Tarih değiştiren tarihi atılım

image Kürt direnişinin tarihi atılımıyla kökleşerek yeni Kürt miladını yarattığı artık giderek herkes tarafından daha fazla kabul görüyor. Ulusal yok oluş sürecine dur denilerek diriliş devriminin geliştirildiği, Kürtlerin kendi kimliğiyle, özgür, demokratik, iradeli yaşama sürecinin başlatıldığı kesiti oluşturuyor.

Artık geleneksel toplum değerleriyle ve isyancı yöntemlerle toplumun direnme, kendini var etme imkanının tümden tükendiği bir ortamda gerçekleşen ve başarı şansı olan, bütün Bölge'yi etkileyen yeni direnme süreci, yeni tarzda bir direniş gerçeğinin başlangıcını ifade etmektedir

İnkar ve imha sistemine karşı verilen büyük mücadele ve sergilenen direniş, bu sistemin ideolojik yenilgisinin kesinleştirilmesi ve buna karşı Özgürlük Hareketi'nin temsil ettiği özgürlük ve demokrasi ideolojisinin zafer kazanmasının yaratılmasıdır. Çizgi zaferinin ilanıdır. Karşıdakine bu zaferin kabul ettirilmesidir

Tarihi adımlar tarihi kararlar gerektirir

Kürt direnişinin tarihi atılımıyla kökleşerek yeni Kürt miladını yarattığı artık giderek herkes tarafından daha fazla kabul görüyor. Ulusal yok oluş sürecine dur denilerek diriliş devrimi sürecinin geliştirildiği, Kürt halkının kendi kimliğiyle, özgür, demokratik, iradeli yaşama sürecinin başlatıldığı kesiti oluşturuyor. Bu bakımdan Kürt halkı açısından etkisi yüzyıllarca hissedilecek bir tarihsel adımı ifade ediyor. Böyle bir adım atmaya karar vermek, böyle bir adımı hazırlamak ve gerçekleştirmek elbette tarihin en önemli işlerinden birisini yapmaktır.

Böyle bir karara nasıl varıldı? Bunun elbette Özgürlük Hareketi biçiminde şekilenmesiyle bağı var. İlk büyük karar ve Önderliksel çıkış kararıdır. Kürt Halk Önderi'nin bir düşünce sistemi yaratması ve bunu pratikleştirmek üzere ilk grup adımını atmasıdır. Dolayısıyla büyük tarihi karar 1973'ün baharında 'Önderliksel çıkış' olarak değerlendirdiğimiz ilk gruplaşma adımının atılma kararıdır. Ardından Antep'te Haki Karer'in katledilmesi sonrası, bu büyük şehidin anısına bağlılığın ifadesi olarak Önderliğin verdiği ve yürüttüğü partileşme kararı var. Bu da 1973'deki gruplaşma adımını daha da büyütmeyi ve eyleme dökmeyi ifade ediyor. Bu ikinci büyük karar da büyük ve cesur bir karardır.

Üçüncü adım olarak; büyük zindan direnişçiliği var. 12 Eylül faşist askeri rejimine karşı, inancı ve iradesinden başka hiçbir güce ve araca sahip olmayan Özgürlük Hareketi öncü kadro ve militanlarının gösterdiği büyük zindan direnişçiliği var. Bu da partileşmeyi eyleme dökmede, özgürlük hareketi biçiminde doğan Özgürlük Hareketi'ni eylem çizgisine kavuşturmada en temel öncü adımı ifade ediyor. Öyle bir adım ki, zafer çizgisini oluşturuyor. Bu direniş 12 Eylül faşist askeri rejimi şahsında, Kürt toplumuna dayatılmış olan inkar ve imha sisteminin ideolojik yenilgisini yaratıyor. Diyarbakır zindanında Mazlum, Kemal, Hayri'ler öncülüğünde inkar ve imha sistemine karşı verilen büyük mücadele ve sergilenen direniş, bu sistemin ideolojik yenilgisinin kesinleştirilmesi ve buna karşı Özgürlük Hareketi'nin temsil ettiği özgürlük ve demokrasi ideolojisinin zafer kazanmasının yaratılmasıdır. Çizgi zaferinin ilanıdır. Karşıdakine bu zaferin kabul ettirilmesidir.

