AHMET ALİM SEÇİM ANALİZLERİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

TC tarafından yok varsayılan, statüsü tanınmayan ve varlığı inkar edilen Kürdistan üzerine ekonomik, sosyal, siyasal vb. ampirik araştırmılar yapmak durumunda, TC’nin verilerini bazı kriterlere göre kullanılmak durumundadır. Bu durumda, Kürdistan’ın sınırlarının belirlenmesi başlı başına bir çalışma konusdur. Fakat bu konuda sağlıklı istatistikler olmadığından, daha önce yapılan Kürdistan haritalarına başvurmak gerekmektedir. Biz Kuzey Kürdistan!a ilşkin analizlerimizde Hoybun Kürt Ligi tarafından 1945’te San Fransisko konferansına sunulan haritayı esas alıyoruz. Bu haritaya göre Kürdistan Batıda İskenderun körfezi ve Ceyhan’ı içine alarak Kayseri’nin Sarız ilçesinin batısından Kuzey doğuda Zara’nın Kuzey’inden geçerek Ardahan’ın Kuzey’in Gürcistan’a ulaşmaktadır. Bu durumda, Sivas ve Sivas’ın batısı doğal olarak Kürdistan’ın dışında kalmaktadır. Buna karşın, bizim analizlerimize katmadığımız İskenderun, Sarız vb. yerler coğrafik olarak bu farka karşılık gelmektedir. TC tarafından yok varsayılan, statüsü tanınmayan ve varlığı inkar edilen Kürdistan üzerine ekonomik, sosyal, siyasal vb. ampirik araştırmılar yapmak durumunda, TC’nin verilerini bazı kriterlere göre kullanılmak durumundadır. Bu durumda, Kürdistan’ın sınırlarının belirlenmesi başlı başına bir çalışma konusdur. Fakat bu konuda sağlıklı istatistikler olmadığından, daha önce yapılan Kürdistan haritalarına başvurmak gerekmektedir. Biz Kuzey Kürdistan!a ilşkin analizlerimizde Hoybun Kürt Ligi tarafından 1945’te San Fransisko konferansına sunulan haritayı esas alıyoruz. Bu haritaya göre Kürdistan Batıda İskenderun körfezi ve Ceyhan’ı içine alarak Kayseri’nin Sarız ilçesinin batısından Kuzey doğuda Zara’nın Kuzey’inden geçerek Ardahan’ın Kuzey’in Gürcistan’a ulaşmaktadır. Bu durumda, Sivas ve Sivas’ın batısı doğal olarak Kürdistan’ın dışında kalmaktadır. Buna karşın, bizim analizlerimize katmadığımız İskenderun, Sarız vb. yerler coğrafik olarak bu farka karşılık gelmektedir. Eğer Kürdistan klasik sömürgeler gibi tanınıyor olsa idi bu sorunlar daha rahat aşılacaktı. Yada TC girmek istediği AB ülkelerinin demokrasi düzeyinde olsaydı bu sorunlar daha rahat çözülürdü. Örnek vermek gerekirse 1830’da Flaman, Fransız ve Almanların yaşadıkları bölgeler oluşan Belçika krallığı, bu halklar arsında sorunlar çıkınca sessiz sedasız bir şekilde Federal bir sisteme geçmiş ve Brüksel’e özel bir statü tanınmıştır. Bölgelerin sınırları çatışmalar olmadan belirlenlemiştir. Aynı şekilde Çekoslovakya’a çatışma olmadan Çek ve Slovak Cumhuriyetleri olarak ayrılmışlardır. Ama Yuguslavya’da kanlı bir süreç ve dış müdahalelereden sonra ayrı devletlere ayrılmıştır. Bu süreçte belirleyici olan merkezi idarenin tavrıdır. Bu anlamda, TC ulus devlet olarak diğer halkların inkarı üzerine ve zorla asimlasyon politikaları üzerine kurulduğundan, Kürtlerin varlığı 80 yıllık bir mücadeleden sonra kabul edilmiştir. Bu durumda, yapacağımız araştırmalar için TC kurumlarında veri teminin nasıl yapılacağı ciddi bir sorun olarak karşımıza gelmektedir. Ayrıca şunun unutulmaması da gerekir; biz analizlerimizde Kürt görüşünü dile getirmeye çalışıyoruz. Bunu da yaparken, hiç bir kurumdan maddi ve manevi destek görmemekte ve kendi kısıtlı olanaklarımızla fedakarlık yaparak bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bütün bu zorluklar içinde objektif bir şekilde bilimsel kriterlere uymak için kavramları dikkatle kullanmaktayız. Örneğin, Kürdistan’ı oluşturan 25 ilde Bağımsızlar için 1 069 469 oy hesaplamamıza rağmen biz 1 milyon dolaylarında oy kavramını kullandık. Çünkü Sivas’ta Yazıcıoğlu 35 000, Tunceli’de ise Genç 12 000 dolaylarında oy almıştır. Bundan dolayı, mutlak rakamlar yerine oranlardan hareketle Kürdistan’ın özgüllüğünü analiz etmeye çalıştık. Neticede, eldeki olanaklar ölçüsünde saklanan ve yok sayılan Kürdistan gerçeğini seçimler özelinde inceleyerek tez ve analizlerimizi kamuoyuna sunduk. Bu tür çalışmaları zorluklarına rağmen yapmaya devam ederek Kürdistan’a ilişkin tespit ettiğimiz olguları kamuoyuna sunmaya devam edeceğiz. Ahmet Alim Fransa, 16/08/2007