GÜNEŞLERİ BATTI!

Kürt sorununda demokratik çözüm yerine şiddette ısrar eden Türkiye'nin 21 Şubat'ta başlattığı işgal harekatı fiyaskoyla sonuçlandı. ABD'nin planı doğrultusunda Güney Kürdistan'da bataklığa çekilen Türkiye'ye operasyonun faturası pahalıya patladı PKK kazançlı çıktı ABD, İsrail ve İngiltere'nin askeri, teknolojik, istihbari ve diplomatik desteğiyle gerçekleştirilen operasyona karşı PKK, hiç kimsenin beklemediği bir direniş ortaya koydu. Türkiye, iddia edildiği gibi, kilometrelerce Güney Kürdistan topraklarına giremedi. PKK, bu sonuçlarla öz güvenini güçlendirdi, Kürtler arasındaki güvenini bir kez daha tazeledi. YNK'nin operasyonları desteklemesi, KDP'nin de 'sessiz' kalması Güney Kürdistan halkının PKK'ye olan sempatisini artırdı. Türkiye kaybetti PKK'nin kara harekatında direniş göstermesi Türkiye'nin hesaplarını altüst etti. ABD'yle yürüttüğü pazarlıklarda, Türkiye, PKK'ye karşılık 'kontrol edebileceği bir Kürdistan'a razı edildi. Bunun için 'tampon bölgeyle Kürtler kontrol altına alınmak' istendi, Kerkük referandumu ertelendi ve Kerkük'ün dışında tutulduğu 'Erbil-Süleymaniye'yle sınırlandırılmış bir Kürdistan'a izin verileceği' mesajı verildi. Ancak Türkiye, ilk işgal hamlesinde başarısız oldu. Operasyonun bilançosu ağır Kara harekatında PKK'nin beklenmedik direnişiyle karşılaşan Türk ordusu, 29 Şubat'ta askerlerini Zap'a giremeden geri çekmek zorunda kaldı. Operasyonun bilançosu ağır oldu. 125 asker ve 9 gerilla yaşamını yitirdi, bir helikopter düşürüldü, yüzlerce asker yaralandı, sivil yerleşim yerleri hedef seçildi. Zap'ı zaptedemediler! Operasyonun sonuçlarını değerlendiren HPG, askeri birliklerin hiçbir gerilla üslenme alanına girmeyi başaramadığını belirterek, harekâtı 'tarihin en rezil, en perişan ve en sonuçsuz operasyonu' olarak nitelendirdi. KCK de, 'İmha planına ciddi darbe vuruldu' açıklaması yaptı. İpler ABD'nin elinde Türk ordusunun, Büyükanıt'ın 'Kısa süre izafi bir kavram, bir yıl da olabilir' sözü üzerinden 24 saat geçmeden geri çekilmesi 'kaos' yarattı. Erdoğan'ın geri çekilmeden habersiz oluşu ve çekilmenin ABD'nin uyarıları sonrası gerçekleşmesi 'Hükümet ve askerin ABD'ye göre hareket ettiği' şeklinde yorumlandı. Harekât Bitirildi: 125 asker yaşamını yitirdi Kürt sorununun demokratik çözümü yerine şiddet konseptinde ısrar eden Türkiye'nin 21 Şubat'ta başlattığı işgal harekâtı fiyaskoyla sonuçlandı. Genelkurmay Başkanlığı, 29 Şubat'ta askerlerin geri çekildiğini açıklarken, operasyonun bilançosu ise ağır oldu. 125 asker ve 9 gerilla yaşamını yitirdi, bir helikopter düşürüldü, yüzlerce asker yaralandı, sivil yerleşim yerleri hedef seçildi. Halk Savunma Güçleri (HPG) tarafından yapılan açıklamada, işgal harekâtının bilançosu duyuruldu. Açıklamada, 'Türk ordusunun her alanda büyük bir direnişle karşılaştığı' ifade edilerek, yaşanan çatışmalar sırasında 125 askerin yaşamını yitirdiği, yüzlerce askerin yaralandığı belirtildi. Bir kobra tipi helikopterin düşürüldüğü kaydedilen açıklamada, operasyonda ele geçirilen malzemelere ilişkin şu bilgiler verildi: '6 melez ferdi silahı, 2 MP5, çok sayıda gece ve gündüz dürbünü, 3 telefon, çok sayıda askeri mühimmat ve malzeme.' 