15 Ağustos tarihi atılım kararı, bu büyük kararlaşmaların sonucunda ve bu adımlarla yaratılan değerleri ve kazanımları örgüte dönüştürmeyi, silahlı direnişe kavuşturmayı ve zindanda yaratılan ideolojik zaferi siyasi, askeri, örgütsel zafere dönüştürmeyi ifade eden bir atılım kararı oluyor. Atılım, Kürt Halk Önder'inin 1973 baharında ilk gruplaşma adımını atma kararını verişinden başlayarak, zindan direnişçiliği gibi kahramanlığın en yücesine ulaşan büyük direnme adımlarını halk örgütlülüğü ve eylemine gerilla öncülüğünde dönüştürme adımını ifade ediyor. Dolayısıyla böyle bir örgüt olmaya, koşullar, ortam ne olursa olsun halkı özgürlük ve demokrasi için, ulusal diriliş için örgütlemeye ve yönetmeye cesaret etme, bunu gerilla öncülüğünde yaratma adımı oluyor. Büyük 15 Ağustos kararı böyle bir karardır. Hangi ortamda bu kararın alındığını da bu belirlemeler açıkça göstermektedir.

Darbe başarısız kılındı

Atılım kararı, 12 Eylül faşist askeri rejiminin tüm gücüyle sol devrimci örgütlere karşı saldırıya geçtiği, tutuklayarak, idam ederek, işkence altında ezerek, tutuklayıp ürküterek, kaçırarak, dağıtıp ezdiği; halk üzerinde her türlü baskı, tutuklama, işkence, imha uygulamalarını geliştirerek halkı bastırıp sindirdiği, ürkütüp gözünü korkutmaya çalıştığı, bunlar üzerinde Türkiye Cumhuriyeti devletini 12 Eylül faşist askeri darbesinin ölçü ve özelliklerine dayanarak, bu rejim temelinde yeniden inşa etmeye çalıştığı, kurumlaşma adımlarını attığı, 1982 Anayasası'nı hazırlayarak yeniden askeri rejimin yüzünü maskelemeyi öngören; meclis, hükümet gibi 'Asma yaprağı' özelliği taşıyan sözde sivil kurumlar geliştirmeye çalıştığı bir dönemde alınmıştır. 12 Eylül darbesi hem bütün sol demokratik örgüt ve kurumları ezmiş, tam bir katliam gerçekleştirmiş, hem de onun üzerinde sözde yeniden sivil bir rejim kurmaya yönelmiştir. Turgut Özal böyle bir rolü çok iyi oynamaktadır. Kendi partisinin iktidarı karşılığında cunta ile uzlaşarak, 12 Eylül faşist darbesinin ön gördüğü devlet sistemini ekonomi ve siyaset alanında yaratmakta usta bir kişiliktir. ABD ve AB ile bu temelde ilişkilerini geliştirmektedir. Giderek ABD, AB, NATO çerçevesinde Türkiye'nin yeniden sivil-demokratik bir siyasal yaşama geçtiği yönünde bir kanaat oluşmaktadır. Zaten 12 Eylül faşist askeri darbesini düzenleyen, planlayan, yürüten NATO'dur. 12 Eylül rejimi tüm demokratik ve sol-sosyalist güçleri ezmiş, katliamlar geliştirmiştir. Halen bugün bile 12 Eylül döneminde yapılan katliamların yeterince açığa çıkartılmadığı bilinmektedir. Birçok insanın akıbeti halen belirsizdir. Böyle bir katliam gerçekliği varken, onun üzerinde göstermelik bazı sivil kurumların gelişmesi, sivil siyasete geçildiği yalanını ortaya çıkarmaktadır. Bu, rejimin gerçek yüzünü maskelemek ve kendini dünyaya demokratik sivil rejim olarak kabul ettirme çabasıdır. Bu konuda epeyce mesafe de alınmıştır. Sol demokratik örgütlerin hepsi dağıtılıp ezilmiştir; Zindanlarda büyük katliamlar yaşanmıştır. İnsanlar, açıktan idam edilmekten öteye, yapılan uygulama ve baskılar sonucunda kendilerini yakmak, parçalamak, imha etmek zorunda bırakılmıştır. Tarihin, eşine ender rastladığı vahşi işkence süreçlerinden biri, başta Diyarbakır olmak üzere Türkiye'deki zindanlarda yaşatılmıştır. Halk üzerinde büyük baskı, işkence, katliam uygulanmıştır. Öyle ki, Bölge yeniden köy köy, alan alan askeri işgalden geçirilmiş, yüzbinlerce insan tutuklanıp, sorgu altına alınıp, işkenceye tabi tutulmuş. Bu temelde kendini yeniden inşa etmeye çalışan rejim, sivil siyasi yaşama geçtiği yönünde dış dünyaya bir görüntü vermeye çalışmaktadır. Böylece, artık 12 Eylül darbesinin aşıldığı, sivil siyasi yaşamın geliştiği yönünde Avrupa başta olmak üzere, ABD ve diğer ülkelerde gittikçe artan bir kanaat oluşmaktadır.

Katıksız bir faşist askeri rejim olan 12 Eylül rejimi, kendisini dünyaya sivil demokratik siyasi bir rejim gibi sunma sürecindedir. Özgürlük ve demokrasi temelinde Türkiye toplumunun demokratik sivil kazanımları elde etmesi ve Kürt halkının özgürlük hareketini geliştirmesi yönünde her türlü emarenin yok edildiği bir ortam sözkonusudur. Nerede bu yönlü küçük bir yaşam emaresi görülse, oraya dönük hemen bir saldırı ve yok etme durumu sözkonusudur. İşte böyle bir ortamda, tümüyle dıştan ve içten aldığı destekle herkesi bastırarak Türkiye toplumunun demokrasi özlemlerini ve esas olarak da Kürt halkının özgür, demokratik var olma hakkını yok etmek, ulusal inkar ve imhayı tamamlamak üzere 12 Eylül faşist askeri rejiminin, her türlü maskeleyici kurumlara da dayanarak, baskı ve zulmünü en fazla geliştirdiği bir ortamda atılım kararlılığına gidilmiştir.

Atılımın dayanağı insan yüreğidir

Büyük zindan direnişi hangi hazırlıklarla gerçekleşmiştir? Eğer hazırlıktan maddi imkan kast edilirse, sıfır hazırlıkla gerçekleşmiştir. Tarihi zindan direnişinin dayandığı iki gerçeklik vardır: Birincisi, insanın inancı, iradesi ve insanlığın erdemi; ikincisi ise; oluşan direniş tecrübesidir. Nitekim 1981'de 12 Eylül darbesine karşı çeşitli direniş denemelerinden çıkarılan dersler ve kazanılan tecrübe 1982 direnişçiliğinin zafer kazanmasına yol açmıştır. Zafer direnişinin dayanakları budur, hazırlıkları bunlardır. Aynı geçek 15 Ağustos atılımı için de geçerlidir; bütün Özgürlük Hareketi direnişleri için geçerlidir. Hareket yurtdışı çalışmalarıyla kadro yapısında hem büyük bir direniş atılımı geliştirmek için gerekli irade ve inancı ortaya çıkarmış, hem de daha önceki direniş tecrübesini özümseyip, derslerini çıkartarak başarılı bir direniş adımının nasıl geliştirilebileceği konusunda önemli bir düşünce açıklığı sağlamıştır. İşte, Atılım'ın dayandığı hazırlıklar bunlardır. Yoksa öyle başka her hangi bir gücü yoktur. Bu hazırlıkları da yurtdışında, Lübnan-Filistin sahasında, halk deyimiyle 'elin mekanında' yapmıştır. Kürt Halk Önderi'nin gerçekten iradeli, kararlı, iddialı yönetim gücü, büyük eğitim çalışması, konferans ve kongreler, bunları sağlayan derin teorik çalışma düzeyi olmasaydı, elbette ki 15 Ağustos Atılımı'nı gerçekleştirme gücü, iradesi oluşmazdı. İster yurtdışı çalışmaları olsun, isterse ülkeye geri dönüş adımları olsun, hepsinin büyük çabayla gerçekleştiğini ve büyük bedelinin olduğunu bilmek lazım. Bundan sonraki süreç bir direniş atılımını geliştirebilmek için gerekli pratik hazırlıkları yapma süreci olmuştur. Esas olarak insanın bilincine, iradesine, cesaret ve fedakarlığına dayanmaktadır.

