Anadili konuşamamak da şiddettir

Gökkuşağı Kadın Derneği Dönem Sözcüsü Rahime Özatik, Kürt kadınlarının kendi anadilleri ile konuşamamasının da bir şiddet örneği olduğunu vurguladı.anadilpankart23

KA-DER Başkanı Hülya Gülbahar ise, “Sığınma evlerinde Kürt kadınlarının kendini ifade edebilmesi için tercüman talebinde bulunacağız” dedi. Kadın kurumları temsilcileri Türkiye’de kadın sığınma evlerine olan ihtiyacı ve AKP’nin sığınma evlerine yönelik politikasını değerlendirdi.
Kadınların yüzde 40’ının fiziksel, yüzde 20’sinin de cinsel şiddete maruz kaldığı Türkiye’de sığınma evlerine olan ihtiyaç her geçen gün daha da artarken, kadın sığınma evlerinde yaşanan sıkıntılara değinen Gökkuşağı Kadın Derneği Dönem Sözcüsü Rahime Özatik, Kürt kadınlarının kendi ana dillerinde konuşacağı sığınma evlerinin olması gerektiğini söyledi. Türkiye’deki sığınma evlerinin kadınların ihtiyaçları gideremeyecek düzeyde olduğunu vurgulayan Özatik, “15 milyon insanın yaşadığı İstanbul’da şiddet egemendir. Buna rağmen bağımsız olarak kurulan az sayıda sığınma evi var. Diğerleri belediye ve SHÇEK’lere bağlıdır. Burada kalan kadınların sadece 5-6 ay ihtiyaçları karşılanıyor. Yeni bir hayata başlayacak koşulları oluşturulmuyor” dedi.

 
‘Kürt kadınlarının özgün durumu var’

anadilpankart5 Kürt kadınlarının ise özgün bir durumu olduğunu belirten Özatik, “Devletten şiddet gören ve göçe etmek zorunda kalan Kürt kadınları ise belediyelerin yada SHÇEK’in sığınma evlerine gitmiyorlar. Çünkü orada da daha farklı bir şiddet görüyorlar. Yani güven sorunu yaşıyor. Doğal olarak sığınma evlerini tercih etmiyor” diye konuştu. Sığınma evlerinde Kürt kadınının kendini ifade etmediğini belirten Özatik, “Bu da bir şiddet örneğidir. Sığınma evleri genel olarak Türkiye’deki kadınların ihtiyaçlarını gideremediği gibi Kürt kadınları açısından çok daha farklıdır. Aile içi şiddete maruz kalan Kürt kadınları da sığınma evlerine gitmektense aile ortamındaki şiddeti tercih etmek zorunda kalıyor. Bu yüzden sığınma evleri Kürt kadınları için yeniden ele alınmalıdır” dedi.


‘Tercüman talebinde bulunacağız’

Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA-DER) Başkanı Hülya Gülbahar ise Kürt kadınlarının kendilerini ifade edebilmeleri için sığınma evlerinde tercümanların olması gerektiğine vurgu yaptı. Gülbahar, “Kürt kadınlarına kendilerini ana dili ile ifade edebilme hakkı tanınmalı. bu hakkın tanınması için Kürt kadının kendini ifade edebilmesi için sığınma evlerinin tercüman talebinde bulunacağız” diye konuştu. 4 Temmuz 2006’da namus cinayetlerini ve kadına yönelik şiddet konusunda Meclis Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporun Başbakanlık Genelgesi olarak yayımlandığına dikkat çeken Gülbahar, “Bu genelgenin çıkması ilk defa Türkiye’de kadına yönelik şiddet konusunda bir devlet politikası oluşturması gerektiğinden bahsediyordu. Fakat o günden bu güne baktığımızda son derece yetersiz adımlar atıldığını görüyoruz” dedi.


‘Her 7 bin 500 kadın için bir sığınak açmak gerekiyor’

Avrupa Birliği kriterlerine göre Türkiye’deki sığınma evlerinin yetersiz olduğunu belirten Gülbahar, “Türkiye’de resmi rakamlara göre 38 sığınma evi var. Ancak bu sığınma evlerinin hizmet kaliteleri ve nitelikleri çok yetersiz, kapasiteleri son derece düşük, sığınakların nitelikleri artması için gerekenlerin yapılması gerekiyor” dedi. Her 7 bin 500 kadın için bir sığınak açmak gerektiğini kaydeden Gülbahar, “AB kriterlerine göre Türkiye’ye baktığımız da binlerce sığınak açmamız gerekiyor” diye konuştu.

 
Mor Çatı: AKP sığınma evleri açmıyor

Mor Çatı Gönüllüsü İlke Gökdemir ise Türkiye’de her üç kadından birinin şiddete maruz kaldığına dikkat çekerek İstanbul’da sadece 6 sığınma evinin olmasının ciddi bir eksiklik olduğuna belirtti. Belediyelerin kadın sığınma evleri konusunda duyarlı olmadıklarını vurgulayan Gökdemir, “Mor Çatı olarak birçok belediyeye sığınak açma konusunda taleplerde bulunduk ancak herhangi bir belediye bu konuda duyarlılık göstermedi” dedi. Hükümetin de bu konuda belediyelere destek sunmadığını kaydeden Gökdemir, “AKP kadın sığınma evleri konusunda her hangi bir girişimde bulunmuyor. Hükümetin bu konuda gerekli adımların atması gerekir” dedi. Kadınların Medya İzleme Grubu (Mediz) Üyesi Melek Özman da kadına yönelik şiddetle mücadele etmenin devletin görevi olduğunu belirterek, “Bu konudaki tüm sorumluluk kadın kurumlarına yüklenmemeli. Devlet sığınaklar, yerel yönetimler açmalı. Ancak kadın örgütlerine danışarak, onların fikirlerine başvurarak, denetimlerine açarak yapmalıdır bunu” diye konuştu. DİHA/İSTANBUL YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

0 Yorum: