaba dayakla birlikte uygulanabilir ya da ayaklara ağırlık bağlanarak şiddeti artırılabilir.
  • * Kaba Dayak: İşkence gören kişilerin büyük çoğunluğu kaba dayağa maruz kalmaktadır. Kaba dayak yöntemleri ise şunlar, "Tokat, yumruk, tekme, cop, değnek, sopa, odun, kalas, metal çubuk, hortum gibi sert cisimlerle vurma, kamçılama, ayak altında çiğneme, yere ve duvara fırlatma, kafasını duvara ve yere çarpma..."İşkence Atlası

İşte utanç yöntemleri
1- Buz üstünde yatırma.
2- El üstünde sigara söndürme işkencesi. 
3- Köpek saldırtma.
4-Tekerlek işkencesi. Kaba dayakla uygulanır.
5- Kafes ya da kutu içinde uzun süre hareketsiz tutma işkencesi.
6- Filistin askısı işkencesi.

Adaletten dönüş operasyonu

Hayata Dönüş Bayrampaşa Cezaevi’nde 12 tutsağın katledilmesiyle sonuçlanan ama adına ‘hayata dönüş’ denilen operasyon hakkında açılan tek dava, 7 yıl sonra deliller toplanmadan, tüm sanıkların ifadesi alınamadan zaman aşımından düştü.

Hayata Dönüş’ operasyonunda, Bayrampaşa Cezaevi’nde bulanan tutuklu ve hükümlülere kötü davrandıkları, görevlerini kötüye kullandıkları gerekçesiyle jandarma görevlileri hakkında açılabilen tek dava, açıldıktan 7 yıl sonra deliller toplanamadan, tüm sanıkların ifadesi alınamadan “zaman aşımından” düştü.cezaevi0221

8 yıl önce F Tipi cezaevlerine karşı sürdürülen ölüm orucu eylemine son vermek, Türkiye’deki “cezaevi sorunu”nu çözmek amacıyla eşzamanlı bir operasyon gerçekleştirildi. Ölüm orucu ve açlık grevlerinin sona erdirilmesi için yürütülen çabalar sürerken, ısrarla “müdahale düşünülmediğini” açıklayan ANAP- DSP-MHP koalisyon hükümetinin emriyle 19 Aralık 2000 sabahı saat 04:30 sıralarında 20 cezaevinde eşzamanlı olarak binlerce mahkuma yönelik on binlerce güvenlik görevlisinin katıldığı “Hayata Dönüş” adı verilen operasyon başlatıldı. Operasyonda 32 kişi öldü, yüzlerce tutuklu ve hükümlü yaralandı.

‘Hayata Dönüş’ün Bayrampaşa Cezaevi’ndeki faturası 12 kişinin ketledilmesiydi. Katliamın Bayrampaşa Cezaevi ayağı için açılabilen ve “Tutuklulara kötü muamele yaptıkları ve görevlerini kötüye kullandıkları” gerekçesiyle yaklaşık bin 600 devlet görevlisinin yargılandığı davada yedi yıl boyunca ne deliller toplanmış ne de tüm sanıkların ifadesi alınmıştı. Sadece ‘zaman aşımı’ dedi Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davada 11 defa hakim değişmişti. Önceki gün yapılan duruşmaya ikinci kez giren Hakim Ali Belen’in ilk sözü “Dava konusu suçlamaya ilişkin zaman aşımı süresinin dolduğu” oldu.sincan  

‘Zaman aşımı’ işlemez Duruşmada söz alan müdahil Hasan Demir’in avukatı Ömer Kavili olay meydana geldiğinde 180 gündür ölüm orucunda olan müvekkilinin, görevlilere karşı koymasının mümkün olmadığını ifade etti. Kavili, “O koşullar altında müvekkilime küfür, öldürücü, boğucu gazlarla saldırmak, copla, sopayla vurmak eylemlerinin yapılmış olması hukuk düzeninde ’işkence ve zalimane davranış’ olarak nitelendirilmektedir. İşkence ve zalimane davranış suçlarında, insanlığın ortak değerlerine karşı işlenen suçlar olması nedeniyle zamanaşımının hiçbir zaman işlemeyeceği bilinmektedir” diye konuştu.

