referandumu konusunda verdikleri sözleri çiğnetildiği için oldukça yıpranan KDP ve YNK'nin elinde muazzam bir manevra sahası var. Ortadoğu'da özgürlükler şafağının kıvılcımı yakılabilir. Bu noktada basiret, dirayet ve vizyon öne çıkıyor. Bütün Kürt aktörlerle ortak hareket edip bu sahada iyi pozisyon tutmaları ve hamlelerini doğru yönde doğru zamanda koordine etmeleri durumunda Ortadoğu'da orta vadede jeopolitik dengeleri değiştirecek bir sürecin inşasında rol alabilirler.
Bu dönüşümün önemli halkalarından biri Kerkük etrafında şekillenen denklemi, dolayısıyla Federal Irak yerel seçimlerini çözmekle yakalanabilir. Gelecek yıl yapılacak genel seçim için de kırmızı çizgiler ve ağırlık merkezleri bugünden ortaya konabilir. ABD, İran'ın komşularından karşı yandaş aktörler arayışında Türkiye, Gürcistan ve Körfez ülkeleriyle karşılıklı alışverişlerde bulunurken, KDP ve YNK'nin ellerinde ciddi kozlar var:
ABD'nin hedeflerine yürüyüşünü bloke edebilirler
ABD'nin Irak'ta kalış süresi için yapılacak anlaşmayı imzalamayabilir
Petrol anlaşmalarını bloke edebilir
ABD'nin İran ve petrol sahaları için öngördüğü üs taleplerini reddedebilir
Irak'taki yerel ve genel seçimleri bloke edebilirler. Böylece Kerkük planlarını boşa çıkarabilirler
Kararlı durunca Anayasa'nın 140. maddesindeki sözlerin yerine getirilmesi sağlanarak referandum yaptırtılabilir.
Aksi Kerkük'te çözümsüzlüğün parçası olmayı sürdürürler. Anayasa'nın 140. maddesinin hayata geçirilmesini bütün taraflar imzalamasına rağmen, KDP ve YNK baskılara boyun eğerek referandumun iki kez ertelenmesinde pay sahibi olmuştu.
Yerel seçim kriziyle konuyu açımlayalım. Kriz nasıl okunabilir? ABD Baas döneminde ülkeyi kana boğan Sünni Baas katmanı yeniden siyaset sahnesine taşımaya başlamış, İran ve Rusya'ya yaklaşmaması için Ankara'ya yeni bazı alanlar açıyordu. ABD'de Kasım 2008 başkanlık seçimleri de yaklaştı. ABD'nin Irak'ta BM ile varılan anlaşma çerçevesinde askeri varlığı sona eriyor. Bağdat ve Hewlêr yönetimine baskı yapıyordu. Ankara'nın İran'la enerji anlaşması yerine Irak pazarına yönelmesini sağlamayı da hedefliyor. Bush yönetimi yeni başkana görev devretmeden önce ABD'nin bölgedeki varlığını kolaylaştıracağını düşündüğü Irak yerel seçimlerini bu sürede yapmayı hedef koydu. ABD Başkanı Bush, Irak'ta siyasi taşların oturmakta olduğunu göstermek, İran'a yönelik sert hamleyi hazırlamak, cumhuriyetçi aday McCain'in elini güçlendirmek için Federel Irak seçimlerinin de 2008 sonbaharında yapılması için tazyiki temmuz ve ağustosta arttırdı.
Sandıktan çıkan oy istenmiyor
Öyle bir senaryo hazırlandı ki 22 Temmuz'da oldu-bittiye getirilerek 'Darbe' olarak adlandırılan Irak Meclisi'ndeki gizli oylamayla sahneye kondu. Meydanlara inen Kürtler, 'Anayasa'nın 140. maddesi'ni hatırlatarak sert tepki gösterdi ve üyeliklerin sandıktan çıkan oylara göre dağıtılması gerektiğinde ısrar edince Başkanlık Konseyi yasayı veto etmek zorunda kaldı. Veto da durdurmadı, 28 Temmuz'da Kerkük gösterisi intihar saldırısıyla kana bulandıktan sonra 29 Temmuz'da Hewlêr'de 1 milyona yakın kişi yasasının 24. maddesini ve Kerkük'teki yürüyüş sırasında yaşanan intihar saldırısını protesto etti. 30 Temmuz'da da Süleymaniye ve Şaklava'da 300 bini aşkın kişi alanlarda olacaktı. Türkmen ve Sünni Arapların iki karşı eylemine katılanlar ise yüzlerce olarak basında yer alacaktı.
Ağustosa krizin derinleşmesiyle girilirken ABD'nin baskısı arttı, Bush, Irak Devlet Başkanı Talabani'yle görüşerek 'yasayı istiyorum' dedi. Kaotik atmosferde Talabani sağlık kontrolü bahanesiyle sorunun iyileştirilmesi yerine kanamanın sürmesinden fayda uman ABD'ye uçtu. Bağdat'a geçen Federal Kürdistan Başkanı Mesud Barzani, Bağdat'ta Sünni, Şii, Sadr hareketi vb. gibi taraflarla, ABD Büyükelçisi Crocker, İngiliz Büyükelçisi Christopher Prentice'la görüştü. Bağdat hükümeti, Kürt, Arap, Türkmen, temsilcilerin uzalaşma zirvesinden sonuç çıkmadı. Bush da telefonda Barzani'yle görüşerek uyardı. Sonrasında ABD Dışişleri Bakanlığı da yerel seçimlerin sonbahara yetiştirilmesini istediğini iletti. Ancak Washington halkın öfkesini hesaplayamamıştı, baskı halk dalgasından döndü. KDP kadrolarından Safin Dizai'nin birkaç günü 'yasa çıksın' baskısı yapan Ankara'da geçirmesi sonuçsuz kaldı. Oturumlar birkaç kez ertelenip Meclis tatile girerken 2003'te Saddam Hüseyin dönemini kapatan savaştan bu yana Barzani ilk kez Kerkük'e geçti.
Bush'un son pazarlığı
Bu noktada daha önceki sözlerinden dönüp Washington ve Ankara koridoruna hapsolan Barzani'nin komşu ülkeleri ve Bağdat'ı uyaran çıkışları nasıl okunabilir? Örneğin '22 Temmuz'da meydana gelen, Kürdistan halkına karşı yapılan büyük bir plandı. Bunun içinde dış ajan da vardı. Bazı tarafların bütün çabaları 140. maddeyi öldürmek ve Kerkük İl Meclisi'nin yetkisini azaltmaktı. Bugün Kürd'ün 'Hayır! artık yeter!' diyeceği bir gündür. Biz Irak Daimi Anayasası'nın 140. maddesi için hiçbir şekilde hiçbir alternatif kabul etmeyiz. Biz her türlü aşırılığa ve müdahaleye karşıyız... Kimsenin Kerkük konusunda bize dayatmada bulunmasına yol vermeyeceğiz. Ve Kerkük konusunda hiçbir şekilde pazarlık yapmayacağız' sözleri... Bush, baskıları Kürt halkının öfkesine çarpınca konjonktürden yararlanmak mı istedi? Yani Barzani'nin çıkışı, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın uzun süredir tartışılan Türkiye ziyaretinin kesinleşmesi ve enerji anlaşmasına nihai imza atılması ihtimali nedeniyle Bush'un Ankara'ya karşı dönemsel 'Kerkük tahtarevallisinin üstüne çık' demesinin sonucu mu? Şu açık ki tutarlı olup halkla hareket etmek yerine, Washington, Ankara ve Tahran'a payanda olanların Ortadoğu'da geleceği yoktur. M. ALİ ÇELEBİ
Şii Lider Sistani: “KERKÜK’ÜN GELECEĞİNİ KERKÜK HALKI BELİRLEYECEK”
Türkiye, Irak’ı siyasi krizin eşiğine getirdi
Dr.MAHMUT OSMAN: ‘’IRAK’TAN KERKÜK’E GÜÇ KAYDIRMAK ARAPLAŞTIRMA ANLAMI TAŞIYOR’’
- Kerkük ve diğer koparılmış bölgelerinin durumunun anayasada öngörülen şekilde normale dönüştürülmesi
0 Yorum:
Post a Comment