'En sonuçsuz operasyon' Türkiye'nin Zap'ın Çiyaye Reş, Şikefta Brindara ve Çemço alanını ele geçirmeye çalıştığı ve gerilla komuta merkezlerini hedeflediği vurgulanan açıklamada, ancak askeri birliklerin hiçbir gerilla üslenme alanına girmeyi başaramadığı bildirildi. Açıklamada operasyon 'tarihin en rezil, en perişan ve en sonuçsuz operasyonu' olarak nitelendirilirken, operasyon süresince yaşanan çatışmalarda 9 gerillanın yaşamını yitirdiği de duyuruldu. Genelkurmay açıklaması Bir gün öncesine kadar 'Bitene kadar', 'Dönmemek üzere temizlik' gibi ifadeler kullanan ordu ve hükümet yetkilileri ise, 29 Şubat'ta 'ani bir kararla' askerlerin çekildiğini resmen duyurdu. Genelkurmay Başkanlığı askerlerin çekilmesinden sonra yaptığı açıklamada harekâtın başlangıç ve bitiş tarihinin kendileri tarafından alındığını ve 'geri çekilmenin tamamen askeri gerekçelerden kaynaklandığını' duyurdu. Genelkurmay işgal harekâtının sonuçlarına ilişkin yaptığı açıklamada ise, fiyaskoyu kabul etti. Genelkurmay, en önemli başarısını ise şöyle açıkladı: 'Kuzey Irak'ın örgüt için artık güvenilir olmadığı gösterildi.' Erdoğan bilmiyordu Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, askerin çekilmesinden habersiz olduğu ortaya çıktı. Askerlerin 29 Şubat sabah saat 4.00'ten itibaren çekildiği duyuruldu. Resmi açıklama ise, saat 15.00 sıralarında yapıldı. Erdoğan ise, resmi açıklamaya 1 saat kala Anadolu Ajansı'nda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında 'operasyonun sürdüğünü' söyledi. Resmi açıklamanın yapılmasından sonra konuşma düzeltildi. ABD gerilimi! Bu arada geri çekilme kararı tartışmalık oldu. PKK'ye karşı yaşanan başarısızlığın yanı sıra, ABD'li yetkililerin açıklamaları da geri çekilme kararını tartışmalık hale getirdi. 28 Şubat'ta Türkiye'ye gelen ABD Savunma Bakanı Robert Gates, 'operasyonun kısa sürede bitirilmesini' istedi. Hükümet yetkilileri 'sonuç alınıncaya kadar sürecek' derken, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, 'Kısa süre izafi bir kavram, bir yıl da olabilir' dedi. Bunun üzerine ABD Başkanı George W. Bush, 'operasyonun derhal bitirilmesini' istedi. Ertesi gün operasyonun bittiği açıklandı. Bu durum, 'operasyonun inisiyatifinin ABD'de olduğu, hükümet ve askerin ABD'ye göre hareket ettiği' şeklinde yorumlandı. Direniş itirafları Operasyonun başarısızlığıyla ilgili ilginç itiraflar da dile geldi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, askerin çekilmesinden 2 gün önce, asker kayıplarının çok olmasının doğal olduğunu savundu. Gül, PKK'nin büyük bir direniş sergilediğini dile getirdi. Benzer bir açıklama Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'tan geldi. Büyükanıt, 1 Mart'ta Milliyet Gazetesi'ne yaptığı açıklamada, geri çekilme kararının eleştirilmesine yanıt verdi. 'Kolaysa gidin siz 24 saat orada kalın' şeklinde konuşan Büyükanıt, böylece operasyondaki başarısızlığı ve PKK'nin sergilediği direnişi kabul etmiş oldu. Yaşamını yitiren 5 gerillanın isimleri şöyle: 1977 Siirt-Pervari doğumlu, Ayhan Kızılkaya kod adlı Ali Işık 1977 Hilvan-Urfa doğumlu, Baran Urfa kod adlı Mehmet Menap 1985 Kobani doğumlu, Tofan Kobani kod adlı Ali Abbas 1980 Çermik-Diyarbakır doğumlu, Erdal İsyan kod adlı Yılmaz Aydın Gerillaya 1993'te katılan Cahit Kobani kod adlı İbrahim Ahmet Bu yazı 3-9 Mart 2008 tarihli YedinciGün gazetesinde yayınlanmıştır

PKK ve savaş Yaşar Kaya-KURDISTAN-POST.COM Tarih: 3 Mart 2008 Pazartesi Bu yazıda PKK’yi anlatacak değilim. PKK'yi her kes tanıyor, son beş altı yıldır PKK ve Öcalan ile ilgili kitaplar peş peşe yayınlanıyor. Ortadoğu şu anda dünyanın en hareketli savaş bölgesi. Kürt özgürlük hareketi gittikçe kökleşti. Türkiye de yapılan gösterilere bakılırsa bayrak flama ve Öcalan posterleri ile PKK siyaset sahnesinde. Hiç bir çekince duymadan legali, illegali, onun eliyle yürüyor. Seyreden var, endişe duyanlar var. ABD’nin son dönemde PKK yi düşman ilan etmesine kızanlar ve sevinenler oldu. ABD’nin Kürtlere sırt çevirerek tekrar Türk dostluğuna döndüğünü ve Kürtleri satabileceği dile getirdi. Oysaki Öyle olmadı. Türk ırkçı, barbar, vandalist devleti PKK’ye ve özgür Güneye saldırmak için bir yılı aşkın bir zamandır sınıra yığınak yapıyordu. Bu bir kara saldırı hazırlığıydı. Şahlanan faşizmin imam başbakanı, Arnavut Mehmet Akiften, Kürt Nakşibendisi Necip Fazıldan Hamasi şiirler okuyarak savaş kışkırtıcılığı yapmaya başlamıştı. Diplomatik Ortadoğu turları ve Beyaz Saray’da George Bush ile yapılan anlaşmadan sonra nokta bombardıman vuruşları için istihbarat desteği de hazırdı. Öyleyse PKK hedefleri hava saldırıları ile yok edilecek, sonra da karadan işgal ve istila hareketine başlanacaktı. Hepimiz hassasiyetle izledik, hava akınları isabetli değildi. Uzun sürdü, PKK’nin zayiat vermediği anlaşıldı. Kara hareketi tam bir Sarıkamış hazimeti olarak son buldu. Sekizinci günde neticesi bozgun ve iflas olan bir hazimetle geri dönüldü. Bu işin askeri cephesiydi, siyasete gelince: Bir çok yorum elbette yapılacaktı. Bu savaşın bir tarafı Genel Kurmay onu destekleyen hükümet ve diğer çevrelerdi. Bu çevereler öteden beri Erdogan hükümetini zora sokmak isteyen, hatta düşürmek isteyen gizli organizasyonlardı. Bir yandan ABD tarafından kurulan Ergenekon ve diğer çetelerle savaş başlamışken, bu derin organizasyonların Erdoğan hükümetini rahat bırakması düşünülemezdi. Diyarbakır’ı isteyen Erdoğan’ı burada bırakarak konuya dönelim. O arazide, o karda batan askerleri geri getiren askeri araçtaki askerlerin halleri görülmeye değerdi. Acaba ne olmuştuda bir gece ansızın sabahın dördünde geri dönüş emri almışlardı? Kimine göre donma ve imha olma kapıya gelmişken, geri dönmek bir felaketten kurtulmaktı. İlerleyemeyen askerler donmuşlardı, ama kimse bunu açıklamıyordu, kimine göre üç gündür açıklama yapan ABD milli savunma bakanının açıklamaları ardından Ankaraya bir tokat atılmıştı, hükümet kolları sıvayıp bozgunu Genel Kurmaya fatura etmeye çalışıyordu. Emekli generaller, yazarları Tv spikerleri bu bozguna kılıf hazırlamak için kelime bulamıyorlardı. En korkuncu seksen yıllık bir devlet halkına yalan söylüyordu, Kandile yürüyen kahramanlar, seferden yorgun, dönüyorlardı. Olan olmuş, savaş 8 günde bitmişti. Şimdi neticeleri konuşulacak ve nokta istihbarat isteyen Türkiye’ye buyur al, kara harekatı mı, evet yap, ama bir kaç gün vaktin var, o da öbürü de başarısız olunca artık benim sana yapabileceğim bir şey yok, başka bir yol bul denmiş veya denecektir. PKK prestij kazandı. Yalnız Diyarbakır’ı tekrar kazanmak değil; belki Van, Batman ile birlikte birkaç belediye geri gelecektir. Güneydeki Kürt Federe devleti soğukanlı ve akılcı bir tutum izledi. Onu hedef alan güç bozguna uğradı. ABD’nin Güney’i koruyan şartlı müsaadesinden sonra kudurgan faşistler ABD nin Türkiye ile olan dostluğunun kısa sürdüğü, tekrar Kürt tarafına dönüldüğünü yazıp çizmekte ve söylemektedirler. Savaşla olmayan son çözüm artık diyalog ile masaya gelecektir. Bunun başka çaresi de yoktur. Böylelikle Kürtler bir raundu daha kazanmışlardır. En çok Irak’ın toprak bütünlüğüne sahip çıkan Türkiye Irak’ı bombalamakta, kara harekatı ile girmekte engel tanımamıştır. Türkmen bahanesi, Kerkük referandum engeli artık iflas etmiştir. Artık Türkiye’nin yapmaya kalkışacağı bir operasyonu kimse ciddiye almayacaktır. Tek çare, Irak ile ilgili sorunları bir Arap Devletinin Cumhurbaşkanı olan bir Kürtle konuşmaktır. Yaşar Kaya