Sanık sayısı dahi bilinmiyor İddianamenin özensiz hazırlandığını, sanık sayısının dahi mahkemece bilinmediğini vurgulayan Kavili, “Bugüne kadar yargılamada henüz sanık sayısı bile tam belli değil. 16 sanığın ifadesi halen alınmadı. Hangi sanığın ne suç işlediği bile belli değil” dedi.Hayata Dönüş katliam

Duruşmayı terk ettiler Duruşmanın başında hakimin “Dava zaman aşımı süresinin dolduğunu” söylemesinin, kararını önceden açıklamak niteliğinde olduğunu belirten Kavili, “Avukatlık meslek kuralları, kişisel ahlak ve onurumuz çerçevesinde duruşmayı terk ediyorum” dedi. Esas hakkındaki görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı da zamanaşımından davanın düşmesine karar verilmesini istedi. Hakim Belen, sanıkların yargılandıkları suçlara ilişkin zaman aşımı süresinin 19 Haziran 2008 tarihinde dolduğunu belirterek, davanın düşürülmesine karar verdi.

Yargılanan sayısı bile belirsiz Avukat Ömer Kavili, kararı temyiz edeceklerini belirterek, “Mahkeme, davada tam olarak kaç sanığın yargılandığını dahi bilmiyor. Yaklaşık olarak 1600 sanık yargılanıyor. Bu bile çözülemedi” dedi. Müdahil avukatlar, adil yargılama hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götüreceklerini söylediler.istHOC19Aralik_2

Zaman aşımı kabul edilemez Halkın Hukuk Bürosu avukatları da dün yazılı bir açıklama yaparak operasyonu “insanlığa karşı işlenmiş bir suç, katliam” olarak nitelendirdi ve zaman aşımı kararının kabul edilemez olduğunu belirtti. Açıklamada, mahkemede tutanaklara geçmiş hali ile operasyonda kullanılan personel, silah ve bomba envanterinin iki ülke arasındaki bir savaşta kullanılmış boyutlarda olduğuna dikkat çekildi. Yargılamanın göstermelik olduğu belirtilerek, “Bayrampaşa Cezaevi’ndeki operasyondan sağ kurtularak ölmeme suçunu işleyen tutuklu ve hükümlülere 20 günde soruşturma 68 günde dava açan yargı, aynı hızı 6 kadını diri diri yakanlara göstermedi. Asıl sorumlular hakkında dava açmayan yargı, kamuoyunun baskısını gidermek için görevli personel hakkında görevi kötüye kullanma ve kötü muamelede bulunma suçundan dava açtı” denildi. Mahkemenin hiçbir işlemi adli ve idari makamlarca yerine getirilmediği dikkat çekilen açıklamada, sürekli hakim değişikliği yapan davanın kaç sanığı olduğunun dahi öğrenilemediği belirtildi. Gerçekleştirilen operasyonu planlayanların, operasyonu gerçekleştiren, emir ve talimat verenlerin insanlığa karşı suç işlemiş olduğu kaydedilen açıklamada, zaman aşımı kararının kabul edilemez olduğu belirtildi. İSTANBULIMG_3843

F Tipleri hala sorun 20 Ekim 2000 tarihinde başlayan ölüm orucu sürecinde 48 kişi cezaevinde ölüm orucunda, 7 kişi destek ölüm orucunda, 13 kişi tahliye olduktan sonra ölüm orucunda olmak üzere 68 kişi ölüm orucuna bağlı gerekçelerle öldü. Cezaevi operasyonunda ölenler, kendini yakanlar, intihar edenler tedavi ya da saldırı sırasında ölenler, intihar saldırısı düzenleyenler ile bu saldırılarda ölenlerle beraber bu sayı 130’u aştı. Operasyonun gerçekleştirildiği dönemde Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü olan Ali Suat Ertosun daha sonra “üstün hizmet madalyası”yla ödüllendirildi. Devletin bazı göstermelik düzenlemelerle faaliyete soktuğu F Tipi cezaevleri, halen sorun olmaya devam ediyor. Cezaevi modelinin yarattığı genel sorunların yanı sıra bir çok hak da keyfi uygulamalarla engelleniyor.tayad

Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na (TİHV) göre Vakfa başvuran F Tipi cezaevlerinde kalmış kişilerin büyük bölümünde yaygın olarak kronik ve akut Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), uyum bozukluğu, majör depresif bozukluk, anksiyete bozukluğu belirlendi. F Tipi cezaevlerinin genel koşullarının, görüşme, okuma, giyim, sağlık gibi temel hakların kısıtlanmasının, hükümlülerin beden ve ruh bütünlüklerini ya da kişiliklerini korumaları önünde ciddi birer engel olduğu belirtilerek, ecrit uygulamasının sonuçları şöyle özetlendi: “Bugüne kadar bu konuda yapılan çalışmalar göstermiştir ki tecritin ve ‘dış uyaran kısıtlılığının’ ruh sağlığı üzerinde yıkıcı etkileri bulunuyor. İnsanın psişik, fizyolojik ve sosyal işlerliğini sürdürebilmek için uygun, yeterli ve değişken duyusal ve sosyal uyarana gereksinim duyduğu, uyaranların yeterli ve uygun olmaması durumunda karakteristik bazı semptomların ortaya çıkabildiği saptanmıştır. Araştırmacılar; tecrit koşulları ne kadar katıysa, duyusal uyaranlar ne kadar kısıtlıysa, süre ne kadar uzunsa, tecridin o kadar ağır ruhsal sorunlara neden olabileceği kurtce harfler yasak xqwkonusunda ortaklaşıyor.”

Kürtçe yasağına görüş protestosu Aileleri ile telefonda Kürtçe konuşmaları yasaklanan Erzurum H Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutsaklar, görüşe çıkmama kararı aldı. Aileleri aracılığıyla açıklamada bulunan tutsaklar, birçok kişinin ailesinin Türkçe bilmemesine rağmen Kürtçe  konuşmalarına izin verilmediğini bildirdi. Yaklaşık bir aydır aileleri ile Kürtçe konuşamadıkları belirtilen açıklamada, “Konuştuğumuz zaman telefonlarımız kapatılıyor. Konuyla ilgili cezaevi yönetimiyle görüştük. Ancak hiçbir sonuç alamadık. Biz de keyfi uygulamaya karşı görüş ve telefonları protesto ettik. Uygulamadan vazgeçilmediği sürece görüşlere çıkmayacağız” denildi. YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Uzun lafın kısası o partiyi kapatın!

AbdurrahmanYalcinnkaya Yargıtay Savcısı Yalçınkaya, kapatılmasını istediği DTP için sadece 5-10 dakikalık savunma yaptı.


Savcının rahatlığı
AKP'ye kapatma davası açıldığında kıyametler koparılırken, DTP'ye kapatma davası açıldığında ise alkışlanıyor, hukuk ve demokratik normlar hiç hatırlanmıyor ve tartışılmıyor. DTP'ye kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya da, bu rahatlıkla hareket ediyor. Yalçınkaya, kapatılmasını istediği DTP için sadece 5-10 dakikalık sözlü savunma yaptı.dtp

Karar çoktan alınmış… Öcalan'ın talimatı ile kurulduğunu ileri sürdüğü ve bölücülükle suçladığı DTP hakkındaki Yalçınkaya'nın bu kısa savunması, 'formalitenin yerine getirilmesi' ve 'DTP'nin kapatılması kararının çoktan alındığı' yorumlarına neden oldu. Yalçınkaya, 8'i milletvekili 122 DTP'liye 5 yıl süreyle siyasi yasak getirilmesini istemişti. DTP'li yetkililer ise sözlü savunmalarını 16 Eylül'de yapacak.dtp turk demirtas akin
Yalçınkaya çay molasına gitti…
DTP'nin kapatılmasıyla ilgili davaya ilişkin dün Anayasa Mahkemesi heyetine sözlü savunmasını veren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, sadece yarım saat içerde kaldı. DTP'nin 'eylemlerinin ve üyelerinin beyanlarının devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırılık oluşturduğunu' iddia eden ve 8'i milletvekili 122 DTP'liye 5 yıl süreyle siyasi yasak getirilmesini isteyen Başsavcı'nın bu denli ciddi iddiaları 5-10 dakikada dile getirmiş olması 'kararın çoktan alındığı' yorumlarına yol açtı. DTP hakkındaki kapatma davasında işleyen süreç kapsamında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, sözlü açıklamada bulunmak üzere dün sabah saat 10.00'da geldiği Anayasa Mahkemesi'nden saat 10.30'da ayrıldı. Anayasa Mahkemesi'ne arka kapıdan giren Yalçınkaya, yine arka kapıyı kullanarak mahkeme binasından çıktı. DTP yetkilileri ise sözlü savunmalarını 16 Eylül Salı günü yapacak.dtp