Geleneksel isyan dönemi bitmişti

Ağustos Atılımı büyük örgütler temelinde, halkın etkili desteğine dayanılarak geliştirilmiş bir atılım değildir. Atılım, para gücüyle, ordu gücüyle, silah gücüyle gerçekleştirilen bir atılım değildir. Yürek gücüyle, beyin gücüyle, irade ve inanç gücüyle atılmış bir adım, geliştirilmiş bir atılım ve yürüyüş gibi; tıpkı zindan direnişçiliği gibi; tıpkı Özgürlük Hareketi'nin özü, gerçeği gibi. Bu bakımdan da tarihi 15 Ağustos Atılımı'nın nasıl bir hazırlıkla, neye dayanarak geliştiğinin bilinmesinde elbette ki büyük yarar vardır. Yanlış anlaşılmaması, doğru değerlendirilmesi hayati önemdedir. Dayanağı, sadece bu mücadeleyi yürütecek insanın yaratılmasıdır. Bilinciyle, yüreğiyle, iradesiyle böyle bir insan gerçeğinin ortaya çıkarılmasıdır. Hazırlık çalışmaları bunları ifade etmektedir. Geleneksel Kürt isyanları gibi, Kürt toplumunun bir kesiminin ayağa kalkmasını ifade etmemektedir. Kendiliğinden, geleneksel Kürt isyanları benzeri bir direniş çıkışı olmadığı gibi, çok imkana, güce dayanan, silaha ve halk örgütlülüğüne dayanan bir atılım ise hiç değildir. Hazırlık çalışması, beyni ve yüreği ile bu tarihsel atılımı gerçekleştirecek, onu anlayıp, onun istediği cesaret ve fedakarlığı gösterecek insanın ortaya çıkartılmasıdır. Kürt Halk Önder'inin geliştirdiği direniş zihniyeti kadro ve savaşçı gücüne böyle bir irade ve duruş kazandırmayı bilmiştir. Bunun sonucundadır ki, 12 Eylül rejiminin ve onu yaratan ABD ve NATO güçlerinin artık bütün sol, demokratik, Kürt özgürlükçü hareketleri ezip dağıttığını, Kürt ve Türk toplumlarını bastırdığını, 12 Eylül rejimini Türkiye'de hakim kıldığını sandığı, kendini buna inandırdığı, bu temelde de artık bölge düzeyinde emperyalizmin ve sermaye düzeninin çıkarlarını savunmak için yeni adımlar atmaya çalıştığı bir ortamda gerçekleşmiştir. Aslında 12 Eylül rejimi artık son adımları atarak, başarısını tümden ilan etmek istiyordu. Son adım; işkence altında bastırılan, ezilen Özgürlük Hareketi kadro ve savaşçılarına verdiği idam cezalarını uygulamak, böylece cezaevlerini tümden ezip bitirmek, buna dayanarak halkın gözünü korkutmak, uluslararası desteği sahte sivilleşme adımlarına dayanarak daha çok alıp, kendisini tümüyle kurumlaştırma olacaktı. Rejim bu çabalar içindeyken atılım gelişti ve bu oyunların hepsini bozdu.

Atılım parçaların birliğini getirdi

15 Ağustos Atılımı sadece Kuzey parçası açısından değil, bütün parçalar açısından tarihi bir direnme adımıdır. Bölünüp-parçalanan ve imha süreci altına alınan ülke ve Kürt toplumu için bu tarihin sona erdirilerek yeni bir tarihi sürecin başlamasını ifade etmektedir. Bu açıdan Atılım Bölge toplumu açısından büyük önem taşımaktadır. 15 Ağustos Atılımı'na kadar gelinen süreçte Kürt toplumuna ve diğer halklara dayatılanlara bakılır ve doğru anlaşılırsa, bir de 15 Ağustos Atılımı temelinde yaşanan gelişmeler, ortaya çıkan değişiklikler doğru ve yeterli bir biçimde görülürse; işte o zaman daha gerçekçi bir biçimde, atılımın ne anlam ifade ettiği anlaşılır. Bunlar önemli hususlardır. Geleneksel Kürt isyanlarının Kuzey'de, Güney'de, Doğu'da 20. yüzyılın ilk çeyreğinde nasıl bastırılıp ezildikleri bilinmektedir. Bu konuda en çok dirençli olan, Irak yönetiminin zayıflığına dayanarak kendini sürdürmeye çalışan, Güney Kürdistan isyanının 1975'te nasıl yenilgiye uğradığı açıkça ortadadır. Şu açıkça ortaya çıkmıştır: Geleneksel isyancılık artık başarı kazanmadığı gibi, Kürt toplumunun varlığı ve yaşaması için de yetmemektedir. Diğer yandan sadece bir parçada aşiret güçlerine dayanılarak sürdürülen bir isyan hareketinin başarısı ve geleceği de yoktur. Bütün bunların ardından Kürt toplumu için, Bölge için gündeme gelen ne olmuştur? İmhanın ve ulusal yok oluşun gerçekleştirilmesi çabası olmuştur. Dikkat edilirse aynı yaklaşımlarla bu durumu değiştirecek başka bir sonuç yoktur, kalmamıştır. Ne dini önderliklerle isyan ederek, ne beylerin gücüne dayanıp isyan ederek, ne de aşiret gücüyle geleneksel ölçülerle isyan ederek bir sonuç alma, kendini yaşatma imkanları yoktur; onların hepsi ezilmiştir. Güney Kürdistan'daki 1975 yenilgisi tümüyle aşiretçi isyan gerçeğinin ezildiğinin ifadesi olmaktadır. Adeta o tarz bir direnişe son noktayı koymayı ifade etmektedir. Kuzey'de bu süreç zaten çok öncesinden tamamlanmıştır. Yine Doğu Kürdistan'da 2. Dünya Savaşı ardından tamamlanmıştır.

Demek ki, bütün Bölge için en tehlikeli ve en kritik bir yok olma süreci gündemdedir. İşte Özgürlük Hareketi'nin geliştirdiği 15 Ağustos tarihi Atılımı; tüm parçalarda böyle tehlikeli bir sürecin gündemde olduğu, artık geleneksel toplum değerleriyle ve isyancı yöntemlerle toplumun direnme, kendini var etme imkanın tümden tükendiği bir ortamda gerçekleşen ve başarı şansı olan, bütün Bölge'yi etkileyen yeni bir direnme süreci, yeni tarzda bir direniş gerçeğinin başlangıcını ifade etmektedir. Dolayısıyla sadece Kuzey parçası için bir atılım değil, bütün parçalar için bir atılım olmaktadır; etkisi sadece Kuzey parçasıyla sınırlı değildir, tüm parçaları içine almıştır. Nitekim ilk defa 15 Ağustos Atılımı temelinde gelişen ulusal diriliş devrimi bütün parçalara yayılma ve tüm parçalardaki halkı içine alan bir Ulusal Demokratik Hareket yaratma gücüne ulaşmıştır. 90'ların başında Kuzey'de serhildanlarla halk ulusal diriliş devrimini yaşadığı gibi, Suriye Kürtlerinde bir ulusal diriliş devrimi Kuzey'deki gerilla mücadelesine dayanarak yaşanmıştır. Aynı şekilde Güney Kürdistan'da böyle bir ulusal bilinçlenme ve diriliş olayı gerçekleşmiştir. Bunların etkisi İran Kürtlerini sarmış, 90'ların sonunda da İran'daki halk Kürt ulusal bütünlüğü içerisinde gerçekleşen ulusal demokratik devrime katılım göstermiştir. Herhalde bir halk için bundan daha önemli bir durum sözkonusu olamaz. Bunu sağlayan atılımın Bölge açısından önemli olmaması düşünülebilinir mi? Ağustos Atılımı tarihi önemde olmayacak da, en büyük değeri, önemi taşımayacak ta Bölge'de başka ne önem taşıyacak, başka neyin değeri olacak!

ABBAS TÜRKMEN

0 Yorum: