Karayılan’la Çay İçmek

image LONDRA / KCK Yürütme Konsey üyesi Murat Karayılan ile görüşen BBC muhabiri Clive Myrie yaptığı görüşme ve bölgedeki izlenimlerini anlatıyor. Karayılan ile görüşen Myrie’nin BBC Türkçe Servisi'nde yayınlanan izlenimi:

‘’Sabahın erken saatlerinde tam olarak nereye gideceğimizi bilmeden Kandil dağı yönüne doğru yola çıktık.

Şu anda dünyanın en uzun ömürlü silahlı örgütlerinden biri konumunda olan PKK'nin üslendiği bölge burası.

Beraberimizde televizyon kamerası götürmememizi söylemişlerdi. Tahmin edersiniz ki bir BBC televizyonu muhabirini ve ekibini çok mutlu eden bir talimat değildi bu.

Ama bağlantıyı sağlayan kişi, "merak etmeyin, orda her türlü teçhizatı sağlayacaklar size" dedi.

Afganistan'da Kuzey İttifakı liderlerinden Ahmet Şah Mesud'un 2001 yılında bir televizyon kamerası içine yerleştirilen patlayıcıyla öldürülmesinden ders çıkaran PKK, hiçbir şeyi şansı bırakmıyor.

PKK'nin üslendiği bölgelere gidebilmek için Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin denetlediği kontrol noktalarından geçiyor ve bu kontrolün dışında kalan PKK bölgesine giriyorsunuz.

Kontrol noktalarından mümkün olduğunca dikkat çekmemeye çalışarak geçtik ve Erbil'den dört saatlik bir araba yolculuğu ardından sonunda PKK'nin denetlediği bölgeye geldik.

Bir süre sonra arkamızda aniden beyaz bir kamyonet belirdi ve kenara çekmemizi işaret etti.

Aracın içindeki PKK'li sürücümüze birşeyler anlattıktan sonra kamyonetine binip öne geçti ve hareket etti.

Onu takip ediyor ve kenarlarında derin kayalıklı uçurumlar olan dar ve dolambaçlı yollardan Kandil dağlarına tırmanıyorduk.

Yol engebeli, sıcak bayıltıcıydı. Yol bitmek tükenmek bilmiyordu.

Bir süre sonra küçük bir köyde konakladık. Köyün ismini veremiyorum. Burada başka bir beyaz kamyonet belirdi. İçinde gri üniformalı, AK-47'lerle silahlanmış PKK militanları vardı.

Bu, PKK lideri Murat Karayılan'ı taşıyan araca eşlik eden konvoyun ilk aracıydı.

KARAYILAN’LA ÇAY

Bir an 1960'ların Latin Amerikasında sandım kendimi. Bu yemyeşil güzel köyün her bir köşesinde üniformaları ve omuzlarında Kalaşnikof'larıyla duvarlara yaslanmış kadın ve erkek militanlar görünüyordu.

Kalaşnikoflardan birinin tahta kabzasına Che Guevara imajı kazınmıştı. Yakında sebze bahçeleri ve öğlen yemeğine hazır olacak tavukların kesilip yolunduğu bir alan vardı.

Bir açıklığın dibine derhal geçici bir televizyon stüdyosu kurdular. Işıklar, kamera, duvarlara asılan Abdullah Ocalan posterleri...

Önce öğlen yemeği yendi sonra bir ceviz ağacının altına kurulan hafif esintili bu derme çatma stüdyoya yerleşip, PKK lideriyle özel mülakatımıza giriştik.

60 yaşına yaklaşan ve Öcalan'ın 1999 yılında yakalanmasından bu yana örgütün liderleri pozisyonunda olan Murat Karayılan karşımda çayını yudumlarken, zararsız bir ihtiyar amca görünümünde daha çok.

Oturuşunda, duruşunda ise kendi haklılığına kesinlikle inanan birinin sessiz ve derin özgüveni var.

Ama nasıl? Siyasi amaçlarla şiddet uygulayan başkaları için ölüm kararı verebilen biri bunu nasıl meşru gösterebilir? Ona hemen soruyorum bunu. "Ne kadar haklı sebeplerle de olsa cinayet haklı olamaz" diyorum.

"Hayır" diyor, "asıl bize yaptıkları haksızlık."

"Biz haklarımız için mücadele ediyoruz. Kürtlerin özgürlüğü için... Türkiye'nin büyük gücüne karşı başka hiç bir seçeneğimiz yok.

İKİNCİ SINIF VATANDAŞLAR

Avrupa Birliği ve ABD PKK'yi terörist bir örgüt olarak tanımlıyor.

Örgütün eylemleri şu ana kadar, sadece Türkiye'nin güney doğusunda görev yapan Türk Silahlı Kuvvetlerini değil, Türkiye'nin büyük kentlerinde ve turizm beldelerindeki sivilleri de hedef aldı.

PKK'nin silahlı mücadele başlattığı 1984 yılından bu yana 30 bini aşkın insan öldü.

Ama Karayılan asıl saldırgan olanın Türkiye'nin yetkilileri olduğunu söylüyor.

"Türk ordusu bizim halkımıza, Kürtlere saldırıyor, öldürüyor, işkence uyguluyor. Bir savaş yaşıyoruz. Evet, bazen hatalar yaptığımız doğru... Bundan dolayı üzgünüz. Ama bizim sivillere saldırmak gibi bir politikamız yok" diyor Karayılan.

Türkiye'de çok kişi bu sözleri inanılır bulmuyor kuşkusuz. Hatta daha bu hafta başında İstanbul'da patlayan bombalardan sonra bile ilk suçlanan PKK oldu. PKK bu saldırıyla hiç bir ilgisi olmadığını açıklamış olsa bile...

Ama diğer yandan Türkiye'nin Kürt nüfusunun çok uzun bir süre ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğü de bir gerçek.

2000 yılından bu yana bazı gelişmeler sağlandı ama Kürtçe hala okullarda okutulmuyor, ve televizyonların Kürtçe yayın yapmasına ilişkin bir çok sınırlama var.

PKK Kürt kültürel mirasının reddedildiğini, ve Kürtlerin haklarını savunanların sürekli baskı altında tutulduğunu savunuyor.

YENİ EYLEM TEHDİDİ

Türkiye toprak bütünlüğü ve egemenliğine yönelik bir tehdit olarak gördüğü PKK'yi ortadan kaldırmaya kararlı görünüyor.

Bu yılın başlarında binlerce Türk askeri savaş uçakları eşliğinde Kuzey Irak'a geçerek PKK'ye yönelik bir haftalık bir kara ve hava harekatı yapmış, o günden bu yana da hava akınlarını zaman zaman sürdürmüştü.

Ama ABD Kuzey Irak'a yönelik uzun süreli bir Türk askeri harekatının, Saddam Hüseyin'in devrilmesinden bu yana Irak'da istikrarını koruyan tek yer olan bu bölgede dengeleri bozmasından kaygı duyuyor.

Murat Karayılan Türk kara harekatının kısa sürmüş olmasını kendi savaşçılarının başarısı olarak yorumluyor ve Ankara'ya yönelik yeni bir tehdit dile getiriyor.

"Eğer Türk ordusunun bize yönelik saldırıları devam ederse, Türkiye kentlerinde askeri ve ekonomik hedeflere yönelik bir dizi saldırı başlatmamız mümkündür. Buna hazırız."

ANF-Lekolin.org Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

0 Yorum: