Belge`den paşalara çok cevaplar:İNSANLAR ÖLÜYOR TABİİ BU ARADA! Demokratik Toplum Partisi`nin Meclis`teki rolü, PKK`ya karşı sınırötesi operasyon tartışılırken, gazeteci Fikret Bila`nın emekli komutanlarla Kürt sorunu ve PKK konusunda yaptığı söyleşiler yankı yarattı. Emekli komutanların “Hata yaptık” sözlerini NTVMSNBC’ye değerlendiren Murat Belge , “Buna da şükür. Bir şeyleri değişterecekse, şu yapılsın denirse, ben kendi hesabıma olanları unutmaya hazırım. Bu memleket birbirini hain ilan edenlerle yürümez” dedi. DTP ’nin Meclis ’teki rolü, PKK ’ya karşı sınırötesi operasyon tartışılırken, gazeteci Fikret Bila ’nın emekli komutanlarla Kürt sorunu ve PKK konusunda yaptığı söyleşiler yankı yarattı. Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ile Kürtçe ’yi yasaklayan 12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren ’in sözleri dikkat çekiciydi. Yalman ’ın “O dönemde sosyal istekleri bile biz ‘yıkıcı faaliyetler’ kapsamında görüyoruz”, Evren ’in ise “Kürtçe ’yi yasakladık, hata yaptık” sözleri dikkat çekiciydi. YALMAN : BİZ ÖYLE EĞİTİLDİK Emekli komutanların neden yıllar sonra fikir değiştirdikleri, yanlış yaptıklarını “pişmanlık” gibi yorumlanacak şekilde ifade ettikleri tartışılırken, Yalman söyleşisinin yayınlanmasının ardından, Türkiye ’nin önde gelen düşünce adamlarından gazeteci ve öğretim üyesi Murat Belge , Radikal gazetesindeki köşesinde “Aytaç Yalman ve Kürt sorunu” başlıklı bir yazı yazdı. “Bu konuşmalardan çıkan ilginç sonuçlar yalnızca Kürt sorunu ve PKK ’yla sınırlı kalmayacak gibi görünüyor” diyen Belge, Yalman ’ın “Bizler o dönemde, ‘Kürt yoktur’ diye eğitilmişiz. Kürtleri , Türklerin kolu olarak görüyoruz. Ortalıkta işte dağlarda gezerken, karda yürürken kart-kurt sesleri çıktığı için Kürt denilmiştir, gibi tarifler dolaşıyor” sözlerine dikkat çekerek şöyle dedi: BELGE: KART KURT, TARK TURK DA OLABİLİR ...Bu ‘kart-kurt’ hikâyesini ben de -kimbilir kaçıncı sefer- daha geçen gün bir kere daha yazmıştım. Dilbilim ve ‘sesbilim’ (fonoloji) açısından baktığınızda, ayakkabıdan çıkan sesin [k], [r], [t] fonemlerine nasıl düştüğünü anlamak mümkün değil -ayrıca, [kurt] diye yazdığımız sesin [turk] diye yazılması da pekâlâ mümkün. Bir ‘dilbilimci ’ye ‘Böyle bir şey mümkün mü?’ diye sormak akıl edilse, daha o zaman sorun çözülebilirdi. Ama tabii, hayır, çözülemezdi. Çünkü o zaman ‘kart-kurt’ teorisi yapanlar da söylediklerinin gerçeklikle ilgisi olmadığını biliyorlardı. ‘Böyle inanılırsa iyi olur’ diye düşündükleri için o teoriyi uydurmuşlardı. İkincisi, soruyu ‘Türk’ dilbilimciye soracak olsaydınız, dilbilimin yanı sıra ‘ulusal çıkar’ konusunda da bir eğitim görmüşse, pekâlâ onaylayabilirdi ‘kart-kurt teorisi’ni. Benzer işler yapan çok ‘Türk bilimci’ görüyoruz. Burada sorun, Kürt ve kart-kurt sorunlarını aşıyor. Ortada bir şeyin doğrusunu bilen ve ilan eden (yani, ‘bizim’ neye inanmamız ‘gerektiğini’ bilen) bir otorite var. Onun dediğine karşı çıkılamıyor. Bu otorite, ‘kart-kurt teorisi’ kadar zırva bir teoriyle ortaya çıktığı zaman bile, kimse buna karşı gelemiyor, ağzını açıp bir şey söyleyemiyor. Niye? Nasıl? Aytaç Yalman ’dan yaptığım alıntının son cümlesinde var cevabı: “O dönemde sosyal istekleri bile biz ‘yıkıcı faaliyet’ kapsamında görüyoruz.” Öyle gören kim? TSK ! Dönem ne? 1980’ler, yani Evren ’in her şeye egemen olup her şeyin açıklamasını yaptığı yıllar. Ama anlaşılıyor ki, bu tespitleri yapan, neyin ‘yıkıcı’ olduğuna karar veren, sonra da o işi yapanların ümüğüne çöken TSK ’nın sonraki bir kuşağının emekli generali, o zaman ‘yıkıcı faaliyet’ten, başı bin bir derde giren birisinin söylemekte olduğu sözü haklı ve doğru buluyor ve ‘maalesef bunun yapılamadığını’ söylüyor… EVREN : KÜRTÇE YASAĞI BİRAZ AĞIR OLDU Belge bu yazısını “Bugün olmakta olanları da hatırda tutarak, ne sonuç çıkarıyorsunuz, bütün bunlardan?” sorusuyla bitiriyordu. Fikret Bila iki gün sonra Kenan Evren ’le konuşmasını yayınladı. 12 Eylül ’de Kürtçe ’yi yasaklayan Evren şöyle diyordu: “12 Eylül ’de bir hatamız da oydu. Kürtçe konuşmayı yasakladık. Şöyle yasakladık: Konuşmalarda, mitinglerde, şurada burada Kürtçe konuşulmayacak; okulda filan Kürtçe tedrisat yapılamaz, dedik. Neden dedik? Ben devlet başkanıyken, bir köyde ilkokula gittim. Üçüncü sınıfa mı, dördüncü sınıfa mı girdim, hatırlamıyorum . Açtım kitabı, oku şunu, dedim çocuğa. Kem küm, çocuk okuyamıyor. Dördüncü sınıfa gelmiş, Türkçeyi okuyamıyor. Kızdım. Orada söyledim. Öğretmene döndüm; Dördüncü sınıfa gelmiş, Türkçeyi okuyamıyor, bu nasıl iş, dedim. Sonradan anlaşıldı ki, öğretmen de Kürt. Kürtçe yapıyor tedrisatı. Döndüm ve Kürtçe yasağını koyduk. Kürtçe tedrisat yapılamaz, dedik. Ama, biraz ağır yasak koyduk. Sonra bu yasak kaldırıldı, ama hataydı. Hata olduğunu sonradan anladım.” BELGE: İNSANLAR ÖLÜYOR TABİİ BU ARADA Evren ’in sözlerini de dikkate alarak, Murat Belge ’ye Yalman ’la ilgili yazısını bitirirken sorduğu soruyu sorduk: “Bugün olmakta olanları da hatırda tutarak, ne sonuç çıkarıyorsunuz, bütün bunlardan?” Belge’nin değerlendirmesi şöyle: Bir adam, kafasına bir şey esiyor, karşısına çıkan bir olayla böyle bir karar veriyor. Bu karar 70-80 milyon insanın hayatını değiştiriyor. O zaman bu kararın doğru olup olmadığı tartışması da yapılamıyor. Bu çok doğru da gelmiyor, deme şansınız yok. Çünkü Genelkurmay Başkanı’nın emri, tartışılamıyor. Sonradan bir gün gelip “Hata ettim” diyebiliyor. İnsanlar ölüyor tabii bu arada, sonra da “Bu yanlıştı” diyebiliyor. TOPLULUK HALİNDE NEGATİF İRADE ÇIKIYOR Bu memlekette bir takım işlerin yapılma üslubu var. Bu üslubu yaratanlar da bu kişiler. Kendileri muvazzaf vaziyetteyken “Bunu öyle değil, şöyle yapalım” deme cesaretini gösteremiyorlar. Akıllarından bir şey geçse de susuyorlar. Çünkü alışıldık şekilde yapılmazsa ve sonuç beklediği gibi olmazsa “sorumlu düşerim” anlayışı oluyor. Dolayısıyla bir topluluk halinde bulundular mı bir negatif irade ortaya koyabiliyorlar. “Şu işi eskiden beri böyle yapıyoruz, değiştirelim ” diyor biri ama, buna karşı “değiştirirsen ya bir şey olursa” diyorlar. İşte bu “Ya bir şey olursa” herşeyi değiştiriyor. “Peki eskisi gibi yapalım”a dönülüyor. Emekli olunca da bu durum ortadan kalkıyor. İşte o zaman da “Hata yaptık” filan diyorlar. GÖREVDEKİLER BUNLARDAN ETKİLENEBİLİR Murat Belge ’ye göre, bu açıklamalardan, bugün görevde bulunan askerler bireysel olarak etkilenebilir: Bunlar Kürt meselesiyle herkesten daha fazla uğraşan adamlar. Kendi aralarında “Bu böyle olmaz, başka türlü bir çözüm lazım” diyorlardır. Ama kurum bunu dedirtmiyor. Görüşlerde değişme olabilir mi? Bunları söylenmesi gereken zamandan 25-30 sene sonra söylüyorlar. UCUNDAN TUTARIM, OLANLARI UNUTMAYA HAZIRIM Buna bile şükür demek lazım. Bunlar bir takım şeyleri değişterecekse, ben kendi hesabıma, şu yapılsın denilecekse, benim de tutacağım bir ucunu bırakmışlarsa, ucundan tutarım. O zamana kadar olanları da unutmaya hazırım . Çünkü bir memleket birbirini hain, düşman ilan eden insanlarla yürümez. NTVMSNBC
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 Yorum:
Post a Comment