Kürdistan yetimleri Hasan BildiriciTarih: 24 Kasım 2007 Cumartesi Türk devleti günahkar ve suçlu bir devlettir. Türk devleti suçlarından ve günahlarından kaçamaz. Türk devletinin üstünde hükümranlık sürdürdüğü topraklar şehirleri, köyleri ve katliam mağduru halklarıyla bir uygarlıklar mezarlığıdır. Bilinen acılı hayat hikayelerin çok fazlası toprağın altında saklıdır. Bugün MHP Genel Başkanlığını yapmakta olan Devlet bahçeli dahi Türk devletinin yetimidir. Dedesi devlet tarafından asılmış bir Türk yetimidir Bahçeli... Kürdistan topraklarının altı vıcık vıcıktır. Kandır, irindir, feryattır, süngülenmiş çocuk, uçurumlardan atlamış Kürt kızı, daha acılı olsun diye oğulları babalarından önce asılmışların gözyaşlarıdır. Kürdistan toprakları insan karışımı bir acıdır... Mezar yerleri bilinmeyen Seyit Rıza, Şeyh Sait’tir... Bir soluk sürgün, hasret ve ölümdür. Kürdistan, katillerinden mutlaka hesabı sorulması gereken kanlı bir tarihi dosyadır. Kürdistan, Kürt yetimlerinin alnına düşülmüş namustur, şereftir... Kürt halkı, ataları Türk devleti tarafından öldürülmüş bir yetimler ordusudur. Kürdistan yazıktır, çaresizdir, halkı ölüm ve yoksulluğa mahkum edilmiş bir kimsesizler yurdudur. Konaklarında mezopotamya kültürlerinin en ileri gelenlerini ağırlaşmış Kürt beylerinin çocukları acımasız Türk hoyratlığı altında sokak çocuğudur, tinercidir; ayakkabı boyacısı, mendil satıcısı, cepçidir. Kürdistan yazık bir yurttur, çaresizdir, dili bölünme nedeni, kültürü ayrılıkçılık, renkleri bölücülüktür. Adı yasak edilmiş Kürdistan, okul kapılarında ana dilini dahi konuşamadığı halde iktidar partilerine ve militarist güçlere uşaklık yapan hainlerle doludur. Kürdistan; onuru, şerefi, doğası ve yaşamıyla ayaklar altına alınmış bir yurttur. Kürdistan, ölen anasının adını anmaktan dahi korkan yetim bir çocuktur. PKK, katliam sanığı Türk devletinin yüzyıllık günahlarına bir itirazdır. PKK, Türk devletinin Diyarbakır vahşetinde dölünü almış, faili devlet olan cinayetler karşısında dişlerini kayalara gömmüş, yıkılan köylerin tozu dumanıyla yüzünü yıkamış, dağların dondurucu soğuğunda el ve ayaklarını yakmış, aç karınlarını ağaç kabuklarıyla doyurmuş bir çile hareketidir. Şimdi Türk devleti, kendi vahşetinin sonucu olan PKK’yi yaşamının tam orta yerinde tümüyle boğmayı aklına koymuştur... Kürt halk yaşamı üzerinde Türk ırkının ebedi varlığını ilan etmek Türk devletinin nihai amacıdır. Bir uygarlıklar katili olan devlet, böylece ufak tefek sıyrıklarla Kürt dosyasını ucuza kapatacağını ummaktadır. Fakat Türk devletinin, yüz yıllık tarihin her döneminde yetim bıraktığı Kürdistan çocukları her yerdedir. O çocukların acısından ne Amerika ne Avrupa anlar. O çocukların acısını ne cep dolduran ticari anlaşmalar, ne Türk yönetimi sınıfını rahatlatan reformlar, ne petrol fiyatları, ne üç kağıtçı Kürtlerin makam ve para hırsı dindirir. Bu yetim çocuklar kendi acıları üzerine akbabalar gibi üşüşen karanlık ilişki sahiplerinin ne mal olduklarını ve ne tür karanlık işler çevirdiklerini çok iyi bilirler... Devletin ve işbirlikçi akbabaların şunu çok iyi bilmesi gerekir ki, Kürdistan halkı Türk devletinin yetimidir. Bu yetimler sürüldükleri şehirlerde sokak çocuğudur... Sürgündür, hapistir, dağların kahredici belasına sığınmış gerilladır... Ölümdür, yitik mezardır... Kısacık ömürleri kabusa dönüştürülmüş olanların toplamıdır. Ortadoğu’da Kürt yetimleri için adalet yoksa, kimse için olmayacaktır... Bu bir abartı ve meydan okuma değildir. Kürt yetimleri katliam sanığı devletten yeni katillikler değil Kürt katillerini istemekte ve dünyadan adalet beklemektedir. Bu yoksa çözüm de yoktur. Kürt yetimleri Kürdistan’ı katledenlerin peşini bırakmayacaktır... Hasan Bildirici bildiricihasan@hotmail.com

0 Yorum: