Welat için mücadeleye

7 yaşındaki Welat’ın isminden dolayı İstanbul Havaalanı’ndanwelat04 Almanya’ya geri gönderilmesine tepki yağdı. Ancak, ‘Welat neden Türkiye’ye giremedi?’ sorusunun bulunmayan resmi yanıtı dün ortaya çıktı. Annesiyle birlikte dört gün önce Düsseldorf kentinden uçakla İstanbul’a giden Dağ ailesinden 7 yaşındaki Welat’ın isminin Kürtçe olması Türkiye’ye girmelerine engel olarak gösterilmişti. 7 yaşındaki Welat, annesinin bütün yakarmalarına rağmen tekrar uçağa bindirilerek Almanya’ya geri gönderilmişti. Welat’ın isminden dolayı yaşadıkları gazetemizin dünkü sayısında ‘Welat Türkiye’ye giremedi’ şeklinde yer aldı. Haberimiz üzerine, uygulamaya tepki gösterilerek, Türk devlet zihniyeti sorgulandı. Ancak, dün Türk medyasına yansıyan şu gelişme, bu zihniyetin kaynağını net olarak gösterdi. “Genelkurmay’dan ‘önce Türkçe’ Önce Türkçe afişi” başlıklı haberlerle birlikte Genelkurmay’ca hazırlanan afişler de yer aldı. Afişlerde, ‘Kürtçe serbesttir’ yalanıyla birlikte sürdürülen “Q,W,X” harflerinin yasaklanması, bu harflerin üzeri çizilerek, teyid edildi. Yazdığı bildirilerde bile Türkçe dil kurallarını altüst eden Türk Genelkurmay Başkanlığı, Türkçe konusunda gösterdiği ‘hassasiyetini’ askeri kurum ve kuruluşlara astırdığı afişlerle duyurdu. Tüm askeri kurum ve kuruluşlara asılan afişlerde “Önce Türkçe” denildi. “Q,W,X” harflerinin üzeri çizilen afişte, “Tabelalarda, ilanlarda, reklamlarda önce Türkçe” yazısı yer aldı.
Welat’ın annesi anlatıyor
kurtce harfler yasak xqw
Dünkü haberimizde 7 yaşındaki Welat’ı Düsseldorf Havaalanı’nda geri alan babası Sadrettin Dağ’ın tepkisini yansıtmıştı. Haberin yayınlanmasının ardından ulaşttığımız anne Yadigar Dağ, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Almanya’da çocuğumuzu kaydederken Alman polisi ‘çocuk her ülkeye gidebilir ancak Türkiye’ye gidemez’ dedi. Daha sonra ‘çocuktur bir şey olmaz’ dediler. Biz Almanya’da Türkiye Konsolosluğu’na kaydetmek için gittik. Ancak Konsolosluk hakaret ederek ‘W harfini kabul etmeyiz’ dedi. 3 çocuğumla birlikte İstanbul Havalimanı’na geldiğimizde ‘Welat yabancıdır. O’nu almayacağız’ dediler. Çocuğumu zorla aldılar benden. Çocuk ağlıyordu. Dayanamadım ben de ağladım. Welat ağlıyordu. Bana ‘Anne ne oluyor neden ismimi kabul etmiyorlar’ diyordu. İçim yandı. Onu almaya çalıştım ama vermediler. Almanya’ya geri gönderdiler. Bu insafsızlıktır.”