Bu sürecin ardından, davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak Anayasa Mahkemesi raportörü, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gerekse davalı DTP ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek. Raporun, Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesine dağıtılmasının ardından, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç toplantı gününü belirleyecek. Üyeler, belirlenen günde biraraya gelerek, kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak. DTP hakkındaki kapatma davasını 11 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti karara bağlayacak. Asıl üyelerden herhangi birinin bulunmaması veya emekliye ayrılması durumunda 4 yedek üyeden en kıdemlisi heyete katılacak. Anayasa'ya göre, bir siyasi partinin kapatılmasına karar verilebilmesi için nitelikli çoğunluğun oyu aranacak. Buna göre, kapatma kararı için Anayasa Mahkemesinin 11 asıl üyesinin en az 7'sinin oyu gerekecek. ANKARA

Türkiye'nin Roj TV taktiği şimdi de Rum TV'ye karşı

roj_tv_001 Türkiye Bölge illerinde başlattığı Roj TV'yi engelleme projesini şimdi de Kıbrıs'ta Güney Kıbrıs ve Yunanistan'a ait televizyon kanallarına karşı uygulamaya sokacak. Kıbrıs'ta yayın yapan ERT ve PIK kanallarının frekanslarını güçlendiren Güney Kıbrıs yönetimine karşı Kuzey Kıbrıs tarafı Roj TV'ye uygulanan frekans engelleme sistemini uygulamayı planladığı öğrenildi.

Güney Kıbrıs kanallarının frekanslarının güçlendirilmesinin ardındanroj tv Kuzey Kıbrıs tarafında Genç TV, ART, ATV ve NTV'nin yayınlarına bazı bölgelerde ulaşılmaması üzerine harekete geçen yöneticiler, Türkiye'den teknik destek istedi. Türkiye Radyo Televizyon Üst Kurulu'ndan Kıbrıs'a gelen bir frekans uzmanının incelemelerin ardından Bölge illerinde Roj TV'nin yayınını engellemek için uygulanan sisteminin Güney Kıbrıs televizyonlarına karşı uygulanmasının sorunu çözeceği biçiminde rapor verdiği bildirildi. Kuzey Kıbrıs kaynaklarının geçtiği bilgilere göre Lefkoşa'ya kurulacak sistemle Rum ve Yunanistan televizyon kanallarının frekansları zayıflatılacak. LEFKOŞA

Başkan Barzani'ye, Türk genelkurmayından tepki

Masud-barzani Rizgarî Online/Türk Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Federe Kürdistan yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin sözlerine tepki gösterdi: ''Eğer PKK terörist örgüt değilse, dünyada terörist örgüt yok.'' Büyükanıt, Türk Taarruz-Taktik/Keşif helikopteri (ATAK) projesi sözleşmesinin resmen yürürlüğe girmesi nedeniyle düzenlenen kokteylde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Büyükanıt, Barzani'nin İtalyan gazetelerine verdiği demeçte yer alan "PKK terör örgütüdür diyemem" sözlerinin hatırlatılması üzerine, bu konuda değerlendirmelerini çok açıkladığını ve hepsinin bilindiğini kaydetti.

CNNTürk`ün kaydettiğine göre Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindekiimagesCA2SS5QC yetkililerle temas kurmasına yönelik sorular üzerine de Orgeneral Büyükanıt, "O benim alanım değil. Asker olarak bakıyorum. Terörle mücadele eden bir kurumun başındayım. Terörle mücadele kapsamında bakıyorum. Bizim şehit verdiğimiz, can ve mal kaybı verdiğimiz bir mücadelede PKK'ya terör örgütü dememenin ne anlama geldiğini siz değerlendirin. O terör örgütü değilse başka terör örgütü yok dünyada. Gelmiş geçmiş en kanlı terör örgütü" dedi.
Erdoğan'ın Irak'a yapacağı ziyaretin ilişkilere nasıl yansıyacağına ilişkin soru üzerine Orgeneral Büyükanıt, bu ziyaretin ilişkilere olumlu yansıyacağını ifade etti.buyukanit%20pkk
Türk Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, "Biz de asker olarak Irak merkezi hükümetiyle temas ediyoruz. Onlar geliyor, biz gidiyoruz. Merkezi hükümetle işbirliğimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bütün komşularımızla işbirliğini geliştirmeye çalışıyoruz. Irak bizim komşumuz. Coğrafyamızı değiştiremeyeceğimize göre sonsuza kadar onlarla yaşayacağız. İlişki içinde olmak şart" diye konuştu.

Kürdistan yönetiminden yeni bir petrol atağı

petrol kurdistan regional Rizgarî Online/Federe Kürdistan Yönetimi, merkezi hükümetin muhalefetine rağmen, yabancı bir petrol şirketiyle iki anlaşma daha imzaladı. Kanada şirketi Talisman Energy'nin bir yan kuruluşuyla imzalanan anlaşma, Halepçe kasabası yakınlarında petrol arama ve üretim faaliyetleri yürütülmesini öngörüyor. Kürdistan yönetimi tarafından dün gece yapılan açıklamada, anlaşmanın geçen Perşembe günü Talisman Energy temsilcileriyle, Başbakan Neçirvan Barzani arasında imzalandığı belirtildi. Anlaşma uyarınca şirket, Helepçe'nin kalkındırılmasına yönelik projeler için 220 milyon dolar verecek.

BBC`nin bildirdiğine göre Merkezi yönetim, Kürdlerin imzaladığı petrol anlaşmalarının yasa dışı olduğunu iddia ediyor.
Bağdat yönetimi bu tür bir anlaşmanın imzalanabilmesi için öncelikle petrol gelirlerinin nasıl paylaşılacağını düzenleyen ulusal petrol yasasının meclisten geçmesi gerektiğini belirtiyor.
F.Irak Bakanlar Kurulu geçen yıl Şubat ayında petrol yasa tasarısı üzerinde uzlaşmıştı. Kürdistan hükümetiyle Bağdat hükümeti arasındaki anlaşmazlık nedeniyle tasarı yasalaşamadı.
Bu arada Neçirvan Barzani'nin tıkanıklığın aşılabilmesi için Bağdat'a yeni öneriler sunduğu yolunda haberler var.
RO/Ömer Kaçar

Terim'in Claudia Roth'u korkutan sözleri

Claudia Roth Celal Talabani

Almanya'nın göç ve uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer, yarın Türkiye ile Almanya arasında oynanacak Avrupa Futbol Şampiyonası yarı final maçının dostluk bayramı olması temennisinde bulundu.

Böhmer, yayımladığı mesajda, ''Her halükarda kutlamak için bir neden olacaktır. Almanya kazanırsa kutlanacak, Türkiye kazanırsa kutlanacak ve ülkelerimiz arasındaki dostluk her halükarda sahadan galip olarak ayrılacak'' ifadelerini kullandı.roth
Avrupa Futbol Şampiyonası'nın, spor ve uyumun lokomotifi olduğunu gösterdiğini ifade eden Böhmer, ''Almanya'daki taraftarların her iki takımla da kendilerini özdeşleştirmeleri memnuniyet verici. 2 yıl önce Dünya Kupası'nda olduğu gibi otomobillerde ve balkonlarda Alman ve Türk bayrakları sallanıyor. 2006 yılının heyecanı yaşanıyor ve bu gittikçe artıyor'' yorumunu yaptı.
Türkler'in çok iyi mücadele etmelerine ve etkileyici bir performans göstermelerine rağmen, kendi favorisinin Almanya olduğunu ifade eden Böhmer, heyecanlı, adil ve çok gollü bir maç izlemek istediğini ve karşılaşmanın ardından düzenlenecek kutlamalara sevindiğini kaydetti. Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth, özel Phoenix televizyonunda yayınlanan ''Unter den Linden'' programında yaptığı konuşmada, Avrupa Şampiyonası heyecanının aşırı milliyetçi amaçlar için kötüye kullanılmamasını ümit ettiğini belirterek, çeyrek finalde Türkiye'nin Hırvatistan'ı yenmesinden sonra Türk Milli Takımı Teknik Direktörü Fatih Terim'in yaptığı açıklamaları da eleştirdi. Roth, ''Ulusun gururu için Allah'ın bu golü verdiği gibi sözler, Türkiye'de büyük bir sorun yaratan konuyu körüklüyor. Bu da, azınlıklara karşı sergilenen aşırı milliyetçilik'' şeklinde konuştu.Claudia Roth Mesut barzani

Birlik partilerinin (CDU/CSU) Alman Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Wolfgang Bosbach ise, maçlarla ilgili yapılan her açıklamanın abartılmaması gerektiğini ifade ederek, bir kişinin, milletinin takımıyla, takımın da milletiyle gurur duyduğunu söylemesinin doğal olduğunu söyledi.bugün