‘İnsan onuruna saygısızlık’
Türkiye’deki tek Kürtçe günlük gazete Azadiya Welat’ın Genelwelatkimlik3 Yayın Yönetmeni Tayyip Temel, 7 yaşında bir çocuğun isminden ötürü Türkiye’ye sokulmamasını her şeyden önce bir insan hakları ihlali ve insan onuruna karşı saygısızlık olarak değerlendirdi. Temel, şunları söyledi: “Başbakan başta olmak üzere devlet yetkilileri özelikle Avrupalılar ile yaptıkları görüşmelerde Kürtler ve Kürt dili ve kültürü üzerinde baskının olmadığı ve yasakların kaldırıldığını iddia ediyorlar. Atatürk Havaalanı’nda yaşananlar skandaldan da öte bir uygulama niteliğinde. 7 yaşında bir çocuğun psikolojisi ve ailesinin üzerinde bırakacağı etkiye bakılmaksızın, adeta bir suçlu muamelesine tabi tutularak Almanya’ya iade edilmesini kınıyoruz. Herkesin bu bölücü uygulamaya tepki göstermesini bekliyoruz. “
‘Kürt dili inkar ediliyor’sami_tan_kurt_enstitusu_baskan
İstanbul Kürt Enstitüsü Başkanı Sami Tan ise şunları belirtti: “Kürtçe yayın tartışmasının yapıldığı bir dönemde, bu somut olay bir kez daha Türk devletinin Kürt halk gerçekliği ve Kürt dilini inkar ettiğini gösteriyor. Bir halkın dilini kabul etmek için, ilkin o halkın dilinde bulunan sesleri ve o sesleri gösteren harfleri kabul etmek gerekiyor. Türk yetkilileri bugüne kadar, William, Waly adında birini sınırdan geri çevirmediklerine göre, düşmanlık Kürt dilinedir. Türk devleti artık dünyayı ve Kürtleri kandırmaya çalışmaktan vazgeçmeli. Bu zihniyetle hiçbir yere varmayacakları açıktır.”


KCK: Avrupa ders çıkarmalı 7 yaşındaki Welat Dağ’ın isminden dolayı Türkiye’ye girişine izin verilmeyerek tek başına uçağa bindirilip Düsseldorf’a gönderilmesi haberi Avrupa’da da yankı yarattı. KCK Yürütme Konseyi Üyesi Remzi Kartal, “Bu olay Türkiye’nin Kürtremzi_kartal KCK halkına, kültürüne ve kimliğine yaklaşımını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. İsmi Welat olan çocuğun Türkiye’ye girişi yasak, Türkiye’de yaşaması yasak. İsmi Welat olan çocukların Türkiye yasaları ve siyasetiyle sürekli baskı altında olması, hapis kalması gerçeği ortada” dedi. Kartal sözlerine şöyle devam etti: “Bu, özellikle Avrupa bilhassa da Almanya açısından, Kürt halkına karşı uyguladıkları politikaların yanlışlığını görmeleri açısından öğretici bir olay. Welat olayı aslında Almanya’nın Türkiye gerçeğini görme ve bu noktada Almanya’da yaşayan Kürtlere yönelik politikalarını değiştirme konusunda bir dönüm noktası olmalıdır” dedi.
Almanya’nın Kürtlere yönelik politikalarının Türkiye’yle birebir örtüştüğüne dikkat çeken Kartal, “Almanya, yer yer Türk devletini de aşan haksız ve yanlış politikalarından vazgeçmelidir. Türk devleti kendi Kürdünü yaratma politikalarını sürdürürken, Almanya da Türkiye’nin istediği Kürdü yaratma politikasından vazgeçmelidir” diye konuştu. Kürtlerin de evrensel hukuk çerçevesinde herkes gibi kendisini ifade edebilmesi gerektiğini dile getiren Remzi Kartal, Almanya’dan beklentilerini şöyle sıraladı: “Umarız Almanya şuanda Türkiye’ye iade etmek için cezaevinde tuttuğu Kürtleri ve Kürt siyasetçileri serbest bırakır. Türkiye’nin geri gönderdiği Welat isimli çocuğun gerçeğinden yola çıkarak, Kürtlerle daha doğru bir ilişki geliştirir. Kürtleri daha doğru anlar ve Kürtlere yönelik demokratik ve insani bir hukukla yaklaşır.”
‘Hukuk mücadelesi yürütülmeli’ Bu olayın Kürt kurumları ve Kürt halkı açısından da çok ciddi mesajlar içerdiğinin altını çizen KCK Yürütme Konseyi Üyesi Remzi Kartal, bu konuda şunları ifade etti: “Avrupa’da Kürtler bugüne kadar kurumlarıyla birlikte insan hakları ve demokrasi çerçevesinde çok ciddi bir siyasal mücadele yürüttüler. Kimlik ve demokratik haklarını talep ettiler. Fakat bu mücadelenin bir ayağı eksik kaldı. Bu da hukuk mücadelesiydi. Avrupa’daki Kürtler birebir, tek tek vatandaşlar olarak ve kurumlar olarak ciddi bir hukuk mücadelesi içerisinde olmalıdırlar. Ancak böyle haksızlıklara karşı önemli sonuçlar elde edebilirler.”
YEK-KOM: Demokrasiyi yeniden tanımlasınlar Almanya KürtYEK-KOM Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM) Yönetim Kurulu Üyesi Ayten Kaplan ise “7 yaşındaki Welat isimli Kürt çocuğa Türk devletinin yaklaşımı, demokratik kriterler konusunda adım atmadığının göstergesidir” dedi. Kaplan sözlerine şöyle devam etti: “Alman devleti Türkiye’nin demokratikleştiğini iddia ederek birçok Kürdün oturum hakkını elinden almak için girişimde bulunsa da, bu olay demokrasinin Türk devletinin ne mantığında ne pratiğinde ne de isteminde yer almadığını göstermiştir. Hem Türk devleti hem de Alman devleti demokrasi kriterlerini yeniden tanımlamalıdır.”
“7 yaşındaki bir çocuğa dahi böyle bir uygulamayı reva gören Türk devletinin daha neler yapabileceği ortadadır” diyen Kaplan, “Kürt kimliği sözde değil özde kabul edilmelidir. Özellikle Alman devleti, Türkiye’nin demokratik gelişimini Türkiye’deki şoven bayrak eylemleri ile değil, Kürt halkına yönelik baskı ve yasakları mercek altına alarak izlemelidir”
çağrısında bulundu. MELEK AMED/


Prof. Buro: Ağır hak ihlali Alman siyasal bilimcisi Prof. Dr. Andreas Buro, Welat Dağ olayını “ağır insan hakkı ihlali” olarak nitelendirdi. Geçtiğimiz haftalarda Aachen Barış Ödülü’ne layık görülen Prof. Buro, konunun Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu döneminde “Kürt dilinin reddi ve Kürt halkının zoraki asimilasyonunu gerçekleştirmeye dönük alınan kararlar” ile bağlantılı olduğunu ifade etti. Konuyla ilgili gazetemize açıklama yapan Prof. Buro, şunları dile getirdi: “Bu olay, Türkiye’nin Kürtlerin kültürel kimliğini tanımaya hazır olmadığını gösteriyor. Yani, kendine ait bir yazımı, bir dili, bir kültürü olan büyük bir nüfus parçasının kültürel kimliği tanınmıyor. Bu, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üye olmayı hedeflediği gerçeği kapsamında daha da anlaşılmaz bir durumdur. Türkiye kendi sınırları içerisinde bütün halk gruplarının barışçıl birarada yaşamasının koşullarını yaratmadan, AB’ye katılacak düzeye ulaşamayacaktır. Çünkü bu tutum, ağır bir insan hakkı ihlalidir.”
Mendis: Skandal! Merkezi Almanya’nın Bremen kentinde bulunan Uluslararası İnsan Hakları Derneği (Internationaler Menschenrechtsverein) de 7 yaşındaki Welat’ın sırf isminden dolayı ‘sınırdışı’ edilmiş olmasını “skandal” olarak değerlendirdi. Dernek Temsilcisi Viraj Mendis, olayın Türkiye’deki Kürtlerin karşı karşıya olduğu devlet baskısının keskinliğini gözler önüne serdiğini kaydetti. Viraj Mendis, şu değerlendirmeyi yaptı: “7 yaşındaki Welat’ın sırf isminin Kürtçe olması nedeniyle Türkiye’den Almanya’ya sınırdışı edilmiş olması bir skandaldır. Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın Erdogan_universty turkish german Almanya’ya yaptığı son ziyaretinde ‘Almanya’da eğitim dilinin Türkçe olduğu yüksekokulların kurulması mümkün olmalı’ demiş olması ironiktir. Hatta Almanya’da Türk üniversitelerin kurulması yönündeki fikirlerini beyan etmişti. Alman ve Avrupalı politikacılar için Kürtlerin kendi ülkelerindeki demokratik ve siyasal haklarını alenen sormanın tam fırsatıydı. Ama kimse Erdoğan’a bunu sormadı. Welat’ın sınırdışı edilmiş olması değerlendirilmesi gereken ikinci bir fırsattır.”
MERAL ÇİÇEK/ HABER MERKEZİ-YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

0 Yorum: